Kuran’da neden sadece tek bir Sahabenin Zeyd Bin Harise Adı Geçer?
Kayıtsız Üye
Kuran’da neden sadece tek bir Sahabenin Zeyd Bin Harise Adı Geçer?
Cevap: Kuran’da neden sadece tek bir Sahabenin Zeyd Bin Harise Adı Geçer?
islamdostu
Kuran’da neden sadece tek bir Sahabenin (Zeyd Bin Harise) Adı geçmektedir?
Kuran, bir tarih kitabı, şifre kitabı, yıldızname kitabı değildir. O kriterlerin kitabıdır. Bu Furkan suresi ve adıyla ortadadır.
Kuran’da Hz. Muhammed’in döneminde bir çok olay olurken, birilerinin tavırları isim verilmeden eleştirilirken veya övülürken asla isim kullanılmazken o dönemden sadece iki kişinin adı geçer ayette.
Birisi Ebu Leheb diğeri de Zeyd Bin Harise.
Peki neden?
Ebu Leheb, Hz. Muhammed’in kan bağı olan amcasıdır, Haşimi soyundandır ve Mekke’nin zenginlerindendir. Mekke’de iki büyük gücü elinde tutanlardan biri de o dur. Sağ eli ekonomi, sol eli ise siyasi gücü elinde tutan bu adamın elleri kurudu. Yani sisyasal ve iktisadi güçleri elinden gitti ve cehenneme atılacak.
Ebu Leheb’in adının geçmesinin çok önemli bir mesajı var günümüz muhafazakar Müslümanlarına.
Bu mesaj, peygamberin kanından bir seyyit olmak, kan bağının soy sopun, ırk bağının sizi kurtaracağını sanıyorsanız işte örnek Ebu Leheb!
Amcası, kanından canından bir soydan geldiği halde Cehenneme girecek.
Neden?
Çünkü Ebu Leheb "Beni bir köle ile eşit sayan bir dine(islama) Allah lanet etsin" demiştir. Bu söyleminin arkasındaki kibir, kibrin arkasındaki ekonomik ve siyasal erke sahip olma, sermayenin şımarttığı, geleneklerin desteklediği muhafazakar adam tipi var ortada.
Allah’ın Ebu Leheb üzerinden müslümanlara verdiği mesaj "seyyitsin, sermayen var, gücün var diye sakın şımarma, bunlar Allahın katında hiç bir şey ifade etmiyor. İmanın varsa amelin olmalı" mesajını Tebbet Suresinden anlıyoruz.
Bunu destekleyen diğer bir konuysa Hz. Muhammed’in kendi kızına bugünkü Türkçe ve algılanan dille "Kızım, kızımsın diye sana ahirette torpil geçilceğini sanma, bu dünyada ameline dikkat et" der.
Ebu Leheb, sosyal statü olarak konumunu incelediğimizde en zıt olarak kiminle tezatlık oluşturmaktadır diye baksak karşımıza en uygun örnek sahabi Zeyd Bin Harise çıkar.
Ebu Leheb, asil haşimi soyu, zengin, muhafazakar, yerel ve gelenekçi bir o kadarda vatancı. Zeyd Bin Harise, köle kökenli, Hz. Muhammed’le hiç bir akrabağlık bağı olmadığı halde ve özgür bırakıldığında babasıyla VATANI olan Yemen’e ülkesine gitmemiş Hz. Muhammed’le kalmıştır.
Allah aşkına düşünün, bir yanda Peygamberle aynı kanı taşıdığı amcası Ebu Leheb Peygamberin can ve inanç düşmanı olmuş, diğer yanda akrabağlığı ve hemşehriliği olmayan Zeyd, Hz. Muhammed’i tercih etmiş.
Zeyd’i biraz daha açmamız lazım. Zeyd, kendi yurdunu anasını babasını vatanını özlemedi mi?
Zeyd, 8 yaşında koparıldığı sosyal çevreyi hiç mi özlememişti sanıyorsunuz? Öyle sanıyorsanız empati kuramıyorsunuz demektir.
Bir insanın hayatında ki en önemli dönem çocukluk dönemidir. O dönemde bir yıl çocuk için 5-10 yıl gibidir. Bu yüzden çocukken yaşadıklarımız bizim kimliğimizi ve aidiyetimizi belirler. Çocukluğumuzun geçtiği yerleri unutamayız ve özleriz.
O yurdunu, ailesini, çocukken bulunduğu ortamı arıyordu. Hz. Yusuf gibi arıyordu. Babası, Yakup gibi onu bulmanın sevinciyle oğlunu götürmek istediğinde "babacığım ben bu insanda hiç kimsede görmediğim meziyetleri gördüm" diyerek Hz. Muhammed’i tercih etmesi inanılır gibi değil.
Zeyd aslında kıssaların en güzeli diye bahsedilen, Tevrat’ta bile en az bozulan bir kıssanın peygamberi, İffetin, gurbet sancısının, köleliğin tutsaklığın içinden çıkan Yusuf peygamberle benzer bir çizginin insanıdır.
Peygamber efendimizle alakası yönüyle bize verdiği ders bakımından Zeyd gerçekten Ebu Lehebin zıddıdır. İffetli Yusuf’un Şehvetli Züleyha’yla ve fesat kardeşleriyle, devrimci Musa’nın tağut Firavunla, cesur ve adanmış İsa’nın zalim Sezar’la yaşadığı zıtlıklar gibi.
Kuran’ın içindeki dualist anlatımı göz önüne alırsak neden Ebu Leheb’e karşılık sahabelerden Zeyd’in adı geçtiğini iyi anlarız.
Bu kadar olur gerçekten. Hiç bir sahabe, Zeyd gibi bir tercih yaptımı bilmiyorum. Sanmıyorum da. Bir yanda babası diğer yanda Hz. Muhammed, bir yanda vatanı diğer yanda Medine, bir yanda kendi yurdunda köle geçmişin olmadığı özgürlük diğer yanda imanın getirdiği özgürlük. Baba olarak Muhammed’i, vatan olarak Yemen’i değil Medine’yi, sosyal ve statüsel özgürlük yerine imanın getirdiği özgürlük. Zeyd zincirleri kırmıştı. Leheb kıramamıştı.
Hiç kimse kolay kolay doğduğu toprakları, anayı babayı hele hele son 200 yıldır Allah’ın yerine konan vatanı ve milleti o ilah edinmemiş o doğruluk davasının peşinden koşmuştu.
Kuran, Zeyd’in peygamber’in evlatlığı olmadığını ilan ederken onun ismini kullanmadan da ima ederdi. Bunu yapmadı Kuran.
Bir dostumun ifade ettiği gibi "Kuran, Zeyd’i Hz. Muhammed’in evlatlığı payesinden alıp, onu evrensel bir kitabın içinde adını evrenselleştirdi".
Ebu Leheblik nedir? Zeyd’lik Nedir?
Ebu Leheb’lik, statüko, ekonomik, siyasal gücü elde ettikten sonra şımarmış nefsinden ödün veremeyen, gelenekleri, adetleri, vatanı, ülke sembollerini kutsamanın, yerelliğin, sığlığın simgesidir. Peygamberle kan bağına sahip olmanın kurtarıcı olamayacağının adıdır. Ebu Leheb, günümüzde yaşasaydı inanın merkez sağda bir partide suyun başını tutan, gelenekçi, muhafazakar, Allah’a inanan ama bu inancın sorumluluğuna inanmayan tipte kravatlı, takım elbiseli, beyaz tenli, elleri nasırsız, iktidardaki sağcı partiye yamanan bir iş adamı olurdu.
Ebu Leheb, Hz. Muhammed’in döneminde bir simge olarak adı geçmiş biridir.
Zeydlik ise, kötüyü ve zulmü devirme için mazlumun ve haklının yanında olmanın, tevazunun, adanmışlığın, gurbet sancısını iliklerine kadar yaşasada, 8 yaşında ayrıldığı yurdunu özlesede vatancı faşizmaya yenilmeyen devrimsel bakış açısına sahip, canını inandığı dava uğrunda feda edebilecek cesaretin adıdır. Kan bağı olmayan birine yürekten bağlanmanın adıdır. İçinde sidik olan necis kanı asil bağ görmeyip, yüreğe talip olan bir kimlik. Zeyd, yaşadığı gurbetle ve onurlu tercihi-duruşuyla iffetiyle Yusuf kokuyor.
Zeyd ise aynı dönemde yaşayan Ebu Leheb’in zıt karakteri olarak Kuranda vardır. Zeyd’lik bir semboldür, evrensel tercih yapmış, yemenli bir yerel değil, Medine Adalet devleti için Bizansla yaptığı evrensel Kuran mesajının savaşında canını vererek şehit oldu.
Zeyd günümüzde yaşasaydı ne olurdu?
Onu asgari ücretle çalışsa da asla harama el uzatmayan, işini düzgün yapan, çevresini saran ırkçı yangına prim vermeyen Mardin Kızıltepe’den İstanbul’a gurbete gelmiş, dürüstlüğün ve ahlakın insanı bir emekçi olarak görebiliriz pekala. O, Kürt ve Türk faşizminin ülkeyi getirdiği yangını cesurca ifade ederdi, o muhafazarkaların kendilerini unutup sadece ölülere mezarda Kuran okumasına karşı gelirdi, o asgari ücretten kesilen vergi oranının bir kodamanın verdiği yüzdeden fazla olmasına karşı olurdu, o adaleti, ahlakı samimiyet ölçüsü olarak alırdı birilerinin adamı olanı de
ğil. Zeyd günümüz Türkiye’sinde yaşasaydı ya Balkanlarda ya Kafkasya’da, ya da Ortadoğu’da ezilenler için yalancı değil gerçek baharların çiçeklerini kanıyla sulardı.
Ebu Leheb öldü ama Ebu Lehebler ve Ebu Leheblik hala yaşamakta..
Peki Zeyd’ler ve Zeydlik nerede?
En derin sevgi ve saygılarımla
Ayhan Özcimbit
Not: ( Sözün ve yazının en doğrusunu elbette Allah bilir ve söyler )
Milliyet