İşlediğim Günahlar

İşlediğim Günah hakkında

By JoKer
Allahın selamı rahmeti bereketi mağfiret ve hidayeti cümlemizin üzerine olsun.

Arkadaşlar ben 18 yaşındayım bundan 4-5 yıl önce bizim bir kiracımız vardı. Ben o zamanlar bilgisayar oyunlarına çok meraklıydım . Bu kiracının da bilgisayarı ve oyunları var dı. Ramazan bayramıydı kiracı bayram tatiline memleketine gitmişti. Ya nerden aklıma geldiyse gizlice yedek anahtarı aldım. Adamın evine girdim cdleri aldım bilgisayarıma kopyaladım sonra götürdüm yerine koydum. Sonra bilgisayarına baktım. Adamın bütün özel dosyalarına baktım. Sonra çıktım evden adam beni buldu babama söyledi babamda haklı olarak bana çok kızdı. Şimdi çok pişmanım. Tövbe ettim çok pişman oldum şimdi ne zaman o adamı görsem utanıyorum kendinden utanıyorum Allahtan ben nasıl böyle bir günah işledim. Bu bayramda yine o adamı gördüm. Adamın yüzüne bakamıyorum. Çok pişmanım şeytan beni öyle bir kandırdı ki unutulması mümkün değil. Aklıma geldikçe ağlıyorum ya Allah affetmezse halim ne olur. Şimdi siz söyleyin ne yapmam lazım. Hatasız günahsız kul olmaz. Herkes hata yapar.
Selam ve dua ile.


Cevap: Günah hakkında

Ercan
Kardeş yaptığın çok çirkin ve gerçekten utanılması gereken bir şey. Ama sen utanmasını biliyorsun, pişmansın, tevbe etmişsin. Rabbim tevbeni kabul etsin inşAllah. Sana tavsiyem bahsi geçen kiracıdan helallik alman. pişmanlığını, utancını dile getir, helallik iste.


Cevap: Günah hakkında

By JoKer
Memleketime gider gitmez öyle yapacağım. VAllahi çok üzülüyorum ben böyle biri değildim nasıl böyle oldu anlamadım. Birden bire nefsime ve şeytana yenik düştüm. Adam affetse bile Allah affetmez ise yandın o zaman muhammet.


Cevap: Günah hakkında

Ercan
De ki: "Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”
( Zümer 53 )


ss2we1
Sa . Ben 19 yaşındayım . Ben o kadar günah işleğen biri değilim . Yalan söylemem , iftira atmam , kimsenin arkasından konuşmam , haram mal yemem , zina yapmam , içki içmem vs .

Belki bilmeden işlediğim günah vardır bilmiyorum ama bilerek işlediğim kendimi tutamadığım günah küfür etmek . Ben annem , babam ve kardeşim dahil tanıdığım çoğu kişiyle küfürlü konuşup küfür ediyorum . Tanıdığım kişileri boşverin yani ben anneme babam küfür edip şiddet uyguluyorum . Şiddet derken öyle yumruk tekme tokat falan öyle değil . Ne biliyim kolundan tutma itme gibi hafif ( bunu her zaman yapmıyorum çok sinirlendiğimde kendimi tutamadığımda oluyor . ) Annem ve babamın ben küçüklüğümden beri şiddetli geçimsizliği var . Haftada en az 2 defa kavga edip küfürlü konuşuyorlar . Benide küçükken hep dövüp banada hep küfür ediyorlardı . Babamda annemde beni 5-6 senedir dövemiyorlar büyüdüğüm için . Belki böyle olmamın nedeni bunlardır ama ben kendimden çok utanmaktayım anneme küfür ettiğimde yada ona çok kötü şeyler söylediğimde bazen ağlıyor bende çok üzülüp kendimden çok utanıyorum . Ama o kadar sinir edici beni delirtecek şeyler yapıyorlar ki anlatamam . Anneye babaya bir öf bile demek günah ama küfür etmek bende alışkanlık oldu . Onlarla kavga ettiğimde 2 güne yakın düzelemiyorum evin içinde görünce bana bişey dediyinde hakaret ediyorum. Kardeşimde benle aynı oda küfür ediyor hep . Komşulara , herkese yıllardır reziliz . Bunları yazarken bile kendimi net ifade edemedim çünkü daha yeni kavga ettim annemle ve ağlayıp evden gitti. Bu durumdan kurtulmak istiyorum artık . Ben kavga etmediğim zaman artık düzelicem dediyim zaman bu seferde annemle babam kavga ediyor yada babam yada kardeşim . Beni delirtiyorlar bıktım artık . İşlediğim tek günah bu ve tüm günahlardan büyük geliyor bana deliricem artık .


Darusselam
anne babaya sert davranmak


Bir toplumda nesiller boyu süren bir saygı geleneğinin yaşatılması, herkesin bir önceki nesle mensup insanlara, sırf büyük olmaları sebebiyle hürmetkâr davranmalarına bağlıdır.
Bir zamanlar küçüktük biz. Minicik ellerimiz abaküs boncukları üzerinde, içimizde bir neşe. Boyumuz yettiğince tebeşirle tahtayı karalar, sonra silerdik.
Anne babalarımız, biz doğduğumuz gün sevinçten başları göğe eren insanlarmış. Aman evladıma bir zarar gelmesin diyerek üzerimize titreyen, her türlü çileye katlanan şefkat kahramanları, canlarımız…
İlk tebessümümüz onlara ilk ödülümüzdü. İlk dişimiz, ilk kelimemiz, ilk adımımız, ilk okulumuz paha biçilemez birer hediyeydi.
Onlar biz doğduğumuz gün daha güçlü olmuşlar. Gece yarılarında, seher vakitlerinde sıcacık yataklarından bizler için kopmuşlar. Bazen sabahlara dek uyku nedir bilmemişler. Öyleyse doğrudur anne baba hakkının ödenmediği. Bundan mıdır Cenab-ı Mevlâ’nın ana babaya hizmeti cennet vesilesi kılmış olması? Yine Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de onlara Öf bile demeyin buyurmuş, anne babaya kelimenin tam, eksiksiz anlamı ile iyi davranmayı emretmiştir.
Bu sebeple evladı, torunu, akrabası olan yaşlılar kimsesiz kalmaz bizim inancımızda. Kimi kimsesi yoksa müminler sahip çıkar onlara. Modern zamanların icadı huzur evleri belki o zaman huzurlu bir barınak olabilir. Gariplere kol kanat geren bir vakıf hüviyetini kazanır o zaman. Yoksa ne huzur evleri ne de yaşlılar haftası yaşlılara vazifemizin karşılığı olabilir.
Ata da evlada muhtaç
Anne babamız bizi büyütürken nice çilelere katlanıp şefkat gösterdikleri gibi bizim de onlara hizmet etmemiz, şefkat göstermemiz gerekiyor. Küçükken bizim yardıma, ilgiye muhtaç olduğumuz gibi onlar da yaşlanınca bakıma, ilgiye ihtiyaç duyuyorlar.Karacoğlan bu hali ne güzel anlatır:
Ellisinde yaşım yarısın geçti Altmışında yoluna yokuş düştü Yetmişinde biraz tebdilim şaştı Mertebe mertebe indirdin beni.
Sekseninde beratçığım yazıldı Doksanında kan damarım üzüldü Yüz yaşında azalarım çözüldü Bir sabi masuma döndürdün beni.
Şeyh Sadî Şirazî Gülistan’da şöyle anlatıyor:
Bir gün gençlik cehaletiyle anneme sert konuştum. Gönlü kırılarak bir köşeye çekildi ve ağlamaya başladı. Dedi ki:
– Demek çocukluk zamanını unuttun da beni böyle azarlarsın öyle mi?
Şeyh Sadî sözlerini şu mealdeki şiirle bitiriyor:
Gönlü incinmiş bir anne, oğluna sitem ederek şöyle dedi: Ey gözümün nuru! Çocukluk zamanını düşünseydin bana böyle dilin uzanmazdı. O zaman sen güçsüzdün ben güçlü. Bugün ise ben güçsüzüm, sen güçlü…
Hizmet günahlara kefaret
Cenab-ı Mevlâ Kur’an-ı Kerim’de birçok yerde Allah’a imandan hemen sonra anne babaya iyilikten bahsetmiştir. Fahr-i Kâinat Efendimiz s.a.v. de bu meyanda emir ve tavsiyelerde bulunmuştur.
Anne babaya hizmetin günahlara kefaret olacağını Hz. Ömer r.a.’tan dinleyelim:
Bir gün bir adam Hz. Ömer’e gelerek daha önceden bir adam öldürdüğünü ve bu günahına karşılık ne yapması gerektiğini sorar. Hz. Ömer r.a. adama:
– Annen sağ mı, diye sorar. Adam:
– Değil, deyince bu defa:
– Baban sağ mı, diye sorar. Adam:
– Evet, deyince:
– Ona iyilik ve ihsanda bulun, der ve şöyle devam eder: Eğer bu adamın annesi de hayatta olsaydı da adam ona iyilik ve ihsanda bulunsaydı cehennem ateşinin onu asla yutmayacağını umardım.
Hayırlı bir evlat olmak cehennem ateşinden kurtulmaya vesileyken, anne babaya sert, kaba, kırıcı davranmayı gerektirecek sahici bir gerekçe nasıl bulabiliriz? Onların hal ve hareketleri incitici olsa dahi bu onların kusuru ve hatasıdır. Evladın sorumluluğunu değiştirmez. Unutmamak lazım, kişinin anne babası kendi tercihi değil, Allah’ın tercih ve takdiridir. Belki bu sebeple anne babaya isyan Allah’a isyandır.
Bir evin tek oğlu olan bir genç Allah Rasulü s.a.v.’e gelerek:
– Allah’tan sevap almak için hicret ve cihat etmek üzere sana bağlanıyorum, der.
Allah Rasulü s.a.v.:
– Annen baban hayatta mı, diye sorar. Genç:
– Evet, ikisi de yaşıyor, diye cevap verir.
– Allah’tan sevap istiyor musun?
– Evet, ya RasulAllah!
– Öyle ise annene-babana dön ve onlara iyi davran. (Müslim)
Dinimiz anne baba haksız bile olsa, onların rızasını gözetmemizi emrediyor. Sadece dinin hükümlerine aykırı durumlarda onlara muhalefet edilir. Bunların dışında hiçbir sebep evladın anne babasının maddi ve manevi ihtiyaçlarını ihmal etmesine, onlara kırıcı davranmasına mazeret olamaz.
Saygı gösteren saygı görür
Yüksekçe bir dağa tırmanmak gibidir yaşlanmak. Çıktıkça nefes kesilir, güç tükenir belki ama atılan her adımda görüş açısı daha bir genişler. Beden bakımından gençlikten çok daha geride olan ihtiyarlık, aklî tecrübe ve olgunluk yönünden ömrün zirvesi durumundadır. Onlar dünle bugün arasında bir köprü, kültürümüzü ve değerlerimizi yarına taşımamızı sağlayan vasıtalardır.
Bugün genç olan yarın yaşlanacak. Rabbimizin koyduğu kanun gereği hayat ölümle nihayetlenir. Ömrü yetenlerin ulaştığı son durak olan yaşlılık ise dünya hayatının saman alevi gibi parlayıp sönüveren kısacık bir süre olduğunu idrak ettiren dönemdir. Bunun için yaşlılık hislerin en yoğun olduğu dönemdir. Gençlik emaneti ve nimeti elden gitmiş, daha dün küçücük olan evlatlar bugün büyüyüp yuvadan uçmuştur.
Gençlik ilkbahar gibidir, yaşlılık ise ömrün kışı… Bu öyle bir kıştır ki ardından bahar gelmez. Sen ömrünün baharındayken kışı yaşayanlara nasıl davranırsan öyle muamele görürsün. Saygı gösterirsen saygı, hizmet edersen hizmet… Efendimiz s.a.v. buyurmuştur ki:
Bir genç, yaşından dolayı bir ihtiyara hürmet ederse, Cenab-ı Hak da, ihtiyarlığında ona hizmet edecek kimseler yaratır.
Toplumda nesiller boyu süren saygı geleneğinin yaşatılması, herkesin bir önceki nesle mensup insanlara, sırf büyük olmaları sebebiyle hürmetkâr davranmalarına bağlıdır. Hadis-i şerifte bu çok veciz bir şekilde ifade edilmiştir.
Ecel daha önce yakalamadıysa yaşlanmamaya çare yok. O halde her müslümanın yaşlıları dikkate alması, onlara gerekli hürmeti ve hizmeti göstermesi gerekir.


anneme şiddet uyguluyorum, küçükken zina yapmak

Yorum yapın

1melek.com petinya.net Kompozisyon/ !function(){"use strict";if("querySelector"in document&&"addEventListener"in window){var e=document.body;e.addEventListener("mousedown",function(){e.classList.add("using-mouse")}),e.addEventListener("keydown",function(){e.classList.remove("using-mouse")})}}();