Allahtan korkmak ne demektir
Hafız Taha
Selamun Aleykum Müslüman kardeşlerim bu sorun mu değilmi bilmiyorum ne zamandan beri var bir ilahi dinlesem Allah – Peygamber ismi kabe resmi falan görsem feci bir şekilde ürkülüyorum böyle böö diye azrail sıcrayacak canımı alacak gibi oluyor hazırlıklı degilim ondanmıdır nedendir bu yorumlarınızı bekliyorum.
Dua ve selam ile salıcakta kalın.
Cevap: Allahdan Feci Bir Şekilde Korkuyorum
Şema
Allahtan korkmak, bir zâlimden korkmak gibi değildir. Bu korku, saygı ve sevgi ile karışık olan bir korkudur.
Âşıkların mâşuklarına karşı yazdıkları şiirlerde, böyle korku içinde olduklarını bildiren beyitleri az değildir. Mâşukunu kendinden pek yüksek bilen bir âşık, kendini o sevgiye lâyık görmiyerek, hislerini böyle korku ile anlatmaktadır. İnsan, sevdiği kimseyi, herhangi bir şekilde üzmekten korkar. Allahü teâlâyı ise, herkesten çok sevmek lâzımdır. Allahı çok seven bir kimse, herhangi bir yanlış iş yapıp, O’nu üzerim diye çok korkar. Bizleri yoktan var eden ve çeşitli ni’metler ihsân eden Rabbimizi elbette çok sevmek lâzım olduğu gibi, bu sevgiyi kaybetmekten de çok korkmak lâzımdır. Allahtan korkmak büyük derecedir.
Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyuruluyor ki:
(Allah indinde en kıymetliniz, O’ndan en çok korkanınızdır.) [Hucurât 13]
(Allahtan korkun! Biliniz ki Allahın azâbı çok çetindir.) [Bekara 196]
(Allahtan korkun ki, kurtuluşa eresiniz.) [Mâide 100]
Allahtan korkmanın önemi
Âlimler ve ârifler buyuruyor ki: Allahtan korkanın kalbi hikmetle dolar.Kalbinde Allah korkusu bulunmayan kalbler harap olmuştur. Allahtan korkmanın alâmeti, kendini hasta görüp, ölüm korkusuyla bütün isteklerinden kaçınmaya çalışmaktır.Allahtan korkan kimse, Allahü teâlânın rahmetinin çok bol olduğunu bilir.
Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyuruluyor ki:
(Kim günah işler veya kendine zulmeder, sonra pişman olup, mağfiret dilerse, Allahı çok affedici, çok merhametli bulur.) [Nisâ 110]
(Allahın rahmetinden ümidinizi kesmeyin; çünkü kâfirlerden başkası, Allahın rahmetinden ümidini kesmez.) [Yûsüf 87]
Allahü teâlânın azâbı şiddetli olduğu gibi, rahmeti daha boldur.
Hadîs-i şerîflerde buyuruluyor ki:
(Rabbinizden bahsedince, korku verecek şey söylemeyin!) [Beyhekî]
(Allahı kullarına sevdirin ki, Allah da sizi sevsin!) [Taberânî]
(Eğer kul, Allahın ne kadar affedici olduğunu bilseydi, haram işlemekten çekinmezdi. Azâbının da ne kadar şiddetli olduğunu bilseydi, hep ibâdet eder, hiç günah işlemezdi.) [Nesefî]
(Günah işlemiyen olsa, Allahü teâlâ günah işliyecek kimseler yaratır, sonra onları mağfiret ederdi. Zîrâ Allahü teâlâ, gafûrur rahîmdir.) [Taberânî]
İnsanları Allahın rahmetinden ümitsizliğe düşüren, onlara zorluk gösteren bir kişiye, Kıyâmet günü Allahü teâlâ, (Sen kullarıma rahmetimden ümit kestirdin. Bugün sen de rahmetimden mahrûmsun) buyuracaktır.
Peygamber efendimiz de buyurdu ki:
(Allahın rahmetinden ümit kestirip [dinden] nefret ettirene la’net olsun!) [Şir’a]
Allahın rahmeti, dünyada mü’min-kâfir herkesedir. Âhırette, kâfirlere rahmetin zerresi yoktur. (Rahmetim herşeyi kaplamıştır) buyurulduktan sonra, (Rahmetim, benden korkup, haramlardan kaçan ve zekâtlarını veren ve Kur’ân-ı kerîme inananlar içindir) buyuruluyor. (A’râf 156)
(Havf ve recâ [korku ile ümit] arasında bulunan mü’min, umduğuna kavuşur, korktuğundan emîn olur) Hadîs-i Şerîfini düşünmeli, Allahü teâlânın azâbından korkup, rahmetinden de ümit kesmemelidir! (Tirmizî)
Bir insan ne kadar büyük günah işlerse işlesin, Allahın rahmetinden ümidini kesmemelidir. Hatta azılı bir kâfir bile tevbe edip "La İlahe illAllah Muhammedün Resulullah" dese, bütün günahları affolur, tertemiz bir insan olur. Yani dünyada iken Allahın affetmediği günah yoktur. Tevbe edince şirki yani kâfirliği de affeder. Öldükten sonra kâfirlere af yoktur. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (Allahın rahmetinden ümidinizi kesmeyin! Allah bütün günahları affeder.) [Zümer 53]
Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ, kıyamette buyurur ki: "Dünyada iken bir gün beni hatırlayıp ananı, benden bir kerecik korkanı, Cehennemdem çıkarın") [Tirmizî]
(Kâfir Allahın rahmetinin çokluğunu bilseydi, cennetten ümid kesmezdi.) [Buharî]
Azabı Şiddetlidir
İbadet yapmamak, günahlardan kaçmamak insanın kalbini karartır, zamanla küfre sokar. Yani kâfir olur. Ebedi Cehennemde kalır. Günahların hepsi Allahın emrini yapmamak olduğundan büyüktür. Hadis-i şerifte, (Çok küçük bir günahtan kaçmak, bütün cin ve insanların ibâdetleri toplamından daha iyidir.) buyuruluyor. Tevbe edilmiyen günaların cezası verilirse, bu cezaya katlanmak çok zordur. Allahü teâlânın gazabı günahlar içinde saklıdır. Bir günah yüzünden büyük azaba maruz bırakabilir. Yüz bin sene ibâdet eden makbul bir kulunu ebediyyen Cehenneme koyabilir. Mesela iyi yüz bin sene itaat eden İblis, kibredip secde etmediği için sonsuz olarak Cehennemlik oldu. Âdem aleyhisselamın oğlu, bir adam öldürdüğü için ebedi Cehennemlik oldu. Her duâsı kabul olan Belam-ı Baura, bir günaha meylettiği için imansız gitti. Karun zekât vermediği için malı ile helak oldu.
O hâlde her günahtan kaçmaya çalışmalıdır. Günah işleyince de ümitsizliğe kapılmamalı, hemen tevbe etmelidir. Mümin hem Allahın rahmetinden ümidini kesmemeli, hem de Ondan çok korkmalıdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Müminin kalbinde korku ile ümit varsa, Allahü teâlâ onu umduğuna kavuşturur, korktuğundan da emin eder.) [İbni Mace]
Yani bir mümin, Allahın azabından korkar, rahmetinden de ümidini kesmez, haramlardan kaçıp ibadelerini yapmaya çalışırsa Cennete gider. (K. Saadet)
İnsan ne kadar çok günahkâr olursa olsun Allahın rahmetinden ümidini kesmemelidir! İmanı olan kimse, er-geç mutlaka Cennete girecektir. Kur’an-ı kerimde buyuruluyor ki:
(Allahın rahmetinden ümidini kesen, dalalet ehlidir.) [Hicr 56]
dunyaya meyletmek ölümden korkmak