Peygamberimizi övmek için yazılan şiirler
imam
Peygamberimizi övmek için yazılan şiirler
Bu ayki sohbetimize, Peygamberimizi övmek için yazılan şiirler hakkında kısa bilgiler vererek giriş yapmak istiyoruz:
Peygamberimiz (s.a.s.), Asr-ı Saadette kendisine hiciv şiirleri yazan müşriklerden hayli muzdarip olmuştur. Bunlardan daha sonra Müslüman olan Kaab b. Zübeyr yazdığı bir kasideyi Peygamberimize okuyunca Efendimiz çok memnun olmuştu. Bunun üzerine Peygamberimiz, Kaab b. Zübeyr’e hırkasını hediye etmiş ve bu şiir; “Kaside-i Bürde”, ödülü ile şöhret bulan bir kaside olmuştur.
O’nun sevgisini; Yunus Emre, “Canım kurban olsun senin yoluna/Adı güzel kendi güzel Muhammed” ilahisiyle dizelere; O’nun kutlu doğumunu, yaşayışını ve vefatını; Süleyman Çelebi, halkımız arasında “Mevlid” diye bilinen “Vesiletü’n-Necat” (Kurtuluş Vesilesi”) şiiri ile; O’nun methini Fuzulî, “Su Kasidesi”yle yıllarca dillerden düşmeyecek bir şekilde mısralara dökmüşlerdir.
Peygamberimizi övmek veya onu anlatmak maksadıyla yazılan manzum eserlere “Naat” denilmektedir. Divan Edebiyatı’nda övgü yazılarına methiye denir. Methiyeler en çok kaside şeklindedir. Peygamberimize yazılan methiyeler bunların başında gelir.
Peygamberimiz (s.a.s)’i övmek, sevmek, anmak güzeldir. O’nu söz ile ifade etmek ne mümkün… Ancak, övgülerin en güzeli ona yazılan methiyelerdir. İşte okuyucularımızın O’na dair hisleri:
Peygamberimiz (s.a.s.)’e salât-ü selâm edip, rahmetle andıktan sonra, Sayın Hasan Yalıncaklı’nın “Selam Sana” isimli şiirinden dörtlüklerle şiir incelememize geçiyoruz.
SELAM SANA
Selam sana gönül mumları yandı
Dağlar sıralandı secdeye vardı
Seninle kâinat nura boyandı
Adı güzel kendi güzel Muhammed
Terin güllerdendir, sesin bülbülden
Hakk’a vâsıl olur yolundan giden
Muhtaç olan avuç açar her dilden
Adı güzel kendi güzel Muhammed
Mahşer günü bize şefaat eyle
Hakk’ın didarında sen kerem eyle
Eksiğim var ise sen tamam eyle
Adı güzel kendi güzel Muhammed
Sayın Yalıncaklı, bizlere “selamı yaymayı” tavsiye eden Yüce Peygamber (s.a.s)’e olan hislerinizi döktüğünüz naatınızda, gerçekten güzel buluşlar mevcut. Ölçüye de dikkat etmişsiniz. Kafiyelere biraz daha özen gösterilebilir. Ayrıca kıta sonlarındaki “Adı güzel kendi güzel Muhammed” dizesi Yunus Emre’ye ait bir ifade. Bu ifadeler kendinize özgü olsaydı şiirinizi daha özgün kılardı. Bize yazdığınız için çok teşekkür eder, yeni şiirlerinizi bekler, selam ve saygılar sunarız.
Sayın Hikmet Dinç, sizin de aynı tarzda yazdığınız “Ya RasûlAllah” adlı şirinizden üç kıta yayınlıyoruz:
YA RASÛLALLAH
Sen gönlümüzün nurusun
Sen hâtemül enbiyasın
Sen Muhammed Mustafasın
Yâ RasûlAllah, yâ HabibAllah
Seni sevmek imandandır
Sensiz hayat karanlıktır
Senin yolun aydınlıktır
Yâ RasûlAllah, yâ HabibAllah
Diyar diyar ötelerden
Sana aşık gönüllerden
Selam sizi sevenlerden
Yâ RasûlAllah, yâ HabibAllah
Sayın Dinç, söz sanatlarının en etkili türü olan şiir, işte böyle manevî hislerle mücehhez olunca daha bir güzel oluyor. Şiirin güzelliğe, övülmeye layık olanları övmeye vasıta olması ayrıca güzel. Naatlar Divan Edebiyatı’nda arûz vezniyle kaside biçiminde yazılmaktaydı. Ancak günümüzde hem hece hem de serbest vezinle yazılmaktadır. Siz de bu şiirinizi serbest vezinle yazmışsınız. Şiir içinde güzel benzetmeleriniz mevcut. Kulağa hitap eden rediflere önem vermişsiniz. Biliyorsunuz, redif kelime sonlarındaki eklerin uyumundan meydana gelir. Şiiri nesirden ayıran en önemli özellik olan kafiye (uyak) ise kelimelerin köklerindeki benzeşmelerden oluşur. Tam veya yarım kafiye ile de yazmayı deneseniz daha güzel olur. Sizi tebrik ediyor, yeni şiirlerinizi bekliyor, saygılar sunuyoruz.
Sayın Yaşar Yıldırım’ın, daha çok insanın ahiret alemine doğru olan seyrini anlattığı ve insanlığın kurtuluşu için gönderilen, Efendimiz, müjdecimiz, son elçi, Peygamberimiz’den şefaat dileklerini içeren, “Şefaat Ya RasûlAllah” başlıklı uzunca şiirinden üç kıtayı yayınlıyoruz:
ŞEFAAT YA RASÛLALLAH
Canlı bir gün ölecektir
O toprağa girecektir
Münker nekir gelecektir
Şefaat Yâ RasûlAllah
Yüce Mevlam emredecek
Melek sura üfleyecek
El ayak dile gelecek
Şefaat Yâ RasûlAllah
Kişi sırata gelecek
Üstünden geç denilecek
Kimi nara düşecek
Şefaat Yâ RasûlAllah
Sayın YILDIRIM, şiirinizde “Yalvarırım Muhammed/ Birgün kopar kıyamet/ Kabul et bizi ümmet/ Şefaat Ya Muhammet” dizeleriyle başlayan ve kulakların aşina olduğu ilahîden etkilendiğiniz anlaşılıyor. Mü’min gönülleri yıllarca coşturmuş bir ilâhiden etkilenmek tabidir. Şiir yazarken kafiye uyumuna biraz daha özen göstermelisiniz. Peygamberimizi öven her ifadenin bir değer taşıdığını söylemek isteriz. Başkanlığımızca yıllardır kutlanan “Kutlu Doğum” kutlamaları çerçevesindeki programlar da bu türden kaliteli şiir örnekleri verilmektedir. Yeni çalışmalarınızı bekler, saygılar sunarız.
Sayın Veli Topaloğlu, Efendimiz’e yazdığınız “Efendim” adlı şiirinizden birkaç bölümü ele alıyoruz:
EFENDİM
Onikinci gece Rebiulevveldi
Yıl 571, zaman fetretti.
Veladetin kâinatı titretti
Çün habib-i kibriyâsın Efendim.
Alemlere rahmet oldu gelişin
Âsi, mücrim kullara şefaatçısın
İsmini anmak her şeylere bedel
Sen Ahmed-i Muhammedsin Efendim
Bahtiyarlar sana “Ashab” oldular
Sana ümmet olmak şeref Efendim
Âsiyim, şefaatına ümitvarım
Çün sahib-i şefaatsın Efendim.
Sayın Topaloğlu, Peygamberimiz (s.a.s.)’in hayatı ile ilgili birtakım bilgileri, şiirle vermeye çalışmışsınız. İlk kıtanızda kafiye düzeni ahenkli bir biçimde; aynı uyum diğer kıtalarınızda da olsaydı daha güzel olurdu. Ayrıca; genelde Türk halk şiirinde “ayak” denilen bir uyak şekli vardır. Ayak, ikinci ya da dördüncü satırlarda yapılır. Şiir içerisinde bu satırların da kendi aralarında uyumu aranır. Naat ve kasidelerde “Sen Ahmed-i Muhammedsin Efendim” gibi hitablara sıkça rastlıyoruz. Yeni çalışmalarınızı bekler, selam ve saygılar sunarız…
Hasan YILDIRIM
peygamberimize yazılan şiirler, peygamber efendimize yazılan şiirler, peygamber efendimize yazılmış şiirler