Kuranı kerimdeki bazı ayetlere göre bir kişinin münafık olup olmadığını anlayabilir miyiz?

Kuranı kerimdeki bazı ayetlere göre bir kişinin münafık olup olmadığını anlayabilir miyiz?

burcealtug
Allah elbette kisinin kalbi arasindadir.
lakin bir sitede okudugum yaziya gore bir kisinin munafik oldugunu ayetlere bakarak anlamak mumkun.bu siteyi ve yazinin linkini ekleyebilir miyim?
orayi okursaniz sorumu daha iyi anlarsiniz?


Cevap: Kurani kerimdeki bazi ayetlere gore bir kisinin munafik olup olmadigini anlayabilir miyiz?

Darusselam
Kuranda münafıkların karakterlerini anlatan ayetler maddeler halinde

forumduasi.com/misafir-sorulari/101209-kur-an-a-gore-kafirlerin-ozellikleri.htmlTIKLA


Cevap: Kurani kerimdeki bazi ayetlere gore bir kisinin munafik olup olmadigini anlayabilir miyiz?

mum
Kuranı Kerim Ayetlerine göre münafıklar:

Fesatçıdırlar:

Bakara, 11-12:"Kendilerine yeryüzünde fesat çıkarmayın, denildiği zaman ‘biz ancak ıslah edicileriz’ derler. Gözünü aç, onlar muhakkak ki fesatçıların ta kendileridir. Fakat farkında değildirler."

Müslümanları Küçümserler:

Bakara, 13: "Onlara ‘insanların (müslümanların) inandığı gibi inanın’ denilince, ‘biz de o beyinsizlerin inandığı gibi mi inanacağız?’ derler. Dikkat et ki (asıl) beyinsizler hiç şüphesiz kendileridir. Fakat bilmezler."

Müslümanları alaya alırlar:

Bakara, 14:"Onlar mü’minlerle karşılaştıkları zaman ‘(biz de) iman ettik’ derler. (Kendilerini saptıran) şeytanları ile başbaşa kaldıklarında ise: ‘biz sizinle beraberiz, biz onlarla sadece alay ediyoruz’ derler."

Kâfirleri dost edinirler:

Nisâ, 139:"Onlar, mü’minleri bırakıp da kâfirleri dost edinenlerdir. İzzeti (güç ve şerefi) onların yanında mı arıyorlar? Bilsinler ki bütün izzet yalnızca Allah’a aittir."

İman ile küfür arasında bocalarlar:

Nisâ, 143:"Onlar, iman ile küfür arasında bocalayan bir sürü kararsızlardır. Ne onlara ne (bağlanıyorlar), ne bunlara."

Dini, yalnız bir tarafından tutup, bir yönüyle kulluk ederler:

Hacc, 11: "İnsanlardan kimi, Allah’a (dinin yalnız bir tarafından tutup) yalnız bir yönden kulluk eder. Eğer kendisine bir hayır dokunursa buna pek memnun olur, yapışır. Eğer bir musibete uğrarsa çehresi değişir (dinden yüzçevirir). O, dünyasını da ahiretini de hüsrana uğratmış, kaybetmiştir. Bu, apaçık zararın ta kendisidir."

Allah’ın indirdiği ile değil; tağutun hükmü ile hükmedilmek isterler:

Nisâ, 60-61: "Sana indirilene ve senden önce indirilenlere inandıklarını ileri sürenleri görmedin mi? Tağuta küfretmeleri (inanmamaları) kendilerine emrolunduğu halde, tağutun önünde muhakemeleşmek, onunlü hükm edilmek istiyorlar. Halbuki şeytan, onları büsbütün saptırmak istiyor. Onlara Allah’ın indirdiğine (Kur’an’a) ve Rasül’e gelin (onlara başvuralım, onlarla hükm edelim) denildiği zaman, münafıkların senden iyice uzaklaştıklarını görürsün."

Yalan yere yemin ederler:

Mücadele, 16: "Onlar, yeminlerini bir kalkan edindiler de (bununla insanları) Allah yolundan çevirdiler. İşte onların hakkı, horlatıcı bir azaptır."

Cihaddan kaçarlar:

Tevbe, 81: "Allah’ın peygamberine muhalefet için (savaştan) geri kalan (münafık)lar, oturmalarıyla sevindiler, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad etmeyi çirkin gördüler ve ‘bu sıcakta harbe çıkmayın’ dediler. De ki: ‘Cehennem ateşi daha sıcaktır’ iyice bilmiş olsalardı."

Mü’minlere kin beslerler:

Âli İmran, 119: "Onlar sizinle buluştukları zaman ‘inandık’ derler; Sizden ayrıldıklarında size olan kinlerinden dolayı parmaklarının uçlarını ısırırlar. De ki: Kininizden (kahrolup) geberin! Şüphesiz Allah kalplerin içindekini hakkıyla bilmektedir."

Mü’minlerin iyiliğe uğramalarına üzülüp başlarına bir bela geldiğinde sevinirler:

Âl-i İmran, 120: "Eğer size bir iyilik dokunursa onları tasaya düşürür; başınıza bir musibet gelse, buna sevinirler. Eğer sabreder ve korunursanız, onların hilesi size hiçbir zarar vermez."

Kötü propaganda yaparlar:

Nisâ, 83: "Onlara güven veya korkuya dair bir haber gelse onu yayarlar. Halbuki onu Peygamber’e ve aralarında yetkili kişilere götürselerdi, içlerinde işin iç yüzünü araştırıp çıkaranlar onun ne olduğunu bilirlerdi."

Korkaktırlar:

Tevbe, 56: "Sizden olduklarına dair Allah’a yemin ederler. Halbuki onlar sizden değillerdir, fakat onlar korkak bir topluluktur."

Münafıkun, 4: "Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanırlar."

Ellerine fırsat geçince müslümanlara suikast tertip eder ve gizli planlar kurarlar:

Tevbe, 48: "Andolsun ki onlar, daha önce de fitne (ve fesat) çıkarmak istemişler, senin hakkında birtakım işler (dolaplar) çevirmişlerdi. Nihayet hak (nusret) geldi ve onlar istemedikleri halde Allah’ın emri yerini buldu (Allah’ın dini galebe çaldı)."

Mü’minlere iftira atarlar:

Nur, 11-13: "O uydurma haberi (iftirayı) ortaya atanlar, içinizden (belli) bir gruptur… Bu iftirayı işittiğinizde erkek ve kadın mü’minlerin, kendi vicdanlarıyla hüsn-i zanda bulunup da: ‘Bu apaçık bir iftiradır’ demeleri gerekmez miydi?" …Onlar yalancıların ta kendisidirler."

Namaz konusunda üşengeç ve tembeldirler. Gösteriş yaparlar:
Nisâ, 142: "Namaza kalktıkları zaman üşene üşene gelirler, istemeye istemeye infak ederler." (Tevbe, 54) "Onlar, namaza kalktıkları zaman üşenerek kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar. Allah’ı da çok az hatıra getirip anarlar."

Kâfirler hesabına casusluk yaparlar:

Mâide, 41: "Onlar durmadan yalana kulak verirler ve senin huzuruna gelmeyen diğer bir kavim hesabına casusluk eden kimselerdir. Kelimeleri yerlerinden kaydırıp değiştirirler."

Allah’tan kork denilince, tersini yaparlar:

Bakara, 206: "Ona ‘Allah’tan kork’ dendiği zaman izzet(-i nefsi, cahilane kibri), kendisini (daha çok) günah işlemeye götürür. İşte öylesine, cehennem yetişir. O, gerçekten ne kötü yataktır."


Kur’an’ı yanlış yorumlarlar:

Âl-i İmran, 7: "İşte kalplerinde eğrilik bulunanlar, sırf fitne aramak (ötekini berikini saptırmak) ve (kendi arzularına göre) te’viline yeltenmek için onun müteşâbih olanına tâbi olurlar."

Peygamber’in hükmüne razı olmazlar:

Nisâ, 65: "Öyle değil, Rabbine andolsun ki; onlar aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem kabul edip sonra da verdiğin hükümden hiçbir sıkıntı duymadan tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar."

Müslümanları kâfir yapmaya çalışırlar:

Nisâ, 89: "Onlar, kendilerinin küfrettikleri gibi sizin de küfredip inkâr ederek onlarla beraber olmanızı arzu ederler."

Müslüman olduklarını iddia ettikleri halde, Kur’an’ın bir kısmını kabul etmezler:

Bakara, 85: "Yoksa siz, Kitab’ın bir kısmına inanıp da bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? İçinizden böyle yapanların cezası, dünya hayatında rezil ve rüsvaylıktan başka bir şey değildir. Kıyamet gününde de onlar, azabın en çetinine iletileceklerdir. Alla, yaptıklarınızın hiçbirinden gafil değildir."

Dış görünüşleri aldatıcıdır:

Münafıkun, 4: "Onları gördüğün zaman, kalıpları (kıyafetleri) hoşuna gider. Konuştuklarında sözlerini dinlersin. Onlar sanki duvara dayanmış kütükler (giydirilmiş odunlar) gibidir. Her gürültüyü kendi aleyhlerinde sanırlar. Asıl düşman onlardır. Onlardan sakın. Allah gebertsin onları. Nasıl da bu hale geliyorlar?"

Kötülüğü emredip, iyilikten men ederler:

Tevbe, 67: "Münafık erkekler de, münafık kadınlar da birbirinin (tamamlayıcı) parçasıdırlar (hepsi birbirine benzer). Onlar kötülüğü emrederler. İyilikten vazgeçirmeye uğraşırlar. Ellerini (cimrilikle sımsıkı) yumarlar. Onlar, Allah’ı unuttular (O’na tâatı bıraktılar). Allah da onları unuttu (onlara lütfunu terketti). Şüphesiz ki münafıklar, fâsıkların ta kendileridir."

Zekât vermek istemezler, dönektirler:

Tevbe, 54 :"Onlar, istemeye istemeye infak edip harcarlar."

Tevbe, 75-76: "Onlardan kimi de, ‘Eğer Allah lütuf ve kereminden bize verirse, mutlaka zekât vereceğiz ve elbette biz sâlihlerden olacağız’ diye Allah’a and içti. Fakat Allah lutfundan onlara (zenginlik) verince, onda cimrilik edip (Allah’ın emrinden) yüz çevirerek sözlerinden döndüler. Onlar öyle dönektirler."
Konu alıntıdır


Cevap: Kurani kerimdeki bazi ayetlere gore bir kisinin munafik olup olmadigini anlayabilir miyiz?

Darusselam
Kurani kerimdeki bazi ayetlere gore bir kisinin munafik olup olmadigini anlayabilir miyiz?
Munafikla ile ilgili bilgi

İçinden gerçek anlamda iman etmemiş olup, dışından müslüman görünen kimse, aslî mânâsını değiştirmeden dilimize geçmiş olan münafık kelimesi İslâm toplumu içinde -çeşitli sebeblerden dolayı ve menfaati icabı kendini müslüman göstererek Allah’a, Rasûlüne ve mü’minlere düşmanlığını gizleyen kimsedir (el-Bakara, 2/8; Âli İmrân, 3/167; el-Mâide, 5/41)
Nifak, kalbte olursa küfür, amelde olursa suçtur" (Kurtubî, Tefsir, VIII, 212). Bu bakımdan, münafıklardaki nifak hâli îtikâdî ve amelî olarak iki grupta toplanır:
İtikâdî nifak: Kur’an-ı Kerim’de karakterize edilen, dünyada iken müslüman muamelesi görüp, âhirette inançsızlığı ortaya çıkınca kâfirlerden daha kötü muâmeleye tâbî tutulmasına sebeb olacak olan nifak hali. (en-Nisâ, 4/145) "Akîdenin hilafına îmanda mürâîliktir" (M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, VI, 4997).
Kur’an-ı Kerim insanları mü’min, kâfir, münâfık olmak üzere üç grupta toplar (el-Bakara, 2/1-20) ve insanların en kötüsü ve iki yüzlü olanı şeklinde tarif edilen münafıkların şu özelliklerinden sözeder:
İslâm toplumu içinde fesatçıdırlar. "Yeryüzünde fesat çıkarmayın, denildiğinde; "biz ıslah edicileriz" derler", (el-Bakara, 2/9-13). "Müslümanların inandıkları gibi inanın, diye örnek verilince; "biz de o beyinsizlerin inandığı gibi mi inanacağız?" diye itiraz ederler. İnananlarla yanyana gelince de; "sizinle beraberiz" derler. Fakat reisleri ve şeytanlarıyla başbaşa kalınca; "biz onları aldattık" diye alay ederler" (el-Bakara, 2/13-15).
İman ile küfür arasında bocalayan münafıklar, bazan Allah’ı hatırlar gibi davranırlar. Fakat, Allah’a oyun etmeye çalışırlar ve gösterişte bulunurlar. Namaza da üşene üşene kalkarlar (en-Nisâ,4/142-3). İnsanları Allah yolundan döndürmek için yalan yere yemin ederler (Mücadele, 58/14; Münâfıkûn, 63/2).
Münafıkların kalbi verimsiz toprak gibidir (el-A’raf, 7/58), menfaatlerine göre şekil alırlar, dönektirler (en-Nisâ, 4/141; el-Ankebût, 29/10-11) Asr-ı Saadetteki münâfıklara; "Hz. Peygamber’in yanına gelmeden önce sadaka verin de öyle gelin" denildiğinde bunların, menfaatlarına dokunduğu için, kaçtıkları tesbit edilmiştir. (Mücâdele, 58/13). Münafıklar bir taraftan da maddî kazanç sağlamak için ahlâk dışı davranışlara başvururlar. Nitekim, münafıkların başı Abdullah İbn Ubeyy b. Selûl, kazanç sağlamak amacıyla câriyelerini zinaya zorluyordu. Bu maksatla bir nevi genelev de kurmuştu. Zina yoluyla câriyelerinden gelir sağlama çabası üzerine, olayı yasaklayan âyet nazil olmuştur (et-Taberî, Tefsir, XVIII, 132; en-Nûr, 24/33).
Münafıklar Allah’ı unutup cimrilik yaparak ellerini yumarlar (et-Tevbe, 9/67), bir belâya uğrayıp sıkışınca hemen fitneye düşerler (el-Ankebût, 29/10), felâketin dönüp kendilerine çarpmasından korktuklarını, kendi aralarında fısıldaşırlar (el-Mâide, 5/52, 53); olayların akışı münafıkların lehine gibi ise, itaatla koşa koşa Peygamber’in yanına gelirler (en-Nûr, 24/49); bunlar zâhiren îman edip kalpleriyle kâfir olanlardır (el-Münafıkûn, 63/3).
"Allah’a, Peygamber’e inandık, itaat ettik" diyen münafıklar (en-Nûr, 24/47; Münafıkûn, 63/1); diğer taraftan Hz. Peygamber’e isyanı, düşmanlığı fısıldaşırlar (el-Mücâdele, 58/9-10). Onlar aynen şeytanlara benzerler (el-Haşr, 59/16); tabiatları gereği Allah’a ve Peygamber’e muhalefet üzeredirler (el-Mücadele, 58/20); fakat kalblerindeki gizlediklerini ortaya çıkaran âyetlerin inmesinden de çok korkarlar (el-İnfitâr, 82/4-5; et-Tevbe, 9/64).
Kurani kerimdeki bazi ayetlere gore bir kisinin munafik olup olmadigini anlayabilir miyiz?

Allah’a kötü zanda bulunan erkek ve kadın münafıklar (el-Fetih, 48/6), biribirlerinin tamamlayıcı parçası olup, insanları kötülüğe çağırır, iyilikten vazgeçirmeye çalışırlar. Onlar ebedî Cehennemliktirler (et-Tevbe, 9/67-69). Kötü sözlerin müslümanlar arasında yayılmasını isterler (en-Nûr, 24/19); kötülük yapınca sevinirler; yapmadıkları şeylerle övünmekten hoşlanırlar (Âlu İmrân, 3/188); Kur’an-ı Kerim âyetleriyle alay ederler (en-Nisa, 4/140); İslâm toplumu içinde yalan-yanlış uydurma haber yayarlar (el-Ahzâb, 33/60-61); cihada çıkacaklarını yemin ile ifade ettikleri halde iş fiiliyata dökülünce kaçarlar (en-Nûr, 24/63); düşman korkusundan ölüm baygınlığına düşer (el-Münâfıkûn, 63/19); böyle bir ortamda kaçacak delik ararlar (et-Tevbe, 9/57). Mü’minler zafer kazanınca, başarıya ortak olmak, ganîmetten faydalanmak için; "sizinle beraber değil miydik?" derler. Kâfirler gâlip gelince; "size mü’minlerden gelecek ziyanı biz önlemedik mi?" derler (en-Nisâ, 4/141). Savaşta çok şehid düşen olursa; "Allah lutfetti de iyi ki savaşta bulunmadım" diyen münafıklar, eğer ganîmet bölüşülecekse, "ah keşke ben de şu ganîmete erseydim" derler (el-A’râf, 7/72, 73).
Kur’an-ı Kerim’de özelliklerini tanıtıp haber verdiği münafıklar için Yüce Allah, peygamberini şöyle uyarmaktadır: "O münafıkların dış görünüşlerine aldanma. Onların liderlerini gördüğün zaman, yakışıklıdır, gövdeleri hoşuna gider. Konuşurlarsa güzel konuşurlar, dinlersin. İşte onlar sıra sıra dizili kereste gibidirler. Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanırlar" (el-Münafıkûn, 63/1-4). Hak söz tanımayan, âhirette topluca kâfirlerle bir araya gelecek olan (en-Nisa, 4/140), münafıklara istiğfar etsen de etmesen de birdir. Çünkü Allah bu fâsıkları affetmeyecektir (el-Münafıkûn, 63/6).
Münafıkların İslâm toplumu içinde bulunmalarından dolayı elde ettikleri menfaatların, âhiret hayatında da devamını isteyeceklerini, fakat bunun mümkün olmayacağını Kur’an-ı Kerim şöyle haber verir: "Âhirette münafık erkek ve kadınlar îman etmiş olanlara; "bizi bekleyin, nûrunuzdan bir parça ışık alalım" diyecekler. O gün onlara; alayla "dönün arkanızda bir nur arayın" denilecek de, neticede îman edenlerle aralarında bir duvar olduğunu görecekler. O zaman münâfıklar, mü’minlere şöyle seslenirler: "Biz sizinle beraber değil miydik? ". "Evet", diyecekler; fakat kendinizi siz kendiniz yaktınız, kuruntunuz sizi aldattı"(el-Hadid 57/13-15). Böylece münafıklar ve kâfirler Cehennemde bir araya gelmiş olacaklardır (el-Nisâ, 4/140).
Medine döneminde, Yahudilerle dostluk kuran münafıklarla mü’minlerin dost olmamaları hatırlatılmakta (el-Maide, 5/51) ve Hz. Peygamber’e; asıl düşmanın münafıklar olduğu, onlarla savaş yapması, hattâ sert davranması vahiy yoluyla bildirilmektedir. Hz. Peygamber’in de münafıklara karşı gayet ihtiyatlı, temkinli bir siyaset uyguladığı, gayr-i müslimlere yapılan muameleye tâbi tutmadığı; bilakis onları İslâm toplumu içerisinden ayırmayıp, üzerlerinde kurduğu kuvvetti bir otorite ile tesirsiz hale getirdiği müşahede edilmektedir.
Amelî Nifak: Bazı tutum ve davranışlarıyla itikadî nifaka kısmî bir benzeyiş içinde bulunmakla beraber, inançlarında açık bir nifakın söz konusu olmadığı müslüman kişilerin durumu. Hadislerde geçen münafık türü amelî (ahlâkî) yönden olan nifakı vurgulamaktadır. Meselâ: "Münafığın alâmeti üçtür: Konuştuğu zaman yalan söyler, vadettiğinde vaadinden döner, kendisine bir şey emanet edildiğinde emanete hıyanet eder" (Tirmîzî, Îman, 14) hadisi benzerî hadisler îtikâdî nifaka yaklaşılmaması için alınan tedbirler ve tenbihler mahiyetindeki emirlerdir. Zîra, amelî nifak çoğalınca ileride müslümanın îtikâdî nifaka yaklaşma tehlikesi doğabilir.


burcealtug
Allah razı olsun.yukardaki ayet ve hadislere gore birinin artik munafik olduguna ciddi ciddi inaniyorum.Allah affetsin.islah etsin.bu insanin etrafimdan ve ailemden uzak durmasi için ne olur dua edin.duaniza ihtiyacim var.cok huzursuzluk cikartiyor.bizleri çok uzuyor.fesathasetfitneciriyakarve hep kotulugumuzu istiyor


Darusselam
NAZARDAN HASED EDENDEN KORUNMAK İÇİN OKUNACAK DUA

böyle insanlardan uzak durmak en durmak en hayırlısıdır.

OKUNUŞU:
"Bismillâhi yübrîke min külli dâin yeşfiyke, ve min şerri hâsidin izâ
hasade,
ve min şerri külli ziy aynin."

MA’NASI:
"Allâhü Teâlâ, Seni bütün hastalıklardan kurtarıp şifâlar versin,
hased edenin
hasedini açığa vurduğu zamanki şerrinden ve gözü değen keskin gözlü
her göz
sahibinin şerrinden korusun."

GÖZ DEĞMESİN DİYE OKUNACAK DUA

OKUNUŞU:
"Mâşâ’Allâh, Bârekallâh, Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh"

MA’NASI:
"Allâh’ü Teâlâ mübârek etsin. Allâhü Te’âlâ diledi de böyle iyi ve
güzel oldu.
Güç ve kuvvet yalnız ve yalnız Allâh’ındır. Allâhü Teâlâ’dandır."

NAZARIN ZARAR VERMEMESİ İÇİN OKUNACAK DUA

OKUNUŞU:
"Allahümme bârik fîhî ve lâ tedurruhu."

MA’NASI:
"Allâh’ım, bunu mübârek eyle. Ona zarar dokunmasına izin verme."

Bu hadis-i şerifi Ahmed b. Hanbel rivayet etmiştir.

Cebrail Aleyhisselam, Allah Resulü (S.A.V.)’ne hasede karşı şu duayı talim buyurmuşlardır:
”Bismillahi erkıye min külli dain yü’zike min şerri külli nefesin ev aynin hasidin Allahü yeşfike bismillahi erkıyke vAllahü yeşfike”

Allah’ın Resulü (S.A.V.), torunları Hazreti Hasan ve Hazreti Hüseyin (R.A.)’i hasetten korumak için şöyle dua buyururlardı:
”Üıyzüküma bir kelimatillahit tammeti min külli şeytanin ve hammetin ve min külli aynin lammeh”

Allah Resulü (S.A.V.) bu hadis-i şerifin devamında şöyle buyurmuşlardır:
”Atamız İbrahim Aleyhisselam, oğulları İsmail ve İshak Aleyhisselamlara bu dua ile dua ederdi.”

Kendini hasetten korumak isteyen kimse Fatiha, İhlas ve Muavvizeteyn Surelerin okuyup, avucuna üflemesi ve bütün bedenini meshetmesi yeterlidir.

Hazreti Aişe (R.A.)’den rivayet olunmuştur. Diyor ki:
”Ailemizden biri hastalanınca Allah Resulü (S.A.V.) ona Muavvizeteyn Surelerini okur ve üzerine üflerd. Son hastalığında ben de kendisine Muavvizeteyn Surelerini okuyup avuçlarına üfledim. O da kendi elleri ile bedenini meshetti. O sırada onun elleri ellerimde bulunuyordu. Çünkü onun mübarek elleri benim ellerimden daha bereketli idi.”

Bir rivayete göre bu hadis-i şerifte Muavvizeteyn yerine ”Muavvizat” kullanılmıştır. Muavvizat, çok Muavvizeler demektir.

Üfleme deyiminden, ağızdan çıkan latif bir nefes anlaşılmaktadır.

Ebu İshak’tan rivayet edilmiştir. O, Haris’ten, o da Hazreti Ali (K.V.)’den rivayet etmiştir. Hazreti Ali diyor ki:
”Allah’ın Resulü (S.A.V.)’den bizzat işittim. Hüzünlü bir gününde kendisine Cebrail Aleyhisselam gelmiş ve aralarında şöyle bir konuşma geçmi. Cebrail Aleyhisselam:
”Niçin bu kadar hüzünlüsünüz ey Allah’ın Resulü” diye sormuş, Allah Resulü (S.A.V.) de Hasan ve Hüseyin efendilerimizin nazar değmesi sebebi ile hasta olduklarını bildirmiş, bunun üzerine Cebrail Aleyhisselam şöyle demiştir:
”Ey Allah’ın Resulü! Onlara nazar dualarını okumadın mı? Nazar haktır.”
Bunun üzerine Allah Resulü (S.A.V.) nazar dualarının neler olduğunu sormuş, Cebrail Aleyhisselam aşağıdaki duayı okumuştur:
”Allahümme zes sültanil azıymi vel mennil kadimi ve zel vechil kerimi veliyyül kelimatillahit tammati ved deavatil müstecabatafil hasene vel hüseyne min enfüsil cini ve a’yünil ins

Allah Resulü (S.A.V.)’ın Hasan ve Hüseyin üzerine bu duayı okuduktan sonra derhal şifa bulup oynamaya başladıkları görülmüş ve Allah Resulü (S.A.V.) şöyle buyurmuştur:
”Canınızı, aile fertlerinizi ve mallarınızı sizler de bu dua ile koruyunuz. Çünkü bu duanın koruyuculuğu kadar kimse nazara karşı korunmamıştır.”


musab
Yukarıda münafık kişilerin özelliklerini yazmışlar;ama bu özelliklerin çoğu var diye birisine münafık demek doğru değildir.Çünkü Rasulullahın uygulaması böyleydi.O,Übeyy bin Selul’un münafık olduğunu biliyordu;ama yinede sen münafıksın demiyordu,hatta cenaze namazını bile kendisi kıldırdı.


iki yüzlü insanlardan korunma duası, nisa 60

Yorum yapın

1melek.com petinya.net Kompozisyon/ !function(){"use strict";if("querySelector"in document&&"addEventListener"in window){var e=document.body;e.addEventListener("mousedown",function(){e.classList.add("using-mouse")}),e.addEventListener("keydown",function(){e.classList.remove("using-mouse")})}}();