Şehitlerin efendisi

Şehitlerin efendisi

esesim
Hz. Hamza şehîd olduğunda oruçlu idi. Hz. Peygamberimiz, kendisi için, Seyyid-üş-Şühedâ" şehîdlerin efendisi buyurdu. Ve cesedini meleklerin yıkadıklarını haber verdi.

Peygamber efendimiz, Hz. Hamza’nın mübârek cesedini görünce, dayanamadı. Ağladı. Mübârek gözlerinden yaşlar akarak buyurdu ki: Ben, şu şehîdlerin, Allahü teâlânın yolunda canlarını fedâ ettiklerine, Kıyâmet günü şâhidlik edeceğim. Onları kanlarıyla gömünüz. Vi, Kıyâmet günü mahşere yaraları kanayarak gelecekler. Kanlarının rengi kan rengi, kokuları da misk kokusu olacaktır.

Hz. Hamza, Kureyşin yanına gidip Müslüman olduğunu ve Allahın Peygamberini her suretle koruyacağını bildirip şöyle dedi:

– Kalbimi, İslâmiyete ve Hakka meylettirmiş olduğu için Allahü teâlâya hamdolsun. Bu din, kullarının her yaptığını bilen, herkese lutfu ile muâmele eden, kudreti her şeye galip gelen, âlemlerin Rabbi olan Allahü teâlâ tarafından gönderilmiştir.

Kur’ân-ı kerîm okunduğu zaman, kalb ve akıl sâhibi olanların gözlerinden yaşlar akar. Kur’ân-ı kerîm, açık bir lisan ile açıklanmış âyetler hâlinde Hz. Muhammed’e nâzil olmuştur. Muhammed, içimizde, sözü dinlenir, kendisine boyun eğilir bir mübârek kimsedir. Ey müşrikler! Aklınız başınızdan gidip, gözünüz kararıp da Onun hakkında sert, ağır ve kaba sözler, söylemeyin! Eğer böyle bir düşünceye kapılırsanız, biz Müslümanların cesedine basıp geçmeden, onu hiç kimseye vermeyiz!

Hz. Hamza’nın Müslüman olması ile, Resûlullah efendimiz çok sevindi. Müslümanlar, pek çok kuvvet buldu. Artık Mekkeliler Müslümanlara, hiçbir sebep yokken, fenâ muâmele yapamadılar. Bilhassa Hz. Hamza’nın kılıcının şiddetinden çekindiler.

Endişeye lüzûm yok

Peygamber efendimiz, Hz. Hamza ve diğer bir kısım Müslümanlar Hz. Erkam’ın evinde bulunuyorlardı. Bir ara kapı vuruldu. Gelen kimsenin, silâhlarını kuşanmış şekilde Hz. Ömer olduğu görülünce, ba’zıları endişeye kapıldı. Hz. Hamza;

– Gelen tek bir kişidir. Bu kadar endişeye lüzûm yok. Eğer, hayır için geldi ise hoş geldi. Yok eğer şer için geldi ise kendi kılıcı ile başını keserim, dedi. Dışarı çıktı ve dedi ki:

– Yâ Ömer! Sen ne zannedersin? Biz Abdülmuttalib evlâdıyız. Her birimiz Allahü teâlânın izni ile demiri çiğneyip havaya püskürtürüz. Allah ve Resûlü için can ve baş fedâ ederiz. Sen Resûlullaha zarar vereceğini zannediyorsan aldanıyorsun. Sevgili Peygamberimiz, bu konuşmaları işitti. Kendileri gelerek, iltifat ile Hz. Ömer’i karşıladı. Hz. Ömer de Müslüman oldu. Bu iki kahraman sayesinde Müslümanlar kuvvet buldular, ibâdetlerini açıktan yapmaya başladılar.

Peygamber efendimiz, Medîne’ye hicret ettikten sonra, Kureyşli müşrikler boş durmadılar. Peygamberimizi Medîne’de rahat bırakmıyorlar, Medînelilerin Onu terketmeleri için etrafındaki Müslümanları tehdit ediyorlardı. Hattâ, Müslümanlara hac yollarını kapadılar.

Bu durumda, Müslümanların, Suriye ticaret yollarını kesmeleri, müşrikleri ticarî ve iktisâdi bakımdan zor duruma düşürmeleri ve böylece müşrikleri yola getirmeleri îcâb ediyordu. Bu sırada bir müşrik kervanının Medîne yakınlarından geçmekte olduğu işitildi. Sefer hazırlığı yapıldı. Sefere çıkacak birliğin kumandanlığına Hz. Hamza’yı getiren Peygamberimiz, ona beyaz bir bayrak verdi. Hz. Hamza’ya verilen bu bayrak İslâm tarihinde Müslümanların kullandığı ilk bayrak idi.

Doğru bir iş yaptı

Mecdi bin Amr el-Cühenî, iki tarafın da müttefiki idi. Müslümanların sayıca çok az ve müşriklerin çok fazla olduklarını ve düşmanların bu ilk çarpışmada yenebileceklerini düşünerek arabulucuk edip iki tarafı çarpışmaktan vazgeçirdi. Sonra Hz. Hamza ve arkadaşları Medîne’ye geri döndüler. Mecdî’nin bu hareketi Peygamber efendimize arzedilince çok memnun oldular ve buyurdular ki: – İyi ve doğru bir iş yapmıştır. Hz. Hamza, Ebva, Veddan ve Zül’uşeyre gazâlarında Peygamber efendimizin beyaz sancağını taşıdı.

Bedir gazâsında 313 Eshâb-ı kirâm, 1000 müşrikle karşı karşıya geldi. Mekke müşriklerinden Utbe, Şeybe ve Velîd meydana çıkarak er dilediler. Peygamberimiz buyurdu ki:

– Ey Hâşimoğulları! Kalkınız, Allahü teâlânın nûrunu söndürmek için gelenlere karşı, Hak yolunda çarpışınız ki, Allahü teâlâ zaten Peygamberinizi de bunun için göndermiş bulunuyor. Kalk yâ Hamza! Kalk yâ Ali! Kalk yâ Ubeyde bin Hâris!

Son derece cesûr, kuvvetli bir kişiydi

HZ. Hamza, Peygamberimizin amcalarındandır. Süveybe’den O da emdiği için, Rasûlullah (s.a.s.) ile süt kardeştir. Mekke Devri’nin 6’ıncı (616 M.) yılında Müslüman olmuştur.

Peygamberimiz bir gün Safâ tepesinde otururken yanından Ebû Cehil geçti. Rasûlullah (s.a.s.)’e çirkin sözlerle hakarette bulundu. Peygamberimiz hiç bir karşılık vermedi.

Hamza o gün ava gitmişti. Dönüşünde, bir câriye, olayı Hamza’ya anlattı. Hamza henüz Müslüman olmamıştı. Yeğenine hakaret edilmesine dayanamadı, silahını çıkarmadan, derhal Kureyşin toplantı yerine gitti. Kardeşimin oğluna hakaret eden sen misin? diyerek yayı ile Ebû Cehil’in kafasına vurup yaraladı. Ebû Cehil, Hamza Müslüman oluverir korkusu ile ses çıkarmadı. Ebû Cehil’den, Peygamberimize yaptığı hakaretin öcünü alan Hamza, Rasûlullah (s.a.s.)’e giderek O’nu teselli etmek istedi. Rasûlullah (s.a.s.)’in ancak imân etmesi ile memnûn olacağını söylemesi üzerine, şehâdet getirip Müslüman oldu. Hz. Hamza son derece cesûr, kuvvetli, gözünü budaktan sakınmaz bir kişiydi. Kendisinden üç gün sonra da Ömer Müslüman oldu. Bu ikisinin Müslüman olmalarıyla, Müslümanlar büyük destek buldular.

Hz. Hamza’nın İslâm’ı kabûlü, Müslümanları sevindirmiş fakat müşrikleri telaşlandırmıştı. Kureyş ileri gelenleri Dârü’n-Nedve de toplandılar. Bunlar gittikce çoğalıp kuvvetleniyorlar, çabuk çâresine bakmazsak, ileride önünü alamayacağımız tehlikeler doğar… Buna kesin çâre bulmalayız dediler. Çeşitli teklifler ortaya atıldı.

Dengimiz iseniz…

Hz. Hamza, Hz. Ali, Hz. Ubeyde migferlerini giydiler. Meydana yürüdüler. Müşrikler dediler ki: – Sizler kimlersiniz? Eğer bizim dengimiz iseniz sizinle çarpışırız. Eshâb-ı kirâm da; Ben Hamza’yım! Ben Ali’yim! Ben Ubeyde’yim! dediler. Bunun üzerine müşrikler cevap verdiler:

– Sizler de bizim gibi şerefli kimselersiniz. Sizinle çarpışmayı kabûl ettik. Eshâb-ı kirâm, müşrikleri, önce îmâna da’vet ettiler. Onlar kabûl etmediler. Ondan sonra Eshâb-ı kırâm, müşriklerin üzerine saldırdılar. Hz. Hamza ve Hz. Ali, Utbe ve Velîd kâfirlerini, anında öldürdüler. Hz. Ubeyde, Şeybe’yi yaraladı. Şeybe de Hz. Ubeyde’yi yaraladı. Hz. Hamza ve Hz. Ali, Şeybe’yi orada öldürüp, Hz. Ubeyde’yi kucaklayıp Resûlullahın huzûruna getirdiler. Ebû Cehil, müşrikleri savaşa teşvik etmeye başladı. Her iki taraf bütün güçleriyle saldırıya geçtiler. Bu savaş her iki tarafın ilk büyük savaşıydı. Hz. Hamza, her iki elinde birer kılıç ile çarpışıyordu. Peygamber efendimiz Yâ Hayyu! Yâ Kayyûm! buyurarak Allahü teâlâya yalvarıyordu. Peygamberimiz, Eshâbını, böyle yiğitçe çarpışıyor gördükçe; – Onlar, Allahü teâlânın yeryüzündeki arslanlarıdır, buyurarak onları takdîr ediyordu. Müşrikler bozguna uğradılar. Ebû Cehil de öldürüldü. Mekke’ye doğru kaçmaya başladılar. Hz. Hamza, Bedir’de fevkalâde kahramanlık gösterdi. Bedir savaşı, Peygamber efendimizin zaferiyle neticelendi. Eshâb-ı kirâmdan 14 kişi şehîd oldu.

Mübârek cesedini görünce gözlerinden yaşlar aktı

Hz. Hamza orta boylu idi. Kılıcını çok iyi kullanır pek mükemmel ok atardı. Pehlivanların pîri idi. Peygamber efendimizin amcası ve aynı zamanda süt kardeşi idi. Peygamberimiz kabrini ziyârete gider, selâm verirdi. Mezardan, Ve Aleykümselâm yâ Resûl diye cevap gelirdi.

Hz. Hamza büyük kahramanlıklar gösterdikten sonra Uhut savaşında Vahşî tarafından şehîd edildi. Vahşî, Mekke’nin fethinden sonra, Tâiflilerle birlikte Medîne’de mescide gelip, îmân etti, affa kavuştu. Fakat Yemâme tarafına gitmesi emrolundu. Resûlullah’a karşı çok mahcûb olup, başı önünde yaşadı.

Hz. Hamza şehîd olduğunda oruçlu idi. Hz. Peygamberimiz, kendisi için, Seyyid-üş-Şühedâ = şehîdlerin efendisi buyurdu. Ve cesedini meleklerin yıkadıklarını haber verdi.

Savaş bitmişti. Şehîdlerin yanlarına gidildi. Peygamber efendimiz, Hz. Hamza’nın mübârek cesedini görünce, dayanamadı. Ağladı. Mübârek gözlerinden yaşlar akarak buyurdu ki: – Ben, şu şehîdlerin, Allahü teâlânın yolunda canlarını fedâ ettiklerine, Kıyâmet günü şâhidlik edeceğim. Onları kanlarıyla gömünüz. Vi, Kıyâmet günü mahşere yaraları kanayarak gelecekler. Kanlarının rengi kan rengi, kokuları da misk kokusu olacaktır.

Daha sonra Peygamber efendimiz buyurdu ki:

– Bana Cebrâil aleyhisselâm gelip Hamza bin Abdülmuttalib’in göktekiler katında, Allahın ve Resûlünün arslanıdır diye yazıldığını haber verdi. Hz. Hamza’nın ve diğer şehîdlerin cenâze namazları kılındı. Hz. Abdullah bin Cahş ile Hz. Hamza’nın cenâzeleri bir kabre kondu. Hz. Hamza, Hz. Abdullah’ın dayısı idi.


Cevap: Şehitlerin efendisi

Gülehasret
Allah cc razı olsun. nemutlu Allah yoluna şehit olanlara 🙂


şehitlerin efendisi, sehitlerin efendisi, şehitlerin efendisi kimdir

Yorum yapın

1melek.com petinya.net Kompozisyon/ !function(){"use strict";if("querySelector"in document&&"addEventListener"in window){var e=document.body;e.addEventListener("mousedown",function(){e.classList.add("using-mouse")}),e.addEventListener("keydown",function(){e.classList.remove("using-mouse")})}}();