Muhammed Peygamber Okuma bilmiyor mu?
Umut
İslam peygamberi okuma yazma bilmiyor muydu?
Ehli Sünnete yada siaya göre okuma yazma bilmiyor peygamberimiz halbuki ala suresinde ilk ayettinde Allah Iqra diyor yani Oku emrini veriyor nasıl oluyorda peygamberimiz okuyamiyor ve yazamiyor ? IQRA DIYOR IQRA YANI OKU DIYOR
Cevap: Muhammed Peygamber Okumua bilmiyormu ?
Hoca
Hz. Muhammed peygamberlikten önce okuma yazma biliyor muydu?
Peygamber efendimiz ümmi idi yani okuma yazmayi bilmiyordu. Nur dağında Cebrail (as) "oku" demesini nasıl anlayacağız?
Nerede ve ne zaman kitap okuma, ilim vs. üzerine konuşuluyorsa, muhakkak şu da söylenir: Yüce dinimiz de okumaya büyük önem vermiştir. Nitekim, Kuranın ilk emri oku! olmuştur.
Doğrudur. Kuranın ilk emri okumaktır. Ne var ki, bu ilk Kuranî kelimenin devamını okumayı, hemen her zaman ihmal ediyoruz.
Ümmi (okuma yazma bilmeyen) peygambere (asm.) ve Onun elçiliğiyle hepimize gelen oku! emrinden kasıt nedir? Okuma – yazma bilmek midir? Mesela Hz. Peygamber bu emre muhatap olur olmaz okuma – yazma öğrenmeye mi başlamıştır? Değilse, oku! emrinden aldığı ders nedir? Hem bu emir, Ne okuduğun, nasıl okuduğun önemli değil, yeter ki oku. anlamına mı gelir?
Bütün bu soruların cevabını bulmak için ikra ile başlayan bu ayetin devamını okumak gerekiyor.
İkra’ bismi rabbikellezi hâlak. Yani, Yaratan rabbinin adıyla oku.
Kuranın kastı rasgele bir okuma değildir. Muhakkak yazılı bir kitabı okumak da değildir. İster bir kitabı okusun, ister her cümlesi ve her bir harfi sonsuz hikmetler ve manalar yüklü olan şu kâinat kitabını okusun yaratan rabbinin adıyla okumaktır.
Bu emrin ilk kez kendisine verildiği Hz. Peygamber (asm.) ayeti tam da bu manada okumuş; o andan sonra her anı ve her şeyi rabbinin adıyla okuma gayretiyle yoğrulmuştu. Öyle ki, Alman şair Rilkenin deyimiyle, meleklerin bile hayran kaldığı bir okumaydı bu. O, ümmi bir peygamberdi, okuma yazma bilmiyordu. Ama kâinat kitabını, fıtrat kitabını ve Kuranı en güzel o okumuştu.
Cevap: Muhammed Peygamber Okumua bilmiyormu ?
Umut
Birinci sen doğru dürüst cevap vermedin ikincisi ümmi okuma yazma bilmeyen demek değil . Ümmi demek kendisine önceden kitap indirilmemis olan demek .
Cevap: Muhammed Peygamber Okuma bilmiyor mu?
Hoca
Bilmiyorsun bilenlerin bilgisini de kabul etmiyorsun!
Ümmilik, Ümmî olma hâli; okur-yazar olmama. kaynak: Büyük Türkçe sözlük, D. Mehmed Doğan
İslam ansiklopedisi ÜMMİLİK kavramı
Ümmi nedir ümmi kime denir?
Ümmilik hakkında ansiklopedik bilgi
Anasından doğduğu gibi kalan; yeni bir bilgi edinmemiş olan; okuma-yazma bilmeyen. "Ümm" kelimesinin ism-i mensubu "ümm"e mensup olan, Arap dilinde "ümm"; anne, bir şeyin aslı gibi anlamlara gelir (Firûzâbâdî, el-Kamûsu’l-Muhît, Beyrut 1987, 1891). Sözlük’ anlamının yanında mecazı bazı anlamları da vardır. Kur’ân-ı Kerîm’de anne, asıl (kaynak) dönülecek yer ve süt emziren anlamlarında kullanılmıştır (Abdurrahman İbnu’l-Cevzî, Nüzhetu’l A’yuni’n-Nevazır fî İlmi’l-Vücûh ve’n-Nezâir Beyrut,1985,141-142).
Kur’ân-ı Kerîm’de Peygamber (s.a.s)’in neden bu vasıfla vasıflandığı konusunda âlimler birkaç ihtimal zikrederler:
a- Bu kelime ile anneye nisbet kastedilmiştir. Sanki doğduğu hal üzere kalmış; yeni bilgiler elde ederek asli fıtratının değişmediği kastedilmiş olabilir.
b- Arap milletine mensup olduğuna işaret edilmiş olabilir.
c- Mekkeli anlamında kullanılmış olabilir. Çünkü Mekke’nin isimlerinden biri Ümmü’l-Kura idi (Kurtubî, el-Cami’li Ahkâmi’l-Kur’ân; Beyrut, 1965, VII, 298-299; Elmalılı Hamdi Yazır, Hak dinî Kur’n Dili, İstanbul, 1979, IV, 2297).
Elmalılı Hamdi Yazır bu ihtimalleri zikrettikten sonra şöyle bir değerlendirme yapmaktadır: "Bu üç nisbetin üçünde de ümmî okuyup yazmaya uğraşmamış manasına bir vasıftır. Ümmîlik alelade kimseler hakkında âdeten ilim eksikliğini ifade eden bir noksan sıfat iken bir ümmînin okuyup yazanlardan fazla âlim olması Allah tarafından hilaf-ı âdet olarak bilâ kesbin mevhub bir kemal-i fıtriyeye delalet eder. Ve binaenaleyh kemalat-ı ilmiyle ve ameliyesi okuyup yazanları âciz bırakan bir peygamber hakkında her türlü şüpheyi kat eden ve onun doğrudan doğruya Allah tarafından gönderilmiş bulunduğunu biz zarure isbat eden harikulade bir sıfat-ı kemal, yani bir mucizedir" (Elmalılı, a.g.e., VI, 22-98).
Rasûlüllah (s.a.s)’in kendisine vahiy gelinceye dek okuma-yazma bilmediği tüm âlimler tarafından kabul edilmektedir. Nitekim bu durum şu âyette de açıkça ifade edilmektedir: "Sen bundan (Kur’ân’dan) evvel hiç bir kitap okur değildin. Elinle de onu yazmadın. Böyle olsaydı (hak ve hakikatı) iptal (ve inkâr) edenler elbette şüphelere düşerlerdi" (Ankebut, 29/48).
Ancak kendisine vahiy geldikten sonra okuma-yazmayı öğrenip öğrenmediği konusunda farklı görüşler vardır. Her iki tarafın delillerini özet olarak vermekte yarar vardır.
Okuma-yazma bilmediğini ileri sürenlerin delilleri:
a- Kur’ân-ı Kerîm Peygamber’i "Ümmî" diye vasıflandırmaktadır (A’raf, 7/157). Okuma-yazma bilmediği halde dünya işlerini tanzim eden, âhiret meselelerini bilmediği halde dünya işlerini tanzim eden, âhiret meselelerini bildiren ve geçmiş kavimlerin haber terini ve gelecekte vuku bulacakları bildiren bir vahyi tebliğ etmiş olması onun en büyük mucizelerindendir (Muhammed Rıza, Muhammed, Mısır, 1966, 63).
b- Kendisine ilk vahiy geldiğinde ona "oku" emrini vermiş, kendisi: "Ben okuma bilmem" karşılığını vermiştir.
c- Peygamberin ümmî olduğu, yani okuma-yazma bilmediği Kur’n’da belirtildiği halde müşrikler bu konuda herhangi bir itirazda bulunmamışlardır (Bakıllânî, İ’cazu’l-Kur’an, Mısır 1951, 62).
d- Peygamber’e vahiy değişik zamanlarda geldi. Yanında vaihiy kâtipleri bulunmadığında eğer okuma-yazma bilseydi kendisi vahyi yazardı. O, gelen vahyi ezberleyerek zaptetmeye çalışıyordu. Nitekim bu husus Kur’ân’da da ifade edilmektedir (el-Kıyame, 75/16; el-A’lâ, 87/6).
e- Peygamberin okuyup yazdığına dair delil olarak getirilen haberlerin bir çoğu ya zayıf veya uydurmadır. Diğerleri ise mecazdır. Bu konuda açık ve kesin bir haber bulunsaydı hiç bir Müslüman onun okuyup yazma bilmediğini söyleyemezdi (İbn Kesir, Tefsîru’l-Kur’ani’l-Azîm, Beyrut, 1966, V, 331).
Okuma-yazma bildiğini savunanların delilleri:
a- Kendisine vahiy gelinceye kadar okuma-yazma bilmediği kesindir. Bu konudaki âyet, vahiy öncesi okuma-yazma bilmediğini ifade etmektedir. Eğer vahiy geldikten sonra da bilmiyor olsaydı, âyet buna da işaret ederdi.
b- Hudeybiye musalahasıyla ilgili olarak Buharî’de nakledilen bir rivayette şöyle denilmektedir: "Rasûlüllah sahifeyi aldı, pek iyi yazamıyordu ve yazdı" (Buharî, Meğazî, 43). Rivayet, mecaza yer vermeyecek şekilde açık ve kesindir. Yine İbn Mâce’nin naklettiği bir rivayette şöyle denilmektedir: "Sadakanın ecri 10 misli, karz-ı hasenin ecrinin ise,18 misli olduğunu yazılı olduğunu gördüm" (İbn Mâce, Sadakat 19). Bu rivayet onun okuduğunu kesin olarak anlatmaktadır. Okuyabilmek yazmanın bir bölümü olduğuna göre o, hem okuyor ve hem de yazmasını biliyordu. Bu konuda daha başka rivayetler de vardır:
c- Okuma-yazmayı teşvik eden bir dinin peygamberinin okuma-yazmayı öğrenmemiş olması düşünülemez. Huzurunda kâtipler vahyi yazıyorlardı ve o da yazdıklarına şahit oluyordu. Normal bir yeteneğe sahip olan biri bile o müddet içerisinde okuma-yazmayı öğrenirdi. Kaldı ki, Peygamber (s.a.s) gayet zekî ve kabiliyetli biriydi.
Peygamber (s.a.s)’in okuma-yazmayı bilip bilmediği tarih boyunca münakaşa konusu olmuştur. Bu konuda kesin bir sonuca varmak da kolay değildir. Ancak onun peygamberlikten önce okuma-yazma bilmediği nass ile sabit olup bu konuda herhangi bir ihtilaf da yoktur.
M. Sait ŞİMŞEK
Umut
OKUMA YAZMA DEMEK değil o okuma yazmayi biliyordu ve o yasarkende kuranI kitap haline getirmisdi . Bakin Kuran ne diyor Ayettlere iyice dikkat edin:
– Hayır, o ayetler bir mesajdırlar. (80/11)
– İsteyen onları idrak eder. (80/12)
– Onlar, değerli sayfalardadır. (80/13)
– Yüksek ve temiz sayfalarda. (80/14)
Bir kaç ayet daha:
– Andolsun Tûr’a (52/1)
– Satır satır yazılmış Kitab’a (52/2)
– Yayılmış ince deri üzerine (52/3)
Bu örneklerden anlaşıldığı üzere, Kuran’ın sonradan rast gele, taş parçalarından,ağaç kabuklarından, kürek kemiklerinden toplanmış bir kitab olduğu yolundaki rivayetler Kur’an’a uymamaktadır, ve aslı yoktur.INCE DERI YAZIYOR AYETTE. NASIL OLURDA TAS PARCALARINDAN AGAC KABUKLARINDAN KÜREK KEMIKLERINDEN TOPLANMIS BIR KITAP DIYE BILIRIZ ACIKCA AYETT RED EDIYOR .
Hoca
Verdiğin bilgiler tamamen yanlıştır
Tur süresi 2 ve 3. ayetlerde söz konusu edilen "kitap" ile ilgili olarak yapılan belli başlı yorumlar şunlardır:
a) Hz. Musa’ya verilen kitap.
b) Kur’ân-ı Kerîm.
c) Hz. Muhammed’den önce indirilmiş ilâhî kitaplar.
d) Yaratılmışlarla ilgili bütün bilgilerin kayıtlı bulunduğu levh-i mahfuz.
e) Meleklerin göreviyle ilgili olarak levh-i mahfuzdan istinsah edilmiş kısımlar.
Umut
diyelim b) kuran
diyelim baska ozaman 80 suredeki ayetlere cevap ver
Hayır, o ayetler bir mesajdırlar. (80/11)
– İsteyen onları idrak eder. (80/12)
– Onlar, değerli sayfalardadır. (80/13)
– Yüksek ve temiz sayfalarda. (80/14)
TEMIZ SAYFALAR
Hoca
Tefsirden alıntı (tefsirul munir)
11-Hayır. Çünkü o bir öğüttür. 12- Dolayısıyla dileyen onu hatırlayıp öğüt alır.13, 14- O, çok şerefli, kadri yüce, tertemiz sahifelerdedir.
1- "Dolayısıyla dileyen onu hatırlayıp öğüt alır." Bu açık ve net bir öğüttür, onun anlaşılması, öğüt alınıp gereği ile amel edilmesi mümkündür. İsteyen ondan öğüt alır, onu korur, gereğini yapar.
2- "O, çok şerefli, kadri yüce, tertemiz sahifelerdedir. Kıymetli, sevgili, elçilerin elleriyle" O, Allah katında şerefli sahifelere konmuş sabit bir öğüttür. İçindeki ilim ve hikmetten ötürü, Levh- Mahfuz’dan indiği, Allah katında değeri yüksek olduğu için korunmuştur, onu ancak temiz olanlar tutabilirler. Şeytanlardan ve kâfirlerden muhafaza edilmiştir; ona ulaşamazlar. Eksiklik ve yanlıştan da uzaktır. Meleklerin eliyle taşınmıştır; onlar insanlara tebliğ için vahyi Allah ve elçileri arasında taşırlar.
Onlar Rableri nezdinde şereflidirler. Masiyetten beridirler. Muttaki ve Rablerine itaatkârdırlar. İmanlarında sadıktırlar. Kısaca Allah Tealâ melekleri üç vasıfla sıfatlandırıyor: Elçidirler, Allah ile Rasulleri arasında vahyi taşırlar. Rableri katında şereflidirler ve Allah’a itaat ederler. Ayetlerde de öyle buyurulmaktadır: "Onlar ikrama mazhar edilmiş kullardır." (Enbiya, 21/26). "Onlar Allah’ın kendilerine emrettiği şeylere asla isyan etmezler. Neye de memur edilirlerseyaparlar." (Tahrim, 65/6)
İbni Cerir et-Taberi dedi ki: Doğru olan, ayetteki elçilerin melekler olduğudur. Elçilik de Allah ile kulları arasındadır. Bunun için insanlar arasında sulh ve iyilik için koşuşturana da elçi denmiştir.
Kütüb-i Sitte sahipleri ve Ahmed, Aişe (r.a.)’den şu rivayeti yaptılar: Rasulullah (s.a.) buyurdu ki: "Mahir olarak Kur’an’ı okuyan, şerefli ve muttaki elçilerle beraberdir. Zorlanarak okuyanın da iki ecri vardır."
Ardından Allah Tealâ şu sözü ile de öldükten sonra dirilmeyi inkâr eden insanları kınamıştır:
"O kahredilesi insan, ne nankördür o!" Kâfir insan kahredilesi ya da öldürülesi veya ezilesi; küfrü ne aşırıdır onun! Bu ona en ağır bir beddua ve küfürdeki aşırılığına şaşma ve ileri derecede bir kınamaya işarettir.
Sonra, Allah değersiz bir şeyden onu yarattığını ve yeniden yaratmaya da kadir olduğunu hatırlatarak buyuruyor ki:
"Onu hangi şeyden yarattı? Bir damla sudan yarattı da onu biçimine koydu" Şu Rablerini inkâr eden kâfirleri Allah hangi değersiz, hor şeyden yarattı? Allah Tealâ onu hakir bir sudan yarattı, onu büyüttü ve kendi maslahatına uygun hale getirdi. Yaratılışı tamamlayıp hayatı süresince ihtiyaçlarına uygun organlarla tamamladı. Akıl, fikir, düşünce, güç ve Allah’ın nimetlerinden istifade etmesi için duyu organları ile güçlendirdi. Onları Allah’ın hoşlanmayacağı şeylerde değil, O’nu memnun edecek şeylerde kullanmalıdır.
"Sonra onun yolu(nu) kolaylaştırdı" Bu ya, anne rahminden kolaylıkla çıkıştan kinayedir ya da, şu ayette geçtiği gibi Allah Tealâ hayır ve şerri elde etme yolunu kolaylaştırdı. "Biz ona iki de yol gösterdik." (Beled, 90/10) ona hayır yolunu ve şer yolunu açıkladık. "Gerçek biz ona yolu gösterdik. İster şükredici, ister nankör." (Dehr, 76/3)
"Sonra onu öldürüp kabre soktu. Daha sonra, dilediği zaman da onu tekrar diriltecek" Yaratıp ona hayat imkânı verdikten sonra ruhunu kabze-dip ona saygı için örtüleceği bir kabre koydu onu, vahşi hayvanların ve kuşların yiyeceği şekilde yeryüzünde bırakmadı. Daha sonra dilediği zaman onu tekrar diriltecektir. Buna ba’s ve nüşûr denir.
"Gerçek (o insan Allah’ın) emrettiği şeyleri yerine getirmemiştir." Bu insan için bulunduğu duruma göre bir azarlama ve kınamadır. Kusursuz insan yoktur. Bazı insanlar küfürle kusur işlemişler, bazıları da isyanla, bir başkaları da kendisine uygun olan daha iyi ve daha üstünü yapma yerine aksini yaparak kusur işlemişlerdir. Ayet, insanın bu hali karşısında şaşkınlığı gösteriyor. Varlığına kendi nefsinde, göklerde ve yerde deliller bulunduğu halde yaratanını inkâr edebiliyor, Rabbinin nimetini inkâr edebiliyor, o nimetlere hamd ve şükürle, güzel karşılıkla muamele etmiyor, nimetleri kendisine nispet edebiliyor. Hidayet ve rüşdün delillerini, isyanın tehlikelerini idrak edebildiği halde Allah’a isyan edebiliyor. [URL="ada99:080.htm#_ftn17[17]
Ayetlerden Çıkan Hüküm Ve Hikmetler
Ayetler şu hususlara işaret etmektedir:
1- Kur’an-ı Kerim bütün insanlar için bir öğüt ve irşat kitabıdır. Dileyen Kur"an’dan öğüt alır, ondan yararlanır ve gereği ile amel eder. Bu da seçme hürriyetine delildir.
2- Kur’an Allah katında değerli bir kitaptır. İçindeki ilim ve hikmetten dolayı o, Allah katında şerefli sahifelere konmuş sabit, kadri yüce, bütün kirlerden arındırılmış, kâfirlerin kötü niyetlerine karşı korunmuştur. Allah’ın kendisi ile rasulleri arasında elçiler yaptığı meleklerin elleri ile taşınmıştır. O melekler Rableri katında değerlidirler, isyana bulaşmaz, kendilerini ondan uzak tutarlar, Allah’a mutidirler, Allah için yaptıklarında sadıktırlar: "Muhakkak o, elbette çok şerefli bir Kur’an’dır ki korunmuş bir kitaptadır. Ona tam bir surette temizlenmiş olanlardan başkası el süremez." (Vakıa, 57/77-79).
Umut
simdi hiç bu kadar uzun seyi okuyacak vaktim yok demek istedigini kIssa söyle (yaz)
Sizler hep böyle uzun yaziyorsunuz rica etsem cevaplarI kissa yapin birisi soru sordumu cevap uzun oldumu inanki bir kismi çok uzun diye okumak istemicek
Hoca
Uzun cevap dediğin bir Word sayfasıdır.
Kuran bilgisine 5 dk ayıracak vaktin olduğunda oku ve yorumunu bekliyorum
Umut
Sen çok büyük hata yapiyorsun ve Tefsirleri burda postaliyorsun Allah ayettini kendi aciklamIsdIr Tefsire kimsenen KIMSENIN ihtiyaci yok ne tefsiri. Allah tefsiri kuranda yapti o kendi ayettlerin acikliyandir.
وَلَا يَاْتُونَكَ بِمَثَلٍ اِلَّا جِئْنَاكَ بِالْحَقِّ وَاَحْسَنَ تَفْسٖيرًا
Diyanet Meali :
25.33 – Onlar sana hiçbir misal getirmezler ki (buna karşılık) sana gerçeği ve en güzel açıklamayı getirmiş olmayalım. (Ahsena Tefsir)
Elmalılı Hamdi Yazır Meali :
25.33 – Hem onlar sana her hangi bir mesel ile gelmezler ki mutlak biz sana hakkı ve tefsirin daha güzelini getirmiş olmıyalım.
Allah KURANDA acIklamayI yapandIr Insan degil.
Bida TEFSIR rica etsem postalama.
Bu Tefsirler yerine Kurandan Ispat getir. Yani Allah Acikladigi Kurandan.
Hoca
Tefsir nedir ? daha tefsir nedir öğrenmeden tefsir yapmaya çalışıyorsun.
Benim yaptığım islam alimleri yani müfessirlerden naklediyorum,
sen ise kendin ayetleri tefsir ediyorsun 🙂
Umut
Sözlükte "tefsir" ne demek?
1. Yorumlama.
2. Kuran’ın surelerini açıklayarak, görüşler ileri sürme ve bunları yazma, yorumlama.
3. Kuran’ın surelerini açıklayan yapıttefsir
Kaynak: nedir.com
Al sana tefsir bu demek . Iste bende diyorumki :
Allah ayettini kendi aciklamIsdIr Tefsire kimsenen KIMSENIN ihtiyaci yok ne tefsiri. Allah tefsiri kuranda yapti o kendi ayettlerin acikliyandir.
وَلَا يَاْتُونَكَ بِمَثَلٍ اِلَّا جِئْنَاكَ بِالْحَقِّ وَاَحْسَنَ تَفْسٖيرًا
Diyanet Meali :
25.33 – Onlar sana hiçbir misal getirmezler ki (buna karşılık) sana gerçeği ve en güzel açıklamayı getirmiş olmayalım. (Ahsena Tefsir)
Elmalılı Hamdi Yazır Meali :
25.33 – Hem onlar sana her hangi bir mesel ile gelmezler ki mutlak biz sana hakkı ve tefsirin daha güzelini getirmiş olmıyalım.
Allah KURANDA acIklamayI yapandIr Insan degil.
Bida TEFSIR rica etsem postalama.
sahabeyolunda
Allah hidayet etsin kardeşim.
Umut
ne demek istiyon,
YANLIS BIRSEY YAPTIGIMIMI SÖYLÜYORSUN ?
YADA
DOGRU NIRSEY YAPTIGIMIMI SÖYLÜYORSUN ?
Hoca
evet yanlış hem de ne yanlış
< Diyanet Meali :
25.33 – Onlar sana hiçbir misal getirmezler ki (buna karşılık) sana gerçeği ve en güzel açıklamayı getirmiş olmayalım. (Ahsena Tefsir)
Elmalılı Hamdi Yazır Meali :
25.33 – Hem onlar sana her hangi bir mesel ile gelmezler ki mutlak biz sana hakkı ve tefsirin daha güzelini getirmiş olmıyalım.
Allah KURANDA acIklamayI yapandIr Insan degil.
Bida TEFSIR rica etsem postalama. >
her mesajına bunları yapıştır ve büyük harflerle yazarak ve arak arkaya cevap verek forum kurallarına devamlı ihlal et olur mu
Senin bilgin sana bizim bilgimiz bize.
Sadace hidayet dileriz
Umut
ben MesajImi tekrarladIm niye ? cünkü o mesajdaki yazdigima cevap vermediniz.Ve forum kurallarInI bilmiyordum.Bidakine dikkat ederim.
Umut
burada iki tane konu acilmis birisini ben acmisim o birisini de Mucahid acmis o birindekinin aynisini yazmam olabilir cünkü ikisininde konusu ayni.
Hoca
< 25.33 – Onlar sana hiçbir misal getirmezler ki (buna karşılık) sana gerçeği ve en güzel açıklamayı getirmiş olmayalım. (Ahsena Tefsir)
Elmalılı Hamdi Yazır Meali : >
< 25.33 – Hem onlar sana her hangi bir mesel ile gelmezler ki mutlak biz sana hakkı ve tefsirin daha güzelini getirmiş olmıyalım.
Allah KURANDA açıklamayı yapandır insan değil. >
Furkan süresi 33. ayet
33- Hem onlar sana karşı herhangi bir mesel ile gelmezler ki, biz sana (onun karşılığında) doğrusunu ve tefsirin daha güzelini getirmiş olmayalım.
ELMALILI MEALİ VE TEFSİRİ
BAK mealini yazdığın merhum Elmalılı hoca ne demiş:
32-33- Yine o inkâr cılar Kur’ân ona hep birden indirilseydi ya, dediler ki
gereksiz bir itiraz, sanki Tevrat birden indirilmiş de Kur’ân da öyle olsa imiş.
Gerçek şudur ki, kanunun aslı olan icaz, yani benzerinin yapılamaz oluşu, tek
tek âyet âyet indirilmesi ile hepsi birden indirilmesi arasında fark edecek
değil; hatta parça parça indirilmesinin, onun bir benzerini yapma konusunda
kendilleri için faydaları da vardır.
Bu sebepten bu yüzden kalbine iyice yerleştirmek için böyle indirdik; böyle
ayrı ayrı cümle cümle indirmekle önce, belleğe alınması sağlam olacak. İkincisi,
peyderpey olaylara göre inişinde mânâ yönünden daha fazla bir görüş ve derinlik;
hem teorik, hem pratik bir kıymet ve güç bulunacak. Üçüncüsü, her yeni inen
yıldız ile ayrıca bir meydan okuyup ç ekişmeden aciz bırakılarak her defasında
yeni bir kalp kuvveti verilecek. Dördüncüsü, nasih ve mensuh ile zamanına göre
hüküm koymayı, açıklamanın ve tefsirin çeşitli usul ve kuralları öğretilecek…
Bu şekilde ve benzersiz bir tertil ile tertil eyled i k; ağır ağır, güzel bir
okuyuşla okuduk. Hem sana herhangi bir mesel ile gelmezler ki, yani mesel
denecek derecede ilginç herhangi bir soru veya hal ile gelmezler ki mutlaka biz
sana (onun karşılığında) doğrusunu ve tefsirin daha güzelini getirmiş olmayalım.
İşte hepsinin toptan ve birden indirilmemesinde bir de bu fayda vardır.
silversoul
euzu besmele ”oku”rken yazili bir yerden okumamiz gerekmiyor. Dua okumak için duayi ezbere bilmemiz yeterlidir. Okumak sadece yaziyi okumakla sinirlandirilamaz. okumak ogrenmektir uygulamaktir. bir futbol macinda oyunu okudu derler ama boyle konuda hep dar acidan bakarlar.
silversoul
Aziz karddslerim kuranda ikizli anlatim vardir. bir ayet bircok manayi kapsayabilir. velevki ben bir ayetten bir anlam cikaririm baskasi baska anlamlar cikarir. Kur an kesinlikle sinirlandirilamaz bütün zamanlari kapsar.
Emrolundugun gibi dosdogru ol
bu ayetten herkes farkli ve doğru anlamlar.cikarabilir.
iste tefsirler farkli bakis acilarini gormemizi saglar. bizim anlamadigimiz bir ayeti baskasi anlamis olabilir.
yesil agactan bir ates olusturduda siz ondan tutusturup duruyorsunuz
burada solunumdan bahsediyo olabilir solunum yanma olayidir agac oksijen yapar
normal tutusturmada olabilir
Arapça ve Arapça deyimleri bilmeden sagdan soldan duyduklarinizla yorum yazmayin tefsir yazan insanlar degerli alimlerdir forumlarda heva ve hevesine gore atip tutanlar degil
İmam kurtubi seyyid kutub said nursi gibi degerli alimlerdir.
Umut
Elmalılı hocanIn ne dedigi umrumda degil. Mum sen gine ve hepki gibi doğru dürüst cevap veremiyorsun.
Ben parça parça indirilmesine bir şey demedimki .Silver sana gelince. Oku emri biyerden okumak demektir yani evet ezberede okunur ama burda hangisi daha uygun oldugun acIkTIr ve bu okuma emri sadece Peygamberemi emredilmis . Tek Peygambere degilse KuranI herkesmi ezbere biliyor ki ezbere okusun.
Tüm Insanlara emredilmisdir bu ve herkes ezbere bilmiyor KuranI.
merhaba
Umut sen dini eğitim aldın mi
Aldiysan kimden aldin?
Umut
İnsanların Dini öğrenmek için Allahın indirdiği Zikr(Kuran) ve Allahın yardımı yeter.