İmam ı azam ın hocası kimdir?

İmam ı azam ın hocası kimdir?

umutlucan
imam ı azam ın hocası kimdir?


Cevap: Imam ı azam ın hocası kimdir?

Hanbeli
İmam azam ebu hanifenin En Meşhur Üstadları

Ebû Hanîfe’nin kendilerinden ders aldığı ve muayyen bir fikir tarzı olup da onun üzerinde bir tesir bırakan bu üstadîanm tanımak, Ebû Hanîfe’nin feyz aldığı yerleri, ilim susuzluğunu gidermek için kana kana içtiği menbalan bize öğretmiş olur Ve "böylece onun fıkhî kültürünün her cephesi aydınlanmış, bulunur
Ebû Hanîfe’nin en başta gelen üstadı, ölünceye kadar dersine devam ettiği Hammâd b. Ebî Süleyman Eş’arî’dir Hammâd, îbrahim b Ebî Musa el-Eş’arî’nin kölesi idi. Kûfe’de yetişti İbrahim Nahaî’den fıkıh okudu Onun re’y ve görüşünü en iyi bilenlerdendi. 120 hicrî yılında vefat etti Hammâd, yaînız îbrahim Nahaî’den fıkıh Öğrenmekle kalmadı, Şa’bî’den de fıkıh dersi aldı. Bu ikisi Şureyh’den, Alkame b. Kays’dan, Mesruk Ecda’den ders almışlardır. Bu üstadlar da Abdullah b. Mes’ud, Ali b EbîfTalib gibi iki büyük Sahabeden fıkıh ilmini öğrenmişlerdir. Kibâr-ı As-habdan olan bu iki zat yâni Hz. Ali ve îbn-i Mes’ud Kûfe’de ikamet etmeleri hasebiyle Kûfe’ye kendi ilimlerini mîras bıraktılar ki, Küfe fıkhının temeli bu olmuştur. Bu ikisinin fetvaları ve onların izinden giden talebelerinin ekvali sayesinde o büyük fıkıh mirası ortaya çıkmıştır İşte Hammâd bu ilmin içinde yetişti. îbrahim Nahaî’nin fıkhını ve Şâ’bî’nin fıkhını okudu, öğrendi. Öyle görünüyor ki, Hammâd daha ziyade îbrahim Nahaî’nin fıkhım tuttu.Onun fıkhı ehl-i re’y fıkhı kulundandır. Şâbî ise ehl-i re’y fukahâsın-dan ziyade ehl-i Hadîs fukahâsma daha yakındır. Kendisi her ne kadar Irak’da yaşadı ve orada okuyup yetişti ise de Eserci ulemadandır. Ehl-i re’y fukahâsının yolunu beğenip sevemedi
Ebû Hanîfe 18 sene Hammâd’ın dersine devam etti. Ondan ehl-i Irak fıkhım Öğrendi ki, bu fıkhı, Hz Aîi ve Abdullah îbn-i Mes’ud’un fıkıhlarının hulâsası demektir. îbrahim Nahaî’nin fetvalarını, fıkıh hükümlerini Hammâd’dan bizzat aldı. Onun için, Şah Veliyullah Dehlevî, «Hanefiyye fıkhının kaynağı îbrahim Nahaî’nin kavilleridir» hükmünü vermektedir. Hüccet’ullahi’1-Bâliga kitabında şöyle diyor: «Ebû Hanîfe Hazretleri (Allah razı olsun) ibrahim Nahaî’nin ve akranlarının mezhebine sarılmıştı. îbrahim Nahaî’nin dediklerinden geçmiyor, onları aşmıyordu. Ancak az bir şey bundan hariç kalır Onun mezhebine göre, mes’ele çıkarma hususunda büyük dirayeti vardı Tahric yollarında gayet ince görüsü vardı. Furu1 mes’elelerini cok1 mükemmel işlivordu Eğer bu dediklerimin hakikata uygun olduğunu anlamak istersen : Kitab’ül-Asâr’dan, Abdu’r-Râzık’ın El-Camitnden, Ebü Bekir b. Şeybe’nin Musannef’inden îbrahim Nahaî’nin akvalini topla, sonra onları Ebû Hanîfe’nin mezhebiyle mukayese yap, göreceksin ki, gayet az meseleler hariç, Ebû Hanîfe bu delillerden ayrılmıyor ve gayet az olan mes’elelerde de yine Küfe fukahâsmm kail olduklarından dışarı çıkmıyor.»[9]
îşi bu kadar dar bir çerçeve içine sokmakta belki de biraz mübalâğa vardır. Ebû Hanîfe’nin fıkhı aşın derecede dar gösterilmiş oluyor. Fakat Ebû Hanîfe’nin Hammâd’a devamı ve Ham-mâd’ın da bütün rivayetlerde geçtiği veçhile, İbrahim Nahaî’nin fıkhını en iyi bi.en bir insan olması, şüpheye yer bırakmadan ortaya çıkıyor ki, Ebû Hanîfe fıkhının en büyük-ve başlıca kaynağı üstadı Hammâd’m, îbrahim Nahaî’den aldığı ilim mirasıdır Hanefiyye’nİn eski eserlerini dikkatle okumakda bilhassa bunu isbat etmektedir

59- Ders Aldığ Diğer Kimseler

Hammâd’m dersine devam eden bir talebe olmakla beraber başkalarından da ders alıyordu. Bunu yukarıda da söylemiştik. Hammâd’m ölümünden sonra dersi bırakıp ilimden vazgeçmiş değildi. Hem öğreniyor, hem Öğretiyor. Bu hususta Hz. Peygamber’-in Hadîs-i şerîfiyle amel eden ilme sadık ulema gibi hareket ediyordu. «Bir adam ilim peşinde oldukça âlim olmakta devam eder. Alim olduğu zannına düştüğü zaman cahil olur gider.» Yukanda da zikrettiğimiz gibi Ebû Hanîfe Hac mevsiminde hacca gittiğinde ve Mekke’ye vâki olan seyahatlerinde Atâ b. Ebî Rabah’dan ders alıyor, Beyt-i şerifte mücavir bulunduğu müddetçe oradaki ders halkalarına devam ediyordu. Hayatında 55 defa Hac ettiğim söylerler. Bunun mânâsı delikanlılık çağına ayak bastıktan sonra her sene haccetmiş demektir. Biz bu sayının kesin olduğuna hükmetmiş değiliz. Hac niyetiyle Mekke’ye gelince bir taraftan ilim ve Hadîs öğrenme imkânını buluyordu. Diğer taraftan da hac menâ-sikini, hacda yapılması gereken ibadetleri yapmakla dînî farîzesini ifa ediyor, takvasını tamamlıyordu. Mekke ekolünde Atâ’dan İbn-i Abbas’ın ilmini aldığı gibi onun azadhsı Ikrime’den de ilim aldı. Bu Ikrime, Efendisi tbn-i Abbas’ın ilmine vâristi. îbn-i Abbas’m ölümünden sonra oğlu onu dört bin dinara satınca:
— Senden hayır gelmez, babanın ilmini dört bin dinara satıyorsun, dedi. O da bu satıştan vazgeçti.
Hz. Ömer’in ve onun oğlu Abdullah’ın ilimlerini, Abdullah’ın azadhsı Nâfi’den aldı. Böylece îbn-i Mes’ud’un ilmiyle Hz. Ali’nin iimini Küfe ekolü voliyle almış oldu. Hz. Ömer’in ve tbn-i Abbas’-m ilimlerini de görüşüp buluştuğu Tabiînden ahp öğrendi.

60- Zeyd B. Ali’den Ders Alması

Buna göre İslâm cemaatının fıkıhlarım türlü yollardan aldığını söyleyebiliriz. Her ne kadar kendisinde^ ehl-i re’y ve kryasçila-rın görüşü galip ise de, bu böyledir. Hattâ ehl-i re’yin üstadı sayılmıştır. Fakat Ebû Hanîfe yalnız bu üstadlardan ilim almalka iktifa etmedi, hattâ Şia imamlarından da ilim aldı, ders okudu. Onlarla zaten münasebeli vardı, onlara yardımda bulunuyordu. Eme-vîler zamanında olduğu gibi Abbasîler zamanında da, ihtiyarlık çağında bu yüzden hesaba çekildi. Nihayet Ali Beyt’e olan candan bağlılığı sebebiyle ihlâsı uğruna şehid oldu. Hak ve takvadan ayrılmadan bu uğurda can verdi. Bu imamlardan Zeyd b. Ali, Mu-hamftıed Bakır, Ebû Muhammed Abdullah b. Hasan’dan ilim öğrendi. Bunların her biri fıkıhda ve ilimde esaslı bilgi sahibidirler.
îmânı Zeyd b. Ali Zeynel-Abidin (ölümü 122 hicrî senesi) her nevi islâm ilimlerinde gayet geniş bilgi sahibi olan bir âlimdi. Kur’ân-m okunma tarzına dair kıraat ilimlerini ve diğer Kur’an ilimlerini çok iyi bilirdi. O fıkıh ilminde olduğu gibi, akaid ve kelâm ilminde de üstad idi. Hattâ mu’tezile, kelâmdaki üstün bilgisinden dolayı pnu kendi üstadlanndan sayarlar. Ebû Hanîfe iki sene kadar ona talebelik yaptığını söyler. (Ravdun-Nâdir) in kaydettiğine göre Ebû Hanîfe şöyle demiştir: «Zeyd b. Ali’yi ve arkadaşlarım gördüm. Zamanında ondan daha fakıh, ondan daha bilgili olan bir kimse görmedim. Onun kadar sür’atle cevap veren ve gayet açık sözlü olan yoktu. O emsalsizdi.»
Ebû Hanîfe’nin onunla görüştüğünde bizim hiç şüphemiz yok. Fakat onun dersine devam ettiği kanaatmda değiliz. Belki dersine devam etmeden onunla görüştüğü, buluştuğu zamanlarda onun bilgisinden istifade etmiş, ondan ilim öğrenmiştir.

Yorum yapın

1melek.com petinya.net Kompozisyon/ !function(){"use strict";if("querySelector"in document&&"addEventListener"in window){var e=document.body;e.addEventListener("mousedown",function(){e.classList.add("using-mouse")}),e.addEventListener("keydown",function(){e.classList.remove("using-mouse")})}}();