Boş Vaktin Değerlendirilmesi
İnşirah
Abdulbâri es-Sübeyti
Zaman döndü dolaştı ve uzun gündüzlerinin sıcağıyla, kısa geceleriyle yaz başladı. Bu başlangıçla birlikte yeni yetişmekte olan nesiller için boş vaktin zararlarına, yol açabileceği eğilimlere ve sapmalara karşı uyarıcı sesler de yükseliyor.
Çağdaş uygarlığın ortaya çıkardığı tehlikeli genişliği ile boş vakit, toplumsal hareket üzerinde büyük bir yük ve tehlike halini almıştır. Boş vakit bu çağda, boş vakit olmanın ötesine geçerek ruhi boşluk ve kalp boşluğu, ilkeler ve değerler boşluğu, ciddi hedefler boşluğu olmuştur.
Boş vakit sorunu, hayatın hedefsiz olmasından kaynaklanmıştır. Değilse; boş vakit sorunu, insan fıtratından kaynaklanan temel bir sorun değildir. Bilakis çağdaş uygarlığın sahteliğinden kaynaklanan, sonradan ortaya çıkma bir sorundur.
Boş vakit insanın kendisini; faydasız, toplumun üretmeyen ve yarar sağlamayan felçli bir organı olarak hisseder hale getirir. Boş insan, yaptığının sonucu olarak nefsinin arzu duyacağı bir şey beklemez. Hayatta bir hedefi yoktur. Hedefi olmayan bu hayat nasıl bir hayattır?!
Boş vakit, şeytanın araçlarından biridir. Şeytan, boş vakitte insana vesvese verir. İçgüdüleri kışkırtır ve alevlendirir; onlar da insanı yakar. Çünkü ne olursa olsun hiçbir iş olmadan vakit bolluğu, kişiyi şeytani vesveselerin ve tehlikeli düşüncelerin esaretine düşürür.
Boş vakit; düşünceyi, aklı ve bedeni güçleri öldüren bir hastalıktır. Çünkü nefsin mutlaka bir hareketi ve işi olmalıdır. Nefis bunlardan boş olunca düşünce geriler ve akıl işlemez hale gelir. Nefsin hareketi zayıflar. Aşağılık düşünceler kalbi işgal eder.
Boş vakit, yaz tatilinde gerçek bir olgu ve sorun haline gelmektedir. Gençler, geniş vakitler bulmakta ve onları dolduracak ciddi ve iyi işler bulamamaktadır. Bu boşluk, öldürücü dahi olabilir. Hatta araştırmacılardan bir çoğu; boş vaktin, çeşitli sapmalarda baş faktör olduğu görüşündedir. Örneğin; uyuşturucu alışkanlığının yaygınlaşması ve bir çok müslüman toplumda ürkütücü boyutlara ulaşması, boş vakit sorununun doğru bir şekilde kontrol altına alınamamasından kaynaklanmaktadır.
Boşluk içerisinde yaşayan bir gencin, başkalarının eline av olarak düşmesi ve yönlendirilmesi kolaydır. Sapık mezheplerin ve bozuk görüşlerin ağına düşenlerin hayat hikayelerini okuyan; onların, boş vakit sorunu yaşayan gençlerden olduğunu görür. Toplum bilimciler, hangi zaman ve mekanda olursa olsun, ahlaki problemler ve suç oranının boş vaktin artışı ile bağlantılı olduğuna şahit olmuştur. Bu nedenle; gençler arasında boş vakti gözetimden, denetimden ve yönlendirmeden uzak bir şekilde; yararlı bir neden olmadan caddelerde ve çarşılarda dolaşarak doldurma olgusu yaygınlaşmıştır. Böylece vakit öldürürler ve görülmesi sakıncalı şeyleri gözetlerler. Kahvelerde ve yol kenarlarında otururlar. Bozgunculuk faktörüne, rolünü oynaması ve istediği gibi at oynatması için alan bırakırlar. Onları, kötülüklere teşvik eder ve kötü alışkanlıklara sürükler. Bütün bu vakitler, öldürücü saatler olabilir; öldürücüdür de… Genç bütün vaktini uydu yayınlarını seyrederek geçirebilir. Aile fertleriyle duygusal ve toplumsal bağı kesilir. Bu durumda önce bizzat kendisiyle, daha sonra ailesi ve toplumu ile çatışma yaşayacak; bir eksiklik, baskı ve mahrumiyet hissedecektir. Ayrıca; alışılmışın dışına çıktığı, kendi haklarını ve başkalarının haklarını gözetmediği için rahatsızlık kaynağı olacaktır. Daha sonra da yasak olan şeylere kaçacaktır. Böylece, eğitimci rolündeki babaların boş vaktin afetlerinden sakınmaları ve nefisleri kötülüklerine karşı korumaları gerektiğini anlamış oluruz. İnsanların mal kaybına belli bir ölçüde dikkat ettiğini ve zararlarının boyutunu bildiğini fakat vakit kaybının anlamını idrak edemediklerini görmek gerçekten üzüntü verici bir durumdur. Ömer ibnu’l-Hattâb radıytAllahu anh çalışanına şöyle derken ne doğru söylemiştir: Bu eller, seni günah ile meşgul etmeden önce mutlaka Allah’a itaatle meşgul edilmelidir.
Boş vakit sonsuza kadar boş vakit olarak kalmaz. Mutlaka hayır ya da şer bir şeyle doldurulur. Nefsini hayır ile meşgul etmeyeni, nefsi batıl ile meşgul eder. Boş vaktini hayır ve doğrulukla doldurana müjdeler olsun!..
Boş vakte iyi bir şekilde hakim olmak ve onu uygun kanallarda sarf etmek ümmetin mensuplarının güçlerini boşa gitmekten korur. Düşünsel hastalıklara ve zehirlere karşı ümmete bağışıklık ve dayanıklılık kazandırır. Ümmete, davranış bozukluğu kapılarını kapatma gücü verir.
Bu nedenle İslam, görevlerden sonraki boş vakitleri faydalı ve verimli işlerle değerlendirmeye teşvik etmiştir. Böylece insan; şikayetçi olacak, doldurmak için güç sarf edecek ya da sapacak bir boşluk bulamaz. Daha da ötesi; müslümanın hayatında asıl olan boş vaktin olmamasıdır. Çünkü müslümanın hayatında vakit ve ömür, Allah’ın mülküdür. İslam terbiyesi; yeni yetişen nesli, hayatın her saatine ve anına boynuna asılmış bir emanet olarak bakmak ve bu nedenle onu hayırla doldurmak üzere yetiştirir. Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem, geçip gitmeden önce boş vakitlerimizden yararlanmamız için açık bir çağrıda bulunmuştur. Şöyle buyurur: Beş şeyden önce beş şeyin kıymetini bil: Ölümünden önce hayatının, hastalığından önce sağlığının, meşguliyetinden önce boş vaktinin, yaşlılığından önce gençliğinin ve fakirliğinden önce zenginliğinin.
Cevap: Boş Vaktin Değerlendirilmesi
İnşirah
Beşeriyetin öğretmeni, peygamberimiz Muhammed sallAllahu aleyhi ve sellem’in açık direktifindeki eğitim derinliğine bak!.. Boş vakti, işletme mevsimi ve sağlığında hasta olacağı gün için, gençliğinde ihtiyarlığı için sermaye biriktireceği kazançlı bir ticaret haline getiriyor. Bu, dönmemek üzere geçip gitmeden önce boş vakitlerden yararlanmaya çağrıdır. Yatağa düşüren bir hastalık, tüketen bir ihtiyarlık ya da meşgul eden bir bela gelmeden önce boş vakitleri değerlendir. Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem’in davranışı, vakitten faydalanmaya teşvik eden sözünü doğrulamıştır. O’nun hayatında hiç boş vakit yoktu. O’nun hayatında boş vakit olması nasıl düşünülebilir? O, Rabbinden şu kavlini almıştır: (İşlerinden boşaldığın vakit, tekrar çalış ve yorul. Rabbine rağbet et!) (94/el-İnşirâh/7-8) Bu hitap, her müslümanadır. Yani; "Ey müslüman! Asla boş kalma!” demektir. Bir işi bitirince diğer bir işe başla! Dininin bir amelini bitirince dünya işiyle meşgul ol. Dünya işini bitirince dininin bir ameliyle meşgul ol. Bedeninin bir ihtiyacını giderince kabin için bir gıda ve ruhun için bir fayda edin. Kendi işini bitirince ailenin işine, sonra da toplumunun ve ümmetinin işine yönel!. Böylece alem için hazırlık ve konsantrasyon hariç asla boş vakit kalmaz.
Aişe radıyAllahu anha, örnek peygamber Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem’den bahsederek şöyle der: "Asla evinde boş durur görülmedi.” İbni Mes’ud radıyAllahu anh, şöyle der: "Dünya ya da ahiretle ilgili bir işte olmayıp boş duran adam görmekten hoşlanmam.” Yine şöyle dediği rivayet edilir: "Kişiyi boş dururken görmekten nefret ederim. Ne dünya işinden ne de ahiret işinden bir şeydedir.” Kadı Şüreyh, boş boş dolaşmakta olan bazı komşularını görür. "Neyiniz var?” der. "Bugün boş kaldık” derler. Şüreyh şöyle der: "Boş kalana bu mu emredildi?” Hiç şüphesiz bu sözler, ömrümüzün dakikalarını yeryüzünün imarı, bize ya da başka insanlara faydalı bir iş yapmak veya nefsimizi ve ailemizi meşru ölçüler içerisinde dinlendirmek için harcamaya iten bir faktör oluşturur. Bu durum; bir ümmetin hayatında uyulan örnek haline gelince hiç şüphesiz o ümmetin mensuplarının üretimi; ilim teknik ve insanlığa hizmet alanlarında ilerleme kaydedecektir.
İmam Şafii rahimehullah, yeni nesillere bir eğitim kaidesi çizerek şöyle der: "Nefsini hak ile meşgul etmezsen o seni batılla meşgul eder.”
Nefis; hayır ve iyilik projelerinde hızla hareket etmezse hiç vakit geçmeden onu tutarsız düşünceler alır, faydasız işlerin girdabına kapılır. En iyisi, insanın kendisine, bütün vaktini kaplayacak bir metot çizmesidir. Böylece şeytanın giriş kapılarını kapatır. Boş vaktini; vücuduna sağlık, adalelerine kuvvet, bedenine canlılık ve toplumuna fayda getirecek etkili bir boşluğa dönüştürür.
Kalkınmış toplumların gençlerinin bir çoğu, tatilleri ve boş vakitleri, melekelerini geliştirmek ve yeteneklerini değerlendirmek, düşüncelerini genişletmek ve yeni bilgilerle kültürlerini artırmak için fırsat bilmektedir.
Hepimiz bilmekteyiz ki, inkar edilemeyecek bir gerçektir. Fakat, doğru bir planlama ile bıkkınlıktan kurtulabilir, içimizdeki arzuları yönlendirebiliriz. Gizli melekeleri canlandırıp kişisel yetenekleri ve imkanları geliştirebiliriz. İyi alışkanlıkları güçlendirebilir, sorumluluk yüklenmeyi öğretebiliriz. Bütün bunları belirli bir hedef taşıyan programlar, yönlendirme ve bilgilendirme ile dinlendirme ve konsantrasyonu bir arada bulunduran çeşitli araçlar kapsamında gerçekleştirebiliriz. Eğitimciler ve reformcular bu görevi yüklenince, mensuplarının arzularına ve beklentilerine cevap veren çalışmalar ve programlar sunarak gençleri kendisine çeken bir saha oluştururlar. Böylece gençler, yaz tatilinin ve boşluğunun olumsuz etkilerine uğramaz ve ümmetin aktif gücü boşa götürülmez. Ali radıyAllahu anh şöyle der: "Kim; ödeyeceği bir hakkın, eda edeceği bir farzın, bina edeceği bir asaletin, elde edeceği bir övgünün, işiteceği bir hayrın ya da alacağı bir ilmin dışında bir gün geçirirse muhakkak ki gününe kötülük etmiştir.”
Tatil boşluğu, değerlendiren için kıymetli bir hazine ve eşsiz bir fırsattır. Boşa geçiren içinse, bir tehlike ve sapma haline dönüşür.
Boş vakit sorununun, müslümanın hayatında yeri yoktur. Allah’ın zikri ile mamur bir kalpte ve Allah’a ibadet eden bir ruhta boşluk bulunması mümkün değildir.
Boş vaktin tehlikesi ve tatilin ağırlığı, eğitim kurumlarımıza, toplumsal ve hizmet müesseselerimize, babalara ve eğitimcilere boş vakitlerin değerlendirilmesinde sorumluluk yüklemektedir. Mensuplarının güçlerini değerlendirme noktasında ümmetin beklentileriyle uyuşan ve anaokulundan itibaren onları içine alan programlar belirleme sorumluluğu yüklemektedir.
Boş vakti doldurmak için kullanılabilecek faydalı yollardan biri de bilinçli olarak kitap okumak, konferanslara katılmaktır. Anne-babanın haklarını yerine getirmek, onlara daha fazla iyilik etmek, akrabaları ziyaret etmek, yararlı toplumsal çalışmalara katılmak, meslek öğrenmek; fakirlere ve düşkünlere, ihtiyaç sahiplerine ve yetimlere iyilikte bulunmak; ilim talebinde gayret göstermek, insanların arasını düzeltmek için çalışmak, Mekke ve Medine’yi ziyaret etmek ve umre yapmaktır. İlim halkaları ve mescitlerdeki dersler de mutlaka faydalanılması ve değerlendirilmesi gereken bir nimettir.
Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem, bazı gönüllü çalışma sahaları belirleyerek şöyle buyurur: "Kardeşinin yüzüne gülümsemen senin için bir sadakadır. İyiliği emretmen ve kötülükten sakındırman senin için bir sadakadır. Kaybolduğu yerde kişiye yolunu göstermen senin için bir sadakadır. Taşı, dikeni ve kemiği yoldan kaldırman senin için bir sadakadır. Kendi kovandan kardeşinin kovasına boşaltman senin için bir sadakadır.” Bu hadisi; Tirmizi, Ebu Zerr radıyAllahu anh kanalıyla rivayet eder.
Yanıt: Boş Vaktin Değerlendirilmesi
Hoca
< (İşlerinden boşaldığın vakit, tekrar çalış ve yorul. Rabbine rağbet et!) (94/el-İnşirâh/7-8) >
< Aişe radıyAllahu anha, örnek peygamber Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem’den bahsederek şöyle der: "Asla evinde boş durur görülmedi.” >
< bni Mes’ud radıyAllahu anh, şöyle der: "Dünya ya da ahiretle ilgili bir işte olmayıp boş duran adam görmekten hoşlanmam.” Yine şöyle dediği rivayet edilir: "Kişiyi boş dururken görmekten nefret ederim. Ne dünya işinden ne de ahiret işinden bir şeydedir.” >
Allah (cc) vaktimizi hayırlı-faydalı şeylerle geçirmeyi nasip etsin
boş vakitler nasıl değerlendirilir, boş vakit nasıl değerlendirilir, boş vakit değerlendirme