İslam da harpten kaçmanın hükmü nedir ?
Kayıtsız Üye
Arkadaşlar bir kişinin İslam da harpten kaçmanın hükmü nedir konu hakkında bilgiler verir misiniz?
Cevap: İslam da harpten kaçmanın hükmü nedir ?
Galus
SAVAŞTA DÜŞMANA ARKA ÇEVİRİP KAÇMANIN BÜYÜK BİR GÜNAH SAYILMASI
«Ey îmân edenler, toplu bir halde kâfirlerle karşılaştığınız zaman onlara arkalarınızı dönmeyin (kaçmayın). Tekrar savaş için bir tarafa çekilenin, yahut diğer bir fırkaya ulaşıp mevki1 tutanın hâli müstesna olmak üzere kim öyle bir günde onlara (düşmana) arka çevirirse o, muhakkak ki Allah’ın gazabına uğramışdır. Onun yurdu cehennemdir. O, ne kötü bir sonuçtur.» [1]
Cihad farz kılındıktan sonra savaşta düşmanlara arka çevirmek, cepheyi bırakıp kaçmak bu âyet-ı kerîmeyle kesin olarak haram kılınmıştır. Ancak aynı sûrenin 66. âyetinde, düşmana karşı çarpışmada sebat göstermenin had ve nisbeti belirtilerek konumuzu teşkil eden âyetin mânâ ve maksadı açıklanmış oluyor. Şöyle ki: «Şimdi Allah sîzden (yükü) hafifletti. Bildi ki sizde muhakkak bir za’f (kuvvetsizlik, zayıflık) vardır. O halde eğer içinizden sabırlı yüz kişi olursa ikiyüzü yenerler, eğer sizden bin kişi olursa iki bine galebe çalarlar, Allah’ın izniyle. Şüphesiz ki Allah sabr u sebat edenlerle beraberdir.»
Ayet-i kerîmenin sarih delâletinden de anlaşıldığı gibi daha önce bu nisbetin üstünde bir rakam verilmişti ki: «Eğer sizden yirmi tane sabreden olursa, ikiyüz kişiye galebe eder.»[2]
Bu nisbet zaman zaman müslümanlara asır geldi. İlâhî-emre muhalefet etmemekle beraber Müslümanlar sayı bakımından kendilerinde bir za’f (güçsüzlük) hissettiler. [3] Allah onların yükünü hafifleterek ikiye karşı bir kişi sabr u sebatla savaşsın, buyuruldu. Artık bu nisbetle savaşırken düşmana arka çevirmenin asla caiz olmryacağı 16. âyetle beyân edildi.
Hazret-i Ömer (R.A.) diyor ki:
«Biz bir savaşta bulunuyorduk. Arkadaşlarımız endişe duyup geri çekilmek zorunda kaldılar. Bu üzücü durum karşısında içimiz burkuldu. Hazret-i Peygamber e (S.A.V.) ne yüzle varacağız, hakikat biz düşmanla karşılaştıktan sonra kaçtık. Gazaba uğramış olduk! diye söylendik. Netice sabah namazından önce Hazret-i Peygamber’e (S.A.V.) geldik.. Hane-i saadetten dışarı çıkıp bize seslenerek:
Gelenler kimlerdir diye sordu.
Bizler savaştan kaçanlarız, diye cevap verdik. Bunun üzerine Hazret-i Peygamber (S.A.V:);
Hayır, sizler bilâkis düşman üzerine cesaretle alılan erlersiniz!, buyurdu.. Sevinçten gözlerimiz yasardı ve hepimiz ileri atılıp Resûlüllah’m ellerini öptük. Hazret-i Peygamber En-fâl sûresi 16. âyetle bize ışık tutarak buyurdu ki:
«Ben sizin gelip mevki’ alacağınız:
fırkayım, ben, Müslümanların katılacağı fırkayım!» Ve ilâve etti:
Buna benzer bir olay da fTaadisiye savaşında vuku bulmuştur Bir nefer korkup savaştan kaçtı da Medine’ye kadar gelip Hazret-i Ömer’e sığındı ve:
Yâ Emîrel’mü’minm! Helak oldum, düşmana arka çevirdim, kaçıp geldim., diyerek feryâd etti. Hazret-i Ömer (RA. ) ona:
Hayır, ben senin gelip mevki’ alacağın fırkayım! diye cevap verdi. [4]
Bütün bu hususları göz Önünde tutan İmâm-ı Şafiî diyor ki: «Üç kişiden kaçan bir kişi, kaçmış sayılmaz. Fakat iki kişiden kaçarsa o zaman kaçmış sayılır. Tbm Abbas (R.A.) ve İbni Ebî Şeybe’den de bu mânada sahih rivayetler vârid olmuştur. Bâzı ilim adamlarına göre bu hüküm, yâni âyetin delâlet ettiği hüküm Bedir muharebesine mahsustur, umum ifâde etmez. Ebû Saîd el-Hudrî’den de böyle bir rivayet yapılmıştır. Ebû Ha-nîfe de aynı görüştedir. İbni Abbas ve diğer yetkili ilim adamlarına göre ise âyetin hükmü kıyamete kadar bakidir. îmâm Mâlik ile îmâm-ı Şafiî de aynı görüştedirler. Yâni âyet umum ifâde eder, sebebin hususuyla takyid edilmez. Aynı zamanda âyette nesih de yoktur. Nitekim Sahîh-i Müslim’de Ebû Hüreyre (R.A.)den yapılan rivayette Hazret-i Peygamber (S.A.V.): «Helak edici yedi şeyden sakının!.» buyurmuşlar ve düşmana karşı arka çevirip kaçmak da bu yedi mühlik sebepten biri olarak belirtilmiştir.
Uhud savaşında Müslümanlardan bir kısmının çaresiz kalıp düşmana arka çevirmesi ise, düşmanın kat kat çokluğundan ve okçuların tâyin edilen mevki’den ayrılmasiyle Hâlid bin Ve-Iidfin İslâm mücâhidierini arkadan çevirip iki ateş arasına düşürmesinden idi. Huneyn savaşında da buna benzer bir vaziyet meydana gelmişti. Rivayetlerin tümünden elde edilen netice ise konuyu daha iyi aydınlatmaktadır, şöyle ki: Savaşa katılan Müslümanların sayısı oniki binden az olur, düşman da üç-dort misli fazlalıkta bulunursa, o takdirde mukavemet edilmiyece bir durum hâsıl olunca Müslümanlar düşmana arka çevirebiliı. Fakat Müslümanların sayısı on ikibîn veya daha fazla olursa, artık arka çevirip kaçmaları caiz olmaz. Çünkü Hazret-i Peygamber (S.A.V.): «Oniki bin kişilik bir ordu, azlıktan dolayı elbette mağlûb oimaz. (Olsa olsa imansızlık ve îtikadsızhktan dolayı mağlûb olur)-, buyurmuşlardır. [5]
Demek ki zaruret olmadıkça düşmana firt çevirip kaçmak büyük bir günahtır. Böyle yapan kimse Allah’a yönelip istiğfar etmeli ve bir daha böyle bir haram işlememek üzere nedamet duymalıdır. Hazret-i Peygamber (S.A.V.):
«Kim, estağfiru’llaha’l-llezî lâ ilahe illâ hüve’1-Hayya’l-Kay-yûme ve etûbü ileyhi, derse, savaşta düşmana arka çevirip kaç-sa bile, Allah onu bağışlar.» [6]
Ne var ki sadece bu istiğfarla yetinip bunu bir kurtuluş çaresi görerek düşmana arka çevirmeyi küçümsemek yâni basit bir günah saymak, muhakkak ki AJlah’m gazabına yol açar. O halde bu günahtan dolayı istiğfar, onun başka bir şey ile telâfi edilemiyeceğine işarettir. Çünkü Hazret-i Peygamber yukarıdaki hadîsin maksad ve mânasını açıklar mahiyette buyurmuşlar ki:
«Üç şey var ki onlarla birlikte hiç bir amel fayda vermez: Allah’a eş-ortak koşmak, ana-babaya karşı gelmek, düşmana arka çevirip kaçmak.» [7] Bunu kuvvetlendiren diğer bir hadîsi de Ahmed bin Hanbel bize naklediyor. Şöyle ki: Sahabeden Beşîr bin Mâbed (R.A.) diyor ki: Ben bey’at etmek üzere Hazret-i Peygamber’e geldim. O bana su şartları gerekli kıldı: Allah’tan başka tanrı olmadığına, Muhammed’in Allah’ın kulu ve Resulü bulunduğuna şehâdet etmemi, namaz kılmamı, zekât vermemi, İslâmî hapçı yapmamı, ramazan orucunu tutmamı ve Allah yolunda cihâd etmemi buyurdu. Ben ona:
Ya Resûlellah! Bunlardan ikisine, andolsun ki güç getiremem yâni kuvvetim yetmez. Biri cihâddır ki, «kim savaşta düşmana arka çevirirse Allah’ın gazabına uğrar» deniliyor. Halbuki ben savaşa hazır olduğumda ölüm korku ve endişesiyle yerimde duramıyor, ecel terleri döküyorum. Zekâta gelince, andolsun ki azıcık davarım vardır ki ancak çoluk-çocuğumun ihtiyacım karşılıyor, dedim. Bunun üzerine Hazret-i Peygamber (S.A.V.) elimi tutup şöyle buyurdu:
Cihâd yok., zekât yok.. Peki ne ile cennete girersin?.
Ya Resule! lah, bütün bu şartları kabul ederek sana bey’at ediyorum, dedim ve kelime-i şehadet getirip müslüman oldum. [8]
Çıkarılan Hükümler ;
1. Savaşta mücbir bir sebep yokken düşmana arka çevirip kaçmak haramdır.
2. îkiye karşı b
ir kişinin sabr u sebatla savaşması farzdır. Bu nisbet değişir yâni düşman bire karşı ikiden fazla olursa o takdirde arka çevirilebilir.
3. Tekrar savaş için bir tarafa çekilme veya diğer bir fırkaya ulaşıp mevki almak, düşmana arka çevirip kaçmak mânasına gelmez.
4. Müslüman mücâhidler on iki bin veya daha fazla olursa, bâzılarına göre savaştan kaçmaları caiz olmaz.
5. Savaştan kaçan, büyük bir günah işlediği için bunu hiç bir şeyle telâfi edemez, sadece Allah’a sığınıp istiğfar eder. [9]
——————————————————————————–
[1] Enfâl sûresi, âyet: 16.
[2] Enfâl sûresi, âyet: 65.
[3] Daha sonraları Sııriyeye karsı girişilen harekette bu nisbet sağlanamadığı için Müslümanlardan 3000 kişilik bir ordu, Herakl’m 100.000 kişilik ordusuyla karşı karşıya gelmiş oldu. Netice kesin bir mağlûbiyetle tavsif edilmese bile, Müslümanlar geri dönmek zorunda kalmışlardır
[4] Tefsîr-i Rûhu’l-Maanf, C. 9, S. 181
[5] Tefsir-İ Kıırtubî, C. 7, S. 382.
[6] Tirmizî: Bilâl bin Yesar’dan.. Hadîs gariptir.
[7] Taberânî – İbni Kesîr: C. Z. S. 294
[8] Celal Yıldırım, Kur’an Ahkamı Ve Mezhep İmamlarının Görüş Farkları, Bahar Yayınları: 2/288-293.
[9] Celal Yıldırım, Kur’an Ahkamı Ve Mezhep İmamlarının Görüş Farkları, Bahar Yayınları: 2/293.
savastan kacmak gunahmi, savaştan kaçmak , islamda savaştan kaçmak