Ehli Sünnet Kelam Ekolleri
Şema
Ehli Sünnet Kelam Ekolleri
Ehli Sünnet Kelâm Ekolleri Hangileridir
Özellikle teolojik tartışmalarda İslâm’ın iki ana kaynağı olan Kur’ân ve Sünnetin ontolojik açıdan tartışma konusu yapılması; Kur’ânın hayata geçirilmiş, eti kemiğe bürünmüş şekli olan Hz. Peygamberi ve sünnetini devre dışı bırakan Harîcî mantığının ortaya çıkması ve âyet olsun hadis olsun dini nasların felsefenin de etkisiyle salt akılla yorumlanmaya başlanması gibi aşırılıklara bir tepki olarak Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat kavramı ve itikadı oluşmuştur. Bu itikadı temsil eden mezhebleri ise, Selefiyye, Eş’arîyye ve Mâturîdîyye olmak üzere üç başlık altında takdim etmek mümkündür.
a- Selefiyye:
Eş’arî ve Mâturîdî öncesi Ehl-i Sünnet kelamını temsil eden selefiyye denince, genel olarak sahabe ve tabiin ve onların yolunu benimseyip, onlar gibi düşünen İslâm alimleri anlaşılır. Dînî nasslara sıkı sıkıya bağlı olduklarından eseriyye, ve Allah’ın sıfatlarını inkar edenlere karşı sıfatları ispata çalıştıkları için de sıfatiyye olarak da adlandırılırlar. Selefiyye, âyet ve hadislerde bildirilen iman esaslarını olduğu gibi kabul edip, teşbih ve tecsime gitmeyen ve te’vil de etmeyen Ehl-i Sünnet topluluğudur. Îtikâdî konularda akla ve rey’e müracaat edilemeyeceğini ve Allah’ın sıfatları ve kader gibi konularda da tartışmanın caiz olmayacağını savunurlar.
Başlıca görüşleri ise, takdis, tasdik, acz-i itiraf, sükut, imsak, keff ve marifet ehline teslimdir. Bunlardan takdis, Allah’ı layık olmadığı her şeyden tenzih etmektir. Nasslarda kullanılan isim ve sıfatlar üzerinde düşünmemek ve her birinin Allah’ın şanına yakışan bir manada kullanıldığına şüphesiz inanmak esası ise tasdiktir. Diğer esasların hepsi müteşabih âyetlerle ilgili olup sırasıyla, bunların anlamının bilinemeyeceğini itiraf etmek, anlamlarıyla meşgul olmamak ve sormamak, söz konusu âyetlerdeki ifadeleri azaltıp çoğaltmadan olduğu gibi ifade etmek, kalben müteşabihlerle meşgul olmamak ve düşünmemek, müteşabihleri peygamber ve büyük din alimlerinin bilebileceğini kabul etmek anlamlarına gelir. İbn-i Küllab, el-Muhasibi ve el- Kalanisi gibi ilk dönem Ehl-i Sünnet kelamcılarını Selefiyye mezhebinin önde gelen alimleri olarak saymak mümkündür. Bunların yanında daha çok fıkhi görüşleri ile tanınan Ebu Hanife, Malik, Şafii ve Ahmet b. Hanbel’i de Ehl-i Sünnet kelamının oluşmasına katkıda bulunan Selefiyye imamları olarak saymak yanlış değildir. Hatta Muhasibi ve İbn-i Küllab gibi Ehl-i Sünnet kelamının zeminini hazırlayan Selefiyye alimlerinin fikri yapısını Ebu Hanife oluşturmuştur.
b- Eş’ariyye:
Ehli sünnet itikadının iki büyük kolundan birisi olan Eş’arîyye mezhebi, Ebu’l-Hasen Ali b. İsmail el-Eş’arî (v.324/936) nin îtikâdî görüşlerine dayanır. Ahmet b. Hanbel’in görüşleri üzerine bina edilen Eş’arîyye ekolu, daha ziyade Mu’tezileye karşı bir antitez olarak doğmuş ve felsefeye karşı tez şeklinde devam etmiştir. Bâkıllânî (v.403/1013), Cüveyni (v.478/1085), Gazzali (v.505/1111), Şehristani (v.548/1153), Amidi (v.631/1233), Fahruddin er-Razi (v.606/1210), Kadı Beydavi (v.685/1286), Taftazani (v.793/1390) ve Seyyid Şerif Cürcani (v.816/1413) gibi meşhur alimlerle temsil edilen Eş’arîlik, önceleri Irak ve Suriye bölgesinde, daha sonra da Kuzey Afrika ve Endelüs’te yayılmıştır. Eş’arîyye ekolüne dair bazı telifler:
– Ebu’l-Hüseyin el-Eş’arî, Makâlatu’l-İslâmiyyin, Risaletü’l-Îman, el-İbane an Usuli’d- diyane
– Ebu Bekir el-Bâkıllânî, Kitabu’t-temhid, el-İnsaf, el-Beyan adlı eserleri
– Abdulkahir el-Bağdadi, Usülü’d-Din, el-Fark Beyne’l-Fırak
– İmamü’l-Harameyn el-Cüveyni, eş-Şamil fi usüli’d-Din, el-Akidetü’n-Nizamiyye
c- Mâturîdiyye:
İtikatta Ebu Mansur Muhammed b. el-Mâturîdî (V.333/944)’yi imam kabul edenlerin oluşturduğu mezhebdir. Semerkant yakınlarındaki Maturid kasabasında dünyaya gelen Mâturîdî, hem amelî hem de îtikâdî görüşlerinde Ebu Hanife’yi takip etmiştir. Bundan dolayı da Mâturîdîlik, hanefi mezhebiyle özdeşleşerek daha ziyade bu mezhebin mensupları arasında yaygınlık kazanmıştır. Mu’tezile ve diğer fırkalarla mücadelede kelam metodunu benimseyerek naklin yanında aklî ve mantıkî delillerden de istifade eden Mâturîdîyye mezhebi, Pezdevi (v.193/1099), Semerkandi (v.533/1158), Ebu’l-Muın en-Nesefi (v.508/1115), Ömer en- Nesefi (v.537/1142) ve Ebu’l-Berakat en-Nesefi (v.710/1310) gibi pek çok alim tarafından temsil edilmiştir. Mâturîdîyye ekolüne dair bazı telifler:
– Ebu Mansur el-Mâturîdî, Kitabu’t-Tevhid, Kitabu’l-Makalat ve diğerleri
– Ebu’l-Yusr el-Pezdevi, Usulü’d-Din,
– Ebu’l-Muın Meymun b. Muhammed en-Nesefi, Tebsıratü’l-Edille, et-Temhid li kavaıdi’t-Tevhid
– Ömer en-Nesefi, el-Akâid
– Nurettin es-sabuni, el-Münteka, el-Kifaye, el-Bidaye
ehli sünnet ekolleri hangi aşamalardan geçerek mezhep haline gelmiştir, ehli sünnet ekolleri, ehl-i sünnet ekolleri hangi aşamalardan geçerek mezhep haline gelmiştir