Ammar Bin Yasir (r.a.)

Ammar Bin Yasir (r.a.)

ReLaW
AMMAR BİN YASİR (R.A.)
Ammar b. Yasir, İslâm’la şereflenen ilk kırk kişiden biri.

Müslümanlığını ilan eden ilk yedi kişi içinde de o var. Ayrıca, İslâm’ın ilk şehitleri olan cefakâr ve vefakâr bir ana-babanın çocuğu.

Ammar b. Yasir (R.A.), ilk müslümanlardan biri. Fakir bir ailenin çocuğu. Babası Yasir (R.A.), aslen Yemen’lidir; kaybolan bir kardeşini aramak üzere diğer üç kardeşi ile birlikte Mekke’ye gelmiş. Kaybolmuş olan kardeşlerini bulamayınca birlikte geldiği kardeşleri Yemen’e dönmüş, Yasir ise Ebu Huzeyfe el-Mahzumî’nin himayesine girerek Mekke’de kalmış. Ebu Huzeyfe onu Sümeyye isimli cariyesi ile evlendirmiş. Ammar bu evlilikten dünyaya gelmiş ve sahibi tarafından azad edilmiştir.

Ammar’ın doğumu, Rasulullah (A.S.) Efendimizin doğumundan üç veya dört yıl önceye rastlar. Çocukluk ve gençlik yıllarını Mekke sokaklarında birlikte geçirirler. Nihayet Muhammed (A.S.)’ın yeni bir dine, yeni bir inanca davet ettiğini duyunca, Mekke’li müşriklerin bütün baskılarına rağmen O’nunla görüşmeye karar verir.

O günlerde Resul-i Ekrem (A.S.), İslâm’ı gizli gizli tebliğ etmektedir. O’nu görmek isteyenler Erkâm’ın evine gelmekte, O’nunla görüşüp konuştuktan sonra da çoğunlukla iman ederek ayrılmaktadır. İşte Ammar da bu şekilde Erkâm’ın evine gelenlerden.

İlk geldiği gün bakıyor ki en samimi arkadaşlarından Suheyb b. Sinan da orada! Birlikte huzura giriyorlar ve Efendimiz’in susamış kalpleri rahmetle dirilten sözlerini dinliyorlar. Ammar ve Suheyb, Erkâm’ın evinden ayrıldıklarında kalpleri nurla, gözleri sevinçle parlıyor.

Ammar b. Yasir, İslâm’la şereflenen ilk kırk kişiden biri. Müslümanlığını ilan eden ilk yedi kişi içinde de o var. Ayrıca, İslâm’ın ilk şehitleri olan cefakâr ve vefakâr bir ana-babanın çocuğu. Babası Yasir ve anası Sümeyye (R.A.), evlatlarının İslâm’ı kabulünden hemen sonra müslüman olurlar. Bundan sonra da Yasir ailesinin çilesi başlar. Sırf imanlarından dolayı akla gelmedik işkencelere maruz kalırlar. Efendimiz (A.S.) onların yanından ge-çerken, Ey Yasir ailesi! Sabredin, yeriniz cennettir. buyururdu.

İşkencelerin ardı arkası kesilmemektedir. Sonunda Sümeyye ananın yaşlı vü-cudu direncini kaybeder ve ruhunu Yü-celer Yücesi’ne teslim eder. Çok geçmeden baba Yasir (R.A.) da şehid olur.

Anasını ve babasını gözlerinin önünde ve işkenceler altında kaybeden Ammar, bir taraftan bu acı ile kıvranırken, diğer taraftan müşriklerin işkenceleri altında inliyordu. Yapılan eziyetlere artık dayanamayacağını anladığı bir anda, müşriklerin teklifini kabul ederek, Muhammed’den hoşlanmadığı; müşriklerin ilâh olarak ka-bul ettikleri Lat ile Uzza’nın iyiliği konu-sunda bazı sözler söylemek zorunda kalır. Bunun üzerine müşrikler onu bırakır giderler. Onlar gittikten sonra Ammar (R.A.), kendini tutamaz ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlar. Öyle ki, elbisesi göz-yaşlarından ıslanmıştır. Resul-i Ekrem (A.S.) onun bu halini görünce, Kâfirler seni suya mı attı? demekten kendini alamaz. Ammar (R.A.) olanları tek tek anlatıp Perişan oldum ya RasulAllah! de- yince Efendimiz sorar:

Kalbini nasıl buldun? Ammar cevap verir:

İman ile dopdolu. Bunun üzerine Efendimiz şöyle buyururlar:

Eğer bir daha seni yakalarlarsa aynı şekilde davran!

İşte bu olay üzerine Allahu Tealâ şu ayeti indirmiştir:

İmana eriştikten sonra Allah’ı inkâr eden kimseye gelince: Kalbi imanla dolu olduğu halde zorla inkâr etmiş kimse değil de kalbini bile-isteye inkâra açmış olanların üzerine Allah katından bir hışım çökecek ve onların payına çok büyük bir azap düşecektir. (Nahl/106)

Ammar b. Yasir (R.A.), Bedir’de, Hendek’te, Rıdvan biatında ve Rasulullah’ın bulunduğu bütün savaşlarda O’nun ile birlikteydi. Hicret esnasında inşa edilen ilk mescidin inşaatında bulundu. Ömrünü, Allah’a ve Rasulü’ne karşı sadakat ve hassasiyetle nakış nakış dokudu. Efendimiz (A.S.) onun bu özelliğine şu ifadelerle işaret buyurur: Aranızda ne kadar daha kalacağımı bilemiyorum. (Ebu Bekr ile Ömer’i işaret ederek) benden sonra onlara uyun. Ammar’ın hidayeti gibi hidayet bulun; İbn-i Mesud’un söylediklerini tasdik edin! (Tirmizî)

Bir gün Efendimiz’in yanına girmek için izin istediğinde, Merhaba ey güzel ve güzelleştirilmiş adam! iltifatına mazhar oldu. Bir başka zaman da Ammar, her ne zaman iki iş arasında muhayyer bırakılmış ise, hep en doğru olanını seçmiştir. buyurdu. Bir tartışma sonrasında Allah Rasulü, Ammar’ı şöyle savundu: Kim Ammar’a düşmanlık ederse, Allah da ona düşmanlık eder. Kim Ammar’a buğz ederse Allah da ona buğz eder. (Ahmed b. Hanbel)

Resulullah’ın (a.s) irtihalinden sonra dört halifenin hepsine biat etti ve büyük hizmetlerde bulundu. Abdullah b. Ömer (R.A.) onun nasıl mücadele ettiğini şöyle anlatır: Yemame gününde Ammar b. Yasir’i gördüm; bir taşın üstüne çıkmıştı ve yüksek sesle haykırıyordu: ‘Ey Müslümanlar! Cennet’ten mi kaçıyorsunuz? Bana doğru gelin, yanıma gelin! Ben Ammar b. Yasir’im; bana gelin!’ Kulağı kesilmişti ve yanağından aşağıya sarkarak bir öte-ye bir beriye vurarak sallanıyordu. Buna karşılık o, var gücü ile savaşıyordu.

Hz. Ömer (R.A.), Ammar’ı Kûfe’ye vali tayin etti ve Kûfe’lilere şöyle bir mektup yazdı: Ammar’ı size emir, Abdullah b. Mesud’u vezir ve muallim olarak gönderdim. Onlar Muhammed ashabının seçkinlerindendir; onlara uyun!

Hz. Ali (R.A.) ile birlikte Cemel ve Sıffin savaşlarına katıldı. Sıffin gününde içecek bir şey istedi. Süt getirildiğini gö-rünce: Rasulullah, dünyadan son içeceğin şey süt olacaktır buyurmuştu. dedi ve sütü içti. O gün şehit düşünceye kadar savaştı. Mübarek teni yere serildiğinde 93 yaşında idi. Hz.Peygamber (A.S.) ha-yatta iken: Sana müjdeler olsun ya Ammar! Seni azgın bir topluluk öldürecektir. buyurduğu için, Ammar b. Yasir’in şehit düşmesi birçok kişinin uyanmasına vesile olmuştur. Hz. Ali (R.A.) Efendimiz’in kıl-dırdığı cenaze namazından sonra şehit olduğu yerde defnedildi.

Ammar b. Yasir’i anlatanlar, onun uzun boylu, kara yağız, elâ gözlü ve geniş omuzlu bir kişi olduğunu söylerler. Sade ve nezih bir hayat sürerek dünya hayatını tamamlayan Ammar (R.A.) hakkında Resul-i Ekrem (A.S.)’ın şu sözü, Ashab-ı Kiram’ı baş tacı eden gönüllerde halâ yankı bulur: İliklerine kadar iman ile dolu olan adam!


Cevap: Ammar Bİn Yasİr (r.a.)

YaBaNCı
AMMAR’A düşman oLan ALLAH’A düşman oLur (Hz. Muhammed s.a.v.)


Yanıt: Ammar Bİn Yasİr (r.a.)

rana
bu güzel paylasim için Allah c.c. razı olsun..

Cenab-ı Hak Ammar İbni Yasir (r.a)’ın azim ve sebatini bizlere de lutfedip şefaatine nail eylesin. (Amin)


Soru: Ammar Bin Yasir (r.a.)

Gurbet
Allah şefaatlerini nasip etsin inşAllah…
Allah razı olsun kardeşim emeğine sağlık…


Hataylı
AMMÂR BİN YÂSİR ( R.A.)
(D..? Ö:37.h – 657.m)

Müşriklerin büyük işkencelerine maruz kalan ilk sahabelerden biri. Adı Ammâr, künyesi Ebû Yakazan, babası Yâsir, annesi Sümeyye idi. Kaynaklarda nesebi şöyle kaydedilir: Ammâr b. Yâsir b. Âmir b. Mâlik b. Kinâne b. Kays b. Hasin b. el-Vedim b. Sa’lebe b. Avf b. Hârise b. Âmir el-Ekber b. Yamğ b. Anes b. Mâlik el-Anesi elKahtânî.
(İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-Gâbe,IV, I, 44)

Hz. Ammar’ın bizim için en büyük önemi İslam dininin yayılması için yaptığı katkılar yanında onun her zaman Hz. Muhammed (s.a.a.v.) ve Hz. Ali’nin yanında bulunması ve bu vesileyle onun en büyük Alevilerden olduğunu kesin olarak söyleyebilmemizdir. Sıffın Savaşı’nda Hz. Ali’nin ordusu saflarında savaşırken Hz. Muhammed’in (s.a.a.v) nitelemesiyle başını Muaviye’nin çektiği ‘BAĞİLER’ tarafından şehit edilmiştir.

Ammar bin Yasir, bütün İslam tarihçileri tarafından kendisinden övgüyle söz edilen nadir şahsiyetlerdendir. Öyle ki Sünnî kaynaklardan alınan rivayetlerde bile kendisinden övgü ile söz edilmiştir. Peygamberimizin hanımlarından Ayşe "Eleştiremeyeceğim tek zat Ammar’dır.” demiştir.

Ammâr’ın babası, aslen Kahtanlı olup öz yurdu Yemen’dir. Yâsir, Yemen’den çıkarak Mekke’ye geldiğinde yanında oğulları Hâris ve Mâlik de vardı. Burada Mahzumoğullarının müttefiki oldu, Ebu Huzeyfe b. el-Muğîre el-Mahzûmî’nin cariyelerinden Sümeyye ile evlendi. İşte Ammâr, bu evlilikten doğmuştur.
(İbn Sa’d, Tabakâtü’l-Kübrâ,III, 247)

Ammâr, Mekke’de yabancı bir adamdı. Annesi cariyeydi ve babası da Kureyşli değildi. Bunun içindir ki, onun bu şehirde malı ve mülkü olmadığı gibi, iktidar ve nüfuzu da yoktu. Annesi, Mahzumoğullarının cariyelerindendi. Müslüman olunca efendileri çileden çıkmış ve ona türlü türlü işkence ve cefalar çektirmişlerdi. Fakat iman şuuru, kalplerinde o kadar derin bir şekilde yerleşmişti ki imanları yüzünden uğradıkları her mihnet ve meşakkati nimet saymışlardır. İman, onların iliklerine işlemişti ve bu yüzden İslâm uğrunda başlarına gelecek hiçbir şeyden korkmuyorlardı. İşte İslâm tarihinde ilk şehit, Ammâr’ın annesi Sümeyye oldu. Sümeyye ve eşi Yâsir, Mekke’nin yöneticileri olan müşrikler tarafından aynı günde şehit edilmişlerdir.

Ammâr bir gün Hz. Peygamber’e kendisinin ve ailesinin uğradığı eza ve cefadan bahsetti. Resulullah (s.a.a.v) da ona: "Sabrediniz, sabrediniz, siz Ammâr’lar, Allah’ın lütfuna mazhar olacaksınız." buyurdu. Başka bir gün de Resulullah, Ammâr ailesini cennetle müjdelemiştir.

Ammâr’ın annesi ve babası İslâm davasının ilk şehitleridir. Bu itibarla Ammâr âilesinin İslâm tarihindeki yeri çok büyüktür. Hz. Ammâr, anne ve babasının İslâm davası uğrunda şehit olduklarını görmekle imanı daha da artmış, müşriklerin bütün eza ve cefalarına göğüs germişti. Bütün ashap onun bu fedakârlığını, herkes için bir ibret numunesi olan hâllerini yâd ederlerdi. Sâid b. Cübeyr ile Abdullah bin Abbas, Ammâr’ın ancak en dayanılmaz işkencelere uğradığı anlarda müşriklerin elinden kurtulmak için birkaç söz söylediğini beyan ve ifadede birleşirler. Hz. Ammâr, uğradığı bütün bu müşkülleri, yaşamış olduğu bütün işkenceleri derin bir sabırla karşılamış kalbinde yerleşen tevhit inancı, bir lahza bile sarsılmamış; çölün kızgın kumları, kızgın kayaları sırtını ve göğsünü yaktığı veyahut sular içine daldırılarak boğulmak istendiği zamanlarda bile kalbi hep kelime-i tevhit ile çarpmıştır.

Hz. Ammâr Medine’ye ilk hicret edenlerden olup Medine’de Hz. Münzir b. Abdülmübeşşir’in misafiri olmuştur. Resulullah (s.a.a.v) Medine’ye gelince, onu, Hz. Huzeyfe b. Yemân el-Ensârî ile kardeş yapmıştır. Ammâr, bu din kardeşinin verdiği arazi parçasında çalıştı. (İbn Sa’d, Tabakât, III, 249)

Resulullah’ın Medine’ye gelmesi üzerine ilk yapılan iş, mescit inşasıydı. Resulullah bizzat ashabıyla beraber bu inşaatta çalıştılar. Ammâr da bütün gücünü sarf ederek bu mescidin inşasına büyük katkıda bulunmuştur. Ebu Sâid el-Hudrî der ki: Hepimiz mescit için birer kerpiç taşıdığımız hâlde, Ammâr ikişer kerpiç taşıyordu. Resulullah, onu görünce üzerindeki tozları silkeleyerek şöyle buyurmuştu: "Vah Ammâr vah! Seni zalim bir topluluk öldürecektir. Sen onları Hakk’a davet ederken, onlar seni cehenneme çağıracaklar.” Yine bir defa, başka bir münasebetle Resulullah şöyle buyurmuştur: "Eyvah, Sümeyye’nin oğlunu bir topluluk öldürecektir." (İbn Sa’d, Tabakât, III, 252) Ammâr b. Yâsir, Bedir Gazası’ndan başlayarak Tebük Gazası’na kadar Resulullah’ın bütün cihat hareketlerine katıldı. Her savaşta gösterdiği cesaretle varlığını ortaya koydu.

Hz. Ammâr; hiçbir namazını kazaya bırakmazdı. O, bir zamanlar su bulunmayan bir yerde gusle ihtiyaç duydu, topraklarda sürünüp teyemmüm ederek namazını eda etti Hz. Ammâr, daha sonra bu durumu Resulullah’a anlatınca o da, Ammâr’a teyemmümü öğretti.

Ammâr b. Yâsir uzun boylu, beyaz tenli, gayet yakışıklıydı. İslâm’ın yücelmesi, yeryüzünde hâkim olması için büyük gayretler gösteren bu sahabe, İslâm devletinin varlığına gölge düşmesin ve İslâm toplumunun vahdeti zedelenmesin diye katıldığı Sıffîn olayında şehit olmakla, kendisinden sonraki nesle örnek olmuştur.


@Burcu
Konu için Allah CC razı olsun


hasan baylan
ben sahsen kapisinda köpek olmaya raziyim ´, selam olsun sahabeye .


Necef_
< Hz Ali (RA) ile birlikte Cemel ve Sıffin savaşlarına katıldı Sıffin gününde içecek bir şey istedi Süt getirildiğini gö-rünce: Rasulullah, dünyadan son içeceğin şey süt olacaktır buyurmuştu dedi ve sütü içti O gün şehit düşünceye kadar savaştı Mübarek teni yere serildiğinde 93 yaşında idi HzPeygamber (AS) ha-yatta iken: Sana müjdeler olsun ya Ammar! Seni azgın bir topluluk öldürecektir buyurduğu için, Ammar b Yasir’in şehit düşmesi birçok kişinin uyanmasına vesile olmuştur Hz Ali (RA) Efendimiz’in kıl-dırdığı cenaze namazından sonra şehit olduğu yerde defnedildi >
🙁

Allah ondan razı olsun ,Allah’ın Selamı onun üzerine olsun


mustafayldrm
Allah onlardan razı olsun.
Değerli kardeşimiz;
Rasûlüllah (s.a.s) şöyle buyurmuştur: "Cennet üç kişiyi özler. Ali, Ammar ve Selman" (Tirmizi, Menâkıb, 34).


Kayıtsız Üye
Rabbim onlar ve onlar gibi insanları başımızdan eksik etmesin


Ammar bin Yasir, ammar bin yasir hayatı, ammar bin yasir kimdir

Yorum yapın

1melek.com petinya.net Kompozisyon/ !function(){"use strict";if("querySelector"in document&&"addEventListener"in window){var e=document.body;e.addEventListener("mousedown",function(){e.classList.add("using-mouse")}),e.addEventListener("keydown",function(){e.classList.remove("using-mouse")})}}();