Şafii mezhebinde Küsuf Ve Husuf Namazı
mumsema
KÜSUF VE HUSUF NAMAZI
Tarifi ve Teşrî Kılındıkları Zaman
Küsûf lugatta güneşin bir kısmının veya tamamının birşeyin arkasına gizlenmesi (tutulması) demektir. Husuf da ay’ın bir kısmının veya tamamının gizlenmesi (tutulması) demektir. Bu iki kelimenin herbiri iki anlama da ıtlak edilebilir.
Buharî/882; Müslim/76l
2 Beyhakî, 11/496 ve başka muhaddisler, (sahih isnadla)
3 Mâlik, Muvatta, 1/115
Küsûf ve Husuf namazları muayyen bir sebepten dolayı meşru kılınan namazlardır. Müslüman bu namazlarda Allah’a sığınarak güneşin ve ayın ışığını geri vermesi için Allah’a yakarır. Küsûf namazı, hicretin ikinci yılında teşrî kılınmıştır. Husuf namazı ise hicretin .beşinci yılında teşrî kılınmıştır.
Küsûf ve Husuf Namazının Hükümleri
Küsûf (güneş tutulması) ve Husuf (ay tutulması) namazları sünnet-i müekkede’dir. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Ey insanlar! Güneş ve ay ancak Allah’ın ayetlerinden iki ayettir. Bunlar, hiç kimsenin ölümünden dolayı da, doğumundan dolayı da tutulmazlar. Bu neviden bir şey gördüğünüzde açılıncaya kadar namaz kılıp dua ediniz.[1]
Bu hadîsteki emir, vücuba hamledilmemiştir, zira Hz. Peygam-ber’den gelen diğer bir haber bunların sünnet-i müekkede olduklarının açık delilidir. Bir bedevî, Hz. Peygamber’e ‘Üzerimde beş vakit namazdan başka namaz var mı?’ diye sorduğunda, Hz. Peygamber ‘Hayır, ancak istersen nafile namaz kılabilirsin’ diye cevap vermiştir.[2]
Bu namazların cemaat halinde kılınması sünnet’tir. Küsûf ve Husuf namazları için ezan ve kamet yoktur, ancak es-salâtu camîatun (namaz toplayıcıdır) diye nida edilir.
Küsûf ve Husuf Namazlarının Kılınma Şekli
Küsûf ve Husuf namazları ikişer rekâttır. Küsûf ve Husuf namazları için niyet etmek gerekir. Bu namazlar biri normal, diğeri ekmel olmak üzere iki şekilde kılınır.
Normal şekli şu şekilde kılınır: Normal namazlarda olduğu gibi her rekâtta iki kıraat, iki rükû vardır. Bu kıraat ve rükûlar uzatılmaz. Bu namazları Cuma namazı gibi bir kıyam, bir rükû ve bir kıraatla iki rekât ola-
rak kılmak da yeterlidir. Ancak bu şekilde kılan kişi Hz. Peygamber’in fiiline uymadığı için fazileti terketmiş olur.
Bu namazların ekmel şekli ise şöyle kılınır: Her rekâtta iki kıyam, iki kıraat ve iki rükû yapılır. Birinci kıyamda Fatiha’dan sonra Bakara sûresi veya onun miktarı kadar, ikinci kıyamda Âlu İmran sûresi veya onun miktarı kadar, üçüncü kıyamda Nisa sûresi veya onun miktarı kadar, dördüncü kıyamda Mâide sûresi veya onun miktarı kadar okunur.
Birinci rükûda Bakara sûresinden 100 ayet kadar, ikinci rükûda 80 ayet kadar, üçüncü rükûda 70 ayet kadar, dördüncü rükûda 50 ayet kadar teşbih yapılır. Namaz tamamlandıktan sonra imam ayağa kalkarak iki hutbe okur. Bu iki hutbenin rükün ve şartları, Cuma hutbesindeki rükün ve şartlar gibidir.
İmam bu hutbelerde halkı, tevbe etmeye teşvik etmeli, onları gafletten sakındırmahdır,
Semure b. Cündüb’den rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: ‘Hz. Peygamber bize küsûf namazı kıldırdı. Biz onun sesini işitmedik’.[3]
Hz. Aişe şöyle demiştir: ‘Hz. Peygamber, Husuf namazında kıraatini cehren yaptı’.[4]
Hz. Peygamber’in sessiz okuması, güneş tutulması namazına hamledilir. Çünkü bu namaz gündüz kılınan namazlardandır. Cehren (açıktan) okuması da ay tutulması namazına hamledilir. Çünkü bu, gece namazı gibidir. Gece kıraati açıktan yapılır.
Bunun delili, Hz. Aişe’nin rivayet ettiği şu hadîstir: Hz. Peygamber zamanında güneş tutuldu. Bunun üzerine Hz. Peygamber hemen mescide çıkıp namaz için ayakta durdu ve tekbir aldı. İnsanlar da onun arkasında saf tuttular. Hz. Peygamber uzun bir kıraat yaptı. Sonra tekbir alıp uzun bir rükû yaptı. Sonra rükûdan başını kaldırıp ‘SemiAllahu limen hamideh, rabbenâ ve Iekeİ-hamd’ dedi. Sonra ayakta durup uzun bir kıraat daha yaptı ki bu ilk kıraatten az sürdü. Sonra rükûa varıp uzun bir rükû yaptı. Bu rükû, önceki rükûdan az sürdü. Sonra tekrar ‘SemiAllahu limen hamideh, rabbenâ ve leke’1-hamd’ dedi. Sonra secde etti. Sonra Hz. Peygamber diğer rekâtta da bunun gibi yaptı. Nihayet dört rükû’yu ve dört secdeyi tamamladı. Namazdan çıkmadan önce de güneş açıldı. Sonra ayağa kalkıp insanlara hutbe îrad etti. Allah Teâlâ’ya lâyık olduğu lafızlarla hamd u sena ettikten sonra şöyle buyurdu:
Şüphe etmeyiniz ki güneş ile ay Allah’ın ayetlerinden iki ayettir. (Bunlar) hiç kimsenin ne ölümü ne de hayatı (doğumu) için tutulmazlar. Güneş ile ayın tutulmaları ayetini gördüğünüzde hemen namaza iltica ediniz.1
Başka bir rivayette şöyle denmiştir: ‘Bunu gördüğünüz zaman Allah’a yalvarın, tekbir ve saîâvat getirin, sadaka verin’.
Küsûf ve Husuf-Namazları Kaza Edilmez
Güneş ve ay tutulması esnasında Küsûf ve Husuf namazları kilınmamışsa, güneş ve ay açıldıktan sonra bu namazları kaza etmek sözkonusu değildir. Çünkü bu namazlar, muayyen sebeplere bağlıdır. Sebep ortadan kalktığında müsebbeb de kalkar.
Küsûf ve Husuf Namazları İçin Yıkanmak
Küsûf ve Husuf namazları için yıkanmak, tıpkı Cuma namazı için yıkanmak gibi sünnet’tir. Çünkü bu iki namaz da Cuma namazının mâ-nâsındadır. Cuma namazında olduğu gibi bu namazlarda da insanlar bir araya toplanır.
[1] Müslim/904
[2] Buharî/46, Müslim/İl
[3] Tirmizî/562
[4] Müslim/901, Buharî/1016