Sıffın savaşında Muaviyenin komutanları?
kao-duze
Sıffın savaşında Muaviyenin komuanları arasında Hz Alinin oğlu ve İslamın en büyük ordu komutanı Halid bin velid vardı diye duydum
Doğrumu?Doğruysa garip bir durum değil mi?
Cevap: Sıffın savaşında Muaviyenin komuanları?
islamyolu
İslamın kılıcı Halid bin velid (RadıyAllahu anh) Hz Ömerden önce vefat etmiştir.
bende ilk defa duydum. ama olması birşeyi değiştirmez ki kardeşim. İki tarafta hak üzerinedir. Hazreti Muaviye (RadıyAllahu anh) ve Hazreti Ali (RadıyAllahu anh) ikiside hak üzere olduğu zaten hadisi şeriflerle sabittir. Ortada bir içtihat hatası vardır. ve Hatayıda yapanda Hazreti Muaviyedir.
Mesela Ebu Eyyub el ensari hazretlerinin Sıffinde Hazreti Alinin yanında yer aldıgı biliniyor. Ama ki Hazreti Muaviyenin , Yezid Kumandanlığında İstanbulu Almak için gelen Ordudada bulunmuştur. ve Surlara yakın yerde Şehit olmuştur.
Hazreti Muaviyenin yanındada binlerce Sahabe vardı. Hazreti Alinin yanındada.
buradan da anlaşılıyor ki iki tarafta hak üzeredir. Hani Hazreti ALiye soruyorlar size kafirler mi karşı geldi münafıklar mı diye. Hazreti Alide yok Bilakis Kardeşlerim karşı geldiler demiştir.
Cevap: Sıffın savaşında Muaviyenin komuanları?
İKTİBAS
Konuya her yönüyle vakıf değilseniz uzak durun derim ama bir an önce de öğrenmenizi tavsiye ederim. Konu öyle herkesin söylediği gibi "hepimiz kardeşiz ne var canım bunda, iki Müslüman grup bir biriyle savaşmıştır" şeklinde geçiştirilmeyecek kadar önemlidir.
Zira Abdullab b. Selime’nin dediği gibi "vAllahi biz hak üzereyiz onlar batıl üzeredir"
Cevap: Sıffın savaşında Muaviyenin komuanları?
karadamlalar
"hak ve hak aynı anda karşı karşıya gelmez, ya hak ve batıl karşı karşıya gelmiştir ya da batıl ile batıl."ali şeriati
kastettiğim muaviye(r.a) nin dalalet içinde olduğu değildir, rasulullah(sav) ın övgüsüne erişmiş bir sahabedir ve batıl bir düşünce ile ali(r.a) ye saldırmıştır. islamyolunun dediği gibi 2 tarafta da seçimlerini yapmış olan sahabeler vardı, bu savaşın gündeme taşınmasını fitneden başka bir şey görmüyorum malesef yaşanmış fakat bizlerin bundan ders alması gerekirken fitne sebebi edinmek olayları doğru değerlendiremediğimizi gösterir.
İKTİBAS
fitne mi?
bir rivayete göre 4 Halife döneminde Müslümanların birbirleriyle karşılıklı savaşmasının bilançosu, lütfen dikkat; 150.000 (yüz elli bin). O zaman dünya nüfusu öyle milyar falan değil haa binlerle ifade edildiğini okumuştum hafızam beni yanıltmıyorsa 150 milyon falandı.
Bu orana vurun bakalım 150.000’i nasıl bir durum çıkıyor karşımıza.
ömerhattab
Onlar Kılıçlarını kana bulamıştır sizler dilleriniz kana bulamayınız…Bu mevzular fitne değilde nedir?
ugurdogan
Hz. Ali’nin oğlunun Muaviye’nin ordusunda olduğunu duymadım. Varsa böyle bir bilgi ben de merak ettim. Yanlış hatırlamıyorsam Hz. Ali’nin büyük kardeşi Akil, Muaviye’nin ordusundaydı.
İKTİBAS
uğurdoğan doğru hatırlıyorsunuz oğlu değil kardeşiydi.
islamyolu
< Hz. Ali’nin oğlunun Muaviye’nin ordusunda olduğunu duymadım. Varsa böyle bir bilgi ben de merak ettim. Yanlış hatırlamıyorsam Hz. Ali’nin büyük kardeşi Akil, Muaviye’nin ordusundaydı. >
bunuda yeni öğrendim. dur bakalım daha neler öğrenecem.
kao-duze
< Kaos efendi hep ümmet arasında ihtilaflı konular acar >
konuyu yine kişiselleştirme derdindesiniz,önce ben seninde dahil kimsenin efendisi değilim
ihitlaflı konu ya da değil,ilgimi çekti,ilginç geldi, soruyorum ve öğrenmek istiyorum.
karadamlalarda;
< bu savaşın gündeme taşınmasını fitneden başka bir şey görmüyorum >
demiş
ömerhattab da ;
< Onlar Kılıçlarını kana bulamıştır sizler dilleriniz kana bulamayınızBu mevzular fitne değilde nedir? >
demiş
ya arkadaşlar,birşeyi öğrenmek istemek neden fitne onu anlayamıyorum
siz cvp verenler nasıl öğrendiniz peki?
o zaman sizde beyninizi ve gözlerinizi fitneye bulaştırıdınız bu konuları okurken
insaflı ve adaletli olun biraz
kao-duze
< bunuda yeni öğrendim dur bakalım daha neler öğrenecem >
kardeş ben duyduğumu sordum,böyledir demedim
dün gece haber kanalarının birinde 2 tane prof vardı,mezhepler üzerine yapılmış bir proğramda söylendi,belki ben yanlış anladım ama düşük bir ihtimal
karadamlalar
kardeş senin öğrenme amacına bir şey demiyorum, elbette akıllarda şüpheler kalmamalı onu yazmaktaki amacım seni eleştirmek değildi. fakat bu konudan senden-benden daha iyi bilgisi olup yine de temcit pilavı gibi önümüze koyanlar var ki bunlara fitneci demek beni rahatsız etmez.
kao-duze
< kardeş senin öğrenme amacına bir şey demiyorum, elbette akıllarda şüpheler kalmamalı onu yazmaktaki amacım seni eleştirmek değildi fakat bu konudan senden-benden daha iyi bilgisi olup yine de temcit pilavı gibi önümüze koyanlar var ki bunlara fitneci demek beni rahatsız etmez >
özür dilerim o zaman kardeş,yanlış anlamışım
bu tür konuları çok ilgimi çekiyor,tatmin olmak istiyorum,huzur bulmak istiyorum,çok ama çok huzursuzum
ihitlaflı konuları en azından içimde bitirmek istiyorum,yoksa çok zorlanıyorum
İKTİBAS
kao-duze sayın kardeşim siz doğru yol üzeresiniz, bunları merak etmeniz ve sormanızdan daha doğal bir şey olamaz. Düşünsenize şayet rakamlar doğru ise yani 4 halife döneminde Müslümanların birbiriyle savaşmaları neticesinde 150.000 kişi öldüyse bunu basit birşeymiş gibi geçiştiremeyiz.
Burada Müslümanların kutuplaştıklarını ve görüş ayrılıkların baş gösterdiğini görüyoruz. Müslümanların iç çekişmeleri ve hesaplaşmaları bunun yanı sıra mezhep kavgaları, hizipleşme, halifeliği siyasi iktidarı ele geçirme mücadeleleri ve daha nice olaylar. Düşünsenize müminlerin annesi Hz Ayşe ile Hz Ali bile karşı karşıya getirilmiştir. Birileri Müslümanları birbirine katmıştı ve daha sayamadığımız bir sürü nahoş olaylar.
Hz Ali ile Muaviye arasında ihtilaf vaki olup da Ali ordusunda bölünme meydana gelince, kendi dışındakileri tekfir eden Hariciler ortaya çıkmıştı. Bundan sonra fırkalar doğmaya ve farklı görüşler artarak yayılmaya başladı. Böylece hadis uydurma faaliyetinin en önemli sebebi siyasi ihtilaf olmuştur. Nitekim Şia ve Şiacılık Hz. Ali’nin öldürülmesinden sonra başlamıştır. Bu gruba mensup olanlar içinde İslam’a düşman, ondan uzak olduğu halde müslüman kılığına bürünmüş olanlar bulunmaktaydı. Şiadan birçok kimse, hilafetin Hz. Ali’nin hakkı olduğunu ifade eden, onu öven, Muaviye’ye, (aralarında hüküm veren) hakemlere ve sahabeden daha başkalarına karşı hücum eden hadisler uydurdular.
Nitekim İmam Malik daha sonra şöyle diyecektir; "Iraklıların (Şia’nın) rivayet ettiği hadisleri ehl-i kitabın naklettiği dini ifadeler gibi değerlendirin, onların doğru veya yalan olduğuna hükmetmeyin"
Keza Roma ve İran çok güçlü devletlerdi ama Müslümanlar onlarla savaşarak bu güçlerini yerle bir etti. Bununla beraber bunlar gruplar halinde Müslüman oldular. Bunlar içerisinde hakiki manada iman edenler olduğu gibi bu yenilgiyi hazmedemeyip iman etmiş gibi gözüküp Müslümanlar arasına fitne ve fesat sokanlar oldu. Bu gerçeği bakınız İbnu-l Cevzi nasıl ifade ediyor;
Hammad b. Zeyd, "Zındıkların Hz. Peygamber’e isnad ederek on dört bin hadis uydurduklarını" söylemiştir.
Keza Abdülkerim b. Ebü’l-Avca öldürüleceğini anlayınca "Allah’a yemin olsun ki, helali haram, haramı helal kılan dört bin hadis uydurdum." demiştir.
Bağdatta İmam Taberi gibi bir alimi taş yağmuruna tutanlar yine hadis uyduranlardı. İmam Taberi bunlara karşı çıkmış ve hadis uyduranlar evinin önünde onu taşlamışlardır. Keza İmam Ebu Hanife ve İmam Hanbeli hapislere attıranlar kimlerdi?
Keza Ehli Rey/Mutezile ve Ehli Hadis/Ehl-i Sünnet arasındaki iktidar kavgası. Mutezile iktidar olunca kendi görüşlerini dayatmak için olmadık zulümler yaptılar. İktidar el değiştirince bu sefer Ehl-i Sünnet Mutezilelere aynısını yaptı. Burada kutuplaşmalar, hizipleşmeler baş gösterdi. İşte tam da böylesi dönemlerde Hadisler tasnif edilmeye başlandı. Kardeşler şu hakikati hiç bir zaman unutmamamız gerekiyor, bakın burası hayati bir öneme sahiptir;
Hiç bir eser, içinde bulunduğu çağın siyasi, sosyal, tarihi, dini ve kültürel yapısından soyutlanamaz. Gerek İmam Buhari’nin es-Sahih’i gerekse diğer hadis külliyatı, söz konusu edilen ortamlardan azade meydana getirilmiş değildir.
Ehli Hadis tarafından yazılmış hadis külliyatının telif amaçlarından biri de kendileri açısından tehlikeli bir şekilde gelişme gösteren bid’atları yok etmek, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan sünneti ihya etmek ve sünnetin önünde engel olan fırka mensuplarının görüşlerini bertaraf etmektir. Nitekim İbn Hacer, Tabiin asrının sonlarında asarın tedvini ve haberlerin konularına göre tasnif edilmesinin nedenini, alimlerin çeşitli şehirlere dağılması ve Hariciler, Rafıziler ve kader münkirlerinin (Mutezile) bid’atlarının çoğalmasıyla açıklamaktadır.
Yanı bütün bu eserler bu atmosfer içinde şekillenmişti. Şu anda bizim zamanımızda yaşanan tefrika, hizipleşme o zamanın bir uzantısıdır. Elbette yapılanlar kısmen doğru idi ama bunu yapanlar nihayetinde taraf idi. Haklı oldukları yönleri olmakla beraber haksız oldukları birçok konu da vardı.
Bu saydığım hususlar ve daha sayamadığım nice hususları görmezden gelemeyiz.Kim ne yaparsa yapsın bu insanları eleştirmek değil bu olaylardan nasihat almak ve gelecek tarihte tarihi tekerrür ettirmemektir bizlere düşen. Bunun üzerinden ihtilafları körüklemenin kimseye bir faydası yok. Şia tam da bunu yapmaktadır ve maalesef Müslümanlar tarihten ibret alacaklarına tarihte yaşamaya devam ediyorlar.
Velhasıl lafı çok uzattım son olarak şunu söylemek isterim.
Bizi her fırsatta hadisleri inkar etmekle itham eden kardeşlere şunu demek isterim. Kardeşler yukarıda saydığımız hususlar bizlere İslam tarihin ne kadar önemli olduğunu ve bize kadar intikal eden hadis külliyatlarını ve alimlerin kitaplarının hangi şartlar altında kaleme alındığını göstermesi açısından çok önemlidir. Bunları görmezden gelemeyiz. Onun için çok dikkatli olmak zorundayız. Kaleme alınan bütün bu eserleri Kuran’ın Vahyin süzgecinden geçirmek zorundayız. İnancımızı, imanımızı, akidemizi bu tür yaşanmış belirsizlik üzerine bina edemeyiz, yani bu işi şansa bırakamayız. Elbette istifade edeceğiz ve elbette Allah Rasulünün Sünnetini ihya edeceğiz. Sünneti Kuran’dan ayıramayız ikisi bir bütünün parçasıdır ama vahyin delaleti ve subuti kat’idir hadislerin delaleti ve subuti zannidir. O halde zanni olan hadisleri Kuran merkezli düşünmek ve ona uygun ise almak değilse reddetmek durumundayız.
Herkese selam olsun
cavraşım
Allah razı olsun kardeş,faydalı bir yazı.
< Hammad b Zeyd, "Zındıkların Hz Peygamber’e isnad ederek on dört bin hadis uydurduklarını" söylemiştir
Keza Abdülkerim b Ebü’l-Avca öldürüleceğini anlayınca "Allah’a yemin olsun ki, helali haram, haramı helal kılan dört bin hadis uydurdum" demiştir >
sayılar biraz abartı gibi duruyor ama 1 tane bile uydurmuş olmaları vahim bir durum
İKTİBAS
Sayın kardeşim abartı falan yok. İmam Buhari sahihinde ve İbn-i Hacer’in İmam Buhari-Fethul Bari’sinin mukaddime bölümünde, imam Buhari’nin 800.00 hadis arasından seçtiğini söyler. Tekrarlarıyla beraber İmam 9082 hadis almıştır. Düşünebiliyor musunuz 800 bin hadis arasından seçmiş.
bumerank
Halid Bin Velid,Hz.Ali’nin oğlu değildir. Annesi Lübabe ve babası ise Mahzum ailesinden Velid’dir.
Sııfn savaşında,Muaviye’nin safında savaşan ABDURRAHMAN bin HALİD ‘dir.Yani Halif Bin Velid’in oğlu.
Hz.Akil,Sııfn savaşında Muaviye tarafında savaşmamıştır.
karadamlalar
sünnetin kurana arzı diyorsunuz da iktibas kardeşim, mesela bir kişi kendi aklınca bir hadisi kurana arz ediyor ve kendi kafasında bunu izah edebildiği için sahih olduğunu söylüyor, başka birisi ise bu durumu idrak edemediğinden "hadis kurana terstir" diyor. halbuki hadis kurana ters değil ve de hadis zaten isnadı ile birlikte sahih. bu durumu çok gördüm, hadislerin delilliğinden daha az delil olabilecek bir durum değil midir "hadisin kuran’a arzı" durumu?
İKTİBAS
Sayın kardeşim biz zaten İslamın temel meselelerinden yani akideye/imana taalluk eden meseleleri bundan ayırıyoruz. İtikadın konusu Kuran’dır yani itikat edeceğiniz hususlar muhkem olmalıdır, açık ve herkes tarafından anlaşılır olmalıdır. Bütün bu hususlara uyan Sünnet’de elbette bağlayıcıdır.
Ayrıca biz kimseye hadisleri alın Kuran’a arz edin demedik. Bunu yapabilmek için öncelikle Kuran’ı iyi bilmeniz ve anlamanız gerekir. Kurana vakıf olmadan "a bak bu hadis uymuyor at gitsin" demek doğru değildir. Dediğim gibi zaten biz de bunu demedik.
Önce Kuran’a hakim olacağız emin olun bu o kadar zor bir şey değil siz yeter ki gayretinizi ortaya koyun. Bakınız Rabbimiz diyor ki; "Davamız uğrunda var gücünü harcayanları, elbette kendi yollarımıza yönelteceğiz, ve şüphesiz Allah iyi ve erdemli olanların yanındadır." Sen hele bir gayretini ortaya koy, bak Rabbim seni yollarımıza yönelteceğiz diyor. Ama siz ta baştan "biz Kuran’ı anlamayız, anlayamayız" derseniz tabiiki anlayamazsınız.
Elbette bu öyle hemen olmuyor. Her gün meal ve tefsir okumaya mutlak suretle alıştırın kendinizi değişikliği sizlerde fark edeceksiniz. Ama maalesef başkalarının İslam’dan anladıklarını okumaktan Kuran’a bir türlü fırsat gelmiyor. Halbuki biz Kuran’dan hesaba çekileceğiz.
Burada alimleri atalım da demiyoruz. Elbette alimlerden istifade edeceğiz ama önceliğimiz alimlerden Kuran’ı öğrenmek şeklinde değil Kuran’ı Kuran’dan öğrenmek olmalıdır.
karadamlalar
kardeş kurana hadisleri arz meselesi kesin ve herkesi bağlayacak bir sonuç çıkartmayacaktır, geneli bağlamayacağı için de hem itikadi hem de fıkhi pek çok mevzuda kişilerin algılarından doğan ihtilaflar ortaya çıkacaktır. nice mütevatir hadisler var ki bugün bize Kuran’ın naklolunan kıraatlerinden daha sağlam isnadlar ile gelmişlerdir. hadisler hakkında alimlerin gereken hassasiyeti göstermiş olduğunu görmemiz lazım, bununla birlikte benim gönlümden geçen Allahın izni ile bir gün müslümanlar birlik olup hilafet devleti kurulduğunda bu hadis işinin ümmetin güvenilir uleması tarafından denetlenmesi ve de hadis adı altındaki tüm nakillerin incelenip bunların birleştirilmesidir.
Çağdaş Madran
Sıffin savasi muaviyenin komutanlarinda hz ömerin oğlu ubeydullah, amr ibnül as(hz ömerin komutani) ve oglu halid bin velid(hz Muhammed’in seyfullah lakabini verdigi meshur komutani)ve oğlu abdurrahman ayrica hz Ali’nin abisi Akil de muaviyenin yaninda yer almistir bu isimlerin hicbiri umeyyeogullaondan degildir hasimidir.yani mezhepsel bir olay değil hak batil savasi da değil tamamen siyasi bir olay olarak bakmalisiniz
Kayıtsız Üye
Halit bin Velit 642 yılında vefat etmiştir.Sıffın savaşı 657 .Aklınızı kullanın.Halit nasıl Muaviyenin komutanı olur.
Sıffin savaşında Hz Halid bin velid vamıdır, sıffın savaşında muaviyenin komutanları, siffin savasindaki sahabeler