Sünnet e uyma ittiba, mutabaat. Büyüklerin sahabe nin ve sadatların sıddıkların evliyanın ittibası
dergah kuşu
SUNNET NEDİR
Sünnet, Hz.Peygamber s.a.v.’in yoludur. Ya O’nun sözleri, ya fiilleri yada ahvalini, etvarını ve şemailini bildirir. Bunların hepsi sünnettir. Bazı muhaddislere göre hadis Rasülullah s.a.v.’in sözüdür. Sünnet ise fiilleridir. Ama ekseri ulema sünnet ve hadis lafızlarını aynı manaya kullanmışlardır.
Kur’anda sünnete başvurulması emredilmektedir. Ey iman edenler! Allah’a itaat edin peygambere ve sizden olan emir sahiplerine itaat edin (Nisa 59) Ayrıca sünnetin bulacağı çözüme gönül hoşluğuyla uyulması iman şartı dır.
Biz peygamberi ancak Allahın izniyle itaat olunması için gönderdik… Hayır Rabbına andolsun aralarında çıkan anlaşmazlıklarda seni hakem tayin edip, sonrada senin verdiğin hükmü içlerinde bir sıkıntı duymadan olduğu gibi kabul etmedikçe inanmış olamazlar (Nisa 64-65) buyuruluyor.
Sünnete Kur’ana uyma ayarında uymak gerekmektedir. Peygambere itaat eden Allah’a itaat etmiş olur. (Nisa 80)
Nur suresinde sünnete muhalefet edenlerin maruz kalacakları fitneyi anlatıyor. Onun buyruğuna aykırı hareket edenler, başlarına bir belanın gelmesinden veya can yakıcı bir azaba uğramaktan sakınsınlar (Nur 63) buyuruluyor.
Müminin en büyük ideali olan Allahın sevgisine mahzar olmayı sünnete uyma şartına bağlar; Eğer Allahı seviyorsanız bana uyun ta ki Allah sizi sevsin ve günahlarınızı affetsin. (Ali imran 31) buyuruluyor.
Rasülullah s.a.v. in bütün sözleri hak’dır ve hatalara karşı korunmuştur. O, hevasından konuşmaz O’nun konuşması kendisine yapılan bir vahiy iledir. (ayet 3-4) buyurulmaktadır ki yani ismet sahibidir. Bakara suresi 151 . ayette Nitekim biz size, ayetlerimizi okuyacak, sizi her kötülükten arıtacak size kitabı ve HİKMET’i öğretecek ve bilmediklerinizi bildirecek, aranızdan bir peygamber gönderdik buyuruluyorki burada ki Hikmetten kasıt Rasülullahın sünnetidir.
Evet sünnette vahyidir. Hanefi imamlarımızdan Serahsi usulünde;… Allahın indirdiği ile hükmetmeyenler, kafirlerin ta kendileridir. Maide 44 ayetini açıklarken burada indirilen’den maksat Kitabullah ve Rasülullahın sünnetidir. Der
Rasülullah s.a.v. de ; Hevası benim getirdiklerime tabi olmadıkça sizden hiç kimse inanmış olmaz.
İslam dininin bütünlüğünü kazanması açısından sünnetin beyanına olan ihtiyacın ehemmiyetini anlatmak için bazı alimler şöyle demiştir. Şayet muhaddisler, sünnetin zabt ve toplama işini yerine getirmemiş, kaynaklarından ortaya çıkarmamış, hadisi intikal ettiren senet ve turûka itina göstermemiş olsaydı şeriat yok olur, ahkam ortadan kalkardı. Çünkü şeriat muhafaza edilen merviyattan vucuda getirilmiş, nakledilen sünenden tedvin edilmiştir.
Zira dinimizin pek çok meselesi kaynağını sünnette bulur. Sünnetin bu yönü, Rasülullah s.a.v. tarafından ifade edilir. Bana kitap ve beraberinde bir o kadar da sünnet verildi.
SallAllahü aleyhi vesellem efendimiz Ey Allahım benden sonra gelecek halifelerime rahmet et diye dua edince, bu duayı duyan ashab Ey Allahın Rasülü senin halifelerin kimlerdir? diye sorarlar. Efendimiz de Benden sonra gelecek şu kimselerdir ki, hadislerimi rivayet ederler ve onları halka öğretirler buyururlar. Resulullahın hadislerini, sünnetlerini öğretmek o kadar şerefli bir vazifedir ki, Resulllah’ın halifesi olma payesini insana kazandırmakta ve Allah’ın rahmetine nail olmayı sağlamaktadır. Resulullah’ın hadislerini, sünnetlerini öğrenmek ve öğretmek salat ve selam getirmek ve yazarak buna vesile olmak da insana çok büyük mükafatlar kazandırmaktadır. Resulullah (s.a.v.) buyuruyor ki; Bir kimse yazdığı bir kitapta bana salat ve selam getirirse, adım o kitapta kaldığı sürece, gökteki melekler o kitap sahibine Hak Teala’dan af ve istiğfarda bulunurlar buyurmuştur. Evet Resulullah’ın bizlerden aldığı ahitlerden biri de, öğrenilen hadisleri halka öğreteceğiz ve hadislerin bilinmediği, duyulmadığı ve yazılı olarak bulunmadığı memleketlere bu hadisleri ulaştıracağız.İmam Hafız derki; bütün ashabın Resulullah’ın izi üzerinde yürüdüklerini, onun sünnetinden hiçbir vakit ayrılmamış olduklarını bildirir bir çok haberler vardır. Sahabeyi Kiram her meselede Resulullah (s.a.v.) ne yapmışsa onu örnek alıyor ve onun sünnetini, davranışlarını aynen taklit ediyorlardı. İbni Ömer, Mekke ile Medine arasındaki bir ağacın altında bir müddet uyurdu. Sebebi sorulduğunda, Resulullah’ın da böyle yaptığını söyledi. İbni Ömer, ResulAllah nerede namaz kıldıysa, orada namaz kılardı. Resulullah (s.a.v.) bir ağacın altında konaklamıştı İbni Ömer ara sıra ağacın altına gelir kurumasın diye ona bakar, dibine su dökerdi. Nafi’den Peygamberin yaptıklarını aynen tatbike çalışan İbni Ömeri bu haliyle bir görsen Bu herhalde deli galiba dersin buyuruyor. Hz. Osman ise şöyle buyuruyor. Biz hiçbirşeyi Resulullah yapmadan yapmayız. Ancak o yapıca biz de O’nun peşinden gideriz derdi.Evimizde, işimizde, muaşeretimizde Resulullah (s.a.v.) in emirlerine ne derece itaat ediyorsak, O’nu , o derece sevmiş oluruz. Ne yazık ki, günümüzde sünneti seniyeye bu anlamda uyulmadığı için ibadetler noksandır. Sad bin Ebi Vakkas (R.A.) İran cephesi kumandanı idi. Muharebe de gecikme vaki oldu. Saad Bin Evi Vakkas Hz.leri Acaba benim ordum Allah’ın hangi emirini yada hangi sünneti seniyeyi terk etti de muzafferiyet durdu? Diyerek, sahabeleri teftiş etti. Gördü ki muharebe başlayalı uzun zaman olduğundan misvaklar bitmiş, abdestte misvak kullanalar azalmıştı. Allah’ın Resulü’nün bir sünnetini terk edince muzafferiyet olmaz deyip Medineye son hızla develer gönderildi. Misvak getirildi. Sonra muzafferiyet elde edildi, bu gün fırça çıktı misvak terk edildi. Ne fırça ne de macun misvak yerine kaim olmaz. Muhteremler Ayeti kerimede buyruluyor: Biz her peygamberi ancak Allah’ın izniyle kendilerine itaat edilmesi için gönderdik. Kur’an-ı Kerimde itaat emirlerini yerine getirmek, nehiylerinden kaçınmakla mümkündür. Hz. Muhammed’e (s.a.v.) itaat ise ahlakına ve sünnetine yapışmakla olur. Hanbeli mezhebinin imamı Ahmet bin Hanbel hazretleri bildiriyor. Birgün bir topluluk içinde bulunuyordum. Onlar soyunup suya girdiler. Ben ise Resulullah’ın Kim Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsa hamama peştemalsiz girmesin Hadisi şerifi ile amel ederek soyunmadım. O gece rüya gördüm Bir müberek zat rüyamda bana şöyle buyurdu. Ey Ahmed sana müjdeler olsun. Zira Allah’ın habibinin sünnetiyle amel ettiğin için Rabbim Teala seni bağışladı ve seni imam kıldı. İnsanlar sana tabi olurlar. Sen kimsin efendim. Ben Cebrailim. Allah’ın emrine itaat sünneti seniyyesine yapışmakla mümkündür. Resulullah’ın sünnetine yapışmak tarikatı aliyelerin vazifelerindendir. İ. Rabbani hazretleri mektubatta şöyle buyuruyor. Tarikatı Nakşibendiyye ve bütün tarikatı aliyeler üç vazifeyi ifa için amel ederler. 1. İtikadı tahsis etmek için2. Kalbin hastalıklarını ıslah için3. Sünneti seniyyelere yapışmak için. Bir kimse fıtratı icabı Muhammed(s.a.v.) in sünnetlerinden herhangi bir meseleyi yapar olsa o sünneti bitirinceye kadar ibadet sevabı alır. Mesela bir kimse su içecek olsa elindeki su tasının ağzının genişliği derinliğinden fazla olacak. Su içmeye besmele ile başlayacak. Suyun içine solumayacak. Teneffüs edecek başını bardaktan çevirecek. Suyu üç defada içecek ve sonunda hamdedecek. Her kim bu mihval üzere su içerse, tası bırakıncaya kadar Allah ona sevap yazar. Süfyanı Sevri hazretleri bir gün sabah namazına giderken cübbesini giydi ve namaza geldi. Birisi ona Ya Süfyan cübbeni ters giymişsin, çıkar da düzeltelim. dedi. Hz. Süfyan şu cevabı verdi. Ben bunu Allah Resulünün sünneti diye giydim. Eğer ters-yüz edersem süs olur. Ben cübbemi güzel göstermek için değiştirmem. Ne zaman gerekir de cübbemi çıkartırım o zaman düzeltirde giyerim. Ululular Allah’ın yoluna, Resulünün sünnetine bu kadar itina ettiler. Allah’ın ipine yapışanlar sımsıkı yapıştılar. Bir sünneti bile terk etmediler. Bizler Allah Resulünün sünnetine uymadıkça muhabbet, marifet ve şeriatta kemalata talip olmakta noksan kalırız. Ebu Hafs Haddad hz.leri demirci idi. Tevbe edip, dükkanını yağmaya verdikten sonra ibadete başladı. Yakın bir yerde bir medrese vardı. Medreselerindeki hocalar burada hadis okunur, sünet öğrenilir. Sen nefsinin terbiyesini seçtin. İlimsiz olur mu? Gel hadis dinle. Cevabı şöyle oldu. 30 yıl var ki dinlediğim bir hadisin hükmünü veremedim. Sizden bin tane daha dinlesem derdime deva olmaz ki, 30 sene dir hükmünü yerine getiremediği hadisi sordular. Söyledi Allah Resulü (s.a.v.) buyurmuş ki kişinin işine yaramayan şeyleri (malayaniyi) terk etmesi, iyi bir Müslüman olmasının alametidir. Yani Allah’dan gayri her şeyi terk etmesi ahlakının güzelliğindendir. Bu hadisi şerife göre ben nefsimin binbir arzu ve haramını terk edemedim. Dilim gıybetten, gönlüm su-i zandan ciğerim hırs ve tamahtan kurtulamadı. Her türlü günah masiyet insanın işine yaramaz, kendisini ilgilendirmemeli, Allah’ın yolu Resulün sünneti kendisini ilgilendirmelidir. İmam-ı Rabbani Hz.leri sünnete uyma mevzuunda şöyle buyurur: Zamanında yerine getirilmiş bir tek farz bin yıllık nafile ibadetten hayırlıdır. Farzı yerine getirirken bir sünnete veya adaba riayet etmenin hükmü de aynıdır. Hz. Ömer sabah namazını kıldırdıktan sonra geriye dönüp cemaate bakınca bir arkadaşını göremez. Adamın nerede olduğunu sorunca kendisine O gecenin çoğunu uyanık geçirip ibadet ettiği için herhalde uykusu bastırmış ve bu yüzden cemaate gelememiştir. Dediler. Bunun üzerine Hz. Ömer Eğer tüm gece buyunca uyasaydı da saban namazını cemaatle kılsaydı, kendisi için daha hayırlı olurdu dedi. Bilmek gerekir ki, bu tarikatın yüceliği ve bu Nakşibendi zümersinin üstünlüğü sünnete bağlılıkları ile bidatlerden kaçınmalarına dayanır. Ben hiçbir bid’atte güzellik ve aydınlık göremediğim gibi, tam tersine bu hareketlerde karanlık ve bulanıklık müşahede ediyorum buyurur. İ. Rabbani Hazretleri (k.s.)Abdurrahmanı Taği (k.s) ise sünnet mevzuunda şöyle buyurur: Namazlarınızı vaktin girişinde cemaatle kılınız ve sünnetleri terk etmeyiniz. Eğer bana tüm mallarınızı bağışlasanız, benim nazarımda makbul kimseler olamazsınız. Benim nazarımda ancak nafile namaz kılan kimse makbuldür, buyumaktadır. Ahmed el Haznevi Hazretleri genellikle odasına hasır yayardı. Bir gün kendisine niye böyle yaptığı sorulduğunda, Peygamber Efendimiz hasır üzerinde uyurdu diyerek bu konuda da Allah Resulünün sünnetine ittiba ettiklerini göstermişlerdir. Sofiler odaya girdikleri vakit hasırdan başka bir şey göremediklerini söylüyorlar. Şeyh seyit Sibgatullah el Ervasi bir gün mescide giriş ve çıkışlarda sünnet riayet edenleri kontrol için durur. Haydar isminde bir talibin mescide sağ ayağıyla girip, sol ayağıyla çıktığını görür. Onu muhabbet şefkat ve merhametle bağrına basar ve bu bana yakışır, çünkü mürid, Resulullah’ın sünnetine uyandır buyurur. Seyda Muhammed Raşit Hz.leri ise sünneti seniyyeye ittiba etmenin ehemmiyetini şu sözleriyle ifade eder; peygamberin yoluna mutabaat eden O’nun emirlerinden ayrılmayanlara veli denir. Allah’ın emirlerine muhalif hareket eden hulefanın, sadatın elinden hidayet olmaz. Peygamberin yoluna muhalif olan O’nun hükümlerine uymayan kimse ne kadar veli olsada velayeti yüksek bulunsa da keşif ve kerameti yer ve gök katlarını doldursa bile sonu yoktur.Nasipsizdir. Çünkü çürük temel üzerindedir. Çabuk geçip gider. Rabbul Alemin bir tek yol koymuş önümüze, on değil. O biricik yol peygamberin yoludur, o da Rabbül Aleminin emirleridir. İmam-ı Rabbani buyurur ki; uygun olan şudur; Batın mana, Hacegan Hazretlerine bağlılıkla mamur edile; Zahir (dış) ise, Resullah’ın açık sünnetlerine uymakla sülene….. Hem de tam manası ile …. Seyyid Taha Hz.leri de sünnete çok ittiba ederdi. Yine bir gün Seyyid Taha (k.s.) hazretlerinin kalbine bir sünneti ifa etme arzusu düşer. Damadı Abdulehad Efendi hanımı yani (seyyid Taha’nın kızı) ile yatmaktadır. O da Resulullah’ın (s.a.v.) mübarek kızları Hz. Fatıma ile Hz. Ali’nin (R.a) yatarlarken yanlarına girip, müberek ayaklarını ikisinin ortasına koyup onlarla sohbetidir. Seyyid Taha (ks) bu sünneti yerine getirmek için odalarına girer, kızı ile damadı arasına bir ayağını koyup, sonra odadan çıkar. Biraz sonra damatları uyanıp, seyyid Taha (ks) Hz.lerinin feyzini ve nurunu çok yakın bulup, hanımına Hadi kalkalım. Galiba baban geliyor. Kendinden önce nurunu ve feyzini müşahede ediyorum, deyip hemen kalkarlar. Seyyid Taha (ks) hazretlerinin odalarına girdiğini öğrenince, edebinden ve hayasından günlerce Seyyid Taha Hazretlerinin yanına yaklaşamaz. Buhârî Hz. Ali’den (a.s) naklediyor ki: Fatıma (s.a) el değirmenini çevirmekten dolayı rahatsız olmuştu. (O sıralarda) Resulullah’ın (s.a.a) yanına bir cariye getirmişlerdi. Hz. Fatıma, Resulullah’ı görmek için evinden çıktı, ama onu bulamadı. Aişe’yi görünce durumu ona anlattı. Resulullah (s.a.a) geldiğinde Aişe, Fatıma’nın geldiğini ona haber verdi. Bunun üzerine Peygamber (s.a.a) bizim yanımıza geldi. Biz bu sırada yatakta idik; kalkmak istedim, ama o, "Yerinizde durun!" buyurdu. Sonra gelip ikimizin arasında oturdu. Öyle ki ayaklarının soğukluğunu göğsümün üzerinde hissediyordum. Ve buyurdu ki: "İstediğinizden daha hayırlı olan bir şeyi size öğretmemi istemez misiniz? Yatarken 34 defa tekbir getirin (allah-u Ekber deyin), 33 defa Sübhanellah ve 33 defa da Elhamdulillah söyleyin! Bu sizler için cariyeden daha iyidir."
Buhârî, bu hadisi Sahih’inin diğer bir babında da nakletmiştir. Yine bu hadisi, Müslim ve Ebu Davud da kendi Sahih’lerinde nakletmişlerdirŞahı Nakşibend Hz.leri buyurdu, Yolumuz ender bulunan yollardandır. Sağlam halkadır. Resulullah(s.a.v.) efendimizin güzel sünnetlerine tutunmaktan başka bir şey değildir. Ashabı Kiram’ın takip ettiği yolu izlemekten başka bir gaye yoktur. Allah Resulullah’a salat ve selam eylesin. Sünneti seniyye yolunda gitmek amellerin en büyüğüdür. Gavs Abdulhakim El-Hüseyni (ks) ise sünnete ittiba hususunda buyuruyor: Eski insanlar sünnete çok uyarlardı. Sünnete ittiba ederek sakal bırakmak da çok büyük sevaptır. İnsan Vefat edip kabre konulduğunda sual meleklerinin soracağı ilk suallerden birisi de mevtanın sakalının olup olmadığı olacaktır. Ona diyecekler madem ki sen peygamberin ümmeti olduğun söylüyorsun, öyle ise hani sakalın? Neden sünnete uyup sakal bırakmadın diye sual edildiğinden, bahsetmektedir. Hususiyle Gavs hazretlerinin sünneti seniyeye mutabaatı meşhurdur. Hayatında bir kere hariç hiçbir zaman cemaatle namaz kılmayı kaçırmadığı ifade edilmektedir. Arifibillah’ın önüne nar getirildi. Ömründe ilk defa görüyordu. Narı kırdılar. Ve buyur ye dediler. Ben yemem Allah’ın Resulü narı nasıl yedi bilmiyorum. O’nu bir öğreneyim, sonra gelip bu narı yerim. Nefsimin hevasına göre nar yiyemem. Dedi. Ahmet bin Hanbelin önüne sarı karpuz getirilmişti. Devamlı sünnet üzere yaşayan Ahmet bin Hanbel, Resulullah sarı karpuzu nasıl yemiş bilmiyorum. diyerek yememiştir ki bir milyon hadisi şerif ezbere biliyordu. Gavs Adulhakim hz.leri hasta idi Tavanın kirişine ip bağlamış, ipe tutunarak kalkıyor, cemaate imam oluyor, namaz kıldırıyordu. Onu ziyarete gidenlere şöyle demiştir. Allah Resulüne uymanın yolu sünnetine uymaktır. Sünnetine uymak ahlakıyla yaşamakla olur. Mümkünse bütün namazlarını cemaatle kıl. Münferit kılma Ben ömrümde bir vakit münferit namaz kıldım. O zaman da kalkamayacak kadar hasta idim.
Cevap: Sünnet e uyma ittiba, mutabaat. Büyüklerin sahabe nin ve sadatların sıddıkların evliyanın ittibası
HADİE
sünnetler peygamber efendimizin buyurduklarıdır bunlara uymak insanı huzura ve iyliğe götürür çünkü efendimizin sünnetleri hep doğruyu ve güzeli anlatmaktadır
sünnete ittiba ile ilgili hadisler, sünnete ittiba, mutabaat hadis ayet