Kendisine yapılmasını istemediğin bir şeyi mümin kardeşine yapma – hadis

Kendisine yapılmasını istemediğin bir şeyi mümin kardeşine yapma – hadis

find
Kendisine yapılmasını istemediğin bir şeyi mümin kardeşine yapma hadisi

BAŞKALARINI DÜŞÜNMEK

Peygamberimiz (sav) buyurdular: Sizden biriniz kendi nefsi için sevip istediğini kardeşi için de istemezse imanı kemale ermez. (Buhari, İman, 7; Müslim İman, 71)

Hadisin Açıklaması:
Filozoflar Ahlakın kaynağı olarak Sana yapılmasını istemediğin şeyi sen de başkalarına yapma prensibi olarak görürler. Hz. İsa (as) da Güzel ahlakı ahlaksızdan öğrendim. Ahlaksızın yaptığını hoş görmedim; ben de aynısını bir başkasına yapmadım demiştir. İlim ve hikmetin kaynağı ya vahiydir veya ilâhî ilhamlardır. Dolayısıyla ilmi ve hikmeti insan kalbine ilham eden yüce Allah’tır. Söyleyenin Müslüman veya gayr-i Müslim olması fark etmez. Zira insandır ve Allah’ın kuludur. Yüce Allah kullarının imanına bakmadan onların her nevi isteklerine cevap vermektedir. İnsanların bedensel ihtiyaçlarını gideren Allah, onların ruhânî ihtiyaçlarını da isteklerine göre gidermektedir.

Peygamberimiz (sav) de ilhâm-i ilâhi ile kalbine gelen hakikatleri ihtiyaca göre sahabelerine anlatmış, onlar da bize kadar ulaştırmışlardır. Bu hadis-i şerifte peygamberimiz (sav) ahlakın temel kuralını bildirmiş, güzel ahlakın da imanın kemaline sebep olduğunu ayrıca haber vermiştir. İnsanın kendisi için istediğini ve sevdiğini bir başkası için de istemesi ve sevmesi onun kalbinin temizliğine ve başkalarını da kendisi gibi sevdiğine delildir.

Bir diğer husus da insan başkasına nasıl davranıyorsa onlardan öyle karşılık görür. Öyle ise insan kendisine nasıl davranılmasını istiyorsa kendisi öncelikli olarak öyle davranmalıdır. Hak etme ve layık olma insanın kendisinden kaynaklanan bir erdem ve fazilettir.

Hadis-i şerifi izah eden İslam bilginleri bir kimse kendisi için sevdiğinin benzerini Müslüman kardeşi için sevmedikçe imanı kemâle ermez buyurarak bunun imanın gereği değil, imanın kemalinin gereği olduğunu belirtmişlerdir. İmam Nevevi hadisin şümulüne mü’min olmayanların da girdiğini belirterek mü’min kendisi için sevip istediğini kâfir için de sevip ister. Müslümanın imanının devamını istediği gibi, kâfirin de İslam nuru ile kurtulmasını sever ve ister. Bunun için kâfirin hidâyeti için dua etmesi müstehaptır (Nevevi, Şerh-u Hadis-i Erbaîn, 155) demiştir. Bir müslümanın kendisi için sevip istediğini mü’min kardeşi için de sevip istemesi kalbinde hile, aldatma, kin, düşmanlık ve haset bulunmadığına delildir.

Peygamberimiz (sav) Ebu Zer’e (ra) Ey Ebu Zer! Ben seni zayıf biri olarak görüyorum. Kendim için sevip istediğimi senin için de sevip istiyorum. İki kişiye dahi olsa emir olma. Yetimin malının velâyetini de kabul etme (Müslim, İmare, 17) buyurmuşlardır. Bu peygamberimizin (sav) Ebu Zer’in hayrını istemesindendir. Bir müslümana nasihat etmek ve onun hayrını istemek kendisi için yapılmasını istenen en güzel şeydir.

Tercümanü’l-Kur’ân İbn-i Abbas (ra) Ben Allah’ın kitabından okuduğum bir âyetin anlamını bütün insanların bilmesini isterim. İsterim ki benim bildiğimi bütün insanlar da bilsinler. (Câmiu’l-Ulum ve’l-Hikem, 115) Yine İmam-ı Şafi (ra) Arzu ederim ki, insanlar benim bildiklerimi bilsinler de varsın ondan bana bir harf bile nispet edilmesin demiştir. (Câmiu’l-Ulum, 115)

Peygamberimiz (sav) Birbirlerini sevmeleri, birbirlerine merhamet etmeleri bakımından mü’minler bir vücudun azaları gibidir. Herhangi bir organ rahatsızlanırsa vücudun diğer azaları da ona iştirak eder (Buhari, Edeb, 27; Müslim, Birr, 66, 67)

Bu hadis imanın artıp eksildiğine, kuvvetlenip zayıfladığına delil olduğu gibi, imanın kemalinin salih ameller ile olduğuna da işaret eder.

Hadis-i şerifin sosyal hayata bakan yönüne nazar ettiğimiz zaman insanın kendi nefsini ve menfaatini düşünmemesi beraber yaşadığı insanları ve toplumun huzur ve güvenini düşünerek hareket etmesi gerektiğini anlamamız mümkündür. Bediüzzaman Said Nursi (ra) Heyet-i içtimaiye-i İslamiyeyi yani Müslümanların sosyal hayatını çok çark ve dolapları bulunan bir fabrikaya benzetir. Fabrikanın bir çarkı bozulsa ve geri kalsa veya bir başka çarka tecavüz etse, makinenin mihanikiyeti ve düzeni bozulur. Bunun için İttihad-ı İslam ın şart olduğunu ifade eder. Bu sebeple Müslümanların şahsî kusurlara bakmamaları gerektiğini belirtir.

Müslümanların birliği, Müslümanların birbirlerinin kusurlarına bakmayarak güzel seciye ve yüksek ahlaka, ulvî duygulara sahip olmalarıyla mümkündür. Bu da ancak mükemmel bir iman ve yüce himmet sahibi olmaya bağlıdır. Bediüzzaman Bir mü’minin eğer ben ölürsem milletim sağ olsun. Çünkü milletimin içinde bir hayat-i bâkıyem var diyerek bütün Müslümanların saadetine ve İslam milletinin yücelmesi için çalışmalıdır der.

Bediüzzaman hazretleri Bir adamın kıymeti himmeti nispetindedir. Kimin himmeti milleti ise, o kimse tek başıyla küçük bir millettir demektedir. İnsanlar Nefsî, nefsî demekle ve milletin menfaatini düşünmemekle, menfaat-i şahsiyesini düşünmekle, bin adam, bir adam hükmüne sukut eder diyen Bediüzzaman, Hz. Ali’nin (ra) Kimin himmeti yalnız nefsi ise, o insan değil. Çünkü insanın fıtratı medenîdir. Ebnâ-yı cinsini mülâhazaya mecburdur. Hayat-ı içtimaiye ile hayat-ı şahsiyesi devam edebilir sözünü naklederek İnsan fıtratıyla medeniyetperverdir. Menfaat-i şahsiyesine hasr-ı nazar eden, insanlıktan çıkar, masum olmayan cânî bir hayvan olur diyerek insanın ancak topluma hizmet etmekle mükemmel bir insan olabileceğini ifade eder. (Hutbe-i Şâmiye, 1996, s. 64-65)

Bir insanın kendisi için sevip istediğini mü’min kardeşi için de sevip istediği zaman imanı kemâle ererse, kendisi için sevip istediğini toplum için sevip ister ve toplumun refahına çalışırsa ne derece imanca terakki ve tekâmül edeceği daha iyi anlaşılır.

M. Ali KAYA


Kendin İçin İstemediğin Şeyi Mümin Kardeşine Yapma hadisi şerif açıklaması

find
Kendin İçin İstemediğin Şeyi Mümin Kardeşine Yapma

Ben küçükken Rahmetli babam bize hep şöyle nasihat ederdi:

Oğlum, eğer sen kendine bir hali yakıştırmıyorsan, başkalarına da o hali yakıştırma. Eğer senin kendine saygın varsa başkalarına da saygılı ol. Eğer sen birine kötü bir söz söylersen bil ki allah- u Teâlâ; ya o insanın kalbine ya da başka birinin kalbine, sana o sözü söyleyecek cesareti koyacaktır ve o söz sana geri dönecektir

Gerçekten de hayat bumerang gibidir. Yaptığımız hatalar, işlediğimiz günahlar, yaptığımız zulümler, mutlaka bize bir şekilde geri gelecektir.

Elbette insanoğlunun bu dünyada yaptıklarının asıl hesap yeri ahiret yurdudur. Bunda kimsenin şüphesi yoktur. Ama Cenab-ı Hakkın hikmeti ve kullarına karşı merhametinin gereği bir kısım hatalarımız bu dünyada karşımıza çıkar. Ayet-i kerimede şöyle buyrulur:

İnsanların bizzat kendi işledikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu, ki Allah yaptıklarının bir kısmını onlara tattırsın; belki de (tuttukları kötü yoldan) dönerler (Rum: 41)

Demek ki, Allah azze ve celle, bizi bu dünyada başımıza gelen hallerle uyarmak istemektedir ki, durup düşünelim Bunlar benim başıma neden geldi diye muhasebe yapalım. Çünkü insanoğlu ancak başına kötü bir olay gelince dönüp kendine bakmayı akıl eder.

İşte bu hikmetle allah-u Teâlâ işlediklerimizin bir mislini bu dünyada tattırır. Öyleyse bize düşen odur ki, başımıza gelmesini istemediğimiz bir şeyi bir başkasına yapmayalım.

Peygamberimiz sallAllahu aleyhi vesellemin dikkat çeken şöyle bir hadisi şerifi var: effu teeffu nisaiküm yani Siz iffetli olun (ve başkalarının kadınlarına yan bakmayın ki) sizin kadınlarınız da iffetli olsunlar ve kimse onlara kötü niyetle bakmasın

İmam Şafii bu hadisi de içine alan şöyle bir şiir yazmıştır:
Siz başkalarının kadınlarına karşı iffetli olun ki, sizin kadınlarınız da kendi mahremlerinizde iffetli olsunlar. Ve Müslümana yakışmayan fiillerden uzak durun.

Zira zina borçtur. Eğer siz borçlandıysanız, olur ki sizin ehli beytinizden birileri vefa gösterip sizin borcunuzu ödeyebilir

Bu aksülamel veya geri dönüşüm sadece zina için değildir, elbette, hayatın tüm alanlarında vardır. Esasında insanlar yaptıkları veya söyledikleri çirkinliklerin hepsi için bu pencereden bakarak dikkat etmelidirler.

Eğer siz, başkalarını çekiştiriyorsanız biliniz ki, başkaları da sizi çekiştirecektir. Gerekçeniz ne olursa olsun, eğer siz başkalarının ayıplarını ifşa ediyorsanız, sizin de ayıplarınız – ki muhakkak vardır, onlar da- insanların diline düşecektir. Eğer siz başkalarının mahremiyet alanına girerseniz sizin de mahreminiz çiğnenecektir. Bu sünnetüllahtır yani Allah’ın âdetidir.

allah-u Teâlâ başkalarına yaptıklarımızı bizim de başımıza getirir ki, bu başkalarına ibret olsun. Böylece hiç kimse kendisine yapılmasını istemediği bir şeyi başkasına yapmasın.

Şimdiki dilde buna empati deniliyor. Yani başkasının yerine kendimizi koymak. Bu güzel bir sözdür. Başkasının yerine kendimizi koyabilsek çoğu yaptığımız hataları yapmayız sanırım.

Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
Bir kimse Îsâ aleyhisselâm’a gelerek:
Ey hayır ve iyiliklerin muallimi! Bir kul, Allâh Teâlâ’ya karşı nasıl takvâ sahibi olur? diye sordu.
Îsâ aleyhisselâm:
–Bu kolay bir iştir: Allâh Teâlâ’yı cân u gönülden hakkıyla seversin, O’nun rızâsı için gücün yettiğince sâlih amellerde bulunursun, bütün Âdemoğullarına da, kendine acır gibi şefkat ve merhamet gösterirsin! cevâbını verdi. Sonra da şöyle buyurdu:
–Sana yapılmasını istemediğin bir şeyi sen de başkasına yapma! O zaman Allâh’a karşı hakkıyla takvâ sâhibi olursun! (Ahmed, ez-Zühd, s. 59)

Eğer bize yapılmasını istemediğimiz bir şeyi yapmazsak birçok günahları işlemeyiz. Mesela hiçbirimiz kendi kızımız, kız kardeşimiz veya yakınımızın namusuna göz dikilsin istemeyiz. Bunu yapanı belki kanuni yollara başvurmadan, hapse girmek pahasına, kendimiz cezalandırırız.

Öyleyse başkasının kızı, kız kardeşi veya yakınıyla nasıl haram işleyebiliriz? Kötü yola düşmüş diye hor görülen kadınlar da birilerinin kızı, kız kardeşi değil mi?

Ülkemizde kötü mekânları işletenler ve oralara müşteri olanlar, aynı hâlin kendi kızlarının, kadınlarının başına gelebileceğini düşünmezler mi?

Unutmayalım ki Allah Resulü kendisinden zina etmek için izin isteyen gence, kiminle edeceksin diye sormadı.

Cüleybib adlı bu gence tek bir şey sordu:
Söyle bakalım. Bir başkasının senin annenle zina etmesine razı olur musun?
Genç:
Canım feda olsun, hayır, olmam deyince de:
Zaten hiç kimse annesiyle zina edilmesine razı olmaz dedi ve devamında aynı soruyu kızı, kız kardeşi, halası, teyzesi için de tekrarladı. Gencin her seferinde:
Canım feda olsun, hayır demesi üzerine onun aklını vardırmak için aynı yorumu tekrar etti:
Hiç kimse de razı olmaz

Bu konuşmanın sonunda artık gencin izin isteğinde ısrar etmesi mümkün değildi. Çünkü Cüleybib’in kabarmış olan nefsani hisleri, ikna olan aklı ve empati duygusu karşısında geri çekilmişti. Peygamberimiz sallAllahu aleyhi vesellemin elini bu gencin göğsüne koyup,

Allah’ım! Onun günahını bağışla, kalbini temizle ve namusunu muhafaza buyur diye dua etmesinden sonra, bu genç, önceki hayatına dönmedi.

Allah Resulü, bu gence kız vermeyen sahabesinden birine elçi göndererek kızını istedi ve Cüleybib’i evlendirdi. Bir muharebede şehid düşen Cüleybib, samimi tevbesi sayesinde artık Allah Resulünün başucuna gelip:
Cüleybib benden, ben de Cüleybib’denim diyeceği bir makama erişmişti. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5/256-257)

İşte Allah Resulünün insan terbiyesi ve işte onun huzurunda yapılan bir tevbenin güzel neticesi. Allah azze ve celle cümlemize böyle samimiyet nasip eylesin.

Muhammed Zahid Yıldız


kendine yapilmasini istemedigin bir seyi baskasina yapma, kendine yapilmasini istemedigin bir seyi baskasina yapma hadis, kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma

Yorum yapın

1melek.com petinya.net Kompozisyon/ !function(){"use strict";if("querySelector"in document&&"addEventListener"in window){var e=document.body;e.addEventListener("mousedown",function(){e.classList.add("using-mouse")}),e.addEventListener("keydown",function(){e.classList.remove("using-mouse")})}}();