Hanefilere göre kazın artığı suların hükmü nedir?
Kayıtsız Üye
hanefilere göre kazın artığı suların hükmü nedir
Cevap: hanefilere göre kazın artığı suların hükmü nedir?
Hoca
HANEFİ MEZHEBİNE GÖRE SULARIN KISIMLARI VE HÜKÜMLERİ
Temizlikte kullanılması caiz olan sular yedi kısımdır;
1-) Yağmur suyu
2-) Deniz suyu
3-) Nehir suyu
4-) Kuyu suyu
5-) Kar suyu
6-) Dolu suyu
7-) Pınar suyu
Hanefi mezhebine göre, bu sular beş kısma ayrılır;
1-) Hem temiz, hem de temizleyici olup mekruh olmayan sular. Bunlar; içine hiçbir şey karışmamış ve akıcılık, incelik gibi vasıflarını kaybetmemiş saf sulardır.
2-) Temiz ve temizleyici, fakat mekruh olan sulardır. Bunlarda kedi, evcil tavuk, yılan ve fare gibi hayvanların artığı olup az hükmünde (25 m2′lik havuzlardan küçük) sulardır.
3-) Temiz fakat temizleyici olmayan sular. Bunlar; abdest veya gusüldeki abdestsizliğin, cünüplüğün giderilmesinde kullanılmış bulunan sulardır. Ağaç ve meyve sularıyla kendiliğinden çıksa bile, abdest almak açık olan söze göre sahih değildir. Ve yine içinde nohut gibi bir şey pişirilmek veya içine başka bir şey düşüp karışmak suretiyle, bu yabancı maddelerin galip gelmesiyle incelik akıcılık gibi, tabi özelliklerini kaybeden sularla abdest almak caiz değildir.
4-) Pis sular; içine pislik düşen, durgun ve her kenarı on zira (Yaklaşık 25 m2) dan az olan sulardır. Az ve durgun suya düşen şeyin tadı, kokusu ve rengi bakımından eseri görünmese bile, su pistir. İçine düşen şeyin eseri görünürse akar sularda pis olur.
5-) Temizleyici şüpheli olan sular; eşek ve katırın içtiği az miktardaki sulardır. (Fethu’l-Kadir; 1/48-58, Merakı’l-Felah; 3, Reddü’l-Muhtar; 1/186)
Şafii mezhebine göre, bu sular dört kısma ayrılır;
1-) Hem temiz hem temizleyici olup kullanılması mekruh olmayandır. Bu da, gök tarafından inen veya yer altından çıkan, rengi, tadı ve kokusu değişmeyen sudur.
2-) Hem temiz hem temizleyici olup vücutta kullanılması mekruh olan sudur. Güneşin altında ısınmış su gibi.
3-) Temizdir, fakat temizleyici değildir. Bu da üç nev’idir;
a-) Gül gibi temiz bir şey ile karışan temizleyici sudur. Karıştıktan sonra temizleyici vasfını kaybeder. Ne abdestte, ne de gusülde ve ne de necaseti izale etmede kullanılması caiz değildir.
b-) Kullateyn’den az müsta’mel olan sudur. Kullateynin hacim miktarı bakımından; eni, boyu ve derinliği altmışar cm olan bir havuz veya çapı; 48, derinliği 96 cm olan bir küp veya bir silindirdir. Bu miktardan az olan su, az su sayılır.
Müsta’mel olan su ise, abdestin veya guslün farzından veya necasetin izalesinde kullanılmış olan sudur. Buna göre, mazmaza, istinşak veya azaların ikinci veya üçüncü defasında, nafile olan gusüllerde müsta’mel olan su, hem temiz hem de temizleyicidir. Müsta’mel olan su bir araya gelip Kullateyn olursa hem temiz hem de temizleyici olur.
c-) Bitki, ağaç, karpuz ve kavun gibi şeylerden akan sudur.
4-) Müteneccis sudur ki; içine necaset düşen sudur. Bu da iki nev’idir;
a-) Kullateyn olup rengi veya tadı veyahud da kokusu necasetle değişen sudur.
b-) Kullateyn’den az olup içine necaset düşen sudur. Mezkur vasıflarından biri değişsin veya değişmesin farkı yoktur. Müteneccis olan su, ne abdest, ne gusül, ne de necaseti izale etmekte kullanılamaz. Yalnız ekin, ağaçları sulama ve hayvanlara içirmekte kullanılabilir. (Muğni’l-Muhtac; 1/29-85, el-Mühezzeb; 1/5-8)
ARTIK SULARIN HÜKMÜ
Hanefi mezhebine göre, artıkların hükmü, içenin etinin temiz veya necis olma durumuna göre değişir. Bu durumda Hanefi mezhebine göre, artıklar dört çeşittir;
1-) Temiz ve temizleyici olan, kullanılması da mekruh olmayan artıklar; ağızları temiz olan insanların, eti yenilen bütün hayvanların artıkları gibi. Bu tür artıklar, temizdir ve temizleyicidir. Bu artıklarla her türlü temizlik yapılabilir. Hatta İbn-i Münzir şöyle demiştir; Ehl-i İlim, eti yenenin artığı olan suyun içilmesi ve onunla abdest almanın caizliği hususunda icma etmiştir.
2-) Temiz ve temizleyici olduğu halde, kullanılması tenzihen mekruh olan artıklar; kedi, fare, başı boş bırakılmış tavuk gibi hayvanlar ile şahin, doğan yırtıcı kuşların artıklarını kullanmak tenzihen mekruhtur. Bu tür sudan başka bir suyun bulunmaması halinde bu su artıkları kullanılabilir. Fakat temiz başka bir suyun bulunması halinde bu artıkları kullanmak tenzihen mekruhtur.
3-) Şüpheli artıklar; eşek ve katırların artığıdır. Hanefi mezhebinin görüşü katır ve eşeğin tükrüğünün temiz olduğu şeklindedir. Şüphe temizleyici olup olmadığındadır.
4-) Temiz olmayan artıklar; her hangi bir temizlikte kullanılamayan sulardır. Köpek ve domuz gibi her şeyi pis olan hayvanlar ile pars, kurt ve aslan gibi yırtıcı hayvanların artıkları sular gibi. Bu tür suların her hangi bir taharette kullanılması caiz değildir. (Durrü’l-Muhtar; 1/205, Fethu’l-Kadir; 1/74)
Şafii mezhebine göre, insanların, eti yenilen hayvanların, kedi, fare, gelincik, yılan ve kertenkele, at katır, eşek, eti yenen ve yenmeyen yırtıcı hayvanların tamamının artığı temizdir. İçilmesi ve onunla abdest alınması caizdir. Köpek ve domuzun, onlardan veya birinden doğanın artığı necistir. Hatta domuz ve köpek gibi hayvanların salya, sidik ve diğer nemli şeylerine değmek suretiyle necis olan bir yer; temiz toprakla bulandırılmış suyla bir sefer, temiz su ile de altı sefer yıkamakla temiz olur. (Muğni’l-Muhtac; 1/83, el-Mecmu; 1/227)
KUYULAR VE KUYULARIN TEMİZLENMESİ
Hanefi mezhebine göre kuyular, suları ne kadar çok olursa olsun, yüzeyleri yüz arşına ulaşmadıkça küçük sular hükmündedir. Suyu kullanılmaz hale getirecek derece de, içine bir necaset düşen kuyu suyunun tamamını veya bir kısmını çekip boşaltarak kuyuyu temizlemek mümkündür.
Bir kuyuya insan veya bir hayvan düşer ve bedeninde necaset olmamak kaydıyla diri olarak çıkarsa, insan ve eti yenen hayvandan dolayı kuyu suyu necis olmaz.
Kuyunun içine insan, koyun ve keçi gibi büyük cüsseli bir hayvan düşer ve içinde ölürse; kuş ve fare gibi küçük bir hayvan düşerek kuyu içinde şişerse, ya da eti dağılır tüyleri dökülürse; kan ve idrar gibi sıvı bir necaset kuyunun içine akarsa; kedi ve köpek gibi eti yenmeyen bir hayvanın tersi yahud kuyunun içine domuz düşerse, böyle bir kuyuyu temizlemek için, içindeki suyun tamamını çekmek gerekir. Kuyunun suyu devamlı artıyorsa; iki yüz kova su çekilir.
Kuyuya düşen tavuk, kedi ve bunlar gibi küçük bir hayvan kuyuya düşerek ölür de, şişmeden kuyudan çıkarılırsa en az kırk kova su çekmek suretiyle kuyu temizlenmiş olur. Bu durumda altmış kova çekmek müstehaptır.
Kuyuya düşen fare, serçe ve bunlar gibi küçük bir hayvan kuyuya düşerek ölür de, şişmeden kuyudan çıkarılırsa, en az yirmi kova kuyudan su çekmek suretiyle kuyu suyu temizlenmiş olur. Bu durumda otuz kova su çekmek müstehaptır.
Balık ve kurbağa gibi kanı olmayan hayvanlar ile su da yaşayan hayvanların kuyu da ölmesi, kuyu suyuna bir zarar getirmez.
Çıkarılacak su da kullanılacak kovanın hacminde muteber olan o kuyunun kovasıdır. Eğer yoksa muteber olan 2.5 kg ya da 2.75 litre alacak bir kovadır.
Su da ölü bir hayvan bulunduğunda, şişmemiş ise, bir gün bir gece önce öldüğüne hükmedilir. Eğer şişmiş ve dağılmış ise üç gün ün gece önce öldüğüne hükmedilir. O müddet zarfında o sudan abdest veya gusül alınmış ise, kılınan namazlar iade edilir. (Durrü’l-Muhtar; 1/194, Fethu’l-Kadir; 1/68, Meraki’l-Felah; 11)
Şafii mezhebine göre, kuyu suyu kullateyn’den az olup, içine necaset düşerse müteneccis olur. Ancak bağışlanmış olan necaset kendi kendisine veya rüzgar vasıtasıyla içine düşerse zarar vermez. Kuyu suyu kullateyn ve daha fazla olup içine bir necaset düşerse müteneccis olmaz. Yalnız suyun üç vasfından (rengi, tadı ve kokusu) birisi değişirse müteneccis olur. Fare ve kuş gibi tüylü bir hayvan kuyuya düşer ve tüyü dökülür de suyun vasıflarından hiç biri değişmezse, su temiz sayılır. Ancak kullanılması mümkün değildir. Çünkü ondan çekilen her kova da tüy bulunabilir. Bunun için sarnıç olursa bütün suyu, kaynak kuyu olursa içinde bulunan su miktarını çekmek gerekir.
Suyu az olan bir kuyu müteneccis olursa, bütün suyu çekilse de temizlenemez. Çünkü dibi de müteneccistir. Temizlenebilmesi için suyun, kullateyn olacak kadar çoğaltılması gerekir. (Muğni’l-Muhtac; 1/24-29, el-Mecmû; 1/178)