Ahlaki görevlerimiz nelerdir
Kayıtsız Üye
ahlaki görevlerimiz nelerdir
Cevap: Ahlaki görevlerimiz nelerdir
Hanzala
ahlaki görevlerimiz nelerdir
Ahlâkî Görevlerimiz
İslâm dininde ahlâkî ğörevler başlıca beş kısımdır:
1) Allah’a, Peygambere ve Kur’an’a karşı görevlerimiz,
2) Kendi şahsımıza karşı görevlerimiz,
3) Ailemize karşı görevlerimiz,
4) Vatan ve milletimize karşı görevlerimiz,
5) Bütün insanlara karşı görevlerimiz.
Allah’a Karşı Görevlerimiz
Bizi yoktan var eden ve mükemmel organlarla donatan, yeryüzünde ne varsa hepsini bizim faydalanmamız için yaratan Allah’tır. İnsana tanınan bu üstün özellikler hiçbir canlıya verilmemiştir. Bu iyiliklere karşı yapmamız gereken görevler vardır.
Bu görevler:
– Allah’ın varlığına ve birliğine inanmak.
– İbadet vazifelerini yerine getirmek.
– Emirlerine uygun hareket edip yasak ettiği şeylerden sakınmak.
– Allah sevgisini her şeyden üstün tutmak.
– O’nun adını saygı ile anmak.
– Verdiği nimetlere şükretmek.
Peygambere Karşı Görevlerimiz
Allah, İslâm dinini insanlara tebliğ etme görevini Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)’e verdi. Sevgili Peygamberimiz insanlığın kurtuluşu için çok çalıştı. Bu uğurda birçok güçlüklerle karşılaştı. İslâmın ışığı ile dünyayı aydınlattı. İnsanlara mutlu olmanın yollarını gösterdi.
Bu sebeple;
– O’nun son ve en büyük peygamber olduğuna inanmak,
– O’nu çok sevmek, adı anıldığı zaman salevat-i şerife okumak,
– O’nun gösterdiği yoldan yürümek,
– O’nun güzel ahlâkını kendimize örnek alarak yaşamak.
Peygamberimize karşı yerine getirmemiz gereken görevlerdir.
Kur’an’a Karşı Görevlerimiz
– Kur’an-ı Kerim’in Allah tarafından Peygamberimiz vasıtası ile gönderilen son kitap olduğuna inanmak,
– Onu usulüne göre güzelce okumak,
– Manasını anlamaya çalışmak,
– Kur’an’ı okurken ve dinlerken son derece saygılı olmak.
– Kur’an’ın yap dediklerini yapmak, yapma dediklerinden sakınmak.
Kendi Şahsımıza Karşı Görevlerimiz
İnsan beden ve ruhtan meydana gelen bir varlıktır. Bu sebeple kendimize karşı görevlerimiz iki kısma ayrılmaktadır:
1) Bedenimize karşı görevlerimiz,
2) Ruhumuza karşı görevlerimiz.
1- Bedenimize Karşı Görevlerimiz
a) Dengeli Beslenmek: Yiyeceğimize, içeceğimize dikkat ederek dengeli beslenmeliyiz. Çünkü sağlıklı ve güçlü bir bedene sahip olabilmemiz buna bağlıdır. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulmaktadır: «Ey İnsanlar; Yeryüzündeki temiz ve helâl olan şeylerden yiyiniz.» (97)
Peygamber Efendimiz: «Kuvvetli mü’min zayıf mü’minden daha hayırlı ve Allah katında daha sevimlidir.» (98) buyurarak müslümanın güçlü ve kuvvetli olmasını istemiştir.
b) Sağlımızı Korumak: Vücudumuzu hastalıklardan korumak ve bunun için gerekli tedbirleri almak görevimiz olduğu gibi herhangi bir hastalığa yakalandığımız takdirde tedâvi olmak da görevimizdir. Sevgili Peygamberimiz bu konuda şöyle buyuruyor:
«Ey Allah’ın kulları! Tedâvi olunuz. Çünkü Allah verdiği her hastalığın ilâcını da yaratmıştır.» (99)
İslâm Dini, vücudumuza zararlı olan alkollü içkileri ve uyuşturucu maddelerin kullanılmasını yasaklamış, sağlığımızı tehlikeye düşürecek her türlü davranıştan sakınmamızı emretmiştir.
Sağlığımız yerinde iken değerini iyi bilmeli, hastalıklara karşı daima tedbirli olmalıyız. Çünkü insan çoğu zaman nimet elde iken onun değerini hakkıyle bilemez. Peygamber Efendimiz bu konuda şöyle buyuruyor:
«İki nimet vardır ki insanların çoğu bunlarda aldanmıştır. (Yani bunların değerini bilmez.) Biri sağlık, diğeri de boş vakittir.» (100)
c) Temizliğe Dikkat Etmek: Bedenimize karşı görevlerimizden biri de temizliktir. Müslümanın bedeni, elbisesi ve çevresi temiz olmalıdır. Temizliğin sağlığımızın korunmasında önemli rolü vardır. Peygamberimiz:
«Temizlik imanın yarısıdır.» (101) buyurarak dinimizin temizliğe verdiği önemi belirtmiştir.
Sevgili Peygamberimiz diş temizliğine de büyük önem vermiş, bize de dişlerin temizlenmesini tavsiye ederek şöyle buyurmuştur:
«Size ne oluyor da dişleriniz sararmış olarak yanıma geliyorsunuz? Misvak kullanınız.» (102)
2- Ruhumuza Karşı Görevlerimiz
Ruhumuza karşı görevlerimiz şunlardır:
– Ruhumuzu asılsız ve yanlış inançlardan temizlemek,
– Doğru ve sağlam inançlar yerleştirmek,
– Doğru ve faydalı bilgilerle donatmak,
– Kötü düşünce ve çirkin huylardan arındırmak,
– İyi düşünce ve güzel huylarla süslemek.
Yemede ve İçmede Ahlâk Kuralları
– Yiyecek ve içeceklerin helâl olması,
– Yemekten önce ve sonra elleri yıkamak,
– Yemeğe başlarken "Bismillâh", yemek bitince de "El-Hamdülillâh" demek,
– Yemeği kendi önünden almak ve sağ el ile yemek,
– Lokmayı ağıza göre almak ve iyice çiğnedikten sonra yutmak,
– Lokma ağzında iken konuşmamak,
– Bir lokmayı yutmadıkça diğerini almamak,
– Yemeği soğutmak için, yemeğin içine üflememek,
– Su içerken bardağın içine nefes vermemek,
– Başkalarını tiksindirecek söz ve davranışlarda bulunmamak,
– Yemekte israf etmemek, tabağa yiyebileceği kadar yemek koymak ve koyduğu yemeği bitirmek,
– Toplu yemek yenirken herkes yemeği bitirmeden sofradan kalkmamak,
– Yemeğe önce büyüklerin başlaması,
– Sokaklarda yememek.
Yemek bitince şöyle dua edilir:
«Bizi yediren, içiren ve müslüman olarak yaratan Allah’a hamdolsun.»
İslâm Dininde Yiyilmesi ve İçilmesi Helâl ve Haram Olan Şeyler
Dinimiz, temiz ve yararlı olan şeylerin yenilmesi ve içilmesini helâl kılmış, zararlı, pis ve iğrenç olanları da haram kılmıştır. Müslüman yiyecek ve içeceklerine dikkat etmeli dinimizin yasakladığı şeylerden sakınmalıdır.
Yiyilmesi haram olan şeylerin hepsini burada saymıyacağız. Ancak bazılarını kısaca belirtmekle yetineceğiz.
Yiyilmesi haram olan şeylerden bazıları:
1- Leş: Kendiliğinden ölmüş hayvan,
2- Kan: Usulüne göre kesilen hayvanın vucudundan akan kan.
Dalak ve ciğer gibi organlarda kalan kan, akmış olmadığı için bu organlarla beraber yenir.
3- Domuz eti: Domuz etinin yenilmesi, dinimizce kesinlikle yasaktır. Domuz, pis olan gıdaları sevdiği için vucüdunda fazla miktarda mikrop bulunur. Bunların başında insan sağlığı için çok tehlikeli olan tirişin ve tenya gelir. Modern Tıp, domuz etinin birçok zararını tesbit etmiştir. Daha pek çok zararı ileride daha iyi anlaşılacaktır. Bilmemiz gereken şudur:
Domuz etini yemek haramdır. dinimizce yasaklanan şeylerde mutlaka birtakım zararlar ve henüz bilemediğimiz sebepler vardır. Eğer bunlar yararlı olsaydı bize bizden daha merhametli olan Allah, bunları yasaklamazdı.
Bizi yaratan ve yaşatan Allah’tır. O, bize bizden daha merhametlidir. Bize neyi emretmişse onda bizim yararımız vardır. Neyi yasaklamış ise zararlı olduğu için yasaklamıştır. Her geçen gün bunların zararları daha iyi anlaşılmaktadır.
Bu sebeple biz müslüman olarak dinimizin emrettiği şeyleri yapmak, yasakladığı şeylerden de sakınmak zorundayız.
4- Allah’tan başkası adına kesilen hayvan: Bir hayvan Allah’tan başkası adına kesilirse eti yenmez.
Allah, hayvanları da insanların yararlanması için yaratmıştır. Hayvanı keserken Allah’ın adını anmak yani besmele çekmek gerekir.
Kur’an-ı Kerimde yiyilmesi haram olan şeyler hakkında şöyle buyurulmaktadır:
«Allah size ancak ölüyü, kanı, domuz etini ve Allah’tan başkası adına kesileni haram kıldı…» (103)
İçilmesi haram olan şeyler:
1- İçki: Sarhoşluk veren içeceklere denir. Dinimiz sarhoşluk veren her türlü içkiyi haram kılmıştır.
Çoğu sarhoşluk veren alkollü içkilerin azını içmek de haramdır. Bu sebeple «Sarhoş olmayacak kadar az içersem yine haram olur mu?» denilemez.
Peygamberimiz bu konuda şöyle buyuruyor:
«Çoğu sarhoş eden şeyin azı da haramdır.» (104)
İçkinin pek çok zararları olduğu bilinen bir gerçektir.
Dinimizin alkollü içkileri yasaklamış olması, bizim iyiliğimiz içindir. Müslüman, içkinin her çeşidinden mutlaka sakınmalı, kendisini içki içmeye teşvik edenlere aldanmamalıdır.
Yüce Allah, Kutsal Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de içkinin kesinlikle haram olduğunu bildirmiş, (105) Peygamberimiz de «İçkiden sakının, çünkü o, bütün pisliklerin anasıdır.» (106) buyurarak içkinin pek çok kötülüğün doğmasına sebep olduğunu duyurmuştur.
İçkinin vucüdu tahrip ederek birçok hastalıklara sebep olduğu bilinen bir gerçektir.
Alkollü içkiler, zihni faaliyetleri durdurduğu için insan kendini kontrol edemez hale gelir. Ne yaptığının farkında olmaz, ne söylediğini bilemez. İçki birbiri ile dost olan arkadaşlar arasında tartışmalara ve kavgalara sebep olur. Sarhoşluk yüzünden çıkan kavgalar bazen cinayetle sonuçlanır. İçkili vasıta kullananların trafik kazası sonucunda ölüme gittiğini ve pek çok kişinin de ölümüne sebep olduğunu hemen her gün görüyoruz.
Evine sarhoş olarak gelen ve ailesi ile gereksiz yere tartışıp, evde huzursuzluk çıkaran, hanımını ve çocuklarını döven ve bu yüzden aile yuvasını yıkanların sayısı az değildir.
Dinimizin alkollü içkileri yasaklaması, hem kişilerin sağlığı, hem de aile ve toplumun huzuru bakımından çok yararlı olmuştur.
2- Uyuşturucu Maddeler: Dinimiz uyuşturucu maddelerin hangi yoldan olursa olsun vucüda alınmasını ve kullanılmasını haram kılmıştır.
Uyuşturucu maddeleri kullanmak, alkollü içkilerden daha çabuk tahribat yapmaktadır.
Bunları kullananların ne hale geldiklerini, nasıl acınılacak duruma düştüklerini görüyoruz. Beyaz zehir olarak adlandırılan uyuşturucu, insanlık için çok büyük bir tehlike halini almıştır. Bütün dünya bu ölüm tuzağı ile mücadele etmektedir.
Bir defa kullananın artık bundan kurtulması çok zordur. Onun için uyuşturucudan da, uyuşturucu kullanandan da mutlaka uzak durmak lâzımdır. Bunlara yaklaşmak ateşe atlamak kadar tehlikelidir. Uyuşturucu, en vahşi canavardan daha acımasızdır. İşte dinimiz, insanı perişan ederek çırpına çırpına can vermesine sebep olan uyuşturucuyu yasaklamakla insanlığı büyük bir tehlikeden kurtarmıştır.
Alkollü içkileri ve uyuşturucu maddeleri yasaklayan, insana ve insan sağlığına büyük değer veren bir dine mensup olduğumuz için Allah’a şükretmeliyiz.
Aman Bu Ölüm Tuzağına Dikkat!..
Dinimiz, insan sağlığına büyük önem vermiş, beden ve ruh sağlığımıza zarar veren şeylerin içilmesini, kullanılmasını ve hangi yoldan olursa olsun vücuda alınmasını haram kılmış, kesinlikle yasaklamıştır.
İnsanın, kendi vücudunu kendi elleriyle bile bile tahrip etmesi ne kadar acıdır.
«Bir kere kullanmakla bir şey olmaz» diyerek uyuşturucu kullanmaya başlayanların bir daha ondan kurtulması çok zordur. Çünkü bu, zehiri denemek demektir. Zehir ancak bir defa tecrübe edilir. İkinci tecrübesi yoktur. Zira ilk tecrübe ölümle sonuçlanır. Uyuşturucu da böyledir, tecrübe etmeye gelmez. Uyuşturucu kullanmaya başlayan artık geriye dönüşü olmayan tehlikeli bir yola girmiştir. Yolun sonunda ise acıklı bir ölüm vardır.
Öyle ise;
Ey anneler, babalar!
Çocuklarımıza sahip çıkalım. Onların kimlerle arkadaşlık ettiklerini, kimlerle oturup kalktıklarını ve nerelerde gezip dolaştıklarını takip edelim. Bizi ömür boyu evlat acısı ile kıvrandıracak olan bu felaketten çocuklarımızı mutlaka koruyalım.
"Benim çocuğum böyle şeyleri yapmaz" demeyelim. Çocuğumuz çok iyi olabilir, ona çok da güvenebiliriz. Ancak çocuklarımıza kurulan tuzaklardan haberimiz olmayabilir. Biricik yavrularımızın, şer odaklarının sinsi ve hain tuzaklarından etkilenmeyeceğini nasıl temin edebiliriz? Temin edemeyeceğimize göre bu konuda çok duyarlı ve tedbirli olmamız gerekir.
Uyuşturucu kullanmak; kendini göre göre uçurumdan aşağıya atmak, bile bile ölüme gitmektir. Uyuşturucu öyle bir tuzaktır ki ona yakalanan kişinin bir daha kurtulması çok zordur, hemen hemen imkânsızdır.
Bu sebeple, uyuşturucu tehlikesine karşı hep birlikte uyanık olmanın gereğini bir kere daha dile getirerek diyoruz ki;
En iyi tedbir, bu korkunç tuzağa hiç yaklaşmamak, bu acımasız canavarın pençesine düşmemektir. Bu beladan kurtulmanın tek ve kesin çaresi, onu hiç kullanmamaktır. Bunu sakın unutmayalım.
Biricik varlığımız olan gençlerimize sesleniyoruz:
Sevgili Gençler!…
Kendinizi düşünün.
Geleceğinizi düşünün.
Önünüzde güzel bir gelecek var.
Hayatınızın baharında kendinize yazık etmeyin.
Sizden hiç bir fedakarlığı esirgemeyen ailenizi düşünün.
Sizden büyük hizmetler bekleyen ülkenizi düşünün.
Ölümden sonraki ikinci ve sonsuz hayatı düşünün.
Dünyayı ve ahireti kendinize zindan etmeyin.
Sizden çok şey bekleyen milletimizi üzmeyin.
Gelin bu uyarılara kulak verelim.
Ve hep birlikte;
«Ölüm tuzağı uyuşturucuya kesinlikle hayır.» diyelim.
Konuşurken Uyulması Gereken Ahlâk Kuralları
– Söyleyeceği sözün sonunu düşünerek ona göre konuşmak,
– Dünya ve ahiret için yararı olmayan sözleri söylememek,
– Sözleri ile kimsenin gönlünü kırmamak, konuşurken başkasının sözünü kesmemek,
– İnsanların makam ve şahıslarına göre konuşmak,
– Bir insanı öğerken aşırı gitmemek,
– Büyüklerin yanında yüksek sesle konuşmamak,
– Boşboğazlık, gevezelik etmemek,
– Konuşurken ağzını eğip bükmemek, bilgiçlik taslamamak, başkalarının sözlerinde kusur aramamak,
– Dilini kötü sözlere alıştırmamak, yalan söylemekten, yalan yere yemin etmekten, başkalarının aleyhinde konuşmaktan, koğuculuk yapmaktan, yalan yere söz vermekten sakınmak.
– Başkalarıyla alay etmemek, kimseye kötü bir ad takmamak,
– Söylenmemesi istenen bir sırrı başkalarına söylememek.
Peygamberimiz, kurutuluş yolu nedir? diye sorana şu cevabı vermiştir: «Dilini muhafaza et.» (107)
Ashabdan biri Peygamberimize: Kendim için korkacağım en tehlikeli şey nedir? dedi. Sevgili Peygamberimiz mübarek dilini eliyle tutarak: «İşte budur» (108) buyurdu.
Peygamberimiz (s.a.s.) bir hadisi şeriflerinde de şöyle buyurmuştur: «Allah’a ve âhiret gününe inanan kimse ya hayırlı söz söylesin veya sussun.» (109)
Görülüyor ki, dilimize sahip olmamız, söyleyeceğimiz sözlere dikkat etmemiz çok önemli bir ahlâk kuralıdır.
Diğer Organlarımızın Düzeltilmesi
Dilimizden başka diğer organlarımızı da terbiye ederek davranışlarımızı düzeltmek, organlarımızı ahlâk kurallarına uygun olarak kullanmak kendimize karşı yerine getirmemiz gereken görevlerdendir. Bu görevler kısaca şunlardır:
– Ellerini ve ayaklarını haramdan, başkalarına zarar veren işlerden çekmek,
– Kendisinin olmayan bir şeye kötü gözle bakmamak, gözleri ile başkalarının kusurlarını görmeye çalışmamak, gözü ile kimseyi rahatsız etmemek,
– Kulakları ile yalan, gıybet, dünya ve ahirete faydası olmayan sözleri dinlememek,
– Hiç kimsenin malına, canına, namusuna tecavüz etmemek.
Selâm Vermek
Selâm, müslümanlar arasında sevgi ve dostluğa vesile olan güzel bir davranıştır. Selâm, her türlü kötülükten uzak olma anlamındadır. Selâm vermekle din kardeşimizin kötülüklerden korunmasını istemiş ve onun iyiliği için dua etmiş oluruz.
Selâm vermek sünnet, verilen selâmı almak farzdır.
Selâmlaşmak müslümanlar arasındaki sevgiyi artırır, kardeşlik duygularını kuvvetlendirir. Peygamberimiz, selâmlaşmanın hayırlı bir ibadet ve birbirimizi sevmemize vesile olan iyi bir davranış olduğunu bildirmiştir.
Selâm; «Esselâmu aleyküm» cümlesidir.
Bu, «Selâmün aleyküm» şeklinde de söylenebilir. Selâm veren bunlardan birini söyler. Selâmı alan kişi de: «Ve aleykümüsselâm» veya «Aleykümüsselâm» diyerek selâma karşılık verir.
Selâmlaşırken;
– Genç olan, yaşlıya,
– Araçta olan, yaya olana,
– Yürüyen, oturana,
– Arkadan gelen, önden gidene,
– Az olan topluluk, çok olan topluluğa
selâm verir.
Bir topluluğa selâm verilince, topluluğun içinden birisi selâmı alırsa, bu, topluluk adına yeterlidir. Eğer verilen selâmı hiçbirisi almazsa toplulukta bulunanların hepsi sorumlu olur.
Eğer selâmı veren bir topluluk ise, onlardan bir kişinin selâm vermesi yeterli olur. Diğerlerinin selâm vermesi gerekmez.
Müslüman selâm vermekle din kardeşine değer vermiş ve saygı göstermiş olur. Selâm iyi duygularla verilmeli ve aynı duygularla alınmalıdır. Uyuyan kimseye ve tuvaletini yapana selâm verilmez.
Ezan okunurken selâm vermek mukruh olduğu gibi Kur’an okuyana ve okunan Kur’anı dinleyenlere selâm verilmesi de mekruhtur. Namaz kılan kimseye de selâm verilmez. Camiye girildiği zaman, namaz kılmayanlar varsa onlara selâm verilebilir.
ahlaki görevlerimiz nelerdir, ahlaki gorevlerimiz nelerdir, ahlaki girevimiz