İslamda Kısasa kısas

İslamda Kısasa kısas

Curious
İnternette gezinirken bir yazı okudum ‘eğer ki birisi senin erkek köleni öldürürse sende onun erkek kölesini öldürürsün eğer dişi köleni öldürürse sende onun dişi kölesini öldürerek kısasa kısas yaparsın’

O kölelerin suçu nedir?

Köleni öldürenin ölmesi gerekmezmi?

Ey iman edenler! (haksızca) öldürülenler hakkında size kısas yazıldı (farz kılındı). Özgüre karşı özgür (hüre karşı hür), köleye karşı köle, kadına karşı kadın.”


Cevap: İslamda Kısasa kısas

Şema
Kısasın Meşruiyeti Ve Hikmeti

178-

Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında üzerinize kısas yazıldı. Hür, hür olana; köle, köle olana; dişi, dişi olana (karşılık) kısas olunur. Fakat kime kardeşi tarafından cüz’i bir şey af olunursa, örfe uymak ve ona güzellikle ödemek gerekir. Bu Rabbinizden bir hafifletme ve bir esirgemedir. Artık kim bundan sonra tecavüzde bulunursa onun için pek acıklı bir azab vardır.
179- Ey olgun akıl sahipleri! Kısasta sizin için bir hayat vardır. Olur ki sakınırsınız.

Nüzul Sebebi

Bu 178. ayetin nüzul sebebi ile ilgili olarak iki rivayet vardır.
[27]
Katâde, eş-Şa’bî ve tabiînden bir gruptan rivayet edildiğine göre cahiliye halkı hem haddi aşan kimseler idiler, hem de şeytana itaat ederlerdi. Eğer bir kabile sayıca çok ve güçlü ise, başka bir kavmin kölesi bu güçlülerin bir kölesini öldürdüğü taktirde; biz bunun karşılığında mutlaka hür olan bir kimseyi öldüreceğiz, başkasını kabul etmeyiz, derlerdi. Bunu kendilerini üstün ve güçlü görerek söylüyorlardı. Onlardan bir kadın öldürüldüğü vakit de, Biz bu kadının karşılığında mutlaka bir erkek öldüreceğiz, diyorlardı. Bunun üzerine Yüce Allah bu ayet-i kerimeyi indirerek, kölenin köleye karşılık olduğun, dişinin dişiye karşılık olduğunu haber vermekte ve haddi aşmalarını yasaklamaktadır.
Daha sonra Yüce Allah Maide suresinde, "Biz onda onların üzerine şunu yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş, yaralarda birbirine kısastır…" (Maide, 5/45).
es-Süddî’den rivayete göre o, bu ayet-i kerime hakkında şöyle demiş: Araplardan biri müslüman, diğeri kendileriyle anlaşma yapılan iki ayrı dine mensup iki grup, Araplar arasında görülegelen bir sebep dolayısıyla çarpıştılar. Peygamber (s.a.) aralarında sulh yaptı. Bu çarpışma esnasında hür kimseler, köleler ve kadınlar da öldürülmüş idi. Hz. Peygamber hür kimsenin hür diyetini köle kimsenin köle diyetini, dişi kimsenin de dişi diyetini ödemesi esası üzere aralarında sulh yaptı. Böylelikle onlardan kimisini kimisinden kısas etti. Bu ayet-i kerime onun verdiği hükmü teyid etmek üzere nazil oldu.
[28]

Açıklaması

İslâm’dan önce katil çeşitli şekillerde cezalandırılıyor idi. Yahudilerde kısas, Hristiyanlarda diyet, cahiliye dönemi Araplarında ise intikam alma alışkanlığı yaygın idi. Katilden başkası öldürülüyor, kimi zaman kabile başkanını veya katilin kabilesinden birden çok kişiyi öldürüyorlardı. Hatta bir kişiye karşılık on kişi, dişiye karşılık bir erkek, köleye karşılık bir hür istedikleri de oluyordu.
Daha sonra İslâm, adalet ve eşitlik ilkesini belirleyerek kısas cezasını öngördü. Çünkü bu ceza insanları öldürme suçundan alıkoyar. Yaşadığımız bu çağda da bu ceza suçu engelleyicidir, caydırıcıdır. Çünkü hapis, kan dökücü suçluları o kadar fazla suçtan alıkoyamamaktadır. Yüce Allah’ın yasaması ise en âdil, en hikmetli ve sağlam ve en doğru olandır. Çünkü Yüce Allah insanların neler ile ıslah olacaklarını, kendi yarattığı ümmetleri ve kavimleri neyin terbiye ettiğini en iyi bilendir. Şeriat kısas yerine diyet almayı da mubah kılmıştır.
Ayet-i kerimenin anlamı şudur: Ey iman edenler! Öldürülenler dolayısıyla üzerinize kısas farz kılındı. O bakımdan katile maktule yaptığının misliyle kısas uygulayınız. Birbirinize karşı haddi aşmayınız. O bakımdan hür kişiye karşılık hür, köleye karşılık köle, dişiye karşılık dişi yani misli misline olmak üzere öldürülür. Daha önce aranızda yer etmiş bulunan zulmü bırakınız. Hür karşılığında birden fazla kişi, köle karşılığında bir hür, öldürülen kadın karşılığında erkek öldürmeyiniz. Sünnet-i Seniyye ise dişi karşılığında erkeğin öldürüleceğini, köle karşılığında ise -efendisi olmaması şartıyla- hür’ün öldürüleceğini açıklamıştır.
Kısasta adalet, istenen bir şeydir, eşitlik de kısasta bir şarttır. O halde sayıca az kişi karşılığında pek çok kimse, köleler karşılığında efendi öldürülme-melidir. Öldürme katile münhasır olmalıdır. Kabilenin diğer fertlerine yahut akraba veya aşiretine kadar iş götürülmemelidir.
Öldüren ölenin velisi olan din kardeşi tarafından affedilecek olursa, isterse bu affeden maktulün velilerinden tek kişi olsun -ki bu veliler varlığı ile güç kazanan ve onu kaybettikleri için üzülen asabesidirler- ve bu af kısastan vazgeçip diyeti istemek şeklinde ise, affedenin ve başkasının sıkmadan, sıkıntıya sokmadan, azarlamadan diyet talebini güzelce yapması gerekir. Bu ödemeyi yapacak olanın da savsaklamadan, ertelemeden ödemesi gerekir. Aynı şekilde diyetin affedilmesi de caizdir. Çünkü Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Onla-ın sadaka olarak bağışlamış olmaları hali müstesna, akrabasına teslim edilecek bir diyet vermesi gerekir." (Nisa, 4/92).
İşte bizim teşrî’ ettiğimiz diyet karşılığında veya diyetsiz olarak katili affetmek şeklindeki hüküm, Rabbinizden bir hafifletme, bir kolaylık, bir ruhsat ve sizin için bir rahmettir. Hayatta bırakmak ve kanları dökmemekten daha üstün bir rahmet olabilir mi? Yahudilerde diyet almak meşru değildi. Maktulün velilerinin kısastan başka bir seçenekleri yoktu. Diyet aldıktan sonra kim haddi aşıp katili öldürse veya bizim yaptığımız teşrii aşarak cahiliye adetlerine geri dönecek olursa, Kıyamet gününde onun için oldukça acıklı bir azab vardır. Buna göre affetmek suretiyle hükmün hafifletilmesi her iki şekliyle de ortadadır. Çünkü Tevrat mensupları için kısas, İncil mensupları için ise diyetsiz olarak affetmek söz konusudur.
Kısasın hikmeti şudur: Kısas toplumun istikrarlı ve rahat bir hayata sahip olmasına yardımcı olur. Öldürme suçunun işlenmesine caydırıcı bir engel teşkil eder. Çünkü başkasını öldürdüğü takdirde, ona karşılık öldürüleceğini bilen kimse öldürmekten uzak durur. Böylelikle kısas, birisi katilin hayatı, diğeri maktulün hayatı olmak üzere iki hayatı koruma altına almış olur. Nitekim kısas anarşinin, haddi aşmanın ve öldürmelerde zulmün yayılmasını engeller, suçu mümkün olan en dar çerçeveye sıkıştırıp bırakır, ayrıca maktulün velisi olan kişiyi, acı çekeni rahatlatır, gönlündeki kin ateşini intikam duygusunu söndürün. İbni Kesîr der ki: Yüce Allah’ın buyruğunun anlamı şudur: Katilin öldürülmesi demek olan kısasın, sizin için şeriat olarak tespit edilmesinde büyük bir hikmet vardır. Bu ise toplumda yaşama hakkının korunmasıdır. Çünkü katil öldürüleceğini bildiği takdirde bu işinden uzak durur.
Yaşama hakkının kutsal olduğunu takdir edebilen kişi kısas hükmünün sırrını ve onun gerçekleştirdiği genel ve özel maslahat ve menfaatleri de anlayabilir. İnsanların bu hükümdeki hikmeti idrak etmeleri ve şerl hükümlerin inceliklerini iyice kavramaları gerekir. Bundan dolayı ancak akıl sahibi olanlar bunu kavrar. Akıllılar kısasın hayatı korumaya sebep olduğunu kavradıkları takdirde
[29]
ve doğru insanları da öldürme suçundan sakındırmaları halinde öldürmeden korunmuş ve kısastan yana da esenliğe kavuşmuş olurlar. Buna göre bu buyrukta: "Korurlasınız" buyruğundan kasıt, öldürmeden sakınasınız, konmasınız, böylelikle kısastan yana da esenliğe kavuşasmız, demektir. Çünkü akıllı kimse hayatta kalmaya gayret ve çaba harcar, kısasın uygulanmasından kendisini korumaya çalışır.
Aklındaki bir bulanıklık ve nefsinin nevasına tabi olanlar dışında belagat alimleri: "Kısasta sizin için bir hayat vardır." ibaresinin Arap edebiyatçılarının söylediği: "Öldürme, öldürmeyi daha çok ortadan kaldınr." şeklindeki ifadelerinden daha beliğ, daha sağlam, daha fasih, daha özlü ve maksadı daha iyi ifade ettiğinde görüş birliğindedirler. Çünkü kısasta hayatın korunması söz konusudur. Öldürme ise bazen zulüm olabilir, o bakımdan bu öldürme, peşisıra bir başka öldürmeye sebep teşkil edebilir. Öldürmenin öldürmeyi ortadan kaldırabilmesi ancak âdil olabilmesi halinde söz konusudur. Kısas ise bir cezadır; o bakımdan o daima adaleti gözetir. Çünkü kısas yapılmasına dair hakimin hükmü, ancak katilin suçunu ispatlamak için gerekli bütün belgelerin bulunmasından sonra söz konusu olabilir. O bakımdan öldürmeyi gerçek anlamıyla ortadan kaldırabilen kısasın kendisidir. Kur"an-ı Kerim’in bu ayeti kısası, toplumun hayatiyetine sebep olarak göstermektedir. Çünkü kısas misilleme, adalet ve eşitlik esası üzerine yükselir. Yerindeki bir ceza ise adaletin gerçekleşmesidir. Cahiliye dönemine ait aktardığımız o söz ise, öldürmeyi hayatın sebebi olarak tespit etmektedir. Diğer taraftan bu sözde "öldürme" lafzı tekrar edilmektedir. Ayet-i kerimede ise lafız tekrarı söz konusu değildir. Arapça bu deyimin şu şekilde tashih edilmesi mümkündür: Kısas yoluyla öldürme, zulmen öldürmeyi daha bir ortadan kaldırıcıdır.
Kısacası, öldürme, öldürmenin ortadan kaldırılmasına sebeptir; şeklindeki ifadenin zahirinin doğru olması imkansızdır. Kısas ise hayata sebeptir. Haksızca öldürmek de bir öldürmedir, bununla birlikte öldürmeyi ortadan kaldırıcı değildir, bilakis öldürmeyi daha bir gerektiriridir.
[30]


Cevap: İslamda Kısasa kısas

Kayıtsız Üye
Yani şimdi diyelimki ben gittim birinin kölesini öldürdüm.Ama ben hür biriyim beni mi öldürecekler benim kölelerimden birini mi ?


Cevap: İslamda Kısasa kısas

Kayıtsız Üye
okumadınmı kim öldürmüşse o öldürülür deniyor,uzun cevabı oku


dinde kısasa kısas

Yorum yapın

1melek.com petinya.net Kompozisyon/ !function(){"use strict";if("querySelector"in document&&"addEventListener"in window){var e=document.body;e.addEventListener("mousedown",function(){e.classList.add("using-mouse")}),e.addEventListener("keydown",function(){e.classList.remove("using-mouse")})}}();