Hesapsız cennete girmek
maximilian
< Namaza Daha Var,Sonra Kılarsın!
İnsanın üzerinde nefsin öyle hileleri vardır ki, eğer biraz uyanık olmazsa, aynı saf bir kimse nasıl kolayca aldatılabiliyorsa, şeytan ve nefiste insanı öylece aldatırlar.
Nefis insana, Daha ezana vakit var, vakit yaklaşsın öyle abdest alırsın diye telkinde bulunur. Halbuki gidip abdestini alsa, ezan okunduktan sonra rahat rahat gidip namazını kılabilir.
Ezan okunduğu zaman, Zaten sen gidip ihtiyaçlarını görüp abdest alana kadar, namaz biter. Onun için acele etme. Daha vakit var, sonra kılarsın diye diye, önce cemaatten alıkoyuyor, sonra da namazı kaçırmasına sebep oluyor.
Onun içindir ki, Peygamber Efendimiz (sav): Abdest, mü’minin silahıdır buyurmuştur. Halbuki insanın düşmanı kendisinin arkasına düştüğünde, eğer onda silah olduğunu bilirse, nasıl saldırmaya korkarsa, işte abdest de mü’minin silahı olduğu için şeytan daima insanı silahsız bırakmak için gayret sarf eder.
Onun için İslâmi görevlerimizi dâima ön planda tutmamız lazımdır.
Müezzinin ne diyor?
Geçmiş sohbetlerimizde de söyledik. İbn-i Abbas (ra) büyük bir âlimdir. Bunun için Hz. Ömer (ra) genç olmasına rağmen daima yaşlı âlimlerin içinde, İbn-i Abbas’a yer verirdi. İşte bu İbn-i Abbas (ra) bir gün sahabelerle otururken, ezan okunmaya başladı. İbn-i Abbas öyle şiddetli ağlamaya başladı ki cübbesi sanki su dökülmüş gibi ıslandı.
Sahabeler de ağlamaya başladı. İbn-i Ali (ra) ona dedi ki: Ey Resulullah’ın amcasının oğlu, biz, sen ağladığın için ağlıyoruz. Peki sen niçin ağlıyorsun?
İbn-i Abbas (ra) dedi ki: Biliyor musunuz müezzin ne diyor? Sahabe-i kiramlar: Müezzinin ne dediğini bize söyle ya İbn-i Abbas! dediler. Şöyle buyurdu: Müezzin, ALLAH-u Ekber dediği zaman ey meşgul olan insanlar! İştigal ettiğiniz işleri bırakın ve ezana dönün, sizin için en hayırlı amel olan namaza gelin demektedir.
Eşhedu en lâ ilahe illellah’ dediği zaman; Gökleri ve yeri ve onların içerisinde bulanan melekleri, size haber verdiğime şahit yaptım demektedir.
Eşhedu enne Muhammeden Resulullah’ dediği zaman; bütün peygamberleri ve Peygamber Efendimiz (sav)’i size günde beş sefer haber verdiğime şahit yaptım demektir.
Hayya ale’s salah’ dediği zaman; ALLAH-u Zülcelâl bu dini ve namazı size kaim etti. Öyleyse bu dini ve namazın gereklerini yerine getirin demektedir.
Hayya ale’l felah’ dediği zaman; ALLAH-u Zülcelâl’in rahmetine girin ve hidayet hazinesinden payınıza düşeni alın demektir.
Son olarak ALLAH-u Ekber’ dediği zaman, namaz olmadan, yapılan işler haramdır demektir.
Lâ ilahe illALLAH’ dediği zaman ise; bu emanet, yedi kat yerin ve yedi kat göğün emanetidir. İster yerine getir, istersen yerine getirme! demektedir.
Müezzin ister bunun manasını bilsin, isterse bilmesin, her zaman ezan okuduğunda, bizleri bu mana ile ALLAH-u Zülcelâl’e çağırmaktadır. Onun için ezan okunduktan sonra, ALLAH-u Zülcelâl’in İslam dininin direği kıldığı namaza koşmak lazımdır.
Şöyle bir düşünürsek; bizi aynı anda on kişi davet ederse, biz bu on kişinin arasında en kuvvetli, en şerefli ve en büyük kimse, onun davetine iştirak ederiz. İşte, ALLAH-u Zülcelâl de bizi kendi huzuruna çağırdığı zaman, bütün dünya işlerimizi bırakarak, onun çağrısına koşmamız lazımdır.
Bir Münadî Seslenir; Kurtulanlar Nerede?
Tabii dediğimiz gibi ahiretin mükafatı vadelidir. Hemen karşımıza gelmiyor, fakat kıyamet gününde, bütün insanlar bir araya toplandığı zaman, bir münadi (tellal) şöyle çağıracaktır: Fazilet ehli nerededir? Bunun üzerine, bir gurup insan diğerlerinden ayrılacak, cennet-i alaya yöneleceklerdir. Melekler onları karşılayarak diyecekler ki: Nereye gidiyorsunuz? Onlar da: Cennete gidiyoruz diyeceklerdir.
Yine melekler; Peki hesaplarınız görülmeden önce mi gidiyorsunuz? diye soracaklar; Onlarda: Evet! Hesaptan önce diye cevap vereceklerdir. Melekler şöyle soracaklardır; Sizin dünyada ameliniz neydi ki? Bu kıymetli olan hâli elde ettiniz
Biz, dünyada bize kötülük yapan kimseleri affederdik. Kötülüklerine karşı iyilikte bulunurduk. Yaptıkları cahilliklerine karşılık halim (yumuşak huylu) davranırdık diye cevap vereceklerdir.
O zaman melekler; Cennet size helal olsun! Haydi girin cennete diyeceklerdir.
Yine bir münâdi: Sabır ehli nerededir? diye çağıracak; bir gurup insan diğerlerinden ayrılarak cennet-i alaya yöneleceklerdir.
Melekler bu kimseleri karşılayarak; Nereye gidiyorsunuz? diye soracaklar; Onlar da: Cennete gidiyoruz! diyeceklerdir. Melekler; Peki hesaptan önce mi gidiyorsunuz? diye sorduklarında da: Evet! Hesaptan önce cevabını vereceklerdir.
O zaman Melekler: Sizin dünyada ameliniz neydi? Hangi amelle bu şekilde cennete gidiyorsunuz? diye soracaklar. Onlar da: Günahlar karşımıza geldiği zaman, nefsimizin istemesine rağmen, ALLAH rızasını kazanmak için yapmaz sabrederdik diyecekler.
Şunu bilmemiz lazımdır ki günaha karşı sabırlı olmak kolay bir şey değildir.
Devamla onlar: Yine karşımıza bir ibadet geldiği zaman (yerine getirmek için) onun üzerine de sabrederdik. Uykusuzluğu, arkadaşlarla keyfi sefa yapmayı, nefsi rahatlandırmayı bir tarafa bırakarak, ALLAH’ın ibadetini tercih ederek, sabrediyorduk diye cevap verecekler; Melekler de: Cennet size helal olsun haydi girin! diyecekler.
Yine bir münadi: ALLAH-u Zülcelâl’in komşuları nerede? diye çağıracaktır. Bir grup insan diğerlerinden ayrılarak cenneti âlâya yönelecekler, melekler onları karşılayarak; Nereye gidiyorsunuz? diye soracaklar. Onlar da: Cennete gidiyoruz diye cevap verecekler. Melekler: Peki hesaptan önce mi? diye sorduklarında: Evet hesaptan önce diyeceklerdir.
Melekler: Sizin dünyada ameliniz neydi? diye sorduklarında; şöyle cevap vereceklerdir:
Biz dünyada birbirimizi ALLAH için sever ve ziyaret ederdik. ALLAH için birbirimize yemek verirdik. Melekler: Cennet size helal olsun! Haydi girin diyeceklerdir.
Hatta bu, ALLAH’ın komşuları daha özeldir. Makamları daha yüksektir. ALLAH-u Zülcelâl’in yanında çok kıymetli oldukları için ALLAH’ın komşuları diye çağırılırlar.
İnsanlar nasıl dünyada birbirleri ile ticaret yapıyorlarsa; mü’minler de kendi aralarında daima kâr ve zarar ticareti yapmaktadırlar. Yukarıda geçtiği üzere fazilet ehli demişlerdir ki; Bize kötülük yapanlara biz iyilik yapardık. Cehaletle davrananlara halim olarak davranıp onları affediyorduk.
Ahiret Kazancı İçin; ‘İyi Niyet’
İşte bunlar, birbirleri ile ticaret yapmaktadırlar. Birisi kar yaparken, diğeri de zarar etmektedir. İnsan daima ALLAH-u Zülcelâl’in emir ve nehiyleri doğrultusunda hareket ederse, manevi olarak kâr elde eder. Hatta, yalnızca kalben bu emir ve nehiylere meyletse, yine aynı şekilde kâr elde eder.
Kim kalben; ALLAH-u Zülcelâl bütün mümin kardeşlerimi affetsin, merhamet etsin, bana verdiği nimetleri onlara da versin derse; diğer insanlar da bunun tam tersine davranırlarsa, kalben mümin kardeşine dua eden kimseler kar elde eder, kalben mümin kardeşine kötülük isteyen de zarar eder.
Onun için daima mümin kardeşlerimizi ALLAH için sevmemiz, hatta hiç namaz dahi kılmasalar, üzerlerinde bulunan iman nuru için sevmemiz lazımdır. Daima mümin kardeşlerimize halim, güzel ahlaklı ve güler yüzlü davranmamız lazımdır. Böyle olduğu zaman onlardan daima kâr elde ettiğimiz gibi, onlar bize bu şekilde davranmazlarsa; bizim günahlarımızı yüklenerek zarar görürler.
Peygamber Efendimiz (sav) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır; Güzel ahlak, ALLAH’ın rahmetinden bir iptir. Ve kendi sahibinin boynundadır. Bu ipin ucu da bir meleğin elindedir. O melek o kimseyi daima hayırlara doğru çeker. Hayır da sahibini cennete götürür. Kötü âhlak ise; ALLAH’ın gazabından bir iptir. Ve kendi sahibinin boynundadır. Bu ipin ucu da şeytanın elindedir. Şeytan o kimseyi daima günahlara doğru çeker. Günah da sahibini cehenneme götürür."
Onun için elimizden geldiği kadar bütün müslümanlara güzel ahlakla; hilmle ve güler yüzle, şefkatli ve merhametli olmamız lazımdır. Ahiret kazancı için bunlar çok önemlidir.
Biz ne kadar birbirimize yardımcı olur ve birbirimizi nasihatlerle ve ikazlarla ALLAH’ın yolunda tutmaya çalışırsak, ALLAH-u Zülcelal de inşALLAH bizlere o kadar merhameti ile muamele edecektir.
ALLAH-u Zülcelâl hepimize kendi razı olacağı şekilde salih ameller nasip etsin ve kendi fazlı keremi ile af ve mağfiret etsin. İnşALLAH-u teala. (Amin) >
——————– ——————- ———————- ———— ————————
Cevap: hesapsız cennete girmek
HADİE
yüce Allahın emir ve yasaklarına uymak ve ibadetleri kusursuz yapmaya çalışmak hiçte zor bir şey değil aslında sadece gerekli zamanı ayırmak ve sammimi davranmak hesapsız insanı cennte götürecektir
cennete girmek için dua, cennete girmek için, cennete girmek