Kutlu Doğum Mevlit Kandili için Tiyatro senaryosu (Sahabe imanı)

Kutlu Doğum Mevlit Kandili için Tiyatro senaryosu (Sahabe imanı)

Şema
Mevlid Kandili (Kutlu Doğum)da oynanabilecek tiyatro örneği
Güzel bir skeç

SAHABE İMANI
SUNUCU:İslam’ın ilk yıllarında ben müslümanım diye bilmek.Bir Bilal,bir Hubeyb,bir Habbab olabilmek.Ve cahiliye devrinde küçük bir kız çocuğu olup ölümü beklemek.
Allah ve Resulüne duymuş olduğunuz sevgiden dolayı size hiç işkence yapan oldu mu?Ama onlar işkenceyi iliklerine kadar yaşadılar. Mesela Hazreti Ömer’in, eti çürümüş sırtını gördüğü zaman: Ben hayatım boyunca böyle bir sırt görmedim dediği Habbab Bin Eret RadıyAllahu anh.Sahibi ,bu büyük sahabenin başını demirler ile dağlardı. Üzerine demir zırh giydirilir, çölün kızgın kumlarına yatırılır ve saatlerce bekletilirdi. Kendisinin beyanına göre ateş korlarının üzerinde sürüklenir ve hatta sırtından çıkan kan ve sulardan ateş sönerdi.
Ya da La ilahe illAllah Muhammederrasulullah dediğiniz için,Allah birdir dediğiniz için kızgın kumlara yatırılıp üzerinize kayalar koyuldu mu?Gözünüzün önünde annenize ,babanıza ve çocuğunuza işkence yapıldı mı?

Ya alemlere rahmet olarak gelen Peygamberimiz’in çektikleri;yoluna dikenler attılar.Olmadı canlar kurban o güzel yüzüne tükürdüler.Hırsları dinmeyince namaz kılarken üzerine deve işkembesi koydular.Öldürmeye kalktılar ve en son yurdundan kovdular.
Hatta bazen işkenceler öyle bir dereceye çıktı ki işkencenin vermiş olduğu acıdan dolayı aklını kaybeden sahabe efendilerimiz oldu.
Başta peygamber efendimiz olmak üzere sahabeler,bizim hayalimizden geçirmeye bile korktuğumuz bu işkenceleri onlar bütün gerçekliği ile yaşadılar.Çünkü cahilliğin ve nefsaniliğin zirve noktada olduğu,çamurdan yapılan putlara tapıldığı,küçük kızların utanç sayılıp diri diri toprağa gömüldüğü bir devirde ben müslümanım diyebilmek hiç de kolay değildi.
Şimdi sahabelerin çektikleri çileleri ve İslam’ın bugüne ne fedakarlıklarla geldiğini daha iyi anlamanız için sizleri o yıllara götüreceğiz.

1.PERDE

( perde açılır ve Utbe içeri girer ve hemen evin üst köşesinde bulunan putun önünde eğilir)
UTBE:Selam sana ey tanrım.Biliyorum bana kızgınsın ama bugün bu utançtan kızımdan kurtulacağım.Onu bugün çöl kumlarına gömeceğim.(kız koşarak babasına gelir)
RÜMEYSA:Baba baba seni çok özledim.Neden geç geldin.
UTBE:(derin bir iç çeker)Güzel kızım.Rümeysam.canım kızım.(der ve kızının başını şefkatle okşar.Ağlamaya başlar).Bugün ne kadar da güzel kokuyorsun.Ne olur beni affet canım kızım.
RÜMEYSA: Neden ağlıyorsun baba.(küçük kız babasının göz yaşlarını siler)(fon müzik)
UTBE:Kızım dayını özledin mi,dayına gidelim mi?
RÜMEYSA:Evet baba gidelim.
UTBE:Hanım kızımızı hazırla onu bu gün dayısına götüreceğim.
(dursun ali Erzincanlının sen yoktun natı şerifinden bir bölüm çalar ve sonra)
ANNE:Ne olur bey ne olur yapma.At şu kirli düşünceleri kafandan.Nasıl kıyacaksın şu küçücük masum çocuğa.(ağlar)
UTBE:Ne yapayım herkes benimle alay ediyor.İnsan içine çıkamıyorum.Herkes kız çocuğum var diye beni dışlıyor.
ANNE:Senin hiç merhametin yok mu?Sen nasıl bir babasın.Ben kızımı sen öldüresin diye mi,büyüttüm.
UTBE:Hadi kızım git annen seni hazırlasın.(çocuk sahneden çıkar )(Baba Seyircilere döner ).Madem kız çocuğu ayıp sayılıyor.Öyleyse bende bugün bu işi bitirip bu ayıptan kurtulacağım.Benim diğer insanlardan neyim eksik.(sahneden çıkar ve perde kapanır)

2.PERDE

(Perde açılır ve baba ile kız sahneye girer.Bu sahnede ki konuşmalar bilgisayar üzerinden yayınlanacaktır.oyuncularda bilgisayardan yayınlanan konuşmalara göre hareket edecek.Bir süre dolaştıktan sonra baba kızına kızım sen burada otur der. Ve toprağı kazmaya başlar.Küçük rümeysa her şeyden habersiz babasını izlemektedir.Baba daha sonra kızını alır ve toprağa gömer .Pişmanlık la ağlarken kızım diye haykırır ve perde fon müziği eşliğinde kapanır.)

3.PERDE

(Sahnenin ortasında kabe vardır.Kabenin etrafında ise putlar düzülmüştür.Her putun yanında orayı ziyarete gelen bir kişi secde ediyor ,dua ediyor.Elindeki hediyeleri putlara veriyorlar.Ebu cehil ve Ebu leheb sahneye girerler.)
EBU CEHİL:Ey Ebu Leheb senin şu yetim ve fakir yeğenin ben peygamberim diyormuş.Bununla da yetinmeyip atalarımızın dinini inkar edip ,tanrılarımıza çamurdan yapılmış kendisine bile hayrı olmayan cansız heykeller diyormuş.Herkesi bir olan Allah’ın dinine çağırıyormuş.Ve maalesef gün geçtikçe de ona inanlar çoğalıyormuş.
EBU LEHEB:Neeeeeee hayır bu olamaz sen ne dediğinin farkında mısın be adam.
EBU CEHİL:Yüce tanrımız Uzza adına yemin ederim ki doğru söylüyorum.
EBU LEHEB:Demek öyle ha.Demek tanrılarımızı inkar edip hakaret ediyor.Bununla ne amaçlıyor bilmiyorum ama kesinlikle engel olmalıyız.Ben Muhammed’in hiç yalan söylediğini görmedim ey Ebu Cehil!Ama bu kabul edilemez.
EBU CEHİL:Düşünsene bir bu tanrılar sayesinde geçiniyoruz biz.Her yıl buraya tanrılarımızı ziyarete gelenler tonlarca hediye ve çok miktarda para bırakıyorlar.Eğer Muhammed’e engel olmazsak bu bizim sonumuz olur.Buna bir çare bulmamız lazım.
EBU LEHEB:( gülerek ve alaylı bir şekilde)Zaten yeğenim yetim ve fakir bir insan.Peygamberlik onun neyine, peygamber olsa olsa bizim gibi zengin ve asil kimseler olur.(ikiside kahkahalarla güler)
( bu esnada içeriye Ebu Zer hazretleri büyük bir heyecanla sahneye girer.Kabe’nin önünde diz çökerek haykırır.)
EBU ZER: La ilahe illAllah Muhammedun rasulullah (2 defa haykırır)

(bunu duyan Ebu cehil ve Ebu leheb hemen oraya doğru koşarlar ve bayılana kadar Ebu Zer hazretlerini döverler.Orada olanlardan biri şöyle der)
1.ŞAHIS:Durun durun galiba öldü bu adam.
EBU CEHİL:Alın götürün şunu.Götürüüüüüüüüüün.Ben sana demedim mi Ey Ebu leheb.Bak gördün mü?Muhammed’e inananlar bugün korkmadan Kabe’nin önünde Allah’ a ve Muhammed’e olan imanlarını söylüyorsa kim bilir yarın daha neler yaparlar.
EBU LEHEB:Madem öyle bundan sonra Ona peygamber diyenlere,tanrılarımızı inkar edenlere,akıllarının almayacağı işkencelerle öldüreceğim.

(içeriye koşarak Ümeyye ibn Halef’in kölelerinden biri girer.)

KÖLE:Efendim efendim.Ne olur yetişin.
ÜMEYYE:Ne oldu be adam ne bu telaş.Çabuk söyle.
KÖLE:Efendim kölelerinizden Bilal-i Habeş Müslüman olmuş.Muhammed’in tanrısına inanıyor ve gece gündüz ona yalvarıyor.
ÜMEYYE:Neeeee.Ben şimdi gösteririm ona(der ve kölesini bir tokatla yere serer.Daha sonra Ebu cehil,Ebu leheb ve Ümeyye Bilal-i Habeş’in yanına giderler.Perde kapanır.)

4.PERDE

(Bilali Habeş odasında Rabbine dua ve niyazda bulunmaktadır.İçeriye sessizce giren Ümeyye ve diğerleri bir süre Bilal-i dinlerler.)
BİLAL-İ HABEŞ:Ey rabbim!Sen her şeye kadirsin.Ne olur sana ve peygamberine olan imanımı kabul eyle.Senden başka ilah yoktur.Sen Ehadsın .Senin eşin ve benzerin yok.Biz bugüne kadar kendi ellerimizle yaptığımız çamurdan putlara inandık.Halbuki onların kendilerine bile hayrı yok.Ne olur günahlarımı bağışla.

(Bu duruma daha fazla dayanamayan Ebu Cehil Hz.Bilal’in sırtına bir tekme vurarak onu yüz üstü yere düşürür)

EBU CEHİL:Seni gidi pis köle.Demek Atalarımızın dinini inkar edersin ha.Demek bizim tanrılarımızı terk edip tek bir tanrıya inanırsın ha.Şimdi gelsin de o çok güvendiğin tanrın seni benim elimden kurtarsın bakalım.

(Bilal’i yere bir ağaca bağlarlar ve kırbaçlamaya başlarlar)

ÜMEYYE:Hadi bakalım Muhammed gelsin de seni benim elimden alsın bakalım.(bir yandan da kırbaçlamaktadır.)Hadi inkar et.Muhammedi ve onun tanrısını inkar et.Yoksa seni öldürene kadar işkence yaparım.Hadi Muhammed’e küfret hadi.
BİLAL-İ HABEŞ:Ehad Ehad .Allah’tan başka ilah yoktur.Muhammed onun kulu ve elçisidir.Sizin tanrılarınız çamurdan birer heykeldir.Ama benim rabbim yerin ve göğün yaratıcısıdır.
ÜMEYYE:Sus sus artık(der ve daha hızlı ve sert bir şekilde kırbaçlar)Sus yoksa seni öldürürüm.
BİLAL-İ HABEŞ:Sen beni öldürmekle, değil cezalandırmak ancak ve ancak beni mükafatlandırırsın.Çünkü ben ölünce Rabbime kavuşacağım.
(daha fazla dayanamayan Bilal bayılır)
EBU CEHİL:Durun.Durun.Bayıldı galiba.Hadi şunu çözelim.
EBU LEHEB:Ne oldu ya Ebu cehil yoksa Bilal’e acıdın mı?
EBU CEHİL:(Kahkaha atarak)Ha ha ha……ne acıması.Tanrılarımızı inkar eden bir adama birde merhamet mi edeceğim.Hemen sırt üstü yatırın ve elleri ile ayaklarını bağlayın.Bana birde büyük bir kaya getirin.
ÜMEYYE:Ne yapacaksın kayayı
EBU CEHİL:Şimdi görürsün ne yapacağımı.Bugüne kadar hiç yaşamadığı kadar bir acı tattıracağım ona.
(Bayılan Bilal-i Habeşin üstüne ayılması için su dökerler.Bilal bağlanır ve kaya Bilal’in üzerine kaya konulur.Bu korkunç işkence karşısında dayanamayan BilAL bağırmaya ve feryad etmeye başlar.Hz.Bilal bağırdıkça kafirler gülmeye başlar.Bilal kayanın altında inledikçe onlar kahkaha atıyorlar.)
EBU CEHİL:Bana tanrılarımızdan birini getirin(put getirilir)Hadi Bilal tanrımızdan özür dile hadi.Eğer Allah’ı inkar eder ve tekrar bizim dinimize dönersen sana istediğin kadar para,mal-mülk ve deve vereceğim.Hadi sadece Allah yok ve Muhammed yalancı diyeceksin.Durma söyle.
BİLAL-İ HABEŞ:Sizin vaat ettikleriniz dünyaya ait nefsani şeyler.Ama ben dünya malını değil ahreti istiyorum.Cennet varken cehennemi tercih edemem.
ÜMEYYE:Yeter artık Pis köle yeter.Ben seni köle diye alırken insanlığını da satın aldım.Sen şimdi nasıl olurda bana karşı gelirsin.(putu ebu cehilin elinden alır ve) hadi tanrımızdan özür dile.(der)
BİLAL-İ HABEŞ:(üMEYYEnin uzattığı puta tükürür.
ÜMEYYE :(BUNA çok sinirlenir.)Kırbacı verin bana.Demek tanrımıza tükürürsün ha.Ölümlerden ölüm beğen seni gidi pis köle.Şimdi gelsinde seni benim elimden alsınlarda görelim(kayanın altında acı çeken Bilal daha fazla dayanamaz ve Allah Allah nidaları ile bayılır.)
(Bu esnada içeriye sahabe efendilerimizden biri gelir.)
SAHABE:Durun durun yeter artık,bırakın onu.(Bilal’in üzerinde ki kayayı kaldırır.)Beni Ebu Bekir gönderdi.Bilal’i on katı fiyatına almak istiyor.
EBU LEHEB:(sinirlenerek)törelerimize göre işkence yapılırken köle alınıp satılamaz.
SAHABE:Öyleyse yirmi katı altın veriyorum.
ÜMEYYE:Demek yirmi misli altın ha.Zaten Artık Bilal bir işe yaramaz.(gülerek)bu açtığımız yaralar onu öldürmeye yeter.
SAHABE:(altınları verir ve Bilal-i Habeş’i alır.Sahneden çıkarken Bilal-i Habeş’in ilahisi eşliğinde sahneden çıkarlar ve perde kapanır.)

5.PERDE

SUNUCU:Sahabelerim birer yıldız gibidir,hangisine tutunursanız tutunun kurtulursunuz.İşte sahabe efendilerimiz imanlarından dolayı Peygamberimiz tarafından böyle bir övgüye layık görülmüşlerdir.Çünkü onlar peygamberimize öyle bir aşkla bağlanmışlardı ki,şehadetlerini ve idam sehbasında iken efendimiz (a.s)’a gönderdikleri selamlarını bizzat Cibril (a.s) peygamberimize ulaştırmıştır.Bundan 1400 sene önce yine asrı saadete doğru yolculuğa çıkıyoruz.İşte Bedir savaşı,az bir Müslüman topluluğun ,kendilerinden üç kat daha fazla olan müşrik ordularına karşı nasıl galip geldiklerini ibretle yadediyoruz.Bedir savaşının intikamını almak isteyenler Peygamberimize altı kişilik bir heyet gönderiyorlar.Bu heyet efendimize şunları söylüyor;
Ey peygamber kabilemiz arasında İslam yayıldı ve hemen hemen herkes Müslüman oldu.Bize sahabelerden bazılarını göndersen de kabilemize İslam’ı anlatsalar.Kur’an ahkamını bizlere öğretseler.
Bu mütevazı ve içten gibi görünen talebe karşılık Efendimiz Mersed bin ebul mersed komutasında on kişilik bir hafız grubunu islamı anlatması için onlarla gönderdi.Aralarında kimler yoktu ki, o güzide sahabelerden Asım bin sabit,Abdullah bin Tarık,Hubeyb bin adiy, ve Zeyd bin Desinne….Allah’ı anlatmak için yola çıktılar ama Reci kuyusuna vardıklarında ihanete uğradıklarını anladılar.Çünkü Adel ve Kare kabileleri onlara tuzak kurmuştu.Lıhyanoğulları na haber verildi.Ve yüz okçu on kişi olan sahabe efendilerimizin etrafını sardılar.Sahabelere teslim olmalarını söylediler.Ama sahabeler sayıları ne kadar çok olursa olsun düşmana teslim olmaktansa şehit olmayı tercih ettiler.Çünkü yiğit bir insan için teslim olmak ölmekten daha kötü bir durumdur.Sahabeler arkalarına dağı alarak savaşmaya başladılar.On kişi olmalarına rağmen çok iyi mücadele ettiler fakat yüz kişiye karşı on kişi ne yapabilirdi.Neticede okçular tarafından Hubeyb bin adiy ve Zeyd bin Desinne hariç diğer sahabeler şehit edildi.
Bu sahabe efendilerimizin ellerini bağlayıp Mekke’ye götürdüler.Bedir de yakınlarını kaybeden müşrikler intikam almak için yüksek miktarda para ve altın vererek onlara işkence yapıp öldürmek için satın aldılar.Günlerce süren işkencelerden sonra herkesin önünde ibret olsun diye öldürmek üzere Tenin denilen yere götürdüler.İşte para ile esir aldıkları sahabeleri asacakları gün gelmişti.Ama kafirler sahabelerimizi idam ederek ancak sevgilisine kavuşmaları için bir vesile oldular.Ve Hubeyb Bin Adiy idam sehbasından haykırıyor;Esselmu aleyke ya RasulAllah, Esselamu aleyke ya RasulAllah Esselamu aleyke ya RasulAllah .Ey kafirler siz isteseniz de istemeseniz de Allah nurunu tamamlayacaktır.diyor.

Şimdi sizleri Hubeyb Bin Adiy’in asıldığı o çile dolu zamana götürüyoruz.

(perde açılır.Ebu Süfyan ve bir dostu sohbet ediyorlar.İçeriye Saffan girer)

SAFFAN:(neşeli bir tavırla)Merhaba ey dostlarım.
EBU SÜFYAN:Merhaba ey Saffan.Seni bugün pek neşeli gördüm.Uzun zamandır yüzün gülmüyordu.
SAFFAN:Evet ya çok sevinçliyim.Hemde tahmin edemeyeceğiniz kadar çok sevinçliyim.
EBU SÜFYAN:Peki nedir seni bu kadar sevindiren anlat da biz de biraz neşelenelim.
SAFFAN:Dostlarımız birkaç altın karşılığında, Bedir de atalarımızı öldüren Muhammed’in iki adamını bize sattılar.Bir kaç gündür esirler elimizde.Yapmadığımız işkence kalmadı.
EBU SÜFYAN:Demek öyle çok güzel bir haber bu.Sonunda intikam günü geldi.
SAFFAN:Söyle bakalım Ey Ebu Süfyan şimdi ne yapalım bunları.
EBU SÜFYAN:Bence onlara öyle bir ceza vermeliyiz ki herkese ibret olsun.Ama ne yapalım.(biraz düşünür ve)Buldum.Buldum.Onları Tenin mevkine götürelim ve Bedir de babaları öldürülmüş gençleri onların üzerine salalım.(biraz düşünür)Ya da herkesi çağırıp insanların gözleri önünde asalım ki kabilemizde Müslüman olmayı düşünenler varsa bu manzara onların aklını başına getirsin.(ikiside kahkahalarla gülerler)
SAFFAN:İstersen önce onları atalarının dinine davet edelim belki ölüm korkusundan hatalarından dönerler..Hem böylece insanlar Muhammed’in dininin boş olduğunu anlarlar.
EBU SÜFYAN:olur olur . Ama önce onları getir de biraz korkutup eğlenelim.
SAFFAN:Getirin esirleri (esirler getirilir)
EBU SÜFYAN:Demek zavallı esirler bunlar.Adın ne senin.
ZEYD:Benim adım Zeyd.
EBU SÜFYAN:Söyle bakalım Zeyd benden korkuyor musun.
ZEYD:Ben Allah’tan başka kimseden korkmam ey kafir.Ellerimi bir çözde sana korkağın kim olduğunu göstereyim.
EBU SÜFYAN:Peki ölmekten de mi korkmuyorsun.
ZEYD:Ölmekten korkmak mı.Neden korkacak mışım ki
EBU SÜFYAN:Neden mi yok olup gideceksin de ondan
ZEYD:Ey kafir adam.Ölüm yok olmak demek değildir.Ölüm sonsuzluğun başlangıcıdır.Asıl yok hükmünde olan içinde yaşamış olduğumuz fani dünyanın ta kendisidir.
EBU SÜFYAN:(bir put ister ve Zeyd’in onu öpüp özür dilemesini ister ama zeyd o puta tükürür)sen nasıl yaparsın bunu(der ve kılıcı Zeyd’in vücuduna saplar)
ZEYD: LA İLAHE İLLALLAH MUHAMMEDEN RASULULLAH (der ve son nefesini verir)
HUBEY BİN ADİY:Kardeşim zeyyyyyyyd.(diye bağırır ağlar ve Ebu süfyan’a saldırır ama elleri bağlı olduğu için bir şey yapamaz ve hemen yakalanır)
SAFFAN:Ne yaptın sen Ebu süfyan hani herkesin önünde ibret olsun diye öldürecektik.Şimdi sakin ol.Hadi şu cesedi çöle atın da kuşlara yem olsun.Ha Ha Ha .Bunu da asmak için bir dar ağacı hazırlayın ve herkese de haber verin.

(perde kapanır ve sahneye sahabenin asılması için bir dar ağacı kurulur.perde açıldığında Saffan ve Ebu Süfyan sahnededir.)

6.SAHNE

SAFFAN:(seyircilere döner.)Birazdan Muhammed’e inanmış birinin büyük bir zevkle ölmesini seyredeceğim.Halbuki yapacağı tek şey Allah’ı inkar etmekti.Dini uğruna ölümü göze aldı.Bende onu öldürerek Muhammed’ten Bedir de öldürülen akrabalarımın intikamını alacağım.
(içeriye Ebu Cehil ve girer)
EBU CEHİL:Merhaba kardeşlerim merhaba.
EBU SÜFYAN:Oooo kimleri görüyorum.Mekke’nin en asil insanlarından Ebu Cehil de gelmiş. Sana da merhaba ey dostum.
EBU CEHİL:Duyduğumuza göre Muhammed’in adamlarından birini yakalamış birazdan idam edecekmişsiniz.
EBU SÜFYAN:Evet bugün bizim bayramımız.
(içeriye Hubeyb bin Adiy elleri bağlı bir şekilde getirilir)
EBU SÜFYAN:İşte kurbanımızda geldi.Gel bakalım gel.Söyle bakalım senin adın ne.
HUBEYB BİN ADİY: benim adım HUBEYB BİN ADİY .Ben ALLAH’a ve MUHAMMED (a.s) ‘a aşık olmuş bir müslümanım.
EBU SÜFYAN:Demek adın Hubeyb.Söyle bakalım Muhammed de seni severmiydi.
HUBEYB BİN ADİY: O bütün ashabını çok sever.Sadece beni değil.
EBU SÜFYAN:Desene öldüğünü duyunca çok üzülecek.
HUBEYB BİN ADİY: Allah yolunda öldürenler şehit olur.Ben bu makama erişirsem eğer,Peygamberim benim adıma sevinir.
SAFFAN:Ne şehidi be ,Muhammed sizi kandırıyor.Sizin yüzünüzden bizi görünce korkudan titreyen kölelerimiz şimdi bize baş kaldırıyor.Neymiş efendim güya benimle eşitmiş.
HUBEYB BİN ADİY: Allah katında üstünlük takva iledir.Para mal-mülk ile değil.O sizin kalplerinize bakar.Allah insanları hür ve eşit yaratmıştır.İnsanları ancak siz köleleştiriyorsunuz.
SAFFAN:Şunun söylediklerine bir bak.(kırbaçla vurur).Şimdi şu pis köle ile ben eşit miyim.Benim servetim şu köle gibi binlercesini satın alır.Söyle bakalım ben şu aşağılık köle ile eşit olabilir miyim.
HUBEYB BİN ADİY: Allah sizi servetinizle imtihan ediyor.Siz buna şükredecek yerde gücünüzü adalete değil,zulme harcıyorsunuz.Bütün bunların cezasını eğer tevbe etmezseniz cehennem ateşinde yanarak çekeceksiniz.(kırbaçlanır)
SAFFAN:Başına gelecekleri bilmiyor gibi konuşuyorsun.Eman dileyeceğin yerde şu söylediklerine bir bak.Ben tek bir dünya bilirim o da bizim ve atalarımızın kurduğu dünya.Yani putların,sarayların olduğu bir dünya.
HUBEYB BİN ADİY: Malın mülkün gerçek sahibi Allah’tır.Senin gibilerin hepsi şuan toprağın altında azap çekiyor.Gaflet uykusundan uyanın.Allah’tan başka ilah yoktur .Allah’a iman ve ibadet edin ki sizi bağışlasın.
SAFFAN:(SİNİRLENİR)Sus be sus.(kırbaçlar)Hala bana vaaz ediyor.Bu ne cesaret.Bu gün intikam günü.Bugün Bedir de ölen yakınlarımızın öcünü alma günü.Seni benim elimden kimse kurtaramaz.
HUBEYB BİN ADİY: Allah’tan geldik yine Allah’a döneceğiz.Eğer şanı yüce Muhammed’in yolundan gidebilirsem.Ne mutlu bana.Allah’ım bu insanları ıslah eyle ve iman nasip et.
EBU SÜFYAN:Konuş sen konuş.Bunlar senin son sözlerin olacak.Kaldırın bunu idam sehbasına götürün.

(şehit tahtında rabbe gülümser ilahisi ile idam sehbasına götürülür.)

EBU SÜFYAN:Şimdi söyle bakalım.Senin yerine Muhammed’in olmasını ister misin.
HUBEYB BİN ADİY: (çok sinirli bir şekilde)Ne dedin sen.Hz.Muhammed’in değil burada benim yerimde olmasını. Medine sokaklarında yürürken ayağına bir diken batmasını bile istemem
(herkes durur ve dursun ali Erzincanlıdan uhud natının bir bölümü çalar)
EBU SÜFYAN:Son defa söylüyorum Allah’ı inkar ediyor musun.
HUBEYB BİN ADİY: La İlahe İllAllah Muhammeden Rasulullah Siz beni biraz sonra Rabbime kavuşturacaksınız.Peygamberimiz Hz.Muhammed (a.s) beni buraya islam’ı anlatmam için gönderdi.Onun için sizi bir defa daha islam’a ve tek olan Allah’a inanmaya davet ediyorum.
EBU SÜFYAN:Senin gibi cesur birini dinimize katmayı çok isterdim ama bunu sen istedin.Adetlerimize göre idam edilecek kişinin son isteği sorulur.Son bir isteğin var mı.
HUBEYB BİN ADİY: Evet var.Ölmeden önce son bir defa Rabbim için namaz kılmak istiyorum.
EBU SÜFYAN:Tamam hadi çabuk ol.
(HUBEYB namaz kılmak için kıbleye döner ve namaza başlar.Fon müzik çalar.Ve namaz biter.Hubeyb kafirlere döner)
HUBEYB BİN ADİY: Eğer Hubeyb ölümden korktu da namazı uzattı demeyeceğinizi bilsem biraz daha namaz kılardım.(der ve kimseyi beklemeden idam sehbasına çıkar)Ey kalpleri pas tutmuş kafirler,siz istesenizde istemeseniz de Allah nurunu tamamlayacaktır.Esselamu aleyke ya RasulAllah, Esselamu aleyke ya RasulAllah, Esselamu aleyke ya RasulAllah,
Ey Rabbim gönderdiğim selamı mı Hz.Muhammed Mustafa (s.a.s)’e ilet. KELİME-İ ŞEHADET GETİRİR ( ve idam edilir.Şehit tahtında rabbe gülümser ilahisi eşliğinde perde kapanır.)

(perde kapanır ve tekrar açılır)
SUNUCU:Sizlere bir nebzede olsa Başta Peygamberimiz olmak üzere Sahabe efendilerimizin çektiği zorlukları hissettirmek istedik.Çünkü İslam bugüne hiç de kolay gelmedi.
Şimdi kendi kendimize soralım: BİZ BUNLARDAN HANGİSİNİ YAŞADIK!
Geçmiş ümmetler, sahabe efendilerimiz ve Resulüllah bile nice sıkıntılar çekmiş iken bizim sıcak evimizde, işten eve, evden işe giderek, elimize İslam için kıymık bile batmamışken cenneti talep etmemiz, Allah’ın rızasını talep etmemiz ne ifade ediyor?
Hele hele bu rahatlıkla bir de tavizler veriyorsak, namazımızı terk ediyorsak, yükümlülüklerimizden vazgeçiyorsak vay halimize…

(der ve perde kapanır)

HAZIRLAYAN : YUSUF FISTIKÇI


NOT: Bu tiyatro örneği bizzat yazardan alınarak eklenmiştir.


Cevap: Kutlu Doğum Mevlit Kandili için Tiyatro senaryosu (Sahabe imanı)

İZGEN
kutlu doğum haftası girince birçok sübyan(çocuk) kurslarında oyunlar düzenlenir bu programlar peygamberimizi yeni tanımaya çalışan çocuklar için önemli bir iştir bu şekilde öğrenme istekleri daha çok artacaktır


mevlid kandili tiyatro, sahabeler tiyatro, sahabe sevgisitiy

Yorum yapın

1melek.com petinya.net Kompozisyon/ !function(){"use strict";if("querySelector"in document&&"addEventListener"in window){var e=document.body;e.addEventListener("mousedown",function(){e.classList.add("using-mouse")}),e.addEventListener("keydown",function(){e.classList.remove("using-mouse")})}}();