Cevşen mi Celcelutiye mi daha faziletlidir?
Kayıtsız Üye
Cevşen mi Celcelutiye mi daha faziletlidir?
Cevap: Cevşen mi Celcelutiye mi daha faziletlidir?
m.deniz
Nur talebesi olan veya olmayan mü’minlerin Farz namazları, Kur’an-ı Kerim okumaları ibadet olarak tüm diğer ibadetlerden faziletlidir. Yine Sünnet olan namazları kılmaları ve tesbihat yapmaları Risale-i Nur okumaktan daha sevaplı ve daha faziletlidir. Çünkü Farz ve Sünnetleri yapmak diğer tüm ibadetlerden ve hizmetlerden üstündür. Risale-i Nurları Kur’anın malı ve hakiki tefsiri olduğu için okumak Hizbu’l-Hakâik-i Nuriye dâhil diğer evrad ve ezkardan daha faziletli ve sevaplıdır. Çünkü evrad ve ezkar insanın ibadet sevabını artırır; ama Risale-i Nur, okuyan her kişini imanını artırır. İmanda zerre miktar terakki ve tekâmül binler evrad ve ezkardan elbette daha faydalı, daha sevaplı ve daha faziletlidir. Bunun için Bediüzzaman hazretlerinin tavsiyesi Risale-i Nurları devamlı okumak, hatta namazlardan sonra birer ders yapma tarzında okumaktır. Hizbu’l-Hakâik-i Nuriye, Cevşen gibi dua ve zikirleri ise ara-sıra okumaktır. Bilhassa namaz tesbihatı hariç Cevşen ve diğer duaları okumak için Risale-i Nurları okumayı terk etmek ve feyzi, nurları Cevşen gibi dualardan beklemek çok yanlıştır.
Üstadımızın Cevşenden bahsetmesi Cevşen’in 1001 Esma-i İlâhiyeyi içine alan ve Vahiy ile yani Vahy-i Gayr-i Metluv olan Kudsi hadis olarak Cebrail (as) tarafından Allah’ın bir hediyesi olarak peygamberimize (sav) hediye edilmesi ve kutsi bir kaynaktan gelmesinden dolayıdır. Bediüzzaman hazretleri bilhassa Risale-i Nur’un kaynağı olan İsra Suresi 44. ayet ve Bakara Suresi 164. ayetin tam ve kutsi bir tefsiri olan Cevşenü’l-Kebiri Risale-i Nurun kaynağı olarak görür. Genellikle Risale-i Nur’un imani risaleleri bu ayetlerin ve Cevşenin bir nevi tercümesi ve manasının bir hülâsasıdır. Bu açıdan Risale-i Nur’un imani risalelerini okumak Cevşen’i anlayarak okumak demektir. Bunun üzerine Cevşenin kendisi de okunsa güzeldir. Çok kutsi bir ibadet zikirdir. Cevşeni okumak kutsi olan vahy-i gayr-i metluve dayandığı için diğer dua ve zikirlerden afdaldir. Ama Cevşen okuyacağım diye Risale-i Nurları okumayı terk etmek yanlıştır. Çünkü Risale-i Nurlar Cevşenden daha çok Kur’ana dayanır ve Kur’anın bu asrın fehmine bir dersidir; dolayısıyla her ne kadar Cevşenden istifade etmiş ise de daha çok Kur’ana dayanmaktadır.
Hz. Ali’nin (ra) Celcelutiye kasidesi ve duası ise peygamberimizin (sav) Hz. Ali’ye (ra) gelecekte Kur’ana dayanarak yapılacak olan iman hizmetini ve nasıl olacağını, ahir zamanda Deccal ve ordusuna karşı ehl-i imanın nasıl mücadele edeceğini ders vermesinden sonra Hz. Ali’nin (ra) geleceğe dair müjdeli haberlerini ve o zamanın insanlarına tavsiyelerini içeren manzum ve sırlı bir kasidesidir. İmana hizmet edenler içinde hususi olarak da Risale-i Nurlara bakmaktadır. Dolayısıyla Cevşenden daha dar anlamda bir hususiyeti ve Risale-i Nura ve tercümanı olan Hz. Üstada yönelik hususi bir özelliği de vardır. Bu açıdan Bediüzzaman onu kendisi için okuyarak oradaki tavsiyelere uymuş ve özel bir ders olarak kabul etmiştir. Umumu ilgilendirmemektedir. Dolayısıyla Hizbu’l-Hâkâik-ı Nuriyeye almamıştır. Bununla beraber yeni baskılarda Hizbu’l-Hakaikin sonuna ilave edilse bir mahzuru da yoktur. Meraklı olanlarına ara sıra okumaları da iyidir. Zaten üstad onun bir tercümesin ve Risale-i Nura bakan yönünü ve Celcelutiye’nin Risale-i Nuru ve hizmetini öven bir bölümünü 8. Şua olarak kaleme almış, hususi olduğu için de Şualar mecmuasına değil Sikke-i Tasdik-i Gaybî Mecmuasına koymuştur. Oraya bakan bu hususları daha iyi anlar. Hz. Ali’nin (ra) kendisinden 1350 sene sonra ortaya çıkan Risale-i Nurların Kur’anın bir tefsiri olarak imana hizmetini nasıl överek bahsettiğini görür. Celcelutiye bu zamanda ehl-i imanı Risale-i Nur okumaya teşvik ediyor. Dolayısıyla Celcelutiye’yi okuyan Risale-i Nuru okumaya teşvik ettiğini anlar. Böyle olunca Risale-i Nur’u okumak Celcelutiye ve hatta Cevşeni dua olarak okumaktan daha efdaldir. Bunu ehl-i tahkik böyle kabul eder.
Ehl-i taklit olan ve işin hakikatine nüfuz etmeyenlere sözümüz yok. Onlar bilmediklerinden itiraz edebilirler. Zaten hangi mesele yok ki itiraz edilmesin. Bir sivri akıllı, aklı kıt, ilmi az ve enaniyeti kavi hoca çıkar her şeye itiraz eder. Her zaman Molla Kasım’lar, Cibali Baba’lar ve Cafer Hoca’lar olacaktır. Dünya imtihan dünyasıdır. Herkese her şey nasip olmaz.