Gadir-i Hum Hutbesi(Hz.Ali’in Velayeti)
12imam
Gadir Hum denilen yerde, “Ben kimin velisiysem Ali’de onun velisidir” rivayeti __________________
Şianın bu konudaki hatası
Cevap: Gadir-i Hum Hutbesi(Hz.Ali’in Velayeti)
karadamlalar
gadir-i hum’da yöneticiliğin rasulullah(Sav) tarafından hz. ali(r.a)’ye bırakılma olayı şia uydurmasıdır:
Şii kaynaklarında Gadir-i Hum Hadisesi :
Gadir-u Hum; Mekke ile Medine arasında Cuhfe yakınlarında bir yerin adı (Mu’cemu’l-Buldan, VI, 268)
Başta İsnaaşeriyye İmamiyyesi olmak üzere hemen hemen bütün Şii gruplara göre Hz. Peygamber Veda haccı dönüşü (18 Zilhicce 10/17 Mart 632) , aslında dinlenmeye elverişli bir yer olmadığı halde önemli bir hususu bildirmek maksadıyla burada konaklamış, bu sırada, kendisine indirilen her vahyi tebliğ etmesini emreden, bunu yapmadığı takdirde elçilik görevini yerine getirmiş sayılmayacağını belirten âyet (Maide 67) nazil olmuştur. Kendisinden tebliğ edilmesi istenen ayet şöyledir:
“Ey Peygamber, sana indirileni tebliğ et, eğer bunu yapmazsan; O’nun elçiliğini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Doğrusu Allah kafirlere yol göstermez” (Maide, 67)
Şii alimlere göre bu ayet Hz. Ali hakkında nazil olmuştur. Ayette tebliğ edilmesi gereken şey, Hz. Ali’nin hilâfetidir. (Kuleynî, el-Kâfî, II, 72).
Hz. Peygamber takiyye için eşi Âişe(r.anha)den bazı şeyleri gizlemiş, bu yüzden Cenâb-ı Hak onu ikaz etmiştir (Kuleynî, el-Kâfî, II, 72)
Hz. Peygamber bu konuşmasında dünyaya veda etme zamanının yaklaştığına işaret ederek risalet görevini yerine getirip getirmediği hakkındaki kanaatlerini ashabına sormuş, olumlu cevap aldıktan sonra ashabının Allah’a ve âhiret gününe olan İmanını yeniden ikrar ettirmiş ve ardından “sekaleyn hadisi” diye meşhur olan sözlerini söylemiştir:
“Size paha biçilmez iki şey bırakıyorum: Allah’ın kitabını ve Ehl-i beytimi… Benden sonra bunlara sarılırsanız asla sapıklığa düşmezsiniz”.
Rasûl-u Ekrem konuşmasını bitirdikten sonra Hz. Ali’yi sağ tarafına almış, elini tutup kaldırmış ve şöyle demiş: “Ben kimin mevlâsı isem Ali de onun mevlâsıdır. Allahım, onu seveni sev, ona düşman olana düşman ol!”
Hz. Peygamber’in bu açıklamalarından sonra orada bulunanlar sırasıyla gelip Hz. Ali’yi tebrik etmişler. Bunların arasında Hz. Ebû Bekir, Ömer ve o anda Ali’nin imameti hakkında bir şiir söyleyen Hassan b. Sabit de varmış. Medine’ye hareket edilince yolda, hatta bazılarına göre daha orada, “…Bugün sizin İçin dininizi ikmal ettim, üzerinize olan nimetimi tamamladım, din olarak sizin İçin İslâm’ı beğendim…” mealindeki âyet nazil olmuş. (Maide 3)
Ehl-i Sunnet Kaynaklarında Gadir-i Hum Hadisesi :
Gadir-i Hum olayı Ahmed b. Hanbel, Muslim, İbn Mace ve Hakim en-Nisaburi gibi Sunni muhaddislerin naklettikleri hadislerde de geçmektedir.
Ahmed b. Hanbel’in naklettiği rivayete göre Hz. Peygamber bir sefer esnasında Gadir-i Hum denilen yerde konaklamış, öğle namazını kıldırdıktan sonra Hz. Ali’nin elinden tutup, “Ben kimin mevlâsı isem Ali de onun mevlâsıdır. Allahım, ona dost olana sen de dost ol, ona düşman olana sen de düşman ol!” dedikten sonra Hz. Ömer Hz. Ali ile karşılaşmış ve. “Ey Ali! Sen her muminin mevlâsı oldun” diyerek onu tebrik etmiştir(Musned, IV, 281).
Aynı konuda başka bir rivayet nakleden Ahmed b. Hanbel, hadisin sonunda “Allahım, ona dost olana sen de dost ol, düşmanlık yapana da düşmanlık yap!” şeklinde yer alan kısmın hadise sonradan ilâve edildiğini söyler (Musned, I, 152)
Muslim’in rivayetinde ise Rasul-u Ekrem’in, Mekke ile Medine arasındaki Hum adı verilen bir mevkide yaptığı konuşmada ölümünün yaklaştığına işaret ettiği, ashabına Allah’ın kitabını ve Ehl-i beytini (sekaleyn) bıraktığını belirttikten sonra Allah’ın kitabına sarılmalarını tavsiye ettiği ve Ehl-i beyti konusunda onlara Allah’ı hatırlattığı nakledilmiştir (Muslim, “Fezâ’ilu’ş-şahâbe”, 36)
İbn Mâce (Mukaddime, 11) ve Hâkim en-Nîsâbûri de (el-Mustedrek, III, 109) benzer rivayetleri kaydetmişlerdir. Daha sonra Ya’kubi, İbn Kesîr ve Suyûtî gibi muteahhir dönem âlimleri bu rivayetlere eserlerinde yer vermişlerdir.
Şiî geleneğinin zengin ve geniş rivayetlerle ayrıntılı bir şekilde anlattığı Gadir-i Hum olayı İbn Hişam, İbn Sa’d, Taberi gibi ilk devir muelliflerince ya hiç zikredilmemiş, yahut da Rasûl-u Ekrem’in konuşmasına yer verilmeden sadece orada konakladığından söz edilmiştir. Ayrıca bunlann hiçbiri Rasûl-u Ekrem’in sözlerini, Şiîler’in anladığı gibi Hz. Ali’nin imameti ve hilâfeti için bir delil olarak değerlendirmemiştir.
Aslında Şiî geleneğinin bu olay munasebetiyle indirildiğini söylediği âyet (Maide 67) mufessirlerin büyük çoğunluğuna göre çok önce nazil olmuştur.
Esasen bu âyetin, içinde yer aldığı diğer âyetlerle birlikte ele alındığında müslümanlar hakkında değil yahudi ve hıristiyanlar hakkında nazil olduğu ve onların Hz. Peygamber’e bir kötülük yapamayacaklarını ifade ettiği anlaşılır.(Fahreddin er-Râzî. XII, 48-49)
Diğer taraftan Rasûl-u Ekrem’in hadisinde geçen “mevlâ” ve onunla birlikte “velî” kelimeleri “halife” veya “imam” değil; “dost, efendi, arkadaş” mânalarına gelir.
Birçok âyette Allah ve Rasulu’nun muminlere, muminlerin de Allah’a ve birbirlerine dost oldukları ifade edilirken hem velî hem de mevlâ kelimeleri kullanılmıştır. Bu durum birçok hadiste de görülmektedir.(Muhammed Fuad Abdulbâkî, el-Muccem, “velî”, “mevlâ” md.leri; Wensinck, el’Mu’cem, “velî”, “mevlâ” md.leri)
Bundan dolayı sekaleyn hadislerinde yer alan mevlâ kelimesi âyet ve hadisler çerçevesinde dost olarak anlaşılmalıdır.
Sunnî kaynaklarına göre bu hadis, çeşitli savaşlarda muşrik akrabalarını öldürdüğü için Müslümanlar arasında Hz. Ali’ye karşı duyulan antipatiyi gidermek ve en önemlisi, Yemen seferinde (10/631-32) ganimetlerin paylaştırılması sırasında katı davranışları ve beraberindekileri küstürmesi sebebiyle kendisini Hz. Peygamber’e şikâyet edenleri teskin edip Müslümanlar arasında kardeşlik ve dostluğun bozulmasını önlemek amacıyla söylenmiştir.( Meselâ Tirmizî, “Menâkıb”, 20; İbn Kuteybe, s. 42; İbnu’I-Esîr, V, 228; İbn Hamza el-Huseynî, II, 230)
Hz. Ali’nin torunu Hasan el-Musennâ’ya Rasûl-u Ekrem’in, “Ben kimin mevlâsı isem Ali de onun mevlâsıdır” sözünü söyleyip söylemediği sorulmuş, o da şöyle cevap vermiştir: “Evet söylemiştir, fakat bununla emirliği kastetmemiştir. Eğer maksadı bu olsaydı daha açık bir ifade kullanırdı, çünkü Rasûlullah Müslümanların en fasihidir… Yemin ederim ki Allah ve Rasulu halifelik için Ali’yi seçip Müslümanlara idareci yapsalardı ve Ali de bunu yerine getirmeseydi Allah’ın ve Rasulu’nun emirlerini ilk terkeden O olurdu”(Ebû Bekir İbnu’l-Arabî, s. 185-186, 196)
İbn Teymiye; Gadîru Hum rivayetleriyle ilgili olarak şunları söyler:
“Bu uydurmanın mutevâtir olması bir yana sahih bir isnadı bile yoktur. Bu mesele hakkında Sakîfe gününde, Hz. Ömer’in vefatında, altı kişilik şûrâ teşekkul ettiği zaman ve nihâyet Hz. Osman’ın şehâdetini muteâkib, Hz. Ali hilâfeti üzerine munakaşalar yapıldığı günlerde, sahabeden hiç değilse bir kişinin ortaya çıkıp durumu açıklaması gerekmez miydi? Görüldüğü gibi bu, Rafızilerin uydurmalarından biridir” (İbn Teymiye, Minhâcu’s-Sunne, IV, 118).
İbn Kesir ise şunları aktarmıştır :
Zeyd b. Erkam (Ö. 66/689)’ın rivâyet ettiği Gadîr hadîsi şöyledir:
“Rasulullah (s.a.v.) bir gün Mekke ile Medine arasında Hum denilen su başında bize bir hutbe irad etti. Bu hutbesinde önce Allah’a hamd ve senâ etti, va’z ve nasihatta bulundu, Allah’ı zikretti. Sonra şöyle buyurdu: “Ey insanlar, dikkat ediniz. Ben ancak bir beşerim, Rabbimin elçisi ölüm meleği(a.s.)’nin gelmesi yakındır, ben ona icabet edeceğim. Size iki ağırlık (sekaleyn) bırakıyorum. Birincisi, kendisinde hidayet ve nur olan Allah’ın kitabıdır. Allah’ın kitabını alınız ve ona sımsıkı sarılınız.”
Böylece O Allah’ın kitabına teşvik etti ve ona rağbet ettirdi. Sonra şöyle dedi: “İkincisi, ehl-i beytimdir. Size ehl-i beytim hakkında Allah’ı hatırlatırım.” Bu son sözü üç defa tekrar etti. (Nesâi, Hasâis, 15; Ahmed b. Hanbel, Musned, II,114, IV, 367; Dîrimî, Fezâilu’s-Kur’an,1).
İbn Kesîr, Hum hadîsinin hemen bütün rivâyetlerini zikretmiş, râvîlerin güvenilir ve zayıf olanlarına işaret etmiştir (İbn Kesîr, es-Sîretu’n-Nebeviyye, IV, 414).
Ehl-i sünnet âlimlerinin. “Ben kimin mevlâsı isem…” hadisinden çıkardığı nihaî sonuç, Hz. Ali’yi sevmenin veya ona düşman olmanın Rasulullahı (s.a.v.) sevmeye veya ona düşman olmaya yakın bir hüküm taşıdığı yönündedir. (Mahmud Şukrî el-Âlûsî, s. 161)
Hz. Ali’nin hilâfete başkalarından daha fazla hak sahibi olduğunun delili olarak öne sürülen Gadîr hadîsinin Hulefâ-i Râşidîn döneminde bir tek râvî tarafından bile nakledilmemiş olması, bunun varlığı üzerinde ciddî şüpheler doğurmaktadır. Anlaşılıyor ki, Şiîler daha sonraları Gadîr hadîsi diye yaydıkları bu hadîse bir vurûd sebebi icat etmişlerdir. Bizzat Hz. Ali bile en çok ihtiyaç olan zamanda böyle bir rivâyetten söz etmemiş, aksine beyanları olmuştur.
Meselâ Hz. Peygamber’in hastalığında Ali b. Ebî Tâlib onu ziyaretten çıktıktan sonra halk, “Ey Ebû Hasan, Rasulullah nasıl oldu?” diye sordular. “Elhamdulillah iyidir” diye cevap verdi. Râvî diyor ki; “Bunun üzerine Abbâs, Ali’nin elinden tutup, “Bana bak, vallâhi sen üç gün sonra köle olacaksın. Allah’a yemin ederim ki, Abdulmuttaliboğullarının yüzünde gördüğüm ölümü Rasulullah’ın yüzünde de gördüm. Haydi Rasulullah’a gidelim ve bu işin (hilâfet) bize ait olup olmadığını soralım. Eğer bize ait ise bilelim, şayet bize ait değilse Hz. Peygamber bizi vasiyet etsin” dedi.
Hz. Ali ona şöyle cevap verdi: “Vallâhi ben bunu yapamam, eğer Hz. Peygamber’e gider de bunu bize vermezse, kimse onu bize daha sonra vermez” (Buhârî, İsti’zan, 29)
Şiîlerin iddia ettiği gibi Gadîru Hum’da, Hz. Ali’nin, Hz. Peygamber’den sonra devlet başkanı olacağı ilân edilmiş ve müslümanların buna uyması emredilmiş bulunsaydı, 100 binden fazla sahabeye bildirilen böyle bir vasiyyetiyle Abbâs (r.a.) dahil bütün sahabelerin öğrenmiş olması gerekirdi. Diğer yandan Hz. Ali ile Abbâs arasında cereyan eden yukarıdaki konuşmanın bir anlamı kalmazdı.
Ancak Ehl-i Sünnet kaynaklarında da yer alan şekliyle Gadîr’de, Rasulullah (s.a.v.) bir hutbe irâd etmiştir. Orada Hz. Ali ile ilgili sözler söylemiş ve vefatından sonra ehl-i beyte dikkat etmelerini vasiyyet etmiştir. Fakat Sunnî âlimler “Ben kimin mevlâsı isem Ali’de onun mevlâsıdır” gibi sözleri Şiilerden farklı bir şekilde yorumlamaktadırlar.
İbn Kuteybe bu konuda şöyle diyor: “Hz. Peygamber her müslümanın velîsidir.
Yine Şiilerin bir başka iddiasına göre, Hz. Peygamber’in vefatından sonra, ehl-i beyt dışında samimi Müslümanların sayısı 10’u geçmez. Halbuki Gadîr hutbesini 100 bin üzerinde sahabe dinlemiştir.
Bunun manası şudur: “Yüzbinin üzerinde sahabe Hz. Peygamber’in vefatından sonra sözlerinde durmamış ve Hz. Ali’yi hilâfetten mahrum etmek için işbirliği yapmışlardır.”
Bu ittifâkın meydana gelme ihtimâlini akıl kabul etmez. Bunda hangi maslahat ve fayda olabilir.
Diğer yandan Gadîru Hum hutbesi, hicretin onuncu yılında Zilhiccenin onsekizinci günü Veda Haccı’ndan dönerken okunan bir hutbedir. Aynı yıl Zilhiccenin dokuzuncu günü Arafe günü, “Bugün sizin için dininizi ikmal ettim, size olan nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’ı seçtim” (Mâide 3) ayeti inmiştir.
Bu ayetin, Hz. Muhammed’e (s.a.v.) peygamberliğin tebliğini emreden, yukarıda meâlini verdiğimiz Mâide suresinin 67. ayetinden daha önce inmesi mümkün değildir!
Dinin tamamlandığını bildiren ayet inmiş ve 100 bin’in üzerinde hacıya tebliğ edilmiştir. İslâm alimlerinin büyük çoğunluğu Mâide suresi 67. ayetin daha önce, Mekke fethi ve Hayber gazvesinden önce indiğini tesbit etmişlerdir (Saîd İsmail, Hakîkatu’l-Hılâf Beyne Ulemâi-ş-Şîa ve Cumhûri Ulemâi’l-Muslimîn, Carbondale 1983, . 25, 26).
Gadîr-i Hum, Şiî dünyasının 18 Zilhicce’de coşku ile kutladığı bir bayramdır. Buveyhîler’den Muizzuddevle Ahmed b. Buveyh 352’de (963) İrak’ta, Fâtımîler’den Muizzuddevle-Lidînillâh 362’de (973) Mısır’da bu günü resmî bayram ilân etmişlerdir. 18 Zilhicce, günümüzde de halk tarafından İran’da, her biri Ebû Bekir, Ömer ve Osman’ı temsil eden içleri balla doldurulmuş üç çöreğin bıçaklanması suretiyle kutlanır. Onlara göre bal üç halifenin kanını sembolize eder. 18 Zilhicce Nusayrîler tarafından da son derece önemli bir bayram kabul edilir.
Cevap: Gadir-i Hum Hutbesi(Hz.Ali’in Velayeti)
Hoca
gerçeğe aykırı yazı ve video silindi, yerine doğrusu/faydalısı eklenmiştir.
Cevap: Gadir-i Hum Hutbesi(Hz.Ali’in Velayeti)
Yevmil Gadir
Gadiri Hum u red mi ediyorsunuz !! Allah akıl fikir versin size
karadamlalar
gadir i hum senin ve şianın bahsettiği şekilde değildir,şianın kattığı şeylerin uydurma olduğunu söylüyoruz.Allah size de bize de akıl fikir versin,doğru yerlerde kullanmayı nasip etsin.
ugurdogan
< gadir i hum senin ve şianın bahsettiği şekilde değildir,şianın kattığı şeylerin uydurma olduğunu söylüyoruz.Allah size de bize de akıl fikir versin,doğru yerlerde kullanmayı nasip etsin. >
Şia nın dediğinin uydurma olduğunu söylüyorsun ya, peki Allah’ın seçtiği imamlar olan 12 imamın sadece isimlerinin bile sünnilerin %99’undan fazlası tarafından bilinemeyişini ne açıklıyor? Bu cehalet ne ile açıklanır? Acaba Allah haşa bu imamları bize espri olsun diye mi göndermiştir?
karadamlalar
imamların tayini?Allah ın onları tayin ettiğine dair kuran yahut sünnetten delil getirir misin?
Aliyyenveliyullah
Ben şia değilim !
tüm kitaplar yazar Gadir hum da Resulullah buyurdu ;Men Kuntu Mevla,Fe Heze Aliyyel Mevla (Ben kimin efendisiysem Ali de onun efendisidir)
Mevla Kelimesinin Anlamı
Ancak ne var ki; mevla kelimesi, başka yerlerde sevgi manasına gelse bile, bahis konusu olan Gadirihum hadisi, metninde ve dışında olan emareleriyle öyle göz doldurucudur ki, her insaflı insanın dikkatini kendine çekiyor ve mü’minlerin emiri Hz. Ali (a.s)’ın İslam Peygamberi’nin ilk halifesi olduğunu en belirgin şekilde ortaya koyuyor.
Şimdi bahis konusu Gadirihum hadisindeki mevla kelimesinin dost anlamına gelip gelemeyeceğini gözden geçirelim.
İlk olarak; Gadirihum Hadisi’nin kendisi, bu anlamı ona vermemizi imkansız kılıyor. Zira, Hz. Resul (s.a.a) “Ben kimin mevlası isem, Ali de onun mevlasıdır” cümlesini buyurmadan önce şöyle buyurmuştur: “Ey insanlar! Mü’minlere kendilerinden daha evla olan kimdir?” Peygamberin mü’minlere, onların kendilerinden daha evla ve önce olmasını mü’minlere olan velayet ve nezaret hakkından başkasına yorumlamak mümkün değildir.
Hazret, kendisi için ispat ettiği mevkii, aynen Hz. Ali için de ispat ettiğine göre, iki cümle arasında mana farklılığının olması düşünülemez. O halde Hz. Ali (a.s) de aynen Hz. Resulullah gibi, mü’minlere nispet onların kendinden daha evla ve önce olup, onlar üzerinde her türlü tasarruf hakkına sahiptir. Bunun anlamı imamet ve hilafetten başka bir şey olamaz.
Netice itibariyle, Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: “Ben size kendinizden daha üstün ve sizin üzerinizde kendinizden daha çok tasarruf hakkına sahip değil miyim?” Ashap da evet diye Hazret’i tasdik etmiş ve Hazret’in böyle yetkisi olduğunu kabul etmiştir. İşte o sırada İslam Peygamberi: “Benim size nispet olan üstünlüğüm ve velayetimin aynısı Ali için de sabittir. Ve benden sonra o bütün Müslümanlar’ın mevlası ve benim halifem olacaktır” buyurmuştur.
O halde bu hadisteki mevla kelimesinin velayet ve imamet manasından başka manalara yorumlamak hadisin kendisiyle çelişkiye düşmektir ve doğru değildir.
Sonra İslam Peygamberi’nin o sıcak havada o kadar insanı bekletip maksadının sadece Hz. Ali (a.s)’ın sevgisini ilan etmek olduğunu savunmak kesinlikle makul değildir.
Hazret’in bu açıklamasından sonra orada bulunanların, mü’minlerin emiri Hz. Ali (a.s)’ı kutlamaları da bunu kanıtlamaktadır. Zira bu tebrik etme Hz. Ali (a.s)’ın o gün Allah ve Peygamber tarafından yüce bir makama ermesi halinde anlam kazanabilir. Aksi taktirde kutlanmanın manası olmaz.
Ayrıca Hazret’in bu açıklamasından önce ve sonra inen ayetler de bunu kanıtlamaktadır. Zira Hz. Ali’nin mü’minlerin dostu olduğunun ilan edilmesi, ne Hz. Resulullah’ı endişelendirecek kadar önemli bir konuydu, ne de Allah Teala’nın Resulü’nü tehdit edercesine risaletin tamamlanmasını ona bağlayacak ve onun ilânı için Resulü’nü bizzat kendi koruması altına alacak kadar önem taşıyordu.
Bunun iblağ edilmesinden sonra Allah Teala’nın artık nimetini tamamladığını ve dinini kamil kıldığını ilan etmesi de anlamsız olur. Zira Hz. Ali’nin mü’minlerin dostu olduğunu ilan etmek, kimsenin bilmediği yeni bir şey olmadığı gibi, Allah’ın nimetini tamamlayacak ve dini kamil kılacak kadar önemli bir konu da değildir. Böyle şeyleri Cenab-ı Hak ve Resul-i Ekrem’ine reva görmekten Allah Teala’ya sığınmak gerekir.
Mü’minlerin emiri Hz. Ali (a.s)’ın da Gadirihum olayına istidlâl ettiğini görmekteyiz.
Ehl-i Sünnet kardeşlerimizin kaynaklarında da yer aldığı üzere, bir gün Hazret Kufe’de insanları geniş bir alanda toplar ve şöyle buyurur: “Hz. Resulullah’ın Gadirihum gününde yaptığı konuşmayı duyan her Müslüman kişiyi, işittiği şeylere tanıklık etmek üzere, ayağa kalkması için, onları Allah’a and veriyorum. Bunu kendi gözleriyle görüp kendi kulaklarıyla işitenler dışında, kimse ayağa kalkmasın.”
Bunun üzerine, aralarında Bedir savaşına katılmış, on iki ashabın da bulunduğu otuz ashap ayağa kalkarak şöyle dediler: “Biz tanıklık ederiz ki, Gadirihum gününde Peygamber-i Ekrem (s.a.a) senin elinden tutarak şöyle buyurdu: “Benim mü’minlere nispet onların kendilerinden daha evla olduğumu biliyor musunuz?” Onlar: “Evet” deyince, Hazret: “Ben kimin mevlası isem Ali de onun mevlasıdır. Allah’ım! Onu seveni sen de sev, ona düşman olana sen de düşman ol….” buyurdu.”[39]
Ahmet bin Hanbel şöyle yazıyor: “O gün otuz ashap ayağa kalkıp Gadirihum hadisini kendi kulaklarıyla işittiklerine tanıklık ettiler.” [40]
Her Ümmetin Bir De Hidayetçisi Olduğunu Belirten Ayet
Allah Teala’nın “Sen ancak bir uyarıcısın. Her milletin bir yol göstereni vardır” [12] ayeti imamet makamının ilahi bir makam olduğu hakikatini açıkça ortaya koymaktadır.
Bu ayet-i kerime peygamberlik makamı ile imamet makamının ayrı şeyler olduğunu açıkça belirttiği gibi, hiçbir toplumun ilahi hüccet olan imamdan yoksun olamayacağı hususunu da gözler önüne sermiştir.
Nitekim hem Ehl-i Sünnet, hem de Ehl-i Beyt kaynaklarında Hz. Resulullah (s.a.a)’dan nakledilen hadislerde bu ayet-i kerimede geçen hidayetçiden maksadın Hz. Ali (a.s) olduğu mütevatir olarak nakledilmiştir. Bu durumda işbu ilahi naslara karşı ayrı bir düşüncenin ortaya konmasının doğru olmadığı açıkça ortadadır.
Hadislere gelince, onların da, özellikle de Ehl-i Beyt kanalından gelen hadislerin bu ayetleri doğrular nitelikte olduklarını ve imamet konusunda farklı bir tablo çizmediklerini görmekteyiz.
Herhalde hem Ehl-i Beyt, hem de Ehl-i Sünnet kardeşlerimizin kaynaklarında bulunan, Hz. Resulullah’ın “Kim zamanının imamını tanımadan ölürse, cahiliye ölümü ile ölmüştür” hadisinde geçen imamdan maksat, sıradan bir hükümdar değildir. Çünkü sıradan bir hükümdarı tanımamak kimseyi imandan çıkarmaz. Oysa Hazret, imamı tanımamanın insanı imandan çıkarabileceğini buyurmaktadır.
Hz. İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: “Yeryüzü imamsız kalamaz. Eğer mü’minler bir şey artırırlarsa, o, onları geri çevirir ve eğer, onlar bir şeyi eksik bırakırlarsa, o, onu tamamlar.” [13]
Hz. İmam Muhammed Bakır (a.s) da şöyle buyuruyor: “Andolsun Allah’a ki, Allah Teala Adem’in ruhunu kabzettiği zamandan itibaren, yeryüzünü Allah’a hidayet vesilesi olan bir imamdan yoksun bırakmamıştır. Allah’ın kullarına hücceti de odur. Yeryüzü, Allah’ın kullarına hücceti olan imamdan yoksun kalamaz.” [14]
Genel anlamda imameti zorunlu kılan delilleri burada noktalayıp, bu konuda daha geniş bilgi edinmek isteyenleri, konu hakkında yazılmış geniş kitaplara havale ederken, özel anlamdaki imamet konusuna, yani Hz. Resulullah’tan sonraki dönemdeki imamet konusuna kısaca bir göz atalım.
Bu konuda biz Ehl-i Beyt dostları, Hz. Resulullah (s.a.a)’in vefatından sonraki dönemde de imamet konusunun ihmal edilmediği ve Allah’ın emriyle Hz. Ali ve on bir evladının imamet makamına tayin edildiğine inanıyoruz. Bunun, hem Kur’an ayetleri, hem de Hz. Resulullah’ın sünnetinde belirgin bir şekilde İslam ümmetine açıklanmış olduğuna da inanıyoruz.
karadamlalar
şu an kaynakların olduğu siteye ulaşamıyorum,ancak gadir-i hum olayı ehli sünnet kaynaklarında liderliğin hz. aliye bırakılması olarak geçmez.
aliyyen veliyullah diyorsun,evet Ali(ra) Allahın sevdiği kullarındandır.ama sen bunu özellikle ayırıp da ebubekiri,ömeri,osmanı(ra) unutan,onlara iftiralar atan şiaya benziyorsun.şia değilim lafını kabul etmek isteyerek bunu söylüyorum. şia değilsen şianın sahabeye gösterdiği tavırı takınma,takındın demiyorum ama Allah’ın razı olduğu bir nesilden nasıl oluyor da Allah’ın kulları razı olamıyor,anlamıyorum.
—————-
adminler lütfen banlamayın kardeşi artık,münazara edilmeden direk kovmak bize de ona da bir şey katmayacak
Sakaleyn
Ashaba sövmekten Allah’a sığınırım !
Ben şia değilim ama sorularıma cevap verilmezse açıklanmazsa ve yönetim hep böyle banlarsa şiaya kaycam gibime geliyo,her hesabım kapatılışımda sinirden içimden bir ses şia ya geç diyo cevap veremiyorlar diyo anca banlıyorlar diyo ama tutuyorum kendimi
karadamlalar
şu an gadir i hum un tam açıklamasının olduğu sitede bir sorun var,ben de oradan okumuş ve emin olmuştum bu konuda.inşAllah bir süre sonra site açıldığında yazacağım.
Sakaleyn
inşAllahta şu yönetim bir hesabımı kapatmasa anlaşcaz sorunları çözcez ama yönetim anca fitneci desin kapatsın hesapları,yönetime bak,üyeler daha iyi ilgileniyorlar cevap veriyorlar yardımcı oluyorlar onlar ise beni şiaya sürüklesin
aforizma
tartışmacılar neden banlanmaktadir?
amaç tartışmak değilse,forum neden var?
Sakaleyn
< tartışmacılar neden banlanmaktadir?
amaç tartışmak değilse,forum neden var? >
katılıyorum ..
ugurdogan
< imamların tayini?Allah ın onları tayin ettiğine dair kuran yahut sünnetten delil getirir misin? >
1. hadis
“Benden sonra oniki imam gelecektir.”
Alevi- Sünni – Şii bu üç mezhebe göre de bu 12 imam sırasıyla; Hazreti Ali, Hazreti Hasan, Hazreti Hüseyin, İmam Zeynelabidin, İmam Muhammed Bakır, İmam Caferi Sadık, İmam Musa Kazım, İmam Ali Rıza, İmam Muhammed Taki, İmam Ali Naki, İmam Hasan Askeri ve İmam Muhammed Mehdi’dir.
2. hadis
“Ümmetim sapıklık üzerinde birleşmezler.”
Not: Hadisler ehli-sünnet kaynaklıdır.
karadamlalar
“Benden sonra oniki imam gelecektir”
kaynağını getir,sahih kaynaklardan hiç böyle bir şey duymadım.
aforizma
hadisin lafzında bir gariplik var, peygamberimizden sonra sayısız imam gelmiştir.
uydururken bari ”ehli beytimden” diye ilave etselerdi. keza o zamanda sayı tutmazdı, seyyid olduğunu iddia eden imamlar halen var,özellikle şia da fazlasıyla var.
karadamlalar
bekleyelim
ugurdogan
< “Benden sonra oniki imam gelecektir”
kaynağını getir,sahih kaynaklardan hiç böyle bir şey duymadım. >
a) Müslim Sahih’inde (c.6, Kitab-ül İmare, Bab-u En-Nas-ü Tebaün Li Kureyş, s.3) ve Ahmed ibn-i Hanbel Müsnedi’nde (c.5,s.86, 89, 90, 98) Cabir İbn-i Semure’den Resul-i Ekrem’in şöyle buyurduğunu nakletmişlerdir:
1- “On iki halife var olduğu sürece İslam aziz olacaktır.”
Ravi (Cabir) diyor ki: “Daha sonra bir şey buyurdu, fakat ben anlayamadım. Babam’dan Resulullah’ın (s.a.a) ne buyurduğunu sorduğumda dedi ki:
“Onların (halifelerin) hepsi de Kureyş’tendir.” buyurdu.
2- Başka bir rivayette Cabir ibn-i Semure’den şöyle dediği nakledilmiştir: “Babamla birlikte Resulullah’ın (s.a.a) huzuruna vardık; buyurdular ki:
“Bu din, on iki imam var oldukça aziz ve ayakta duracaktır.”
Daha sonra bir şey buyurdular, ama halk işitmeme mani oldu. Babamdan ne buyurduğunu sorduğumda dedi ki: “Hepsi Kureyşten’dir” buyurdular.
3- Yine aynı ravinin şöyle dediği nakledilmiştir.
Resulullah’tan şöyle buyurduğunu duydum:
“Kıyamet kopana dek veya hepsi Kureyş’ten olan on iki halife gelip geçinceye kadar İslam dini ayakta duracaktır.”
b) Buhari Sahih’inde (c.9, Bab-ul İstihlaf, s.81) ve Ahmed ibn-i Hanbel de Müsned’inde (c.5, s.90-92-108) Cabir ibn-i Semure’den şöyle nakletmektedirler:
Resulullah (s.a.a) buyurdular ki: “(Benden sonra) Oniki emir (halife, imam) olacaktır.”
Daha sonra bir şey buyurdular ki, ben duyamadım. Babam dedi ki: “Hepsi Kureyş’tendir.” diye buyurdular.
c) Buhari Tarih-i Kebir’de (c.1, s.446) ve Ahmed ibn-i Hanbel Müsned’inde (c.5, s.92) ve yine Ebu Avane Müsned’inde (c.4, s.396) Resulullah’tan (s.a.a):
“Benden sonra on iki halife olacaktır” diye buyurduğunu naklederler.
ç) Tirmizi Sahih’inde (c.9, s.66), Ahmed ibn-i Hanbel Müsned’inde (c.5, s.108) Resulullah’tan (s.a.a) şöyle buyurduğunu naklederler:
“Benden sonra on iki emir olacaktır.”
d) Ahmed ibn-i Hanbel’in Müsned’inde (c.1, s.398 ve Müntehabü Kenz-il Ummal’da (c.5, s.212) şöyle nakledilmiştir.
İbn-i Mes’ud’dan “Bu ümmetin kaç halifesi olacaktır?” diye soruldu. İbn-i Mes’ud dedi ki: Aynı meseleyi biz Resulullah’tan (s.a.a) sorduk. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdular:
“İsrail oğullarının güvenilir gözetleyicileri (reisleri) sayısınca on iki tane olacaktır.”
e) Müntehab-ül Eser’de (s.24) isna Aşeriyye kitaplarından olan Kifayet-ül Eser’den naklen Abdullah ibn-i Mes’ud’dan şöyle dediği nakledilir: Resulullah buyurdular ki:
“Benden sonra imamlar on iki tanedir; hepsi de Kureyş’tendir.”
Ben bunları buldum ama . Bilmiyorum bu konuda ne diyeceksiniz.
Ayrıca
forumduasi.com/o-p/3289-oniki-imam-isna-aseriye.html
Burayı da inceleyebilirsiniz. Aforizma özellikle sen incele, yoksa cehaletinle dibe vurmuş durumdasın.
aforizma
sen önce 12 imam mı? halife mi? emir mi?
sonra kıyamete kadar mı? yoksa hangi zaman kadar mı?
karar ver
sonra bunların saydığın 12 ehli beyt imamı olduğu konusunda ki delilini göster, aksine emevi halifeleri diyende olmuştur.
hadisin tek kaynaktan geldiğinide unutma(henüz sıhhati hakkında bir bilgim yok)
karadamlalar
hadisi sahih kabul edelim(reddetmiş değilim sahih olabileceğini yanlış anlamayın),
şianın 12 imamdan kastettiği şeyin hadisteki 12 imam olduğuna delil nedir?
aforizma
hasen hadisler(tek kaynaktan gelen,sağlam senedli) ile bir konuyu delillendirmek sıkıntılı iştir. hele böyle kehanet içerenleri hepten sıkıntılıdır.
Sakaleyn
1- “On iki halife var olduğu sürece İslam aziz olacaktır”
Ravi (Cabir) diyor ki: “Daha sonra bir şey buyurdu, fakat ben anlayamadım. Babam’dan Resulullah’ın (s.a.a) ne buyurduğunu sorduğumda dedi ki:
“Onların (halifelerin) hepsi de Kureyş’tendir.” buyurdu
2- Başka bir rivayette Cabir ibn-i Semure’den şöyle dediği nakledilmiştir: “Babamla birlikte Resulullah’ın (s.a.a) huzuruna vardık; buyurdular ki:
“Bu din, on iki imam var oldukça aziz ve ayakta duracaktır.”
Daha sonra bir şey buyurdular, ama halk işitmeme mani oldu. Babamdan ne buyurduğunu sorduğumda dedi ki: “Hepsi Kureyşten’dir” buyurdular.
3- Yine aynı ravinin şöyle dediği nakledilmiştir
Resulullah’tan şöyle buyurduğunu duydum:
“Kıyamet kopana dek veya hepsi Kureyş’ten olan on iki halife gelip geçinceye kadar İslam dini ayakta duracaktır.”
b) Buhari Sahih’inde (c.9, Bab-ul İstihlaf, s.81) ve Ahmed ibn-i Hanbel de Müsned’inde (c.5, s.90-92-108) Cabir ibn-i Semure’den şöyle nakletmektedirler:
Resulullah (s.a.a) buyurdular ki: “(Benden sonra) Oniki emir (halife, imam) olacaktır.”
Daha sonra bir şey buyurdular ki, ben duyamadım. Babam dedi ki: “Hepsi Kureyş’tendir.” diye buyurdular.
c) Buhari Tarih-i Kebir’de (c.1, s.446) ve Ahmed ibn-i Hanbel Müsned’inde (c.5, s.92) ve yine Ebu Avane Müsned’inde (c.4, s.396) Resulullah’tan (s.a.a):
“Benden sonra on iki halife olacaktır” diye buyurduğunu naklederler.
ç) Tirmizi Sahih’inde (c.9, s.66), Ahmed ibn-i Hanbel Müsned’inde (c.5, s.108) Resulullah’tan (s.a.a) şöyle buyurduğunu naklederler:
“Benden sonra on iki emir olacaktır.”
d) Ahmed ibn-i Hanbel’in Müsned’inde (c.1, s.398 ve Müntehabü Kenz-il Ummal’da (c.5, s.212) şöyle nakledilmiştir.
İbn-i Mes’ud’dan “Bu ümmetin kaç halifesi olacaktır?” diye soruldu. İbn-i Mes’ud dedi ki: Aynı meseleyi biz Resulullah’tan (s.a.a) sorduk. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdular:
“İsrail oğullarının güvenilir gözetleyicileri (reisleri) sayısınca on iki tane olacaktır”
e) Müntehab-ül Eser’de (s.24) isna Aşeriyye kitaplarından olan Kifayet-ül Eser’den naklen Abdullah ibn-i Mes’ud’dan şöyle dediği nakledilir: Resulullah buyurdular ki:
“Benden sonra imamlar on iki tanedir; hepsi de Kureyş’tendir.”
On iki halife, dört halife (Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali)’den ibarettir.
Böyle bir ihtimalin doğru olmadığını gösteren en açık delil halifelerin sayısının hadislerde geçen sayı ile uyuşmamasıdır.
2- On iki halife, Emevi halifeleridirler.
Bu ihtimal de birinci ihtimal gibi batıl bir ihtimaldir. Çünkü:
Evvela: Ümeyyeogulları’nın halifelerinin sayısı on ikiden çoktur.
İkinci olarak: Ümeyyeogulları’nın hilafete geçişleri Hicri 40 yıllarına rastlamaktadır; oysa on iki halifenin hilafeti hadislerden anlaşıldığına göre Resulullah’ın (s.a.a) vefatından hemen sonra başlamaktadır.
Üçüncü olarak: Emevi halifelerinin hem hepsi İslam’ın izzet ve bekasına sebep olmamakla beraber hilafetleri boyunca birçok ihanetleri de olmuştur.
3- On iki halife Abbasi halifeleridir.
Bu görüş de batıldır. İkinci ihtimalde olan bütün cevap ve itirazlar burada da geçerlidir.
4- On iki halifeyi, dört halife ile Emevi ve Abbasi halifelerinin bazıları oluşturmaktadır.
Bu ihtimalin bir delili olmamakla birlikte on iki halife için beyan ettiğimiz dördüncü özellik de burada söz konusu değildir. Çünkü hadislerden, on iki halifenin birbiri ardınca ve aralıksız olacağı anlaşılmaktadır. Oysa dördüncü ihtimale göre Emevi ve Abbasi halifelerinden hangisini seçsek halifeler arasında zaman yönünden boşluk meydana gelecektir.
5- On iki halife Ehl-i Beyt’ten olan on iki imamdır ve şunlardan ibarettir:
Hz. Ali b. Ebi Talib (a.s)
Hz. Hasan b. Ali (a.s)
Hz. Hüseyin b. Ali (a.s)
Hz. Ali b. Hüseyin (Zeyn-el Abidin) (a.s)
Hz. Muhammed b. Ali (Bâkır) (a.s)
Hz. Cafer b. Muhammed (Sâdık) (a.s)
Hz. Musa b. Cafer (Kâzım) (a.s)
Hz. Ali b. Musa (Rıza) (a.s)
Hz. Muhammed b. Ali (Taki) (a.s)
Hz. Ali b. Muhammed (Naki) (a.s)
Hz. Hasan b. Ali (Askeri) (a.s)
Hz. Muhammed b. Hasan (Mehdi) (a.s)
Cüveyni Feraid-üs Simtayn, c.2, s.152’de uzun bir hadiste Resulullah’tan (s.a.a) şöyle nakledilir:
“Benden sonraki imamlar şunlardır: Hidayetçi Ali, hidayete ermiş Hasan, adaletli (zulme karşı koyan) Hüseyin, dinin himayetçisi Ali ibn-i Hüseyin, çok bağışta bulunan Muhammed ibn-i Ali, halka yararlı Cafer ibn-i Muhammed, emin Musa ibn-i Cafer, güvenilir Ali ibn-i Musa, kılavuz Muhammed ibn-i Ali, çaba sarfeden Ali ibn-i Muhammed, derin ilim sahibi Hasan ibn-i Ali ve arkasında Meryem oğlu İsa’nın (a.s) namaz kılacağı Mehdi.”
– Yine Cuveynî Abdullah b. Abbas’tan şöyle rivayet eder:
Hz. Resulullah (s.a.a) buyurdu ki: “Ben peygamberlerin en üstünüyüm, Ali de vasilerin en üstünü. Benden sonraki vasilerim on iki kişidir ki bunların ilki Ali b. Ebu Talib ve sonuncusu Mehdi’dir.”
bunlar apaaçık bildiğimiz 12 imamdır,ardarada gelceği deniliyor şimdi normal desek (Ebubekir,Ömer,Osman,Ali,Hasan peki muaviye ve heleki Yezid buna dahil edilebilirmi hayır yezid hiç olurmu bu hadise o kimki ? ozaman ilk beş halifeyi kabul edersek gerisi kim oluyor bide ardarda gelceklerine göre ilk beş halifenin ardından muaviye ve yezid emeviler geldiğine göre ? yezidde buna giremeyeceğine göre ? apaçık bu
Hz. Ali b. Ebi Talib (a.s)
Hz. Hasan b. Ali (a.s)
Hz. Hüseyin b. Ali (a.s)
Hz. Ali b. Hüseyin (Zeyn-el Abidin) (a.s)
Hz. Muhammed b. Ali (Bâkır) (a.s)
Hz. Cafer b. Muhammed (Sâdık) (a.s)
Hz. Musa b. Cafer (Kâzım) (a.s)
Hz. Ali b. Musa (Rıza) (a.s)
Hz. Muhammed b. Ali (Taki) (a.s)
Hz. Ali b. Muhammed (Naki) (a.s)
Hz. Hasan b. Ali (Askeri) (a.s)
Hz. Muhammed b. Hasan (Mehdi) (a.s)
karadamlalar
rivayetlerin isnadı hakkında bilgim yok henüz,bekleyelim.
ömerhattab
imam cafer devlet liderliği yaptıda bizmi duymadık ?
aforizma
Allah dilese duyarmıydın ?
ömerhattab
< Allah dilese duyarmıydın ? >
Alah dilese seni konuşturmaz dı?
aforizma
şimdi sen Allah diledi diyemi mi yüce yaratıcının ismini yanlış yazdın ?
ömerhattab
< şimdi sen Allah diledi diyemi mi yüce yaratıcının ismini yanlış yazdın ? >
Yartan kim Allah mı kul mu?
aforizma
Allah diledi diyemi klavyen sapıttı?
yartan da ne ?
ömerhattab
< Allah diledi diyemi klavyen sapıttı?yartan da ne ? >
hmm konu amacandan saptırma uğraşın çok komik afaroz efendi…..
aforizma
Allah diledi diyemi konuyu amacandan(böyle yazmışsın) saptırmaya uğraşıyorum?
ömerhattab
< Allah diledi diyemi konuyu amacandan(böyle yazmışsın) saptırmaya uğraşıyorum? >
kul diler Allah yaratır…
aforizma
hele şükür 🙂
şimdi hızır ve ölülerin rızklanması konusundaki bilgilerini paylaşırmısın ?
ömerhattab
< hele şükür :)şimdi hızır ve ölülerin rızklanması konusundaki bilgilerini paylaşırmısın ? >
demekki şirke giren sizlersin ey şirk ahalisi daha ne islam alimlerini şirke girmiş gibi gösteriyorsunuz…
aforizma
hoppala, kendine gel efendi
hangi islam alimini şirkle suçlamışım?
başka bir başlıkta paylaştığın hadiste suçladığın şeyin kendine döneceğini iki defa yazmıştın, şirk ahalisi olarak beni suçlama nedenin nedir?
ömerhattab
< hoppala, kendine gel efendihangi islam alimini şirkle suçlamışım?başka bir başlıkta paylaştığın hadiste suçladığın şeyin kendine döneceğini iki defa yazmıştın, şirk ahalisi olarak beni suçlama nedenin nedir? >
şimdi şirkle suçladığınız tasavvuf alimlerini neden şirke girdiğini idda ediyorsunuz…?
imam
< tartışmacılar neden banlanmaktadir?
amaç tartışmak değilse,forum neden var? >
Tartışma hakarete vardığında kişi banlanır ve konu kapatılır.
Bu forumda 6 yıldır üyeyim, bir sürü şii geldi hiç biri hakkı kabul etmedi ve bize/sahabelere hakaret edip banlandı.
karadamlalar
imam abi,bu kardeşimiz kafası karışık birisi ve şia değil.bunu çokça belirtti,kendi paylaştığı şeyleri kendi yazmıyor şia sitelerden paylaşıyor Allahu alem ve mantıklı reddiyeler arıyor.bizler banlamak yerine kafasındaki karışıklıkları gidermeliyiz.
ugurdogan
< hadisi sahih kabul edelim(reddetmiş değilim sahih olabileceğini yanlış anlamayın),
şianın 12 imamdan kastettiği şeyin hadisteki 12 imam olduğuna delil nedir? >
”
…..
Ehl-i Sünnetin On iki İmama bakışına gelince; Peygamberimizin mübarek neslinden gelen on bir imam (Hz. Ali efendimizle birlikte on iki) olur fazilet, takva ve mânevî mertebe olarak büyük veli ve kutupturlar.
Bediüzzaman, Ümmetimin âlimleri Beni İsrâil peygamberleri gibidir. hadisinin sırrına mazhar olan zatları sayarken, on iki imamı da zikreder. (2) Başka bir ifâdesinde, Ehl-i hakikat başta Eimme-i Erbaa [dört mezhep imamı> ve Ehl-i Beytin Eimme-i İsnâ Aşer [On iki İmam> olarak Ehl-i Sünnet (3) diyerek on iki İmamı ehl-i sünnetin büyükleri olarak takdim eder.
On iki İmam şu zatlardır: Hz. Ali, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, Ali bin Hüseyin, Muhammed Bâkır, Câfer-i Sâdık, Musâ Kâzım, Ali Rıza, Muhammed Takî, Ali Nakî, Hasan Askerî ve Muhammed Mehdî (Allah hepsinden razı olsun.)
Kaynaklar
1. Çağımızda İtîkâdî İslâm mezhepleri, s. 118-139; Muvazzah îlm-i Kelam,s. 24-25.
2. Şualar, s. 527.
3. Emirdağ Lahikası, 1:201
Mehmet Paksu
”
Cübbeli Ahmet Hoca daha yeni derslerinde 12 imamı işledi ve bu konuda sünnilerin bir bilgisizliğini ve de eksikliğini olduğunu kabul etti. Orda toplanan cemaatine “say dersem sayamazsınız.” diye bir hitabı da oldu. Yani ehli-sünnete göre de 12 imam bunlardır. Ama işte Aforizma gibiler bile var aranızda. Peygamberin soyunu küçümsüyor hatta hakaret eder gibi konuşuyor. Allah aşkına hiç açıp ta Hz. Muhammed(s.a.v)’in hayatını okumadınız mı? Orda ya da başka bir yerde Hz. Muhammed’in, Hz. İbrahim’den gelen soyunun hep seçkin kişilerden oluştuğunu duymadınız mı? E bu gerçeği görüp te Peygamberin Hz Fatma’dan devam eden soyunun özellikle yüzyıllar önce dünyaya gelmiş Hz. Muhammed Mehdi’ye kadar olan kısmının yine seçkin kişilerden olucağını düşünemediniz mi? Peygamberin soyu gerçeğini bilen biri 12 imam belki Emevilerdendir derse burda art niyet vardır ve “Ehli-Beytim Nuhun gemisine benzer kim binerse kurtulur kim geri kalırsa helak olur.” hadisi hatırlatılarak, kendisine, o gemiye binmiyorsan bari zarar vermeye kalkma denir.
Ben, size, sizin kaynaklarınızla cevap veriyorum. Yani Ehli-Sünnet’e göre de bu 12 imam sayılan kişilerdir ama halk arasında bu konuda ciddi bir bilgisizlik ve cehalet var.
karadamlalar
“Ehli-Beytim Nuhun gemisine benzer kim binerse kurtulur kim geri kalırsa helak olur”
böyle bir hadis yoktur,aksine imam malik(rh.a) in bir sözü ki tahrif edilmiş yazıda,doğrusu şudur:
“sünnet nuhun gemisi gibidir,binen kurtulur.”
açıkça cübbeli ahmet benim için delil ya da öğrenilebilecek bir adam değildir.cemaatini kendisiyle birlikte ateşe sürükleyen adamın birisi,Allah ıslah etsin,ha doğru kimden gelirse gelsin doğrudur o ayrı.ben 12 imamlar olarak bahsedilen(mehdiyi dahil etmemek lazım galiba,ehli sünnet ve şiadaki mehdi inancı arasında çok fark vardır) imamlara şia hep takiyye yapmışlardır gibi şeyler demiştir,bizler ise onları salih ve sünneti yaşayan insanlar olarak bilip hayırla anarız.
12 imamların seçilip Allah tarafından yollanan ve masum,yani günahsız insanlar olduğu inancı küfürdür.Allah’ın peygamberlerinin bile yaptığı hatalar anlatılır,ha onların günahları yoktur o ayrı.ama tutup 12 imamları normalden farklı göstermek için kutsallaştırmaya gidiliyor ki bu küfürdür.cübbeli ahmet de 12 imamlardan geldiği iddia edilen bir sürü şirk-küfür-bidat inancı savunabilmek için Allahu alem 12 imamı anlatacağım demiştir.ehli sünnet kaynaklarında 12 imam hakkında zaten ayrıntılı bir bilgi yoktur,alim ve zahid insanlar oldukları bilinir.
aforizma
seni terbiyeye davet ediyorum
Allah beni ehli beyte dil uzatmaktan korusun,peygamber soyunu küçümsediğimi hatta hakaret eder gibi konuştuğumu nereden çıkardın, mesnetsiz hezeyanlarınla beni suçlama.
şimdi buraya hadiste geçen 12 imam kimdir konusunda,tarih boyunca yapılan tartışmaları sıralarım tek tek
bu konuda farklı kabul olduğunu bilmeden,kimi nasıl cehaletle suçluyabiliyorsun?
google girip, konu hakkında hemencecik uzman kesilmeyi kendine has bir uyanıklık mı sanıyorsun?
ehli sünnet hakkında sizden diye konuştuğuna göre şii sin. seni kendi mezhep taassubunla başbaşa bırakıyorum, sen mehdi beklemeye devam et
tasavvuf aliminden kimi kastettiğini anlamadım, ben bu forumda hiç kimseyi şirkle suçlamadım.
ama merak ettin madem söyleyeyim, tasavvuf,tarikat,v.s diye konuşan bir sürü şarlatan tanıdım.
karadamlalar
burada ilmi bir münazara yapmak yerine cedelleşme dönüyor hep olaylar
Sakaleyn
< imam abi,bu kardeşimiz kafası karışık birisi ve şia değilbunu çokça belirtti,kendi paylaştığı şeyleri kendi yazmıyor şia sitelerden paylaşıyor Allahu alem ve mantıklı reddiyeler arıyorbizler banlamak yerine kafasındaki karışıklıkları gidermeliyiz >
İşte şunu hiçkimse anlamadı durumumu 1 yıldır ,beni hep şia dediler cevap vermediler sahabeye hakaret dediler halbuki ben yazmıyorum onaylamıyorumki ordakileri,ben sadece soruyorum cevap arıyorum
< 12 imamların seçilip Allah tarafından yollanan ve masum,yani günahsız insanlar olduğu inancı küfürdürAllah’ın peygamberlerinin bile yaptığı hatalar anlatılır,ha onların günahları yoktur o ayrıama tutup 12 imamları normalden farklı göstermek için kutsallaştırmaya gidiliyor ki bu küfürdürcübbeli ahmet de 12 imamlardan geldiği iddia edilen bir sürü şirk-küfür-bidat inancı savunabilmek için Allahu alem 12 imamı anlatacağım demiştirehli sünnet kaynaklarında 12 imam hakkında zaten ayrıntılı bir bilgi yoktur,alim ve zahid insanlar oldukları bilinir >
İmamet diye bir makam vardır
Enbiya Süresinin 72. ayetinde “Ve biz ona İshak’ı ve Yakub’u bir hediye olarak verdik ve hepsini salih insanlardan kıldık. Ve biz onları bizim emrimizle hidayet eden (doğru yola götüren) imamlar kıldık. Onlara hayır işler yapmalarını, doğrudan namaz kılmalarını ve zekat vermelerini vahyettik ve onlar bize ibadet edenlerdi.” buyurulmaktadır.
Peygamberler Nübüvvet (Peygamberlik) makamının yanında İmamet (İmamlık, Liderlik ve Yöneticilik)e de sahiptirler. Resulullah’ın ahirete irtihalinden sonra ise onun Ehl-i Beyt’inden yani soyundan bazı kişiler bu makama gelmişlerdir.
onlar İmam devrinin önderleri ,İmamlık Peygamberin bir alt kademesi ama tabi peygamberlikle eş değer değildir,onlar önemlidir
ugurdogan
“Benim Ehlibeytim, tıpkı Nuhun gemisi gibidir. Binen kurtulur, terkeden boğulur.”
İbn Zübeyr radıyAllahu anh. Bezzâr.
Aforizma,
Ben şii değilim. “Sen Mehdi beklemeye devam et” Bu söz hakaret değil mi? Dalga geçme alay etme değil mi? Sen ne yazdığının farkında değilsin.
Karadamlalar, Aforizma,
Bu tartışma böyle uzar gider. İsterseniz, kimin haklı olduğu ortaya çıksın diye, bu 12 imam meselesinde şöyle bir metod uygulayalım. Herkes kendi görüşünde doğru sözlü olduğunu aksi düşünce ithimali bırakmadan kanıtlasın.
Ben başlıyorum; “Allah’ım 12 imamlar senin seçtiğin imamlar değilse bana lanet et.”
Şimdi siz yapın aynısını eğer düşüncenizde eminseniz.
Not: Böyle bir metodun Hz. Muhammed(s.a.v) tarafından Hristiyan bir kabiliyle çıkan bir tartışmada(Hz. İsa hakkında) uygulandığını okumuştum.
aforizma
evet, mehdi bekleyenlerle hep dalga geçip,alay ediyorum.
bahse konu hadiste geçen 12 imam/halife/emir kimdir bilmiyorum, kim olduklarının hayatım ve imanımla bir ilgisi olduğunuda düşünmüyorum. bu nedenle lanetleşme çağrına uymayacağım.
yine alıntıladığın hadisin farklı rivayetleri vardır.
ravi,Ali ye karşı savaşmıştır(demekki ehli beyt gemisine binmek istememiş)
Sakaleyn
Mehdiye inanmıyon ?
karadamlalar
ehli sünnette mehdi geleceği vardır.sahih hadislerle mehdinin kıyamet alameti olduğu bildirilmiştir
Sakaleyn
öyle evette “aforizma”adlı üye inanmıyo sanırsam vede 12 imamlarımızı ehlibeyti o büyük zatları küçümsüyo
karadamlalar
hadisleri kafasına göre almadığını söylemişti önceden
karadamlalar
getirdiğin hadisin hadis olmadığını,dediğim versiyonunun ise imam malik in sözü olduğunu söylemiştim.
imam ın anlamı önder demektir.Allah insanlara peygamberleri önder ve insanlığa elçi olarak seçmiştir.ama Kuran’da 12 imamların imametinin açıklandığı,ve de sahih hadislerde 12 imamların gelip de onların imamlar olacağı yoktur.sen de şunu farzet uğur,bu hadisler isnad yönüyle sahih diyelim ki(bilmiyorum sahih midir değil midir öğrenemedim henüz);niye 12 imamlar topluma imam olmadılar,imamlık yapmadılar?imamlıktan kastım devlete ve ümmete önderlikleridir,hiçbiri böyle iddialara da girişmedi halbuki!şia ise onların takiyye yaptığını iddia etti,hz. alinin(r.a) takiyyeci olduğunu söylediği gibi.şianın en önemli inanç özelliklerinden birisi de takılınca takiyye yapmaktır,imam humeyni de ehli sünnete ters gelen onca şia fetvası için birbirine zıt fetvalar verip takiyye yapmıştır,günümüzden örnek olsun dedim.
Sakaleyn
12 imamlar devrinin döneminin Hidayete erdiricisi,ilim onlarda insanlara yol gösterici onları doğru yola iletici,sadece vayih almazlar filan ,onlarda Hz.Ali(as) ile başlayıp kıyamete yakın zamanda gelip müslümanları doğru yola getircek hidayete erdirecek önder Hz.Mehdi(as) bitecek olan imamlarımızdır,Ebu hanife İmam caferi sadıkın ilimlerinde yararlanmışş ondan ders almış tabi ondan alcak devrin imamı o ilim onda REsulullahın parçaları onlar ,Kuranda imamet makamının olduğu vardır,bizim islam dininin imamlarıda 12 imamlardır
gadir hum hutbesi, gadiri hum hutbesi, gadiri hum