Vesveselerin her türlüsünden kurtulmak için ne duası okumalıyız

Vesveselerin her türlüsünden kurtulmak için ne duası okumalıyız

Kayıtsız Üye
banada 3 gun oldu bu vesveseler ama korkuyorum ınanclarımı kaybetmekten sonra kafam zınk ediyor yerine eski haline geri donuyor şüphe duymak gibi seyler oluyor bana yol gosterırmısınız


Cevap: Vesveselerin her türlüsünden kurtulmak için ne duası okumalıyız

Fetva Meclisi
Vesveseden kurtulmak için bilgiler
Vesveseden kurtulmanın çaresi

Fısıltı, hışırtı ve fışırtı gibi gizli ses, fiskos. Kalpte
meydana gelen şüphe, tereddüt, vehim, kuruntu, iç üzüntüsü, nefis ve şeytanın
meydana getirdiği iç karışıklığı anlamları için kullanır.


Zıddı tereddütsüz, kararlı, emin ve azimli olmak demektir
(el-İsfahanî, el-Müfredât, İstanbul,1986, 819, vesvese mad).


Vesvese kelimesi Kur’ân’da dört yerde geçmektedir. Şeytanın
Cennette bulunan Âdem (a.s) ve Havva validemize nasıl vesvesede bulunduğu Yüce
Allah tarafından şöyle haber verilmiştir:


"Derken Şeytan çirkin yerlerini kendilerine göstermek için
onlara fısıldadı (vesvesede bulundu): – Rabbiniz başka bir sebepten dolayı
değil, sırf ikiniz de birer melek ya da ebedi kalıcılardan olursunuz diye sizi
bu ağaçtan menetti" (el-A’raf, 7/20).


Bu âyette geçen vesvese kelimesi, fısıldama şeklinde
anlaşılmakta ve tercüme edilmektedir.


Bir de şeytanın Cennete nasıl girdiği ve Âdem (a.s) ile Havva
validemize nasıl vesvesede bulunduğu hususunda, alimlerin farklı yorumları
vardır. Bu hususta çeşitli görüşler ileri sürülmüştür (Geniş bilgi için bk.
el-Maverdî, en-Nuketü ve’l-Uyun, Beyrut 1992, II, 210).


Kur’ân’ın başka bir yerinde, Tâhâ sûresinin 120. âyetinde de
şeytanın Âdem (a.s) ve Havva validemize yaptığı bu vesvese dile
getirilmiştir.


Vesvese ile ilgili diğer bir âyetin meali de şöyledir:
"Andolsun insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne vesvese verdiğini
(fısıldadığını) biliriz. (Çünkü) biz ona şah damarından daha yakınız" (Kaf
50/16).


Bu âyette de Yüce Allah’ın kudretine işâret buyurulmaktadır. O,
insanı yaratan, yoktan var edendir. İnsanların gizli ve açık her şeylerinden
haberdardır. İnsanın kalbinden geçirdiği vesvese ve düşüncelerin tamamına
vakıftır. Nitekim Hz. Muhammed (s.a.s), bu âyetin tefsiri mahiyetinde açıklamada
bulunurken; "Şüphesiz Yüce Allah, ümmetimden olan kişilerin kalbinden
geçirdikleri şeyleri, söylemedikleri ve işlemedikleri takdirde affeder; günah
olarak saymaz" diye buyurmuştur (Buharî, Itk, 6; İmân, 15; Neseî, Talâk, 22; İbn
Mâce, Talâk, 16).


Başka bir âyette ise, vesvese hakkında şu bilgiler verilmiştir:
"De ki: Sığınırım ben, insanların Rabb’ine insanların padişahına, insanların
ilâhına. İnsanlara kötü şeyler fısıldayan o sinsi vesvesecinin şerrinden. O ki,
insanların göğüslerine (kötü düşünceleri) fısıldar. Gerek cinlerden, gerek
insanlardan (olan bütün vesvesecilerin şerrinden Allah’a sığınırım)" (en-Nas,
114/1-6).


Burada geçen "vesvâs" kelimesi, şeytan için kullanılmıştır.
Yani bununla şeytan kastedilmektedir ve vesvese de onun eseridir. İnsana vesvese
veren şeytan iki türlüdür. Biri cinlerden ve diğeri de insanlardan olan
şeytanlardır. Bu şeytanlar, insanların kalbinde vesveseyi meydana getirecek akıl
ve fikirlerini çeler, onları kötü emeller işlemeye sevkeder. Allah yoluna
gitmekten, insanlık gayesine ermekten alıkor. Nihayet din ve imandan çıkarır,
ebedi helâke sürükler. İnsanların kalbine fısıldayıp duran, onları gaflete
düşüren, her şerrin başı olan vesveseyi meydana getiren herşey, "hannâs" ve
"vesvas" olarak kabul edilir (ez-Zemahşerî, el-Keşâf, Mısır 1977, VI, 265
vd).


Hiç şüphesiz, şeytanın verdiği vesvese insanı imandan ve
ibâdetten uzaklaştırır; fert, aile ve toplumun hayatında çeşitli sıkıntıların
meydana gelmesine sebep olur. Medine çevresinde badiyede yaşayan Müslümanlar,
koyun ve sığır kesip etini satmak üzere şehre getiriyorlarmış. Bu eti yemekten
çekinen bazı Müslümanlar Hz. Muhammed (s-.a.s)’e giderek;


"Ya Rasûlüllah! Bazı badiye halkı bize et getirip satıyorlar.
Bunların, hayvanı keserken besmeleyi söyleyip söylemediklerini bilmiyoruz" diye
sormuşlar. Bunun üzerine Hz. Muhammed (s.a.s) şu cevabı vermiştir:


"Bismillah deyiniz ve sonra bu eti yeyiniz" (ez-Zebidî, Sahihi
Buhârî Muhtasarı Tecridi Sarih Tercemesi, trc. Kamil Miras, Ankara 1974, VI, 354
vd).


Rasûlüllah (s.a.s) bununla vesveseden uzak durmaya işaret
buyurmuştur.


Başka bir konu ile ilgili olarak Hz. Muhammed (s.a.s)’e şöyle
sormuşlar:


"Ya Rasûlüllah! Birisi namaz kılarken abdestim bozuldu diye
gönlünde bir vesvese hissederse, bu kişinin namazı bozulur mu, bozulmaz mı? Hz.
Muhammed (s.a.s) bu soruya şu cevabı vermiştir:


"Hayır. Bir yellenme sesi veya bir kokuyu duymadıkça namazı
bozmaz" (ez-Zebidî, a.g.e., VI, 355).


Burada da Rasûlüllah (s.a.s) vesveseden uzak durmayı, abdestin
bozulduğuna dair kanaat hasıl olmadıkça namazı bozmamayı tavsiye etmiştir.


Fıkıh usulünde de vesvese kötü bir şey olarak kabul edilmiştir.
Her şeyde tereddüt ve vesvese ile hareket edenin sözüne itibar edilmemiştir. Hz.
Muhammed (s.a.s) vesvese ile hareket edenin talâkının geçerliliğini kabul
etmemiştir (Buharî, Talâk, 11). Yani hanımını boşayıp boşamadığını veya
söylediği sözler hakkında vesvese içinde olan bir kişinin talâkı (boşaması)
geçerli kabul edilmemiştir.


Görüldüğü gibi, Kur’ân ve sünnette vesvese tasvib edilmemiştir.
Bilhassa vesvese ile ilgili bütün âyetlerde, vesvesenin şeytandan geldiğine
işaret buyurulmuştur. Buna göre İslâm vesveseden sakınmayı istemiştir. Çünkü
vesvese faydalı değil, zararlı olan bir şeydir. Vesveseye kapılan insan,
ibadetlerinde yanılır, çeşitli hatalara düşer ve haz almaz. Vesvese insanı
yanlış ve batıl yollara saptırır. Hatta vesvesenin neticesinde insan akli
dengesini bile kaybedebilir.


Nureddin TURGAY


vehim duası

1melek.com petinya.net Kompozisyon/ !function(){"use strict";if("querySelector"in document&&"addEventListener"in window){var e=document.body;e.addEventListener("mousedown",function(){e.classList.add("using-mouse")}),e.addEventListener("keydown",function(){e.classList.remove("using-mouse")})}}();