Sümerlerin hayatı
Kayıtsız Üye
sümerler kaç yıl yaşamıştır ve nasıl yaşamıştır
Cevap: sümerlerin hayatı
Muhammed
Sümerler Sümer Uygarlığı
Eski Sümer Uygarlığı bugünkü Irak’ın Mezopotamya bölgesinde günümüzden yaklaşık 4500 yıl önce (M.Ö 3500-M.Ö 2000) yaşamış Mayalar, İnkalar, Aztekler, Mısırlılar gibi üstün zekâsı kanıtlanmış uygarlıklar arasında sayılan önemli bir kültürdür.
Sümerliler tabii ki her millet gibi kendi devletini kurmak isteyen bir önder eşliğinde kurularak hayatını sürmüş ve yine her devletin kaderine maruz kalarak civar devletlerce ortadan kaldırılmıştır. Fakat bu süreçte halkını en refah seviyeye ulaştıracak buluşlarıyla ve zekâlarıyla farklarını ortaya koymuşlardır.
Sümerler ile ilgili en önemli teori ise insanlığın başlangıcı olarak varsayılmaları. Bilim adamları bu teoriyi onların yaradılış efsanelerine dayandırıyorlar. Sümerlilerin tanrısı kabul edilen, hatta tabletlerde astronot kıyafeti giyilmiş şekilde tasvir edilmiş, DNA şekillerini anımsatan sarmal yapıdaki sütunlar arasında gösterilmiş İştara, bu teorinin kahramanı. Efsaneye göre: İştara,
Sümerlilerce de keşfedilmiş ve yakın zamanda günümüz bilim adamlarının da bulduğu üzere güneş sisteminin bir gezegeni olan fakat yörüngesi çok geniş olan Marduk(Nibiru)’ tan (tabii ki o gezende hayat olup olmadığı şu an bilinmiyor) gelen İmunaki insanlarının başı. İştara bundan 6000 yıl önce Marduk’tan dünyaya gelerek halkına bilgiler sundu ve gizli bir şekilde bulutların arasından süzülerek dünyadan ayrıldı.
Dünya’ya gelişi Marduk’la o zamanki Dünya olan Tiamat’ın çarpışmasıyla oldu. Buçarpışmadan sonra Bugünkü Dünya Ay ve yörüngemizdeki kuyruklu yıldızlar oluştu. Mars’a kuraklık geldi suyu yok oldu. Merkür kurudu. İmmunaki insanları teknolojileriyle insanları yarattılar (?) . vs… Bu çarpışmanın kanıtı olarak günümüz Antarktika kıtasındaki göktaşı kalıntıları gösterilmektedir. Sümerlilerin tanrı kavramını inancımızdan farklı olarak insana benzeyen bir şekilde tasvir etmiş olmaları günümüzde aykırı olarak kabul edilse de yaradılışla ilgili tabletleri de bulunmaktadır. Bu tabletlerde böyle bir çarpışmanın olacağını önceden astronomik ilerleyişleri sayesinde sezdikleri ve yeni oluşacak olan dünyanın benzer bir değişime 2012 senesinde gireceği belirtilmiştir.
Azeri kökenli arkeolog Zecharia Sitchin Sümerliler üzerinde yaptığı araştırmayı Genesis Revisited adlı kitabında değinmiş. Bıraktıkları tabletlerden, yaşadıkları ortamlara kadar her durumu inceleyen Sitchin, Sümer Uygarlığı ile ilgili sumerler Sümerliler Üstün Zekalı Uygarlıklardan Sümer Uygarlığıilginç iddialarından da bahsediyor. Efsane olarak sayılan olguların bir kısmına da inandığını belirtiyor. Çünkü ona göre şu anki teknolojinin kazandırdığı edinimler, uygarlığın tabletlerinde de yer alıyor fakat bunlar tabletlerde Sümerlilerin inanç olgularından doğan efsanelerin bir sonucu olarak gösterilse de kanıtlanmış.
Bu önemli bulgular, Sümerlerin akıllı uygarlıklar tarafından ziyaret edilmiş olmaları ki bu durumun bahsedilişini yaradılış efsanelerinden öğrenebiliyoruz-, geleceği bilmeleri insanlığın diğer güneş sistemi gezegenlerine kartallar gibi inmeleri(Ay’ a ayak basmamız)- ve astronomik keşiflerde bulunmaları. Sümerlilerin bu çalışmaları günümüzde 60’lı yıllarda aya inilmesi ve 70 ve 80’li yıllarda Mars yüzeyindeki araştırmalarla açıklanabildi. Sümerliler astronomik çalışmalarında gezegenlere şekillerine göre isim verdiler. Uranüs gezegenini çok parlak ve çok yeşil olarak tanımladılar.
Bu özellik bilim adamlarınca 1930 yıllardaki ilk keşfinin ardından kanıtlandı. Uygarlık ayrıca Uranüs’ün neden eğik bir yapısının olduğunu da açıklamış. Neptün’ün maviliğinden bahsetmiş olmalarına rağmen günümüz teknolojisiyle mavi gezegen Neptün 1977’de keşfedilebildi. Tabletlerdeki önemli veriler dönemimizdeki uzay araçlarıyla kanıtlandı. Bu ve bunun gibi görmeden veya herhangi bir araçla inceleme yapmadan bilinemeyecek olgulara sahip olabilmeleri; araştırmacıların sürekli yabancı uygarlıkların etkisinde mi kaldılar yoksa yalnız mıydılar? , sayılarının yok oluşu ve geride kalan tabletler dışında önemli kalıntıların kalmayışı kendi tanrılarının bir emri miydi? gibi soruların üzerinde durmalarına sebep olmuştur.
Mars’taki araştırmalarda da geçmiş uygarlıkların teknolojik açıdan ileride olduklarını destekleyen bulgulara rastlanmıştır. Bunlardan en önemlisi ise Mars yüzeyindeki insan yüzleri ve İnka şehirlerini andıran Piramitler. Araştırmalar esnasında UFO görüldüğü iddiaları ve hareket eden kartal şeklindeki gölge. Gene efsanevi Maya uygarlığında bahsedildiği üzere Sümerlilerin de ikinci çarpışmanın bir krokisini çizmesi, 12 gezegenden bahsetmesi, Dünya’nın 7. Marduk’un ise 10. gezegen olması ve Plüton’u önceden keşfetmeleri… sizce bir tesadüf mü?
Tabiî ki değil. Günümüz mantığı güttüğümüz zaman veya var olan efsaneleri doğru bir şekilde yorumlayabildiğimizde olayın çok farklı bir boyuta eriştiğini görebilmekteyiz. Öncelikle Yaradılış efsanesinde belirtilen bir çarpışma belki oldu belki de yaradılış bir çarpışmaya benzetilerek tasvir edildi(BIG BANG). İştara Tanrının adı ve halkına doğruları gösterdi.
İmmunaki insanları belki de Tanrı’nın yarattığı diğer varlıklar(melekler,..vb) ve ona iman edip insanları kolladılar-kolluyorlar- . Tek tanrı inancında yorumladığımızda İştara dışında kimsenin böyle bir şey yapamaması gerekirken diğer İmmunaki insanlarının günümüz insanlarını yarattığına dair açıklama ilginç. Bence diğerleri yani İştara’ya bağlı olan topluluk şimdiki insanları yaratmış olsaydı İştara Tanrı olarak kabul edilemezdi. Gene Çarpışmanın ardından dinginliğin oluşumunda İştara’nın göğe süzülmesi ve günümüzde de birçok inançta olduğu gibi Tanrı veya cennet kavramının göğe tasvir edilmesi benzerlik gösteren örnekler.
Teknolojik açıdan çok gelişmiş olabilirler. Herhangi bir tufandan ötürü buluşları kaybolmuş olabilir. Ve eğer bu tarz bulguları doğruysa, o zaman Marduk olabilir Ama onun bir gezegen olarak ifade edilmesi bunun somut bir olgu olduğunu gösteriyor. Benim inancım 2012 senesinde çarpışma olmayacağı görüşünde. Belki yakınımızdan geçecek belki de uzakta olsa bile herhangi bir çekim etkisiyle foton kuşağında kayma, afetler veya gene üstünde aşırı durularak bahsedildiği gibi bilinçte bir uyanış olacak. Sonuçta kimse kıyametin ne zaman kopacağını bilemez. Ama tasvir bu bazı olgular kıyamet olarak nitelendirilebilir. Örneğin 17 Ağustos depremi Maya uygarlığının takvimine göre 4. zamanın sonuna denk gelmiş. Bunu şu sıralar yaptığım araştırmalar sonucunda öğrendim.
Ancak afet denilince aklıma gelen en önemli şey depremden sonra yaşadığım uyanıştı. Ve bu herkeste vardı. Bir şeyleri sorgulama, inanç kavramını gözden geçirme, anlamaya çalışma, hayatta her şeyin olabileceğini fark etme, yaşanan aşırı korkular bunlar insanı bir nevi dirilten öğeler aslında. Bunu bir uyanış olarak nitelendirirsek ve eğer yıllar öncesinin teknolojisi bize güneş sistemimizin en uzun yörüngeli gezegeninden bir afet geleceğini söylüyorsa ve de bu doğruysa o zaman uyanış da olacak demektir. Bu durum kimine göre kıyamet, kimine göre alamet kimine göre sadece bir afet vb… olabilir.
Ger
çeği sadece Allah bilir demek isterdim ancak her inanıştaki insana hitap ediyorsak o zaman söyleyebileceğim en genel yargı emin olunmayan veya tam olarak kanıtlanmamış olgulara hemen inanmak yerine, üzerinde iyice araştırmak ve mantıklı düşünmeyi seçmek yönünde.
sümerlerin hayatı, sümer uygarlığı, sümerlilerin hayatı