ZÜMER SURESİ Hakkında Bilgi

ZÜMER SURESİ Hakkında Bilgi

@mir
ZÜMER SURESİ


Sure Hakkında Bilgi


Sure adını, 71 ve 73. ayetlerinde geçen "zümer" kelimesinden almıştır. "Zümer", zümreler, gruplar anlamına gelmektedir. Bu sureye "Guraf" da denilir. "Köşk" manasına gelen bu kelime, surenin 20. ayetinde geçmektedir. Sure 75 ayettir. Mekke döneminin ortalarında, Sebe suresinden sonra inmiştir. Allah’ın rahmetinden ümit kesilmemesi gerektiğini belirten 53. ayetten itibaren üç veya yedi ayetin Medine döneminde indiği yolunda rivayetler vardır. Mushaftaki resmi sırası itibarıyla 39., iniş tarihine göre ise 59. suredir. Hz. Ayşe’den gelen bir rivayette, Peygamberimiz’in, İsra ve Zümer surelerini okumadan uyumadığı bildirilmiştir.1

Surenin temel konuları


Bu surede, Mekki diğer sureler gibi Allah’ın varlığını, birliğini ve kudretini gösteren deliller konu edilmektedir.
Bunun yanında, insanın karakteri ve sorumluluğu,
Allah’a ortak koşmanın anlamsızlığı,
Bir Allah’a inanıp kulluk etmenin önemi,
Allah’ın rahmetinden ümit kesilmemesi gerektiği,
Müminlerin ve inkârcıların ahiretteki durumları anlatılmaktadır.

Surenin temel mesajları

Kur’an-ı Kerim, Hz. Muhammed’e indirilmiş Allah kelamıdır.

Din, sadece Allah’a mahsustur. Bundan dolayı ibadet sadece ona yapılmalıdır. Allah’a ortak koşmak küfürdür.

Allah, yalancı ve inkarcı kimseyi doğru yola iletmez.

Allah, çocuk edinmemiştir. Müşriklerin ve Hıristiyanların bu yöndeki inançları batıldır.

Göklerin ve yerin yaratılışında bir düzen vardır. Çünkü Yüce Allah, gökleri ve yeri bir ölçüye göre hikmetle yaratmıştır. Gece ile gündüzü düzenleyen, güneşin ve ayın hareketlerini denetim altına alan Allah’tır.

İnsanları ve hayvanları yaratan da O’dur.

İnsan, ana rahminde aşama aşama oluşmuştur.

Her şeyi yaratın Allah, tek bir ilahtır.

Allah, her şeyi bilir.

Allah, hiçbir şeye muhtaç değildir, fakat kendisine şükredilmesinden hoşnut olur.

Hiç kimse bir başkasının günahından sorumlu değildir. Dolayısıyla Hıristiyanların asli günah inancı batıldır.

İnsan nankör bir varlıktır. Başı sıkışınca Allah’a yalvarır; bir nimete erişince de bunu kendi başarısı olarak değerlendirip doğru yoldan sapar.

Bilenlerle bilmeyenler elbette bir olmaz. Akıl sahipleri gerçeği kavrarlar.

Allah’tan korkulmalı, sâlih amel işlenmeli ve bu yolda azimli ve sabırlı olunmalıdır.

Sabredenler, hesapsız ödüllendirilecektir.

Allah’tan başkasına kulluk edenler, hem kendilerini ve hem de ailelerini zarara sokmuş olurlar ve cehenneme giderler.

Dünya hayatı gelip geçicidir. Dünya hayatı, önce büyüyüp yeşeren, sonra sararıp kuruyan ürünler gibidir.
İslam’ı kabul eden kimseler doğru ve aydınlık yoldadırlar. Allah’ı anmaya karşı yüreği katılaşmış kimseler sapıklığa düşmüş, kendilerine yazık etmiş kimselerdir.

Kur’an, hidayet rehberidir. İnsanların inanması için Allah onda her türlü örneği vermiştir. Ona inananlar doğru yolu bulur, inanmayanlar ise sapıtır.

Allah’tan korkanlar, Kur’an’ı işitince duygulanır, ürperir ve Allah’a yönelirler.

Geçmişteki inkarcı toplumlar, hiç ummadıkları bir anda, daha dünyada iken cezalandırılmışlardır. Ahiretteki azab ise daha büyüktür. İnsanlar bu toplumların yaşadıklarından ibret alıp doğru yola girmelidirler.

Allah’a ortak koşan kişinin durumu, araları bozuk efendileri olan bir köleye benzer. Bu köle hangisinin emrine uyacağını, ne yapacağını bilemez, şaşırır kalır. Birçok tanrısı olan müşrik de hangi tanrıyı memnun edeceğini bilemediğinden mutsuz olur. Oysa tek bir Allah’a inanan ve kulluk eden mümin mutlu ve huzurlu olur.

Herkes mutlaka ölecek ve tuttuğu yolun sonunu görecektir.

Allah’a karşı yalan uyduran ve kendisine gelen gerçeği yalanlayan kişiden daha zalim kimse yoktur.

Allah kuluna yeter. Kul sadece ondan korkmalıdır. Allah’ın şaşırttığını kimse doğru yola getiremez; doğru yola getirdiğini de şaşırtamaz. Allah’a ortak koşulan varlıklar hiçbir şey yapamazlar, Allah’ın vereceği yararı da zararı da engelleyemezler; kimseye şefaat edemezler. Yaşatan da öldüren de Allah’tır. Sadece ona inanılıp güvenilmelidir. Her şeyin yaratıcısı olan Yüce Allah, kulları arasında hükmünü verecek, haklı ile haksızı ortaya çıkaracaktır.

Allah’ın azabından kaçıp kurtulmak mümkün değildir. İnkârcılar, yeryüzündeki her şeyi ve hatta bir misli fazlasını dahi fidye olarak verseler, yine azaptan kurtulamayacaklardır.

Allah, rızkı kimine az kimine bol verir. Müminler, bunun ilahi hikmet gereği olduğunu bilip ona göre davranmalıdırlar. Allah’ın rahmetinden ümit kesilmemelidir; çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Ancak, vakit geçmeden pişman olup doğru yola girmek gerekir.

İnkarcıları felakete sürükleyen kibirleridir.

Kıyamette Yüce Allah, herkese adaletle hükmeder; orada kimseye haksızlık edilmez. Herkes, yaptığının karşılığını görür. Böylece, insanlar arasında hak ile hüküm verilmiş ve ilahi adalet gerçekleşmiş olacaktır.

Dipnotlar

1. Tirmizi, Deavat, 82.

Hasenat Programından alınmıştır.


Kısaca ZÜMER SURESİ Hakkında Bilgiler

mum
zümer suresi ile ilgili bilgi

ZÜMER SURESİ

Surenin İsmi:

Bu surenin "Zümer: zümreler" diye adlandırılışının sebebi, Allah Te-alâ’nın, bu surenin sonunda 71, 72. ayetlerde kâfir ve şakî zümrelerden kendilerini zelil ve hakir kılıcı ifadelerle ve 73, 75. ayetlerde ebedî mutluluğu haketmiş mümin zümrelerden kadr-u kıymetlerini yükselterek ve ikramla bahsetmesidir.

Surenin Muhtevası:

Bu surenin konusu tevhid, Allah’ın varlığının ve birliğinin delilleri, vahiy ve Kur’an-ı Azim’dir.

Sure, Kur’an-ı Kerim’in Allah Tealâ’dan Rasulüne indirilişinin beyanı ile başlamakta, Hz. Peygamber (s.a.)’in, dini Allah’a has kılmakla emrolun-ması, Allah Tealâ’nın mahlukâta benzemekten tenzihi, müşriklerin, putları şefaatçi ilâhlar olarak görmesi ve onlara ibadeti, Allah’a ulaşmanın vesilesi sayması ve müşriklerin putlara tapmakla işledikleri cürüm zikredilmektedir.

Bunun ardından, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün ardarda gelmesinde, güneş ile ayın Allah’ın hükmüne boyun eğdirilmesi, insanın birbirini izleyen çeşitli evrelerden geçirilerek yaratılması gibi hususlar, Allah Tealâ’nın birliğine birer delil olarak ikame edilmektedir. Daha sonra da müşriklerin tabiatı ortaya konmakta ve darlık halinde Allah’a sığınmakla birlikte genişlik halinde O’nu unutması, kınayıcı ve ayıplayıcı bir üslûpla ortaya konmaktadır. Ardından da tekrar Allah’ın varlığına ve birliğine delâlet eden hususlara dönülerek yağmurun yağdırılması, bitkilerin bitirilmesi gibi hususlar zikredilmektedir.

Bunun ardından müminlerle kâfirler arasında karşılaştırmalar yapılmaktadır. Bunlardan ilkinin dünya ve ahirette mutlu olacağı, ikincisinin ise her iki dünyada da bahtsız olacağı ve azabı görünce yok olmayı temenni edeceği bildirilmektedir.

Daha sonra gelen ayetler Kur’an-ı Kerim’in azametini haykırmakta ve Allah’tan korkan müminlerin, o Kur’an’m ayetlerinden derilerinin ürperdiği ve Allah’ın zikri ile de derilerinin ve kalplerinin yumuşadığı dile getirilmektedir. Müşrikler ise onların tam aksine Allah’ın birliğini işittiklerinde kalpleri katılaşır. Nitekim Kur’an, bu tarz misalleri ihtiva etmektedir; umulur ki insanlar düşünürler.

İşte bu misallerden, bir tek ilâh’a kulluk edenlerle, duymayan ve cevap vermeyen çeşitli ilâhlara kulluk edenlerin farkı açıkça ortaya çıkmaktadır. Bunlar, bir tek efendiye ait bulunan köle ile, üzerinde hak iddia edilen birçok efendisi bulunan köle gibidir. Daha sonra Allah Tealâ, Allah’ı bırakıp, birtakım putları -onlar hiçbir şeye malik olmayan ve düşünmeyen varlıklar olsalar da- kendilerine şefaatçiler edinen müşrikleri reddetmektedir.

Yine bu surede daha sonra Allah Tealâ, Hz. Peygamber (s.a.)’in ve ashabının ölümlerini haber vermekte ve ruhları görüp gözetenin kendisi olduğunu, bu ruhlardan bazısını ecelinde öldürdüğünü, bazısının ölümünü de başka bir ecele ertelediğini belirtmektedir.

Ardından, günaha düşenlere ümit kapısını açmakta ve onlara, tevbe ettikleri takdirde mağfiret edileceklerini vaad etmekte, peşisıra da Allah’a karşı yalan uyduran cehennemliklerin yüzlerinde kıyamet günü hüzün ve benzeri şeyler görüleceğini açıklamaktadır.

Bunu müteakiben kıyametin ahvali ve Sur’a iki kez üfleneceği açıklanmakta, bunlardan birincisinin canlıları öldürmek, ikincisinin de kabirlerden diriltmek için vuku bulacağı anlatılmakta, bundan sonra hak üzere hesap ve yargılama gelmekte ve her nefsin, işlediği şeyin karşılığını göreceği haber verilmektedir.

Nihayet sure, kıyamet günü insanların ikiye ayrılacağını bildirmektedir: Zümre zümre ve grup grup cehenneme sürülecek ve kıyametin dehşetini müşahede edecek olan kâfirler ve zümre zümre ve grup grup cennetlere sevkedilecek, melekler tarafından selâmlanacak, Alemlerin Rabbi olan Allah’a hamdetmeyi gerektiren sonsuz cennet nimetlerini müşahede edecek ve Arş’m etrafında dönerek Rabblerini hamd ile teşbih eden melekleri görecek olan müminler. [3]

Surenin Fazileti:

Nesâî, Hz. Aişe (r.a.)’den şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Rasulullah (s.a.) öyle uzun zaman oruç tutardı ki biz, "İftar etmek istemiyor" derdik. Öyle uzun zamanı da oruçsuz geçirirdi ki biz, "Oruç tutmak istemiyor." derdik. Hz. Peygamber (s.a.) her gece Beni İsrail (yani İsra) ve Zümer surelerini okurdu."


zümer suresi hakkında bilgi, zümer suresi özeti, zumer suresi kurani kerimin kacinci suresidjr

Yorum yapın

1melek.com petinya.net Kompozisyon/ !function(){"use strict";if("querySelector"in document&&"addEventListener"in window){var e=document.body;e.addEventListener("mousedown",function(){e.classList.add("using-mouse")}),e.addEventListener("keydown",function(){e.classList.remove("using-mouse")})}}();