Sağlık ve tedavi ile ilgili hadisler
Kayıtsız Üye
saglık ve tedavi ile ilgili hadisler
Cevap: saglık ve tedavi ile ilgili hadisler
Fetva Meclisi
Büyük Hadis Külliyatı- Rudani, den Sağlık tedavisi ile ilgili hadisler
SAĞLIKLA İLGİLİ HADİSLER
Allah’ın Elçisi (s.a.v.)şöyle buyurdu:
"İnsanlardan çoğunun kıymetini bilemediği iki nimet vardır: Vücut sağlığı ve boş vakit."
Sahih-İ Buhari, C.12. H.no:2162
"HER HASTALIĞIN BİR İLACI VARDIR"
Bedeviler, Peygamber (s.a.v.)’e:
"Ey Allah’ın Elçisi! Tedavi olmamızda bize bir günah var mı?" diye sordular.
Allah’ın Elçisi (s.a.v.):
"Tedavi olunuz, ey Allah’ın köleleri. Çünkü, Allah, yaşlılıktan başka, yarattığı her hastalıkla beraber bir deva (ilaç) da yaratmıştır" buyurdu.
Sünen-i İbn-i Mace, C.9. H.no:3436
Bedeviler:
"Ey Allah’ın Elçisi! Hastalanırsak tedavi yoluna gidelim mi?" Dediler.
Allah’ın Elçisi (s.a.v.):
"Evet tedavi görün, Ey Allah’ın köleleri tedavi olunuz. Çünkü Allah yarattığı her bir hastalık için mutlaka şifasını yada devasını (ilacını) yaratmıştır. Ancak bir hastalık müstesnadır" buyurdular.
Bunun üzerine o hastalık nedir, Ey Allah’ın Elçisi dediklerinde:
"O ihtiyarlıktır" buyurdu.
Tirmizi, C.2. H.no:2038
Allah’ın Elçisi (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Allah, verdiği her hastalık için bir ilaç da vermiştir".
Sünen-i İbn-i Mace, C.9. H.no: 3438
Allah’ın Elçisi (s.a.v.) şöyle buyurdu :
"Şüphesiz Allah, hastalığı, ilacı ile birlikte vermiştir. Her hastalığa karşı bir ilaç var etmiştir. Öyleyse tedavi olun! Ancak haram olan şeylerle tedavi olmayın !"
Büyük Hadis Külliyatı- Rudani, C.4. H.no: 7477
el- A’meş dedi ki:
"İbn Ebnhur el-Kebir’in dedesi Hayyan’ın şöyle dediğini duydum :
"Vücudun hastalığa tahammül ettiği sürece ilacı bırak!"
Büyük Hadis Külliyatı- Rudani, C.4. H.no:7480
"BAL ŞİFADIR"
Rabbin bal arısına vahiy etti: "Dağlarda, ağaçlarda ve yüksek yerlerde kendine evler edin!
Sonra, meyvelerin-çiçeklerin tümünden ye! Böylece, Rabbinin yollarında, boyun eğmiş olarak dolaş!" Arıların karınlarından, muhtelif renkte içecek-şerbetler çıkar ki, ‘onda(balda)’ insanlar için şifa vardır. Muhakkak düşünen bir topluluk için bunda bir ayet vardır.
[NAHL (16)/ 68-69]
Allah’ın Elçisi (s.a.v.) şöyle buyurdu :
"Şu şifalı iki şeye devam ediniz: ‘Bal ve Kur’an."
Sünen-i İbn-i Mace, C.9. H.no:3452
————–
Allah’ın Elçisi (s.a.v.) şöyle buyurdu :
"Kim, her ay üç gün sabahleyin, bir kaşık ‘bal’ alırsa, o kimsenin başına büyük dert (hastalık) gelmez."
Sünen-i İbn-i Mace, C.9. H.no:3450.
Bir adam, Allah’ın Elçisi (s.a.v.)’e gelip "kardeşimin karnı ağırıyor" dedi.
Allah’ın Elçisi (s.a.v.): "Kendisine ‘bal şerbeti’ içir" buyurdu.
Ona bal şerbeti içirdikten sonra tekrar geldi ve dedi ki:
"Ey Allah’ın Elçisi (s.a.v.)! Bal şerbeti içirdim fakat karın ağrısı arttı."
Bunun üzerine Allah’ın Elçisi (s.a.v.):
"Tekrar ‘bal şerbeti’ içir" buyurdu.
Adam içirdi. Sonra tekrar gelerek:
"Balı içirdim fakat ağrı geçmedi arttı " dedi. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Allah’ın sözü doğrudur, kardeşinin karnı yalan söylemiştir. ‘Bal şerbeti’ içir" dedi. O kimse de tekrar bal şerbeti içirdi ve kardeşi iyileşti.
Tirmizi, C.2. H.no:2082
"ÇÖREK OTU HER DERDE DEVADIR"
Allah’ın Elçisi (s.a.v.) şöyle buyurdu :
"Şu ‘çörek otu’nu kullanmaya devam edin, çünkü onda ölümden başka her hastalığa şifa vardır.
Sünen-i İbn-i Mace, C.9. H.no:3447
İbn-i Ebi Atik bize şöyle dedi :
"Size şu ‘Habbetü’s-Sevda’yı kullanmayı tavsiye ediyorum. Ondan, beş veya yedi tane alıp, iyice ufalayınız. Sonra onu birkaç damla zeytinyağı içinde, hastanın burnuna bu taraftan ve şu taraftan damlatınız. Çünkü Aişe, Peygamberden (s.a.v.) şu hadisi işittiğini söyler:"
"Şüphesiz şu ‘Habbetü’s -Sevda (çörek otu)’, her hastalığa şifadır, samdan başka."
"Ben, Sam nedir? "dedim.
"Sam, ölümdür." dedi"
Sünen-i İbn-i Mace, C.9. H.no:3449
Allah’ın Elçisi (s.a.v.) şöyle buyurdu :
"Muhakkak ki ‘kara habbede (yani çörek otunda)’ samdan başka her derde bir şifa vardır. Sam, ölümdür. ‘Kara habbe’ ise kendisine ‘şuniz’ denilen ‘çörek otu’dur."()
Sahih-i Müslim, C.7. H.no:88
() Katade der ki:
"Her gün ‘çörekotu’ndan yirmi tane alın, bir bezin içinde suya koyup iyice ezin, sonrada, her gün ondan, burnun her iki deliğine birer damla damlatın. Buna üç gün devam edin."
Büyük Hadis Külliyatı- Rudani, C.4. H.no: 7521
İbn Ebi Atik dedi ki:
"Bu ‘çörek otu’nu kullanmalısınız. Ondan beş veya yedi tane alın ve onu zeytinyağı ile karıştırıp iyice eritin. Sonra, hasta olan kişinin burnunun iki deliğine damlatın.
Aişe, Allah’ın Elçisi (s.a.v.)’nin şöyle dediğini bana anlattı:
‘Bu ‘çörekotu’, sam hariç, tüm hastalıklara şifadır’.
Dedim ki: "sam nedir?"
‘Sam, ölümdür’ buyurdu."
Büyük Hadis Külliyatı- Rudani, C.4. H.no:7522
Enes dedi ki:
"Allah’ın Elçisi (s.a.v.), hastalandığı zaman, bir avuç ‘çörekotu’ alıp, onu ‘su ve bal’ ile karıştırıp içerdi."
Büyük Hadis Külliyatı- Rudani, C.4. H.no: 7523
" MANTAR VE ACVE HURMASI ŞİFADIR"
Allah’ın Elçisi (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"’Acve hurması’, Cennet meyvelerindendir. Onda, zehire karşı şifa vardır.’Mantar’ ise, insanlar tarafından ekip dikme zahmeti olmadan meydana gelen kudret helvası cinsinden bir rızktır. Suyu ise göze şifadır." ————————————————————————-
Tirmizi, C.2. H.no: 2066
Allah’ın Elçisi (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"’Mantar’, Musa (a.s.) zamanında, İsrail oğullarına verilen ekme dikme zahmeti olmaksızın, insan emeği karışmadan meydana gelen, kudret helvası cinsinden bir rızktır. Suyu ise göze şifadır."
Tirmizi, C 2. H. no:2067
Ebu Hüreyre dedi ki:
"Üç, beş veya yedi ‘mantar’ alıp onları sıktım suyunu cam bir kap içersine koydum, onunla bir cariyemin gözünü sürmeledim de iyileşti."
Tirmizi, C.2. H.no: 2069
Hüreyre dedi ki:
"Biz Allah’ın Elçisi (s.a.v.)’nin yanın
da konuşuyorduk. Bu arada ‘mantar’dan söz ettik. Oradakiler ‘Mantar’, çiçek hastalığına tutulan çocukların vücudunda görülen tanecikler gibi toprak hastalığı çiçeğidir, dediler. Bu söz, Allah’ın Elçisi (s.a.v.)’ne intikal ettirildi. Bunun üzerine Allah’ın Elçisi (s.a.v.) şöyle buyurdu:"
"’Mantar’, kudret helvası nevinden bir rızktır. ‘Acve’, denilen ‘Medine-i Münevvere hurması’ da cennet meyvelerindendir ve zehirlenme hastalığına şifadır."
Sünen-i İbn-i Mace, C.9. H.no: 3455
Allah’ın Elçisi (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Kim sabahleyin yedi tane acve hurması yerse, o gün ona zehir tesir etmez.
Büyük Hadis Külliyatı- Rudani, C.4. H.no: 7524
"HURMADA ŞİFA VARDIR"
Allah’ın Elçisi (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Medine’nin Aliye denilen yüksek yerlerinin ‘acve hurması’nda şifa vardır. O, sabahın ilk vaktinde panzehirdir."
Büyük Hadis Külliyatı- Rudani, C.4. H.no:7527
Allah’ın Elçisi (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Hurmalarınızın en iyisi ‘el-Bürenni hurması’dır; hastalığı giderir, sürekli yiyen bir kimsede hastalık olmaz."
Büyük Hadis Külliyatı- Rudani, C.4. H.no:7529
Sa’d dedi ki:
"Bir defasında hastalandım. Allah’ın Elçisi (s.a.v.) ziyaretime geldi. Mübarek elini göğsümün ortasına koydu. Öğle ki onun soğukluğunu yüreğimde hissettim.
Bana şöyle dedi:"
"Sen kalbinden rahatsızlanmış bir adamsın. Sen, Sakif’in kardeşi el-Haris b. Kalde’ye git. O doktorluk yapan bir adamdır. Medine’nin ‘acve hurmasından yedi tane alsın, çekirdekleri ile birlikte onları iyice ezsin ve onu suya koyarak senin ağzına versin.’"
Büyük Hadis Külliyatı- Rudani, C.4. H.no:7526
" HASTALARI YEMEK YEMEYE ZORLAMAYIN"
Allah’ın Elçisi (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Hastalarınızı ‘yemeye içmeye zorlamayınız’. Çünkü Allah, onları yedirir ve içirir."
Tirmizi, C. 2. H.no:2040
Aişe dediki:
"Allah’ın Elçisi (s.a.v.)’nin ailesinden biri ‘humma’ya yakalandığı zaman, ‘mayalanmış hamur bulamacı’ yaptırırdı. Sonra emredip ondan içirirdi."
Peygamber (s.a.v.) şöyle buyururdu:
"Bu, hüzünlü bir kimsenin gönlünü hoş tutar, hastanın kalbinden üzüntüyü temizler. Tıpkı birinizin yüzündeki kiri suyun giderdiği gibi."
Büyük Hadis Külliyatı- Rudani, C .4. H.no:7545
Bir gün Allah’ın Elçisi (s.a.v.), hasta bir adamı ziyaret ederek ona:
"Neye iştahın var?" diye sordu. Adam da:
"Bir buğday ekmeğini çok arzularım," dedi.
Bunun üzerine, Peygamber (s.a.v.):
"Kimin yanında bir buğday varsa din kardeşine göndersin" buyurdu.
Bilahare Allah’ın Elçisi (s.a.v.):
"Birinizin hastası bir şey yemeği çok arzuladığı zaman hastasına (ondan) yedirsin" buyurdu.
Sünen-i İbn-i Mace, C.9. H.no:3440
Allah Resulu (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Ademoğlu karnından daha kötü bir kabı doldurmamıştır. Ademoğluna belini doğrultacak birkaç lokma yeter. Mutlaka bundan fazla yemek isterse, midesini üçe bölsün; üçte birini yemek, üçte birini su, üçte birini de havaya(oksijene) ayırsın."
(Tirmizi)(Rudani, C.3. H.no: 5504)
"KARANTİNA"
Allah’ın Elçisi (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"’Taun’ bir azaptır. Yahut İsrail oğullarından bir kavme, yahut sizden önce geçen bir ümmet üzerine gönderilmiş bir azaptır. Sizler onun bir yerde çıktığını işittiğiniz zaman, o taunlu yere girmeyiniz. Sizin içinde bulunduğunuz bir yerde bu hastalık meydana çıkarsa, oradan kaçmak için çıkmayınız!."
Sahih-i Müslim, C.7. H.no:92
"GÖZE SÜRME ÇEKMEK"
Allah’ın Elçisi (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"İsmid denilen ‘sürme’yi gözlerinize çekmeye devam ediniz. Çünkü o, ‘gözü temizleyip görme gücünü arttırır ve kirpikleri besler.’"
Sünen-i İbn-i Mace, C.9. H.no:3495
"KAN ALDIRMAK ŞİFADIR"
Allah’ın Elçisi (s.a.v.) şöyle buyurdu :
"Sizin tedavi olduğunuz şeylerden herhangi birisinde hayır (yarar) varsa, o da ‘kan aldırmak’tır." —————————————————-
Sünen-i İbn-i Mace, C.9. H.no:3476
Allah’ın Elçisi (s.a.v.) şöyle buyurdu :
"Tedavi olduklarınız arasında, ‘kan aldırmak’, en faydalı olanıdır!"
Büyük Hadis Külliyatı- Rudani, C.4. H.no:7486
Cabir ibn Abdillah dediki:
"Allah’ın Elçisi(s.a.v)’den işittim":
"Kan aldırmakta bir şifa vardır"
Sahih-i Müslim, C.7. H.no:70
Allah’ın Elçisi (s.a.v.) şöyle buyurdu :
"Kan almayı bilen köle ve hizmetçi ne iyidir. ‘Kanı alıyor, sulbun yükünü hafifletiyor. Gözlerin parlak görmesini sağlıyor.’"
İbn Abbas şöyle dedi:
"Peygamber (s.a.v) miraçta, hangi melek gurubuna uğramış ise hepsi ‘kan aldırma işine devam et’" demişlerdi.
Tirmizi, C.2. H.no:2053
Allah’ın Elçisi (s.a.v.) şöyle buyurdu :
" ‘Hacamat yaptıran(kan aldıran)’ kişi, Allah’ın en iyi kölesidir. Kanı yeniler, sırtı hafifletir ve gözü aydınlatır."
Sünen-i İbn-i Mace, C.9. H.no:3476
Allah’ın Elçisi (s.a.v.) şöyle buyurdu :
"(Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya) yanlarından geçtiğim göz doyurucu kalabalık her cemaat, bana şöyle diyordu : Ya Muhammed! Ümmetine ‘hacamatı(kan aldırmayı)’ emret."
Sünen-i İbn-i Mace, C.9. H.no:3476
İbn Mes’ud dediki:
Allah’ın Elçisi (s.a.v.), İsra ve Mirac gecesini anlattı. Meleklerden hangi guruba uğradıysa kendisine:
"Ümmetine ‘kan aldırmayı’ emret" dediklerini bize aktardı.
Tirmizi, C.2. H.no:2052
Allah’ın Elçisi (s.a.v.) şöyle buyurdu :
"Hacamat(kan aldırma), aç karnına daha faydalıdır. Kan aldırmak, aklı, bellek gücünü artırır, hafız olanın da hıfzetme kabiliyetini kuvvetlendirir.
Sünen-i İbn-i Mace, C.9. H.no:3488
Allah’ın Elçisi (s.a.v.)’in hizmetçisi Selma, dedi ki:
"Peygamber (s.a.v.)’e kim başının ağrısından şikayet etti ise ona mutlaka: ‘Kan aldır!’" demiştir. "Kim de ayaklarından yakındı ise ona da: ‘Onları kınala!’"demiştir.
Büyük Hadis Külliyatı- Rudani, C.4. H.no:7505
"YARALARI KINA İLE TEDAVİ EDİN"
Allah’ın Elçisi (s.a.v.)’in hizmetçisi Selma, dedi ki:
"Peygamber (s.a.v.) bıçak yarası taş ve dikenden meydana gelen bir yara olursa o yara üzerine ‘kına’ koymamı bana emrederdi."
Tirmizi, C.2. H.no:2054
Allah’ın Elçisi (s.a.v.)’in azatlı cariyesi Selma Ümmü Rafi dedi ki:
"Allah’ın Elçisi (s.a.v.)’in bir tarafı yaralandığı veya bir tarafında diken battığı zaman o yerin üzerine ‘kına’ koyardı."
Sünen-i İbn-i Mace. C.9. H.no:3502
Selma el-Hadim dedi ki:
"Allah’ın Elçisi (s.a.v.)’in ailelerinin herhangi birinde ‘çıban ve yara’ olduğu zaman Peygamber (s.a.v.), bana:"
"O yaranın üstüne ‘kına’ koymamı emrederdi."
Büyük Hadis Külliyatı- Rudani, C.4. H.no:7532
"SİNAMEKİ KULLANMAK ŞİFADIR"
Esma binti Umeys dedi ki:
" Allah’ın Elçisi (s.a.v.) bana:"
"Müshil olarak hangi ilacı kullanıyordun?" dedi. "Şübrüm otunu kullanıyorum deyince, Allah’ın Elçisi (s.a.v.):"
"O çok şiddetli ishal yapar" buyurdu."Sonra sinameki kullanmaya başladım dedim." Bunun üzerine:
"Eğer bir şey ölüme şifa olsaydı bu ‘sinameki otu’ olurdu" buyurdular.
Tirmizi, C.2. H.no.2081
Allah’ın Elçisi (s.a.v.) şöyle buyurdu :
"’Sinemaki’ ve sennut (yani ‘bal ve tereyağı’), yemeye devam ediniz. Çünkü bu iki şeyde, samdan başka her hastalığa şüphesiz şifa vardır."
Sünen-i İbn-i Mace, C.9 H.no:3455
"SİNEKTE ZEHİR VE ŞİFA VARDIR"
Allah’ın Elçisi (s.a.v.) şöyle buyurdu :
"Sineğin iki kanadının birisinde ‘zehir’, diğerinde ‘şifa'(panzehir) vardır. Bu itibarla sinek bir yiyecek veya içecek içine düştüğü zaman onun tamamını batırınız sonra çıkarıp atınız. Çünkü sinek zehirli kanadıyla kendini koruduğu için önce zehirli kanadını sokar ve şifayı geciktirir."
Sünen-i İbn-i Mace, C.9 H.no:3504
"ATEŞİ SU İLE SERİNLETİN"
Allah’ın Elçisi (s.a.v.) şöyle buyurdu :
"Sıtma hastalığı ateşi çok şiddetli olan bir hastalıktır, onu ‘su’ ile serinleterek tedavi edin."
Tirmizi, C.2. H.no:2073
Allah’ın Elçisi (s.a.v.) şöyle buyurdu :
"’Sıtma’ hastalığı Cehennemin galeyana gelmesi gibi çok şiddetli bir hastalık olup, ‘su’ ile soğutarak hastayı rahatlatın."
Tirmizi,C.2. H.no:2074
Allah’ın Elçisi (s.a.v.) şöyle buyurdu :
"’Humma’, Cehennemin kaynayıp fışkırması gibidir. Sizler o hummayı ‘su’ ile serinletiniz" .
Sahih-i Müslim, C.7. H.no:84
Fatıma dedi ki:
Esma, kendisine tedavi yapması için ateşli bir hastalığın (hummanın) harareti ile muzdarip olan bir kadın getirildiği zaman, hemen suyu hastanın yakası içine dökerdi. Ve arkasından Allah’ın Elçisi (s.a.v.)nin:
"Ateşli hastalığı su ile serinletiniz" ifadesini söylerdi.
Sahih-i Müslim, C.7. H.no.82
"SÜTTE ŞİFA VARDIR"
Allah’ın Elçisi (s.a.v.) şöyle buyurdu :
"Allah, şifasını vermedik hiçbir hastalık yaratmamıştır. Siz, inek sütü içmelisiniz. Çünkü o süt, her türlü şifayı bünyesinde taşıyan otlardan meydana gelmektedir."
Büyük Hadis Külliyatı- Rudani, C.4. H.no:7479
Aişe dedi ki:
Allah’ın Elçisi (s.a.v.), hasta ve kederli kişi için, süt ve baldan yapılma sütlü bulamaç tavsiye ederdi ve şöyle derdi:
"Sütlü bulamaç(‘ballı süt’), hastanın kalbini kuvvetlendirir. Üzüntünün bir kısmını giderir."
Büyük Hadis Külliyatı- Rudani, C.4. H.no:7542
"UD-İ HİNDİ VE ZEYTİNYAĞINDA ŞİFA VARDIR"
Ümmü Kays bint-i Mıhsan dedi ki:
‘Uzre denilen boğaz hastalığı’ sebebiyle, boğazına parmağımı sokarak, bademciğini patlattığım oğlumla beraber Peygamber’ın (s.a.v.)in yanına girdim. Peygamber(s.a.v.):
"Neden, çocuklarınızın boğazına parmağınızı sokmak suretiyle bademciğini böylece sıkarak iltihabını almaya çalışıyorsunuz. ‘Ud-i Hindi’ denilen topalak bitkisini, kullanmaya devam ediniz. ‘Ud-i Hindi’de yedi türlü şifa vardır. Uzre denilen boğaz hastalığı için, bu ilaç buruna çekilir. Zatü’l- Cenb içinse su ile hastaya içirilir." buyurdu.
Sünen-i İbn-i Mace, C.9. H.no:3462
Ummu Kays dedi ki :
Süt emen oğlumun bademcik hastalığını kendim tedavi etmiştim. Peygamber (s.a.v.)’in huzuruna girdimde, Allah’ın Elçisi (s.a.v.) bana şöyle buyurdu :
"Niçin çocuklarınızın boğaz hastalığını elle sıkıp, acıtarak tedavi etmeye çalışıyorsunuz? Şu ‘Ud Hindi’yi kullanmaya devam ediniz. Çünkü bu ‘Hind bitkis’inde yedi türlü şifa vardır. Zatu’l-Cenb hastalığının ilacı ondadır. O, uzre denilen boğaz hastalığı için buruna çekilir. Zatu’l-Cenb hastalığı için de, su ile hastaya ağızdan verilip içirilir."
Sahih-i Müslim, C.7. H.no:2214
Erkam dedi ki:
Allah’ın Elçisi (s.a.v.):
" Zatülcenb hastalığına karşı ‘zeytinyağı’ ile ‘vers’ denilen ‘sarı ve kokulu bir otun’ kullanılmasını tavsiye ederdi."
Tirmizi, C.2. H.no:2078
Zeyd b. Erkam dedi ki:
"Allah’ın Elçisi (s.a.v.), Zat-ülcenb hastalığı için; ‘zeytinyağı’ ve ‘kustu bahri’ denilen topalak otu karışımını tavsiye ederdi."
Tirmizi, C. 2. H.no:2079
Zeyd bin Erkam dedi ki:
Allah’ın Elçisi (s.a.v.) Zat-ülcenb hastalığının tedavisi için; ‘vers yani Yemen za’feranı bitkisini, ‘kust’ topalak denilen bitki ve ‘zeytinyağı’nı birbirine karıştırıp hastanın ağzına vermeyi övmüştür.
Sünen-i İbn-i Mace, C.9. H.no:3467
Allah’ın Elçisi (s.a.v.) şöyle buyurdu :
"’Ud-i Hindi’yi kullanmaya devam ediniz. ‘Çünkü Ud-i Hindi’de şüphesiz yedi şifa vardır. Zatülcenb hastalığına şifa onlardan biridir."
Sünen-i İbn-i Mace, C.9. H.no:3467
Allah’ın Elçisi (s.a.v.) şöyle buyurdu :
"’Sarı Sabır’ ve ‘süfa’ otunda ne gibi şifalar vardır bilseniz!
Büyük Hadis Külliyatı- Rudani, C.4. H.no:7548
Allah’ın Elçisi (s.a.v.) şöyle buyurdu :
"Burunda kılların olması, cüzam hastalığına karşı bir güvencedir."
Büyük Hadis Külliyatı- Rudani, C.4. H.no:7557