Hululi tasavvufu nedir ?
Kayıtsız Üye
Hululi tasavvufu nedir ?
Cevap: Hululi tasavvufu nedir ?
Desert Rose
Hulul felsefesi eskiden beri mutasavvıflar arasında büyük bir ilgi görmüştür. Birçok ünlü mutasavvıfın Hululiyye mezhebine mensup olduğu görülmektedir, (bkz. Hucviri, Keşfu’I-Mahcub, 334-338, Tahran, 1373 h.) En etkileyici hululiyeci Hüseyin İbn Mansur el-Hallac (309/921 )dır.
Bu felsefe Allah’ın varlıkların ve insanın suretine girdiği inancına dayanmaktadır. Bazı Hrıstiyan mezheplerde Cenabı Allah’ın Hz. İsa’ya hulul ettiği, yani Hz. İsa suretine girdiği kabul edilmektedir. Hz. İsa hakkındaki İlahlık iddiası da buradan gelmektedir. Hallaç ve Bayezidi Bistami gibi mutasavvıfların bu inançta oldukları görülmektedir. Hallac’ın o meşhur olan "Ene’l Hak" sözü bu felsefenin bir ifadesidir. Yani Allah’ın kendisine hulul etmiş olduğunu ifade etmektedir. Bistami de "Ma fi cubbeti Siva Allah" (Cübbemde Allah’tan başka bir şey yoktur) sözü de bu inancı ifade etmektedir.
Celaleddin Rumi’nin hocası olan Şemsi Tebrizi’nin de hulûliyye mezhebinden bir mutasavvıf olduğu anlaşılmaktadır. (Burada Menakibu’l-Arifin {s; 2/637-638, ter. Tahsin Yazıcı, Ankara, I980) kitabından nakledilen ve Allah’ın Kimya Hatun suretinde Şems’e göründüğünü anlatan olay nakledilmektedir.)
Şemsi Tebrizi’nin "O senin gördüğün Cenabı Allah beni ne kadar çok seviyor ki hangi surette dilersem, öylece bana gelir. Bu defa da Kimya suretinde geldi" sözü, onun hulul inancında olduğunu göstermektedir. Bu sözü ile, Yüce Allah’ın Kimya hatun suretine girmiş olduğunu ifade etmiş olmaktadır. Şems, bu hulul felsefesiyle Mevlana’yı etkilemiş ve onu kendisine bağlamıştır. Şemsi Tebrizi de hulul felsefesi ile ilgili derin bir birikim bulunduğu söylenebilir.
Muhammed İkbal da, Mevlana’nın hululi görüşlere sahip olduğunu örnekler vererek açıklamaktadır. (Bkz. M. İkbal, Seyr-i Felsefe der İran, 88-89, Tahran, 1354)
Hululi fikirlere sahip olan şeyh ve dervişler Şemsi Tebrizi’den sonra Anadolu da faaliyet göstermekteydiler. Ebu Bekri Niksari, Şam’dan gelen Şeyh Osman-ı Rumi bunlardandı. Mevlana’nın bunlarla da ilgisi devam etmiştir. 15. ve 16. yüzyıllarda Şemsi Tebrizi’ye bağlı olmalarından dolayı kendilerine "Şemsi" denilen dervişler yaygın idiler. Abdulvahid Çelebi "Menakıbt Hace-i cihan ve netice-i can" adlı eserinde onları anlatmaktadır"
alıntı
hululi ne demek