Hacet Namazı ile İlgili hadisi şerifler var mı?

Hacet Namazı ile İlgili hadisi şerifler var mı?

Kayıtsız Üye
Hacet Namazı ile İlgili Hadisi Şerifler varmı? Hacet namazı hakkında hadis örnekleri verir misiniz ?


Cevap: Hacet Namazı ile İlgili hadisi şerifler var mı?

Katade
Cevap: Hacet Namazı ile İlgili hadisi şerifler var mı?

1384) Abdullah bin Ebi Evfâ[232] el-Eslemî (Radtyallâhü anh)’den; ŞÖyie demiştir :

Resûlullah (SallAllahü Aleyhi ve Sellem) yanımıza çıkıp gelerek buyurdu ki:

«Her hangi bir kimsenin Allah katında bir haceti veya Allah’ın mahlûkatından bir kimsenin yanında ihtiyacı olursa; abdest alıp iki rek’at namaz kılsın. Sonra şöyle duâ etsin: ‘Halim ve Kerim olan Allah’tan başka ilâh yoktur. Büyük arşın Rabbî olan Allah Teâlâ’yı teşbih ve tenzih ederim. Âlemlerin Rabbı olan Allah’a hamdolsun.

Allah’ım! Şüphesiz ben Senin rahmetine vesile olan sebepleri, mağfiretini gerektiren hasletleri, her hayrin ganimetini ve her günahtan selâmette olmayı senden dilerim.

(Allah’ım!) Her günahımı bağışlamanı, her kederimi gidermeni ve rızâna uygun her hacetimi yerine getirmeni Senden isterim! Sonra dünya ve âhiretle ilgili dileğini Allah’tan iste. Çünkü şüphesiz O dilek takdir edilir.»"

Not: Bu hadisi Tirmizi de tahriç ederek garib olduğunu söylemiştir. Hadisin isnadı söz götürür. Çünkü râvi Pâid bin Abdirrahman, hadîste zayıftır. Pâid, Ebü’l-Varkâ’dır. [233]

İzahı

Tirmizi bunu rivayet etmiş, yalnız duanın sonundaki fıkrayı rivayet etmemiştir. Bir de hacet namazı kıldıktan sonra hadisteki duaya başlamadan önce kişinin Allah’a sena ve Peygamberine salavât getirilmesi ilâvesi vardır.

Halim : Suç işleyeni cezalandırmakta acele etmeyen ve cezayı geciktiren elemektir.

Kerim : Kulun istihkakı olmaksızın ve minnet etmeden ikram eden demektir.

«Rahmetine vesile olan sebepler…»İbnü’1-Me1ik’in de diğine göre ilâhi rahmete vesile olan fiiller, sözler ve vasıflardır.

T ı y b i ise; Hadisteki "Mucibât" kelimesi, "Mucibe"nin çoğuludur. "Mucibe" Sahibini cennetlik eden kelimedir, demiştir.

Azâîm î "Azîmef’in çoğuludur.Tıybî’nin dediğine göre azimetlerden maksat, ilâhi mağfirete kavuşmayı pekiştiren amellerdir.

Birr ; Â1iyyü’1 – K â r î tarafından tâat ve ibâdet olarak yorumlanmıştır.

Hadîs, günahlardan masum olmayı dilemenin câizliğine delâlet eder. Bâzıları: Günahlardan masum olmak Peygamberlere ve melek lere mahsus olduğu için bunu istemek caiz değildir, demişler ise bu söz reddedilmiştir. Çünkü Peygamberler ve meleklerin günahsız olmaları vâcibtir. Başkalarının günahsız olması caizdir. Caiz olan bir şeyi istemek caizdir. Şu var ki Peygamberlere karşı saygısızlık yapmamak için günahlardan masum olmayı değil, günahlardan korunmayı dilemek uygundur.

1385) Osman bin Huneyf[234] (Radıyallâhü anh)’den; Şöyle de-

Gözü kör veya çok az gören bir adam, Peygamber (SallAllahü Aleyhi ve SellernTe gelerek: Benim için Allah’a duâ et, bana afiyet versin. (Gözümü sıhhata kavuştursun.) diye dilekte bulundu. Efendimiz :

Dilersen bu hastalığın mükâfatını kendin için âhirete bırakırsın. Bu daha hayırlıdır. Ve eğer dilersen ben duâ ederim.» buyurdu.

Adam t Duâ et, dedi. Bunun üzerine Peygamber (SallAllahü Aleyhi ve Seli e m) adama güzelce abdest almasını, iki rekat namaz kılmasını ve şu duâ İle duâ etmesini emretti:

«Allah’ım! Şüphesiz ben Senden isterim ve rahmet Peygamberi olan Muhammed (SallAllahü Aleyhi ve Sellem) ile Sana yönelirim.

Yâ Muhammedi (SallAllahü Aleyhi ve Sellem) bu ihtiyacımın yerine getirilmesi için Senin yardımınla Rabbime yöneldim. Allah’ım! Muhammed (SallAllahü Aleyhi ve SellemJ’i benim hakkımda şefaatçikıl.»

Râvi Ebû İshak demiştir ki: Bu hadîs sahihtir.Tirmizi bu hadisi dualara ait bâblarda rivayet ederek bunun hasen -sahih garib olduğunu ve yalnız râvi Ebû Ca’fer tarîki ile bildiklerini söylemiştir. [235]

İzahı

Tirmizi ve Nesâi de bunu rivayet etmişlerdir. Tirmizi’ nin rivayetinde adam, Peygamber (SallAllahü Aleyhi ve Sellem)’den duâ isteyince şöyle buyurulmuştur:

Dilersen duâ ederim, dilersen sabredersin. Sabretmek senin için daha hayırlıdır.»

Tuhfe yazarı şöyle der: Duâ istiyen kişi, yâ âmâ idi veya az görüyordu. Göz hastalığından şifâ bulması için Peygamber (SallAllahü Aleyhi ve Sellem)’den duâ dilemiştir.Tıybi: Peygamber (SallAllahü Aleyhi ve Sellem) adama:

«Dilersen duâ ederim» buyurmuş, adam da onun duâ etmesini istemiş, sonra Peygamber (SallAllahü Aleyhi ve Sellem), adamın duâ etmesini emretmiştir. Bana öyle geliyor ki; adamın duâ edilmesini sabretmeye tercih etmesi, Peygamber (SallAllahü Aleyhi ve Sellem)’in hoşuna gitmemiştir. Nitekim adamla konuşurken :

«Sabretmek senin için daha hayırlıdır» demiştir. Mamafih Peygamber (SallAllahü Aleyhi ve Sellem)’in Ona tavsiye ettiği duada zât-ı Nebevisini şefaatçi kılması ve duanın kabulü yolunda zâtını vesile kılması, yapılacak duaya Peygamber (SallAllahü Aleyhi ve Sellem)’in iştirak ettiği mânâsı anlaşılır, demiştir.

Duanın mânâsı: Allah’ım! Ben dileğimi Senden isterim. Âlemlere rahmet olarak gönderilen Muhammed (SallAllahü Aleyhi ve Sellem) Peygamljer’i vâsıta kılarak Sana yönelirim. Ey Muhammed (SallAllahü Aleyhi ve Sellem)! Ben Allah katında şefaat etmeni dilerim. Tâ ki Senin şefaatin la ihtiyacım yerine getirilsin. Allah’ım! Peygam-ber’i benim hakkımda şefaatçi kıl.

Nesâi’ nin rivayetinde, hadîsin sonunda şu ilâve vardır:

-Allah, o adamın gözünü açmış olduğu halde adam dönüp gitti.»

El-Hâki m de bu hadîsi, Mesâi’ deki ilâveyle birlikte rivayet etmiştir. Taberâni de bunu rivayet etmiş ve bu rivayetin başında şu kıssayı anlatmıştır :

"Bir adam, bir iş için defalarca halîfe Osman bin Af fan (Radı-yallâhü anh)’ın yanına gidip gelmiş, buna rağmen işi görülmemişti. Adam bir gün Osman bin Huneyf (Radıyallâhü anh)’e rastlamış ve derdini dökmüştür. Osman bin Huneyf (Radıyallâhü anh) Ona: İb-riki getir, abdest al sonra camiye gidip orada iki rekat namaz kıldıktan sonra şöyle duâ et: (Hadîsimizdeki duayı zikretmiş) Bu duayı yaptığın zaman işini dile getir. Sonra bana uğra ki, ben de seninle geleyim, demiş. Adam da gidip Onun dediklerini yapmış, sonra halîfenin kapısına varmış. Kapıcı hemen gelip elinden tutarak halife’-nin yanına çağırmış. Halîfe onu yanına ve minder üzerine oturtmuş ve:

Hacetin nedir? diye sormuş. Adam da işini söylemiş. Halîfe derhal onun dileğini yerine getirmiş, sonra ona :

Bu saate kadar ihtiyacını niye bana anlatmadın? Ne işin olursa bize gel, demiş. Adam halife’nin yanından çıktıktan sonra Osman bin Huneyf (Radıyallâhü anh) a rastalmış ona duâ etmiş ve:

Seninle görüşünceye kadar işim olmuyordu demiştir. Osman bin Huneyf (Radıyallâhü anh) da :

VAllahi senin işin hakkında ben halîfe ile konuşmadım. Lâkin Besûlullah (SallAllahü Aleyhi ve Sellem)’i gördüm. Âmâ bir adam O’na gelerek gözünden şikâyet etti…"

Taberânî bu hadisi zikrettikten sonra sahih olduğunu söylemiştir.

İbn-i Teymîye "Ettevessül Vel Vesile" adlı risalesinde de bu hadîsi zikrettikten sonra aynen şunları söyler: Bu hadîsi B e y h a k i ve başkaları,-"Nübüvvet’in delilleri" bahsinde rivayet etmişlerdir.

-Tuhfe» yazarı yukardaki bilgil&ri verdikten sonra şöyle der: Eş-Şeyh Abdü’1-Gâni, Miftâhü’I-Hane adlı kitabında şöyle demiştir: Üstadımız e s – S i n d î kendi risalesinde şöyle der:

Bu hadis Peygamber (SallAllahü Aleyhi ve Sellem) hayatta iken Ondan şefaat dilemenin ve Onu vâsıta kılmanın câizliğine delâlet eder: Peygamber (SallAllahü Aleyhi ve Sellem)’in vefatından sonra da Ondan şefaat dilemek ve Onu vâsıta kılmak caizdir. Çünkü Taberânî, el-Kebîr’de Osman bin Huneyf (Radıyallâhü anh) ‘den rivayet ettiğine göre bir adam bir ihtiyaç için defalarca halife Osman bin Affân (Radıyallâhü anh)’a gidip gelmiş… ve mezkûr hadîsi zikretmiştir.

Şeyh Abdü’1-Cani daha sonra şöyle der : Mezkûr üstadımız bu konuda tafsilâtlı bir risale yazmıştır. İsteyen oraya müracaat etsin.

.Şevkâni de Tuhfetü’z-Zâkirînde : Her şeyi veren ve vermeyen, dilediği olan dilemediği olmayanın Allah Teâlâ olduğuna itikad etmek kaydıyla Resülullah (SallAllahü Aleyhi ve Sellem)’i kendisiyle Allah arasında vâsıta kılmanın câizliğine bu hadîs delâlet eder. Peygamberlerle tevessül etmek için Osman bin Huneyf (Radıyallâhü anh) ‘in hadîsi bir örnektir. Sâlihlerle tevessül etmeye gelince; Sahih hadisle sabit olmuştur ki kuraklık dolayısıyla saha biler Peygamber (SallAllahü Aleyhi ve Sellem)’in amcası A b b â s (Radıyallâhü anh)’a tevessül ederek yağmur duasını yapmışlar. Yâni duâ ederlerken:

"Yâ Rabb! Peygamber (SallAllahü Aleyhi ve Sellem)’in amcası Abbâs (Radıyallâhü anh) in hatırı için bize yağmur ihsan eyle", demişlerdir.

Buhâri’de ve diğer hadis kitablarında rivayet edildiği gibi Ömer bin el-Hattâb (Radıyallâhü anh) yağmur duasını yaparken şöyle demiştir:

"Allah’ım! Başımıza kuraklık geldiği zaman biz Nebimize tevessül ederdik. Sen bize yağmur verirdin. Biz Peygamberimizin amcasıyla sana tevessül ediyoruz bize yağmur ver!" Bu duadan sonra Allah yağmur vermişti. Hazret-i Ömer (Radıyallâhü anh) böyle duâ ederken hiç bir sahâbî buna karşı çıkmamıştı. Böylece bu konuda sahâbîlerin icmâı oluşmuştu. Geniş bilgi için Tirmizİ1 nin ‘Dualar bâblarından müteferrik hadîsler böltimü’nde rivayet edilen bu hadisin şerhine ait Tuhfetü’I-Ahvezî yazarının verdiği bilgiye müracaat edilebilir. [236]


Hacet namazı hadis, hacet namazıyla ilgili hadisler, Hacet namazı ile ilgili hadisler

Yorum yapın

1melek.com petinya.net Kompozisyon/ !function(){"use strict";if("querySelector"in document&&"addEventListener"in window){var e=document.body;e.addEventListener("mousedown",function(){e.classList.add("using-mouse")}),e.addEventListener("keydown",function(){e.classList.remove("using-mouse")})}}();