Kıskançlık ile ilgili hadisler
imam
KISKANÇLIK İLE İLGİLİ HADİSLER
3893- Enes (r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) hanımlarından birinin yanında iken bir diğeri bir kap yemek gönderdi. Âişe Rasûlullah (s.a.v)’in eline vurdu ve kap kırıldı. Rasûlullah (s.a.v) iki parça olan kabı birbiri üzerine koydu ve yemeği de onun üzerine topladı ve şöyle dedi: Anneniz kıskandı yiyiniz. Onlarda yediler. Âişe kendi odasından sağlam bir tabak getirinceye kadar Rasûlullah (s.a.v) onu elinde tuttu. Sağlam kabı Rasûlullah (s.a.v)’e verdi, kırılmış kabı da evinde bıraktı. (Tirmizî, Ahkam: 23; Ebû Davud, Büyü’: 91)
3894- Ümmü Seleme (r.anha) anlatıyor: Bir kapla Rasûlullah (s.a.v) ve ashabına yemek götürmüştüm. Âişe giyinmiş vaziyette gelip elindeki küçük taşla kaba vurdu, kap kırıldı ve yemek döküldü. Rasûlullah (s.a.v) kırılan kabın iki parçasını birbirine yanaştırıp yemeği kaba topladı ve yanındakilere iki defa: Buyurunuz yiyiniz anneniz kıskandı buyurdu. Daha sonra Âişe’nin sağlam kabını aldı, kırılan kabın yerine Ümmü Seleme’ye gönderdi. Kırık kabı da Âişe’ye verdi. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
3895- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Safiyye kadar güzel yemek yapan görmedim. Rasûlullah (s.a.v)’e içersinde yemek olan bir kap getirmişti. Kendime sahip olamayıp o kabı kırdım. Sonra da Rasûlullah (s.a.v)’e o kabın keffaretini sordum. O da: Kırılan kap gibi bir kap, yemek gibi bir yemek buyurdu. (Ebû Davud, Büyü’: 91; Müsned: 23999)
3896- Yine Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) Cahş’ın kızı Zeyneb’in yanına varır ve orada bal şerbeti içerdi. Ben ve Hafsa bir gün sözleştik. Rasûlullah (s.a.v) hangimizin yanına gelirse; Meğafir mi yedin Sen de meğafir kokuyor diyelim dedik. Rasûlullah (s.a.v) birimizin yanına geldi. Ona: Sende meğafir kokuyor yoksa meğafir mi? yedin dedik. Rasûlullah (s.a.v)’de: Hayır Cahş’ın kızı Zeyneb’in yanında bal şerbeti içmiştim. Dolayısıyla bir daha bal şerbeti içmeyeceğim dedi. Bunun üzerine (Tahrim sûresi 1-4) ayetleri nazil oldu: Ey Peygamber! Eşlerinden herhangi birini memnun etmek için neden Allah’ın helâl kıldığı bir şeyi kendine haram kılıyorsun… (Müslim, Talak: 3; Ebû Davud, Talak: 37)
3897- Enes (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’in cariyesi vardı ve onunla ilgilenip onunla birlikte oluyordu. Âişe ve Hafsa o cariye ile ilgilenmesini istemeyip kıskandıkları için Rasûlullah (s.a.v) o cariyeyi kendisine haram kılıncaya kadar rahat bırakmadılar da Allah, Tahrim sûresi 1-4 ayetlerini indirdi. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
3898- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’i bekliyordum. Yanıma gelir gelmez elimi saçları arasına soktum. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): Şeytanın sana geldi yine buyurdu. Ben de: Senin şeytanın yok mu? diye sordum. O da: Evet ama Allah ona karşı bana yardım etti de Benim şeytanım Müslüman oldu buyurdu. (Müsned: 23701)
3899- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir gece Rasûlullah (s.a.v)’i yanımda bulamadım ve diğer hanımlarından birinin yanına gitti zannettim. Araştırdım ki odamın bir kenarında namaz kılıyor, rüku ve secdelerinde de: Seni övgülerinle tenzih ederim. Senden başka gerçek ilâh yoktur sadece Sen varsın diyordu. Bunun üzerine ben: Anam babam Senin yoluna feda olsun. Sen ne yapıyorsun, ben ne düşünüyorum dedim. (Müslim: Salat: 42)
3900- Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir gece Rasûlullah (s.a.v)’i yanımda bulamadım ve diğer hanımlarından birinin yanına gitti zannettim. Araştırdım ki odamın bir kenarında namaz kılıyor, rüku ve secdelerinde de: Seni övgülerinle tenzih ederim. Senden başka gerçek ilâh yoktur sadece Sen varsın diyordu. Bunun üzerine ben: Anam babam Senin yoluna feda olsun. Sen ne yapıyorsun, ben ne düşünüyorum dedim. (Müslim, Salat: 42)
3901- Muhammed b. Kays (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle diyordu: Âişe (r.a)’den işittim şöyle diyordu: Size Rasûlullah (s.a.v) ile aramda geçen bir olayı anlatayım mı? dedi. Biz de: Anlat deyince şunları anlattı: Rasûlullah (s.a.v) benim yanımda olduğu bir gece yanıma döndü. Ayakkabılarını ayak ucuna, elbise ve hırkasını da yanı başına hazırlamıştı. Biraz sonra beni uyudu sanarak yavaşça ayakkabısını giydi; yavaşça elbisesini de alıp yavaşça kapıyı açtı ve çıktı yine sessizce kapıyı kapadı. Ben de hemen başörtümü aldım başımı örttüm, elbiseme büründüm arkasından çıkarak peşini takip ettim. Baki mezarlığına geldi, orada ellerini üç defa kaldırarak uzunca durarak dua etti. Daha sonra döndü ben de döndüm, hızlıca yürüdü ben de yürüdüm, koştu ben de koştum, O eve geldi bende geldim, Ondan önce eve girdim. Gelince beni yatak ta değil de ayakta görünce: Ne oldu sana Ey Âişe! Neden soluyorsun? Ne olduğunu bana ya sen söylersin ya da her şeyden haberdar olan lütuf sahibi Allah Bana bildirir dedi. Ben de: Ey Allah’ın Rasûlü! Anam babam Senin yoluna feda olsun dedim ve olup biteni anlattım. Bunun üzerine Önümdeki karaltı sen miydin? dedi. Ben de: Evet dedim. Bunun üzerine göğsüme canımı acıtacak şekilde vurdu ve: Allah ve Rasûlü’nün sana ihanet edeceğini mi sandın? dedi. Ben: İnsan ne kadar gizlerse de Allah bilir dedim. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): Sen o anda beni gördüğünde Cibril gelmişti, elbisenden soyunmuş olduğun için yanımıza girmedi. Sessizce beni çağırdı ben de seni rahatsız etmeden kalktım, seni uyumuş zannettiğim için uyandırıp rahatsız etmek istemedim aynı zamanda korkarsın diye de uyandırmadım. Cibril bana Baki de yatanlar için bağışlanmalarına dua etmemi istedi buyurdu. (Müslim, Cenaiz: 35; İbn Mâce, Cenaiz: 36)
3902- Kays b. Mahreme (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Âişe’den işittim şöyle anlatıyordu: Rasûlullah (s.a.v) ile aramızda geçen bir olayı size anlatayım mı? Biz de: Evet anlat dedik. Şöyle anlattı: Rasûlullah (s.a.v) benim yanımda olduğu bir gece yanıma döndü. Ayakkabılarını ayak ucuna, elbise ve hırkasını da yanı başına hazırlamıştı. Biraz sonra beni uyudu sanarak yavaşça ayakkabısını giydi, elbisesini alıp yavaşça kapıyı açtı, Ben de hemen başörtümü alıp başımı örttüm, elbiseme büründüm arkasından çıkarak peşini takip ettim. Baki mezarlığına geldi, orada ellerini üç defa kaldırarak uzunca durarak dua etti. Daha sonra döndü ben de döndüm, hızlıca yürüdü ben de yürüdüm, koştu ben de koştum, O eve geldi bende geldim. O’ndan önce eve girdim. Gelince beni yatak ta değil de ayakta görünce: Ne oldu sana Ey Âişe! Neden soluyorsun? Ne olduğunu bana ya sen söylersin ya da her şeyden haberdar olan lütuf sahibi Allah bana bildirir dedi. Ben de: Ey Allah’ın Rasûlü! Anam babam Senin yoluna feda olsun dedim ve olup biteni anlattım. Bunun üzerine Önümdeki karaltı sen miydin? dedi. Ben de: Evet dedim. Bunun üzerine göğsüme canımı acıtacak şekilde vurdu ve: Allah ve Rasûlü’nün sana ihanet edeceğini mi sandın? dedi. Ben: İnsan ne kadar gizlerse de Allah bilir dedim. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v): Sen o anda beni gördüğünde Cibril gelmişti, elbisenden soyunmuş olduğun için yanımıza girmedi. Sessizce beni çağırdı, ben de seni rahatsız etmeden kalktım. Seni uyumuş zannettiğim için uyandırıp rahatsız etmek istemedim, hem de korkarsın diye uyandırmadım. Cibril Bana Baki’de yatanlar için bağışlamalarına dua etmemi istedi buyurdu. (Müslim, Cenaiz: 35; İbn Mâce, Cenaiz: 36)
Cevap: Kıskançlık ile ilgili hadisler
Kayıtsız Üye
saol kardes çok güzel bilgi ödevimi bitirdim
Cevap: Kıskançlık ile ilgili hadisler
Arife Biebs
Gerekli bilgileri aldım performansımı yaptım
kıskançlık ile ilgili hadisler, kıskançlıkla ilgili hadisler, kıskançlık ile ilgili hadis