3ler 5ler 7ler 40lar nedir
Fetva Meclisi
3ler 5ler 7ler 40lar la ilgili peygamberimizin hadis-i vardır
hadisler
Bu ümmetin Ebdalleri otuzdur. Hepsi de Halilu’r-Rahman gibidir (yani Allah’a olan sevgi ve dostluğunda çok samimidirler). Her ne zaman onlardan biri ölse, Allah onun yerine bir başkasını getirir. (Mecmau’z-zevaid, X/62)
Ebdaller kırk kişi olup Şam’da ikamet ederler. Onlar sayesinde yağmur yağar, onlar sayesinde düşmana karşı zafer kazanılır ve onlar sayesinde Şam halkından azap uzaklaştırılır. (Ahmed b. Hanbel, I/112)
Yorum: 3ler 5ler 7ler 40lar nedir
Kayıtsız Üye
EsselamuAleykum hocam 3ler 7ler 40 lar aşkına diyerek duada bulunmak sahihmidir tam açıklarmısınız hocam
Yorum: 3ler 5ler 7ler 40lar nedir
vel Fecr
< EsselamuAleykum hocam 3ler 7ler 40 lar aşkına diyerek duada bulunmak sahihmidir tam açıklarmısınız hocam >
ve aleykum selam
sahih değildir. arabistanda rasulullah efendimiz sav kabrinde bile el açıp dua etmek yasaktır nedeni ise bu ümmetin bidalara bulaşmamasıdır.
bir kişi dua edicekse açar elini rabbine duasını eder. duanın kabuluyeti yüksek olduğu zamanlar ise farz namazlarının peşi, gece kılınan namaz yani teheccüt vakitleridir.
kulumun bana en yakın olduğu yer secdedir diyor Allah teala. türbe ziyaretlerinde merhumdan medet ummalar, ağaçlara birşeyler bağlamalar, mumlar şekerler vs vs.
hepsi bidattir. gerçek olan rabbine el açıp istemektir.
Yorum: 3ler 5ler 7ler 40lar nedir
Şem’a
Sözü edilen zatlar vardır lakn bunlardan bir şey istenmez, dua sadece Allah’a yapılır.
Neticede onlarda Allahtan istedikleri için yceltildiler.
< Hadis rivayetlerinde konuyla ilgili bilgiler vardır:
Diğer bir rivayet de şöyledir. Hz. Ali (ra) Irak’ta iken, bir gün yanında Şam halkından bahsedildi. Bazıları, onları lanetlemesini istediler. Bunun üzerine Hz. Ali (ra) Resulüllah (a.s.m)’tan şunları işittiğini söyledi:
Bu rivayetler, hadis otoriteleri tarafından sahih olarak değerlendirilmiştir.(bk. Avnu’l-Mabud, Ebu Davud’un ilgili hadis şerhi).
Ebdal; onlardan biri öldüğünde yerine başka birisi –onun bedeline- getirildiği için bu adı almıştır.(Avnu’l-Mabud, VI/467-Şamile). Istılah olarak ebdal, bütün nefsanî arzularından tamamen sıyrılmış tertemiz veliler manasına gelmektedir.
Bu konuda Kütüb-ü Sitte’den yalnız Ebu Davud’da Şam’ın Ebdalleri ifadesi yer almıştır(Ebu Davud, Mehdi, 1).
Bu cemaatlerin varlığı, daha çok keşfî tecrübeye dayalı olarak bilindiği görünüyor.
Manevî alemleri velilerin idare etmesi diye bir şey olmaz. Çünkü, manevî alemlerde cereyan eden hadiselerin geneli, maddî alemlerde olduğu gibi, yaratmaya ihtiyaç duyan olaylardır. Yaratmak ise, yalnız Allah mahsustur.
Ebdallerin oluşturduğu kırk kişilik bir cemaat, küçük çapta manevî bir organize olduğu için, -hiyararşik bir düzen içerisinde- birbirlerini tanımaları mümkündür. Bu konuda –bu tarz bir düzende organize olmamış- sahabeye benzemez.
Genel olarak bazı evliyalar için söz konusu edilen, tasarruf, hiçbir zaman bir yaratma anlamında değildir. Yukarıdaki hadiste geçen, tam doğru bir ifadeyle onların sayesinde yağmur yağdırılır, zafer kazandırılır ifadesinden anladığımız şudur:
Allah, salih amelleri şefaatçi kabul ettiği gibi, salih amel sahiplerini de şefaatçi kabul eder. Üç mağara arkadaşlarının iyi amellerini şefaatçi kılarak kurtuldukları na dair sahih hadisler vardır.(bk. Buhârî, Enbiya, 53, Büyû,98; Müslim, Zikr,100).
Yukarıda da ifade edildiği üzere, velilerin tasarrufu, yaratmaya ait olmayan işlerle ilgilidir. Onların Allah’a yalvarmasıyla bazı şeyler meydana geldiği gibi, Allah’ın izin ve inayetiyle, sevdiklerine yardım eder, onları himaye edebilirler.Kur’an’la sabit olan koruyucu meleklerin varlığı Allah’a şirk anlamına gelmediği gibi, insanlık camiasının bir çeşit melekleri olan velilerin himaye ve korumaları da şirk anlamına gelmez.
Bedel’in çoğulu olan "büdelâ", sofîler arasında ricâlullahtan yedi önemli kimsenin müşterek unvan-ı mahsusu olarak bilinmektedir. Bunlar, yerinde tayy-ı mekân eder ve yerinde de nûraniyet sırrıyla bir anda farklı bölgelerde bulunabilirler. Bu intikal ve bulunuşlar dublelerin ve misalî vücudların aksi mi, yoksa, bizzat vücudun "tayy-ı mekân" etmesi mi, konu net değildir.
Aslında, bazen büdelâ, kendileri bile böyle esrarlı bir intikalin farkına varamayabilirler. Fütühât-ı Mekkiyye sahibi büdelâyı yediler diye kaydeder ve yaklaşık olarak şu mütalâada bulunur: Büdelâ, yedi ayrı iklimde Cenâb-ı Hakk’ın icraatının nezâretçileridirler.
Bunlar, Cenâb-ı Hakk’ın şuunât-ı Sübhaniyesini temâşâ eder ve insan ufku itibarıyla hem o icraata perdedâr görünürler hem de alkışlarlar. Bunların hepsi üveysiyyü’l-meşrebdir; dolayısıyla da herhangi bir pîrin daire-i irşadına girmeleri söz konusu değildir.
Sofîyeye göre ebdâl, velâyet mertebesini ihraz ettiği hâlde, çok defa görünüp bilinmeden hayır işlerinde koşan hak erleri demektir. Ve bunlar, birbirinden farklı iki grup teşkil etmektedirler:
Birinci grup itibarıyla ebdâl, bütün kötü hasletlerden sıyrılmış, mesâvi-i ahlâkını mehâsin-i ahlâka çevirebilmiş ve her türlü şekavete karşı duran süedâ zümresinin müdavimi olmuş hak erlerine,
İkinci grup itibarıyla da, üç yüzler ya da kırklar, yediler gibi "evliyâullah"dan muayyen bir misyonu olan belli sayıdaki kimselere denir. Bunların sayılarının, kırk, yedi ya da daha çok ve daha az olması hiç de önemli değildir; önemli olan onların Hak nezdindeki yerleri, pâyeleri, vazifeleri ve hususiyetleridir.
Ebdâldan biri vefat edince ondan boşalan yer, hemen alt tabakadan biri ile doldurulur. Bunlardan herhangi biri, bir hizmet münasebetiyle yerinden ayrılmak istediğinde, ya dublesiyle ayrılır ve kendi olduğu yerde kalır veya kendi gider dublesini bedîl olarak orada bırakır.
Parapsikolojide, insanın perispirisi veya dublesiyle alâkalı benzer şeyler nakledildiğini hatırlamakta yarar var… Konumuzun dışında olduğu için biz şimdilik o hususa temas etmeyeceğiz.
Bazıları, evtâd, iki imam ve kutbu bunlardan tamamen ayrı ve bir üst tabaka kabul ettiklerinden, ebdâla hâl ehli, ikincilere de makam sahibi nazarıyla bakmaktadırlar. Birincileri "seyr ilAllah" yolcuları olarak görmekte, ikincileri de "seyr fillah", "seyr anillah" müntehîleri farz etmektedirler. >
Omer Faruk
Sözü edilen şahısların rivayet edildiği anlamda hiçbir gerçekliği yoktur. Örneğin:
< Ebdaller kırk kişi olup Şam’da ikamet ederler. Onlar sayesinde yağmur yağar, onlar sayesinde düşmana karşı zafer kazanılır ve onlar sayesinde Şam halkından azap uzaklaştırılır. (Ahmed b. Hanbel, I/112). >
Rivayetler de sahih değildir.
< EsselamuAleykum hocam 3ler 7ler 40 lar aşkına diyerek duada bulunmak sahihmidir tam açıklarmısınız hocam >