Kur’anı kerimdeki durak işaretleri kim tarafından ne zaman ortaya çıkmıştır?

Kur’anı kerimdeki durak işaretleri kim tarafından ne zaman ortaya çıkmıştır?

Kayıtsız Üye
kur’anı kerimdeki durak işaretleri kim tarafından ne zaman ortaya çıkmıştır?


Cevap: kur’anı kerimdeki durak işaretleri kim tarafından ne zaman ortaya çıkmıştır?

Desert Rose
Arap alfabesinde nokta ve hareke yoktur. Ana dili Arapça olanlar kelime yapısından kelimeleri doğru okuyup, doğru olarak telaffuz ediyorlardı. Arap olmayana Araplar Acem derler. İslâmiyet yayıldıkça acemler Müslüman olmaya ve Kur’ân okumaya başladılar. Acemler okurken yanlış okuyarak yanlış anlamalara sebep oluyordu. Bunun üzerine noktalama ve hareke koymaya ihtiyaç duyuldu.Hz. Osman’ın (ra) çoğalttığı nüshalarda nokta ve hareke bulunmuyordu. Hicrî 65 tarihinde Abdulmelik b. Mervan (v.86/705) zamanında Hz. Ali’nin (ra) talebesi ve Arap gramercisi/ nahivcisi, Arap gramerinin temellerini atan Ebu Esved ed-Düelî (v.68/688) halifenin emriyle Kur’ân-ı Kerime ilk olarak noktalama işaretlerini koymuştur. Daha sonra Hasen-i Basri (v.110/728) kıraat imamlarından Nasr b. Âsım (v.89/707) ve Yahyâ b. Ya’mer (v.129/746) tarafından geliştirilmiştir.

Basra valisi Ziyad resmi bir emirle Ebu Esved ed-Düelî’ye haber göndererek Kur’ân-ı Kerimin okunmasının kolaylaştırılmasını ve bunun için ne yapılması gerekiyorsa yapılmasını istedi.

Bunun üzerine Ebu Esved bu konuda bilginlerle de görüşerek Kur’ân-ı Kerimde bulunan Arap harflerini birbirinden ayırmak için işaretler koymak için çalışmalara başladı. Be-te-se harfleri, Cim-Hâ-Hî harfleri, Sin-Şın-Sad-Dat-Tı ve Zı Kaf ve Fe harfleri biribinin aynı olduğu için bunları Arap olmayanların ayırması ve doğru okuması için üzerlerine ve altlarına nokta koymaya karar verdi. Arap gramerini bilmeyenler için inceltmek için Ye harfinin görevini yapacak şekilde harfin altına, yukarı çekmek için elif harfinin yanına harfin üzerine çizgi ve vav harfini andıran uzatmak ve kalın ses çıkarmak için de ötre koydu.

Ama ne var ki bu çalışmaya Kur’ana müdahale etmek, ilaveler yapmak ve vahyi değiştirmek olarak algılayan ve bidat diye karşı çıkan radikal gruplar da oldu. Ancak daha sonra faydası görüldüğü için güzel görülüp kabul edilmiştir.

Daha sonra surelerin başlarına başlık koymak ve Besmele yi bunun içine almak, ayet başlarını gösteren işaretler koymak, durak yerlerini belirlemek amacı ile işaretler koymak, cüzlere ve hiziplere ayırmak gibi çalışmalar yapılmıştır. Ancak her zaman olduğu gibi bu durumlara da itiraz eden ve bidat diyerek karşı çıkanlar olmuştur. Ama ne var ki peygamberimiz (sav) Ümmetimin güzel gördüğü Allah katında da güzeldir (Müsned-i Amed, 1:379) ve Ümmetim dalalet üzerinde birleşmez (İbn-i Mâce, Fiten, 8)

hadisine binaen ümmet tarafından güzel görülüp benimsenince karşı çıkanlar da seslerini çıkarmaz olmuşlardır.İslam bilginleri Nahiv, Kıraat, Tefsir, Lügat ve Fıkıh bilmeyenlerin vakıf yerlerini, yani Kur’ân okurken duracakları yerleri hakkıyla bilmeleri mümkün değildir görüşünde birleşmişler ve Tecvit üzere Kur’ân okumanın Kur’ân-ı tertil üzere okuyunuz (Müzemmil, 73:4)
ayetine göre vacip olduğunu söylemişlerdir. Tertilin ise Hz. Ali’nin (ra) tarifi ile Tecvidi’l-hurûf ve ma’rifeti’l-vukûf yani Harfleri mahrecinden çıkarmak ve durak yerlerini bilmek şeklinde açıklamışlardır. Bu nedenle durak yerlerini bilmek gerçekten büyük önem kazanmaktadır.
Bu nedenle ilk olarak Muhammed b. Tayfur es-Secâvendî (v.560/1164) okunan ayetlerin manalarını göz önünde bulundurarak mim, tı, cim, ze, sad, la gibi işaretler koymuştur. Daha sonra bu işaretler geliştirilmiş, ancak hepsine birden ilk koyana izafeten Secâvendî adı verilmiştir.

Secavendî’nin koyduğu işaretler şöyledir:

Mim Vakf-ı Lâzımdır. Burada durmak vaciptir.
Tı Vakf-ı Mutlaktır. Burada durmak mutlaka gereklidir.Cim Vakf-ı Caizdir. Burada durmak caizdir.

Ze Vakfı bir vecihle caizidir. Burada durmak bazılarına göre caizdir.Sad Vakf-ı zaruret. Burada durmak zarurete binâen câizdir.Lâ Vakf-ı lâ yecûzu. Burada durmak kesinlikle doğru değildir ve durulmaz demektir. Misal olarak Feveylün lil musallîn Ellezîne hüm an salâtihim sâhûn. Maûn Suresinin bu iki ayetinden birincisinde durduğunuz zaman namaz kılanlara yazıklar olsun denmiş olur ki bu Kur’ânın amacına tamamen aykırı bir manayı ifade eder. Burada Lâ işareti vardır ve durulmaz. İkinci ayetle beraber manası ise Namaza önem vermeyerek kılmayanlara, namaz konusunda yanılanlara yazıklar olsun anlamı çıkar ki doğru olan budur.

Peygamberimiz (sav) sahabelerine Kur’ân öğretirken durak yerlerini de öğretmekteydi. Sahabeler peygamberimizin (sav) ayet sonlarında durarak okuduğunu rivayet ederler. Ancak bu yukarıda örnek olarak verilen ayetlerde peygamberimizin (sav) durduğu manasını çıkarmak doğru değildir. Durak yerlerini bilmek tecvidin, yani Kur’ânı doğru okumanın şartlarından birisidir.
(Suyutî, El-İtkan, 1:83)

M. Ali KAYA


kuranda durak isaretleri, kuranda durak işaretleri, kuranı kerime ilk hareke koyan kimdir

Yorum yapın

1melek.com petinya.net Kompozisyon/ !function(){"use strict";if("querySelector"in document&&"addEventListener"in window){var e=document.body;e.addEventListener("mousedown",function(){e.classList.add("using-mouse")}),e.addEventListener("keydown",function(){e.classList.remove("using-mouse")})}}();