Ezan bitene kadar yemek yemek
musab
bugün kanal 7 de dini program vardı.onu izledim biraz.bir ilahiyat profesörü vardı.dediği aynen şu ezan bitene kadar yenip içilebilir.sahabe zamanındada böyle yapılıyordu dedi.düşünceleriniz nedir?
Cevap: ezan bitene kadar yemek yemek
mevlana_42
Sahur vakti yemek yiyen kişinin ezan okunmuş olsun olmasın imsak vaktinin girmesiyle birlikte yemeye ve içmeye son vermesi gerekir. diye biliyorum
Cevap: ezan bitene kadar yemek yemek
Galus
imsak vakti dolduysa yeme ve içmeden tamamen kesilmelidir,ezan okununca sürede dolmuş ise ağızdan herne geçerse geçsin oruç geçerli sayılmaz.
Ezan okunur okunmaz yeme ve içme işinin kesilmesi gerekir. Ezan bitinceya kadar yenilip içilebilir düşüncesi doğru değildir.
Cevap: ezan bitene kadar yemek yemek
musab
ya bu ilahiyat profları iyice abarttılar işi.insanları çok saptırıyorlar.insanları uyarmalıyız.hocanın ismi aklıma gelmedi.çünkü ünlü bir isim değildi.
Galus
bu kişilere kanmamalı cevabı sağlam alimlerden almalıdır yada fıkıhtan öğrenmeli…
Parasetenol
Valla sizi bilmem ama,ben Allah razı olsun Abdulaziz Bayındır Hoca sayesinde adam gibi rahat rahat sahurumu yapıyorum.Diyanetin imsak saatine göre ezan okuyan hocayı takmıyorum,zira Kuran ayetinde ve sahih sünnetlerde belirtilen yeme içmenin kesilmesi zamanı ne şekilde ise ona göre sahurumu yapıyorum.Bu arada Abdulaziz Bayındır ismi dolayısıyla rutubet kapanlar olabilir,ama İsme değil ilme bakınız,Hoca ”30 senedir her ramazanda bunu hem ayetle hem hadisle hem de bilimsel olarak anlatıyorum” diyor.”Diyanet(Hıyanet)in başındakiler oturdukları masalardan kalkıp gelsinler,istedikleri bilim adamlarını alimlerini getirsinler,bir gece keyiflerinden fedakarlık yapsınlar,hepsine bu iddiamı kesin olarak ispatlarım hodri meydan” diyor.Adam bunun için kendi imkanlarıyla kutuplara kadar gitmiş,donma tehlikeleri vs. atlatmışlar,ama ”artık kutuplardaki müslümanlar namaz vakitlerinden emin olarak namazlarını kılabilecekler ve oruçlarını tutabilecekler ” diyor.Eski bir diyanet işleri başkanlığı din işleri yüksek kurulu üyesi hoca bile ”Abdulaziz bey konusunda ve iddiasında haklıdır, diyanet içinde cemaat ve tarikatlerden baskılar vardır,imsak vaktiyle ilgili erken imsak yapıldığı (1 saat 10 dakika kadar) iddiası doğrudur” dedi.Yani bu şu anlamada geliyor.İmsak vakti ezan okundu diye yemeden içmeden kesilip namazını da kılan kimseler,imsak vakti yani namaz vakti girmediği için vaktinden önce sabah namazlarını da kılmış oluyorlar.Bu şu anlama gelir aynı zamanda,yani hangginiz akşam namazı vakti girmeden 45-50 dakika önce namazını kılar,bu aynen bu anlama geliyor.
Özetle diyanet(ihanet) imsakına göre okunan ezana göre sakın acele etmeyin arkadaşlar,daha önünüzde rahat rahat 1 saat var…
Hoca
< Valla sizi bilmem ama,ben Allah razı olsun Abdulaziz Bayındır Hoca sayesinde adam gibi rahat rahat sahurumu yapıyorum.Diyanetin imsak saatine göre ezan okuyan hocayı takmıyorum,zira Kuran ayetinde ve sahih sünnetlerde belirtilen yeme içmenin kesilmesi zamanı ne şekilde ise ona göre sahurumu yapıyorum.Bu arada Abdulaziz Bayındır ismi dolayısıyla rutubet kapanlar olabilir,ama İsme değil ilme bakınız,Hoca ”30 senedir her ramazanda bunu hem ayetle hem hadisle hem de bilimsel olarak anlatıyorum” diyor.”Diyanet(Hıyanet)in başındakiler oturdukları masalardan kalkıp gelsinler,istedikleri bilim adamlarını alimlerini getirsinler,bir gece keyiflerinden fedakarlık yapsınlar,hepsine bu iddiamı kesin olarak ispatlarım hodri meydan” diyor.Adam bunun için kendi imkanlarıyla kutuplara kadar gitmiş,donma tehlikeleri vs. atlatmışlar,ama ”artık kutuplardaki müslümanlar namaz vakitlerinden emin olarak namazlarını kılabilecekler ve oruçlarını tutabilecekler ” diyor.Eski bir diyanet işleri başkanlığı din işleri yüksek kurulu üyesi hoca bile ”Abdulaziz bey konusunda ve iddiasında haklıdır, diyanet içinde cemaat ve tarikatlerden baskılar vardır,imsak vaktiyle ilgili erken imsak yapıldığı (1 saat 10 dakika kadar) iddiası doğrudur” dedi.Yani bu şu anlamada geliyor.İmsak vakti ezan okundu diye yemeden içmeden kesilip namazını da kılan kimseler,imsak vakti yani namaz vakti girmediği için vaktinden önce sabah namazlarını da kılmış oluyorlar.Bu şu anlama gelir aynı zamanda,yani hangginiz akşam namazı vakti girmeden 45-50 dakika önce namazını kılar,bu aynen bu anlama geliyor.
Özetle diyanet(ihanet) imsakına göre okunan ezana göre sakın acele etmeyin arkadaşlar,daha önünüzde rahat rahat 1 saat var… >
Kardeş kendin uyabilirsin ama sitede sözü edilen hocanın bu gibi aykırı fetvalarını üyelere yazma.
Diyanetin takvim işlerine bakan heyet hakkında bilgin olsaydı, kendine ihanet ettiğini anlardın.
Biz diyanetin belirlediğği vakitlere uyuyor ve tavsiye ediyoruz.
Parasetenol
< Kardeş kendin uyabilirsin ama sitede sözü edilen hocanın bu gibi aykırı fetvalarını üyelere yazma >
Neden.Siz neyin yazılıp neyin yazılmayıcı başımısınız?
< Diyanetin takvim işlerine bakan heyet hakkında bilgin olsaydı, kendine ihanet ettiğini anlardın
Biz diyanetin belirlediğği vakitlere uyuyor ve tavsiye ediyoruz >
Yahu adam yatağından kalkıp kutuplara kadar gidip kutuplardaki müslümanların namaz vakitlerini belirlemiş.Sizn diyanetçiler ne yapmışlar bugüne kadar,camilerde teravihleri Enderun Teravihleri gibi komik,sonradan uydurma bir bidati müslümanların arasına yaymaya çalışmanın dışında.Adam gibi diyanetçiler olsalardı ”N’apıyoruz lan biz,enderun teravisi de neymiş,ne demeye bu dinde olmayan bir şeyi ibadetlerin içine sokmaya çalışıyoruz beyler biraz akıllanalım böyle olmaz” derlerdi.
Siz diyanete uyun ,aykırı fetvacı dediğin hoca ise Kuran ve sünnetlere uymaya davet ediyor.Akıllı bir müslüman olarak ahirette diyanete hesap vermeyeceğimi bildiğim için olsa gerek ben Kuran ve hadislerde belirtilen vakitlere göre sahurumu yapıyorum.ayrıca bu Hocanın fikri değildir,O hoca sadece Diyanetin millete anlatmadığı Ayet ve hadisleri hatırlatıp gösteriyor,bu yüzden bu hocanın şahsi fikir ya da fetvası olmaktan çıkıp,Kuran ve sünnetin sözü olur….
Galus
söylediklerin boş ve anlamsız ifadelerdir, Diyanet ten daha doğru ve daha isabetlisi yoktur,ortalığı kızıştırmana fitneye vermene gerek yoktur,hiyanet olarak nitelediğin Diyanet takip edilmesi gereken tek yerdir.
Hıyanetliği kendine yapmışsında haberin yok. kutuplara gitmiş miş ayaklarına sağlık gitmişse yani sana göre kutuba giden biri tam bir alim olarakmı sayılıyor seninkiside komiktende öte 🙂 be kardeşim biraz akıl kullanılacak olursa herşey ortada…
aforizma
ben diyanetin takvimine uyuyorum,ancak neden Aydınlıların, hataylıların,v.s. benden daha az sürede oruç tuttuklarını diyanet bir türlü açıklamıyor.
Abdülaziz Bayındır hocanın ilminede dil uzatmayın,yazıktır,günahtır. kendisi bu ülkenin yaşayan en büyük Alimlerindendir.
musab
< ben diyanetin takvimine uyuyorum,ancak neden Aydınlıların, hataylıların,v.s. benden daha az sürede oruç tuttuklarını diyanet bir türlü açıklamıyor.
Abdülaziz Bayındır hocanın ilminede dil uzatmayın,yazıktır,günahtır. kendisi bu ülkenin yaşayan en büyük Alimlerindendir. >
her ilin gündüz süresi aynı olmak zorunda mı.ne alaka yani
abdülaziz bayındır en büyük alimlerdense yandık cidden.;)
ser-a
Ezan okunmadan önce bir bardak suyu içmeye başladığın anda,ezan okunduğunda o suyun yarım bırakılmamasında bir sakınca yoktur.Bununla ilgili hadis vardır.Araştırabilirsiniz.Yani Bir kaç dakikalık bir süre için yarım kalan yeme içmede bir sıkıntı yok.Ama Ezan okunurken yemeğe başlanmaz.Ezan bitinceye kadar değil,yarım kalan bir suyun,bir çorbanın bitirilmesine kadar cevaz olduğu bildiriliyor.Bununla ilgili şu hadisi inceleyin,Ebu Hurayra (r.anh)den rivayete göre, şöyle demiştir:
Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Biriniz kap elinde iken ezanı işitirse ihtiyacı kadar yiyip içsin" (Musned: II-423)
(Ebu Davud bu hadisi C. 2, S.258, H: 2350 de sened ve şerhsiz olarak aktarmıştır.)
aforizma
malt1 ilmin pek geniş maşAllah, sen söyle o zaman aydında gündüz neden istanbula göre daha kısa?
mfcanbaz
Bakara 187 tefsir
Kısaca oruç gecesi, o şekilde cinsî münasebette bulunun, ve yiyin, için ta siyah iplikten beyaz iplik size seçilinceye kadar bunlar helal ve mübahtır. Fakat yanlış anlamayınız, hangi beyaz iplik bilir misiniz? Fecirden olan, fecr-i sadıktan bir parça bulunan beyaz iplik. Yani sabahleyin şafak sökünceye, tan yeri iplik gibi ağarıncaya kadar, bütün gece bunlara izin vardır. İmsak vakti, sabahın bu beyaz ipliğin ortaya çıkacağı andır. Burada kelimesinin sonrası, önce s ine; ıstılahî tabiri ile gaye mugayyâda dahil olmadığı için, beyaz iplik seçildiği zaman imsakın da başlamış bulunması farzdır. Şüpheli olursa yememek müstehabdır. Yenirse kaza lazım gelmez. Çünkü seçilip ortaya çıkmak kesin bilgi demektir.
Bu "feci rden ibaret" kaydının, sonradan nazil olduğu rivayet edilmiştir. Şöyle ki: Bundan önce bazı kimseler biri beyaz, biri siyah iki iplik alır; bunlar birbirinden seçilinceye kadar imsak yapmazlarmış. Bu hadise üzerine "fecirden ibaret" açıklaması nazil ola r ak, kastedilen mânâ açıklanmış; beyaz iplik hakikat olmayıp, bilinen bir mecaz olan fecrin başlangıcı olduğu ve şer’î günün buradan başladığı anlaşılmıştır.
Bunun için usûl ilminde bu beyanın, ihtiyaç vaktinden sonra olup olmadığı münakaşa edilir ki doğrusu değiştirme beyanının, ihtiyaç vaktinden geri bırakılması caiz değildir. Bu rivayete göre ihtimalin kalkması, değişme beyanı değil; tebdil beyanı, yani nesih sayılması gerekir. İmsakın hakikati, fecr-i sadık (doğru fecir)tır. Fecr-i kâzibe ancak "kâ z ib, yalancı" kaydıyla fecir denir. Bunun için günün başlangıcının ve imsakın vacib oluşunun, fecr-i sadıkın başından başladığına dair icma (ittifak) vardır. Böyle olmakla birlikte buna şöyle bir soru yönetilmiştir: Beyaz ipliğe benzeyen sabah beyazlığı, f e cr-i kâzibin beyazlığı olmalıdır. Çünkü bu, dik ve uzun olduğundan ipliğe benzer. Fecr-i sadıkın be yazı ise ufukta daire şeklinde olur. Bu yüzden imsakın, fecr-i kâzibden başlaması lazım gelmez mi? Cevab: Lazım gelmez. Çünkü yemenin haramlığını gösterece k olan beyazlık miktarı, fecr-i sadıkın başlangıcı ve ilk anıdır. Fecr-i sadık, ilkin yayılmadan önce küçük ve ince olur. Ufukta daire şeklinde olması, ipliğe benzetilmesine engel değildir. Hatta fecr-i kâzib ile fecr-i sadık arasında şöyle bir fark vardır: Fecr-i kâzib incecik doğar, fecr-i sadık önce incecik görülür ve uzayarak yükselir. Beyaz iplik burada bilinmektedir. Bundan dolayı öyle bir soruya asla yer yoktur.
Ebu Hüreyre hazretleriyle Hasen b. Salih b. Cinnî, cünüb olup da gusletmeden sabahlay anın orucunun sahih olmayacağı görüşüne sahip olmuşlardır. Fakat bu âyette fecrin açılmasına kadar cinsî münasebet caiz kılınmış olunca, guslün sabaha ertelenmesi de zaruri olarak caiz kılınmış olacağından âlimlerin çoğunluğuna göre vaktinde imsak eden ki msenin cünüb de olsa orucu sahih olur.
İşte bu izin içinde fecrin, beyaz iplik gibi doğu ufkunda görülmeye başladığı anı aşmamak şartıyla gecenin sonuna kadar yiyip içiniz, cinsî münasebette bulununuz, sonra o andan itibaren tutup, ertesi geceye kadar orucu tamamlayınız, orucu tam olarak tutmuş bulununuz. Yani yalnız yiyip içmekten ve cinsî münasebetten değil, bunlara ilave olmak üzere, bedeninizin iç kısmına herhangi bir şeyin girmesinden oruç niyetiyle kendinizi menediniz. İşte meşru olan oruç, böy l e niyetle fecrin başlangıcından günün sonuna kadar, tam olarak kendini oruca mani olacak şeylerden alıkoymaktan ibarettir. Orucun şer’î mânâsı, bu tafsilat ve buna bağlı açıklamalar çerçevesinde sözlük mânâsına ilave edilen kayıtlar ve şer’î sınırlarla sö z lükteki imsaktan, özel bir türdür. Bu kayıtlar da imsak vaktinin ölçüleridir. "orucu tamamlayınız" sözü, oruç niyetini gerektirdiği gibi "sonra" sözü de bu niyetin, gündüzün de olabileceğini gösterir. İbadetler, isteğe bağlı birer fiil olmaları bakımınd an istemek demek olan niyetle beraber olmaları, mahiyetlerinin gereğinden bulunduğu gibi, "Ameller ancak niyetlere göredir." hadis-i şerifi gereğince, şeriatin genel kaidelerinden olduğu da bilinmektedir.
(Elmalılı M. Hamdi Yazır, Bakara, 187 -Tefsir)
mfcanbaz
2346. …Semûre b. Cündüb (r.a.) cemaate hitâb ederken, "Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurdu" demiştir:
Bîlâlin ezanı da, etrafa genişlemesine yayılmadıkça ufkun şu şekildeki beyazlığı da sizi sahur yemeği yemekten alıkoymasın."[130]
Huzeyfe şöyle demiştir:
"Rasûlullah (s.a.)’le birlikte sahur yemeği yedim (yediğimiz zaman) sanki gündüzdü diyebilirim, ancak henüz güneş doğmamıştı."
Zer b. Hubeyş (r.a.) şöyle der:
"Sahur yemeğini yeyip mescide gittim. Giderken, Huzeyfe’nin evine uğrayıp yanına girdim. Bir deve sağmamı emretti, sağdım. Bir tencere emretti, sütü pişirdim, sonra; "ye" dedi. Ben oruç. tutmak istiyorum" dedim. "Ben de istiyorum." dedi. Yedik, içtik sonra mescide geldik, hemen namaza başlandı.
Huzeyfe "Rasûlullah bana böyle yaptı" veya "ben Rasûlullah’la böyle yaptım" dedi. "Sabahtan sonra mı?" dedim. "Evet, sabahtan sonra, ancak güneş doğmamıştı" dedi.[146]
Ebû Davud’un bir evvelki hadîsi de bu görüşün delilleri arasında sayılır.
İbnü’l-Münzîr’in rivayetine göre; Hz. Ali sabah namazını kılmış sonra; "Şu an beyaz ipliğin siyah iplikten ayrıldığı andır" demiştir.
Tahavî, Huzeyfe’nin rivayetinin bu konudaki âyetin[147] inmesinden önce olmasının muhtemel olduğunu söyler. Böyle olmasa bile, yeme içmenin ikinci fecrin doğması ile sona ereceğini belirten sahîh hadîsler o kadar çoktur ki, orucun başlama vaktinin güneşin doğumuna yakın bir zamana kadar uzayacağını bildiren haberler onlara muarız olamazlar." Zaten bu görüş çok zayıf görülmüş ve mezheb imamlarından hiçbirisi tarafından i’tibâr edilmemiştir. Sâdece bu birkaç haberi alıp, ikinci fecirle birlikte yemenin içmenin haram olduğunu belirten Kütüb-ü Sitte’deki sahîh hadîsleri hesaba katmamak uygun bir davranış değildir. Zihinleri karıştırmaktan başka bir işe yaramaz.[148]
Fecir vakti, gecenin karanlığından tan yerinin aydınlığı sizin için belirgin hale gelinceye kadar yiyin için. Sonra orucu geceye kadar tamamlayın. Burada kullanılan ibare lâfzen beyaz iplik siyah iplikten ayırdedilinceye kadar şeklindedir. Hiç kuşku yok ki beyaz iplik ile tan yerinin aydınlığı, siyah iplik ile de gecenin karanlığı kastedilmektedir. Hz. Peygamber bunu tefsir ederken şöyle buyurmuştur: Ne Bilal’in ezanı, ne de ufkun şöyle (dikeyine) yayılan beyazlığı sizi sahur yemekten alıkoysun. Işık işte böyle (yatayına) yayılıncaya kadar yiyiniz (Buhari, Savm 17; Müslim, Sıyam 39). Hz. Peygamber’in orucun başlayış vakti olan fecri tanımladığı bir başka hadisi ise İbn Mes’ud nakletmiştir. Söz konusu hadiste, sabaha doğru tan yerinin yatayına ağarma vakti, orucun başlama vakti olarak tarif edilmektedir. Sahabe, Rasulullah’ın bu tanımını farklı şekillerde yorumlamıştır. Hz. Ömer, Huzeyfe, İbn Abbas gibi sahabiler, Rasulullah’ın bu açıklamasını ışığın tan yerini tamamen aydınlatması, dağların, ovaların ve yolların belirgin hale gelmesi şeklinde anlamışlardır. Hz. Ebubekir ve Hz. Ali’nin sabah namazını kıldıktan sonra sahur yedikleri rivayetleri vardır.
el-Menar sahibi bu konudaki tüm rivayetleri serdettikten sonra konuyu şu adil ve mutedil yaklaşımla kapatır: Sözün özü şudur: Orucun başlama vakti içtihada ilişkin bir konudur. Mevcut fıkıh ekollerinin genel kabul görmüş içtihatları bu konuda en ihtiyatlı olan ve kabule şayan görüşlerdir. Ne ki ders halkalarında ve hutbelerde, basında ve takvimlerde gösterilen imsak vaktinin, oruca başlama ve sabah namazının vaktinin yaklaştığını halka haber verme amacı taşıdığını kamuoyuna açıklamak gerekir. Bunun amacı sahura geç kalan kimseleri sahur sünnetine uymaları için sahura kaldırmak ve namaza hazırlanmalarını temin etmektir. Şu var ki, sabah namazının vaktinin bitmesine bir dakika kala dahi olsa sahur yiyen kimsenin orucu sahihtir. Yine, vakit çıkmadığı zannıyla yiyip içen kimsenin, sonradan vaktin çıktığı anlaşılmış olsa dahi, orucu sahihtir. Fakat cinsi münasebet konusunda daha fazla ihtiyatlı olmak gerekir ki, sabah namazını vaktinde eda edebilsin. (el-Menar II, 184)
musab
< malt1 ilmin pek geniş maşAllah, sen söyle o zaman aydında gündüz neden istanbula göre daha kısa? >
ilmimin geniş olduğunu iddia etmedim.ama bu basit bir coğrafya bilgisidir.türkiye kuzey yarım kürededir.kuzey yarım kürede yukarı çıkıldıkça(aydından istanbula doğru)gündüz süresi uzar.bu enlemden kaynaklanır.
Hoca
< Neden.Siz neyin yazılıp neyin yazılmayıcı başımısınız? >
evet sadece izin verdiklerimiz yazılabilir.:)
Takip edebildiğimiz kadarıyla, hangi yanlış konu/cevap varsa ya sileriz yada uyarırız.
bizim işimiz bu.
A.Aziz Hocayı severiz sayarız ama bazı konularda ciddi hatalar yapıyor(tabi kendimizce).
Siz uyun hocaya bir şey demeyiz ama bu sitede milleti sahur/imsak konusunda onun fetvasına yönlendirmeyin.
Galus
< ben diyanetin takvimine uyuyorum,ancak neden Aydınlıların, hataylıların,vs benden daha az sürede oruç tuttuklarını diyanet bir türlü açıklamıyor >
hiç coğrafya dersi almışmısın beilmem ama Türkiyede Kuzeye doğru gidildikçe (örneğin yaz ayında hataydan trabzona doğru gidildikçe gündüz suresi uzar bunun nedeni enlemden kaynaklanıyor) gece ve gündüz arasındaki fark artar bunu bilmen gerekirdi ilk okulda öğretiyor olmaları gerekirdi.
< Abdülaziz Bayındır hocanın ilminede dil uzatmayın,yazıktır,günahtır kendisi bu ülkenin yaşayan en büyük Alimlerindendir >
biz alimi baş üzerinde tutarız ancak hata versa biz uymayız sen uyacaksanda uyabilirsin ancak doğrular bellidir.
aforizma
anlayışın doktora seviyesinde maşAllah galus efendi,alıntıladığın sözümüde anlamamışsın, dıyanet takvimine uyduğumu söyledim.internetten bakarak öğrendiğin birşeyi ilkokulda öğrendiğini söylemen ,bununlada beni küçümsemeye çalışman, yakışmamış, ben SBF mezunu 50 yaşına yaklaşmış biriyim,ilkokulu okuyalı neredeyse 40 yıl olmuş. yanıt verirken edepsizlik etme hakkını moderatörlüğünden buluyorsan,hepten boş kibir üzeresin. bu sanal rütbeler kimseyi adam etmez.
bayındır hocanın hatasınıda bulmuşsun herhalde, kendine saklamasanda bizde bilsek hata nerde?
Galus
ne doktora nede başka bir şey ben sadece bilimsel olanı sana söyledim,ben sözünü gayet iyi anladım. internetten değil kafadan bilgilerdir internetten olsa dahi oradakilerin tamamı kişi yada kişilerin aklından esinlenmiş sonuçta…benim amacım seni küçümsemek değildir bundan Allah’a sığınırım,yaşınıza ve bilginize saygımız vardır ancak ben senin sorun üzerine böyle cevap verme sorumluluğunu buldum.benim moderatörlüğüm edepsis olmam anlamına gelmez kibir ne kötü birşeydir bundanda Allahasığınırım sizinde bu tavırda böyle bulunmanız yaşınıza ve bilginize hiç ama hiç yakışmamış.
bayındır hocanın nasıl yalnış yaptığını kendi ağzınla söylüyorsun,benim açıklamama gerek yoktur.
aforizma
şu mübarek ramazan cuması gününde, iftarada az bir zaman kalmışken sizi kırdımsa özür dilerim, hakkınızı helal edin
ben gerçekten kuzey güney arasında gündüzlerin uzunluğu farkı olduğunu bilmiyordum,malt1 ve siz yazdıktan sonra öğrendim.
Bayındır hocanın itirazını önemsiyorum,ancak bunun bilimsel bir kurul tarafından sonuçlandırılmasını bekliyorum,bu nedenle dıyanet takvimine uyuyorum.
ancak imsak ezanı okunduktan yarım saat kadar bekleyerek sabah namazımı kılmama ve daha sonra terasta tesbihat yapmama rağmen neredeyse 1 saatten fazla zaman karanlık devam etmektedir.bunun bir sıkıntı olduğunu düşünüyorum.
Galus
sizin üzerinizde hakkım yok fakat ben helal ediyorum sizde helal edin,
< Bayındır hocanın itirazını önemsiyorum,ancak bunun bilimsel bir kurul tarafından sonuçlandırılmasını bekliyorum,bu nedenle dıyanet takvimine uyuyorum
ancak imsak ezanı okunduktan yarım saat kadar bekleyerek sabah namazımı kılmama ve daha sonra terasta tesbihat yapmama rağmen neredeyse 1 saatten fazla zaman karanlık devam etmektedirbunun bir sıkıntı olduğunu düşünüyorum >
bu sizin düşünceleriniz ancak sizinde dediğiniz gibi diyanet en doğrusu ve yanılmayanıdır selametle kalın.
Parasetenol
< abdülaziz bayındır en büyük alimlerdense yandık cidden >
İşte başkalarının sözleriyle insan tanımanın verdiği sonuçla ortaya böyle saçmasapan bir cümle çıkabiliyor.Neyine yandın be müslüman.Sizin alim dediğiniz adamların ağızlarından çıkan sözlerin her türlüsü insanı küfre sürüklüyorken,bu hoca ise(Abdulaziz Bayındır),ne şeyh ne alim varsa yoksa Kur’an ve sünnete sımsıkı sarılın diyor.bu sözü kim bana söylüyorsa benim için büyük alim o’dur arkadaş.Ama hem Kur’an ve sünnete sıkı sıkı sarılın deyip hemde şeyhlerinin peşinde kul köle olmuş şirke uzanmış olan kişilerin (Bi tanesi hâlâ mahpusta volta atıyor,efendisi dua etti hemen çıksın diye ama hala tutmadı o dua:)) şerrinden de Rabbime sığınırım.
musab
< şu mübarek ramazan cuması gününde, iftarada az bir zaman kalmışken sizi kırdımsa özür dilerim, hakkınızı helal edin
ben gerçekten kuzey güney arasında gündüzlerin uzunluğu farkı olduğunu bilmiyordum,malt1 ve siz yazdıktan sonra öğrendim.
Bayındır hocanın itirazını önemsiyorum,ancak bunun bilimsel bir kurul tarafından sonuçlandırılmasını bekliyorum,bu nedenle dıyanet takvimine uyuyorum.
ancak imsak ezanı okunduktan yarım saat kadar bekleyerek sabah namazımı kılmama ve daha sonra terasta tesbihat yapmama rağmen neredeyse 1 saatten fazla zaman karanlık devam etmektedir.bunun bir sıkıntı olduğunu düşünüyorum. >
kardeş sende insanları hemen küçümsemeye çalıştığını görüyor gibiyim.sen namazın güneş doğduğundaki gibi aydınlıktamı kılınacak sanıyorsun.hadisi tam olarak hatırlamıyorum ama özeti şuydu.mümin kadınlar peygamberimizin arkasında sabah namazını kılmak için camiye giderlerdi.döndüklerinde bile birbirlerini tanıyamazlardı.yani burda karanlıkta namaz kılındığı çıkıyor.
musab
< İşte başkalarının sözleriyle insan tanımanın verdiği sonuçla ortaya böyle saçmasapan bir cümle çıkabiliyor.Neyine yandın be müslüman.Sizin alim dediğiniz adamların ağızlarından çıkan sözlerin her türlüsü insanı küfre sürüklüyorken,bu hoca ise(Abdulaziz Bayındır),ne şeyh ne alim varsa yoksa Kur’an ve sünnete sımsıkı sarılın diyor.bu sözü kim bana söylüyorsa benim için büyük alim o’dur arkadaş.Ama hem Kur’an ve sünnete sıkı sıkı sarılın deyip hemde şeyhlerinin peşinde kul köle olmuş şirke uzanmış olan kişilerin (Bi tanesi hâlâ mahpusta volta atıyor,efendisi dua etti hemen çıksın diye ama hala tutmadı o dua:)) şerrinden de Rabbime sığınırım. >
peygamberlerin biri duası hemen kabul edilmeyebiliyor.efendi hazretlerinin duasının da hemen kabul olmaması normal.başkasının sözüyle insan tanımaktan bahsetmişsin.çok şükür aklım çalışıyor.hadisler ayetler ortada.bunca yıldır ehli sünnet alimlerimiz yanıldı bir abdülaziz bayındır yanılmadı öylemi.:).sen en iyisi onun fetvalarına sıkı sıkıya sarıl.
TarikateSon!
< bunca yıldır ehli sünnet alimlerimiz yanıldı bir abdülaziz bayındır yanılmadı öylemi >
Mekkeli müşrikler de Peygamberimize bu şekilde karşı geliyordu.Aklım çalışıyor demişsin ama bu sözünün bir akıl tutulması olduğunu şu örnekle açıklamaya çalışayım.Sadece senin cümlen içindeki öznelerinin yerini ve söyleyen şahısları değiştirerek,nasıl mı;
-Bunca yıldır bizim papazlarımız yanıldı bir …………. yanılmadı öylemi? (….. yerlere istediğin ismi koymakta serbestsin)
-Bunca yıldır bizim hahamlarımız yanıldı bir …………. yanılmadı öylemi?
-Ne yani Papa yalan mı söylüyor,Hristiyanlık hak din değil mi?
-Ne yani Başpiskopos da mı bilmiyor,bize din diye anlatılanlar yalan mı?
.
.
.vs.
Ayrıca:
”Onların çoğu, ancak zanna kapılmışlardır. Şüphe yok ki zan, gerçek karşısında hiçbir şeye yaramaz…(Yunus-36)”
”Aslında onların çoğu gerçeği bilmiyorlar (Nahl 101-105)”
Ayetleriyle de sanırım geyet yerinde bir kapanış yapmış oluruz…
musab
ehli sünnet alimlerimizi papayla hahamlarla bir tuttun ya artık sana cevap dahi yazmıyacağım.
mfcanbaz
Bence bu konu artık kilitlenmeli….
Saygılar…
Salawat
Çok uzamış mesele. Erken kalk. Sahurunu adam gibi zamanında yap. Ezan mı okundu durula ağzını tamam. 2 dakikada ne yiyebilirsin ki daha.
musab
< Çok uzamış mesele. Erken kalk. Sahurunu adam gibi zamanında yap. Ezan mı okundu durula ağzını tamam. 2 dakikada ne yiyebilirsin ki daha. >
mesela o değilki kardeş.milletin orucunu bozduracaklar.
TarikateSon!
< ehli sünnet alimlerimizi papayla hahamlarla bir tuttun ya artık sana cevap dahi yazmıyacağım >
Cevap yazmak mesele değil,bir iki yerden alıntı yapar yazdım der geçersin.Önemli olan yazdığın cevaplara kendini de inandırabilmek.sana cevap dahi yazmam diyerek üstünlük kurduğunu ya da kendi meselende haklı bir pozisyonda meselenin kapanacağını zannediyorsan kalbinin sesini dinlemiyorsun demektir.Benim yapmaya çalıştığım benzetmeleri ya gerçekten anlamadın da bu şekilde bir cevap yazdın,ya ne demek istediğimi öyle bir anladın ki,kıvrılmış yuvarlanmış kaçak bir cevap yazarak,benim yazdığım doğrularla daha fazla başedemeyeceğinin farkına vardın.
Benim anlatmaya çalıştığım ,alimlerimizle papazları aynı kefeye koymak değil,bunu az bir düşünme yeteneği olan hemen farkeder.Ama olmayanlar için küçük bir paragraf açarak açıklama yapmayı da kendime sıkıntı edinmem.Vereceğiniz her türlü cevaptan da kaçmadan kıvrılmış yuvarlanmış cevaplara başvurmadan Rabbim izin verdikçe cevaplamaya hazırım Elhamdülillah.
Benim verdiğim örneklemelerde asıl anlatılmak istenen,çoğunlğun görüşünün her zaman için geçerli olan doğru sonuç veren görüşler olamayacağıdır.Gün gelir bir kişinin yanılmasıyla binle yüzbinler milyonlar aynı yanılgıyı devam ettirerek yanlışa düşebilirler.Cenabı Allah çoğu ayetinde ”çoğunluğun yanılgısına” işaret edip dikkat buyurmuşlardır.Bunun en bilineni de ”…onların çoğu Allah’a ortak koşmadan iman etmezler…” ayeti dir.Yani çoğunluk görüşünü doğru olarak alıyorsak,hristiyanların sayısı müslümanlardan daha fazla,bugün bir hristiyan senin karşına çıkıp ”ne yani,bunca yıldır,bizim din adamlarımız gerçekleri göremediler de sizin din adamlarınız mı gördüler’ derse ne cevap vereceksin onlara.
Baştan beri anladığın bu meseleyi kendi işine geldiği yöne çevirmek sana bir fayda vermeyecektir emin ol.Varsa doğruluğuna emin olduğun gerçekler,burada enine boyuna tartışabiliriz,kaçak dövüşmeye gerek yok.Meydan Allah’ın izniyle müsait.Kalp kırmadan her türlü yanlışa verecek cevabımız Kur’an ve hadisler ışığında mevcuttur Elhamdülillah…
mumsema
Kardeşler!
Konuyu uzatıp milletin kafasını karıştırmanın bir anlamı yok.
Oruç imsak ile başlar, akşam vaktiyle biter.
imsak vakti ile akşam vakti takvimlerde yazılıdır.
Allah’a emanet olun
(konu kilitli)
Sait Ergören
http://www2.diyanet.gov.tr/dinisleriyuksekkurulu/Documents/Oruc.pdf
Vermiş olduğum linkteki kitap diyanet işleri başkanlığı’nın kendi hazırlayıp yayınladığı bir eserdir. 23. Sayfasında tam olarak şu açıklama yer almaktadır:
İmsak vakti ezan ile değil, tan yerinin ağarması ile başlar.
Lütfen kendiniz açıp okuyunuz. Madem diyanet her şeyin en iyisini bilir, buyrun onların fetvası da Abdülaziz Hoca’nın yıllardır anlatmaya çalıştığı ile aynı.
ezan bitene kadar yemek yenir mi diyanet, ezan bitene kadar yemek yenir mi, ezan bitinceye kadar yemek yenir mi