Kadının yüzü mahrem midir, Kadınlara bakılabilir mi?
Desert Rose
Kadınların yüzleriyle ellerinden başka, sarkan saçları dahil bütün bedenleri avrettir. Yüzleriyle elleri ise bir fitne korkusu bulunmadıkça namazda da namaz dışında da avret değildir. Sağlam görüşe göre, ayaklar da avret sayılmaz. Çünkü ayaklarla yolda yürünür ve yoksullar için bunları örtme zorluğu vardır. Yine sağlam görüşe göre, hür kadınların kolları ile kulakları ve salıverilmiş saçları da örtülmelidir. Kadınlar kendiliğinden görünen yerler dışında, zînetlerini göstermesinler" (en-Nûr, 24/31) ayetinde kastedilen, zinetlerin takıldığı yerler olup, eller ve yüz bundan müstesnadır. Hadiste şöyle buyurulur: "Kadın örtülmesi gereken avrettir. Dışarı çıktığı zaman şeytan ona gözünü diker" (Tirmizî, Radâ, 18).
Hz. Âişe (R.anhâ)’dan nakledilen; "Allah Teâlâ erginlik çağına ulaşan kadının namazını başörtüsüz kabul etmez" (İbn Mace, Tahâre, 132; Tirmizî, Salât, 160) hadisi saçları da kapsamına alır.
Kadının avret yeri dışında kalan el, yüz ve ayaklara şehvetsiz olarak bakmakla haram işlenmiş olmaz. Ancak şehvetle bakıldığı takdirde bakan kişi mesul olur. Kadın mesul olmaz.
Hem Kur’ân merhameten kadınların hürmetini muhafaza için hayâ perdesini takmasını emreder. Tâ hevesât-ı rezîlenin ayağı altında o şefkat madenleri zillet çekmesinler. Âlet-i hevesât ehemmiyetsiz bir metâ hükmüne geçmesinler. Medeniyet ise kadınları yuvalarından çıkarıp perdelerini yırtıp beşeri de baştan çıkarmıştır. 1
Toplumin bozulmasını netice veren sebeplerden birisi bu sözlerde ifade edildiği gibi, kadınların yuvalarından çıkıp ölçüsüz bir şekilde toplume karışarak, hürmete lâyık bir varlık iken ehemmiyetsiz bir eşya hâline gelmesidir. Bu durumdan kadınlar kendilerine olan hürmeti kaybettikleri gibi, toplum fertlerinin de bozulmasına sebep olmuşlardır.
Açık saçıklığın başını alıp yürüdüğü, hayâ perdesinin ayaklar altına alındığı bir zamanda, Müslümanın vazifesi daha da ağırlaşmakta, imanını muhafaza için daha çok titiz davranması gerekmektedir. Çünkü artık toplumimizde kadının girmediği yer kalmamış gibidir. Çarşıda, pazarda, otobüste, vapurda, resmî dairelerde çoklukla bulunmaktadır. Bu vaziyet karşısında Müslümanın kendisini toplumten ayrı ve uzak tutması, herşeyden el etek çekmesi düşünülemez. Fakat inancının icabı bazı prensiplere uymak durumundadır.
İnsanın kendisine yabancı olan kadınla, kadının da kendisine yabancı olan erkekle münasebeti sınırlıdır; belli ölçülere tâbidir. Rabbimiz mü’min erkek ve kadınlara şöyle buyurur:
Mü’min erkeklere söyle: Gözlerini bakılması yasak olandan çevirsinler, mahrem yerlerini korusunlar. Bu onların arınmasını daha iyi sağlar. Allah yaptıklarınızdan şüphesiz haberdardır. Mü’min kadınlara da söyle: Gözlerini bakılması yasak olandan çevirsinler, iffetlerini korusunlar… 2
Bu âyetlerde açık bir şekilde, mü’min erkeklerin kendilerine yabancı olan nâmahrem kadınlara, kendilerine nikâhları düşen hanımlara; kadınların da kendilerine yabancı olan erkeklere bakmamaları bildirilmektedir.
Yasaklanan bu bakışın sınırı ve mahiyeti nedir, nasıl olacaktır?
Âyetin geçen gözleri kapamaktan maksat, gözleri kapatıp başı yere eğerek yürümek, dolaşmak değildir.
Zaten bu şekilde davranmak da mümkün değildir. Bir insan tâbiî olarak karşılaştığı erkeği ve kadını görür, bakar. Ancak burada anlatılmak istenen husus, karşı cinse şehvetle, cinsî bir duygu besleyerek bakmaktır. Şehvetle bakmanın ölçüsü de, devamlı olarak birkaç sefer bakıp durmaktır.
Bu ölçüyü de Resul-i Ekrem Efendimizden (a.s.m.) öğrenmekteyiz. Bu hususta Hz. Ali’ye şöyle buyurmuşlardır:
Yâ Ali, arka arkaya bakma! Birinci bakış hakkındır, fakat ikinci bakışta hakkın yoktur. 3
Karşı cins insanın gözüne iliştiği zaman,gözlerini ayırmadan bakıp durmamalı, başını çevirmeli. Böylece şehvetle bakma sınırına da yaklaşmamış olur.
Çünkü umumiyetle fuhşun kapısı önce bakışla aralanır. Daha sonra diğer kapılar birbirini açar. Bu sebepten zinaya açılan ilk kapı böylece kapanmış sayılır.
Fahrüddin Râzi, tefsirinde Tevrat’tan şu cümleyi nakletmektedir:
Harama bakış kalbe şehvet tohumunu eker. Her şehvet de insanda derin hüzünler doğurur.
Kalbe düşen her günah tohumu, müsait zemin bulup yeşerirse insanın mânevî hayatını tehlikeye sokar. Bir mâneviyat büyüğü olan Zünnün Mısrî’nin dediği gibi, Gözleri günahlara kapamak korunmanın en güzel yoludur.
Kendisini haramdan muhafazaya çalışan Müslümanın durumunu da Peygamber Efendimiz şöyle anlatmaktadır:
Bir kadının güzelliği bir Müslümanın gözüne çarpar da ondan gözünü çevirirse, Cenab-ı Hak o Müslümana lezzetini kalbinde duyacağı bir ibadet bahşeder. 4
Bilindiği gibi erkeğin erkeğe ve yabancı kadınlara avret sayılan, göstermesi haram olan yerleri müçtehidlerin ekserisinin görüşüne göre diz ile göbek arasıdır. Kadının da kendimahremleri dışındaki erkeklere karşı avret sayılan, caiz olmayan yerleri el ve yüzün dışında kalan vücudunun tamamıdır.
Buna göre kadının, bir erkeğin vücudunun, göbekle dizi arası dışında kalan yerlerine şehvetsiz olarak ve tekrar edilmeden bakması caizdir. Erkeğin de, kadının el ve yüzüne şehvet hissi olmadığı takdirde bakması helâldir. Ancak cinsî bir zevk duyarak erkeğin veya kadının birbirlerinen bu kısımlarına bakmaları yasak sınırına girer.
İnsan, gerek iş hayatında, gerekse bazı zaruret hallerinde, kendisine yabancı olan kadına bakabilmektedir. Yukarıda, mealini verdiğimiz âyetin tefsirinde Tefsir-i Kebir sahibi
Fahrüddin Râzi, bu zaruretleri şu şekilde tasnif etmektedir:
İnsan, evlenmeye niyet ettiği kadının yüzüne ve ellerine bakabilir. Nitekim bir defasında Ebû Hüreyre, Peygamberimizin yanında bulunurken bir adam gelerek, Ensar kadınlarından birisiyle evlenmek istediğini söyler. Peygamberimiz, O kadına baktın mı? diye sorunca, o zat, Hayır der. Peygamberimiz tekrar, Öyleyse git, ona bak, çünkü Ensarın gözlerinde bir şey vardır 5 buyurur.
Bu hususta şehvetle de olsa bakılabileceği kaydı zikredilmektedir.
Mahkeme huzurunda, hâkimin veya şahitlerin kadını tanımaları için bakmaları, caizdir. Çünkü burada bir haksızlığın giderilmesi ve bir hakkın yerine gelmesi bahis mevzuudur.6
Fetevâ-yi Hindiye’de şu cümleleri görmek mümkündür:
Fitne ve şehvetten korkulmadığı takdirde kadının eline ve yüzüne bakmak mubahtır. 7
Yine el-Mühezzeb isimli eserde, Zaruret olduğu takdirde bir tüccar, yüzü açık bir kadına bakabilir. Kötü bir niyet olmazsa Allah indinde mes’ul olmaz 8 denilmektedir.
1. Sözler, s. 381.
2. Nur Sûresi, 30-31.
3. Ebû Davud, Nikâh: 43; Tirmizi, Edeb: 28.
4. Müsned, 5: 264.
5. Müslim, Nikâh: 74.
6. et-Tefsîrü’l-Kebîr, 23: 203.
7. Fetevâ-yı Hindiyye, 5: 329.
8. el-Mühezze, 2: 34.
Mehmet Paksu Helal Haram
Sorularla İslamiyet
Yorum: Kadının yüzü mahrem midir, Kadınlara bakılabilir mi?
ATİE
Kadının yüzü mahrem midir, Kadınlara bakılabilir mi?; bunu herkes bilir kadından ijki yer mahremiyet dışıdır birincisi elleri diğeri yüzüdür artık modern toplumda kadınların nerelerini açtıkları düşünülürse el ve yüz hiç bir şey değil