Surelerin temel konuları
Kayıtsız Üye
Bakara suresini temel konusu nedir?
Cevap: Surelerin temel konuları
@hmet
Bakara süresi temel konusu
Bakara sûresi Kur’an-ı Kerim’deki en uzun sûredir. Medine’de inmiştir. İk-rime der ki: "Medine’de inen ilk sûre Bakara süresidir." [1] Bu sûre de Medine’de inmiş diğer sûreler gibi, yeni Medine toplumunda Müslümanların hayatını düzenleyici yasamalara önem verir. O yeni Medine toplumu aynı zamanda hem din, hem devletin bir arada olduğu bir toplumdu. Biri ötekinden ayrı değildi. Beden ile ruhun ayrılmazlığı gibi, bir arada idiler. Bu bakımdan Medine’deki yasamalar İslâm akidesini kökleştirmek temeli üzerinde yükseliyordu.
Bu akidenin ilk esası Allah’a ve gayba iman, Kur’an-ı Kerim’in kaynağının Yüce Allah olduğuna, Allah’ın Rasûlüne, önceki Peygamberlere indirdiklerine salih amelin de bu imanın meyvesi olduğuna inanmaktır. Amel insanın namaz aracillğiyle Rabbi arasındaki ilişkisini kurarak ve Allah yolunda infak aracılığıyla toplumsal dayanışmanın esaslarını gerçekleştirerek müşahhas ifadesini bulur.
Akidenin gönüllere yerleştirilip açıklanması, müminlerin, kâfir ve münafıkların niteliklerinden söz etmeyi gerektirir. Kurtuluşa nail olacaklar ile yok olacak ve helak olacak kimseler arasında bir karşılaştırma yapabilmek için bu gereklidir. Aynı zamanda yaratmanın başlangıcı, insanların atası Hz. Adem’in, meleklerin kendisine secde etmesiyle şereflendirilmesi, cennette kendisi ile hanımı arasında meydana gelenlerin birtakım sonuçlar doğurması, ondan sonra da yeryüzüne iniş gibi hususları söz konusu ederek yüce Allah’ın kudretinden de söz etmeyi gerektirmektedir.
Yüce Allah’ın müminleri uyarıp sakındırması, bu sûrenin üçte birinden fazla bir bölümünde İsrailoğullan’ndan söz etmeyi gerektirmektedir. İsrailo-ğulları’na dair bu anlatılanlar 47. ayet-i kerime ile başlamakta, 123. ayet-i kerimeye kadar devam etmektedir. Onlar Allah’ın nimetine karşı nankörlük ettiler. Firavun’dan kurtulmalarını gereği gibi değerlendiremediler. Buzağıya taptılar. Hz. Musa’dan inat, hakkı inkâr ve meydan okumak anlamlarını ifade edecek birtakım taleplerde bulundular. Maddî isteklerinin gerçekleştirilmesine rağmen, Allah’ın ayetlerini yine de inkâr ettiler, haksız yere Peygamberleri öldürdüler, verdikleri ahid ve sözlerde durmadılar. İşte bütün bunlardan dolayı üzerlerine Allah’ın lanetinin ve gazabının indirilmesini hâkettiler. Allah onları zelil kıldı, rahmetinden uzaklaştırdı, kovdu.
Sûre, Kitap Ehli’ne hitaptan sonra Kur"an ehlini muhatap alır. Bu hitabı esnasında Hz. Musa ile Hz. Muhammed’in kavmi arasında ortak özellikler olan Hz. İbrahim’in soyundan gelmek, onun fazilet ve üstünlüğünü ittifakla kabul etmek hususları hatırlatılmakta, kıble ile ilgili ayrılıkçı iddiaların tümü reddedilmekte, dinin en büyük esası olan ulûhiyetin tevhidini, kulluğu yaratıcıya tahsis etmek, yüce ilaha, vermiş olduğu hoş ve güzel rızıklardan faydalan^ zorunlu hallerde haramların mübahlığı gibi hususlara karşılık yalnızca ona şükretmek suretiyle, dinin en büyük esası olan O’nun ulûhiyetini gereken şekilde açıklamaktadır. Birr’in (iyiliğin) esaslarını da "…birr değildir." (Bakara, 2/177) ayeti ile açıklamaktadır.
Daha sonra sûre, iman eden müminler için İslâmî teşriin esaslarını ibadet ve muamelât çerçevesinde ele almaktadır. Namaz kılmaktan zekât vermeye, ramazan orucunu tutmaya, Beytullahı haccetmeye, Allah yolunda cihad etmeye, savaş hükümlerini düzenlemeye, dinî zamanlama (takvim) hakkında kamerî ayları esas almaya, Allah yolunda infak etmeye -çünkü helak olmaktan korunmanın aracıdır-, anne baba ve yakınlara vasiyette bulunmaya, nafakada hak sahiplerini açıklamaya, yetimlere karşı iyi davranıp onlara destek olmaya, evlilik, boşanma, süt emme, iddet bekleme, kadınlardan îlâ yapmaya dair aile ile ilgili durumları düzenlemeye, lağv yemininden sorumlu olmamaya, büyünün haram kılınmasına, haksız yere öldürmeye, öldürmelerde kısasın gereğine, insanların mallarını batıl yollarla yemenin haram olduğuna, şarabın, kumarın ve faizin haram olduğuna, ay halinde ve ekim yeri ve neslin yatağı olan yerden başkasından yani arka yoldan kadınlara yaklaşmanın haram olduğuna kadar…
Sûre akide ve ulûhiyetin sırları hakkında büyük bir ayet-i kerime de ihtiva etmektedir ki, bu da Âyete’l- Kürsî’dir. Ayrıca bu sûre, Kur’an-ı Kerim’in son nazil olan buyruğu ile o korkunç kıyamet gününden sakındırmaktadır. Söz konusu ayet-i kerime şudur: "Kendisinde Allah’a döndürüleceğiniz, sonra herkese kazandığının tamamının verileceği ve onlara hiçbir şekilde zulm olunmayacağı birgün (olan kıyamet gününjden korkunuz" (Bakara, 2/281).
Bu sûre aynı zamanda Kur’an-ı Kerim’deki en uzun ayet-i kerime olan "deyn (borçlanmak)" ayetini de ihtiva etmektedir. Bu ayet-i kerime sözleşmeleri yazmak, şahit tutmak, şehadette bulunmak, erkek ve kadınların şahitliklerinin hükümleri, rehin, emanetin yerine getirilmesinin gereği, şahitliğin gizlenmesinin haram olduğu gibi hükümleri de açıklamaktadır.
Sûre tevbe, Allah’a dönmek, kolaylık ve hoşgörü talebini ihtiva eden, zorlukların, ağır yüklerin kaldırılması talebini ve kâfirlere karşı zafer niyazını ihtiva eden çok büyük bir dua ile sona ermektedir.
Sûre bütünüyle müminler için dosdoğru bir yoldur. Bu onların nitelikleri ile onlara karşı çıkan kâfir ve münafıkların niteliklerini açıklayarak, özel ve genel hayata dair yasama yöntemlerine açıklık getirerek sonunda da yüce Allah’a sığınarak iman üzere sebat etmek, ona devamlı dua ederek ilâhî bağış, lütuf, yardımını istiyerek, Allah’ın ve insanlığın düşmanlarına karşı zaferi gerçekleştirme talebiftîlç bulunarak, müminler için dosdoğru bir yolu göstermektedir.
Sûrenin direktifleri arasında şunlar da vardır: Dünya ve âhirette mutluluğun kaynağı ancak dine tabi olmaktır. Dinin de üç esası vardır. Bunlar Allah’a ve Rasulüne iman, ahiret gününe iman ve salih amel işlemektir. Genel olarak velayetin (dostluk ve bağlılık duygusunun) iman ve istikamet ehline olması gerekir. Fakat dine girmek üzere zorlamak da yasaktır
surelerin konuları, surelerin temel konuları, surelerin konulari