Âmâ Hadisi ve Onun Allah Rasûlü (sav) ile Tevessülü
Şema
Âmâ Hadisi ve Onun Allah Rasûlü sallAllahu aleyhi ve sellem ile Tevessülü
Hadis: Bir âmâ, Allah Rasûlü sallAllahu aleyhi ve sellemin yanına geldi ve şöyle dedi: Ey Allah’ın Rasûlü! Allah’a dua et de gözlerim açılsın. Bunun üzerine Allah Rasûlü sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Git ve abdest al, sonra iki rekât namaz kıl, sonra da şöyle de: Allahım, ben senden istiyor ve peygamberin Muhammed sallAllahu aleyhi ve sellem ile sana yöneliyorum. O, rahmet peygamberidir. Ey Muhammed! Ben senin ile Rabbime yöneliyorum. Rabbim! Hacetimi gider." Bu hadisin sıhhat derecesi nedir? (sahih midir?) ve manası nedir?
Hamd, Allah’a mahsustur.
Bu hadisin sahih oluşu hakkında ilim ehli farklı görüşler belirtmişlerdir. İlim ehlinden bazısı bu hadisin zayıf oluğunu, bazısı da hasen olduğunu söylemişlerdir. Lâkin lafızda ilk akla gelen gibi olmayıp bu hadiste bir bakış açısı vardır. Bu hadisin manası: Allah Rasûlü sallAllahu aleyhi ve sellem bu kör adama abdest almasını, Allah Rasûlü sallAllahu aleyhi ve sellem de şefaatinde sadık olması için iki rekât namazı kılmasını emretmiştir. Böylelikle onun abdesti ve namazı, Allah Rasûlü sallAllahu aleyhi ve sellem ile tevessülde bulunmasına ve Allah Subhânehû ve Teâlâ’ya yönelmesinde bir referans olması içindir. Şayet onun niyeti sadık olursa, azmi kuvvetli olursa, o takdirde Allah Rasûlü sallAllahu aleyhi ve sellem ona Allah’ın yanında şefaatçi olur. Bu da Allah Rasûlü sallAllahu aleyhi ve sellemin ona dua etmesi ile gerçekleşir. Muhakkak ki dua, şefaatten bir çeşittir. Tıpkı Allah Rasûlü sallAllahu aleyhi ve sellemden sahih olarak rivayet olunan şu hadiste Allah Rasûlü sallAllahu aleyhi ve sellemin buyurduğu gibi:
(ما من رجل مسلم يموت فيقوم على جنازته أربعون رجلاً لا يشركون بالله شيئاً إلا شَفَّعهم الله فيه)
"Bir Müslüman vefat eder ve o kimsenin cenazesinde Allah’a hiçbir şeyi şirk koşmayan kırk kişi hazır bulunursa, Allah katında onun için şefaatçi olurlar."
O zaman bu hadisin manası; bu adam Allah Rasûlü sallAllahu aleyhi ve sellemden Allah’a kendisi için dua etmesini istemiştir. Çünkü bu dua, şefaatin bir çeşididir. Şu anda, Allah Rasûlü sallAllahu aleyhi ve sellemin vefatından sonra, böyle bir durum, ölümünden sonra Allah Rasûlü sallAllahu aleyhi ve sellemden duasını istemesi mümkün değildir, bu imkânsızdır. Allah Rasûlü sallAllahu aleyhi ve sellemin buyurduğu gibi:
(إذا مات العبد انقطع عمله إلا من ثلاث : صدقة جارية ، أو علم ينتفع به ، أو ولد صالح يدعو له)
"Bir kimse öldüğü zaman, amel defteri şu üç dışında kapanır: Sadakayı cariye, kendisinden faydalanılan bir ilim, kendisine dua eden salih bir evlat."
Hiç şüphe yok ki dua, ölüm ile kesilen amellerdendir. Bilakis dua ibadettir. Allah Azze ve Celle’nin buyurduğu gibi:
وَقَالَ رَبُّكُمْ ادْعُونِي أَسْتَجِبْ لَكُمْ إِنَّ الَّذِينَ يَسْتَكْبِرُونَ عَنْ عِبَادَتِي سَيَدْخُلُونَ جَهَنَّمَ دَاخِرِينَ
« Rabbiniz şöyle buyurmuştur: "Bana ibadet edin ki size karşılığını vereyim. Bana ibadet etmekten kibirlenenler, zelil olarak cehenneme gireceklerdir".» (Mumin: 40/60)
Bunun içindir ki sahabe -Allah onlardan razı olsun- sıkıntı anlarında, bir hacet halinde Allah Rasûlü sallAllahu aleyhi ve sellemin onlar için Allah’a dua etmesine sığınmamışlardır. Aksine Ömer ibnul-Hattâb -Allah ondan razı olsun- yağmur yağmayıp da kıtlık olduğunda şöyle demiştir:
(اللهم إنا كنا نتوسل إليك بنبينا فتسقينا ، وإنا نتوسل إليك بعم نبينا فاسقنا فيسقون)
Allahım, bizler sana peygamberimiz ile tevessül ediyor, sen de bizlere yağmur indiriyordun. Şimdi ise biz sana peygamberimizin amcası ile tevessül ediyoruz, bize yağmur ver. Bunun üzerine yağmur yağardı.
Abbas’tan -Allah ondan ve babasından razı olsun- Allah’a dua etmesini ister, o da dua ederdi ve Allah da onlara yağmur indirirdi.
Bu da gösteriyor ki, Allah Rasûlü sallAllahu aleyhi ve sellemin vefatından sonra O’ndan birisine dua etmesini istemek mümkün değildir. Çünkü bu, Allah Rasûlü sallAllahu aleyhi ve sellemin vefatı ile kesilen bir ameldir ve bu mümkün değildir. Şayet bir kimse için Allah Rasûlü sallAllahu aleyhi ve sellemin vefatından sonra kendisine dua etmesini Allah Rasûlü sallAllahu aleyhi ve sellemden istemesi mümkün değil ise, bir kimsenin kendi maslahatı veya haceti için Allah Rasûlü sallAllahu aleyhi ve selleme dua etmesinin mümkün olmaması daha evladır. Çünkü Allah Azze ve Celle’nin asla bağışlamayacağı büyük şirktir. Allah Azze ve Celle şöyle buyurdu:
وَلَا تَدْعُ مِنْ دُونِ اللَّهِ مَا لَا يَنْفَعُكَ وَلَا يَضُرُّكَ فَإِنْ فَعَلْتَ فَإِنَّكَ إِذًا مِنْ الظَّالِمِينَ
« "Allah’ı bırakıp da sana faydası da zararı da dokunmayacak başka şeylere duâ edip yalvarma; eğer bunu yaparsan, zâlimlerden olursun."» (Yunus: 10/106)
Allah Azze ve Celle şöyle buyurdu:
فَلَا تَدْعُ مَعَ اللَّهِ إِلَهًا آخَرَ فَتَكُونَ مِنْ الْمُعَذَّبِينَ
« Allah ile birlikte başka bir ilâha yalvarma; aksi halde azâb görenlerden olursun.» (Şuara: 26/213)
Allah Subhânehû ve Teâlâ şöyle buyurdu:
وَمَنْ يَدْعُ مَعَ اللَّهِ إِلَهًا آخَرَ لَا بُرْهَانَ لَهُ بِهِ فَإِنَّمَا حِسَابُهُ عِنْدَ رَبِّهِ إِنَّهُ لَا يُفْلِحُ الْكَافِرُونَ
« Kim Allah ile beraber, varlığına hiçbir delil bulunmayan başka bir ilâha ibadet ederse, onun hesabı Rabbı yanındadır. Gerçek şudur ki, kâfirler asla iflah olmayacaktır. » (Muminun: 23/117)
Allah Azze ve Celle şöyle buyurdu:
إِنَّهُ مَنْ يُشْرِكْ بِاللَّهِ فَقَدْ حَرَّمَ اللَّهُ عَلَيْهِ الْجَنَّةَ وَمَأْوَاهُ النَّارُ وَمَا لِلظَّالِمِينَ مِنْ أَنصَار
« Her kim Allah’a şirk koşarsa, Allah ona cenneti haram kılar ve varacağı yer de ateş olur. Zâlimler için hiçbir yardımcı yoktur." » (Maide: 5/72)
Burada önemli olan, her kim vefatından sonra Allah Rasûlü sallAllahu aleyhi ve selleme veya ölülerden bir başkasına, kendisinden bir zararın giderilmesi veya bir menfaat elde etmek için dua ederse, o kimse, dinden çıkaran büyük şirk ile müşrik olur. Allah Subhânehû ve Teâlâ’ya tövbe etmesi gerekir. Duasını, yüce ve büyük olan, dua edildiğinde ihtiyaç sahibinin duasına icabet eden, kötülüğü gideren Allah’a yapması gerekir.
Ben, falanca ve falancanın kabrine gidip, içinde bulundukları sıkıntıdan kendilerini kurtarıp hayırlar getirmesi için dua eden kimselere hayret ediyorum. Onlar, bu adamın hayatta iken buna gücü yetmediğini biliyor iken ölümden sonra o ceset iken, toprak olmuş iken, onu toprak yemiş iken nasıl olur da onlara icabet edebilir, nasıl olur da onun kabrine gidip dua ederler?! Sıkıntıları gideren, hayır ve fayda sağlayan Allah Azze ve Celle olduğu halde O’na duayı terk ediyorlar. Bununla beraber Allah Azze ve Celle onlara, kendisine dua etmesini emretmiş ve buna teşvik etmiş iken. Allah Azze ve Celle şöyle buyurdu:
وَقَالَ رَبُّكُمْ ادْعُونِي أَسْتَجِبْ لَكُمْ
« Rabbınız şöyle buyurmuştur: "Bana ibadet edin ki size karşılığını vereyim".» (Mumin: 40/60)
Allah Azze ve Celle şöyle buyurdu:
وَإِذَا سَأَلَكَ عِبَادِي عَنِّي فَإِنِّي قَرِيبٌ أُجِيبُ دَعْوَةَ الدَّاعِ إِذَا دَعَانِي فَلْيَسْتَجِيبُوا لِي وَلْيُؤْمِنُوا بِي لَعَلَّهُمْ يَرْشُدُونَ
« (Ey Muhammed!) Kullarım sana benden sorarlarsa, ben, şüphesiz, onlara yakınım. Bana duâ edenin, duâ ettiği zaman, duasını kabul ederim; o halde, onlar da benim davetimi kabul etsinler ve bana inansınlar. Ola ki doğru yolu bulurlar. » (Bakara: 2/186)
Kendisinden başkasına dua edilmesini inkâr ederek şöyle buyurmuştur Allah Azze ve Celle:
أَمَّنْ يُجِيبُ الْمُضطَرَّ إِذَا دَعَاهُ وَيَكْشِفُ السُّوءَ وَيَجْعَلُكُمْ خُلَفَاءَ الْأَرْضِ أإِلَهٌ مَعَ اللَّهِ
«"(Onlar mı daha hayırlıdır) yoksa kendisine duâ ettiği zaman, darda kalana yardım eden, sıkıntıyı gideren ve sizi yeryüzünün halîfeleri yapan mı? Allah ile birlikte bir de ilâh mı?"» (Neml: 27/62)
Allah Azze ve Celle’den cümlemizi dosdoğru yoluna iletmesini dilerim.
[Mecmû’u Fetâvâ ve Rasâiliş-Şeyh İbni ‘Useymîn: 2/274]
Hadis, bazılarının söylediği gibi Allah Rasûlü sallAllahu aleyhi ve sellemin makamı ile tevessülün caiz olduğuna işaret etmez. Bilakis hadis, bu adamın, Allah Rasûlü sallAllahu aleyhi ve sellemin duası ile tevessül ettiğine işaret eder.
Allahım, ben senden isterim ve sana peygamberimiz Muhammed sallAllahu aleyhi ve sellem ile yönelirim Yani, Peygamberimiz Muhammed sallAllahu aleyhi ve sellemin duası ile demektir.
Ey Muhammed! Ben senin ile Rabbime yönelirim Yani senin duan ile demektir.
Bu ise aşağıdaki hususları delalet etmektedir:
1- Bu adam, Allah Rasûlü sallAllahu aleyhi ve selleme geldi ve O’ndan kendisine dua etmesini istedi. Şayet onun muradı Allah Rasûlü sallAllahu aleyhi ve sellemin makamı ile tevessül olsaydı, O’nun evinde oturur ve şöyle derdi: Allahım, ben sana tevessül ediyor ve Muhammed’in makamı ile senden istiyorum .
2- Allah Rasûlü sallAllahu aleyhi ve sellemin ona öğrettiği dualardan birisi de şudur:
(اللهم فشفعه فيّ ، وشفعني فيه)
Allahım, Onu benim hakkımda şefaatçi kıl, beni de O’na şefaatçi kıl. Yani, Nebi sallAllahu aleyhi ve sellemin benim hakkımdaki şefaatini kabul et, demektir. Şefaat, duadır. O zaman Allah Rasûlü sallAllahu aleyhi ve sellem ona dua etmiş olur.
(وشفعني فيه)
Beni de O’na şefaatçi kıl. Yani, O’nun duasının kabul olması için benim duamı kabul et, demektir.
Şeyh Albani -Allah ona rahmet etsin- Tevessül adlı kitabında (sy. 73,74) şöyle demiştir:
Allah Rasûlü sallAllahu aleyhi ve sellemin âmâya öğrettiği "Beni O’na şefaatçi kıl" sözünün manası, şefaatimi kabul et, yani, Allah Rasûlü sallAllahu aleyhi ve sellemin şefaatinin kabul edilmesi için benim duamı, yani, gözlerimin görmesi için O’nun benim hakkındaki duasını. Bu cümleden, bundan başka bir mananın anlaşılması mümkün değildir.
Bunun içindir ki, buna muhalif olanların uzaktan ve yakından bunu üzerlerine almadıklarını, bununla ilgilenmediklerini görürsün. Çünkü bu, onların binalarını ta temelden yerle bir etmektedir, kökünden koparmaktadır. Bunu duyduklarında sana, kendinden geçmiş biri gibi baktıklarını görürsün. Hiç şüphesiz Allah Rasûlü sallAllahu aleyhi ve sellemin âmâya olan şefaati anlaşılmaktadır. Lâkin, âmânın Allah Rasûlü sallAllahu aleyhi ve selleme olan şefaati nasıl olmaktadır?! Bu soruya onların verebilecek bir cevapları yoktur. Bu cümlenin, onların tevillerini batıl konuma getirdiğine işaret eden ise, onlardan birinin bunu kullandıklarını görmemendir. Mesela duasında şöyle dediğini göremezsin: "Allahım, peygamberini bana şefaatçi kıl, beni de O’na şefaatçi kıl."
(Şeyh Albani’nin sözü burada bitti. Allah’ın rahmeti onun üzerine olsun.)
Bu konuda daha geniş bilgi için Şeyh Albani’nin Tevessül adlı kitabına (sy. 68-93) bakabilir.
Allah en iyi bilendir.
Islam Q&A
Cevap: Âmâ Hadisi ve Onun Allah Rasûlü (sav) ile Tevessülü
@mir
< Burada önemli olan, her kim vefatından sonra Allah Rasûlü sallAllahu aleyhi ve selleme veya ölülerden bir başkasına, kendisinden bir zararın giderilmesi veya bir menfaat elde etmek için dua ederse, o kimse, dinden çıkaran büyük şirk ile müşrik olur. Allah Subhânehû ve Teâlâ’ya tövbe etmesi gerekir. Duasını, yüce ve büyük olan, dua edildiğinde ihtiyaç sahibinin duasına icabet eden, kötülüğü gideren Allah’a yapması gerekir.
Ben, falanca ve falancanın kabrine gidip, içinde bulundukları sıkıntıdan kendilerini kurtarıp hayırlar getirmesi için dua eden kimselere hayret ediyorum. Onlar, bu adamın hayatta iken buna gücü yetmediğini biliyor iken ölümden sonra o ceset iken, toprak olmuş iken, onu toprak yemiş iken nasıl olur da onlara icabet edebilir, nasıl olur da onun kabrine gidip dua ederler?! Sıkıntıları gideren, hayır ve fayda sağlayan Allah Azze ve Celle olduğu halde O’na duayı terk ediyorlar. Bununla beraber Allah Azze ve Celle onlara, kendisine dua etmesini emretmiş ve buna teşvik etmiş iken. Allah Azze ve Celle şöyle buyurdu:
وَقَالَ رَبُّكُمْ ادْعُونِي أَسْتَجِبْ لَكُمْ
« Rabbınız şöyle buyurmuştur: "Bana ibadet [doğrusu "Bana dua edin ki…" olacak] edin ki size karşılığını vereyim".» (Mumin: 40/60) >
Allah razı olsun
Kur’an’ı tahrif edemeyenler
ayet ve hadisleri çarpıtarak
ölüleri bazı sıfatlarında Allah’a ortak tuttular
onlara benzemekten Allah’a sığınırız
Cevap: Âmâ Hadisi ve Onun Allah Rasûlü (sav) ile Tevessülü
islamyolu
çevirin kardeşim Çevirin manalarını bozun hadisi şeriflerin. İbni Abbasın yagmur yagması için aracı olmasını Rivayet eden kimdir Hz Ömer degilmi. Peki Hakim deki Sahi hadistede Hz Ademin Peygamberimizi Tevessül yapmasınıda Rivayet eden Hz Ömer değil mi. Ölümünden Sonra Şefaat istenmezmiş. Ya Ezanda bile Şefaat ya Rasullullah diyoruz. Peygamberden istiyoruz Şefaati .
Bana sizler degil. İmam Rabbani ler , İmam Gazaliler , Abdulkadir Geylani ler , İmam Neveviler , Şahı nakşibendiler , Mevlana halid ler , Aziz Mahmud Hüdayiler , İmam Suyuti ler , Mevlana celaleddin Rumi ler , Muhiddin Arabiler , Beyazid bestamiler , bunlar yeter bana . Benim silsilemdede bunlar var Alimlerimde bunlar. Sizler bir sayın bakalım kimler var. Benim saydıgım Alimlerin hiç biride Tevessülü istiğazeyi inkar etmez. hepsinden kendi kitaplarından kaynaklar getirmişim.
Orada denilmiş ki , Peygamber yaşarken dua istenir , öldükten sonra istenmez. Hiçmi bilmiyorsunuz. ölen kişi kının dan çıkmış kılıç gibi oldugunu. daha keskin oldugunu. hiçmi duymadınız Yavuz Sultan selimin Şeyhülislamını. Hiç Ruhlar ölürmü ya. siz orada demek istiyorsunuzki Bir Allah dostu Yaşarken Faydası olur , Öldükten sonra Faydası olmaz. Asıl Tehlikeye giren şimdi siz oldunuz. Asıl şirk söz bu dur o zaman. bende diyorum ki o zaman. Fayda zarar Sadece Allah tan gelir. Kimseden fayda zarar gelmez. ne ölüden ne diriden. Ama Allah diledigine bu yetkiyi verir.
ne güzelde hadisi şeriflere kimsenin katmadıgı yorumlar katılmış. Hangi müfessirimiz , hadis Alimimiz bu manaları vermiş anlamadım. ben saydım Alimlerimi Yolunda gittiğim değer verdigim zatları. merak ediyorum sizlerde bir sayın bakalım kimler çıkacak.
Cevap: Âmâ Hadisi ve Onun Allah Rasûlü (sav) ile Tevessülü
@mir
< ölen kişi kının dan çıkmış kılıç gibi oldugunu. daha keskin oldugunu. >
kendine şeyh olarak
Kur’an ve sünneti
Resulullah ve ashabını
tabiin ve tebei tabiini seçmediğin için
burnun uydurma hadislerden çıkmıyor
yukarda verdiğin uydurma hadistir
< Asıl şirk söz bu dur o zaman. >
yalnızca Allah’a dua edilmesini savunmak şirkmiş öyle mi?
yazık ki ne yazık
berkehan
< Ölümünden Sonra Şefaat istenmezmiş. Ya Ezanda bile Şefaat ya Rasullullah diyoruz. Peygamberden istiyoruz Şefaati .
>
Diğer söylediklerini çok duyduk zaten de bu ne şimdi Allah rızası için nereden uydurdun bunu bir zahmet söylermisin.
@mir
Aslında tam tersine Makam-ı Mahmud’un Resulullah’a verilmesi için Allah’a dua ediyoruz
bu da Resulullah’ın bizden isteğidir
o "Bana dua edin" dememiş
mealen
"benim için Allah’a dua edin de o makama erişen ben olayım." demiştir.
islamyolu
< kendine şeyh olarak
Kur’an ve sünneti
Resulullah ve ashabını
tabiin ve tebei tabiini seçmediğin için
burnun uydurma hadislerden çıkmıyor
yukarda verdiğin uydurma hadistir >
Kusura bakma. ben sana Yolunda gittiğim alimlerimi saydım. Teker teker. Onlar o hadislerin hiç birine uydurma demezken. onlarıda delil gösterirken. Sizler gelmişsiniz onlarla kendinizi bir tutuyorsunuz. Daikada bir de deme Rasullullah Tabiin Vs seçmedigin için böyle oluyor. niye İmam Rabbani gibi İmam Gazali gibi alimlerin kitapları meydanda Abdulkadir Geylani nin kitapları Meydanda. Onlar Rasullullah ve Ashabına uymuyorlarda , şeytana mı uyuyorlar. veya Sen onlardan daha mı alimsin. ben size diyorum Benim yolumda gittigim alimler Şahı nakşibendiler var. İmam rabbaniler var , Muhammed masumlar var , Mevlana halidler var , İmam Gazali var , Abdulkadir geylani var , İmam Suyuti var , Sonlara gelelim , Bediüzzaman hazretleri var , , Elmalılı hamdi var. . onunda tefsirinde de delil getirmiştim , ve asrımızın En büyük Alimi Mahmut efendi hazretleri var, bakın bakalım saydıklarımda kim sizin dediklerinize bidat demiş uydurma demiş. sizler delilsiz konusan insanlarsınız. Kafirlere gelen ayetleri müslümanlara Mal eden insanlarsınız.
< Diğer söylediklerini çok duyduk zaten de bu ne şimdi Allah rızası için nereden uydurdun bunu bir zahmet söylermisin >
.
Sizlerin kendi aralarında çelişki var be. Yöneticilerden Bir kaç kişi de Şefaat ya rasullullah denilir demişti , Yetiş ya Muhammed denilince şirk demişti. 🙂 Berkahan bak senin ilmin yok , yine Fatiha süresini getirirsin karşıma çıldırtırsın. Birde dersin kimseden alıntı yapma kendi kafana göre yorum yap. Zaten kim bana göre böyle dir diyorsa anlayın ki o kişi uyduruyordur. Ben derim imam Rabbani ye göre böyle , İbni kesir e göre böyle , Ruhul beyan da böyle , İbni abidinde böyle , vs bana göre tabiri olmaz. biz kimiz ki bana göre olsun. Ama sizlerin yüzünden Sapıtanlar olacak. bunların hesabını nasıl vereceksiniz. @mir Tutturmuş inat etmiş. Vesile yapmak mekruh tur bunu nerden öğrendiginide bilmiyorum. Yardım istersen de Diyor Şirk e girmiş oluyorsun. Kısaca beni Gavur etti , bu sözleri söyleyenleri kitaplarına alanları Gavur etti Kafir etti. İmam Rabbani Hazretleri bunun hesabını sorar , İmam Gazali bunun hesabını sorar , imam suyuti , İmam nevevi sorar , Bediüzzaman sorar , Mevlana hazretleri sorar , daha binlerce Ehli sünnet Alimi sorar sizden bunların hesabını.
Daha öğrenin ben Peygamberin ve Sahabelerin yolundayım , Hiç bir müçtehidin , Müfessirin , ehli sünnet alimlerin yolunda gitmem demeniz nasıl anlamsız bir laf oldugunu belli ediyor. bilmiyormusunuz. O ehli sünnet alimlerimiz ne kadarda Peygambere (SAllahu aleyhi ve sellem) e düşkün. ne kadarda Sahabelere düşkün. Peygamberin sünnetinden sırt çevirmeyen insanlar. çıkardıkları hükümler bile hep sünnetten hadisten. Siz zaten o Alimlere sırt çevirmekle Peygambere Ashabına sırt çevirmişsiniz.
şimdiye kadar hiç bir ehli sünnet Aliminin Tevessüle istiğaze ye şirk veya mekruh diyen olmamıştır. son zamanlarda çıkan Bidat ehli insanlar Ehli sünnet inancını bozmak için uğraşıyorlar. Suudi yönetimi içinde Ders okuyan orada Vahabi anlayışını alan Hocalar gelip Türkiyede bu şirk şu şirk bu mekruh bu haram diyip ehli sünneti karıştırdılar. Vahabiler ayrı bir şey zaten. Adamlar Krallarının her tarafını öpüyorlar , suratını kollarını yalıyorlar resmen. birisi gitsin Kabenin taşını öpsün hemen Kafir oldun diyorlar.
Kafir olmak bu kadar kolay mı. bakın bu sizin savundugunuz anlayış. Ehli sünnet Anlayışı değil. birde Ehli sünnetim diyip böyle konuları bastıra bastıra getirmeyin. her geldiginde de cevap vermişim Yüzlerce delil getirmişim. ama neredee bu zayıf şu uydurma o böyle şu şişman diyip hadisleri inkar ettiniz en sondada baktınız olmuyor. Hz ömerin İbni Abbası tevessülünü nereden nereye çektiniz . Hiç bir alimin bu şekil mana verdigini gördünüzmü . Ne yeteklisiniz daha şçzemedim. Hadisler o kadar net açık oldugu halde nereden nereye çekiyorsunuz. şu işe bak demişler İbni abbas Yagmur duasını yapmış dua etmiş. gülmeyimde ne diyeyim. Resmen Hz Ömer Aracı yapmış vesile yapmış. inkar edilecek ya. her türlü inkar bedava.
@mir
< Benim yolumda gittigim alimler Şahı nakşibendiler var.İmam rabbaniler var , Muhammed masumlar var , Mevlana halidler var , İmam Gazali var , Abdulkadir geylani var , İmam Suyuti var , Sonlara gelelim , Bediüzzaman hazretleri var , , Elmalılı hamdi var.. onunda tefsirinde de delil getirmiştim , ve asrımızın En büyük Alimi Mahmut efendi hazretleri var, …
İmam Rabbani Hazretleri bunun hesabını sorar , İmam Gazali bunun hesabını sorar , imam suyuti , İmam nevevi sorar , Bediüzzaman sorar , Mevlana hazretleri sorar , daha binlerce Ehli sünnet Alimi sorar sizden bunların hesabını. >
eğer bu kişiler gerçekten de şirk olan tevessülü savundu iseler
kendi hesaplarını vermekten
bizden hesap sormaya vakit bulamazlar
sen bizi merak etme de
bu kişilerin kitaplarında olduğunu iddia ettiğin tevessül çeşidi şirk olduğu için
senden kimler hesap soracak ona bak:
Allah senden hesap soracak
ve Resulü
ve başta Ömer ra ve ibni Abbas ra olmak üzere ashabı da senden hesap soracaklar
Allahu Alem
hayatın boyunca bir tane suudi tanımamışsındır ama
hepsi hakkında atıp tutuyorsun
onlar da senden hesap sorar
Allahu Alem
< şu işe bak demişler İbni abbas Yagmur duasını yapmış dua etmiş. gülmeyimde ne diyeyim. Resmen Hz Ömer Aracı yapmış vesile yapmış. inkar edilecek ya. her türlü inkar bedava. >
hadi şu hadisi kaynağı ile birlikte yaz da
konuşalım seninle
bakalım kim haklı?
morueqq
islamyolu hala burnunun dikine gidiyorsun demekki forumduasi.com/itikat-iman-soru-ve-cevaplari/213322-caiz-ve-sirk-olan-tevessul-istigase-ve-sefaat.html okumadan yorum yapmışsın
Kıtlık zamanı Ömer (r.a.) , Abbas b. Abdulmuttalib (r.a.) ile yağmur duasına çıkarak şöyle dua etti: -Allahım! Sana Peygamberimiz ile tevessülde bulunurduk sen de bize yağmur yağdırırdın. (Şimdi) Sana Peygamberimizin amcası ile tevessülde bulunuyoruz. Bize yağmur indir. Ravi der ki-Yağmur inmiştir. ( Buhari )
Hz. Ömer’in Sözünün Anlamı :
Biz peygamber (s.a.v.) den bizim için dua etmesini , böylece onun duasıyla Allah’a yakın olmayı kastediyorduk. Şimdiyse O , Allah’ın rahmetine kavuştuğundan dolayı bizim için dua edemez. Bu nedenle bizim için dua etmesini amcasından istiyoruz .
Burada da gördüğümüz gibi Hz. Ömer (r.a.), Peygamberin kabrine gidip aracıl yapmıyor , HAYATTA olan peygamberin amcası hz Abbas ile BERABER Allah’a dua ediyorlar
morueqq
sen şefaati kimden istiyorsun !
(Allah’ın izni olmadan kim şefaat edebilir?) [Bakara 255]
(Allah’ın izni olmadan hiç kimse şefaatçi olamaz.) [Yunus 3]
(Bütün şefaatler Allah’ın iznine bağlıdır.) [Zümer 44]
ayrıca belirttiğin said nursi,mevlana demişsin önce araştır onları kişi sevdiğiyle beraberdir !
Onlar, Allah’tan başka, kendilerine göklerde ve yerde olan rızıktan hiç bir şey veremeyen ve buna asla güçleri yetmeyen şeylere ibadet ediyorlar. İşte böylece siz de Allah’a birtakım benzerler icat etmeyin. Çünkü Allah her şeyi bilir. Halbuki siz bilmezsiniz. (Nahl, 16/73-74)
islamyolu
< – Allâh’ım! Peygamberimiz ile sana tevessül ederdik de bize yağmur verirdin. (Şimdi ise) Peygamberimizin amcası ile sana tevessül ediyoruz, bize yağmur ver! derdi. Bunun üzerine yağmur yağar ve halk suya kavuşmuş olurdu.(Buhârî, K. el-İstıska, 3; K. Fedâili’s-sahâbe, 11.) >
Bu rivâyet, sahâbenin sahâbe (Abbâsın şahsı) ile tevessülünü gösteren açık bir delildir. Hz. Ömer’in, "Biz Peygamberimiz ile sana tevessül ederdik" ifadesi sahâbenin, hem hayatta iken hem de vefatından sonra (Hz. Ömer devrinde vuku bulan) kuraklık ve kıtlık yılına (âmur-ramâde) kadar Peygamber ile tevessülde bulunduklarını ortaya koymaktadır.
Hz. Ömer bu duâyı kalabalık bir cemaatin huzurunda yapmış ve hiçbir sahabe de onu ‘bidat’ ve ‘şirk’le itham etmemiştir. Bu yönüyle vesilenin câiz olduğunda sahabenin icmaı vardır demek yanlış olmaz.
Burada rivayetin Abbas’la yağmur istedi ifadesini Abbas’ın duâ etmesini istedi şeklinde anlamak veya izah etmek Arapçayı bilmemekten kaynaklanan bir cehalettir ve delilsiz bir şekilde nassı tevil etmek olduğundan sapıklıktır.
Bazıları peygamberden başkasıyla vesile yapılmaz demişse de, Hz. Ömer’in Hz. Abbas’ı vesile yapması, peygamberimizden başkalarının duâda vesile yapılacağına delildir.
Yine bu hadisle ilgili olarak hayatta olan kimseyle vesile yapılır, ölmüş biriyle vesile yapılmaz. Eğer vefat etmiş biriyle vesile yapılsaydı Hz. Ömer Hz. Abbas’la değil peygamberimizle yapardı diyenler varsa da, onların bu hususta hiçbir delili olmamakla beraber, vefat etmiş kimselerin vesile yapılacağına dair pek çok hadisler de vardır.
HZ. ÂDEM (AS)’IN PEYGAMBERİMİZ (ASM)’I VESÎLE YAPMASI
Taberani, Hakim, Ebû Nuaym, Beyhaki ve İbn Asakir’in Hz. Ömer (ra’) ten rivayet ettiklerine göre peygamberimiz (asm) şöyle buyurmuştur:
Âdem işlediği günahı işlediğinde başını semâya kaldırdı ve (Allah’ım) Muhammed hakkı için beni bağışlamanı istiyorum (أسألك بحق محمد إلا غفرت لي) dedi. Allah ona Muhammed kimdir? diye vahiyle sordu. Âdem Beni yarattığın zaman başımı arşına kaldırdığımda orada ‘Allah’tan başka ilah yoktur, Muhammed onun resûlüdür’ "لا إله إلا الله محمد رسول الله" yazılı olduğunu gördüm. Bundan bildim ki, senin katında ismini ismin ile beraber yazdığın bu zâttan daha şerefi yüce kimse yoktur. dedi. Allah ona Ey Âdem! O senin zürriyetinden gelecek peygamberlerin sonuncusudur. Eğer o olmasaydı seni yaratmazdım buyurdu. (Ed-Dürrül Mensur c.1, s.142)
bunların ikisini rivayet eden de Hz Ömer dir. 1. cisini buhari diye kabul etmek zorunda kaldınız. Ama Manasını değiştirdiniz. ikinciside Hakim deki Sahi hadistir onada bir kılıf bulmuşsunuz zaten.
< eğer bu kişiler gerçekten de şirk olan tevessülü savundu iseler
kendi hesaplarını vermekten
bizden hesap sormaya vakit bulamazlar
sen bizi merak etme de
bu kişilerin kitaplarında olduğunu iddia ettiğin tevessül çeşidi şirk olduğu için
senden kimler hesap soracak ona bak:
Allah senden hesap soracak
ve Resulü
ve başta Ömer ra ve ibni Abbas ra olmak üzere ashabı da senden hesap soracaklar
Allahu Alem
>
@mir sana diyorum. Sen bu vahabileri övdügün kadar . Ehli sünnet Alimleride övseydin onların sözünüde dinleseydin ya. Ama sen bana diyorsun ya tevessülü savundu iseler. bende sana diyorum ki. Zaten kendi kitaplarından kaynaklarını getirdim ben sana. eğerki zahmet edip önceki konularda okumuşsan. İmam rabbani bile mektubunun kaç yerinde. Peygamberimizin yüzü suyu hürmetine diyor. Ama tabiki sende İmam gazali nin kabul ettigini biliyorsun. İmam rabbani nin kabul ettigini biliyorsun. İmam suyutinin kabul ettigini biliyorsun tevessülü. ama senin Alimlerin onlar değil senin Alimlerin ibni teymiye ve İbni kayyim.
hatta en çok görmek istedigin alimlerden birisi de ibni kayyim diyordun. ama sende ki çelişkiler bitmezki. ibni kayyim bile kitabında diyor. ” bir Ebubekirin Ruhu koskoca bir orduyu bozguna uğratır. ” ama sen ne anlarsın iş inkara düşerse İbni kayyim mi bile Red edersin.
ben tekrardan diyorum. Sizlerin hiç birşeyine inanmam. Sizlerin yolu kaymış durumda. çok şeyleri inkar etmişsiniz. @mir gelmişsin Suudi deki vahabileri bana övüyorsun. sonrada ben ehli sünnetim diyorsun. Mezhebim var diyorsun. Ama mezhebini bile söyleyemiyorsun. çünkü sen tek mezhebe uymazsın. hepsinden aklına yatanı alırsın.
Rabbime binlerce şükürler olsun ki. Beni saptırmadı. Ehli sünnet Alimleri buldurdu . yolum kaymadı. tekrar diyorum İmam gazali , İmam rabbani , Abdulkadir geylani , imam nevevi , imam suyuti vs gibi Ehli sünnet Alimlerimin inkar etmedigi birşeyi gelip ben inkar etmem. Ama siz Alimlerinizi bile söyleyemiyorsunuz. Mezhebinizi bile söyleyemiyorsunuz. Vahabiyim derseniz iş bitecek zaten. onuda söylemiyorsunuz. Burada milletin aklını karıştırmaktan başka göreviniz yok…
< sen şefaati kimden istiyorsun !
(Allah’ın izni olmadan kim şefaat edebilir?) [Bakara 255]
(Allah’ın izni olmadan hiç kimse şefaatçi olamaz.) [Yunus 3]
(Bütün şefaatler Allah’ın iznine bağlıdır.) [Zümer 44]
ayrıca belirttiğin said nursi,mevlana demişsin önce araştır onları kişi sevdiğiyle beraberdir ! >
Her peygamberin hususî bir duası var ki, onunla ümmetiyle ilgili olarak dua etmiş ve duası kabul edilmiştir. Ben ise, duamı kıyamet gününde ümmetim için şefaat kıldım/ümmetim için erteledim, şefaat etmeye ayırdım (Buharî, Daavat, 1, Müslim, İman, 340).
Her peygamberin yapacağı müstecab (Allah tarafından kabul edileceğine dair söz verilen) bir duası vardır. Ben ise, o duamı ahirette ümmetim için şefaat olarak saklamayı arzu ediyorum/saklıyorum/sakladım (Buharî, Daavat, 1; Tevhid,31, Müslim, İman, 334,335).
(Ahirette ilk şefaat eden ve şefaati kabul olan ben olacağım.) [İbni Mace]
(Ümmetimden, şirk üzere ölmeyen herkese Allah’ın izni ile şefaat edeceğim.) [Buhari, Müslim]
(Kıyamet günü en önce ben şefaat edeceğim.) [Müslim]
(Benden önce hiçbir peygambere verilmeyen beş şeyden biri şefaattir. Şirk üzere ölmeyen [imanla ölen] herkese şefaat edeceğim.) [Bezzar]
(Ümmetimden büyük günah işleyenlere şefaat edeceğim.) [İmam-ı Ahmed, Nesai]
(Günahı çok olanlara şefaat edeceğim.) [Hatib]
(Nefslerine aldananlara şefaat edeceğim.) [Deylemi]
(Kıyamette, kum sayısından daha çok kimseye şefaat ederim.) [Taberani]
(Kıyamette Ya Rabbi, zerre kadar imanı olanı Cennete koy! diyeceğim. Hepsi şefaatimle Cennete girecek.) [Buhari]
(Şefaatime inanmayan kimse, ona kavuşamaz.) [Şir’a]
(Şefaatime en layık olan, bana en çok salevat okuyandır.) [Tirmizi]
Morueqq senin dedigin mantıklada uyuşmuyor. Allahın Peygamber efendimize verdigi şefaati ben Peygamberimden istiyorum senin ve diğerlerinin buna engel olmaya hakkı yoktur. Allah vermiş şefaat Hakkını Peygamberimize bende istiyorum Peygamberimden size ne oluyor karışıyorsunuz. ben demiyorum ki Allah bana şefaat izni vermese yinede Peygamberimiz şefaat eder diye. Herşey Allahın elinde zaten. şefaat verme yetkiside Allahın elinde. Allahtan başka kimse şefaat hakkı veremez başka kimseye. Ama Peygamberimize vermiş.
@mir
< – Allâh’ım! Peygamberimiz ile sana tevessül ederdik de bize yağmur verirdin. (Şimdi ise) Peygamberimizin amcası ile sana tevessül ediyoruz, bize yağmur ver! derdi.Bunun üzerine yağmur yağar ve halk suya kavuşmuş olurdu.(Buhârî, K. el-İstıska, 3; K.Fedâili’s-sahâbe, 11.)
Bu rivâyet, sahâbenin sahâbe (Abbâsın şahsı) ile tevessülünü gösteren açık bir delildir. Hz.Ömer’in, "Biz Peygamberimiz ile sana tevessül ederdik" ifadesi sahâbenin, hem hayatta iken hem de vefatından sonra (Hz. Ömer devrinde vuku bulan) kuraklık ve kıtlık yılına (âmur-ramâde) kadar Peygamber ile tevessülde bulunduklarını ortaya koymaktadır. >
bu hadisi bu şekilde yorumlamak ashaba apaçık bir iftiradır
yazık ki o iftiracıların peşinden gidiyorsun
ashab Resulullah’ın dirisi ile tevessülde bulunmadıki ölüsü ile tevessülde bulunsun
şimdi lafı eğip bükmeden benim şu soruma cevap ver:
ashab kıtlık zamanlarında ne yapardı ey islamyolu?
islamyolu
Beyhaki ve ibni ebi Şeybe (Rahimullah) Rivayetine göre
Ashaptan Haris oğlu Bilal (RadıyAllahu anh) Rasullullah (SAllahu Aleyhi ve sellem) ‘ in kabri başına vararak : ” Ya Rasullellah! Ümmetin için Allah’ tan yağmur yağdırmasını iste , onlar helak olmak üzereler ” dedi
Rasullullah (SAllahu Aleyhi ve sellem) Rüyasında yanına gelerek yağmur yağacağını haber verdi (ibni Ebi Şeybe , no : 31993 , 6/359 )
@mir Sahabelerden böyle bir Rivayet daha gördüm. demekki Yağmur istedikleri zaman Mezarına gidip Peygamberimiz (SAllahu aleyhi ve sellem ) den de yardım isterlermiş. Hz Ömer Hz Abbası yapmasının sebebi ise Diri olan ve Peygamberden başkasınıda vesile yapabiliriz anlayışıdır. çünkü diğer rivayette Daha dünyaya gelmeden Peygamberimizi Hz Adem vesile yapıyor. bunuda rivayet eden hz Ömerdi.
Şafii âlimlerinden İmam Sübki şöyle der: Peygamber (asm)’ı Allah’a vesile yapmak, istiânede bulunmak, şefaatçi yapmak güzeldir. Bunu seleften ve haleften hiçbir âlim inkâr etmemiştir. Daha sonra İbn Teymiye geldi ve bunu inkâr etti ve sırat-ı müstakimden ayrıldı. Kendisinden önceki hiçbir âlimin söylemediği bir şeyi söyleyerek bidat çıkardı. Böylelikle Ehl-i İslâm arasında (bu hususta) misal oldu. (2-Feyzül Kadir, c.2, s.135)
İmâm Şâfî’ şöyle anlatıyor: Bir ihtiyacım olduğunda iki rekat namaz kılar, Ebû Hanîfe’nin mezarına gider ve orada duâ ederdim. O’nun bereketiyle ihtiyacım derhal karşılanırdı. (El Heytemî, el-Hayratü’l-Hisan, s.94)
neyse Mücahid_tr kardeşimiz alimlerin sözleri ilede açmış konu orayada bakın ,sterseniz
forumduasi.com/tasavvuf-ile-ilgili-genel-konular/88342-tevessul-vesile-ile-ilgili-deliler-hadislerin-tahrici-1-a.html
berkehan
<
yine Fatiha süresini getirirsin karşıma çıldırtırsın. >
İslamyolu böyle şeyler söyleme ne sebeple olursa olsun bir müslümana yakışmaz.Bu sözün üzerine biri şöyle sorsa "sen Fatiha Suresini görünce neden çıldırıyorsun" ne cevap verirsin?
Yazdıklarına bu tip sözlerin çoğalmasında,ahirette hesabın zorlaşmasın diye cevap yazmıyorum ama sende anla artık birazda Kuran ın terazisinde tart şu saydıklarını.Öyle yalan hadislerle,asılsız menkıbelerle,hikayelerle neye ulaşacağını sanıyorsun bir sor kendine.
islamyolu
< İslamyolu böyle şeyler söyleme ne sebeple olursa olsun bir müslümana yakışmaz. >
Siz Tevessül istiğazeyi savunanlara şirk içerisinde demiyormusunuz. benimde savundugumu çok iyi biliyorsun. Sonuçta bende size göre şirk içerisindeyim. peki bu sizlere yakışırmı ?
< Bu sözün üzerine biri şöyle sorsa "sen Fatiha Suresini görünce neden çıldırıyorsun" ne cevap verirsin? >
Tövbe haşa ben Fatiha süresine çıldırırmıyım başımda taşırım. ama sizin yanlış mana vermenize çıldırırım. Ancak senden yardım dileriz orada diyor. Evet doğru ancak Allahtan yardım dileriz. ama Yaratmak bakımdan Allahtan dileriz. Eğerki sizin anladıgınız gibi anlarsak. diriden de yardım istemek şirk olur. mesela birisinden yardım istedin oda geldi sana yardım etti. Hakikatte yardım eden Allah tır. Allahın izni olmadan oda yardım edemez. diride yardım edemez. Ama vesile olarak ona yardım ettiren Allah tır. o yardımı yaratan Allah tır. birisi sana yardım ettiginde. Teşekkür edersin ona. Ama dersenki bu yardımda hakikatte Allahın Tövbe haşa Yardımı yoktur. o zaman şirk olur işte. Ayetin orasını bu şekil anlamasan işler karışır..
< Yazdıklarına bu tip sözlerin çoğalmasında,ahirette hesabın zorlaşmasın diye cevap yazmıyorum >
bence burada kendinede çok iyilik etmiş olursun.
< sende anla artık birazda Kuran ın terazisinde tart şu saydıklarını.Öyle yalan hadislerle,asılsız menkıbelerle,hikayelerle neye ulaşacağını sanıyorsun bir sor kendine. >
bir ara Hz Ömer in tevessül konulu hadisine uydurma diyen sen degilmiydin. Ama Başka mana verilince o hadise uydurmalıgıda kalktı degilmi. o yalan dedigin hadisler Peygamberin gerçekten sözleri olursa sen ne cevap vereceksin ahirette. neden bu kadar hadisi şeriflere Düşmansınız onu çözemiyorum. hadisi Kurandan Ayıran Peygamberi Allahtan ayıran gibidir. menkıbe konusuna gelirsek. o imam şafinin İmam azam dan yazdıklarım. Ehli sünnet alimlerin kitaplarında yer alıyor. kaynagınıda yazmısım. hiç birşeye inanmayacaksak. biz dini nasıl öğrenecegiz. İmam nevevinin kendi kitabı var. İmam suyutinin , imam gazalinin , imam rabbani nin var. Biz bunların yazılarına kitaplarına inanmayacagızda kimin kine inanacagız.
berkehan
İslamyolu,sanki sen benim yada benim gibi düşünen arkadaşların sözlerini okuyarak cevap yazmıyomuşsun gibi geliyor bana.
Sana dikte ettirilen "bunlar şucu","bunlar vehhabi","bunlar mezhepsiz" gibi,sizden farklı düşünün müslüman kardeşlerine iftira atan,müfterilerin sözlerine uyarak konuşuyorsun.
Benim ne yazdığımı ya okumuyorsun yada müfterilerin sözlerine kandığın için okuduklarını anlamıyorsun.Benim söylemediğim şeyleri yukarıda saymışsın gene.Mesela diriden yardım istemek şirk olur diye kimse söylemedi.Başkalarının iftiralarına kanıp neye nasıl inandığımızı pekçok kereler söylememize rağmen aynı şeyleri tekrarlıyorsun.
Onun için mihengin Kuran olsun kim Kurana göre konuşuyorsa o doğrudur.Hacılar,hocalar ,şeyhler yada efendilere göre konuşanlar değil.
@mir
< Beyhaki ve ibni ebi Şeybe (Rahimullah) Rivayetine göre
Ashaptan Haris oğlu Bilal (RadıyAllahu anh) Rasullullah (SAllahu Aleyhi ve sellem) ‘ in kabri başına vararak : ” Ya Rasullellah! Ümmetin için Allah’ tan yağmur yağdırmasını iste , onlar helak olmak üzereler ” dedi
Rasullullah (SAllahu Aleyhi ve sellem) Rüyasında yanına gelerek yağmur yağacağını haber verdi (ibni Ebi Şeybe , no : 31993 , 6/359 )
@mir Sahabelerden böyle bir Rivayet daha gördüm. demekki Yağmur istedikleri zaman Mezarına gidip Peygamberimiz (SAllahu aleyhi ve sellem ) den de yardım isterlermiş. >
şeytanların seni fena çarpmış kardeş
öyle ki
hemen her konuda sahih olan nasslara değil de
o sahih nasslara taban tabana zıdd
kıyıda köşede kalmış zırvalara ya da zayıf delillere inanıyor
onlarla amel ediyorsun
bak ashabın Resulullah zamanında nasıl yağmur istediği ile ilgili sahih nass şudur:
İKİNCİ FASIL: İSTİSKA (YAGMUR) NAMAZI
ـ3054 ـ1ـ عن أنس رَضِىَ اللَّهُ عَنْه قال: ]أصَابَتْ النَّاسَ سَنَةٌ فَبَيْنَا النّبىُّ # يَخْطُبَ يَوْمَ الجُمُعَةِ إذْ قَامَ أعْرَابِىٌّ، فقَالَ يَا رسُولَ اللَّهِ: هَلِكَ المَالُ، وَجَاعَ الْعِيَالُ، فادْعُ اللَّهَ لَنَا، فَرَفَعَ يَدَيْهِ وَمَا نَرَى في السَّمَاءِ قَزَعَةً، فَوَالَّذِى نَفْسِى بِيَدِهِ مَا وَضَعَهُمَا حَتَّى ثَارَ السَّحَابُ أمْثَالَ الجِبَالِ، ثُمَّ لَمْ يَنْزِلْ مِنْ مِنْبَرِه حَتّى رَأيْتُ المَطَرَ يَتَحَادَرُ عَلى لِحْيَتِهِ، فَمُطِرْنَا يَوْمَنَا ذَلِكَ وَمِنَ الْغَدِ، وَمِنْ بَعْدِ الْغَدِ، وَالَّذِى يَلِيهِ حَتَّى الجُمُعَةِ ا’ُخْرىَ، فقَامَ ذلِكَ ا’عْرَابِىُّ أوْ غَيْرُهُ، فقَالَ يَا رسُولَ اللَّهِ: تَهَدَّمَ الْبِنَاءُ وَغَرِقَ المَالُ، فَادْعُ اللَّهَ تَعالى لَنَا، فَرَفَعَ يَدَيْهِ وَقَالَ: اللَّهُمَّ حَوَالَيْنَا وََ عَلَيْنَا، فَمَا يُشِيرُ بِيَدِهِ إلى نَاحِيَةٍ مِنَ السَّحَابِ إَّ انْفَرَجَتْ، وَصَارَتِ المَدِينَةُ مِثْلَ الجَوْبَةِ[.وفي رواية: »اللَّهُمَّ حَوَالَيْنَا وََ عَلَيْنَا. اللَّهُمَّ عَلى اكامِ وَالظِّرَابِ وَبُطُونِ ا’وْدِيَةِ، وَمَنَابِتِ الشَّجَرِ. قَالَ: فَانْقَلَعَتْ وَخَرَجْنَا نَمْشِى في الشَّمْسِ[. أخرجه الستة إ الترمذي.»الْقَزَعَةُ«: بالتحريك: قطعة من الغيم، والجمع قزع
.1. (3054)- Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: "İnsanlar kıtlığa maruz kaldılar. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bir cuma günü hutbe verirken bir bedevî kalkıp:
"Ey Allah’ın Resûlü, malımız helâk oldu, horantamız aç kaldı, bizim için Allah’a dua ediver!" dedi. Bunun üzerine Aleyhissalâtu Vesselâm ellerini kaldırdı.Biz gökte bir bulut göremiyorduk. Nefsim elinde olan Zât’a yemin olsun, daha ellerini geri çekmeden semâda dağlar gibi bulutlar peydah oldu. Derken daha minberden inmemişti bile ki, sakalından yağmur damlaları dökülmeye başladı. O gün, ertesi güne kadar yağmur yağdı. Daha sonraki günde de yağdı, onu takib eden günde de yağdı, hatta müteakip cumaya kadar yağış devam etti.
Öyle ki, o bedevî veya bir başkası kalkıp:
"Ey Allah’ın Resûlü, binalarımız yıkıldı, mallarımız suda boğuldu, bizim için Allah’a dua ediver (artık yağmur kesilsin)" dedi. Aleyhissalâtu Vesselâm ellerini kaldırıp:
"Allahım etrafımıza yağdır, üzerimize olmasın!" diye dua ettiler. Eliyle bulutlara doğru hangi istikametteki buluta işaret etti ise, bulutlar orada açıldı. Bütün Medîne buluttan temizlendi."
Bir rivâyette de de şöyle denmiştir: "Allahım, (yağmur) etrafımıza yağsın, üzerimize değil! Allahım,dağların ve tepelerin üzerine, vadilerin içine, ağaç biten yerlere olsun!" Hz. Enes der ki: "Bulut hemen çekildi, biz de çıkıp güneşte yürüdük." [Buhârî, İstiskâ 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 14, 24, Menâkıb 25, Cum’a 34, 35, Edeb 68, Da’avât 24; Müslim, İstiskâ 9, (897); Muvatta, İstiskâ 3, (1, 191); Ebû Dâvud, Salât 260, (1174, 1175); Nesâî, İstiskâ 1, 9, 10, 17, 18, (3, 154, 155, 158, 166, 165, 177).]
ـ3055 ـ2ـ وعن عائشة رَضِىَ اللَّهُ عَنْها قالت: ]شُكِىَ إلى رَسولِ اللَّهِ # قُحُوطُ المَطَرِ، فَأمَرَ بِمِنْبَرٍ فَوُضِعَ لَهُ في المُصَلَّى، وَوَعَدَ النَّاسَ يَوْماً يَخْرُجُونَ فِيهِ قالَتْ: فَخَرَجَ حِينَ بَدَا حَاجِبُ الشَّمْسِ، فَقَعَدَ عَلى المِنْبَرِ، فَكَبَّرَ وَحَمَدَ اللَّهَ تَعالى، ثُمَّ قَالَ: إنَّكُمْ شَكَوْتُمْ جَدْبَ دِيَارِكُمْ، وَاسْتِئْخَارَ المَطَرِ عَنْ إبَّانِ زَمَانِهِ عَنْكُمْ، وَقَدْ أمَرَكُمُ اللَّهُ تَعالى أنْ تَدْعُوهُ، وَوَعدَكُمْ أنْ يَسْتَجِيبَ لَكُمْ، ثُمَّ قَالَ: الحَمْدُ للَّهِ رَبَّ الْعَالَمِينَ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ مَالِكِ يَوْمِ الدِّينِ. َ إلهَ إَّ اللَّهُ يَفْعَلُ مَا يُرِيدُ. اللَّهُمَّ أنْتَ اللَّهُ َ إلهَ إَّ أنْتَ الْغَنِىُّ وَنَحْنُ الْفُقَرَاءُ، أنْزِلْ عَلَيْنَا الْغَيْثَ، وَاجْعَلْ مَا أنْزَلْتَ لَنَا قُوَّةَ وَبََغاً إلى حِينَ، ثُمَّ رَفَعَ يَدَيْهِ فَلَمْ يَزَلْ في الرَّفْعِ حَتَّى بَدَا بَيَاضُ إبْطَيْهِ، ثُمَّ حَوَّلَ إلى النَّاسِ ظَهْرَهُ، وَحَوَّلَ رِدَاءَهُ، وَهُوَ رَافِعٌ يَدَيْهِ، ثُمَّ أقْبَلَ عَلى النَّاسِ وَنَزَلَ فَصَلَّى رَكْعَتَيْنِ، فَأنْشَأَ اللَّهُ تَعالى سَحَابَةًفَرَعَدَتْ وَبَرَقَتْ، ثُمَّ أمْطَرَتْ بِإذْنِ اللَّهِ تَعالى، فَلَمْ يَأْتِ مَسْجِدَهُ حَتَّى سَالَتِ السُّيُولُ، فَلَمَّا رَأى سُرْعَتَهُمْ إلى الْكَنّ ضَحِكَ حَتّى بَدَتْ نَوَاجِذُهُ، ثُمَّ قَالَ: أشْهَدُ أنَّ اللَّهَ عَلى كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرُ، وَأنِّى عَبْدُ اللَّهِ وَرَسُولُهُ[. أخرجه أبو داود
.2. (3055)- Hz. Âişe (radıyAllahu anhâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)’a yağmur kıtlığından şikâyet edildi. Bunun üzerine bir minber getirilmesini söyledi. Musallaya minber kuruldu. Halka, oraya gidilecek gün tesbit edildi."
Hz. Âişe devamla der ki: "Güneşin kızıllığı ufukta görülür, görülmez yola çıktı. Musallaya varıp minbere oturdu. Tekbir getirdi. Allah’a hamdetti. Sonra:
"Sizler memleketinizin kuraklığa uğradığından, yağmurun normal yağma zamanında gelmeyip gecikmesinden şikâyetlendiniz. Allah (celle celâluhu) kendisine dua etmenizi emrediyor. Duanıza icâbet edeceğini vaadetti" buyurdular ve sonra şöyle dediler:
"Hamd âlemlerin Rabbine aittir ve Rahim’dir, âhiret gününün sâhibidir. Allah’tan başka ilâh yoktur. O dilediğini yapar. Ey Rabbimiz kendisinden başka ilah olmayan Allah’sın. Sen zenginsin, biz fakiriz. Üzerimize yağmur indir. İndirdiğini bize kuvvet ve güç kıl. Ecel zamanımıza kadar yetecek kıl!"
Bunu söyledikten sonra ellerini kaldırdı. O kadar yukarı kaldırdı ki, koltuk altı beyazlığı göründü. Sonra sırtını halka dönderdi, elbisesini ters çevirdi, elleri bu sırada hep kalkmış vaziyette idi. Sonra tekrar halka yöneldi. Minberden indi ve iki rek’at namaz kıldı. Anında Allah bulut hâsıl etti. Gök gürledi. Şimşek çaktı. Allah’ın izniyle yağmur başladı.
Resûlullah daha mescidine dönmeden seller aktı. Aleyhissalâtu Vesselam, cemaatin sığınağa dönmekteki acelelerini görünce azı dişleri görününceye kadar güldü. Ve: "Şehadet ederim ki, Allah her şeye kâdirdir ve ben de Allah’ın kulu ve Resulüyüm" buyurdular." [Ebû Dâvud, Salât 260, (1173).]
Gördün mü ashab oturduğu yerden
"Ey Allahım! Resulullah’ın yüzüsuyu hürmetine bize yağmur ver" diyerek
Resulullah’ın (sav) zatı ile tevessül etmek yerine
onun ayağına giderek
bizzat ondan Allah’a dua etmesini istiyorlar
yani onun duası ile tevessül ediyorlar
hatta senin verdiğin Resulullah’ın kabrinden yağmur duası isteme hadisinde bile
bu durum söz konusu
şimdi söyle bakalım
< – Allâh’ım! Peygamberimiz ile sana tevessül ederdik de bize yağmur verirdin. (Şimdi ise) Peygamberimizin amcası ile sana tevessül ediyoruz, bize yağmur ver! derdi.Bunun üzerine yağmur yağar ve halk suya kavuşmuş olurdu.(Buhârî, K. el-İstıska, 3; K.Fedâili’s-sahâbe, 11.) >
hadisindeki
"Peygamberimiz ile sana tevessül ederdik" cümlesi ne anlama geliyormuş?
islamyolu
< Gördün mü ashab oturduğu yerden
"Ey Allahım! Resulullah’ın yüzüsuyu hürmetine bize yağmur ver" diyerek
Resulullah’ın (sav) zatı ile tevessül etmek yerine
onun ayağına giderek
bizzat ondan Allah’a dua etmesini istiyorlar
yani onun duası ile tevessül ediyorlar
hatta senin verdiğin Resulullah’ın kabrinden yağmur duası isteme hadisinde bile
bu durum söz konusu >
kardeşim Peygamber diri ona gidiyorlar Dua istiyorlar. Bak ne güzel. Yardım istiyorlar. Peki ölünce ne değişti onu söylermisin. Peygamberimiz demiyormu. Mezarımda Amelleriniz bana gelir. iyi ise Allah’a hamd ederim kötü ise Affedilmeniz için dua ederim. bunun da kaynaklarıyla vermiştim sitede.
çeşitli hadisler vardır. Diri iken öldügündede , veya bir başkası ile tevessül edip yardım istemek adında. Ama tevessül konusunda hadisi şerifler baya vardır.
< Peygamberimiz ile sana tevessül ederdik" cümlesi ne anlama geliyormuş? >
,
oradaki anlam Peygamberimiz var iken. onunla beraber Allah’a dua edip Yağmur verirdi anlamı var. Ama devamındada Peygamberden başkası ile de tevessül edilse olur anlamı çıkıyor.
< İslamyolu,sanki sen benim yada benim gibi düşünen arkadaşların sözlerini okuyarak cevap yazmıyomuşsun gibi geliyor bana.
Sana dikte ettirilen "bunlar şucu","bunlar vehhabi","bunlar mezhepsiz" gibi,sizden farklı düşünün müslüman kardeşlerine iftira atan,müfterilerin sözlerine uyarak konuşuyorsun.
Benim ne yazdığımı ya okumuyorsun yada müfterilerin sözlerine kandığın için okuduklarını anlamıyorsun.Benim söylemediğim şeyleri yukarıda saymışsın gene.Mesela diriden yardım istemek şirk olur diye kimse söylemedi.Başkalarının iftiralarına kanıp neye nasıl inandığımızı pekçok kereler söylememize rağmen aynı şeyleri tekrarlıyorsun.
Onun için mihengin Kuran olsun kim Kurana göre konuşuyorsa o doğrudur.Hacılar,hocalar ,şeyhler yada efendilere göre konuşanlar değil. >
Ben de diyorum ki sizlere Mezhebinizi söyleyin. neden gizliyorsunuz mezheplerinizi. Ehli sünnetim demekle olmuyor. Ehli sünnet 4 mezheb vardır. Sizin düşünceniz hangisine uyuyor. siz bu forumda ki arkadaşlara onu söyleyin . onlarda seçim yapmayı çok iyi bilir. Hanifi mezhebi veya şafi mezhebi isminde gözüküpte. yanlış yanlış cevaplar vermeyin. Ehli sünnet sitesi burası. bidat lara yer verilmez. benim sitedigim açıkca yazın bana ben Hanifiyim hanbeliyim veya malikiyim bir mezhebiniz yoksada onu da yazın. Ehli sünnetim demekle olmaz. 4 hak mezhebten birini buraya yazın. buyrun bekliyorum. ondan sonra benle bu konu üzerinden konuşun. ben size Ehli sünnet görüşünü söyledim. Bütün ehli sünnet alimlerin görüşlerinide getirdim. kendi kitaplarından hemde. Sizin yolunda gittiginiz hocalar Bile sizin kadar insansız değil ya. Eski zamanlarda Ehli sünnet Alimleri onlara Reddiyeler yaparken. şuan sizleri görse bunlar nasıl bir şey derler..
birde gelmişin Kim kur’an a göre konusursa o doğrudur. şia fırkasıda kendi çapında kur’ana göre konuşuyor. Ama ne hale getirmişler Manaları. Kuranı yine Ehli sünnet Alimlerin müfessirlerin tefsirinde bulabilirsin. yok sen anlayabiliyorsan tefsirden neye göre yorumluyorsun ayetleri onuda açıklarmısın. Hadisler olmasa çoğu yorum eksik kalır. ve Kur’an da Zorlada olsa çelişkiler yaparsınız.
neyse bu konulara fazla giremeyecem. Ancak Ehli sünnet mezheblerin birisindeyseniz. hangisi olursa onu yazın millette görsün bende göreyim çok merak ediyorum gerçekten. yine kaçamak cevaplar yazmayın. ben Ap açık söylüyorum HANİFİ mezhebindeyim. buyur sizleride göreyim.
@mir
< oradaki anlam Peygamberimiz var iken. onunla beraber Allah’a dua edip Yağmur verirdi anlamı var >
hele şükür anladın ve itiraf ettin
demekki ashab Resulullahla beraber dua ederek yağmur istiyordu
Resulullah (sav) öldükten sonra da ibni Abbas ile beraber dua ederek yağmur istediler
< – Allâh’ım! Peygamberimiz ile sana tevessül ederdik de bize yağmur verirdin. (Şimdi ise) Peygamberimizin amcası ile sana tevessül ediyoruz, bize yağmur ver! derdi.Bunun üzerine yağmur yağar ve halk suya kavuşmuş olurdu.(Buhârî, K. el-İstıska, 3; K.Fedâili’s-sahâbe, 11.) >
< şia fırkasıda kendi çapında kur’ana göre konuşuyor. Ama ne hale getirmişler Manaları. >
şiadan farkınız var mı sanıyorsunuz?
onlar Aliperestlik için ayetleri çarpıtırken
sen ve senin gibiler de ölüperestlik için nassları çarpıtıyorsunuz
< Ben de diyorum ki sizlere Mezhebinizi söyleyin. >
ben ehlisünnet ve’l-cemaattanım
illaki 4 mezhebten birinin adını vermemi istiyorsan
taklid hakkında açtığım konulara bak
orada sorduğum soruları cevabla
benim senin bu soruna vereceğim cevab
senin çapını katbekat aşar
kısadevre yaparsın 🙂
zira sen daha mezhebinin adını doğru yazmaktan bile acizsin:
< ben Ap açık söylüyorum HANİFİ mezhebindeyim. >
bir araştır bakalım
mezhebinin doğru yazılışını bulabilecek misin? 🙂
islamyolu
< şiadan farkınız var mı sanıyorsunuz?
onlar Aliperestlik için ayetleri çarpıtırken
sen ve senin gibiler de ölüperestlik için nassları çarpıtıyorsunuz >
ben bana Göre demiyorumki senin gibi ben Alimlerimi saydım. sen de say bakalım senin alimlerin kimler.. Sünnetten delil getirdim ayetten delil getirdim. ama sizler kafirlere inen ayetleri bana getirdiniz..
< ben ehlisünnet ve’l-cemaattanım
illaki 4 mezhebten birinin adını vermemi istiyorsan
taklid hakkında açtığım konulara bak
orada sorduğum soruları cevabla >
yoğurdum ekşi diyen olmazki zaten 🙂
Diğer fırkalarda aklı sıra ben ehli sünnetim der.
Sen mezhebini söyle. neden kaçınıyorsun.
Hanefi mezhebi söyleki ona göre ben sana kendi mezhebinden ne deliller getirecem
Şafi mezhebi söyle ki. oradanda getireyim .
Ama sana göre mezhebe uymak şart degilki.
Ehli sünnetim diyorsun kaçıştırıyorsun.
dostların olan vahabilerede sorsan ehli sünnetim der 🙂
görüşlerin 4 hak mezhebten birine uysa yine tamam diyecem.
onlardan inkar eden de yok ki.
o kadar Alimlerimizin sözlerini getirdim. Sana göre dünyada 1,5 milyar ehli sünnet müslüman Şirk içerisinde.
senin görüşünde olan 160 milyon Vehabi ya çıkar ya çıkmaz.
ümmetin çoğunluğu delalet içerisinde mi ?
< bir araştır bakalım
mezhebinin doğru yazılışını bulabilecek misin? >
güzel espiri 🙂 dikkat edersen ben daha bir çok yerde kelime hatası yapmışım. hem hızlı yazmaktan . hemde Forumda düzeltme butonu olmadıgından Dikkat edemiyorum.