Helallik alımına dair sorum
burcealtug
Bir arkadaşınızdan ayrıldınız diyelim tayini çıktı ve gitti. Vedalaşırken helallik istenir. Birbirlerinin gıybetinide etmişlerse ve helallik verilirse mahşerde gene kul hakkından sorumlu olunurlar mı?
:)Sorum saçma ama galiba bir çok kişiyi ilgilendiriyor. Birde helallik veriliyor ama sanki bu sıradan bir laf oldu gibi…..kalpden söylenmiyor gibi
Cevap: helallik alımına dair sorum
HAMMADUN
Sen Hammadunu kandıramazsın, zira onun RAB’bi var.
Bir gün Hammadun’un bir arkadaşı gelir ve kendisine şunu söyler.
Kardeşim şimdiye kadar bir çok hukukumuz oldu aramızda…. iyisiyle, kötüsüyle.
Sen bana hakkını helal et. Bende sana hakkımı helal edeyim. Bildiğin ve bilmediğin hususlar da dahil olmak üzere…..
HELAL OLSUN der Hammadun…..
Ya ben seni kandırdıysam bu hususda der Hammadun’dan helallik isteyen…. Üstelikte tebessümle….
Tebessüme tebessümle mukabele etmek gerektir.
Sen Hammadunu kandıramazsın, zira onun RAB’bi var.
İnşaAllah, unutmayınız…. Helallik alırken ve verirken, karşınızdakini kandıramazsınız. Zira hepsinin TEK RAB’bi var.
İnşaAllah bizim üzerimizde hakkı olanların, hakları baki kalmak kaydıyla, bizim kimin üzerinde hakkımız varsa HELAL-i HOŞ olsun….
Rab’bim Cümlemizden Razı Olsun. Amin.
Cevap: helallik alımına dair sorum
burakin
kalpten olmasada helal etmiş sayılıyor ve bir dahada haram edemiyor diye biliyorum helal olsun demekle ne hak varsa (bilinsin bilinmesin) helal olmuş oluyor..
Cevap: helallik alımına dair sorum
burcealtug
burakin ALLAH RAZI OLSUN.gerçek anlamda biliyorsun değil mi?Kaynak gösterebilirmisinz?_Şu kitap bu hadis ya da başka bişey
burakin
Bir kimse, diğerine, (Benim üzerimdeki bütün haklarını bana helal et) dese, o da (Helal ettim) dese, bütün haklarını helal etmiş olur. Şayet hak sahibi, o şahsın üzerinde bulunan haklarını biliyorsa, hem hükmen, hem de diyaneten, teklif sahibi olan şahıs, bunlardan kurtulur. Şayet bilmiyorsa, bütün âlimlere göre, hükmen kurtulur, fakat diyanet yönüne gelince, İmâm Ebu Yusuf’a göre, bundan da kurtulur. Fetva da böyledir. Hulâsa’da da böyle bildiriliyor. (Fetava-i Hindiyye)
ayrıca berika ve islam ahlakı kitaplarında da geçiyor