Vesvese , Şirk ile Aşk

Vesvese , Şirk ile Aşk

yandı_yurek
Arkadaşlar ya dün bu birisini Allah kadar sevmek ve Allahtan çok sevmek ile ilgili şirk okudum ve yani nasıl diyim öyle bir sinirlendmki kapının alt tarafını kırdım

Şuan Deli gibi Öfkeliyim … Ben birisine aşık olamıycakmıyım yani ? ben 16 yaşındayım Allah aşkını tam olarak anlayamıyorum şuan içimden zorlamı lan sevecem o kızı fln şeyler geçiyo sanki bilerek düşündüm gibime geliyor cidden pskolojim darmadagın ………………………………………….. ………………………………………….


Cevap: Vesvese , Şirk ile Aşk

SeytanaAldanma
kardeşim Allah’ı sevmek demek Allah’dan korkmak demektir korkarsan seversin yanlış anlamışsın


Cevap: Vesvese , Şirk ile Aşk

yandı_yurek
ya ben acayip korkuyorum zaten korkmasam bunları yazarmıydım buraya tövbe edermiydim namaz oruc tutarmıydım Allah benim canımı alcak diye vicdanım çok rahatsız sizce bu yeterli deilmi 🙁 ben bir kıza deli gibi aşıgım Allahım affetsin kızdım canım Allahıma. .. sevicem lan o kızı dedim içimden ama bilerek ya napıyım kusura bakmayın cidden çok kötü durumdayım .. tek sevdigim Allah vede yalan dedim ama yanlıslıkla şöyle demek istedim tek sevdigim Allah vede gerisi yalan yerine geriisi cıkmadı agzıma bu kelime geldi cokmu günah işliyorum ? Bu arada Allah razı olsun


Cevap: Vesvese , Şirk ile Aşk

SeytanaAldanma
kardeşim sonunun nereye gidecegini düşünememişsin tevbe et kendini düzelt


@mir
birini Allah’tan çok sevmek demek
o kişi sizden Allah’ın emrine karşı gelmenizi istediği zaman ona itaat etmektir

mesela -İslami edebe uygun olarak- sevdiğin kızla beraberken
namaz vakti gelince namaza gitmene engel olmaya kalkıyorsa
sen de ona itaat eder de namaza gitmezsen onu Allah’a ortak tutmuş olursun

yoksa birini sevmek şirk değildir

< Berire radıyAllahu anha İslâm hukuku bakımından pek önemli sonuçların çıkmasına vesile olmuş bir bahtiyar hanım sahabi…Ifk hâdisesinde Rasulullah sallAllahu aleyhi vesellem Efendimizin kendisiyle istişârede bulunduğu güvenilir bir hanım…İnsanlara nasihat vermeyi kendine düstur edinen, hasbi davranışlarıyla çevresinde sevilen örnek bir tebliğ eri…İslâm sayesinde tattıklarından diğer insanların da tatmasını arzu eden ve bu uğurda gayret gösteren fedakâr bir hanım!..Hazreti Âişe radıyAllahu anha annemizin satın alıp âzad ettiği mutlu bir câriye…O, Mekke’de, cahiliye döneminde, Ebu Leheb’in oğlu Utbe’nin câriyesi idi. İslâm nurunun gönülleri aydınlattığı ilk yıllarda Allah’a ve Rasûlüne inanmış, İslâm’la şereflenmiş bir bahtiyardır.O,ilk evliliğini Mekke’de câriye olduğu günlerde Muğîs adlı siyâhî bir köle ile yapmıştı. Onun bu hayatı, inandığı gibi yaşamasını kısıtlıyordu. İslâm’ı daha hür bir şekilde yaşamak istiyordu. Onun için Allah’a içten ,samimi olarak dua ediyordu.Berîre radıyAllahu anha zaman zaman Hazreti Âişe radıyAllahu anha annemizin hizmetinde bulunurdu. Medine-i Münevvere’ye hicret edince daha çok hizmet etmeğe başladı. Hâne-i saadete sık sık gider oldu. Bir ara Hazreti Âişe (r.anha) annemize kölelikten kurtulmak istediğini söyledi.Hazreti Âişe radıyAllahu anha annemiz de onun bu sıkıntısını iyi biliyordu. Berire radıyAllahu anha’nın Allah’a ve Rasulüne teslimiyet ve muhabbetine yakınen şahitdi.Onu bu sıkıntıdan kurtarmak için satın alıp âzad etmek istiyordu. Fakat sahipleri şart koşuyordu. Bize bağlı olacak, velisi biz olacağız diyerek, vilâ şartını öne sürüyorlardı.Rasulullah sallAllahu aleyhi vesellem Efendimiz, Hazreti Âişe radıyAllahu anha annemizin, Berîre (r.anha)’yı hürriyetine kavuşturmak için çok gayret sarfettiğini de biliyordu. Ama bir türlü Berîre (r.anha) hür olamamıştı.Bir gün Rasûl-i Ekrem sallAllahu aleyhi vesellem Efendimiz, Hazreti Âişe radıyAllahu anha annemize onun hakkında : – Ya Âişe! Berîre’nin durumu nedir? diye sordu. O da: -Ya RasûlAllah! Sahibleri şartlar koşuyor, işi zorlaştırıyorlar. Vilâ şartını öne sürüyorlar diye cevap verdi.Bunun üzerine Fahr-i Kâinat sallAllahu aleyhi vesellem Efendimiz, Hazreti Âişe radıyAllahu anha’ya: – Onu satın al ve âzad et. Onlar istedikleri şartı koşsunlar. Vilâ, âzad edenin hakkıdır, satanın değil buyurdu.Sonra, Rasûl-i Ekrem sallAllahu aleyhi vesellem efendimiz halka hitaben: – Bazı kimselere ne oluyor ki, Allah’ın kitabında ve Rasûlünün sünnetinde bulunmayan şartları ileri sürüyorlar?Böyle şart ileri sürmek bâtıldır. Eger yüz şart bile koşsa Allah’ın hükmü daha doğru ve daha sağlamdır. buyurdu. (Buhari, Büyû , 73)Rasûl-i Ekrem sallAllahu aleyhi vesellem efendimiz, velayet hakkının, parayı ödeyip köleyi âzad edene ait olduğunu, bu konuda ileri sürülen şartın bir değer taşımadığını söyleyince; Hazreti Âişe (r.anha) annemiz hemen bedelini ödeyerek Berîre (r.anha)’yı satın alıp hürriyetine kavuşturdu.Sözlükte sevgi, dostluk, yetki ve yardım anlamına gelen velayet (veya vilayet) İslâm hukukunda başkaları adına onların rızaları aranmaksızın hukûkî işlemde bulunma yetkisini ifade eder. Bu yetkiyi taşıyan kimseye de "veli" denir.İslâm hukukçuları velinin hür, âkil (temyiz gücüne sahip) baliğ ve müslüman olması gerektiği üzerinde görüş birliği içindedir.Müslüman olmayanların müslümanlar üzerinde velayeti caiz görülmez. Velinin erkek olması Hanefîler’e göre şart değilse de diğerlerine göre şarttır.Berîre (r.anha) hürriyetine kavuşunca artık Mugîs ile evli kalma mecburiyetinde olmadığını öğrendi ve ondan ayrıldı.Kocası onu çok seviyordu. Berire’nin kendisini terk etmesine dayanamadı. Medine sokaklarında ağlayarak dolaşmaya başladı.Mugîs’ın gözyaşları içinde Mecnun gibi dolaşmasına hayret eden Rasûl-i Ekrem sallAllahu aleyhi ve sellem Efendimiz, birgün amcası Hazreti Abbas radıyAllahu anh’a: Mugîs’in Berîre’ye olan aşkına, onun da Mugîs’e karşı duyduğu nefrete hayret etmiyormusun? diye sormuştu. Mugîs o derece âşık olmuştu ki, belki Rasûl-i Ekrem sallAllahu aleyhi ve sellem aramızı bulur diye ümidle yaşamaya devam ediyordu.Birgün perişan halini Efendimize arzeyledi ve bu konuda şefaat etmesi için yalvardı. (Üsdü’l-gâbe , I, 1320)Ümmetinin ıstırap çekmesine dayanamayan Fahr-i Kâinat sallAllahu aleyhi ve sellem Efendimiz Berîre’ye: Keşke tekrar kocana dönsen! diye ricada bulundu.Berîre (r.anha) bu sözün bir emir olup olmadığını öğrenmek istedi.Şayet böyle davranmasını Rasulullah sallAllahu aleyhi vesellem emrediyorsa, Mugîs’ten hoşlanmamasına rağmen ona elbette dönecekti. İşte bu hadiseyi anlatan bir hadis-i şerifte olay şöyle geçmektedir:İbni Abbas radıyAllahu anhüma Berîre ile kocası arasında geçen olaya dair şunları söyledi:Peygamber aleyhisselâm Berîre’ye:– Keşke tekrar kocana dönsen! buyurdu.Berîre (r.anha):-Yâ RasûlAllah! Böyle yapmamı bana emrediyor musun? diye sordu.Rasûl-i Ekrem sallAllahu aleyhi vesellem:– Hayır, sadece aracılık yapıyorum buyurdu.Bunun üzerine Berîre (r.anha):-Benim ona ihtiyacım yok, dedi. ( Buhari, Talak 16. Ebu Davud, Talak 21. İbni Mâce, Talak 29.)Rasulullah sallAllahu aleyhi vesellem Efendimiz ona kocasına dönmeyi emretmediğini, bu konuda kendisini tamamen serbest bıraktığını, ama bir din kardeşi olarak aracılık yaptığını söyledi.Berîre (r.anha) istemediği bir evliliğe Rasul-i Ekrem sallAllahu aleyhi vesellem Efendimizin kendisini zorlamadığını öğrenince çok sevindi.Dinî bakımdan tamamen serbest olduğunu öğrenince kocasından ayrılmayı tercih etti. Mugîs ile evli kalmayı kesinlikle düşünmediğini belirtti. (Riyazüssalıhın Terceme ve şerhi, II, 237-239)Berîre (r.anha) İfk hâdisesinde kendisiyle Rasûlullah sallAllahu aleyhi vesellem efendimizin istişarede bulunduğu bahtiyar hanım sahabilerdendir.Münafıkların fitne ve fesadları neticesinde vukû bulan İfk hâdisesi’nde uzun müddet sıkıntı ve meşakkatlere mâruz kalan Rasûl-i Ekrem sallAllahu aleyhi vesellem Efendimiz , hanımlarından Zeyneb Binti Cahş (r.anha) ve Hazreti Âişe annemizin câriyesi Berîre (r.anha) ile istişare etmişti.Onların Hazreti Âişe (r.anha) annemiz hakkındaki fikirlerini sormuştu. İkisi de hüsn-i şehadette bulunmuşlardı. (Buhârî , Şehâdât, 16)Berîre (r.anha) hane-i saadete sık sık gidip geldiği için birgün kendisine tasadduk edilen bir etten Rasûl-i Ekrem sallAllahu aleyhi vesellem Efendimize de ikram edilmişti. Etin nereden geldiğini öğrenen Allah Rasûlü sallAllahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuşlardır: – Bu ona sadakadır, bize ise hediyedir. (Buhari, Zekat 62; Nikah 19. Müslim, Zekat 170 )Hicretin 9 veya 10. yılında meydana gelen Berîre (r.anha)’nın başından geçen bu hadiselerden ahlâkî ve hukukî bakımdan pek çok önemli sonuçlar elde edildiği rivayet edilmiştir. İbn Hacer, Fethu’l-bâri adlı eserinde (IX, 320-326) elde edilen hükümleri şöyle özetlemiştir.1- Velayet hakkı, bedelini ödeyip köleyi âzad edene aittir,2- Âzad edilen kadın köle (câriye), kocasından ayrılıp ayrılmama konusunda serbesttir.3- Hürriyetine kavuşan kadın köleler eşlerinden ayrıldıkları takdirde hür kadınlarınki kadar iddet bekleyeceklerdir.4- Berîre kendisine sadaka olarak verilen bir miktar etten Hz. Âişe’ye hediye etmiş, bu etten yemek isteyen Hz. Peygamber’e -sadaka kabul etmediği dikkate alınarak- etin mahiyeti hatırlatılınca Berire’-ye sadaka olan bir şeyin kendilerine hediye sayılacağını söylemiş, bundan da birine sadaka olarak verilen herhangi bir şeyin o kimse tarafından peygambere hediye edilebileceği sonucu çıkarılmıştır.Berîre (r.anha) insanlara öğüt vermeyi severdi.Halife olmadan önce ileri derecedeki dindarlığı ile tanınan Abdülmelik b. Mervân , onunla zaman zaman sohbet ederdi. Berîre onda gördüğü bazı kabiliyetler sebebiyle ileride halife olabileceğini kendisine hatırlatarak kan dökmemesini tavsiye etmiş ve Hazreti Peygamberin:"Kişi cennet kapısına kadar getirilip cennet kendisine gösterildikten sonra bile, haksız yere bir müslüman kardeşinin kanını akıttığı için gerisin geri çevrilir" dediğini söylemiş ve onu uyarmıştı.Nesâî’nin es-Sünen’inde yer alan bir rivayete göre Berîre (r.anha)’nın Yezîd b. Muâviye dönemine kadar (60-64/680-683) yaşadığı rivayet edilir.Allah ondan razı olsun. Rabbimiz cümlemizi şefaatlerine nail eylesin. Âmin. >


yandı_yurek
Anladımm ozamanlar namaz kılmazdım Ramazan Ayında tüm günahlarımı bıraktım ve namazlara dualara başladım ya çok saolun yaaaaa <3333 bir an Allahıma kızdım içimden sanane istedigim kızla cıkarım sözler geçti bilerek veya bilmeyerek tövbe etsemm ? Allahım affedermi ya 🙁 yolda yürürken hep Allahıma dua ediyorum sen teksin diyorum başka ilah yok diyorum bide aklımdan şöyle sözler geçiyo görünmeyen birine dua flnmı etcem haşa tövbe tövbe çok etkilendm ya bilerek veya bilmeyerek dediysem bunları tövbe etsem namazıma devam eetsem Allahım affedermi @mir abi ?


@mir
samimi bir tevbe ile tüm günahlar affedilir
sen tevbe et
bol kelimei şehadet getir
namazını ve diğer ibadetlerini yap
Kur’an meal ve hadis oku yeter


yandı_yurek
affına sıgınarak son sorum var … kızmazsanız ..

ya ben tövbede nasıl diyim bu dedikllerimden çok rahatsız deilim ama bu vesveseler vs vs hepsi beni çok rahatsız ediyordu tövbe ediyorum

yani kısacası içinin yanarak tövbe edilmesi kabul olurmu içim vicdanım çok rahatsız ?


@mir
< bu dedikllerimden çok rahatsız deilim
içim vicdanım çok rahatsız ? >

anlamadım
söylediklerinden pişman değilsen neye tevbe edeceksin?
pişmansan ve tevbe dersen tevben kabul olur


yandı_yurek
ya hayır bazı bikaç şeyler yaptım onlardan fazla rahatsız deilim ama kul haklarım oldu çaktırmadan paralarını iade ediyorum çok pişmandım hatta srf bu gü
nahlar için namaza başladım korkuyrdum Allahtan canımı alcam diye öldürcek diye ve içim çok yanıyordu benim hergün bunları düşünüyordum ve vesveselerdede içim çok yanıyordu tövbe ettim yani içimin yanması dedigin gibi pişmanlıkla tövbeler kabul oluyor deilmi ?? bir kaç kere oyunda Adamın Allahına küfür etmiştim ondan çok vicdanım rahatsız deil cünkü ben şirki mirki bilmezdm ama yinede tövbe ettim .


yandı_yurek
yani dogal olarak Adamın Allahı bizim benim Allahım oluyor şu an bile vesvese geldi ….


yandı_yurek
Şöyle diyim mukaddes değerleri hiçe sayacak kadar aşık olmak şirke girer diye biliyorum ve bir hadisi şerifte şöyle buyruluyor : Bir kimsei bir kadını sever ve ona kavuşamazsa ve bu aşkını kimseye açıklamaz ve bu halde ölürse şehit sayılır ya emir abi bir üyemiz böyle bir şey yazdı aklım iyice karıstı yine vesveseler geldi ya ya bir cevaplarmısın bu nedemek ya


@mir
< bir hadisi şerifte şöyle buyruluyor : Bir kimsei bir kadını sever ve ona kavuşamazsa ve bu aşkını kimseye açıklamaz ve bu halde ölürse şehit sayılır >
bu uydurma bir hadistir


yandı_yurek
bencede @mir abi son sorumdur sana . cevabını 4 gözle bekliyecegim . bir kıza deli gibi aşık olmamda sakınca yok yani ben bilmezdim şirki felan bilseydim daha dikkat ederdm hani aşık olma konusunda deilde onla z aman geçirme vs vs .. ama zaten sınıftandı 1 keremi ne bulustuk baska bulusmadık hem cıkmadık biz sadece ben aşıgım


@mir
aşık olmak günah değildir
Berire ile Muğis’in kıssasını hatırla
yeter ki İslami sınırları aşma
bir kişiyi razı edeceğim diye Allah’ı gazaplandıracak bir iş yaparsan
işte o zaman iş şirke kadar varır
Allah korusun


yandı_yurek
Gazaplandıracak iş yaparsan dediginden şunu anlıyorum Allahı kızdırmak veya dediginiz gibi Namaza gitcegin yere sevgilinle gezmekse eğer ben namaz kılmıyordum ozamanlar .. ve ben suana dek sevgilimle hiç bulusmadım .. cıktıklarımla hiç bulusmadım anca balkondan ..


yandı_yurek
@mir abim biliyorum nedesem de bana yaranılmıyor .. ama cevaplayı ver be abi seninde canını sıktım kusuruma bakma cahillik işte ..


@mir
kardeş ortada soru yok ki neyi cevablayayım?


yandı_yurek
anladım saolasın emir abi


vesveseli
Kim âşık olur da iffetini korur, halini gizler ve bu yüzden ölürse, şehit olarak vefat eder .(Keşfu’l Hafâ)
Demek ki, dinimizde iffeti muhafaza etmek ve sevgisi sebebiyle günah işlememeye sabretmek, çok sevaptır. Çünkü genel olarak sevgi insanı kör ettiği için, insanın kendisini günah işlemekten alıkoyması zordur. Zor olan işleri başarmanın sevabı da büyük olur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:"Ümmetimin üstün olan kimseleri, aşk belasına maruz kalınca iffetini muhafaza edenlerdir." (Deylemi)

"Aşkını gizleyip iffetini muhafaza ederek ölen şehittir" mealindeki hadis, Hz. Aişe ve İbn Abbas’tan gelen rivayetlere dayanmaktadır

Bu konudaki rivayetleri zayıf gören alimlerin yanında sahih kabul eden alimler de vardır(bk. El-Makasıdu’l-hasene, 1/658).

Bilindiği üzere, aşk denilen aşırı sevgi duygusu, duygusal şehevî arzulardan çok farklı bir gerçektir. Genellikle aşk, kişinin iradesi dışında, insanın kalbine-davetsiz misafir olarak- gelip yerleşen bir olgudur. Bu işte, muhatabın gerçek güzelliğinden ziyade, gönlün kabulüne göre izafî bir güzellik söz konusudur. Gözü kör olan aşkın cazibesine kapılan kişinin gözünde, sırf sevgilisinin güzelliği vardır. Bazen cinnete varan bir durum söz konusu olabilir ve akıl tamamen bloke edilebilir.

İnsanın iradesi dışında gelip kalbini kemiren aşk olgusu aynı zamanda –imtihanın bir versiyonu olarak- bir nevi kalbî/ruhî bir hastalık olarak da kabul edilebilir.


yandı_yurek
@mir abi anlamadın sen beni ya ben namaza başladım arada kılamıyorum kılabildigim kadar kılıyorum birine aşık olmamda sakınca varmı ne bulsuuyoruz ne konusuyoruz ?


yolda yürürken vesvese, Vesvese sirk sayilir

Yorum yapın

1melek.com petinya.net Kompozisyon/ !function(){"use strict";if("querySelector"in document&&"addEventListener"in window){var e=document.body;e.addEventListener("mousedown",function(){e.classList.add("using-mouse")}),e.addEventListener("keydown",function(){e.classList.remove("using-mouse")})}}();