Hz. Adem zamanında üreme
Kayıtsız Üye
Biryerde okuduğuma göre, Kabil, Allah’ın emrine karşı çıkarak, kardeşi Habili öldürmüş, ikizini de alıp kaçmış. Oysa o zamanlar çapraz ikizlerin evlenmesi gerkiyormuş. Kabil kendi ikizi ile evlenmiş. Kabilden olan nesil de Nuh tufanında helak olmuş.
Bunun aslı var mıdır?
İlk insanların çoğalması gerçekten kardeş evliliğindenmi olmuştur.?
Cevap: Hz. Adem zamanında üreme
seniseviyorum
Adem (A.s.), bir batında doğan oğlunu, diğer batında doğan kızıyla evlendirirdi. Evet, çapraz ikizlerin evlenmesi gerkiyordu. Fakat Kabil, capraz ikizi ile evlenmek istemedi. Bunun sebebi, kizin cirkin olmasi idi. Kabil’in, Habili sevmemesinin baska sebebleride vardi elbette. Hz. Adem (as) Kabil’e tarim islerini, Habil’e ise cobanligi vermisti. Bunun sebebi, Kabilin ashabi olmasi, Habilin ise daha sakin ve yumusak olmasi idi. Kabil’e gore babalari, Habil’i daha çok seviyordu.
Ama asil konu evlilik meselesinde meydana geldi. Kabil israrla kendi kardesi ile evlenmek isteyince Hz. Allah, Habil’in ve Kabil’in birer kurban vermelerini istedi. Kimin kurbani kabul olursa, güzel kardesleri ile o evlenecekti. Habil, davar sahibi olduğu için semiz bir koyunu kurban etti. Kabil ise, ekinin kötüsünden bir demeti kurban olarak takdim etti. Gökten bir ateş inerek Habil’in kurbanını yedi, Kabilinkini yerinde bıraktı. Bu, Kabil’in kurbaninin kabul olmadigina dahir isaretti.
Kabilin kini ve ofkesi dahada buyumustu. Habil güzel huylu oldugundan, kardesine elini kaldirmadi. Fakat Kabil onu öldürdu.
Kabil, Habili öldürdükten onra Âdem Aleyhisselâm, Kabil’e:
"Git! Artık, sen, hiç bir zaman korkutulmaktan uzak kalmayacak, gördüğün hiç bir kimseden de, güvenlikte ve selâmette olmayacaksın!" dedi.
Kabil; kendisiyle birlikte doğan kızın elinden tutarak Nevz dağından inip Yemen topraklarından Aden’e gitti. Burada nesli çoğaldı.
Kabil’in Âkibeti:
Kabil’in oğullarından kime Kabil’e rastlayıp da, onu, taşa tutmayan bir kimse yoktu.
Kabil’in âmâ olan oğlu, bir gün, Kabil’in yanına kendi oğlu ile birlikte gelip oğlu: "İşte, bu, baban Kabil!" deyince, âmâ, hemen bir taş atarak babası Kabil’i öldürdü!
Âmâ’nın oğlu: "Babacığım! Sen, babanı, öldürdün!" dedi. Âmâ, hemen elini kaldırıp oğluna bir şamar indirdi. O da, öldü!
Bunun üzerine, âmâ "Yazıklar olsun bana! Attığım taşla babamı, öldürdüm! İndirdiğim şamarla da, oğlumu, öldürdüm!" diyerek acındı.
Kabil ogullari zina ve içkiye düştüler. Bozulduklarini goren Âdem Aleyhisselâm; Şit Aleyhisselâmın oğullarına da, Kabil oğulları ile evlilik bağlantısı kurmamalarını tavsiye etti.
Peygamberlik, Din, İbâdet ve Yüce Allah’ın Hak ve Şeriatlarına göre hareket, Şit Aleyhisselâm’da ve oğullarında bulundu.
Şit Aleyhisselâmın yurdu, Dağın başında; Kabil oğullarının yurdu ise, vadinin altında idi.
Şit Aleyhisselâm; Allah’ı, takdis ve tenzihden geri durmaz, kavmine de; Allah’ın buyruklarını yerine getirmemekten sakınmalarını, Allah’ı, her türlü noksan, eksik sıfatlardan uzak tutmalarını ve dâima iyi işler işlemelerini emrederdi.
Âdem Aleyhisselâmın oğullarından, Şit Aleyhisselâmdan başkasının nesli devam etmeyip kesilmiş, Şit Aleyhisselâm, böylece, Ebülbeşer olan Âdem Aleyhisselâmla birlikte bütün insanların soylarının varıp dayandığı soy direği olmuştur.
Kabil oğullarında; içki, zina, hayasızlık ve ateşe tapmak gibi türlü kötülükler vardı. Çeşid çeşid çalgı âletleri edinmişlerdi. Kadın, erkek, genç, ihtiyar, sık sık toplanıp davul, düdük, zurna, def çalarlar, güler, oynarlar, nâra atarlardı.
Onların seslerini, dağda oturan Şit oğullarından bazıları duyarlardı. Onların, bu meclislerine, gençlerinden ziyade, yaşlılar, düşkündüler. Günah olan her kötülüğü işlemekte birleşmişlerdi.
Zaman, uzayınca, Şit oğulları da, aralarında gereğini titizlikle yerine getire geldikleri Ahd ve mîsaklarını bozdular. İçlerinden, yüz erkek, oturdukları mukaddes dağlarından inip amca oğullarıni, ne yaptıklarını görmek istediler.
Yerd b.Mehlâil, bunu, haber alınca, hemen yanlarına vardı. Onlara "Allah aşkına yapmayınız!" dedi. Atalarının bu husustaki vasiyetini ve kendilerinin yaptıkları And’ı hatırlattı. Kendilerine, va’z ve nasihatta bulundu ise de, dinlemediler. Oğlu İdris Aleyhisselam, ayağa kalkıp:
"İyi biliniz ki, içinizden, kim Babamız Yerd’i, dinlemeyerek dağımızdan inerse, biz de onun bir daha dağımıza çıkmasına meydan vermeyiz!" dedi.
Fakat, onlar, yine de, inmekten başkasına yanaşmadılar. Dağdan, Kabil oğullarının yanına indiler. Kabil oğullarının kadınları, Şis oğullarını yanlarında tutup bırakmadılar.
Bundan sonra, Şis oğullarından yüz kişilik ikinci bir erkek kafilesi daha "Kardeşlerimiz, ne yapıyorlar?" diyerek dağdan, onların yanına indiler. Onları da, Kabil oğullarının kadınları tutup bırakmadılar.
Daha sonra, bütün Şis oğulları, dağdan, onların yanına indiler. Azgınlık ve onlarla evlilik yapıldı, birbirlerine karıştılar. Kabil oğulları, yeryüzünü dolduracak kadar çoğaldılar. Fakat, Tufanda hepsi boğulup yok oldular.
kabilin akibeti