Sünnet namazlar cemaatle kılınır mı?

Sünnet namazlar cemaatle kılınır mı?

Kayıtsız Üye
Nafile namazlar cemaatle kılınır mı Sünnet namazlarını cemaat halinde kılabilir miyim ?


Cevap: Sünnet namazlar cemaatle kılınır mı?

Muhasibi
Zemânımızda âlim olsun, câhil olsun, müslimânların çoğu, nâfile ibâdetleri yapmağa çok önem veriyorlar. Farzları yapmakda gevşek davranıyorlar. Farzların içinde bulunan sünnetleri ve müstehâbları gözetmiyorlar. Nâfilelere kıymet veriyorlar. Farzları aşağı görüyorlar. Farz nemâzları müstehâb olan zemânlarında kılan yok gibidir. Sünnet olan cemâatin çoğalmasına, hattâ nemâzı cemâat ile kılmağa aldırış etmiyorlar. Farzları, gevşeklikle, üşenerek kılmakla, vazîfeyi bitirdiklerini sanıyorlar. Aşûre gününe, Berât gecesine, Receb ayının yirmiyedinci gecesine ve bu ayın, Regâib gecesi dedikleri ilk Cuma gecesine çok önem veriyorlar. Bu zemânlarda, büyük cemâatlerle nâfile nemâzlar kılıyorlar. Bu cemâatleri iyi ve güzel sanıyorlar. Bunların, şeytânın aldatması olduğunu, günâhları sevâb olarak gösterdiğini anlıyamıyorlar. Şeyh-ul-islâm Usâmeddîn İsferâînî Hirevî (rahmetullahi teâlâ aleyh), (Şerh-i Vikâye hâşiyesi)nde, (Nâfileleri cemâat ile kılmak ve farz nemâzları cemâatsiz, yalnız kılmak, şeytânın aldatmalarından biridir) buyuruyor. Nâfile nemâzları cemâat ile kılmak mekrûh, kötü olan bidatlerdendir. Son Peygamberin (s.a.v), (Bir kimse, dînimizde bulunmıyan birşeyi, meydâna çıkarırsa, o şey kötüdür) hadîs-i şerîfinde bildirdiği bidatlerdendir.
Nâfile nemâzı cemâat ile kılmanın mekrûh olduğu fıkıh kitâblarının çoğunda yazılıdır.

  • Herkes çağrılır, büyük cemâat yapılırsa, mekrûh olur diyenler de vardır. Buna göre, herkese haber vermeden, câmiin bir köşesinde, bir iki kişi cemâat ile kılarsa mekrûh olmaz. Üç kişi kılarsa mekrûh olur ve olmaz da diyenler oldu. Dört kişinin cemâat ile nâfile kılması, sözbirliği ile mekrûhdur denildi. Doğrusu böyledir diyenler de oldu.
  • (Sirâciyye) fetvâ kitâbında, terâvîh ve güneş tutulması nemâzlarından başka olan nâfileleri cemâat ile kılmanın mekrûh olduğu bildirilmekdedir.
  • (Gıyâsiyye) fetvâ kitâbında, Şeyh-ul-imâm Serahsî (rahime-hullah) buyuruyor ki, (Nâfile nemâzı cemâat ile kılmak, Ramezândan başka zemânlarda, herkes çağrılırsa, mekrûh olur. Bir iki kişi imâma uyarsa mekrûh olmaz. Üç kişi olursa şübhelidir. Dört kişi olursa, sözbirliği ile mekrûh olur) dedi.
  • (Hülâsa) kitâbında, (Nâfile nemâzı cemâat ile kılmak, herkesi çağırarak olursa, mekrûhdur. Ezân ve ikâmet okunmadan, câmiin bir köşesinde kılınırsa, mekrûh olmaz) diyor.
  • Şems-ül eimme-i Hulvânî buyurdu ki, (İmâmdan başka üç kişi ise, sözbirliği ile mekrûh olmaz. Dört kişi ise, mekrûh olur da denildi, olmaz da denildi. Fekat, mekrûh olması dahâ doğrudur.
  • Şâfi’î fetvâlarında, nâfile yalnız Ramezânda cemâat ile kılınır. Herkese haber verilirse, yanî ezân ve ikâmet okunursa, bu da mekrûh olur. Kimseyi çağırmadan ve bir iki kişi kılarsa mekrûh olmaz. Üç kişi olursa, şübhelidir. Cemâat dört kişi olursa, sözbirliği ile mekrûh olur) diyor.

Böyle haberler dahâ pekçokdur. Fıkh kitâbları bu haberlerle doludur. Sayı bildirmiyerek mekrûh olmaz diyen bir haber işitilirse, bunu yukarıda bildirdiğimiz gibi anlamak lâzımdır. Genel olarak bildirileni, şartlı olarak anlamalı, iki üç kişi için câiz olduğu bildirilmişdir demelidir. Çünki, hanefî mezhebindeki üsûl kitâblarında, şartsız olarak bildirilen, şartsız bırakılır ise de, şartsız bildirilen haberlerden, şartlısını anlamak câiz, hattâ lâzım olduğu da bildirilmişdir. Şartlı olarak anlamadığımızı, şartsız olduğunu anladığımızı bir an için düşünürsek, bu şartsızlık yukardaki şartlı haberlere aykırı olur. İki kuvvetli haber, birbirini bozmuş olur. Hâlbuki, bu iki haberin kuvveti eşid değildir. Çünki, mekrûh olduğunu bildiren haberler hem dahâ çokdur, hem de beğenilmiş ve fetvâ hâlini almışlardır. Câiz diyen haberler böyle değildir. İki haber de kuvvetlidir dersek, birşeyin hem mekrûh, hem de mubâh olduğunu bildiren haberler olunca, mekrûh olduğu kabûl edilir. Böylece ihtiyât gözetilmiş olur. (Üsûl-i fıkh) âlimleri böyle buyurmuşdur.

Yukarıdaki açıklamalardan anlaşıldı ki,
Aşûre günü ve Berât ve Regâib geceleri, câmilerde toplanarak cemâat ile nemâz kılan yüzlerle kişiler, bu toplantılarla sevâb kazandıklarını sanıyorlar ise de, bunlar fıkh âlimlerinin sözbirliği ile mekrûh dedikleri işi işlemekdedirler. Mekrûhu iyi bilmek ise, büyük cinâyetlerdendir. Çünki, harâmı mubâh bilmek, küfr olur. Mekrûhu mubâh bilmek, ondan bir basamak aşağıdır. Bu işin çirkinliğini iyi anlamalıdır. Mekrûh olmakdan kurtulmak için, ezân ve ikâmet okumadıklarını ileri sürüyorlar. Evet, ezân okumayınca mekrûh olmıyacağını bildiren birkaç haber vardır. Fekat, bir iki kişi olmak ve câmi’in bir köşesinde kılmak şartı ile mekrûh olmaz demişlerdir. Böyle olmazsa, bu âlimlere göre de mekrûh olur. Haber vermek, yalnız ezân ve ikâmet demek değildir. Birbirlerine söylemekle de olur. Böylece binlerle kimse, nâfile kılacaklarını birbirlerine yaymakdadırlar. Aşûre günü ve sayılı zemânlarda mahalle mahalle, birbirlerine haber veriyorlar. Filân şeyhin, filân imâmın câmi’ine gidelim, cemâat ile nemâz kılınacak diyorlar. Böyle haberleşmek, ezândan ve ikâmetden dahâ kuvvetli olmakdadır. Haber vermek şartı, tâm yerine gelmekdedir. Haberleşmenin ezân ve ikâmetle olacağını açıklıyan birkaç habere uysak bile, yukarıda bildirdiğimiz gibi, bir iki kişinin câmi köşesinde kılması şartı da vardır. Şunu da bildirelim ki, nâfile ibâdetleri gizli yapmak lâzımdır. Böylece, riyâ ve gösteriş tehlükesi olmaz. Cemâat ile kılmak böyle değildir. Farzları açıkca yapmak, herkese göstermek lâzımdır. Çünki farzlarda gösteriş lekesi olmaz. Bunları cemâat ile kılmak, bunun için uygundur. Bundan başka, cemâatin çok olması, fitne uyandırır. Bunun içindir ki, Cuma nemâzında sultânın veyâ vekîlinin bulunması şart olmuşdur. Böylece, fitne çıkmak tehlükesi ortadan kalkmış olur. Bu mekrûh cemâatlerde fitne uyanma korkusu dahâ çokdur. Bu bakımdan da, bu toplantılar, islâmiyyete uygun değildir. Yasakdır. Hadîs-i şerîfde (s.a.v), (Fitne uykudadır. Bunu uyandırana, Allah lanet eylesin!) buyuruldu. Bütün bunlardan anlaşılıyor ki, islâm vâlîlerinin, hâkimlerinin ve koruyucu kimselerin, böyle toplantıları dağıtmaları lâzımdır. Bunun için sıkı davranmaları, sıkışdırmaları yerinde olur. Böylece, fitneye yol açan bir bidat, ortadan kaldırılmış olur. Herşeyin doğrusunu Allahü teâlâ bildirir. Doğru yolu gösteren ancak Odur. Kaynak: Mektubat, İmam Rabbani, 282.Mektup

Yorum yapın

1melek.com petinya.net Kompozisyon/ !function(){"use strict";if("querySelector"in document&&"addEventListener"in window){var e=document.body;e.addEventListener("mousedown",function(){e.classList.add("using-mouse")}),e.addEventListener("keydown",function(){e.classList.remove("using-mouse")})}}();