Said Nursi nin reenkarnasyon yorumu
yskk
Said Nursi ‘nin reenkarnasyon yorumu na katılıyormusunuz?
Cevap: Reenkarnasyon
Snowdrop
lütfen böyle konular açmayın.bu tür tartışmalı konularda uyeler arasında kavgalar yaranıyor.modeatör yada adminstrator olmasam da bir uye gibi yorumumu yazdım.
Cevap: Reenkarnasyon
karadamlalar
bunu da mı duyacaktık 🙂
Cevap: Reenkarnasyon
Snowdrop
ben bir uye gibi tavsiyemi etdim.ben hiç kimseye karışmıyorUm.kim ne isterse yorumunu yaza bilir.
mesela bir kere basit bir soru sordum sormaz olaydım alem bir birine karışdı:forumduasi.com/sizden-gelen-sorular/227301-bir-uye-niçin-ceza-alir-ve-cezali-suresi-ne-kadardir.html
yskk
Kardeşim, ben yeni duydum , İslam alimleri reenkarnasyonu reddeder, ama bu alim ben 80. bedenimdeyim diyormuş, doğrumu diye sordum.
Snowdrop
ben bir tavsiye etdim yalnış etmişim ne sorarsanız sorun beni ilgilendirmez.
Galus
tek kelimeden oluşan başlıklar kullanmayalım lütfen dikkat edelim.
Kırlangıç.
Risaleleri okumuşluğum var, faydalı eserler ama böyle bir şey nerede geçerse geçsin kulliyen yalandır. İNANMAYİNİZ.
islamyolu
< Kardeşim, ben yeni duydum , İslam alimleri reenkarnasyonu reddeder, ama bu alim ben 80. bedenimdeyim diyormuş, doğrumu diye sordum. >
Cümleye tam bakıp manasını anlamamız lazım. Bediüzzaman hazretleri büyük alimdir. ve senin anladıgın gibi reenkarnasyonu kesinlikle savunacak biri olamaz . Risale nur ‘u anlayamayan bazı kıt akıllılar Bediüzzaman hazretlerini karalamak için uğraşıyorlardır. biliyorsun Ahir zamandayız. Eski Alimlerimizi karalamak bunlarda sanat haline döndü. İmam Azam a kadar karalıyorlar. böyle insanlardan Allah’a sığınırım
ELHAMDULİLLAH
Reenkarnasyonmu….????
Tabiki Hayır…..
Said Nursi ve nice Ehli Sünnet alimlerii. Reenkarnasyonu RED ederler. Zira Onlar bilirlerki, Geri dönüş ile onlar arasında ÖLÜM denilen bir vasıta var.
Zahiren belki reenkarnasyon deyip geçilebilir. Hatta küfür ile bile itham edilebilir. Ancak her işin zahirine bakılacak olursa, batını eksik olur ki; işte hata oradan başlar.
Rab’bi İNSAN’ı yarattığında sadece bir RUH’tu. Rab’binden bir cüz’i…. Külli Ruh Rab’bi ve O’ndan Cüz’isi kendisi. Biri MATLUB, Diğeri MAHLUK.
MAHLUK’dan MABUD olur mu Ki; MATLUB’a VASIL OLSUN.
MAHLUK’dan KUL olur ki; MATLUBA VASIL OLSUN.
İNSAN RUH’ halindeyken, AKIL verildi. NEFS verildi. Üç ayrı İNSAN hali. NEFS’in halleri yedi makam verildi. Yedi artı üç makam. Toplam on makam.
On ayrı said burada var.
Bu saidlerden hiç biri bir sonraki said’i görse, bu bir önceki saiddendir diyemez. Çünkü makamlar, görünümler ve haller bambaşka.
Sonra RAB’bi ile hitabında evet yada hayır diyen bir said var. Etti 11 said.
Sonra RAB’bi ile SÖZLEŞEN (AHİD VEREN) bir said var. Etti 12 said.
Sonra Geleceği Asr’a kadar bekleyecek olan bir said var. Etti 13 said.
Sonra Zamanı geldiğinde Cenine ÜFLENEN SAİD var. Etti 14 said.
Sonra zamanı geldiğinde gelişip, Doğan bir said var. Etti 15 said.
Sonra kelam öğrenen bir said var. Konuşan said. Etti 16 said.
Sonra tefekkür eden bir said var. Düşünen said. Etti 17 said.
Sonra Cihad eden bir said var. Mücahid said. Etti 18 said.
Sonra Eza ve cefa çekipte şükreden bir said var. Etti 19 said.
Sonra birlerden başlayarak, kırklara kadar süren bir süreçte, kırk ayrı said var. Ette 59 said.
Biz atmış ayrı makamı sayamadık, ancak o yetmiş dokuz’u geride bırakıp, seksen said diyorsa eğer. El hak doğrudur.
Zahiren reenkarnasyon gibi bir hal der ve küfr ile itham edecek olursanız eğer. Bu serüvende insan’ın daha ne hallere duçar olabileceğini yaşayıp görmek gerekir deriz. Daha seksen makamda da bitmez bu hal. Bundan sonrası da var. Nasıl ki; zahiren görünüm için RUH, AKIL, NEFS’den oluşan ilk yaradılmışlık, daha sonra zahiren bedenle irtibatı arttırıpta RAB’bini unuttu. O bedenden ayrıldığında da bizzat RAB’bini hatırlayacaktır.
Sonrası mı….????
Daha uzun bir yol var İNSAN için. Öyle bir seyyah ki; Ezelde RAB’bi ile birlikte, EBED’de de İnşaAllah O’nunla birlikte olacaktır.
Ebedi bir hayatta, RAB’bim kendisinin Rıza’sını kazanmış kullardan eylesin İnşaAllah. Amin.
Agri_Kesici
< Cümleye tam bakıp manasını anlamamız lazım >
Anlayamadın değil mi manasını,yoksa sende mi o bahsettiğin < Risale nur ‘u anlayamayan bazı kıt akıllılar >
dansın:) 🙂 🙂
karadamlalar
nerede geçmiş bu reenkarnasyon dediği? insanların hakkında yaptığı yorumlar yerine iddia edilen şeyi bizzat kaynağından duysak da ona göre yorum yapsak?
yskk
Elhamdülillah , çok güzel açıklamışşın. Said Nursi benim için sadece bir alim değil, aynı zamanda kahramandır. Allah (cc ) razı olsun.İntenet te gördüm Apdülaziz Bayındır diyor.
islamyolu
< Anlayamadın değil mi manasını,yoksa sende mi o bahsettiğin >
yok ben cümleyi tam istedim ki Tam manası anlaşılsın. bahsettiğim kıt akıllılar sizlersiniz..
< Elhamdülillah , çok güzel açıklamışşın. Said Nursi benim için sadece bir alim değil, aynı zamanda kahramandır. Allah (cc ) razı olsun.İntenet te gördüm Apdülaziz Bayındır .diyor >
kardeşim abdullaziz bayındırın sözleri dikkate alınır mı. Sapıtmış hocalar listesinde yer alıyor oda. Bak abdullaziz bayındırı iyi tanımak istiyorsan Yukarıda Ağrı kesiciler nickli üye onun talebesidir, Ve onun üstündede yorum yapan şahıs. onların sitedeki yorumlarına bak Abdullaziz bayındırdan farkları yok. Bediüzzaman hazretleri büyük alim. Üstadın kitabı ehli sünnete tam uygundur.
Searhalu
Mektubunuza konu olan reenkarnasyon meselesine gelince; Said Nursî’nin Lemeât’ında şöyle bir şiiri geçer:
Yıkılmış bir mezarım ki, yığılmıştır içinde
Said’den yetmiş dokuz emvat bâ-âsâm âlâma.
Sekseninci olmuştur mezara bir mezar taş,
Beraber ağlıyor hüsrân-ı İslâma.
Mezar taşımla pür-emvat enîndar o mezarımla
Revânım saha-i ukbâ-yı ferdâma.
Yakînim var ki, istikbal semâvâtı, zemin-i Asya
Bâhem olur teslim yed-i beyzâ-yı İslâma.
Zira yemin-i yümn-ü imandır,
Verir emn ü eman ile enâma.1
Şiir şu şekilde sadeleştirilebilir:
Yıkılmış bir mezarım ki, yığılmıştır içinde
Yetmiş dokuz ölü Sait, günahlar ve elemler içinde
Seksenincisi bu mezara mezar taşı olmuştur.
Birlikte İslam’ın hüsranına ağlıyorlar.
Ölülerle dolu inleyen o mezarım ve mezar taşımla
Giderim yarınımdaki Ahiret meydanına
Kesin biliyorum ki, gelecekte Asya’nın gökleri ve yerleri
Birlikte İslam’ın ak pak eline teslim olur.
Zira imanın bereketinin gücüdür,
Halka güven ve huzur verir.
Lemeât’a göre Said Nursi bu şiiri Dârü’l-Hikmet’teki2 vazifesi sırasında Ramazan ayında yazmıştır. Buradaki vazifesi 1918′den 1922′ye kadar sürmüştür.
Lemeât’ı yayınlayanlar, yetmiş dokuz ölü Sait ile ilgili şöyle bir haşiye yazmışlardır:
Her senede iki defa cisim tazelendiği için, iki Said ölmüş demektir. Hem, bu sene Said yetmiş dokuz senesindedir. Her bir senede bir Said ölmüş demektir ki, bu tarihe kadar Said yaşayacak. 3
Bundan önce yazdıkları bir başka haşiyeye göre bu şiir, 1337 hicri yani 1919 miladi yılı Ramazan’ında yazılmıştır.4 Said Nursi 1873′te doğduğu için bu tarihte 47 yaşındaydı. Dedikleri gibi her yıl iki Said ölmüş olsa 79 yerine 94 ölü Sait olurdu. Haşiyeyi yazanlar önce her sene iki Said, sonra her bir senede bir Said ölmüş diyerek tam bir tutarsızlık göstermişlerdir. Çünkü her sene bir Said ölüyorsa 79 yerine 47 ölü Said demesi gerekirdi.
Said Nursi’ye ait yukarıdaki şiirle onun şu sözlerinin aynı anlamı taşıdığı açıktır:
Ben bu anda, seksen Said’in özü olarak ortaya çıkmışım. Onlar zincirleme şahsî kıyametler ve zincirleme tenasüh, yani ruh göçü ile çalkalanıp beni şu zamana fırlatmışlardır.
Şu Said yetmiş dokuz ölü ve bir konuşan canlının özetidir. Eğer zamanın suyu donup dursa ve farklı bedenlerde ortaya çıkan Said’ler birbirlerini görseler, ciddi farklılıklardan dolayı birbirlerini tanımayacaklardır. Ben o bedenlerin üstünde yuvarlandım; iyilikler ve lezzetler dağıldı gitti. Sıkıntı ve üzüntüler birikti kaldı. O konak yerlerinin her birinde ben bendim. Ölümümden sonra gelecek konaklarda da yine ben ben olacağım. Bu konak yerinde yani vücuttaki hücreler nasıl yılda iki kere vücuttan ayrılıyorsa ben de o şekilde elbise değiştiririm; yırtılmış Said’i atar, yeni Said’i giyerim. 5
Siz onun bu sözlerini şöyle tevil ediyorsunuz:
Bak ben seksen yaşındayım, her insanın bedenindeki hücreler yılda iki defa yenilenir ve bu bir yılda aslında beden tamamen değişir, o halde denebilir ki beden olarak ben 79 beden eskittim, beden anlamında bunlar birer ölümdür. Ancak ruh olarak o bedenlerin üzerinden dolaştım, yaşlandıkça güzellikler, sevinçler azaldı, elemler, üzüntüler günahlar arttı, birikti. O her bir yıldaki bedenler ayrı ayrı ayağa kalksa aralarındaki şiddetli farklardan (mesela 5 yaşındaki Said 70 yaşındaki Said’i görse tanıyamayacak) ve şu andaki ben 79 yılda 79 beden eskittiğimden o yıllardakilerin ve şu andakinin ruhen özetiyim. Nasıl ki o yıllarda bedenim hep yenileniyordu, yani fiziksel olarak bütün hücreler yenilenip bir anlamda eski bedenim ölüyor yeni bedenime giriyorum ve bu safhalarda ben hep benim, yani ruhum bundan etkilenmiyor hep aynı kalıyor, aynen bunun gibi en sonunda bedenim ölüp tekrar yenilenmediğinde de ruhum aynen kalacak ve ben ben olacağım, ölümden sonraki menzillerde (duraklarda) yani kabirde, hesap gününde, cennette / cehennemde ben yani benim ruhum yine aynı ben yani aynı ruh olarak kalacak.
79 beden eskitme iddiasının tutarsızlığı yukarıda anlatılmıştı. Bunun dışında Said Nursi Ben bu anda, seksen Said’in özü olarak ortaya çıkmışım diyor. Ona göre bu öz; sıkıntı ve üzüntülerdir. Bunu şöyle ifade ediyor: …iyilikler ve lezzetler dağıldı gitti. Sıkıntı ve üzüntüler birikti kaldı… Şiirindeki, pür-emvat enîndar o mezarımla… sözleri de aynı anlamdadır. Bunların vücuttaki hücre ölümleriyle ne ilgisi olabilir?
Said Nursi’nin şöyle demek istediğini iddia ediyorsunuz:
O her bir yıldaki bedenler ayrı ayrı ayağa kalksa aralarındaki şiddetli farklardan (mesela 5 yaşındaki Said 70 yaşındaki Said’i görse tanıyamayacak)…
Oysa Said Nursi’nin dediği şudur: … Eğer zamanın suyu donup dursa ve farklı bedenlerde ortaya çıkan Said’ler birbirlerini görseler, ciddi farklılıklardan dolayı birbirlerini tanımayacaklardır. Said Nursi’yi 79 yaşında iken gören, 80 yaşında iken tanımaz mı? Öyleyse onun dediği ile sizin teviliniz arasında bir bağlantı yoktur.
Reenkarnasyon, ruhun her defasında farklı bedene girdiği iddiasıdır. Bedenler farklı olduğu için bir araya gelseler birbirlerini tanımaları mümkün olmaz. Said Nursi bunu şiirinde şöyle ifade ediyor:
Yıkılmış bir mezarım ki, yığılmıştır içinde
Yetmiş dokuz ölü Sait günahlar ve elemler içinde
Seksenincisi bu mezara mezar taşı olmuştur.
Birlikte İslam’ın hüsranına ağlıyorlar.
Seksenincisi bu mezara mezar taşı demesi, sekseninci bedenin de ölümü beklediğini gösterir.
Bu tür reenkarnasyon inancı tarikatların bir çoğunda vardır. Bunu Aracılık ve Şirk adlı kitabımızda anlatmaya ve Said Nursi’nin de aynı inançta olduğunu delilleriyle göstermeye çalıştık. Sözü uzatmamak için yazıyı, onun şu ifadeleriyle bitirmek istiyorum:
Açmayı aklımdan bile geçirmediğim bir sırrı açmaya mecbur kaldım. Şöyle ki:
Risale-i Nur’un manevî kişiliği (Said Nursî) ve onu temsil eden has şakirtlerinin manevi kişilikleri Ferîd = Bir tek olma makamıyla şereflendikleri için onların üzerinde, ne bir ülkenin kutbunun ne de zamanının büyük bölümünü Hicaz’da geçiren kutb-u âzamın yetkisi vardır. Bu sebeple kutb-u âzamın dahi emrine girmek zorunda değillerdir. Her devirde var olan iki imam gibi, onu tanımaya mecbur olmazlar. Ben, eskiden Risale-i Nur’un manevî kişiliğini (Said Nursî’yi), o imamlardan biri zannederdim. Şimdi anlıyorum ki Gavs-ı Âzam, hem kutub hem gavs hem de Ferdiyet = Birlik makamında olduğundan, âhir zamanda, şakirtlerinin bağlandığı Risale-i Nur, o Ferdiyet = Birlik makamıyla şereflenmişlerdir. Gizlemeye lâyık bu büyük sırra göre, Mekke-i Mükerreme’de hiç beklenemeyecek bir şey olsa da Risale-i Nur aleyhine kutb-u âzamdan bir itiraz gelse, Risale-i Nur şakirtleri sarsılmamalı, o mübarek kutb-u âzamın itirazını bir iltifat ve selâm gibi saymalı, ilgisini kazanmak için, itirazın odaklandığı noktaları o büyük üstadlarına izah etmeli ve ellerini öpmelidirler. 6
Ben, eskiden Risale-i Nur’un manevî kişiliğini (Said Nursî’yi) her devirde var olan o imamlardan biri zannederdim sözü üzerinde biraz düşünün lütfen. Bu sözün benzerleri onun kitaplarında çoktur.
Kaynaklı-İndeksli Risale-i Nur Külliyatı, Lemeât, İstanbul 1994, s. 319. [↩]
Dâr-ül Hikmet-il İslâmiye; 1918′de Şeyhülislamlıkta kurulmuş 1922′ye kadar faaliyette bulunmuş bir ilmi heyettir. [↩]
Kaynaklı-İndeksli Risale-i Nur Külliyatı, Lemeât, İstanbul 1994, s. 319. [↩]
Kaynaklı-İndeksli Risale-i Nur Külliyatı, Lemeât, İstanbul 1994, s. 318. [↩]
Said Nursî, İşârât, a.g.e, c. II, s. 2340. İfadeler sadeleştirilmiştir. Aslı şöyledir: Ben bu anda, seksen Said’den telhis ile tezahür etmişim. Onlar müselsel şahsî kıyametler ve müteselsil istinsahlar ile çalkalanıp şu zamana beni fırlatmışlar.
Şu Said yetmiş dokuz meyyit, bir hayyı nâtıkın fihristesidir. Eğer zamanın suyu donup dursa, mütemessil olan o Said’ler birbirlerini görseler, şiddet-i tehalüften birbirlerini tanımayacaklardır. Ben onların üstünde yuvarlandım; hasenat, lezzat dağıldı kaldı. Seyyiat, âlâm toplandı, yüklendi. Nasıl ki şimdi o merhalelerde daima ben benim. Öyle de, mevtimle gelecek menzillerde de yine ben benim. Lâkin her senede şu menzilhanelerdeki zerrat, iki muhacereti umumî yaptığından, ene dahi libasını değiştirir, yırtılmış Said’i atar, yeni Said’i giyer . [↩]
Kastamonu Lâhikası Mektup No: 121, a.g.e, c. II, s. 1644. Yazı sadeleştirilmiştir, aslı şöyledir: Fâş etmek hatırıma gelmeyen bir sırrı, fâş etmeye mecbur oldum. Şöyle ki:
Risale-i Nur’un şahsı mânevîsi ve o şahs-ı mânevîyi temsil eden has şakirtlerinin şahsı mânevîsi Ferid makamına mazhar oldukları için, değil hususî bir memleketin kutbu, belki ekseriyet-i mutlakayla Hicaz’da bulunan kutb-u âzamın tasarrufundan hariç olduğunu ve onun hükmü altına girmeye mecbur değil. Her zamanda bulunan iki imam gibi, onu tanımaya mecbur olmuyor. Ben, eskide, Risale-i Nur’un şahs-ı mânevîsini, o imamlardan birisini zannediyordum. Şimdi anlıyorum ki, Gavs-ı Âzam’da, kutbiyet ve gavsiyetle beraber, Ferdiyet dahi bulunduğundan, âhirzamanda, şakirtlerinin bağlandığı Risale-i Nur, o Ferdiyet makamının mazharıdır. Bu gizlenmeye lâyık olan bu sırr-ı azime binaen Mekke-i Mükerremede dahi farz-ı muhal olarak Risale-i Nur’un aleyhinde bir itiraz kutbu âzamdan dahi gelse, Risale-i Nur şakirtleri sarsılmayıp, o mübarek kutb-u âzamın itirazını iltifat ve selâm suretinde telâkki edip, teveccühünü de kazanmak için, medâr-ı itiraz noktaları o büyük üstadlarına karşı izah etmek, ellerini öpmektir… Said Nursî. [↩]
Searhalu
forumduasi.com/risale-i-nur-kulliyatina-ve-bediuzzamana-yapilan-itirazlar/213561-risale-i-nur-said-nursi-tezat-ve-yanlislar.htmlhttps://www.forumduasi.com/risale-i-nur-kulliyatina-ve-bediuzzamana-yapilan-itirazlar/213561-risale-i-nur-said-nursi-tezat-ve-yanlislar.html
yskk
Sorum net bir şekilde cevaplanmış.Yanlış düzeltilmiştir.Emeği geçenlerden Allah (cc ) razı olsun. Konu kapanmıştır.Sayğılarımla.