İmanda Şüphenin Durumu
Kırlangıç.
Hem "İmanda en ufak bir şüphe olmaz." deniyor hem "Şüphenin zararı olmaz şüphe omandandır." deniyor.Bu iki sözü nasıl anlamak lazım, aradaki bağıntı nedir?
Cevap: İmanda Şüphenin Durumu
@mir
ebu Hanife "İnşaAllah Müminim" demenin sakıncalı olduğunu
bunun imandan şübhe etmek olduğunu
olayısı ile kişinin "ben kesinlikle Müminim" demesi gerektiğini söylüyor
karşı çıkanlar da var ama bence bu konuda ebu Hanife haklı
ama şunu kim söylemiş:
"Şüphenin zararı olmaz şüphe imandandır."
Cevap: İmanda Şüphenin Durumu
ELHAMDULİLLAH
NEFS’in HALLERİ:
1. Nefsi emmare dir: Kelimeyi şahadet getirmiştir, müslümandır. Namaz yok, oruç yok, hac yok, zekat yok, içkide, kumarda, zinada başı çeker, dini konuşmaya geldiği zaman sen benim kalbime bak kalbime der. Kendi aklının verdiği hüküm ile cennetin ortasına gider. Bu nefsi emmaredir.
2. Nefsi levvame dir: Bu insan da kelimeyi şahadet getirmiştir müslümandır. Namazında, orucunda, parası varsa haccında ve zekatındadır. Bu kişi takvaya yönelirse nefsi mülhimeye çıkar.
3. Nefsi mülhimedir: Takva ve züht kapısıdır. Burada kişi ufak bir veli olur. Kerametler gösterir. Burada da kişi nefsinle mücadele eder kötü yanlarını kırarsa nefsi mutmainneye çıkar.
4. Nefsi Mutmainnedir: tecelliyat kapısıdır. İşte o zaman nefis mutmain olur. Allah’u Teala bu nefse hitap ederek; Ey itaatkâr nefis, dön Rab’bine, ondan razı, O da senden razı olarak, haydi gir kullarımın içine, gir cennetime dediği insanlardır. Kişi burada mü’min olmuştur. Mü’min dediği insanlarda bunlardır. Bunların bir daha geri dönüşleri yoktur. Yani bunlar Kafir olarak gitmezler ve derecelerinden de düşmezler.
5. Nefsi raziye ; İlmel yakındır.
6. Nefsi marziye aynel yakındır.
7. Nefsi safiye Hakkel yakındır.
Cevap: İmanda Şüphenin Durumu
sstrn
< 4 Nefsi Mutmainnedir: tecelliyat kapısıdır İşte o zaman nefis mutmain olur Allah’u Teala bu nefse hitap ederek; Ey itaatkâr nefis, dön Rab’bine, ondan razı, O da senden razı olarak, haydi gir kullarımın içine, gir cennetime dediği insanlardır Kişi burada mü’min olmuştur Mü’min dediği insanlarda bunlardır Bunların bir daha geri dönüşleri yoktur Yani bunlar Kafir olarak gitmezler ve derecelerinden de düşmezler >
Ben bunu anlayamadım biraz açabilir misiniz yorumu nedir acaba ?
ebediyyetyolcusu
Elhamdulillah@
Nefsi mutmainne hakkında Fecr Suresinde ayetler var bu hitap insana hayatta iken midir yoksa ölüm anında mı ediliyor ?
Bu hitabın, güven içinde olan nefse ne zaman ve hangi melekler tarafın dan yapılacağı hakkında müfessirler çeşitli izahlarda bulunmuşlardır.
a- Abdullah b, Abas ve Mücahid´e göre bu hitap, kıyamet gününde Alla hın dostlarına melekler tarafından yapılacaktır. Abdullah b. Abbas´a göre "Gü ven içinde olan nefis"ten makat, Allahın, dünyada iken müminlere vaadettiği ik ram ve nimetlerin gerçekleşeceğine güvenen nefis" demektir. Mücahid´e göre ise "Güven içinde olan nefıs"ten maksat, iman eden, rabbinin kendi hakkında vereceği emirlere teslim olan nefis demektir.
b- Said b. Cübeyr ve Ebu Salih´e göre ise bu hitap mümin kula, canı çı karken bir melek tarafınan yapılacaktır. Melek ona, Allahın kendisinden razı ol duğunu ve âhirette ona büyük imkanlar hazırladığını müjdeleyecektir.
c- Üsame b. Zeyd´in, babasından naklettiğine göre ise bu hitap, salih kula, hem ölürken hem mahşerde toplanırken hem de diriltilirken söylenecek ve kul, cennetle müjdelenecektir.
d- Diğer bir kısım âlimlere göre bu hitap, mümin kula, amel defteri sağ tarafından verildiği zaman melekler tarafından yapılacak ve müjdelenecektir.[22]
28- Sen rabbinden razı, rabbin de senden razı olarak ona dön.
Bu hitabın, güven içinde olan nefse ne zaman yapılacağı ve ona "Dön" denmesinin ne anlama geldiği hakkında da müfessirler farklı izahlarda bulun muşlardır.
Abdullah b. Abbas, Dehhak ve İkrime´ye göre bu söz mümin nefse, âhirette dirildiği zaman melekler tarafından söylenecek ve ruhunun bedenine dönmesi istenecektir. Bu izaha göre"Rab" kelimesinden maksat "Sahip" demek tir. Kul´un ruhuna: "Sen, sahibin olan cesedine dön." denmiş olacaktır. Taberi de bu izah tarzını tercih etmiştir.
Ebu Salih´e göre ise bu hitap, güven içinde olan nefse, ölümü anında söylenecek ve onun, rabbi olan Allaha, razı olarak dönmesi istenecektir.[23]
[22] Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri, Hisar Yayınevi: 9/118.
[23] Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri, Hisar Yayınevi: 9/119.
ELHAMDULİLLAH
allah-u Alem…. O makamın adamı değiliz ki; O makam hakkında yorum yapalım. Yoruma açık gibide görünmüyor.
Ancak MÜMİN ve MÜSLÜMAN arasındaki farkın, NEFS’in hallerine bağlı olduğu gibi bir durum var gibi.
Birde şu Ayet-i Kerime zikredilmiş. FECR 27 – 30
Yâ eyyetuhen nefsul mutmainneh(mutmainnetu).
Elmalılı Hamdi Yazır : Ey o rabbına muti’ olan nefs-i mutmeinne!
İrciî ilâ rabbiki râdıyeten mardıyyeh(mardıyyeten).
Elmalılı Hamdi Yazır : Sen dön o rabbına hem râdıye olarak hem merdıyye de
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : dön Rabbine, sen O’ndan O senden hoşnut olarak!
Fedhulî fî ibâdî.
Elmalılı Hamdi Yazır : Gir kullarım içine
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Gir kullarımın içine!
Vedhulî cennetî.
Elmalılı Hamdi Yazır : Gir Cennetime
Kırlangıç.
@mir kardeş şüphenin her türlüsünün dil ile söylemeyince zararsız olduğunu, ve arada bir imanımızdan şüphelenip imanımızı kontrol etmenin imandan olduğunu söylüyorlar.İmanından şüphe etmek ya da ahiretle ilgili şüpheler kişideki imanın göstergesiymiş, tabi kamil bir iman sahibinde bunlar olmasa da inançsız birine bu şüphelerin hiç uğramayacağı dolayısıyla şüphenin kendisinin imandan olduğu söyleniyor.Ama ne derece doğrudur bilmiyorum, zaten o yüzden soruyorum.
ebediyyetyolcusu
Elhamdulillah@
Tefsir diye bir şey var senin benim yorumum değil, verdiğim yazılar Tefsirden alıntıdır !
Ayetler hakkında kendi görüşümü zaten hiç kullanmam.
Bende o ayetten söz ediyordum zaten o da Fecr Suresinde geçer başka yerde değil.
ELHAMDULİLLAH
Elhamdulillah,
< allah-u Alem O makamın adamı değiliz ki; O makam hakkında yorum yapalım, Yoruma açık gibide görünmüyor >
Demekki; yoruma açık görmüş birileri O makamı ve yorumunu yapmışlar. Ancak O yorumlar yapıldı diye, O yorumlardan dolayı bizi sorumlu tutamazsınız öyle değilmi. Zira biz O makamın adamı değiliz ki; O yorumları yapalım. Bu husus tefsir edilmişse, ki; tefsirden yazdığınızı söylüyorsunuz. O halde o tefsiri yazanlar bu makamın gerçek manada adamı olmalılar ki; O Tefsiri yapmış olsunlar. Ki; yapmışlar.
< Bende o ayetten söz ediyordum zaten o da Fecr Suresinde geçer başka yerde değil >
Mubarek olsun efendim hakkınızda, tamda yerini bulmuşsunuz, Elhamdulillah.
ebediyyetyolcusu
Elhamdulillah
Kardeşim senden mi öğrenecektik ki tam yerini bulmuşuz, sanki hiç bilmiyormuşuz gibi konuşuyorsun ??? …:)
Nefse ve ona ‘bir düzen içinde biçim verene’, (Şems Suresi, 7)
Sonra ona fücurunu (sınır tanımaz günah ve kötülüğünü) ve ondan sakınmayı ilham edene
(andolsun). (Şems Suresi, 8)
Onu arındırıp-temizleyen gerçekten felah bulmuştur. (Şems Suresi, 9)
ebediyyetyolcusu
Elhamdulillah,
Bir kere sana o makamın adamısın da demedik ki, bu tavırlarınla zaten olamazsın da.
ELHAMDULİLLAH
Estağfurullah diyecektim ki; Estağfurullah’ın bizatihi tasdit oldunu hatırlayınca vaz geçeyim dedim….
< Nefse ve ona ‘bir düzen içinde biçim verene’, (Şems Suresi, 7) >
Bu Ayet-i Kerime’yi tam manasıyla anlayamadım. Siz burada biçim verenin kim olduğunu kavrayamadım.
Bize bu Ayet-i Kerimeyi tam manasıyla açmanız mümkünmü acaba.
ebediyyetyolcusu
Elhamdulillah,
Anlayamazsın tabii bildiğin halde alaylı bir şekilde sorarsan. Herkes her konuda birşeyler sorar bende nefs hakkında sordum bilmiyorsan sana yaz diyen de olmadı.
Ey insan, ‘üstün kerem sahibi’ olan Rabbine karşı seni aldatıp-yanıltan nedir? (İnfitar Suresi, 6)
Ki O, seni yarattı, ‘sana bir düzen içinde biçim verdi’ ve seni bir itidal üzere kıldı. (İnfitar Suresi, 7)
kim imiş biçim veren bildiğin halde tekrar gördün mü ?
ELHAMDULİLLAH
< Bize bu Ayet-i Kerimeyi tam manasıyla açmanız mümkünmü acaba >
Sorumuz bu oldu.
< Ki O, seni yarattı, ‘sana bir düzen içinde biçim verdi’ ve seni bir itidal üzere kıldı (İnfitar Suresi, 7) >
Aldığımız cevapta bu oldu doğal olarak.
< Bize bu Ayet-i Kerimeyi tam manasıyla açmanız (TEFSİR‘en) mümkünmü acaba >
Kırlangıç.
Lütfen kavga ediyorsanız başka bir yerde ediniz, ne sebeple olursa olsun herhangi bir kavganın müsebbibi olmak istemiyorum.Ben bu soruyu sormasaydım iki din kardeşi tartışmayacaktı ve bu beni üzüyor.
ELHAMDULİLLAH
Kavgamı.
ebediyetyolcusu ‘yla mı kavga. Asla.
Siz neden bu hususda üzüldünüz ki; Ben bu hususun FECR SURESİ‘nde olduğunu biliyordum dedi.
Bizde mubarek olsun dedik.
Başka bir ayetle desteklemek istedi.
Bizde anlamadık, tefsiri sizce malummu diye sorduk.
Siz burada kavgayı nerede buldunuz. Doğrusu biz sizin üzüleceğinizi bilseydik. Hiç ilme devam etmezdik bu hususda.
Kırlangıç.
Kavga gibi gözüktü gözüme, biriniz sen bu tavrınla o makamın adamı olamazsın demiş biriniz alaycı bir üslupla soru soruyorsun, sana yaz diyen olmadı filan yazmış yine.Ben yanlış anladım demek ki, kusuruma bakmayın.
ELHAMDULİLLAH
< sen bu tavrınla o makamın adamı olamazsın demiş >
Doğruda demiş. Biz öyle bir görüntü vermişiz ki; fotoğrafı bu şekilde önümüze koymuşlar. Doğru demiş kardeşim. Niyetimiz o değildi belki ama fotoğraf öyle görünmüş. O’da fotoğrafı çekip önümüze koymuş. Allah Razı Olsun.
< Anlayamazsın tabii bildiğin halde alaylı bir şekilde sorarsan Herkes her konuda birşeyler sorar bende nefs hakkında sordum bilmiyorsan sana yaz diyen de olmadı >
Yine fotoğraf mevzuu. Biz öyle poz vermişiz. O’da fotoğrafı çekip önümüze koymuş. Kendine çeki düzen ver demiş. Allah Razı Olsun.
< Ben yanlış anladım demek ki, kusuruma bakmayın >
Bu seferde fotoğraf makinesini siz elinize alıp, bu halin fotoğrafını çekip, önümüze koymuşsunuz. Sizden de Allah Razı Olsun.
Kırlangıç.
Çok ilginç bir bakış açısı.Herkes sizin gibi düşünse bu dünyada eminim çok şey farklı olurdu.
ELHAMDULİLLAH
İNSANOĞLU Rab’bimin YER YÜZÜNDE DOLAŞAN HALİFESİ değilmi.
< 6/165- O, sizi yeryüzünde halifeler (oraya hakim kimseler) yapan, size verdiği nimetler konusunda sizi sınamak için bazınızı bazınıza derece derece üstün kılandır. Şüphesiz Rabbin, cezası çabuk olandır. Şüphe yok ki O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. >
< 2/30- Hani, Rabbin meleklere, Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım demişti. Onlar, Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamdederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz. demişler, Allah da, Ben sizin bilmediğinizi bilirim demişti. >
Şimdi halifeyi üzelimde, kelleden mi olalım. O mahlukun, MABUD’u yokmu. İllaki var.
ebediyyetyolcusu
Elhamdulillah@
Sen nefs’ül mutmainne hakkında yorum yapamayız dedin bu doğrudur, açıkcası hiçbir ayet hakkında yorum yapamayız. Ama Rabbim bilmediğini bir bilene sor buyurdu, nefs konusu da en önemli konulardan biridir ki, ayette
Nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir buyuruldu.
Şimdi yorum yapamayız diye, ne olduğunu da öğrenmeyelim mi o halde, onun için müfessirlerin yaptığı tefsirlere bakmak yanlış mı ? Bu konuyu yorum yapamıyoruz diye sormayalım mı bir bilene ?
Fecr Suresinin ayetlerini iki defa verdin bende zaten o ayeti diyorum dedim isabet etmişim mübarek olsun peki ne
anlamda zaten senin söylediklerinden coğumuzun da haberi var.
Önemli olan nefs ne şekilde arındıracağız ki o ayetin muhatablarından olalım.
ebediyyetyolcusu
Elmalılı Tefsirinden alıntı
Nefse ve ona ‘bir düzen içinde biçim verene’, (Şems Suresi, 7)
Nefis, ruh ile bedenden oluşan zat veya bedeni idare eden ruhtur. Nefis deyince bunlar anlaşılır. Bedenin düzgünleştirilmesi, yaratılışının "Onu düzeltip ruhumdan ona üflediğim zaman."(Hıcr, 15/29) âyeti mânâsınca ruh üfürülebilir bir seviyeye getirilmesidir. Nefsin düzgünleştirilmesi ise, ruhun üflenmesiyle olgunlaşmasına kabiliyetli olmak üzere uzuvlarının ve iç ve dış kuvvetlerinin düzenine konulmasıdır.
"Onu bina edene", "onu döşeyene" ve "onu düzenine koyana" âyetlerinde geçen nın mevsul veya mastar ma’sı olması hakkında tefsircilerin iki görüşü vardır. Mevsul olması, doğrudan doğruya bu fiillerin yapıcısı olan yüce Allah’ın bildirmesi nedeniyle daha açık ve sözün akışına daha uygundur. Ancak yüce Allah hakkında şey tabirinin kullanılması zahire uymaz gibi görünür. Bundan dolayı Ferra, Zeccâc, Müberred, Katade ve daha bir çokları bunu mastar ma’sı kabul ederek, "yapması, döşemesi ve düzenine koyması" diye tefsir edileceği görüşüne varmışlardır. Bu durumda gelecek "ona ilham etti" fiili de bunlara bağlı olduğundan mastar mânâsına alınarak "ilham etmesi" demek olur. Zemahşeri’nin belirttiği bozukluk bulunmaz. Fakat bunda da bu dört fiilin altında gizli bulunan fail zamirlerin, yerlerini tuttukları isimlerin zikredilmemiş olması zahire uymaz. Zamirin yerini tutmuş olduğu ismin hükmen bilinmiş olması da yeterli olabilirse de, fiili hatırlatmaktan asıl maksat fâilini hatırlatmak olduğu için nın mevsul olması daha açık ve nazımda daha uyumludur.
Bu âyetlerde yerine denilmiş olması ise iki sebeptendir:
Birisi, ‘da müphemlik daha kuvvetli olmak ve hayret mânâsında kullanılmak itibarıyla "şanı hayret veren bir yapıcı " mânâsına Allah’ın zatını tam olarak anlamanın mümkün olmadığına ima nüktesidir.
Diğeri de, Allah’ı tanımayanlara bu fiillerle tanıtılmak üzere, "o sizin tanımadığınız Allah, bunları yapan yüce yaratıcıdır" demek mânâsını ifade içindir. "Mâ"nın mastar mâ’sı olması durumunda ise bu mânâ dolambaçlı olarak anlatılmış olacaktır. Bundan dolayı biz de meâlde "mevsul" olmasını tercih ederek tefsirde mastar mâ’sı olmasına da işaret ettik.
8. Görülüyor ki, güneşten başlayan ve gecesi, gündüzü, yeri ve göğüyle âlemi dolaştıran yemin, dıştaki delillerden sonra nefsin anlaşılması deliliyle önce Allah’a döndürülmüştür. O yüce yaratıcı ki, insan nefsini yaratıp düzenine koymuş. Kabiliyet vermiş de ona kötülük ve takvasını ilham etmiştir.
İLHÂM, aslında bir şeyi bir defada yutmak mânâsına "lehm" kökünden if’âl kalıbında bir mastar olup bir anda yutturmak mânâsınadır. Bundan, bir mânâyı gönüle düşürmek ve telkin etmek mânâsında meşhur olmuştur.
FÜCÛR, haktan sapmak, hak yolu yarıp düzeninden çıkarak kötülük ve isyana düşmektir. Bilhassa zina etmek, yalan söylemek, daha Türkçesi edepsizlik etmek mânâsında kullanılır. Böyle kötü ve günah olan fiillere de fücur denilir.
TAKVA da fücurun zıddı olarak, nefsi kurtarmanın, Allah’ın koruması altında fenalıktan sakınmanın ismidir. Neticesi korunmak olan hayır ve itaat fiillerini kapsar. Şu halde bir nefse fücurunu ve takvasını ilham etmek, fücur yapmasını ve ondan korunmasını kalbine duyurmak ve dolayısıyla onu ikisi arasında kendi seçimi ile başbaşa bırakmak mânâsına sanılabilirse de asıl mânâ kötülüğün kötülük, yani nefse zarar, bozukluk; takvanın da takva, yani nefsi koruma, iyi olduğunu duyurmak ve dolayısıyla yapılması veya yapılmaması günah ve kötü olan işlerden sakınmak; takva ve hayır olan işleri yaparak korunmak gerektiğini telkin etmedir. Zira "kötü" kavramı yermeyi ve dolayısıyla yasaklamayı, "takva" kavramı ise övmeyi ve dolayısıyla yapılmasının emredilmesini gerektirir. Bir de takva sadece "sakınmak" mânâsına bir mastar olmayıp bir mastar ismi olduğu için burada ona karşılık olarak zikredilen fücur da "günah işlemek" mânâsına mastar olmayıp yapılması veya yapılmaması kötü olan şer ve günah işler mânâsına isim olması yaraşır. Bu nedenle de fücûr ve takvayı ilham, bir nefse "bunları yap" diye ikisinin de yapılmasını ilham mânâsına olmayıp herhangi bir işte "bu kötüdür, şer ve günahtır, nefsi fenalığa sürüklemektir. Şu yönden zarardır, yapma. Şu da takvadır. Hayır ve itaattır. Fenalıktan korunmadır, yap" diye bir nefse şerri ve hayrı, kötü ve iyiyi, zarar ve yararı beyan ve telkin ederek birinden sakındırıp birini yapmak iyi olacağını duyurmak demek olur. Kuşku yok ki yüce Allah her nefse, bir iyilik, kötülük, kâr ve zarar duygusu vermiştir. Bunun birisi sonuç itibarıyla o nefis hakkında tehlike, birisi de kazanç ve başarıdır. Onun için insan zarardan kaçınır, kâra atılır. Bu toplu mânâ ile ilham, yaratılıştan her nefiste genellikle cereyan eder. Şu kadar ki insan sonuç itibarıyla hangi şeyin iyi, hangi şeyin kötü olduğunu her hususta aklıyla her zaman bilemez. Özellikle kişi ömrünün yeterli olamayacağı derecede uzun tecrübelere bağlı olan şeyleri bir nakil ve duyurma olmadıkça hiç bilemez. Bunlar ilham alabilir, kudsi nefislere vahiy ile veya asırlarca süren tecrübelerle bildirlir.
@mir
öncelikle Elhamdulillah bu sahte tevazuyu da o tevazunun arkasındaki kibri de tanıyoruz
beğenmediği hadislerin sahibi olan Resulullah’ı da
onu resul olarak tayin eden ilahı da -haşa- ayaklarının altına alanların kokusunu buradan alıyoruz
dini oyuncak edinmeyi ne zaman bırakacaksın?
sen de hiç Allah korkusu yok mu?
her ayet ve hadisi heva ve hevesinle tahrif etmek zorunda mısın?
NOT: kime yazdığımı anlayan anladı lütfen diğerleri "beni mi kast ettin?" gibisinden sorular sormasın
< @mir kardeş şüphenin her türlüsünün dil ile söylemeyince zararsız olduğunu, >
kalbe gelip giden şübhenin zararı yoktur
kalb şübheyi tasdik ederse dille söylemese bile iman gider
< ve arada bir imanımızdan şüphelenip imanımızı kontrol etmenin imandan olduğunu söylüyorlar.İmanından şüphe etmek >
imanlı olduğumuzdan şübhe etmek ayrı
iman ettiğimiz şeylerin varlığından ve doğruluğundan şübhe etmek ayrıdır
1.si "Acaba Allah imanımı kabul edecek mi? Acaba Allah beni Mümin kullarından sayacak mı? Acaba Allah iman iddiamı samimi bılacak mı?"
tarzından şübhelerdir ki bu Ömer ra’tan bile rivayet edilmiştir
yani o bile Allah katında münafık olarak yazılıp yazılmadığından şübhe etmiştir
2.si ise "Acaba Allah var mı yok mu?" tarzı bir şübhedir ki
bunun cevabını yukarda verdim
şeytan bu tür şübheleri kulun kalbine atar
kul bundan hemen tevbe istiğfar edip imanını arttırmalıdır
bunu kalbi ile tasdik etmemeli dili ile de söylemektense ateşe atılmayı tercih etmelidir
< ya da ahiretle ilgili şüpheler kişideki imanın göstergesiymiş, >
ahirettin varlığından şübhe etmek küfürdür
kendi ahiretinin ne olacağını garanti görmemek
korku ile ümid arasında olmak farzdır
sanırım bu ikincisi kast edilmiş
< tabi kamil bir iman sahibinde bunlar olmasa da inançsız birine bu şüphelerin hiç uğramayacağı >
Ömer ra ve ashabtan 20 kadar kişide bu tip bir şübhe varmış
yani "Allah imanımı kabul edecek mi?" türünden bir şübhe
onların imanı kamil değilse kiminki kamil acaba?
< dolayısıyla şüphenin kendisinin imandan olduğu söyleniyor.Ama ne derece doğrudur bilmiyorum, zaten o yüzden soruyorum. >
evet kafir kendini kesin cennetlik görür
hatta daha yeni ibadetlerden yüz çevirdiği halde "önemli olan kalb temizliği. benim kalbim temiz" diyenlerin
Allah’ın bir tür tuzağında olduklarına dair bir rivayet okudum
ve evet yukarda zikrettiğim ashabın şübhesi türünden şübheler imandan olabilir
Allahu Alem
ELHAMDULİLLAH
İşimiz çok zor ebediyetyolcusu, dünya diye bir yerdeyiz. TÜM İNSANLAR GARİB.
İlk ve temel taşı ise NEFS’i ISLAH’ın, ZAHİRE göre hükümlenip, öncelikle NAMAZ, İLLA NAMAZ. İLLAKİ NAMAZ.
Ayet-i Kerimelerin bir çoğu, NAMAZ diye başlıyor.
Peki nasıl bir namaz. HUŞU İÇİNDE KILINAN ve topuğundaki oku almak isteyenlere, iki rekat namaza durayım. Namazım bitene kadar, O’nu oradan çıkartın diyecek kadar İMAN İLE kılınan bir NAMAZ.
Sonra adab-i muhaşeret. Nefs-i Islah’da. Önümüze bir tepsi baklava geldi. Herkes daldı gidiyor. Siz bir tane aldınız ve ELHAMDULİLLAH dediniz. Yeter. Daha gözünüzün önünde bir tepsi baklava duruyor. YETER. Tadına baktınız. Nefsiniz bir tepsiyi önünde görüyor ve size DAHA diyor. Siz YETER diyorsunuz. Gözünüzden de iki damla yaş geliyor. ŞAYAN-I HAYRET. Baklava yerken adam ağlarmı. Gönlünüzü açmışsınız etrafa, bir kız çocuğu soruyor annesine, ANNE BU AKŞAM YEMEK YİYECEKMİYİZ. Siz baklavayı afiyetlediniz. Biride AKŞAM YEMEK YİYECEKMİ. Ümidi bile yok. Acaba yiyecekmi. Nefsinize bakıyorsunuz. DAHA diyor size, DAHA YE. Hadi ye. Nasıl yiyebileceksen öyle ye. Israr ediyorlar size bir tane daha alın diye. Hadi al da nasıl yiyeceksen öyle ye.
Sonra bir öksüz, bir yetim görüyorsunuz mahallenizde, başını okşuyorsunuz, ona sarılıyorsunuz, ne mutlu oluyor. Ama ne mutlu. Baba sevgisini ve muhabbetini sizde buluyor. İlerliyorsunuz ki; bir komşu yolunuzu kesiyor. Hayırdır, diyor. Çocuğun vasıtasıyla anasınamı göz diktin, iyi parça ama değilmi diyor. Kadıncağız çalışıp öksüzlere bakıyor ya. Sizde öksüzlere sarılıyorsunuz ya, bunu niçin yapıyorsunuz. İyi parça için. Zira o kadıncağız birilerinin gözünde maalesef iyi parça. RUH’unu NEFS’inin EMRİ’ne vermiş zavallıya ne diyeceksiniz. Biz sadece yüzüne bakıp, ALLAH ISLAH EYLESİN dedik.
Ne kadar çirkef bişeyle harb ettiğimizi görüyormusunuz.
Bir başka yerde, bir büfenin önünde bir çocuk kendini yere atmış, öyle içten ağlıyor ki; ROMAN kardeşlerimizden, büfeciye soruyorsunuz, neden yere attı bu çocuk kendini. Gofret istemiş. Birde gazoz. YER YÜZÜNÜN HALİFESİ bir gofretle bir gazoz istemiş. Elhamdulillah. Ver bakalım oradan bir gazoz, gofret. Kaç para, iki lira. Ne olacak çocuğun bütün dünyası o zaten. Büfeci bize sesleniyor. Abi sen MANYAKMISIN. Biz vermesini bilmiyormuyuz. Onlar bir dadanırlar sana, feleğin şaşırır. MANYAĞIZ KARDEŞİM BİZ, FELEĞİMİZ ŞAŞIRSIN. FELEK DÜNYA DEĞİLMİ.? ŞAŞIRSIN NAMERT.
GARİBİZ BİZ BU DÜNYADA, EY EHLİ İMAN. GARİBİZ.
Birileri MELEK görmeye çalışır. Birileri PEYGAMBER(S.A.V.)’i. Sonra Allahu Taala’ya kavuşup, Cenneti hayal ederler. Cennet O Kadar Ucuzmu.?
İNSAN’ı gör. İNSANI. Hizmetine binlerce MELEK verilen İNSAN’ı.
Alemlere Rahmet Peygamberi (S.A.V.)’i dahi emrine verdiği İNSAN’ı.
Bir kulumun işini bitirenin, ahirette işini bitiririm diyen İNSAN’ı.
Yine daldık gidiyoruz. Yazı oldukça uzamaya başladı. Bu kadarla iktifa edelim İnşaAllah.
ebediyyetyolcusu
Elhamdülillah@
Kardeşim, Rabbim cümlemize son nefeste
Ey mutmain (tatmin bulmuş) nefis,
Rabbine, hoşnut edici ve hoşnut edilmiş olarak dön.
Artık kullarımın arasına gir.
Cennetime gir." Fecr (89/ 27-30)
müjdesini vererek o bahtiyar kullarından eylesin.
ELHAMDULİLLAH
İnşaAllah. Amin.
ebediyyetyolcusu
Elhamdulillah@
Kardeş farz ayn olan ibadetler sorun değil, farzı kifayede gücün yettiği kadar, Allahu teala kimseye taşıyamıyacağı ağır yükü yüklememiştir. Aşırı gidenleri de zaten sevmediğini bildirmiştir hem nice aşırı gidenler helak olmuşlardır.
İbadet konusu bir yana, bu nefs tezkiyesini zikre bağlıyorlar sanki sadece oturup ismi celal zikri çekmekle nefs arınacak öyle bir şey yok bence, sizi bilmem örneğin zikri çek çık dışarı her taraf açık saçık Kız Kadınlarla dolu koruyabilir mi seni o çektiğin zikir o anda ?
Nefs öyle bir şey ki adeta insanın içinde bir canavar var sanki, onu nasıl arındıracağım diye yıllardır uğraşıyorum sende Rabbim müjdeli ayetlerini verince bilmek istedim ki, o ayetler insanın cehennemden beratıdır ve büyük mutluluk ve kurtuluşun müjdesidir.
ELHAMDULİLLAH
İbadet konusu bir yana, bu nefs tezkiyesini zikre bağlıyorlar sanki sadece oturup ismi celal zikri çekmekle nefs arınacak öyle bir şey yok bence, sizi bilmem örneğin zikri çek çık dışarı her taraf açık saçık Kız Kadınlarla dolu koruyabilir mi seni o çektiğin zikir o anda ?
O zikri nereden çektiğine bağlı değilmi bu. Gönülden çektide sokağa çıktığı zaman, açık saçık denileni gördüğünde (Bu kısmı garipseyebilirsiniz, Ancak bu hal olabiliyormuş.) O gördüğünü tesettüre büründürüp, Elhamdulillah diyebilirmiş İNSAN. Biz HOCAM’ıza bunu sorduğumuzda, İNSAN’ın gözüyle soyduğuna inanıyorsunuzda, gözüyle giydirdiğinemi inanmıyorsunuz demişti. Nasrettin Hoca’nın KAZANIN DOĞURDUĞUNA İNANDINDA, ÖLDÜĞÜNEMİ İNANMIYORSUN dediği gibi. Denedik bu hali olabiliyormu diye. Oluyor BİİZNİLLAH. Gözle baktığınız yerdeki her şeyi değiştirebiliyorsunuz. Deneyiniz İnşaAllah bunun böyle olduğunu müşahade edeceksiniz. NEFS çıldırıyor. Ama sizde bir iç huzuru oluyor. Dünyadasınız yine bir yere gittiğiniz yok. Ama baktığınız yerde ne görmek istiyorsanız onu görüyorsunuz. Oyun gibi. Ama oluyor. İnşaAllah sizde deneyiniz.
< Nefs öyle bir şey ki adeta insanın içinde bir canavar var sanki, onu nasıl arındıracağım diye yıllardır uğraşıyorum sende Rabbim müjdeli ayetlerini verince bilmek istedim ki, o ayetler insanın cehennemden beratıdır ve büyük mutluluk ve kurtuluşun müjdesidir >
Dediğiniz gibi, NEFS çok müthiş bir şey. Rab’bim diyor ki; NEFS’lerinize ZULMETMEYİN. Ne yapacağız ISLAH edeceğiz. Tanımadığımız bişeyi nasıl ISLAH edeceğiz. Demekki önce tanıyacağız. Biz tanıyamıyorsak, NEFS’i tanıyan bir EHL’ini bulacağız. O bize NEFS’in ıslahı hususunda, KADILIK MAKAMI’ndan bizi alacak, üzerinde SALTANAT KIYAFETİ, mahalle mahalle ciğer sattıracak. TUVALET TEMİZLETECEK. Abdest suyunu sabahları size ısıttıracak, o su bitmeden de abdestini bitirmeyecek, sonra siz soğuk suyla abdest alacaksınız. Adab-ı Muhaşeret’i öğreneceksiniz. Kelamı öğreneceksiniz. Ayet-i Kerimeleri mana üstüne mana alacaksınız. Hadis ilmini alacaksınız. Akaidi alacaksınız. Fıkhı alacaksınız. Ondan sonra bir bakacaksınız ki; İnşaAllah. Rab’biniz ile sizin aranızda Şeytan Aleyyullana’ya yarenlik yapan NEFS’iniz, Sizinle Şeytan Arasında irtibat kuran NEFS’iniz, artık size hiç bir şey diretmez hale gelmiş. Şeytan Aleyyullananın işine yaramaz bir hal almış. Size muti olmuş. Bizde böyle bir NEFS varmı. Yok. Peki nerden duyduk. HOCAM’ız söyledi zaman içerisinde kademe kademe yaşıyoruz İnşaAllah. Sonra bir bakıyorsunuz ki; ALLAHLA KUL ARASINA HİÇ KİMSE GİREMEZ demelerindeki manayı bizatihi görüyorsunuz. Şeytan Aleyyullana, RAB’binize giden yolun üzerine oturmuş cirit atıyor. Hangisi size isabet ederse. Kaç kaçabilirsen malzeme çok elinde.
İşte burada çok İNSAN o derecelere gelmişken, LAL oluyor. KÜFR bataklığına daldığını zan ediyor. Ne işim var benim burada deyip geri dönüyor. Hani derlerya KOCAKARI DİNİNE TABİ OL. YAT KALK ALLAH DE GİT. Niye; çünkü zahmeti yok. İşin zahirinde zaten RAB’bin o kadarına razı. Ama RAHMET’e TALİP’sen ZAHMET’de var. İşte orada anlıyorsun ki; ŞEYH’i OLMAYANIN ŞEYH’i ŞEYTAN oluyor. Öyle küçümsemeye gelmez, inanın çok tecrübeli ve hakikaten alim. Nasıl ki; Kur’an-ı Kerim’i okuyupta ilmini arttıranların yanında, küfrünü arttıranlarda oluyor. Melun küfrünü arttırmış, size öyle ivalar veriyor ki; İşte orada RAB’bini bilen bir kula ihtiyaç duyuyorsunuz. Zira BENİ BİLEN KULUMA, ŞEYTAN’ın İVASI CAHİLANEDİR….. Hani forumda bazen birileri BEN RABBİME KÜFREDİYORUM diyorya. İşte aslında orası bir hazine. Ama klavuz yok. Diyemiyorsun ki; Allah size mubarek etsin halinizi, dalga geçiyor bu sapık diyecek. Desin önemli değilde. İvadır o iva şeytanın ivasıdır deyip, kesiyorsunuz. Halbuki iva ama bir başka nefsin haline geçmeden önce Şeytan Aleyyullana’nın feryadı figanı o aslında. NEFS’i kaybedecek ALEYYULLANA. İNSAN’da makam atlıyacak. HOCAM öyle diyordu.
İnşaAllah bu kadarla iktifa edelim yazı okunmayacak bir hal aldı. Oldukça uzadı.
fanihayat
Elhamdulillah Kardeşim, bende nefs konusunda zayıfım…:(
Yazında…İNSAN’ın gözüyle soyduğuna inanıyorsunuzda, gözüyle giydirdiğinemi inanmıyorsunuz demişti.
Bu benim için çok önemli ve basit bir cümle olarak da görmüyorum, daha açık bir şekilde izah edebilirmisin bu cümleyi yani çıplakları gözle giydirmek nasıl olur Kardeşim ?
ELHAMDULİLLAH
< Bu benim için çok önemli ve basit bir cümle olarak da görmüyorum, daha açık bir şekilde izah edebilirmisin bu cümleyi yani çıplakları gözle giydirmek nasıl olur Kardeşim ? >
Sizin veya bizim baktığınız şey, öncelikle haram. Harama tevessül. Bundan kim hoşnut olur, kim muzdarip. Şeytan Aleyyulana bundan hoşnut olur. Ancak RAB’biniz sizi TÜM SEMAVATA örnek olarak gösterip, İŞTE BENİM KULUM demek ister. Bir nevi zina. Rab’bimizin hoşnut olmadığı ve NEFS’imizle dahi ona tevessül etmememizi istediği bir hal. Ne zaman için. O an ve O zaman için. Şimdi önünüzde iki seçenek var. Birinci seçenek, NEFS’inize gem vuracak ve o çıplağı giydireceksiniz. İkinci seçenek, şehvet ile bakıp NEFS’inizi azdırıp, Şeytan Aleyyullana’ya yaren eyleyeceksiniz.
Tıpkı bir dizaynır gibi. Beyninize ol diye EMRETMEYİ TALİM EDECEKSİNİZ. Kafanızdan bir tesettürü anında giydireceksiniz ve kendinize şunu TALİM EDECEKSİNİZ. Soyma. en kolayıda çarşafı giydirmek. TALİM EDİN BİR KAÇ KEZ İNŞAALLAH göreceksiniz.
Olmuyor kardeşim, NEFS’im buna müsaade etmiyor. Aksine giydireceğime soyuyorum.
O halde gördüğünüzden hicab ile kaçınacaksınız. Gördünüz, gözünüzü çevirdiniz ancak gözucuyla dahi NEFS ulaşmak istiyor. Elinizi gözünüze kapatın. Ya hu bu kadar zahmete değermi. Bak geç ne olacakki; O bakış eğer şehvetle ise, bir başkasının kızına, belki bir anneye, yani bir eşe vesaireye baktığınızı bilmeniz gerekir.
En başta kendinize yazık edersiniz. NEFS’inize ZULM edersiniz. Şeytan Aleyyullana’yı hoşnut edersiniz, baktığınızın hakkına giriyorsunuz ki; cahiliyeden sonra niceleri varki o çıplaklık haline tövbe eder kurtulur da, siz o hale şehvetle müdahil olmaktan sorumlu olursunuz. Daha bunun eş hakkı, ana hakkı, baba hakkı kul hakkı vesaire liste uzadıkça uzar.
NEFS’inizi TERBİYE yoluna çıktıysanız eğer, O yol hedefi Rab’binizin Rızası Olan bir yoldur. Kolay değil. Zordur. RAHMET’e TALİP iseniz sen eğer, muvakkat bir zaman için ZAHMET’de talip olacaksınız demektir.
fanihayat
Elhamdulillah Kardeş,
Bakmak hususunda şehvetle bakmam aksine bazen baktım mi ayet bile aklıma geliyor.
Doğrusu, Biz insanı en güzel bir biçimde yarattık. (Tin Suresi, 4) Ne güzel yaratılmış genellikle bu hal var
Sonra aşağıların aşağısına çevirdik. (Tin Suresi, 5) Allah’ın emrine uymadığı için de peşinden bu ayeti düşünürüm.
Ama bazı zaman da çok kötü düşünceler geliyor ki tövbe estağfurullah, asıl bundan kurtulmak istiyorum.
Şeyh’e tabi olmuşluğum var ben yurtdışındayım bir keresinde fırsat olmuştu ama devamlı onu görmeme de imkân yok. Rabıta filan hiç becerememde bana ters geliyor.
Tesettür yerine ateş giydiğini görsek daha iyi olmaz mı ? Gerçekten böyle düşünüyorum.
Beyine ol emretmek ne haddimize, Rabbim ol derse olur ki, Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz ayeti var.
Sonra Yusuf Suresinde "Ben nefsimi temize çıkaramam, Rabbimin koruyup acıdığı başka nefs var gücüyle kötülüğü emreder buyruluyor ki nefsi emmareden söz eder.
Bundan da nefsin arınmasının insanın kendi elinde olmadığı anlaşılıyor, ne dersin ?
ELHAMDULİLLAH
Cüz-i İrade’yi Külli’ye teslim etmeye çalışmak. Nefs’i Emmareyi, Mutmaineye çıkartmaya çalışmak.
Yusuf Suresi 53
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Nefsimi temize de çıkarmıyorum, çünkü nefis kötülüğü emreder; meğer Rabbim rahmetiyle bağışlaya, çünkü Rabbim çok bağışlayan, çok merhamet edendir.»
Nefsimi temizede çıkarmıyorum.
Neden.
Nefsini temizlerken, müdafaa ederken, NEFS’de müdahil olacak çünkü.
Çünkü NEFS KÖTÜLÜĞÜ EMREDER.
Buradaki olay olmuş bitmiş bir husus üzerinde SAVUNMA, MÜDAFAA hususu.
Ancak O bir Peygamber (A.S.) ve üstelik Nefsi Mutmaine sahibi.
Neden savunmuyor kendini. Çünkü Nefs-i Mutmaine’den geri dönüş yok. Savunmaya ihtiyaç yok. Nefs-i emmare gibi velveleye verici değil.
MEĞER RAB’bim RAHMETİYLE BAĞIŞLAYA. çünkü Rabbim çok bağışlayan, çok merhamet edendir.
Kırlangıç.
Peki @mir kardeş kalbimizin tasdik edip etmediğini nasıl anlayabiliriz?
@mir
kardeş bunu Allah’tan sonra en iyi kalbin sahibi bilir
eğer kalbinden geçen şübheyi tasdik ediyorsan bu amellerine ve sözlerine yansır
mesela ahiretin varlığından şübhe ediyorsan
namazları aksatmaya felan başlarsın
"amaaaan zaten ahiretin varlığı da kesin değil" dersin
Allah korusun
Kırlangıç.
Şimdi çok korktum.Son zamanlarda içimde eski namaz kılma isteği yok çünkü, hepsini kılıyorum ama geciktiriyorum.Bunun işareti midir diyorsunuz? Allah korusun, gizliden imanımı kaybederim diye çok korkuyorum.
@mir
olmasa da kılıyorsun değil mi?
hatta kimse senin namaz kılıp kılmadığını bilmese de kılıyorsundur
dolayısı ile kalbinde şübhe yok demektir
arada bir şeytan vesvese atar
ama siz bunu amelle ve kalble tasddik etmedikten sonra sorun olmaz
Allahu Alem
Müslim’in İbnu Mes’ud (radıyAllahu anh)’dan kaydettiği bir rivayet şöyledir: "Dediler ki: "Ey Allah’ın Resulû, bazılarımız içinden öyle sesler işitiyor ki, onu (bilerek) söylemektense kömür kesilinceye kadar yanmayı veya gökten yere atılmayı tercîh eder. (Bu vesveseler bize zarar verir mi?)". Hz.Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm): "Hayır bu (korkunuz) gerçek imanın ifadesidir" cevabını verdi."
Kırlangıç.
Evet evde yalnız olsam da mutlaka kılarım.Allah razı olsun @mir kardeş, çok korkuyordum.İman her şeyin başı, her amelin şartı ve ebedi saadetin anahtarı bana göre.O olmayınca insanın hayatı kayıyor.O yüzden imansız olmak kadar korktuğum bir şey olmasa gerek.Galiba şeytan da bu konudaki evhamlı halimi bildiği için bu zaafımdan yararlanıyor.
Cunup iken kulak temizlemek, Allahu ekber