Ezanı Şerif Ne Demektir?
ReLaW
Ezan-i şerif Nedir Hakkında Bilgi
Ezan-ı Şerif Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli,
Bu ezanlar-ki şehadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli
(M.Akif ERSOY)
Ezan’, bildirmek demektir. İslam terminolojisinde ise, ezan; farz namazlar için muayyen vakitlerde mâlum lafızlarla okunan mübârek sözlere "Ezan" denir. Ezan okuyan kişiye de "Müezzin" adı verilir.
"Ezânı Muhammedî" hicretin 1. yılında meşrû kılınmıştır. Erkekler için vâcip kuvvetinde bir sünneti müekkededir. Meşrûiyeti kitap ve sünnetle sabittir.
Kur’ânı Kerim’de;
"(Ezanla) birbirinizi namaza çağırdığınız zaman…" (Mâide, 5/58),
"Ey iman edenler! Cuma günü namaza çağrıldığı (ezan okunduğu) zaman…" (Cuma, 9) buyrulmaktadır.
Hicretin birinci yılında Medînei Münevvere’de Mescidi Nebevî tamamlanınca cemaatle namaz kılınmaya başlanmıştır. Namaz vakitlerinde de Hz. Bilâli Habeşî (r.a.) Rasûlüllah (s.a.v.)’ın emriyle "esSalâh" (Namazanamaza veya Müslümanların güzel bir cemaat hâlinde yaşamalarına vesîledir, birtakım güzellikler ve şükür nevilerini ihtivâ etmektedir) diye seslenirdi. Ancak bu, Müslümanları, zamanında cemaate toplanmaya ve cemaatle namaz kılmanın sevabına nail olmaya yetmiyordu.
Bu sebeple cumayı ve beş vakti zamanında bildirecek bir alâmete ihtiyaç duyulmuştu.
Bu iş için Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz’in riyâsetinde bir müşavere heyeti toplandı. Meclis’te hazır bulunan ashâbı güzîn tarafından çeşitli teklifler ortaya konuldu.
Bu teklifler; namaz vakitleri;
a boru çalınarak,
b ateş yakılarak,
c çan çalınarak,
d veya yüksekçe bir yere bayrak dikilerek haber verilmesi tarzındaydı.
Fakat peygamberimiz (s.a.v.) bu tekliflerin herbirini, başka millet ve dinlere ait olması sebebiyle münâsip görmemişti.
Mesela; Çan çalalım teklifine, bu Hıristiyanlığın tarzıdır diye reddetmişti.
Neticede, müşâvere heyeti bu hususu karara bağlayamadan dağıldı.
Nihâyet ashâbı kirâmdan bâzı zevâtın aynı şekilde görmüş oldukları sâdık bir rüyâya ve onu te’yid eden bir vahye dayanan bildiğimiz üslûb ve tarzda ezan okumaya başlanmıştır.
Ezanla alâkalı rüyayı ilk gören, Ensâr’dan Abdullah bin Zeyd (r.a.)’dir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) Hz. Abdullah’ın bu rüyası üzerine, "İnşâÁllah, bu hak rüyâdır. Gördüğünü Bilâl’e öğret; çünkü onun sesi, senin sesinden güzeldir" buyurdu. O da Efendimiz’in emirleriyle, rüyasında öğrendiği bu ezânı, Bilâli Habeşî (r.a.)’ye öğretti. Hz. Bilâl de Medîne’nin en yüksek yerine çıkarak, Zeyd (r.a.)’den öğrendiği bu ezânı yüksek ve çok tatlı bir sesle okudu. "Ezânı Muhammedî"nin Medine semâlarına yayıldığı sırada, bu ilahî dâveti duyan Hz. Ömer (r.a.) evinden çıkıp koşa koşa Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz’e gelerek, "Ya Resûlüllah, aynı rüyâyı ben de gördüm" dedi. Ve o sırada ilâhî vahy de (Cuma: 9) gelmiş bulunuyordu.
Cevap: Ezan-i şerif
Hoca
Lütfen Konuları Uygun bölümlere açalım. konu, sesli dosyalardan, dini kavramlara taşındı
Cevap: Ezan-i şerif Ne Demektir?
Muhammed
Kısaca Ezanı Şerif Anlamı
Ezan (Arapça: أَذَان), İslam dininde namaz vaktinin geldiğini insanlara bildirmek için yapılan çağrıya verilen isimdir. Ezân-ı Muhammedî olarak da adlandırılır. Ezan okuyan kişiye müezzin denir.
Arapça’da "duyuru, ilan, çağrı" anlamlarına gelen "adhan" sözcüğünden Türkçeye geçmiştir. Kökeni Türkçedeki "izin" sözcüğünün de kaynağı olan Arapça "idin" (kulak verme) sözcüğüdür.