Rüya ile ilgili hadisi şerifler

Rüya ile ilgili hadisi şerifler

İnşirah
RÜYA ve ÖNEMİNE İLİŞKİN HADİSLER

940 – Hz. Ebu Hureyre (radiyAllahu anh) anlatıyor: "Rasulullah (aleyhissalatu vesselam) şöyle demişti: "Benden sonra, nübüvvetten sadece mübeşşirat (müjdeciler) kalacaktır!"Yanındakiler sordu:
"- Mübeşşirat da nedir`?" " Salih rüyadır" diye cevap verdi."
Muvatta’nın rivayetinde şu ziyade var: "Salih rüyayı salih kişi görür veya ona gösterilir."
Buhari, Tabir, 5; Muvatta, Rüya 3, (2, 957); Ebu Davud, Edeb 96,(5017).

934 – Ebu Hureyre (radiyAllahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Zaman yaklaşınca, mu’minin rüyası, neredeyse yalan söylemeyecek. Esasen mu’minin rüyası, nübüvvetin kırk altı cüzünden bir cüzdür." Buhari’nin rivayetinde şu ziyade var: "Nübüvvetten cüz olan şey yalan olamaz."
Buhari, Ta’bir 26; Muslim, rüya 8, (2263); Tirmizi, rüya 1, (2271); Ebu Davud, Edeb 96, (5019).

937 – Ebu Rezin el-Ukeyli Lakit İbnu Amir İbni Sabire (radiyAllahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Mu’minin rüyası, nübüvvetin kırkaltı cüzünden bir cüzdür. Bu rüya, anlatılmadığı müddetce bir kuşun ayağında (takılı vaziyette) durur. Anlatılacak olursa hemen düşer."
Tirmizi, Ru’ya 6, (2279, 2280); Ebu Davud, Edeb 96, (5020).

938 – Ebu Said (radiyAllahu anh) anlatıyor: "Mu’minin rüyası, nübüvvetin kırk altı cüzünden bir cüzdür."
Buhari, Ta’bir 4, Muvaatta 1, (2, 956).

939 – Tirmizi’de Ebu Said’den şu rivayet kaydedilmiştir: "En sadık rüya seher vakitlerinde görülen rüyadır."
Tirmizi, Ru’ya 3, (2275).

936 – Buhari’nin bir rivayetinde Resulullah (aleyhissalatu vesselam) şöyle buyurur: "Beni rüyada gören, gerçekten beni görmüştür, çünkü şeytan benim suretime giremez."
Buhari, Tabir 2, 10; Muslim, Rüya 10; (2266); Muvatta, Rüya 1, (2, 956).

7129 – Ebu Hureyre radiyAllahu anh anlatıyor: "Rasulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Rü’ya üç kısımdır: Biri Allah’tan bir müjdedir. Biri nefsin konuşmasıdır. Biri de şeytanın korkutmasıdır. Biriniz hoşuna giden bir rü’ya görecek olursa, dilerse onu anlatsın. Eğer hoşuna gitmeyen bir şey görürse onu kimseye anlatmasın, kalkıp namaz kılsın."

7130 – Avf İbnu Malik radiyAllahu anh anlatıyor: "Rasulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Rüya üç kısımdır: "Bir kısmı; ademoğlunu üzmek için şeytandan olan korkulardır; bir kısmı, kişinin uyanıkken kafasını meşgul ettiği şeylerdendir; bunları uykusunda görür; bir kısım rüyalar da var ki, onlar peygamberligin kırkaltı cüzünden birini teşkil eder."
Ravi Muslim İbnu Miskem der ki: "Ben, Avf İbnu Malik radiyAllahu anhe: "Sen, bu hadisi Rasulullah aleyhissalatu vesselam’dan bizzat işittin mi?" dedim. Avf, (iki sefer tekrarla): "Evet! Ben bunu Rasulullah aleyhissalatu vesselam’dan işittim. Ben bunu Rasulullah aleyhissalatu vesselam’dan işittim" dedi."

941 – Semure İbnu Cundeb (radiyAllahu anh) anlatıyor: "Rasulullah (aleyhissalatu vesselam) sık sık: "Sizden bir rüya gören yok mu?" diye sorardı. Görenler de, O’na Allah’ın diledigi kadar anlatırlardı. Bir sabah bize yine sordu:
" Sizden bir rüya gören yok mu ?"
Kendisine: "- Bizden kimse bir şey görmedi!" dediler. Bunun üzerine:
" Ama ben gördüm" dedi ve anlattı.(…)

944 – Hz. Enes (radiyAllahu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)’in şöyle söylediğini isittim:
"Ben bu gece, rü’yamda, kendimi Ukbe İbnu Rafi’in evinde imişim gördüm. Orada bana İbnu Tab denen cinsten taze hurma getirildi. Ben bu rüyayı şöyle te’vil ettim: "Yükselme dünyada bizimdir, ahirette de hayırlı akıbet bizimdir, dinimiz de tamamlanmıştır."
Muslim, Ru’ya 18, (2270); Ebu Davud, Edeb 96, (5026).

5574 – Urve (radiyAllahu anh) , Hz. Aişe (radiyAllahu anha)’dan şunu nakletmiştir: "Hz. Peygamber aleyhissalatu vesselam bana dedi ki:
"Rüyamda sen bana üç gece gösterildin: Melek seni bana bir ipek parçası içerisinde getirdi ve "Bu senin zevcendir, aç onu!" dedi. Ben de açtım, içindeki sendin. Ben: "Bu rüya Allah katından ise, onu gerçekleştirecektir" dedim."
Buhari, Nikah 9, 35, Ta’bir 20, 21; Muslim, Fezailu’s-Sahabe 79; Tirmizi, Menakib (3875).

950 – Hz. Aişe (radiyAllahu anha) anlatıyor: "Rüyamda hücreme üç ayın düştüğünü gördüm. Rüyamı babam Ebu Bekr (radiyAllahu anh)’e anlattım. Sükut etti, cevap vermedi. Rasulullah (aleyhissalatu vesselam) vefat edip de odama defnedilince babam Ebu Bekr:
"- İşte (rüyanda gördüğün) üç aydan biri ve en hayırlısı!" dedi."
Muvatta, Cenaiz 10, (1, 232).

946 – Abdullah ibn Ömer (radiyAllahu anh) anlatıyor: "Rasulullah (aleyhissalatu vesselam) zamanında kişi, bir rüya görecek olsa onu Rasulullah -(aleyhissalatu vesselam)- efendimize anlatırdı. O sıralarda ben genç, bekar bir delikanlıydım, mescidde yatıp kalkıyordum. Bir gün rüyamda, iki meleğin beni yakalayıp cehennemin kenarına kadar getirdiklerini gördüm. Cehennem kuyu çemberi gibi çemberlenmişti. Keza (kova takılan) kuyu diregi gibi iki de direği vardi. Cehennemde bazı insanlar vardı ki onları tanıdım. Hemen istiazeye başlayıp üç kere: "Ateşten Allah’a sığınırım" dedim. Derken beni getiren iki meleği üçüncü bir melek karşılayıp, bana: "Niye korkuyorsun? (korkma)" dedi.
Ben bu rüyayı kızkardeşim Hafsa (radiyAllahu anha)’ya anlattım. Hafsa da Rasulullah (aleyhissalatu vesselam)’a anlatmış. Rasulullah (aleyhissalatu vesselam):
"- Abdullah ne iyi insan, keşke bir de gece namazı kılsa!" demiş. Salim der ki: "Abdullah bundan sonra geceleri pek az uyur oldu!"
Buhari, Ta’bir, 35, 36, Salat 58, Teheccut 2, Fedailul-Ashab 19; Muslim, Fedailus-Sahabe 140, (2479).


Cevap: Rüya ile ilgili hadisi şerifler

Mehmet
Günümüzde insanlar artık gün içinde yaşadıklarını,Bilinç altında biriktirmeleri ile geceleri karabasanlar görüyor.Stres iş vs. şeyler sebebi ile uzaklaşılan İlahi olgulardan dolayı rüyalarda artık insanlar gün içinde yaşadıkları olayları görür oldu.Günümüzün hastalığı stres işte bu derece zararlar verebiliyor.Ama Bu demek değilki isteğimiz dışında rüya göremeyiz.Görülüyor fakat eskilerin,peygamberler zamanındaki insanların gördükleri gibi değil.Artık rüyalarımızda zamane rüyası.


LeoparGS
Rüyalarımız Kaldı Sadece
Efendimiz (sallAllahu aleyhi ve sellem) dâr-i bekâya irtihalinden kısa bir süre önce şöyle buyurdu: Benimle beraber nübüvvet ve risâlet sona erer. Benden sonra rasûl ve nebi yoktur, fakat ‘mübeşşirat’ bâki kalır. Ashab efendilerimiz sordular: Mübeşşirat nedir Yâ Rasulâllah? Efendimiz cevaben buyurdu ki: Mü’minlerin rüyalarıdır. Onlar, nübüvvetin kırk altı parçasından birisidir.
Rüya, herkesin bildiği bir gerçektir. Fakat mahiyeti kolayca anlaşılamaz. Rüya, ruhun tabii müşahedesidir. Onunla insan fizik dünyanın ötesi ile irtibata geçer. Temiz gönüller bu pencereden manâ alemini seyre dalarlar. Maneviyatla yakın alâkasından dolayı dinimizde rüyalara çok önem verilir. O nübüvvetin ilk basamağıdır. Zira Efendimiz’e vahiyler ilk olarak sadık rüyalarla gelmeye başladı. O’nun gördüğü rüyalar sabah aydınlığı gibi aynen vuku buluyordu. Öbür alemlerden ilk sinyalleri rüyalarla alan Efendimiz, daha sonraları Cebrail vasıtasıyla vahiy almaya başladı.

Efendimiz, ashabının rüyalarına da önem verirdi. Sabah namazını kıldırdıktan sonra cemaata döner ve rüya gören olup olmadığını sorardı. Rüya görenler anlatırlar, O da istihsan buyururdu. Bazen de kendi rüyasını anlatırdı.

Hadislerde ifade edildiği üzere kişi güzel bir rüya görürse o Allah’tandır, bu rüyayı tabir bilen birisine anlatmasında bir sakınca yoktur. Ancak karışık bir rüya görürse Allah’a sığınıp kimseye anlatmaması gerekir; böylece o rüyadan bir zarar görmez. Şu halde Rüyalar üç türlüdür: Allahtan gelen müjde, şeytandan kaynaklanan aldatma, kişinin kendi nefsinin ürünü olan hayaller.

Rüyanın gündüz görülmesi ile gece görülmesi arasında fark yoktur. Ancak En sâdık rüya seher vakitlerinde görülen rüyadır. (Tirmizî, Rü’ya, 3). Sadık rüyalara sadık insanlar mazhar olur. Sözü doğru olanın rüyası da doğru çıkar. Hayatını sıdk ve sadakat çizgisinde sürdüren sadık insanlar, gecelerinde sadık rüyalar ile ödüllendirilir. Öte yandan hayatı gel-gitlerle delik deşik olan insanların rüyaları sadık olmaktan uzaktır, böyle kimselerin rüyaları çoğunlukla güvenilmez rüyalardır.

Nübüvvet desenli olan bu sadık rüyalar salih mü’minlere açık bir yoldur. Bu rüyalarda bazen vahiyle bilinebilen gaybî haberler, açık veya kapalı bir tarzda bildirilir. Fakat bu rüyalar tevil ister ve bunu mutlaka bilen birisinin yapması gerekir. Ayrıca rüyalarda görülen şeyler objektif değildir, gören kişiyi bağlar. Bunları herkese tamim etmek doğru olmaz. Bir de görülmeyen rüyaların anlatılması çok büyük bir günah sayılmıştır.

Asr-ı saadette bu ümmetin mukadderatı ile alâkalı pek çok önemli iş, hep rüyalarda müşahede edilmiştir:

Hazreti Ebu Musa (r.a) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: Rüyamda kendimi Mekke’den, hurma ağaçları bulunan bir beldeye hicret ediyorum gördüm. Ben bunu, hicretimin Yemâme’ye veya Hecer’e olacağı şeklinde tabir etmiştim, meğer Yesrib Şehrine imiş. Bu rüyamda kendimi bir kılıcı sallıyor gördüm, kılıcın başı kopmuştu. Bu, Uhud Savaşı’nda mü’minlerin maruz kaldıkları musibete delâlet ediyormuş. Sonra kılıcımı tekrar salladım. Bu sefer, eskisinden daha iyi bir hâl aldı. Bu da, Cenab-ı Hakk’ın lütfettiği fetih ve Müslümanların bir araya gelmesi nimetlerine delâlet etti. Aynı rüyada boğazlanan sığırlar ve Allah’ın verdiği başka bir hayır gördüm. Sığırlar Uhud gününde şehit olan mü’minlere çıktı, gördüğüm o hayır da İkinci Bedir (Bedru’l-Mev’id) vak’asındaki sadakatimizin sevabı ve Allah’ın ondan sonra nasip ettiği fetihler olarak çıktı. (Buhari, Ta’bir 39, 44; Menakıb 25; Meğazî 9, 26; Menâkıbu’l-Ensâr 45; Müslim, Rü’ya 20)

Hazreti Ebu Hüreyre (r.a) anlatıyor: Allah Rasulü (sallAllahü aleyhi vesellem) buyurdular ki: Biz öne geçen sonuncularız. Ben uyurken bana arzın hazineleri getirildi. Elime altından iki bilezik kondu. Bu bilezikler benim gözümde büyüdüler ve beni kederlendirdiler. Bana: Bunlara üfle diye vahyedildi. Ben de üfledim, derken uçup gittiler. Ben bunları, çıkacak olan iki yalancı olarak te’vil ettim: Birisi San ‘a’nın lideri el-Esved el-Ansî’dir, diğeri de Yemâme’nin lideri Müseyleme’dir. (Buharî, Ta’bir 40, 70; Müslim, Rüya, 22)

Hz. Enes (r.a) anlatıyor: Efendimiz’in (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle söylediğini işittim: Ben bu gece, rüyamda, kendimi Ukbe İbn Râfi’in evinde gördüm. Orada bana taze hurma getirildi. Ben bu rüyayı şöyle te’vil ettim: Yükselme dünyada bizimdir, âhirette de hayırlı âkibet bizimdir, dinimiz de tamamlanmıştır. (Müslim, Rüya 18; Ebu Dâvud, Edeb 96)

Ebû Umeyr İbn Enes, Ensar’dan olan bir amcasından naklen anlatıyor: Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) halkı namaza nasıl toplayacağı meselesi ile ilgilendiğinde kendisine: Namaz vakti olunca bir bayrak dikelim, onu görünce halk birbirine haber verir dendi. Bu, Aleyhissalâtu vesselâm’ın hoşuna gitmedi. Bunun üzerine O’na, boynuz hatırlatıldı. Bu, yahudilerin borazanı idi. O’nu bu da memnun etmedi ve hatta: Bu yahudi âdetidir. dedi. Bunun üzerine büyük bir çandan bahsedildi. Efendimiz: Bu da hıristiyanların âdetidir. dedi. Bu konuşmalardan sonra Abdullah İbn Zeyd el-Ensârî (r.a), Resülullah’ın üzüntüsüne üzülerek ayrıldı. Bunun üzerine rüyasında ezan öğretildi. (Ebû Dâvud, Salât 27)
Abdullah b. Zeyd daha sonra mescide gelerek rüyasını anlattı: Ey Allah’ın Resülü! Ben sizin üzüntünüzü görüp ayrıldığım vakit rüyamda bir adam gördüm. Üzerinde yeşil renkli iki giysi vardı. Kalkıp mescidin üzerinde ezan okudu. Sonra bir miktar oturdu. Tekrar kalkıp aynı söylediklerini bir kere daha tekrarladı. Ancak bu sefer bir de kad kâmeti’s-salâh – namaz başlamıştır cümlesini ilave etti. Eğer halkın bana yalancı diyeceğinden korkum olmasaydı ben Adeta uykuda değildim, uyanıktım diyecektim dedi. Bunun üzerine Efendimiz (aleyhissalâtu vesselâm): İnşAllah bu hak bir rüyadır. Kalk rüyada öğrenmiş olduğunu Bilâl’e öğret. O bunları söyleyerek ezan okusun. Zîra onun sesi seninkinden daha gür! buyurdu. Ben de Bilâl’le birlikte kalktım. Ona teker teker arzediyordum. O da bunları yüksek sesle söyleyerek ezan okumaya başladı. Bunu evinde olan Hazreti Ömer (r.a) işitmişti. Hemen evden çıkıp ridâsını çekerek geldi ve: Ey Allah’ın Resülü! diyordu, Seni hak ile gönderen Zât-ı Zülcelâl’e yemin olsun, onun gördüğünün aynısını ben de gördüm! Bunu işiten Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm): Elhamdülillah! Şimdi bu daha sağlam oldu! dedi. (Ebû Dâvud, Salât 28; Tirmizî, Salât 139).

Hazreti Câbir (r.a) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: Geceleyin rüyamda bana salih bir adam gönderildi. Sanki Ebubekir, Resulullah’a yamanmış gibiydi, Ömer de Ebubekir’e yamanmış gibiydi. Osman da Ömer’e yamanmış gibiydi. Cabir der ki: Resûlullah’ın (aleyhissalâtu vesselâm) yanından kalktığımız zaman dedik ki: Rüyanın yorumu şöyle olmalıdır: Oradaki salih kimse Resûlullah’tır. Onların birbirlerine yamanmaları, Allah’ın, peygamberiyle gönderdiği işin (dinin) sorumluları olmalarıdır. (Ebu Davud, Sünnet, 9)

Ebu Bekre (r.a) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bir gün: Sizden bir rüya gören var mı? diye sual buyurdular. Cemaatten bir adam: Evet ben şöyle bir rüya gördüm: Sanki gökten inmiş bir terazi vardı. Siz ve Ebubekir tartıldınız. Siz, Ebubekir’den ağır geldiniz. Ebubekir’le Ömer de tartıldılar. Ebubekir ağır geldi. Sonra Ömer’le Osman tartıldılar. Ömer ağır bastı. Sonra terazi kaldırıldı dedi. (Adam sözünü bitirince) Resûlullah’ın (aleyhissalâtu vesselâm) mübarek yüzlerinde memnuniyetsizlik gördük. (Ebu Dâvud, Sünnet 9; Tirmizî, Rüya, 10)
Efendimizin memnuniyetsizliği, terazinin kaldırılmasının ümmetinin gerilemesini temsil ettiğini bilmesinden kaynaklanıyordu. Terazinin kaldırılması ile Hazreti Ömer’den sonraki fitnelere işaretler vardı. Rüyadaki tartılma ve mizan sembolleri, Efendimiz’in, Hazreti Ebubekir’in, Hazreti Ömer’in ve kısmen Hazreti Osman’ın zamanında muvazenenin korunması idi. Ama gittikçe terazideki ağırlık azalıyor ve sonunda da kaldırılıyor. Demek ki Hazreti Osman’ın şehit edilmesiyle denge tamamen ortadan kalkıyor.

İbn Abbas (r. anhümâ) anlatıyor: Bir adam Resûlullah’a (aleyhissalâtu vesselâm) gelerek şu rüyayı anlattı: Bu gece rüyamda buluta benzer bir şey gördüm, ondan yağ ve bal yağıyordu. İnsanlar da ellerini açıp bu yağmurdan almaya çalışıyorlardı. Azıcık alan da vardı, çokça alabilen de. Derken arzdan semaya kadar uzanan bir ip gördüm. Siz o ipe yapışıp çıktınız. Sizden sonra birisi ona tutunup o da çıktı. Sonra bir diğeri yükseldi, sonra bir diğeri daha ipe tutundu, ama ip koptu. Ancak onun için ipi eklediler, o da yükseldi.
Hazreti Ebubekir (r.a) atılarak:

– Ey Allah’ın Resûlü, Annem babam sana kurban olsun, müsâade buyursanız ben tabir edeyim! dedi. Resûlullah da:
– Pekala, tabir et! dedi. Hazreti Ebubekir şunları söyledi:
– O bulutumsu gölgelik, İslâm bulutudur. Ondan yağan bal ve yağ Kur’ândır. Kur’ân’ın (bal gibi) tatlılığı ve (yağ gibi) yumuşaklığıdır. İnsanların bundan avuç avuç almaları Kur’ân’dan kiminin çok, kiminin az miktarda istifadeleridir. Arzdan semaya inen ip ise, Senin getirdiğin hakikattir. Sen buna yapışmışsın, Allah o sebeple Seni yüceltecektir. Senden sonra bir adam daha ona yapışacak ve onunla yücelecek, ondan sonra biri daha ona yapışıp o da yücelecek. Ondan sonra biri daha yapışır, fakat ip kopar, ancak onun için ip ulanır o da yapışıp yükselir. Ey Allah’ın Rasûlü, annem babam sana fedâ olsun, doğru te’vil edip etmediğimi haber ver!
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) şu cevabı verdi:
– Bazı te’vilinde isabet ettin, bazı te’vilinde de hata ettin.
– Öyleyse, Allah’a kasem olsun, hatalarımı söyleyeceksin!
– Hayır, dedi, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) yemin verme!
(Buharî, Ta’bir 11, 47; Müslim, Rü’ya, 17; Tirmizî, Rü’ya 10; Ebu Dâvud, Sünnet, 9; İbn Mâce, Rü’ya, 10)


Hudeybiye Senesinde Efendimiz (aleyhissalatü vesselam) rüyasında ashabı ile güven içinde umre yaparak Mekkeye girdiklerini görmüş ve bunu anlatmıştı. Hudeybiye’den geri dönerken beklentilerini bulamayınca üzüldüler. Münâfıklar ise bazı imalarda bulunuyor, Rüyana ne oldu? deyip halkın maneviyatını sarsmaya çalışıyorlardı. Bunun üzerine Fetih Suresindeki şu ayet nazil oldu: Allah, Resûlünün rüyasını elbette doğru çıkaracaktır. İnşaAllah siz kiminiz başını tıraş ettirmiş, kiminiz saçlarını kısaltmış olarak, Mescid-i Haram’a korkmaksızın tam bir güvenlik içinde gireceksiniz. Ama Allah sizin bilemediğiniz şeyleri bildiğinden ondan önce, yakın bir zafer nasib etti. (Fetih, 27) Allah Teala bu ayetle, bu zaferin kesin olarak vuku bulacağını gaybî bir haber olarak bildirmektedir. Bu söz ertesi sene hicri 7. yılda Zilkade ayında gerçekleşmiş, Kaza edilen Umre (Umretü’l-kadâ’) diye tarihe geçmiştir ve Efendimiz’in rüyası Cenab-ı Hak tarafından gerçekleştirilmiştir.

İbn Ömer (r. anhümâ) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle demişti: Ben rüyamda, saçları karma karışık siyah bir kadının Medine’den çıkıp Mehyea’ya indiğini gördüm. Burası Cuhfe’dir. Ben bunu, Medine’ deki vebanın oraya nakledilmesine yordum. (Buharî, Tabir 41, 42, 43; Tirmizî, Rü’ya, 10)

Hazreti Aişe (r.a) anlatıyor: Rüyamda hücreme üç ayın düştüğünü gördüm. Rüyamı babam Ebubekir’e (r.a) anlattım. Sükût etti, cevap vermedi. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) vefat edip de odama defnedilince Ebubekir: İşte (rüyanda gördüğün) üç aydan biri ve en hayırlısı! dedi. (Muvatta, Cenâiz, 10)

Hazreti Urve, Hazreti Aişe’den (r.a) şunu nakletmiştir: Hazreti Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) bana dedi ki: Rüyamda sen bana üç gece gösterildin: Melek seni bana bir ipek parçası içerisinde getirdi ve Bu senin zevcendir, aç onu! dedi. Ben de açtım, içindeki sendin. Ben: Bu rüya Allah katından ise, onu gerçekleştirecektir dedim. (Buhari, Nikâh 9, 35; Ta’bîr 20, 21; Müslim, Fezâilu’s-Sahâbe 79; Tirmizi, Menakıb)

Ümmü’l-Fadl (r.a)’dan rivayet ediliyor: Kendisi bir gün: Ey Allah’ın Resülü! Rüyamda sanki sizin uzuvlarınızdan birinin evimde olduğunu gördüm der, Aleyhissalâtu vesselam da: Hayır görmüşsün. Kızım Fâtıma bir oğlan çocuğu dünyaya getirir, sen onu emzirirsin buyururlar. Gerçekten de Hazreti Fâtıma (r.a) bir müddet sonra Hazreti Hüseyin veya Hasan’ı (r.anhüma) doğurdu. Ümmü’I-Fadl da kendi bebeği Kusam’ın sütüyle onu emzirdi.

Ensar’dan Selma (r.a) anlatıyor: Ümmü Seleme’nin (r.a) yanına girdim, ağlıyordu. Niye ağlıyorsun! diye sordum. Bana şu cevabı verdi: Şimdi Resûlullah’ı (aleyhissalâtu vesselâm) rüyamda gördüm. Başında ve sakallarında toprak vardı. Neyiniz var, Ey Allah’ın Resûlü? dedim, Az önce Hüseyin’in öldürüldüğüne şahid oldum buyurdu. (Tirmizi, Menakıb, 3774)

Ma’dan İbn Ebî Talha anlatıyor: Hazreti Ömer (r.a), Cuma günü hutbe verdi. Önce Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)’ı hatırlattı, sonra Hazreti Ebûbekir (r.a)’i andı. Sonra da şunları söyledi: Ben rüyamda bir horoz gördüm, bana üç gaga vurdu. Bunu, ecelim yaklaştı diye yordum. Bazı kimseler, yerime birini seçmemi söylüyorlar, Allah ne dini, ne hilafetini, ne de Resûlü (aleyhissalâtu vesselâm) ile gönderdiği şeyi zayi edecek değildir. Daha sonra hutbesine kendisinden sonraki halifenin tayiniyle alakalı sözlerle devam etti. Hazreti Ömer (r.a)’in bu hutbesinden bir hafta geçmişti ki hançerlenerek şehit edildi. (Buhârî, Ahkâm 51; Müslim, İmâret 12; Tirmizî, Fiten 48; Ebû Dâvud, Harâc, 8)

Abdullah İbn Selâm (r.a) anlatıyor: Hz. Osman (r.a) muhâsara edildiği zaman, namaz kıldırma işine Hazreti Ebû Hüreyre (r.a)’yi tayin etti. Bazen Hazreti İbn Abbas kıldırıyordu. Sonra, Hazreti Osman isyancılara elçi yollayıp, benden ne istiyorsunuz? diye sordu. Onlar: Hilâfetten ayrılmanı istiyoruz dediler. O da: Allah’ın bana giydirdiği bir kaftanı çıkarmam diyerek reddetti. İhtilâlcilerin tazyikleri artınca, Cuma gününe oruçlu olarak girdi. Gün biraz ilerleyince uyudu. Uyanınca: Şu anda rüyamda Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)’ı gördüm. Bana: Akşam yanımızda iftarını yapacaksın buyurdu dedi. O gün şehit edildi. (Ebu Davud, Sünnet, 9)
Görüldüğü gibi İslâm Tarihindeki en önemli hadiseler: Hicret.. Bedir ve Uhud Savaşları.. Mekke’nin fethi.. yalancı peygamber hâdiseleri.. İslâm âleminin terakkisi.. dinimizin en önemli şearinden olan ezanın talimi.. Efendimiz’den sonra Hazreti Ebubekir, Hazreti Ömer, Hazreti Osman ve Hazreti Ali’nin hilâfetleri.. dinin sonraki nesillere aktarılmasında çok büyük rolü olan Hazreti Aişe ile Efendimiz’in izdivacı ve Efendimiz’in onun hücresine defnedilmesi.. Efendimiz’in manevi mirasını temsil eden ehl-i beytin direkleri Hazreti Hasan ve Hüseyin’in doğumları.. ümmetin yaşadığı en acı hadiselerden birisi olan Kerbela faciası.. Hazreti Ömer ve Osman’ın şehadetleri… ve kaynaklarda yer almayan veya bizim muttali olamadığımız nice büyük olaylar hep rüyalarda müşahede edilmiştir.
Rüyalar ahir zamanda öneminden bir şey kaybetmiş değildir. Hatta denilebilir ki şu zamanda görülen rüyalar daha derin anlamlar ihtiva etmektedir. Zira bir hadiste şöyle buyrulur: Ahir zamanda mü’minlerin rüyalarının hemen hemen hiçbiri yalan çıkmaz. (Buharî, Ta’bir, 26; Müslim, Rüya, 8; Tirmizî, Rüya, 1; Ebu Dâvud, Edeb, 96) Çünkü ahir zamanda ilim ve irfan geriler; karışıklık ve fitneler sebebiyle dinî hayat zayıflar ve mü’minlerin dinlerini, inançlarını takviye edecek, onları intibaha getirecek şeylere ihtiyacı olur. Ayrıca ahir zamandaki mü’minler Efendimiz’in fermanıyla garipler dir. Peygamber’i görmediği halde iman eden ve O’nun selâmına mazhar olan bu garipler, nübüvvetin bakiyesi olarak kendilerine miras kalan mübeşşiratla, salih rüyalarla teselli olurlar.
Allah’a şükürler olsun ki aydınlık istikbale ait rüyalarımız var. Allah’a şükürler olsun ki Hazreti Yusuf gibi, henüz yola çıkmadan yolun sonunda bekleyen mutlu tablonun rüyasını görenlerimiz var. Allah’a şükürler olsun ki rüyalarda görülenlerimiz var. Hiçbir şeyimiz olmasa ne yazar, değil mi ki rüyalarımız var! Zira biz biliyoruz ki her şey görülen bir rüya ile başlar.

Halim Çalış


Soru: Rüya ile ilgili hadisi şerifler

Ecrinim
bilgiler için Allah c.c. razı olsun
emeğine sağlık kardeş..


Kayıtsız Üye
Teşekkür ederim kardeşim. ALLAH (c.c) razı olsun inşAllah. Peygamber efendimiz (s.a.s) ile beraber Cennette olma dileği ile.


ATİE
aslında ne büyük nimet rüyalar orda istediğimizi görmek hayalimizi yaşamak mümkün rüyada olsa çok önemli düşünsenize peygamberimizi sadece orada görebiliriz


mum
Rüya görmediği halde yalandan rüya gördüm demekle ilgili hadis


rüya ile ilgili hadisler, rüyalarla ilgili hadisler, peygamberimizin rüya ile ilgili hadisleri

Yorum yapın

1melek.com petinya.net Kompozisyon/ !function(){"use strict";if("querySelector"in document&&"addEventListener"in window){var e=document.body;e.addEventListener("mousedown",function(){e.classList.add("using-mouse")}),e.addEventListener("keydown",function(){e.classList.remove("using-mouse")})}}();