Cevşen uydurma mı???
celikihsan87
arkadaşlar ben bunu görünce beynimden vurulmuşa döndüm.:S:S:S:S:S
Cevap: Cevşen uydurma mı???
abdulkadir_
cevsen RASULULLAH ın duasıdır.yazık şu internet aleminden din öğrenmek isteyen müslümanlara.Ehl-i sünnet alimlerinin eselerini okumayanlar bu yahudi ve din düşmanı kafa karıştırıcıların sözlerine iinanıyorlar.BEDİÜZZAMAN HZ. 13, ASRIN MÜCEDDİDİ VE ALLAH dostu bir mücahid insandı .f.g. için aynı şeyi söyleyemeyiz kesinlikle.
RABBİM itikat bozucu müfsid ve münafıklardan korusun bu ümmeti.
Yanıt: Cevşen uydurma mı???
Şema
< cevsen RASULULLAH ın duasıdır. >
bunula ilgili hep kaynak aradım ama bulamadım.
bilinen (Kütübü sitte gibi) hadis kitabında varsa ve numarasını verirseniz çok dua ederim.
Soru: Cevşen uydurma mı???
BiLaL HaTTaB
Allah ve Rasulü(sas) adına bilmeden konuşanlardan razı değiliz… Bizim bile içimizi acıtıp, öfkemize sebep olan bu mevzuda, Allah ve Rasulü nasıl tavır alacaktır? Aslında gayet açık, ayet ve hadislerde…
"İnsanlardan öyleleri vardır ki, hiçbir ilmi olmadan Allah hakkında mücadele edip her inatçı şeytana uyar." (Hac/3)
"Men kezebe aleyye muteammiden felyetebevve’ mak’adehu mine’n-nar"
(Kim benim adıma hadis uydurursa cehennemdeki yerini hazırlasın)(Buharî, İlm 38, Cenâiz 33, Enbiyâ 50, Edeb 109)
Son sözü de, şairimiz Mehmed Akif’e bırakalım:
Kitabı, sünneti, icmaı kaldırıp attık;
Havassı maskara yaptık, avamı aldattık.
Yıkıp şeriatı, bambaşka bir bina kurduk
Nebiye atıf ile binlerce herze uydurduk.
O hali buldu ki bu cü’ret: "yecüzü fi’t-tergib.."
KARARI ERZELİ FETVA KESİLDİ! Hem ne garip,
Hadis vazediyorken sevap uman bile var!
Sevabı var mı imiş bir zaman gelir, anlar!
Cihanı titretiyorken niday-ı "men kezebe."
İşitmiyor mu, nedir, bir baksın şu bî-edebe:
Lisan-ı pak-i Nebîden yalanlar uyduruyor,
Sıkılmadan da "sevap işledim" deyip duruyor.
Düşünmedin mi girerken şeriatın kanına?
Cinayet kalacak zanneder misin yanına?
Sevap ümid ediyor ha! Deyin ki namerde
Sevabı sen göreceksin huzur-ı mahşerde!
M.Akif ERSOY- Safahat
vesselam…
abdulkadir_
sizin razı olmanız önemli değildir ALLAH ve RASULÜ razı olsun bize kafidir.Ehl-i beytten rivayet edilmesi size kafi gelmiyor mu ? sizin ilminiz ne zamandan beri onların ilmini aştı ve geçti de böyle cesaret edebiliyorsunuz ?
CEVŞEN-İ KEBİR DUASI
Ehl-i Beyt (a.s) vasıtasıyla nakledilen bu değerli duânın özellikle Ramazan ayında bilhassa Kadir gecelerinde okunması tavsiye edilmiştir. Gerçi bu dua her zaman için okunabilir. Biz bu duayı Merhum şeyh Abbas Kummî’nin Mefâtih-ü Cinan adlı eserinden nakletmekteyiz. Merhum Kummî kitâbında bu duâ hakkında şu izahı vermiştir.
Beled-ûl Emin ve Misbâh-ı Kef’emi’nin nakline göre bu duâyı Hz. Seyyid-us Sâcidin İmam Zeynelabidin (a.s) babalarından, onlar da Resu-i Ekrem’den (s.a.a) nakletmişlerdir. Resul-i Ekrem (s.a.a) savaşların birinde vücudunu rahatsız eden ağır bir zırh giymişti. O sırada Cebrâil (a.s) nâzil olarak Resulullah’a (s.a.a) şöyle arzetti:
Ey Muhammed Rabb’inin sana selamı var. O zırhını çıkarıp bu duayı okumanı buyuruyor. Bu duâ senin ve ümmetin için güven vesilesidir." Sonra duanın fazileti hakkında bir takım açıklamada bulunuyor ki onların hepsini açıklamanın yeri değildir. Ez cümle şöyle buyuruyor.
Kim bu duayı kefenine yazarsa Allah onu (cehennem) ateşiyle azap etmekten hayâ eder. Kim bu duayı Ramazan ayının başında halis niyetle okursa Allah Teala ona Kadir gecesini nasip eder ve onun için yetmiş bin melek yaratır ki Hak Teâlâ’yı takdis ve tespih ederler; bütün bunların sevâbı bu duâyı okuyana yazılır." Yine şöyle buyuruyor: "Kim bu duâyı Ramazân ayında üç defa okursa, Hak Teâlâ cesedini cehennem âteşine haram kılar; cenneti ona vâdeder; onu günahlardan koruyacak iki melek görevlendirir ve hayatı boyunca Allah’ın emânında olur. Rivâyetin sonunda İmam Hüseyin’ın (a.s) şöyle buyurduğu nakledilmiştir: "Babam Emir-ü Mu’minin Ali (a.s) bana bu duayı hıfzetmemi, o’nun kefenine yazmamı, onu âileme öğretmemi ve onları duayı okumaya teşvik etmemi vasiyet etti. Bu duâda ism-i A’zam da olmak üzere bin isim vardır."
BiLaL HaTTaB
Güzel kardeşim abdulkadir_ .
Herhangi sahih ve sağlam bir kaynak verilmeksizin sadece birkaç eserin gösterilmesi, kaynak olarak yeterli değil ve geçerli de değildir. O halde, Buharî ve Müslim’de, diğer Sünenlerde, İmam Malik’in Muvattaı’nda, Ahmed b. Hanbel’in Müsned’inde ve diğer hadis kaynaklarında da yer almayan, ancak neredeyse tevatür derecesinde takdim edilen bu duanın sıhhat derecesini nereden ve nasıl tesbit edeceğiz? Güzel kardeşim, değerli alimlerimiz, imamlarımız, ömürlerini bu yola koymuşlar ve başka hiçbir yerde görülmemiş bir "İSNAD" metodu geliştirmişler ve sıhhat derecelerini bulabilmek için "evvela" bu yola başvurmuşlardır. Sıhhat derecesini tesbit için daha birçok yola daha baş vurulur.
Önceleri hadis uydurup, hatta uydurdukları bu hadislerle insanları doğru yola ulaştırdıklarını zannıyla sevap işlediklerini sanan, daha sonra tevbe etmiş bir zatın şu sözü, İbnu’l Cevzî’nin Mevzuat adlı eserinde geçmekte. Dikkatle oku:
"Dininizi kimden aldığınıza dikkat ediniz. Çünkü biz bir şey istedik mi, onu hadis şekline koyu verirdik."
Sana bir de kısaca, muhaddislerimizin bu konudaki hassasiyetlerinden birkaç örnek vereyim:
Meşhur muhaddis Buharî, uydurma hadis rivayet edenlerin iyice dövülüp uzun süre hapsedilmesi gerektiğine fetva vermiştir. Muhaddislere ve mezheb imamlarına göre uydurma hadis rivayet eden kimse, başkalarının ibret alacağı bir şekilde cezalandırılır, rezil edilir ve azarlanır. Yüzüne bakılmaz, selam verilmez.Kendisiyle bütün ilişkiler kesilir. Süfyan b. Uyeyne, böylesinin boynunun vurulması gerektiğini, Yahya b. Ma’in ise kanının helal olduğunu söylemişlerdir.
Şimdi kendine sor bakalım: "Ortam böyle bir ortam olsaydı, beni mi cezalandırırlardı, Bilal kardeşimi mi?"
Sen Peygamberine ve hatta Cebrail vasıtası ile geldiğine göre Rabbine; bu gibi hikayeleri yakıştırabiliyorsan; Allah yolunu açık etsin kardeşim… Bizim ki sadece kardeşane bir uyarıydı. Senin ilmin de demek ki, nice imamlarımızın ilmi üstünde ki, bu kadar hararetle savunabiliyorsun… Af buyur; kusur işledik… Ehl-i Beyt’ten sağlam bir sened ile gelse idi başüstünde tutardık zaten. Ama her "ehl-i beytten rivayetle" sözüne inanırsan, yolunu ehl-i küffar belirler bilmiş olasın… Allah gönüllerdekinin ilmina vakıf olandır. Hakkımdaki tüm "zann"ların ile seni O’na(cc) havale ve emanet ediyorum.
Fazlasını söylemeye ar ediyorum. Sanırım yeterlidir.
vesselam, veddua…
BiLaL HaTTaB
< haşa töbe deeee kardeş sakın inanma böyle şeylere tabiki uydurma değil >
Biz Rabbimizin ve Rasulullahın(sas) bir emrine istemeden muhalefet ettiğimizde, ya da Rabbimize ve Rasulullah’a bir şey yakıştıramadığımızda deriz "haşa" diye…
Bu yüzden; "uydurma değil" diyenlere karşı, haşa dememiz daha yerinde olacaktır…
Delillere, kendi cümlelerinizle cevap vermekten başka yapabileceğiniz bir şey var mı kardeşim? Varsa onu alalım…
"Tabi ki uydurma değil" gibi kat’i hükmü neye göre koyuyorsun? Kur’an’dan ya da Sünnet-i Rasulullah’tan bir delilin mi var? Sen bu kurduğun cümlelere "haşa" de kardeşim. Bilmediğini dahi bilmeyenlerden Rabbimize sığınıyoruz…
Yukardaki cümlelerimizde de şu gerçeği vurgulamıştık ki, sizlere bir görüşü dayatmıyoruz; sadece kardeşane bir dille uyarmaya çalışıyoruz. Neye iman etmeniz konusunda yüreklerinize "haşa" hükmedecek değiliz… Rabbimiz haddini bilenlerden eylesin…
vesselam…
ukkaşe.
Hazır satılan cevşen de basım ve dağıtımını yapan bir kesimin gelir kaynağıdır ve ticaret metaı olmuştur. Bunun dışında tavsiye edilmesini gerektirecek sahih bir delile dayanmamaktadır.
Said Nursî, bu ısrarına rağmen, maalesef hiçbir kaynak göstermemiştir. Cevşenü’l-Kebir, cep kitapçığı şeklinde basıldığı hâlde, bunda da herhangi bir kaynağa yer verilmemiştir. Bu duanın Hz. Peygamber (s.a.v.)’e ait olduğu iddia edildiğine göre, hadis kitaplarında yer alması gerekirdi. Oysa, hadis kitaplarında böyle bir duaya rastlanmamaktadır. Şu hâlde, bu duanın Hz. Peygamber’e isnadı yalandır. Maalesef, Nur Risaleleri’ndeki mevzu hadislere uzunca bir tanesi daha eklenmiştir.
Said Nursî, Cebrail (a.s.)’in Hz. Peygamber (s.a.v.)’e bir gazvede zırhını çıkarmasını ve Cevşen’i okumasını emreden bir vahiy getirdiğini de iddia etmektedir. Bu haberin de ne bir kaynağı ve ne de bir mesnedi vardır. İçinde aynı iddiaların yer aldığı Sözler Yayınevi’nce basılan Cevşen-ül Kebir adlı kitap, Vahye Göre Büyük Zulüm adlı eserde Said Çekmegil tarafından haklı olarak "zulüm karışmış kitap" olarak tavsif edilmiştir.
Sonra, söz konusu vahiy hangi gazvede gelmiştir? Resulullah’ın herhangi bir gazvede zırhını çıkardığına dair hiçbir rivayet yoktur. Bilâkis, Hz. Peygamber’in şöyle buyurduğu sabittir:
"Bir peygambere, zırhını giydikten sonra, onunla düşmanları arasında Allah Tealâ hükmünü vermedikçe zırhını çıkarması yaraşmaz."
Üstelik Cebrail (a.s.), Hz. Peygamber’e zırhını çıkarmasını değil, çıkarmamasını emretmiştir. Hendek Harbi’nde kâfirlerin dağıldığı gecenin sabahı Müslümanlar Medine’ye dönüp silâhlarını bıraktıkları sırada, Cebrail, Resulullah’a gelmiş ve "Zırhını çıkarıyor musun? Melekler, henüz silâhı bırakmadılar. Allah Tealâ, sana Benî Kurayza üzerine yürümeni emrediyor; ben de onlara gidiyorum." demişti.
Savaşta zırhı çıkarmak şöyle dursun, Hz. Peygamber (s.a.v.) Uhud Günü iki zırhı üst üste giymiştir. Yine aynı savaşta Resulullah’ın başında miğferi de vardı ve aldığı darbe ile miğfer kırılmış; Peygamberimiz de yaralanmıştı. Resulullah’ın savaşlarda kullanmak üzere 9 kılıcı, 7 zırhı, 6 yayı, 2 kalkanı, 5 mızrağı, 2 miğferi vb. silâh ve teçhizatı vardı. Herhâlde, bu Cevşen’den sonra hepsini kaldırıp atmıştır!…
elcevaz13
Cevşen ile ilgili pek çok düşünce ve görüş ortaya atılmıştır. Daha çok Şiî kaynaklardan gelmiş olması, Ehl-i Sünnet’in Cevşen’e karşı soğuk davranmasına sebep olmuştur. Ancak bizim Cevşen ile ilgili mülâhazamız biraz husûsiyet arz etmektedir. Onun için de başkalarına ait görüşlerin naklinden daha çok, biz burada kendi mülâhazalarımızı aktarmak istiyoruz:
1. Cevşen, hâlisâne yapılmış bir duadır. Onun hangi cümle ve kelimesi ele alınırsa alınsın, damla damla ihlâs ve samimiyet yüklü dua takattur eder. Durum böyle olunca, Cevşen kime izafe edilirse edilsin, özdeki bu husûsiyete tesir etmemeli. Burada, "Bir sözün Efendimiz’e izafesiyle bir başkasına izafesi arasında fark yoktur." demek istemiyoruz elbette. Demek istediğimiz şudur: Cevşen’in asgarî vasfı onun bir dua olmasıdır. Başka hiçbir özelliği bulunmasa, sadece onun bu özelliği bile, Cevşen’e bir değer ve kıymet atfetmek için yeterli bir sebeptir. Halbuki onun daha nice özellikleri vardır ki, diğer maddelerde bazılarına işaret edilecektir. Öyleyse, sadece senedine âit şaibeden dolayı Cevşen’i tenkit pek haklı bir davranış olmasa gerek.
Peygamberâne ifadeler
2. Efendimiz’e ait sözlerin bütün beşer sözlerine bir rüçhaniyet ve üstünlüğü vardır. O’na ait beyan ve sözleri seçip tanımada maharet kazanmışlara gizli kalmayacak bir gerçektir ki, Cevşen baştan sona peygamberâne ifadelerle bezeli bir edâya sahiptir. Bu sebeple de duada O’na ait malzemeleri kullanmak hem önemli hem de kabule daha yakındır. Fakat yine de bu bir tercih meselesidir. Yoksa insan namazın dışındaki duaları hangi dille yaparsa yapsın bu durum duanın aslına tesir etmez; zira Cenab-ı Hak bütün dilleri bilir ve duaya icabette sadece duanın samimi ve gönülden olmasını esas alır. Zaten dillerin ve renklerin ayrı ayrı oluşu O’nun kudretini ele veren âyetlerden değil mi?
3. Yukarıda da işaret ettiğimiz gibi Sünnî kaynaklar Cevşen’e yer vermezler. Sadece Hâkim’in Müstedrek’inde Cevşen’den birkaç fıkrayı görebiliriz. Onun dışındaki eserlerde ben şimdiye kadar, Cevşen’e ait ibare ve ifadelerin birkaçının bile nakledildiğini görmedim. Ancak bu tamamen senede ait bir husûsiyete dayanılarak alınmış müşterek tavrın tezahüründen başka bir şey değildir ve Cevşen’in değerine menfî yönde etki edecek bir ağırlığı da yoktur. Nitekim Buharî ve Müslim’in rivayet ettiği pek çok hadis var ki; aynı hadisler çok küçük farklarla, hatta bazen aynı şekliyle Küleynî’nin el-Kâfî’sinde yer almaktadır. Ne var ki Ehl-i Sünnet alimleri Küleynî’den tek bir nakilde dahi bulunmamışlardır. Halbuki onda yer alan hadisler, Buharî ve Müslim’de de yer aldıklarına göre hem senet hem de lafız itibarıyla cerhi söz konusu olmayan hadislerdir. Ancak, el-Kâfî’de yer alan hadisleri daha çok Şiî imamlar nakletmişler ve bu sebeple de Sünnîlerce, daha işin başında endişeyle karşılanmışlardır. Cevşen için de aynı durum söz konusu olmuştur. Eğer Cevşen Şiî imamlar yoluyla nakledilmemiş olsaydı, öyle zannediyorum ki, bütün Sünnîlerce kabul görecek ve baş tacı edilecekti. Fakat Cevşen, senet yönüyle bir talihsizliğe uğradığı için, bunca insan sırf bu yüzden onun nurlu, feyizli ve bereketli ikliminden mahrum kalmıştır. Şu anda böyle bir talihsizliği önleyecek güçte de değiliz. Asırların birikimiyle vücut bulmuş böyle bir kanaati bertaraf etmek imkânsız olmasa bile çok zordur.
4. Bazen hadis kriterleri ölçü olmayabilir. Ehlullahın Efendimiz’den keşfen hadis alması hiç de az vâki olmuş hâdiselerden değildir. İmam Rabbanî der ki: "Ben, İbni Mesud’dan, Muavvizeteyn’in Kur’ân’dan olmadığına dair rivayetini görünce, bu sûreleri farz namazlarımda da okumamaya başladım. Ne zaman ki, Efendimiz’den onların Kur’ân’dan olduğuna dair ihtar aldım, ancak o zaman bu sûreleri farz namazlarımda da okumaya başladım." Bazılarının bizim Kunut duâsı olarak okuduklarımızı, Kur’ân’dan kabul etmesi de, yukarıda işaret etmek istediğimiz husûsa ayrı bir delil kabul edilebilir. Ve yine İmam Rabbanî’den bir misal.. diyor ki: "Ben bazı hususlarda İmam Şafiî’yi taklit ediyordum. Ancak bana İmam Ebu Hanife’nin peygamberlik mesleğini temsil ettiği ihsas edildi. Ben de Ebu Hanife’ye iktida ettim…"
Bu durum da elbet belli kriter ve ölçü gerektirir. Yoksa önüne gelen herkes keşfen birşeyler aldığını söyler ve ortalık bir sürü uydurma keşiflerle dolar. Ama bazı büyük zatları bu kategoriye dahil etmek çok büyük yanılgı olur. Onlar "keşfen aldık" dediklerini mutlaka öyle almışlardır ve dedikleri de katiyen doğrudur. Ne var ki, bunları belli hadis kriterleri içinde tahlil etmek imkânsızdır. Onun için de hadisçiler bu türlü ifadelere iltifat etmemişlerdir. Ama onların iltifat etmemesi bu ifadelerin doğru olmadığı mânâsına da gelmez. Bütün bu söylediklerimiz Cevşen için de aynen geçerlidir. Onun için biz kesinlikle diyoruz ki, Cevşen mânâsı itibarıyla Efendimiz’e ilham veya vahiy yoluyla gelmiştir. Daha sonra da ehlullahtan birisi bu Cevşen’i keşif yoluyla Efendimiz’den almış ve Cevşen bize kadar öyle ulaşmıştır.
Bu hususlara şunu da ilave etmek faydalı olur kanaatindeyim. İmam Gazalî gibi bir allame, Gümüşhanevî gibi bir büyük veli ve Bediüzzaman gibi bir sahibkırân, Cevşen’i kabullenip onu vird edinmişlerdir. Hatta İmam Gazalî ona bir şerh yazmıştır. Cevşen’in me’hazindeki kuvvet ve kudsiyete ait başka hiçbir delil ve bürhan olmasa, sadece isimlerini verdiğimiz büyüklerin bu kabullenişleri ve yüz binlerce insanın Cevşen’e gönülden bağlanıp değer atfetmeleri, Cevşen hakkında en azından ihtiyatlı konuşmaya yetecek güç ve kuvvette delillerdir. Sadece senedine ait bir boşluktan dolayı Cevşen’e dil uzatmak en ılımlı ifadeyle bir haksızlıktır.
hüseyin11
Cevşenin içeriğinde dua olarak bir sakınca yoksa bırakın millet etsin Duasını.Ama cevşeni öven veya farklı bir yerlere getiren sözleri ise almayın, kullanmayın.İnsanlar onunla Allah’a dua ediyorsa bırakın etsinler.Nihayetinde bir dua.
Kul elllerini açmış Allah’a duasını ediyor.Tek etsin de Rabbine duasını…,Tek Rabbinden istesinde…,Tek Rabbine ümit bağlasında…Allah’ın güzel isimleriyle ne kadar güzel değil mi!
celikihsan87
sonunda biri kopyala-yapıştır yapmak yerine kendi fikrini yazdı.teşekkürler.
zehracan
< Cevşenin içeriğinde dua olarak bir sakınca yoksa bırakın millet etsin Duasını.Ama cevşeni öven veya farklı bir yerlere getiren sözleri ise almayın, kullanmayın.İnsanlar onunla Allah’a dua ediyorsa bırakın etsinler.Nihayetinde bir dua.
Kul elllerini açmış Allah’a duasını ediyor.Tek etsin de Rabbine duasını…,Tek Rabbinden istesinde…,Tek Rabbine ümit bağlasında…Allah’ın güzel isimleriyle ne kadar güzel değil mi! >
Yüce Rabbimizin varlığına ve birliğine,Kur’an-ı Kerimin O’nun kelamı olduğuna,Hz.Muhammede Mustafa sallAllahü aleyhi ve sellem Efendimizin de Allah Teala Hazretlerinin biz Müslümanlara peygamber olarak gönderildiğine samimi bir kalp ile inanan kişiye zaten kalbi rehber olur,Rabbi onu yanıltmaz…hüseyin kardeşimizin de söylediği gibi dua etmek,helede içinde ESMA-ÜL HÜSNA varsa ne güzeldir:)
yeşil-mor
ben cevşeni taşımıyorum
her gün dua niyetine okuyorum 5 hizb
md0000
900.000 ŞEHİT SEVABI. . . HA!
Ya bukadar ucuzmu dağıtılıyor bu sevaplar. Namaz kılma, haramları helal say (helal gibi hergün yap) sabah akşam küfür işlerle uğraş sonrada al eline cevşen denilen manasını bilmediğin bir şeyi oku
olacak şey değil o zaman ben neden okuyorum ve neden arapça öğrenmeye çalışıyorum
ve neden okuyorum onlarca kitabı ilim öğrenmek için, ve amellerimi Allah ve rasulunun menheci (yolu/yöntemi) üzere yapmaya gayret sarfediyorum.
ben ozaman alırım bir cevşen okurum ne namaz kılarım nede diğer nefsime zor gelen ibadetleri yaparım. nasıl olsa şehitler cennete girecek ve bende tam dokuzyüzbin defa cennete girerim ve yılda onkez okusam herhalde tam 9000.000 defa hakederim cenneti
bukadar daha söyleyeceğim yok böyle bidatleri yapanları Allah’a şikayet eder beni böyle bidatlerden koruması için kendisine sığınırım.
Allahın selamı iman edenlerin üzerine olsun
irem naz
Hastalıklardan, cinlerden …vb zararlardan korunmak amacıyla Muska veya Cevşen takılmasının sakıncası var mıdır?
Elbette! Bir Müslüman’ın böyle bir inanca sahip olarak, bu tür şeyleri taşıması tevhid inancına tamamen aykırıdır.
Bir kısım ayet ve süreleri, hastalığın türüne göre derleyip, bir muska biçiminde boyuna asmak kesinlikle doğru değildir. Böyle bir şeyin beni zarardan korur diyerek boyna asılması Allah’a şirk koşmaktan başka bir şey değildir. Allah razı olsun kardeşim Allah kelamı yazan şeyle tuvalete giriyorlar .öle bişey olsaydı bütün alim ler kuranı küçültüp üzerinde taşınmasını sağlarlardı deyilmi
Ziyad Şafi
< Biz Rabbimizin ve Rasulullahın(sas) bir emrine istemeden muhalefet ettiğimizde, ya da Rabbimize ve Rasulullah’a bir şey yakıştıramadığımızda deriz "haşa" diye… >
gönlü güzel abi bu ifaden çok hoşuma gitti…alıp kullana bilirmiyim ? ALLAH RAZI OLSUN 😉
7BiTiRDi
ben ce uydurma değil
CEVŞEN-İ KEBİR DUASI
Ehl-i Beyt (as) vasıtasıyla nakledilen bu değerli duânın özellikle Ramazan ayında bilhassa Kadir gecelerinde okunması tavsiye edilmiştir Gerçi bu dua her zaman için okunabilir Biz bu duayı Merhum şeyh Abbas Kummî’nin Mefâtih-ü Cinan adlı eserinden nakletmekteyiz Merhum Kummî kitâbında bu duâ hakkında şu izahı vermiştir
Beled-ûl Emin ve Misbâh-ı Kef’emi’nin nakline göre bu duâyı Hz Seyyid-us Sâcidin İmam Zeynelabidin (as) babalarından, onlar da Resu-i Ekrem’den (saa) nakletmişlerdir Resul-i Ekrem (saa) savaşların birinde vücudunu rahatsız eden ağır bir zırh giymişti O sırada Cebrâil (as) nâzil olarak Resulullah’a (saa) şöyle arzetti:
Ey Muhammed Rabb’inin sana selamı var O zırhını çıkarıp bu duayı okumanı buyuruyor Bu duâ senin ve ümmetin için güven vesilesidir" Sonra duanın fazileti hakkında bir takım açıklamada bulunuyor ki onların hepsini açıklamanın yeri değildir Ez cümle şöyle buyuruyor
Kim bu duayı kefenine yazarsa Allah onu (cehennem) ateşiyle azap etmekten hayâ eder Kim bu duayı Ramazan ayının başında halis niyetle okursa Allah Teala ona Kadir gecesini nasip eder ve onun için yetmiş bin melek yaratır ki Hak Teâlâ’yı takdis ve tespih ederler; bütün bunların sevâbı bu duâyı okuyana yazılır" Yine şöyle buyuruyor: "Kim bu duâyı Ramazân ayında üç defa okursa, Hak Teâlâ cesedini cehennem âteşine haram kılar; cenneti ona vâdeder; onu günahlardan koruyacak iki melek görevlendirir ve hayatı boyunca Allah’ın emânında olur Rivâyetin sonunda İmam Hüseyin’ın (as) şöyle buyurduğu nakledilmiştir: "Babam Emir-ü Mu’minin Ali (as) bana bu duayı hıfzetmemi, o’nun kefenine yazmamı, onu âileme öğretmemi ve onları duayı okumaya teşvik etmemi vasiyet etti Bu duâda ism-i A’zam da olmak üzere bin isim vardır"
md0000
bu konuya yazan ve cevşeni savunan arkadaşalara hadis alimlerinin kitaplarından okumalarını tavsiye ederim.
bir çok hadis alimi mevzu hadisleri tesbit için ömürlerini tüketmiş ve sahihleri mevzulardan ayırmak için hadis ilminin zirvelerine ulaşmışlar.
biz onların bu emeklerini ve bu çabalarını görmezlikten gelerek nefsimize hoş gelen şeyleri doğru olarak alırsak, işte asıl yanlış bu olur.
alimler kolay yetişmiyor, bunca alim cevşen hadisesinin mevzu olduğunu söylerken bazılarının illaki çevşen diye diretmesi oldukça gariptir.
özellikle belirli bazı gurupların bu konuda inatçı olduğunu görmekteyiz.
ehli sünnetten buna meyleden yoktur.
arkadaşlar dua büyük bir ibadettir.
ve bizlere güzel dua etmeyi Allahın rasulu sallAllahu aleyhi ve sellem öğretmiş ve bu konuda örnek olmuştur.
sahih hadislerle gelen duaları araştırıp bir kitap haline getiren
S a î d e l-Kaht â n î ‘nin
HISNUL-MUSLİM isimli kitabını tavsiye ederim (http://islah.de/ibadet/ibd00011.pdf) bu linkten indirebilirsiniz.
aslı olmayan ve şunu yaparsan şöyle olur gibi nefsimizi hoşnut eden şeyleri hemen kabul etmek yerine araştırma ve okuma özrümüzün tedavisini bulmaya çalışalım.
toplum olarak okuma ve araştırma özürlüyüz.
Allah tüm mu’minlere rahmet etsin,
müslüman kardeşlerime Selamun aleykum
Ziyad Şafi
şimdi her kese bir SORU !!!
Cevşen hangi EHLi SÜNNET aliminin kitabında tavsiye ediliyor ?
lütfen delilini bilenler cevap yazsın…delilsiz bir yazı f-ı-ı-ı-SSSSS-dır, yani boştur … öndede sondada selam ve düa ile…
didabra
Allah razı olsun hepinizden bir cevsen gercegi ortaya dokuldu islami yasamak için kur`an-i kerim peygamber efendimizin sünnetleri ve hadisler yetmezmi bunlari yasadik bitti cevsen kaldi co0k zikretmemiz lazim co0o0k
suda bir gercekki her eve bir cevsen girdide neden turkce mealli bir kur`an girmiyor.? bunuda dusunelim arkadaşlar neden herkes kur`an-i kerimi okuyorda acip turkce mealini bir kere okumuyor insanlar yuzlesmekten mi korkuyorlar içindeki seytanla ne dersiniz?
bir hurafe cikmis cevsen takan bütün herseyden korunacaktir bereketlenecektir vs. vs. vs. bu sey gibi yaa suyu dusunupte insan gusül yapabilir mi? dusunun bakalim.
dusunen bir toplumda gunluk olaylarda bile ibretler vardir unutmayin!!! gece ve gunduzun meydana gelmesi gibi tarafasiz dusunelim.
acizane
cevşen Hz. Muhammedin Duasıdır… Risale-i Nur külliyatında ve cevşende geçmekte yani zehra yayınlarının basmış olduğu cevşende giriş sayfasında…
BiLaL HaTTaB
< cevşen Hz. Muhammedin Duasıdır… >
"İsnad dindendir. Şayet isnad olmasaydı, dileyen dilediğini söylerdi" der tabiîn İmamlarımızdan İbn Sirîn(rh.a).
Rasulullah’ın(sas) duası olduğunu iddia eden kardeşler! Dileyenin dilediğini söylememesi için soruyoruz:
Cevşen’in Rasulullah’a(sas) ulaşan isnadını; yani sened zincirini; yani ravilerini bizlere aktarabilir misiniz???
Bu din, bu ilim(hadis ilmi) bu şekilde korunmuştur. Sizlerin bu boş sözleri "fıss"tır, "fısss"…
Dileyen dilediğini söylüyor. Torba değil ki bağlayalım…
ve’s-Selam…
acizane
ben bunu kendim söylemiyorum bakın ne diyor üstad:
Hazret-i Peygamber sallAllahu aleyi veselleme , Cebrail aleyhisselamın vahiy ile getirdiği ve ” Zırhını çıkar bunu oku!” dediği, gayet yüksek ve çok kıymettar bir mücat-ı Peygamberidir ki; Zeynelabidin radiyAllahu anh tevatürle rivayet ermiştir.
B.Said Nursi
BiLaL HaTTaB
Rasulullah’a(sas) iftira etmek mi daha sevimlidir sizin için, Üstad’ın hata ettiğini kabullenmek mi??
Allah Rasulünün(sas) Uhud günü’nde bir değil İKİ ZIRH giydiği kayıtlıdır kaynaklarda. "Zırhını çıkar bunu oku" beyanı dahi uydurma olduğunun bir ispatıdır. Hadis ilminden teneffüs azıcık da olsa teneffüs eden herkes, bunun olamayacağını akleder, bilir. Zira hem tarih ilmine aykırıdır bu beyan, hem de hadis ilmine…
Kaldı ki, Zeynelabidin’den(ra) tevatürle gelmesi bir yana, gelmesi dahi sabit değildir. Şiî kaynaklarda uydurma bir senet zinciri ile verilmiştir.
Size ehl-i Sünnet kaynakları yetmiyor mu?
Yetiyorsa, Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesai, Ebu Davud, İbn Mace, Malik, Ahmed ve daha birçok kaynaktan hangisinde geçmiş bu hadis ya da dua???
Bunca İmam bilememiş, Ümmet’ten saklamışlar bunu öyle mi?
Bilmediğnizin ardına düşmeyin kardeşim. Sizi ahirette Üstad kuırtarmayacak/kurtaramayacak…
ve’s-Selam…
acizane
Hadiste alimleri yıldıza benzeterek onlara uymamızı söylemiyor mu? Elhamdüllilah benim bir yıldızım var Allah ondan razı olsun… Ve o yıldız hangi İmamların da cevşeni kabul ettiğini eserlerinde söylüyor…
En doğrusunu Allah (c.c) bilir… Yanlış bilgiden O’na sığınırım… Size karşıda bir edepsizliklik yapmış isem hakkınızı helal edin…
BiLaL HaTTaB
Bana karşı yaptığınız edepsizlik umrumda değil; ama Rasulullah’ın(sas) sözlerine karşı yapılan umursamaz tavırlar beni çileden çıkarıyor.
Bir eserde geçiyor olmakla, o söz sabit olmuş olamaz!!!
Bana Rasulullah’a ulaşan senedini verin hadi..
Ben siz aktardığım her hadisin senet zincirini verebilirim. Bunu yapamayan hadis rivayet etmesin kardeşim!
VAllahi devletimiz adam gibi bir İslam devleti olsa, bir taneniz buna cesaret edemezdiniz.
Zira İmam Buharî(rh.a), uydurma hadis rivayet edenin katli vaciptir diyor. Daha birçokları da, aynı şekilde ictihad etmişlerdir.
Hadiste alimler yıldızlara benzetilip onlara uymamız da emredilmemiştir. Bu şekilde edepsizce bir hadis rivayeti olmaz! Olamaz!
Bu işin ciddiyetinin farkında olsaydınız, İbn Mes’ud(ra) misali "Allah Rasulü şöyle buyurdu" derken, ona yalan isnad etmek korkusuyla gözyaşlarına boğulurdunuz!
Bu ne umursamazlık ! Kim benim adıma yalan uydurursa cehennemdeki yerine hazırlansın buyuran Allah Rasulünü bu kadar mı kaale alıyorsunuz?
Yoksa "ben Üstad’ın kitabından hadis diye okumuştum" bahanesinin sizi cehennemden kurataracağını mı ümit ediyorsunuz?
O halde bekleyin…
Biz üzerimize düşeni yapmakla mükellefiz ve yaptık elimizden geldiğince.. Gerisini Rabbinizle hesaplaşırsınız. Biz kardeşiz; ama kardeşlerimiz bizi başka yerlere koyup kötülüklerine konuştuğuımuzu zannediyorlar.. Allah(cc) bize yeter…
ve’s-Selam…
acizane
Ben bir beşerim hata yapabilirm dinimi araştırıyor sorguluyorum yanlış bilgilerimi düzeltip bilmediklerimi öğreniyorum mesela namaz kılan birnin Allah(c.c.) kim demesi bir edepsizlikmidir yoksa öğrenmekmidir…
Ben Risale-i nur ile hayat bulan bir insanım rehberim ,Kur-an,sünnet ve Risaledir…
ve ben kesinlikle Allah’ın peygamberine varlık sebebime edepsizlik yamak istemidm bilmeyerek yaptı isem Allah’a sığırım :
Ashabım gökteki yıldızlar gibidir, hangisine uyarsanız doğru yolu bulursunuz: UYDURMA: İbn Abdilber Camiul-ilim; 11.110, İbn Hazm ahkam 4c.82, bu hadisi – hadis olduğu sandığımı- daha önce çok duymuştum ama cahilliktir ki araştırmamıştım…
..Yeni Said’in hususi üstadı olan İmam-ı Rabbani, Gavs-ı Azam ve İmam-ı Gazali, Zeynelabidin (ra) hususan Cevşenü’l-Kebir münacatını bu iki imamdan ders almışım. Ve Hazret-i Hüseyin ve İmam-ı Ali KerremAllahü Veche’den aldığım ders, otuz seneden beri, hususan Cevşenü’l-Kebir’le daima onlara mânevî irtibatımda, geçmiş hakikati ve şimdiki Risâle-i Nur’dan bize gelen meşrebi almışım
Emirdağ Lâhikası, s. 183
BiLaL HaTTaB
İlk cevabınızda, "Cevşen Rasulullah’ın duasıdır" derken, pek de öğrenmek isteyen bir havada değildiniz. Bir talib havası değil, alim havası vardı edanızda. Bu bakımdan öyle bir cevap yazdım…
Hakkınızı helal ediniz… Rabbim gönlümüzdekine göre bizleri hidayete erdirecektir elbet. Hidayetini hakedenlerden olabilmek duası ile..
ve’s-Selam..
acizane
O’nu değişimin sebebi okuduğum bazı eserlerdendir ki zaten sonraki cevabımda sözün bana ait olmadığını üstadın öyle dediğini yazmıştım ve üstad ne diyorsa ben onu diyorum… Ve Risalede geçiyor 🙂 ve galiba gaflete dalmışız ki sözlerimiz yanlış anlaşılmakta kendimizi ifade edemiyoruz 🙁 bizlerin bir hakkı yok asıl sizler hakkınızı helal edin Rabbim dualarınızı kabul etsin…
Ramazan ayında vilmediklerimiz öğreten kardeşlerimzden razı olsun… Onlara ve sizlere Rahmet, Merhamet, Hidayet versin…
BiLaL HaTTaB
Estğ kardeşim..
Dualarınıza tüm kalbimle "amin" diyorum ve Rabbimizden, dosdoğru yolu üzere, aynı safta, "Tevhid Sancağı" altında mücadele eden müşerref kullarından olabilmeyi niyaz ediyorum.
Aşağıya alacağım linkteki konuyu da okumanız hayırlı olacaktır inşaAllah:
forumduasi.com/islamda-tasavvuf/37993-cevsen-hakkinda.html
Emanetleri zâyi etmeyene(cc) emanetsiniz…
ve’s-Selam..
osmansan
Sizi neyi neden tartışıyorsunuz oneml olan Allahı sevgisi değilmi bir şekilde ona dua ile yaklaşmak cevşende Allah yakarış ve dualarla dolu ustad okuyorsa bütün din adamları okuyosa ve en onemlisi biz okuyunca kendımızı ona dua ile yaklaştığımızı hissediyorsak bırakın kim ne derse desin Okumak gerek..belki sünnetlerde yok belki hadis ve ayetlerde yoktur cevşen ama açın türkçe mealine bakın cevşenın Allah’a dua dolu bence okunması gerek elinden geldi heran…Dua ile kalın…
osmansan
"Sahabilerimden hangisine bağlanırsanız doğru yolu bulursunuz. Çünkü onlar yıldızlar gibidir."
"Benim ashabım gökteki gibidir, hangisine uyarsanız hidayeti bulursunuz" hadisi kütübü sitte dediğimiz en sahih 6 hadis kitabında geçmiyor. Bu hadis Beyhaki ve Deylemi gibi önemli hadisçilerin kitaplarında yer alıyor. Kütübü sittede olmaması bu hadisin zayıf olmasını gerektirmez. Bu hadisi rivayet edenler ravilerden birinin zayıf olması hadisin zayıf olarak telakki edilmesine sebep olmuştur. Dolayısıyla manası açısından Kur’an-ı Kerim’in ayetleriyle ve diğer hadislerle örtüşen böyle lbir hadisi, rivayet edenler arasındaki birisinin zayıflığı sebebiyle zayıf kabul etmek yanlış olur.
Kaldı ki ashabın hayatı ortadır ve onların kılı kırk yararcasına bir İslami hayat yaşamaları bu hadisin manasını. doğrulamaktadır.
ya siz ashabı hiç tanımıyorsunuz yyada nsıl düşünüyorsunuz bilmem.. hadislerin bazılar kutubi sitede yazmıyosa diğer hadis kitaplarda olabilir ki sözde yanlış yada dinden çıkaran birşeyyok.. bu hadisi şerifte mantıksız tek nokta soylersenız bana bekliyorum…
osmansan
ameller niyetlere goredir yazmıyormu hadiste ve ayetlerde "her işlenen günahın karışılığı yazılıyor, iyliklerin ve ibadetlerin sevapları değişir." hatta Ramazan ayında tutulan orucun sevabını ben veririm demiyormu Allah.. siz ne yaparsanız gyapın Amelden ojnce niyetlerinizi kontrol edin… başka kurtululu yok.. boyle yarım bilgilerle sadece kendınıze zarar verirsiniz…
BiLaL HaTTaB
< yarım bilgilerle >
Yarım bilgi derken ???
Hz. Peygamber’e(Sas) ulaşan bir isnadı dahi bulunamayacak yarımlıkta olan sözleri, O’na(sas) nisbet etme yarım akıllılığına bürünebiliyor ve buna rağmen yarım bilgiden bahsediyorsunuz.
Bir sözün Hakk-doğru olması, onun Rasulullah’a(sas) nisbetini caiz kılmaz. Rasulullah(sas), mütevatir olarak bize ulaşan hadislerinde; "Kim benim adıma yalan uydurursa cehennemdeki yerine hazırlansın" buyururken, "hayra vesile olacaksa uydurulabilir…" gibi bir ayrım yapmamıştır.
Bahsettiğiniz hadislere hiç girmeyim; beni hepten "yarım bilgili" ve "sapık" ilan edersiniz. Siz evvela "çeyrek bilgi"ye ulaşın; ondan sonra sizden de alacağımız akıllar olacaktır. Şu yazdıklarınızı, ilimden azıcık teneffüs eden birisi okusa, güler…
"Kim, bizim bu emrimizde ondan olmayanı ihdas ederse, o reddedilmiştir." [Buharî, 5/301; Müslim, 3/1343]
ve’s-Selam…
atıf 1
Savaşta zırhı çıkarmak şöyle dursun, Hz. Peygamber (s.a.v.) Uhud Günü iki zırhı üst üste giymiştir. Yine aynı savaşta Resulullah’ın başında miğferi de vardı ve aldığı darbe ile miğfer kırılmış; Peygamberimiz de yaralanmıştı. Resulullah’ın savaşlarda kullanmak üzere 9 kılıcı, 7 zırhı, 6 yayı, 2 kalkanı, 5 mızrağı, 2 miğferi vb. silâh ve teçhizatı vardı. Herhâlde, bu Cevşen’den sonra hepsini kaldırıp atmıştır!.. ” hakkı batıla karıştırmak” ….yazan doğru yazmış
dupdupdip
Öncelikle ALLAH ın selamı üzerinize olsun kardeşlerim.
Kim ne düşünür biz hepsine saygılıyızdır. Tabiki tedbirin elden bırakılmaması batıla inanılmaması gerekir. Ancak herkes bilir ki Kur’an her derde devadır ve bunun için koruyucu sureler vardır. Cevşenler de bunları bulundurur. Batıl demek yanlıştır. Ozaman büyü demi batıldır, bir takım gözle görünmeyenlerde mi batıldır ? Sormak isterim saygılarımla.
atıf 1
Öncelikle ALLAH ın selamı üzerinize olsun kardeşlerim.
Kim ne düşünür biz hepsine saygılıyızdır. Tabiki tedbirin elden bırakılmaması batıla inanılmaması gerekir. Ancak herkes bilir ki Kur’an her derde devadır ve bunun için koruyucu sureler vardır. Cevşenler de bunları bulundurur. Batıl demek yanlıştır. Ozaman büyü demi batıldır, bir takım gözle görünmeyenlerde mi batıldır ? Sormak isterim saygılarımla.
büyüdemi hak demeye çalışyorsun.
yeşil -mor kardeş ben cevşeni taşımıyorum
her gün dua niyetine okuyorum 5 hizb
diyorsunuz . merak ettiğim için soruyorum: her gün kur an ne kadar okursunuz. samimi vede doğru cevabınız??
dupdupdip
Hayır tabiki atıf1 kardeşim. Haşa, Rab’imizce açıkca yasak kılınmış bir şeye hak demek büyük günah ve akılsızlıktır. Sadece büyüyüde batıl olarak görenlerin var olduğunu lakin hak olmadığı halde böyle bir şeyin var olduğunu belirtmek istedim. Bunuda inkar edemessiniz herhalde
atıf 1
dupdupdip den alıntı
Hayır tabiki atıf1 kardeşim. Haşa, Rab’imizce açıkca yasak kılınmış bir şeye hak demek büyük günah ve akılsızlıktır. Sadece büyüyüde batıl olarak görenlerin var olduğunu lakin hak olmadığı halde böyle bir şeyin var olduğunu belirtmek istedim. Bunuda inkar edemessiniz herhalde yanlış anlaışım kardeş. hakkınızı helal edin . selam ve dua ile
dupdupdip
Ben kendimi anlatamadım asıl kardeşim. Helal olsun. Allah yardımcımız ve ebedi rehberimiz olsun.
farukyazici
Benim merak ettiğim bir şey var. Eğer cevşen duasını sizin gibi görmediğim için küfre düşmekle itham etmeyecekseniz bir cevap verin lütfen.
Eğer Uhud Savaşı’nda böyle bir dua geldiyse Müslümanlar neden Hayber’de, Hendek’de bu dua ile gitmedi de tedbiri elden bırakmayıp zırhları kuşandılar?
Taliban
Yok öyle bir şey tabi Sunni isen , zira bu duanın kökeni Şia. Bizde yaygınlaşması da Nurcular aracılığı ile olmakta ki bu da muhtemelen Efgani, Said ilişkilerine dayanmakta. Zaten çok uzun olan linklerin başlarına baktım kaynakça diye Nurcuları vermişler. Sekine’ye ise hiç bulaşma derim.
Ravza Sevdam
Bismillhirrahmanirrahim.Ben her gün kuran-ı kerim okuyorum hemde cevşen sonuçta elimi açıp Alemlerin Rabbı olan Allah (c.c.)’tan istiyorum ve bunları okuyunca kendimi ona çok yakın hissediyorum.Ayrıca cevşen de hem Allah’ın güzel isimleri var hemde Kuran-ı kerimden alınan dualar var.yorum yazan kardeşlerim yorum yazınca buna bilerek yazmalarını tavsiye ediyorum.vesselam.
bonasera
Konuyu açan arkadaşa teşekkür ederim ortalıkta bazı arapça dualar dolaşıyor şu kadar şehit sevabı (Hem de Bedir şehiti uhud şehiti) verilir deniyor . Kalbi olmadan neyden bahsettiğini merak bile etmeden neyi istediğini bile bilmeden yapılan dua ne ölçüde kabul edilebilir bilmiyorum. Kuran’da bir sürü dua ayetleri varken bununla alakalı rivayetler hiç yoktur fakat biri çıkar falanca alim bunu rüyasında görmüş 100 milyon salavat hükmündeymiş şeklinde şu zikri oku bu duayı oku der biz hemen ezberleyip okuruz. Zikir de dua da kul ile Allah arasındadır kalbi yapılan bir dua ezbere yapılan duadan daha iyidir. Zaten bunu ortaya atan vatandaşlar ne kuran ne meal ne tefsir ne tecvid okurlar ama kırmızı kitapları ellerinden düşürmezler cevşeni elden düşürmezler. bu yazılanlar Kuran-ı Kerimden daha mı üstün????
Kayıtsız Üye
tabiki gerçek sizin yazdıklarınız uydurma aslında uydurma dahi olsa çok güzel bir dua okumanızı tavsiye ederim hiç bir kuranı kerimden zarar gelmez kendinize gelin dini saptırmaya çalışan insansınız bence
nesimi
bunu yazan müslüman kardeşim Allah senden razı olsun. meselenin Allah ın kitabına rasulullah ın sünnnetine uygunmu değilmi araştırmadan rasulullahın duasıymış bu site küfür kokuyormuş itikat bozuyormuş diyenler 13. asrın müceddidi dediğiniz zatın has şakirtlerinden zatın prizma 1 kitabına bakında rasulullahın duasımı yoksa şiiler tarafından size yuturulmuş bir şeymi görün.
cevşen uydurma mı, cevşen nedir diyanet, cevşen bidat mı