Sahih olmayan hadisler nelerdir ?
yasemin
Bildiğiniz ölçüde sahih olmayan ( uydurma ) hadisler nelerdir ? Gerçek hadis kaynakları nelerdir ve bir hadisin uydurma olup olmadığını biz anlayabilirmiyiz , mantık yürüterek yani ?
Cevap: Sahih olmayan hadisler nelerdir ?
r1dv4n06
Öncelikle Hadis-i Şerifleri Mantık Yürüterek Sahih olup olmadığını anlayamazsın . Haşa ! Hadisin Ravisine , Senedine Ve Hadis Alimlerinin Hadis Hakkındaki Görüşlerine Bakarak Amel Edebilirsin .
Kütüb-i Sitte; Buhârı ve Müslim’in "el-Câmiu’s-Sahîh" leri ile, Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce’nin "Sünen"lerinden oluşmaktadır.
Hadis Kitaplarının Dereceleri:
İhtiva ettikleri hadislerin güvenilir olup-olmamalarına göre hadis kitapları şu derecelere ayrılır:
Birinci Tabaka: Mütevâtir, meşhûr, sahîh ve hasen hadisler. Buhârî ve Müslim‘in "Sahih"leri ile İmam Mâlik‘in " Muvatta"adlı eserleri. Bu kitaplardaki hadislerle amel edilir.
İkinci Tabaka: Birinci tabakadaki kitaplar seviyesine çıkamayan, fakat, müelliflerinin titizlikle bazı şartları uygulayarak hadisleri aldıkları kitaplar. Bunlar da hadis kaynağı olarak benimsenmiş, asırlar boyu faydalanılmıtır. Tirmizî’nin Câmi’i, Ebû Dâvûd‘un Sünen’i Ahmed b. Hanbel’in Müsned’i, Nesâî’nin Sünen’i (Müctebâ) bu tabakadandır.
Üçüncü Tabaka: Bu tabakadaki kitaplarda sahih hadisler yanında zayıf hadisler de olduğu gibi, râvîleri içinde halleri meçhul olanlar da vardır. Abdürrezzâk’ın "Musannef" i, Beyhakî, Taberânî ve Tahâvî’nin kitapları…gibi. Bu kitaplardaki hadislerden ancak, hadis uzmanları yararlanabilir.
Zayıf hadisler şu şekilde tasnif edilmiştir:
1- Senetteki kopukluk (muttasıl) yüzünden zayıf olan hadisler; Muallak, Mursel, Mudelles, Munkatı, ve Mu’dal , (muttasıl olduğu bilinmeyen)muan’an ismini alır.
2- Ravisinde adalet şartı bulunmadığından dolayı tenkit yüzünden zayıf’ olan hadisler; Mevzu; Mechul, Mubhem (yalancılık ve günah işleme dolayısıyla), Munker, Şaz;
3- Ravisi zabt özelliğini taşımadığı için zayıf olan hadisler ise; Munker, Muallel, Mudrec, Maklub, Metruk, Muzdarib, Musahhaf, Muharref ve Şaz ismini alırlar.
Bazı fırkalar aksini söylemişse de peygambere yalan haber isnad etmenin küfürden sonra en büyük günah olduğunda şüphe yoktur. Böyle bir hadisi kabul etmek de şöyle dursun (uydurma/mevzu) olduğunu bile bile bunu açıklamadan rivayet etmek bile kesinlikle haramdır.
Zayıf hadislerin helal, haram, akaid ve ahkam ile ilgili olanları hariç, terğib, terhib ve amellerin faziletleri ile ilgili olanlarını zayıf olduklarını açıklamadan da rivayet etmek caizdir. Ahmed b. Hanbel, Abdurrahman b. Mehdi ve Abdullah b. el-Mubarek gibi büyük imamların, amellerin faziletlerine dair hadislerin rivayeti hususunda daha müsamahakar davrandıkları tür vakıadır.
Her ne kadar senedin zikredilmesi hadisin kıymetini ifade etmekle eşdeğer kabul ediliyorsa da, konunun uzmanlarının iyice azalmış olması itibariyle bu kısmın bile zayıf olduğunu açıklamak suretiyle rivayet etmek gerektiği ifade edilmiştir.
Zaten klasik ya da daha sonraki dönemlerde birçok alimin bu gibi hadisleri rivayet etmeleri şu gerekçelere dayandırılmıştır;
1. Zayıf hadisleri bilip tanımak,
2. Başka tarikten rivayet edilen benzer hadisleri takviye etmek amacıyla itibar ve istişhad etmek,
3. Muhtemel değerlendirme hatalarından dolayı kaybedilmek istenmeyen bilgileri daha sonraki alimlerin tetkikine sunmak,
4. Helal, haram, ahkam ve akaid ile ilgili konuların dışındaki amellerin faziletine dair terğib ve terhib ile ilgili zayıf hadislerin rivayetinde gösterilen musamaha.
Alimler arasında oldukça fazla tartışmalara vesile olan hatta bazılarınca re’ye tercih edilen zayıf hadislerle amel edilmesi konusunda üç temel görüş ileri sürülmüştür:
1. Zayıf hadisle hiçbir konuda asla amel edilmez,
(Yahya b. Main’den nakledilen bu görüşü, Buhari ve Muslim’in yanısıra İbn Hazm ve Ebû Bekr İbnu’l-Arabi benimsemiştir.)
2. Zayıf hadisle her konuda amel edilebilir,
(Ahmed b. Hanbel ve Ebu Davud "zayıf hadis re’y, yani kıyastan daha iyidir" diyerek bu görüşü tercih etmişlerdir.)
3. Amellerin faziletleri ile ilgili konularda belli şartlara bağlı olarak amel edilir.
İbn Hacer el-Askalani bu şartları şöyle sıralar ;
a. Hadis aşırı derecede bir zafiyet (zayıf) taşımamalıdır. Buna göre mevzu, metruk ve munker hadislerle kesinlikle amel edilemez.
b. Kitab veya sünnete dayalı olarak amel edilen sabit bir asla dayanmalıdır.
c. Kendinden daha kuvvetli bir delile muhalif olmadığı gibi, haber hakkındaki zayıflık kulak ardı edilip unutulmamalıdır.
Dün olduğu gibi bugün de taraftarları mevcut olan bu görüşlerden, birinci ve ikincisi biraz abartılı, amellerin faziletleri ile ilgili konularda şartlı kabulü savunanlar daha isabetli görünmekle beraber hadis teriminin tarih içinde geçirdiği evrelerden Tirmizi öncesi zayıf hadis ile Tirmizi sonrası terminolojik gelişmeyi dikkate almaları gerekmektedir.
Zira Tirmizi öncesi dönemde zayıf hadisin kapsamında değerlendirilen merviyyatın bir kısmı Tirmizi sonrası dönemde Hasen hadis ismiyle ayrı bir kategorik değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Aksi takdirde kaynaklardaki bilgileri kusursuz değerlendirmek imkansız hale gelir ve ciddi bir takım hatalara düşmek kaçınılmaz olur.
(Zehebi, el-Mukıza, 33-54; Ahmed Muhammed Şakir, el-Baisu’l-hasis, 44-102; Ahmed Naim, Mukaddime, 270-272; 282-349; Subhi es-Salih, Hadis İlimleri, (trc Prof. Dr. M. Yaş’ar Kandemir), 137-180; 225-236; Prof. Dr. İsmail L. Hakan, Hadis Usulû, 131-147; Ana hatlarıyla Hadis, 195-201; Prof. Dr. Talat Koçyiğit, Hadis Istılahları, 467-470).
Sahih olmayan hadisler, gercek olmayan hadisler, sahih olmayan hadis