İslam’ın ilme verdiği önem

İslam’ın ilme verdiği önem

ebuturab
İslam’ın ilme verdiği önem


Bilme, bilim, ilk emri "oku" di-ye başlayan İslam’ın ilme verdiği önem, ona verdiği destek, ona getir-diği teşvik, bırakın Müslümanı, ko-nu üzerine az çok eğilmiş gayri müslimlerin bile kolayca kabul ettiği bir gerçektir.

İslam ilme çok geniş açıdan bakar. İslam’da ilim deyince yalnız, gerçek-ten çok derin dalları bulunan din ilim-leri anlaşılmamalıdır, islam din ilim-leriyle birlikte dünyaya ait her türlü bilgiyi de teşvik etmiş, elde edilmesi-nin, tahsil edilmesinin yararını vurgu-lamıştır. Dünyamıza, fezaya, tüm ev-rene ait sırların keşfedilmesi, bunlar-dan insanlık yararına sonuçlar çıka-rılması, tam anlamıyla Islami bir ça-badır. Eğer bunu bugün biz Müslü-manlar değil de gayri müslimler ya-pıyorsa bu, Müslümanlığımızın ne ka-dar su götürdüğünün bir belirtisi sa-yılmalıdır.
İslam dini bilimsel çalışma ve araştırmalara hiçbir sınırlama getir-memiştir. Eğer bir sınırlama getirmiş olsaydı, bugünkü Batı’mn ortaçağ ka-ranlığından kurtulması demek olan Rönesans olamazdı. Avrupa, Röne-sansı, tslamın getirdiği, engin ilmi hoşgörü çerçevesinde yapılmış, ger-çekleştirilmiş çalışma ve araştırmala-ra borçludur.

Avrupalılara göre Rönesansın kaynağı eski Yunan ve Roma’dır. M. önceki 2-3 yüzyıl, M. sonraki 2-3 yüz-yılın eski Yunan ve Roma’da bilim, sanat ve edebiyat alanında önemli eserlerin verildiği, büyük bilgin ve fi-lozofların, sanatkârların yetiştiği yüz-yıllar olarak tarihe geçmiştir. Röne-sans, Avrupalılarca, bu eserlerin ye-niden canlandırılması ve benzer eser-ler meydana getirilmesi demektir. Av-rupa işte bunu yapabilmek için, İslamın doğuşunu, bütün ortaçağı kap-layan görkemli gelişmesini beklemek zorunda kalmıştır. Neden? Çünkü kültürünün temelleri saydığı eski Yu-nan ve Roma’ya ait eserleri Müslü-manlar tercüme etmişler, yorumla-mışlar, analiz ve eleştirisini yapmış-lar, Avrupalılar da bütün bunları ta-rihin seyri içinde (Haçlı Seferleri, En-dülüs Emevileri, istanbul’un fethi gibi vesilelerle) Müslümanlardan öğren-mişlerdir. Eski Yunan ve Roma’yı ni-çin doğrudan doğruya kendi kaynak-larından öğrenmemişlerdir? Çünkü ortaçağda Avrupa’da tek otorite olan kilise buna izin vermemiş, tek gerçe-ğin kendi söylediklerinden ibaret ol-duğunu zorla kabul ettirmiştir. Oysa İslam ilim konusunda hiçbir zaman böyle bir fanatizme düşmemiş, bila-kis, bilimsel çalışma ve araştırmaları teşvik etmiştir.

Kur’an bir sınırlama getirmeden bilmenin önemini dile getirmiştir:

"De ki: Hiç bilenlerle bilmeyen-ler bir olur mu?" (1).

"Allah içinizden iman edenlerle il-me nail olanların derecesini yüksel-tir". (2).

Kur’ân’da bizleri, düşünmeye, araştırmaya, evrenin sırlarını çözme-ye davet eden nice âyetler vardır. Dünyamızın da içinde bulunduğu tüm evrenin, (sırlarını çözüp, istifade et-mesi için) insanın emrine verildiği be-lirtilmiştir.

"O (Allah), geceyi ve gündüzü, Güneş’i ve Ay’ı sizin hizmetinize ver-di". (3)

Peygamberimizin ilim, alim, kitap konusundaki sözleri sayılmayacak ka-dar çoktur.

"Çin’de bile olsa ilmi alınız. Çün-kü ilim kadın, erkek her Müslüman’a farzdır". (4).

"İlim ve hikmet mü’minin yitiği-dir, onu nerede bulsa alır". (5).

"Kişinin ilimden bir konu öğren-mesi, bin rekât nafile namaz kılma-sından hayıriıdır". 6)
Müslümanlar, bunlar ve benzeri sayısız ilmi teşvik eden esaslar para-lelinde davrandıkları zaman gerçek-ten büyük bilimsel başarılar göster-mişlerdir. Bunun, herkesi inandıracak açıklık ve bollukta belgelerini sergi-lemek mümkündür.

Kültür ve uygarlıkta ileri ülkele-rin, geri ülkeleri çeşitli bakımlardan etkilediği, kültür ve uygarlığının ba-zı öğelerini geri kalmış ülkelere be-nimsettiği bilinen gerçeklerdendir.
Bugün ileri Batı uygarlığı bu açıdan büyük bir etkilenme gücüne sahip. Birçok ülkenin dilinde Batı’nın tek-nik, ekonomik, kültürel terimleri yer almıştır. Avrupa’nın yerinde saydığı, Müslümanların büyük bilimsel geliş-me ve başarılar gösterdiği dönemde ise bunun tam tersi olmuştur. Bugün bütün Batı dillerinde ortak olarak kullanılan "alkol", "amiral", "coton" (pamuk), "sucre" (şeker), "cebir" gibi sözcükler Müslümanlar-dan alınmadır. Avrupa Müslümanlar-dan kâğıt, pusula gibi teknik buluş-ları, çeşitli endüstri bitkilerinin yetiş-tirilmesini öğrenmişlerdir. (7).

Müslümanların 15. yüzyıla kadar sürmüş olan bilimsel çalışma ve geliş-meleri niçin durmuştur?
Bunun sebebi Müslüman ilim ve kültürüne indirilen iki büyük darbe-dir. Bunlardan biri, Cengiz soyundan Hülagu’nun Abbasi Halifeliğini yıkınca, Bağdat kütüphanelerinde yüz-yılların semeresi olarak birikmiş bu-lunan kitapları Dicle Nehri’ne döktür-mesi, ikincisi de, 15. yüzyıl sonların-da Ispanya’daki Emevi egemenliğine son verirken İmparator Şarlken’in Müslüman İspanya’nın kütüphanele-rindeki bütün kitapları yaktırmasıdır. Tarihin tanıdığı en büyük vandallık-lardan ikisini Hülagu ve Şarlken yap-mıştır. İspanya’da Granada’nın Babür-Remle Meydanı’nda bir mil-yon kitap yakıldığı tarihi kayıtlara geçmiştir.

Yüzyılımızın başında ünlü fizikçi Pierre Curie şunları söylemiştir:

"Müslüman Endülüs’ten bize otuz kitap kaldı atomu parçalayabil-dik. Şayet yakılan bir milyon kitabın yansı kalsaydı çoktan uzayda galak-siler arasında geziyor olacaktık".

"13., 14., 15. yüzyıllarda bazı Müslüman bilim adamlarına ait kü-tüphanelerdeki kitaptan bir yerden bir yere nakletmek için 400 deveye ihti-yaç duyulduğunu tarihler kaydetmek-tedir. El-Vahidi 600 sandık kitap bı-rakmıştı ki, bir tanesini iki adam zor kaldırıyordu. Bazı hükümdarların ku-tup hanelerin dek i kitapların sayısın-dan fazla idi. Dünyanın hiçbir yerin-de Müslümanlardaki bu kitap aşkı gö-rülmemiştir. Çünkü Peygamberimiz Müslümanlara "İlmi kitap haline getirin’ (havada bırakmayın) emrini vermiştir."

Adı geçen yüzyıllarda Müslüman-lık ilim hayatının zirvesine ulaşmıştı.

"Kurıuna’dan Semerkand’a kadar uzanan bin camide çalışan ilim adam-larının sayısı, camilerdeki sütunlardan daha fazlaydı. Belagatle konuşmala-rı dünyayı titretiyordu. Devletin yol-lan daha fazla öğrenmek için ilim pe-şinde koşan ilahiyatçı, tarihçi, coğraf-yacı, hukukçu ile doluydu."


1) Zümer suresi, ayet: 9

2) Mücadele suresi, ayet: 11

3) Nahl suresi, ayet: 12

4) Keşfü’l-Hafâ, c. 1, 5. 138 •
5) Keşfü’l-Hafâ, c. 1, s. 369

6) Et-Tergib ve’t-Terhib, c. 1, s. 97
7) Barthold-Köprülü, İslam Medeni-yeti Tarihi (Daha geniş bilgi için başvuru-labilir).



Cevap: İslam’ın ilme verdiği önem

MECİDİE
islamiyet bazı kesimlerin düşündüğü gibi cahillik değildir bu sadece şeytanın zaptettiği beyinlerin uydurduğu sözlerdir isalamiyet oku kelimesi üstüne kurulmuş güzel ahlak ile süslenmiş kutsal bir dindir


islamın ilme verdiği önem, islamın ilme ve bilime verdiği önem, islam dinin ilime verdigi önem

Yorum yapın

1melek.com petinya.net Kompozisyon/ !function(){"use strict";if("querySelector"in document&&"addEventListener"in window){var e=document.body;e.addEventListener("mousedown",function(){e.classList.add("using-mouse")}),e.addEventListener("keydown",function(){e.classList.remove("using-mouse")})}}();