Tevbe ile ilgili hadisler

Tevbe ile ilgili hadisler

suara
926 – Hâris İbnu Süveyd anlatıyor: "Abdullah İbnu Mes’ud (radıyAllahu anh) bize iki hadis rivayet etti. Bunlardan biri Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)’ dendi, diğeri de kendisinden. Dedi ki: "Mü’min günahını şöyle görür: "O, sanki üzerine her an düşme tehlikesi olan bir dağın dibinde oturmaktadır. Dağ düşer mi diye korkar durur. Fâcir ise, günahı burnunun üzerinden geçen bir sinek gibi görür" İbnu Mes’ud bunu söyledikten sonra eliyle, Şöyle diyerek, burnundan sinek kovalar gibi yapmıştır.
Sonra dedi ki: "Ben Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)’ın şöyle söylediğini duydum: "Allah, mü’min kulunun tevbesinden, tıpkı şu kimse gibi sevinir: "Bir adam hiç bitki bulunmayan, ıssız, tehlikeli bir çölde, beraberinde yiyeceğini ve içeceğini üzerine yüklemiş olduğu bineği ile birlikte seyahat etmektedir. Bir ara (yorgunluktan) başını yere koyup uyur. Uyandığı zaman görür ki, hayvanı başını alıp gitmiştir. Her tarafta arar ve fakat bulamaz. Sonunda aç, susuz, yorgun ve bitap düşüp: "Hayvanımın kaybolduğu yere dönüp orada ölünceye kadar uyuyayım" der. Gelip ölüm uykusuna yatmak üzere kolunun üzerine başını koyup uzanır. Derken bir ara uyanır. Bir de ne görsün! Başı ucunda hayvanı durmaktadır, üzerinde de yiyecek ve içecekleri. İşte Allah’ın, mü’min kulunun tevbesinden duyduğu sevinç, kaybolan bineğine azığıyla birlikte kavuşan bu adamın sevincinden fazladır. "
Müslim’in bir rivayetinde şu ziyâde var: "(Sonra adam sevincinin şiddetinden şaşırarak şöyle dedi: "Ey Allah’ım, sen benim kulumsun, ben de senin Rabbinim."
Buharî, Da’avât 4; Müslim 3, (2744); Tirmizî, Kıyâmet 50, (2499, 2500).
927 – Zirrü’bnü Hubeyş anlatıyor: "Saffân İbnu Assâl el-Murâdî (radıyAllahu anh) bize, Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)’ın şöyle söylediğ’ini rivayet etti:
"Mağrib cihetinde bir kapı vardır. Bu kapının genişliği -veya bunun genişliği binekli bir kimsenin yürüyüşüyle- kırk veya yetmiş senedir. Allah o kapıyı arz ve semaları yarattığı gün yarattı. İşte bu kapı, güneş batıdan doğuncaya kadar tevbe için açıktır. "
Tirmizî, Da’avât 102, (3529).
928 – Ebü Hüreyre (radıyAllahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim güneş batıdan doğmazdan evvel tevbe ederse Allah tevbesini kabul eder."
Müslim, Zikr 43, (2703).
929 – İbnu Ömer (radıyAllahu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Son nefesini vermedikçe Allah, kulun tevbesini kabul eder. "
Tirmizî, Da’avât 103, (3531); İbnu Mâce, Zühd 30, (4253).
930 – Ebü Musa (radıyAllahu anh) anlatıyor: Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Aziz ve Celil olan Allah, gündüz günah işleyenlerin tevbesini kabul etmek için geceleyin elini açar.
Gece günah işleyenlerin tevbesini kabul etmek için de gündüz elini açar, bu hal, güneş batıdan doğuncaya kadar devam edecektir. Burada "el", Allah’ın ihsan ve fazlından kinayedir.
Müslim, Tevbe 32, (2760).
931 – Ebu Said (radıyAllahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Sizden önce yaşayanlar arasında doksan dokuz kişiyi öldüren bir adam vardı. Bir ara yeryüzünün en bilgin kişisini sordu. Kendisine bir râhib tarifedildi. Ona kadar gidip, doksan dokuz kişi öldürdüğünü, kendisi için bir tevbe imkânının olup olmadığını sordu. Râhib: "Hayır yoktur!" dedi. Herif onu da öldürüp cinayetini yüze tamamladı.
Adamcağız, yeryüzünün en bilginini sormaya devam etti. Kendisine âlim bir kişi tarif edildi. Ona gelip, yüz kişi öldürdüğünü, kendisi için bir tevbe imkânı olup olmadığını sordu. Âlim: "Evet, vardır, seninle tevben arasına kim perde olabilir?" dedi. Ve ilâve etti:
" Ancak, falan memlekete gitmelisin. Zîra orada Allah’a ibadet eden kimseler var. Sen de onlarla Allah ibadet edeceksin ve bir daha kendi memleketine dönmeyeceksin. Zira orası kötü bir yer. "
Adam yola çıktı. Giderken yarı yola varır varmaz ölüm meleği gelip ruhunu kabzetti. Rahmet ve azab melekleri onun hakkında ihtilâfa düştüler. Rahmet melekleri: "Bu adam tevbekâr olarak geldi. Kalben Allah yönelmişti" dediler. Azab melekleri de: "Bu adam hiçbir hayır işlemedi" dediler.
Onlar böyle çekişirken insan suretinde bir başka melek, yanlarına geldi. Melekler onu aralarında hakem yaptılar. Hakem onlara: "Onun çıktığı yerle, gitmekte olduğu yer arasını ölçün, hangi tarafa daha yakınsa ona teslim edin" dedi. Ölçtüler, gördüler ki, gitmeyi arzu ettiği (iyiler diyarına) bir karış daha yakın. Onu hemen rahmet melekleri aldılar."
Bir rivayette şu ziyade var: "Bir miktar yol gidince, ölüm gelip çattı. Adamcağız yönünü sâlih köye doğru çevirdi. Böylece o köy ehlinden sayıldı."
Buharî, Enbiya 50; Müslim, Tevbe 46, (2766); İbnu Mâce, Diyât 2, (2621).
932 – Bir diğer rivayette (aynı hikaye ile ilgili olarak) şöyle denmiştir: "Allah Teâla beriki köye adamdan uzaklaşmayı, öbür köye de yaklaşmayı vahyetti, sonra da: "Adamın geldiği ve gitmekte olduğu köylere uzaklıklarını ölçüp kıyaslayın" dedi."
Buharî, aynı bab.
933 – Hz.Enes (radıyAllahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "İnsanoğlunun herbiri hatakârdır. Ancak hatakârların en hayırlısı tevbekâr olanlarıdır."
Tirmizî, Kıyâmet 50, (2501); İbnu Mâce, Zühd 30, (4251).
TEVBE
7270 – Hz. Ebu Hureyre radıyAllahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselam buyurdular ki: "Günahlarınız semaya ulaşacak kadar çok bile olsa, arkadan tevbe etmişseniz, günahınız mutlaka affedilir."
7271 – Ebu Sa’îd radıyAllahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalatu vesselâm buyurdular ki: "Allah, kulunun tevbesine şu adamın sevinmesinden daha çok sevinir (yani razı olur): Adam yolculuk halindedir. Bir susuz çölde bindiği devesini kaybetmiştir, onu aramaya koyulur. Sonunda aramaları adamı cidden yorup aciz bırakınca (susuzluk ve sıcaktan olduğu yerde ölmek üzere, yere yatar), elbisesini başına çekip örtünür. İşte kendisi o halde iken, devesini kaybettiği yerde hayvanın ayak seslerini duyar. Yüzünden örtüyü kaldırır ve karşısında devesini görür."
7272 – Abdullah İbnu Mes’ud radıyAllahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Günahtan tevbe eden, bir günah işlememiş gibidir."
7273 – İbnu Makıl anlatıyor: "Babamla birlikte Abdullah İbnu Mes’ud radıyAllahu anh’ın yanına girdim. Bu ziyaret sırasında o: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm’ın "pişmanlık tevbedir" dediğini nakletti. Babam: "Aleyhissalâtu vesselâm’dan bunu bizzat işittin mi?’ diye sordu. Abdullah: "Evet!" dedi."
7274 – Abdullah İbnu Amr radıyAllahu anh arılatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Allah Teala hazretleri, kulun tevbesini, can boğaza gelmedikçe kabul eder."


Cevap: Tevbe ile ilgili hadisler

Amenna
< 7270 – Hz. Ebu Hureyre radıyAllahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselam buyurdular ki: "Günahlarınız semaya ulaşacak kadar çok bile olsa, arkadan tevbe etmişseniz, günahınız mutlaka affedilir." >
Gaffar ismiyle bağışlayıcı olan Rabbimize sonsuz hamd ü senalar olsun.
Allah cc. razı olsun.


Yanıt: Tevbe ile ilgili hadisler

hasene
Allah razı olsun


Soru: Tevbe ile ilgili hadisler

Hoca
teşekkürler tevbe hakkında hadisler için.


affet
sahabelerden biri Allah rasune sorar ya rasulullah ben bı gunah işledım tevbe ettım Allah affede mı affeder tekrar sorar aynı cevabı alır tektrar sorar affeder cevabını alır en sonunda Allah rasulu tebeessum eder ve sen tevbe etmekten ne zaman bıkarsan Allah da senı affetmekten o zaman bıkar insAllah hıç bıkmayanlardan oluruz amin


Hoca
TEVBE HAKKINDA HADİSLER

RÜDANİ HADİS KİTABINDAN TEVBE, AF VE MAĞFİRET BAHSİ

9746- el-Hâris bin Süveyd radiyAllahu anh’dan:

Abdullah (bin Mes’ûd) biri Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem’den diğeri ise kendi görüşü olmak üzere bana iki hadis nakletti:

İbn Mes’ûd kendi görüşü olarak şunu anlattı: "Mü’min kişi, günahlarını (hayalinde büyüterek) şöyle görür: Güya kendisi bir dağın eteğinde oturmakta ve dağın üzerine düşmesinden korkmaktadır. Facir kişi ise günahlarını burnunun üstüne konan bir sinek gibi görmekte ve o sineği eliyle kovmaktadır." Sonra dedi ki: AUah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu duydum:

"Bir adam üzerinde yiyeceği ve suyu bulunan bir hayvanı İle ıssız bir yerde konaklar. Orada istirahat etmek için hafif bir uyku uyumak ister ve uyur. Uyanınca hayvanım orada göremez. Her tarafta aramağa başlar, ancak bulamaz, ümit keserek kendi kendine: ‘Haydi geldiğim yere döneyim ve orada ölünceye kadar uyuyayım,’ der. Döner, ölmek için başını kolunun üzerine koyar, biraz kestirdikten sonra uyanır. Bir de ne görsün, üstünde azığı ve suyuyla hayvanı başı ucunda duruyor. İşte Allah, kulunun tevbesine, bu adamın hayvanım bulduğu zamanki sevincinden daha çok sevinir." [Buhârî, Müslim ve Tirmizî.|

9747- Müslim, Enes’den benzerini nakletti: Onda şöyle geçmektedir: "Bulduğu hayvanının yularından tutup: ‘Allahım! Sen benim kulumsun, ben de senin Rabbin!’ diyerek sevincinin şiddetinden hata eder."

9748- Safvân bin Assâl radiyAllahu anh’dan: (Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Batı yönünde bir kapı vardır. Enine bir süvari kırk ya da yetmiş yıl yürür de yine (o mesafeyi) zor kateder. İşte Allah gökleri ve yeri yarattığı gün o kapıyı da yaratmış ve tevbe için devamlı olarak açık bırakmıştır. Güneş ondan doğuncaya kadar o kapı kapanmayacaktır." [Tirmizî]

9749- Ebû Hureyre radiyAllahu anh’dan; (Allah Resulü sailAllahu aleyhi ve sellem

buyurdu:)

"Kim güneş batıdan doğmadan önce tevbe ederse, Allah onun tevbesini kabul eder." [Müslim]

9750- İbn Ömer radiyAllahu anh’dan: (Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Allah kulunun tevbesini can gırtlağa gelmedikçe kabul eder." [Tîrmizi]

9751- Ebû Mûsâ radiyAllahu anh’dan: (Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Güneş batıdan doğuncaya kadar, Allah gündüz günah işleyenleri affetmek için gece, gece günah işleyenleri de bağışlamak için gündüz elini açar (uzatır)."[Müslim]

9752- Ebû Saîd radiyAllahu anh’dan: (Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Sizden öncekilerin içinde doksandokuz kişiyi öldüren bir adam vardı. Yeryüzünün en bilgin İnsanım sordu, nihayet ona: ‘Falan yerde bir rahip var, git durumunu ona anlat!’ dediler. Rahibe gidip doksandokuz kişiyi öldürdüğünü, tevbe etse kabul edilip edilmeyeceğini sordu.

Rahip: ‘Hayır’ deyince, onu da öldürüp yüze tamamladı. Yine yeryüzünün en bilgin insanını sordu. Ona falan yerdedir, dediler. Ona gidip yüz kişiyi öldürdüğünü tevbe etse kabul edilip edilmeyeceğini sorunca, alim: ‘Evet, kabul edilir. Kimse buna mâni olamaz. Falan yere git, insanlar orada Allah’a ibadet ediyorlar, sen de onlara katıl ve ibadet et! Ayrıca ülkene de bir daha dönme! Çünkü senin ülken kötü bir ülkedir’ dedi. Bunun üzerine adam yola revan oldu. Henüz o ülkeye varmadan yolun ortasında ölüm gelip ona yetişti. Onun hakkında rahmet melekleri ite azap melekleri tartıştılar. Rahmet melekleri dediler ki: ‘Onun canını biz alacağız. Çünkü bu adam tevbekâr olup tam bir ihlas içinde Allah’a ibadet edilen yere gidiyordu. Suçsuzdur.’ Azap melekleri ise aksini iddia edip şöyle dediler: ‘O şimdiye kadar hiçbir hayır yapmamıştır. Nasıl olur da iyi bir adam olabilir. Bu nedenle onun ruhunu biz kabzede-ceğiz.’ Derken adam kılığında bir melek çıka-geldi. Onu aralarında hakem tayin ettiler. O şöyle dedi: ‘Siz iki ülke arasını ölçün. Hangisi daha yakın ise bu adam oraya ait olur.’

İki ülke arasını ölçtüler ve adamın gitmek üzere olduğu ülkeye daha yakın olduğunu tes-bit ettiler. Bunun üzerine onun ruhunu rahmet melekleri aldı."

9753- Diğer rivayet:

" Yolun ortasına gelince, ölüm geldi, göğsüyle direnerek ilerlemeye çalıştı."

Yine onda şöyle geçmektedir: "İyi ülkeye ötekinden bir karış daha yakın çıktı ve adam oradan sayıldı."

9754- Diğer rivayet:

Bunun üzerine Allah, Ölen kimsenin kendi köyüne "Biraz uzaklaş" tevbe için gideceği köye ise "Biraz yaklaş." [Buhârî ile Müslim.)

9755- Enes radiyAllahu anh’dan: (Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Her Âdemoğlu hata işler. Hata işleyenlerin en iyileri tevbekâr olanlardır." |Tirmizî.|

9756- Ebû Hureyre radiyAllahu anh’dan: (Allah Resulü sallailahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Canım elinde olan Allah’a yemin ederim ki, eğer siz günah işlemeseydiniz, Allah sizi yok eder, yerinize günah isleyip tevbe eden, Allah’ın da bağışladığı başka kavim getirirdi." [Müslim]

9757- Ebû Hureyre radiyAllahu anh’dan: (Allah Resulü sallailahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

""Bir kul günah İsler ve: ‘AUahım! Benim günahımı bağışla!’ der. Allah da şöyle buyurur: ‘Kulum günah işledi. Kendisini hem affedecek hem de sorumlu tutacak bir Rahbinin bulunduğunu bildi.’ Kul dönüp tekrar günah işler ve: ‘AUahım! Beni bağışla!’ der. Allah da: ‘Kulum günah isledi. Hem affedecek hem de. sorumlu tutacak bir Rabbinin bulunduğunu bildi’ der. Kul tekrar dönüp günah işler ve: ‘Rabbim günahımı bağışla!’ der. Allah da:

‘Kulum günah işledi, affedecek ya da sorumlu tutacak bir Rabbinin bulunduğunu bildi. Haydi istediğini yap! Ben seni bağışladım’ buyurur." |Buhârî ile Müslim.|

9758- Enes radiyAllahu anh’dan: (Allah Resulü sallailahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Allah teâlâ buyurdu: "Ey Ademoğlu! Bana dua ettiğin, benden umduğun sürece aldırmam, sende olan (hataları) affederim. Ey Âdemoğlu! Günahların gök bulutlarına ulaşsa bile af dilediğinde günahlarını bağışlarım. Ey Ademoğlu! Bana şirk koşmaksızın yer dolusu hatalarla gelip huzuruma çıksan, sana yer dolusu mağfiretle gelirim." [Tırmizî.]

9759- Cündeb radiyAllahu anh’dan: Peygamber sallailahu aleyhi ve sellem anlattı:

"Bir adam dedi ki: ‘VAllahi Allah, falan adamı bağışlamaz.’ Allah da şöyle buyurdu: ‘Kimdir falanı affetmiyeceğime dair yemin eden kişi? Ey kişi! Şunu bil ki ben onu bağışladım, senin amelini ise boşa çıkarıp heder ettim’." |Müslim|

9760- Ebû Hureyre radiyAllahu anh’dan: (Allah Resulü sallailahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"îsrâilo gutlarında birbirine zıt iki kişi vardı. Biri günahkâr, diğeri ise son derece dindardı. Dindar olan diğerine: ‘Yapma, günah işlemekten geri dur!’ derdi. Bir gün yine onu günah işlerken görünce, şöyle dedi: ‘Vazgeç!’ Öteki: ‘Beni Rabbimle başbaşa bırak, aramıza girme! Başıma muhafız mı gönderil-dinV diye çıkışınca, öteki: ‘VAllahi Allah seni asla bağışlamaz’ dedi. Ya da: ‘Seni cennete koymaz’ dedi. Derken Allah onların ruhlarını kabzetti. Âlemlerin Rabbi huzurunda birara-ya geldiler.

Allah teâlâ son derece dindar olana dedi ki: ‘Benim elimde olanı önlemeye senin gücün yeter miydi?’ Günahkâr olana: ‘Haydi sen git rahmetim sayesinde cennete gir!’ öteki için de: ‘Haydi bunu da ateşe götürün!’ buyurdu."

Ebû Hureyre dedi ki: "VAllahi (dindar) öyle bir söz söylemiş ki, hem dünyasmı, hem de âhiretini harap etmiş. |Ebû Dâvud.]

9761- Ebû Hureyre radiyAllahu anh’dan: (Allah Resulü sallAllahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"(Günah işlemekle) kendine zulüm eden bir adam varmış. Ölürken çocuklarına demiş ki: ‘Ben öldüğüm zaman, beni yakın, sonra beni öğütün, külümü rüzgâra saçın! Rabbimin bana gücü yeterse vAllahi bana kimseye yapmadığı azabı yapar.’

Ölünce, çocukları onun vasiyetini yerine getirmişler. Bunun üzerine Allah yere: ‘Haydi onun parçalarını bir araya getir!’ emrini vermiş. Yer de bu emri yerine getirmiş ve hemen adam dipdiri ayağa kalkıp dirilmiş. Allah buyurmuş: ‘Niçin yaptın bunu?’

‘Ya Rabbi! Senden korktuğum için yaptım’ deyince, Allah onu bağışlamış."

9762- Diğer rivayet:

"Hayatında hiçbir iyilik yapmamış kişi ailesine şöyle demiş:

‘Ölürsem beni yakın!’ Yakmışlar. Külünün yarısını yere, diğer yarısını da denize saçmışlar…" Benzeri rivayet.

Ayrıca onda şöyle geçmektedir: "Allah yere emretmiş, içindekini toplamış, denize de emretmiş o da içindekini toplamış. Sonra Allah adama demiş ki: ‘Neden böyle yaptın?’

‘Sen en iyi bilensin Rabbim! Ben bunu senden korktuğum için yaptım’ deyince, hemen Allah onu bağışlamış."

[Buhârî, Müslim, Muvattâ ve Nesâî]

9763- İbn Ömer radiyAllahu anh’dan: "Uyeyne bin Hısn, Ömer’e dedi ki: ‘Yazık ey Hattâb’ın oğlu! Bize vermiyor,

üstelik aramızda adaletle de hükmetmiyorsun. ‘ Ömer buna çok öfkelendi ve onun üzerine yürümek İstedi.

Bunun üzerine Hurre (bin Kays) şöyle dedi: ‘Ey Müminlerin emin! Allah Peygamberi sallAllahu aleyhi ve sellem’e şöyle buyurmuştur: ‘Afyolunu tut, maruf olanı emret ve cahillerden yüz çevir!'(A! râf, 199) Biliyorsun kİ bu adam cahillerdendir.’ VAllahi Hurre ayeti okur okumaz Ömer nefsine hakim oldu ve ayeti aşmayıp orda durdu. Zaten o Allah’ın kitabını kendine sınır edinen ve aşmayan biriydi. [Buhârî]


DinimiSevdim
Müslim’in bir rivayetinde şu ziyâde var: "(Sonra adam sevincinin şiddetinden şaşırarak şöyle dedi: "Ey Allah’ım, sen benim kulumsun, ben de senin Rabbinim"
Yanlış yazılmış
Ey Allah’ım, ben senin kulumsun, sen de senin Rabbimsin"


tevbe ile ilgili hadisler, tövbe ile ilgili hadisler, tövbe ile ilgili hadis

Yorum yapın

1melek.com petinya.net Kompozisyon/ !function(){"use strict";if("querySelector"in document&&"addEventListener"in window){var e=document.body;e.addEventListener("mousedown",function(){e.classList.add("using-mouse")}),e.addEventListener("keydown",function(){e.classList.remove("using-mouse")})}}();