Allah’tan ümit kesmek?
numan3434
Selamun Aleyküm.Allah’tan ümit kesmek küfür.Aşırı vesveseli günlerimde böyle şeyler aklıma geliyordu.Şimdi tevbe edip gusül almam gerekir mi?
Cevap: Allah’tan ümit kesmek?
@hmet
Allahtan ümit kesmek günahtır, istiğfar etmen yeterlidir. "ESTAĞFİRULLAH" de
Cevap: Allah’tan ümit kesmek?
numan3434
Akâid kitabında küfür yazıyor yalnız.
Cevap: Allah’tan ümit kesmek?
Şema
Zümer süresi 53. De ki: "Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir."
Tefsiri Kısaca
Ey Peygamber! Günahları işlemek suretiyle kendilerine kötülükte aşırı giden o mü’min kullarıma bildir ki, Allah’ın bağışlamasından ve rahmetinden ümit kesmeyin, Şüphesiz Yüce Allah, dilediği kimsenin, deniz köpüğü kadar da olsa, bütün günahlarını örter. Çünkü O’nun, merhameti bol, affı geniştir. Ayetin zahiri, mü’minleri Allah’ın rahmetinden Ümit kesmemeye çağırmaktadır. Zira Yüce Allah De ki, ey kullarım!" buyurmuştur. İbn Kesîr şöyle der: Bu âyet, kâfir olsun olmasın bütün âsileri tevbeye Allah’a yönelmeye bir çağrı ve Yüce Allah’ın günah ne kadar çok olursa olsun, günahlardan dönen ve tevbe eden kimselerin bütün günahlarını bağışlayacağına dâir bir bildiridir
Can86
Selamlar,Allah’tan ümit kesmeyin derken burada kastedilen sadece geçmişteki günahların affedilmesi mi?Yoksa bir işin olmayacağı hakkında umutsuz olmak mı?Ben evlenmekten ümidi kestim dersem bu günaha girer mi?
seyit gazi
ümitsizliğin ilişkili olduğu çeşitli haller vardır.
mesela kıskançlık… kıskançlık iblisin adem as ı kıskanmasıyla başlar, kabilin habili öldürmesiyle devam eder ve günümüze kadar gelir.
Allah korusun kıskançlık, saplantıya dönüşür, insan düşünemez olur, suçlamaya başlar, çember genişler daha fazla suçlamaya başlar, ümitsizliğe düşülür, nankörlükle ve küfürle sonuçlanır.
insan rabbine boyun eğmemiş, kendi egosuyla, kendi planlarıyla iş görüyordur. kendine güveniyor, bunlarla üstün aklı ve yüce gücüyle başa çıktığını düşünüyordur. başa çıkamaz hale gelince de istop eder çünkü yardım alabileceği yardım isteyebileceği bir yer yoktur. ümitsizliğe kapılır çünkü hayatının tanrısı kendisi idi.
ancak bir kişinin bir şeyin olması yönündeki kanaatinin heyecanının isteğinin azalması da tabiidir. ümit beslemek başkadır, ümidini yitirmek başkadır. genelde bir şeyi çok istedikce de onu kendinizden itersiniz. bu durum bu hususlarda insanın kendisine güvenmesinin veya şartları gereğinden fazla zorlamasının bir imtihanı olabileceği gibi genelde nimetlerde insanın ummadığı zamanlarda gelir. bazen ben yanılmışım ben acizmişim demek gerekir. bu laf insana dedirtilir. buradaki kastım sebeplere sarılma ve tevekkül etme arasında bir dengedir. bu dengenin herhangi biri tarafından bozulması da isabetli olmayacaktır. kendine veya sebebe güvenen muvaffak olamayınca da ümitsizliğe düşer, öbür taraftan insanın üzerine düşeni yapması ve sebeblere sarılması da gerekir.
Kuldurdileyen
İnsana ümitsiz ve çaresiz olduğunu kim söyledi? Kendi mi karar verdi? Ümitsiz olduğunu, aklı ile mi karar verdi? Önceki yazılarda arkadaşlar ümit etme hususunda Allah’ın kullarına ne söylediğini belirtiler. Dileyen Allah’ın ipine sarılır. Dileyen ilmine, dileyen akıl sandığı içindeki bir takım seslere. Benim içimdeki sesler kör ve cahildir. Ellerinden gelse bana namaz bile kıldırmaz orda bile bana akıl vermeye kalkarlar. Bugüne kadar içimdeki seslerin bana çok yalan söylediğini yakaladım. Dertlerinin hep beni bir öfkeye ve isyana sürüklemek olduğunu yaşayarak tespit ettim. Artık içimdeki seslere susun diyorum. Açıyorum Kuranı hakikati ordan okuyorum. Ben tercihimi Allah ın ipine sarılmaktan yana yaptım. Büyük bir karanlık içinde yolumu sadece onunla buluyorum. Tabiki hep besmele ile başlıyorum. Yoksa o ipin ucunu başkası tutar muhakkak.
Kuldurdileyen
Velev ki ümitsiz olsam ne yazar benim Rabbim yüce. O benim bütün işlerimi kesse, beni kovsa ne olur benim Rabbim Güzel. Benim Rabbim iyi. Beni yaksın beni yok etsin ne olacak bana benim Rabbim yeter. O ne yüce ne sevilecek bir Rabbdir. Şükürler olsun ona.
Kayıtsız Üye
Ümidimi.kesmemek için her şeyi denedim ama çocukluktan beri kusma fobilerim var. Kusarsam diye stres anında kitlenip yemek yiyemiyorum. Üç senedir de şiddetli musibetlerle hemhalim. Ne yapsak kurtulamadım , gitmediğim yer kalmadı, denemediğim şey de. Sorun bende ve ben kendimi değiştirmeye güç bulamıyorum. Sürekli mod olarak düşmekten, takıntılı olmaktan, aklıma hep olumsuz şeyler gelmesinden, çok fazla düşünmekten, ısrarlı bir biçimde bana verilen mantığı aklı doğru şekilde kullanamaktan,her gün oğurmekten, karın ağrısı çekmekten, korkular duymaktan bıktım. Hocalar, doktorlar, hacematlar… Kaç şişe sırf peygamberimiz demiş diye çörek otu yağı içtim. Sünnete uymaya çalışıyorum. Farzlarla beraber. Daha ne yapabilirim? Allah’ın beni bu dünyaya sadece acı ekmem için gönderdiğini düşünüyorum. Çünkü ne yapsam işin içinden çıkamadım. Ruhum tatmin olmuyor. Her an dua ediyorum, bir kere bile mi Kadir Gecesine falan denk gelmez. Ya duası kabul olmayacak insanlardanım ya da zamanı değil bilmiyorum. Tevekkül etmeye çalışıyorum ama çok hastalanıyorum şiddetli karın ağrıları, nefes sorunları gece uyutmuyor. öğrenciyim okula zor gidiyorum. NE YAPMAM GEREKİYOR? sürekli Allah ile konuşuyorum beni gördüğünü biliyorum bu nasıl hastalıktı ki ölsem daha az acıtırdı .Sağlık sorunlarım var ve doktorlar bulamıyor karın ağrımın sebebini. Allah’ın bize rahmeti sadece öbür dünyada mıdır? Bu dünyada hep takıntılı ,hassas bir insanım kendimi değiştiremedim sürekli de hastalanıyorum.Hassas biri olmaktan bıktım usandım. Dünyaya takıntılar ve stresten midemi bozmaya sürekli oğurmeye gelmişim gibi. Şeytan da yakamı bırakmıyor beni güçsüz gördükçe, oynuyor duruyor. Şeytandan Allah’a sığınmak için namaz kılmak, Kuran okumak, zikretmek dışında ne yapabiliriz? Bunları yapıyorum ama takıntılarımdan da şeytanın kalbime acı vermesinden de gelecek korkusu yaşamaktan da kurtulamıyorum. Çevremdeki yaşıtlarımı görüyorum herkes işinde gücünde. Ben sürekli hastalıklarla boğuşuyorum ne yapmam gerektiğini bilmiyorum çünkü artık tıkandım yapacak bir şey kalmadı, her şeyi tükettik. Sürekli şifa aradık anlamıyorum biri kendisindeki sorunu düzeltemezse ne yapmalıdır? Peygamberimiz ‘ayakkabı bağınızı bile Allah’tan isteyin’ dememiş miydi ? Ben ayakkanı bağından daha önemli bir şey istiyorum, bu sorundan kurtulmak. Çünkü hem öbür dünyam hem bu dünyam yanıyor. İçinde bulunduğum benlik cenneti kazanmak için türlü imtihanlardan geçerken bu sorunda çok takıldı ve yoruldu. Belim büküldü tam manasıyla. Allah’a yakınlaşmak için her şeyi yaptım. Allah’ın hiçbir şeye etkisi yok mu onu da anlamıyorum. Her şey bize mi bağlı. Ben böyle hissettiğim için hep böyle yaşıyorum. Ne yapsam karşılıksız kalıyor dünyada. Dünyada böyle bir cehennem hayatı yaşayacaksam cenneti kazanmak için nasıl gayret edebilirim? Bu yüzden ölmek istiyorum. Bu dünya cennet hayatı olamaz biliyorum ama ben dünyada cehennem yaşıyorum. Bunu bana Allah yaptırtmıyor belki de ben seçiyorum ama bilerek seçmiyorum. Durduramıyorum bunu. Allah’ kaldıramayacağınız yük yüklemedim ‘buyurmuş ben bunu kaldıramıyorum. İlle kendimi bir binadan atmam mı lazım? Her şey imtihan evet ama ben artık cenneti kazanmayı bile düşünemeyecek duruma geldim çok acı çektim, ailecek de çektik. Daha beterlerinden korusun Allah ama bu da çok beterdi
seyit gazi
Allah insana kaldıramayacağı yük vermez ancak kul kaldıramayacağı yükün altına girer . herkesin olduğu gibi benimde olduğu gibi hayat tasavvurunuzda arızalar olabilir. mesela insanlar bağda bahçede çalışıyor toz toprak içnde saçları kazık gibi oluğu zaman rasululah sav insanlara saçlarına ve sakallarına yağ sürmelerini tavsiye etmişti bugün her gün banyo yaparken toz toprakla muhatab olmazken saça sürekli yağ sürmek o kadar uygun bir davranış olmayabilir keza çörek otunda da şifa vardır ancak bunu şişe şişe içmek suretiyle yapmanız da uygun bir davranış değildir kimisine bakıyorum mandalina iyi geliyor diyor diyete girdim diyor günde on kilo mandalina yiyor doktorun size vereceği tavsiyelerde önce vücudunuzun dinlenmesi yönünde olacaktır bünyeyi çok kurcalamamak lazım velev ki bir şey size iyi gelse bile onu dahi abartmamanız lazım süt güzel hoşda kimisinde gaz yapıyor veya kimisine bakıyorum barsak probleminden şikayetci oluyor ne yaptın diyor iyi gelsin diye bilmem kaç litre süt içtim şimdi de kuru fasulye yiyorum diyor hayret ediyorum genel olarak gazlı yiyecek ve içecekler yağlı yiyecekler baharatlı yiyecekler barsaklara zararlıdır kimisinin barsakları daha hassasda olabilir sebzelere sulu yiyeceklere lifli yiyeceklere öncelik verir sebebini araştırdığınızı söylüyorsunuz geçmiş olsun ülser benzeri bir şey olabilir midede helicobakter pilori bakterisi sıklıkla olabilir veya ailede barsak rahatsızlıkları olanlar varsa o yöndende ele alınabilir gluten veya çeşitli maddelere hassasiyetiniz alerjiniz olabilir reflünüz olabilir kilonz varsa ona dikkat edin fazladan yirmi kilonun da barsak rahatsızlıkları yapması da mümkündür geceleri uyumadan önce yemek yememeye özen gösterin. geçmiş olsun kusma fobinizden bahsetmişiniz kusana kim ne der geçmiş olsun der geçer. kussanız ne olacak ki fobiniz olsun. cumhurbaşkanı olsanız g 20 de kussanız bunun ayıbı yok bir şeyi yok geçmiş olsun denir geçilir geçen bir akrabam poşete kusuyor… yav hemşerim kus gitsin, o poşeti sağlam insan burnuna götürse kusar ve kusmasının geçmesi ihtimali de olmaz .yav hemşerim gidebiliyorsan lavaboya git, yetişemediysen o da problem değil. kus gitsin… bir yüzüne su çarp, bir temiz hava al, ağzını yüzünü yıka tamam. varsa yemek alışkanlıkların gözden geçir, devam ederse tıbbi destek al . bu alışkanlıkları gözden geçirmeden sonuç almak zor. poşetle fobiyle değişik alışkanlık ve arayışlarla bu iş olmaz.
Kuldurdileyen
Ne yapacağınızı bilmediğinizi kabul edin. Dünyanın ilizyonlarla dolu olduğunu ve aklın kolayca kandırılabildiğini artık kabul edin. Aklın da sevginin de hafızanın da manüple edilebileceğini halen idrak edemediniz mi? İnanadığınız ve sevdiğiniz şeyler elinizden iki kelime ile sizden alınabilir. Şeytan bunun için dünya ya insanın geldiği günden beri yöntemler geliştiriyor. Bu konuda inanın onun yardımcıları da var. Ona dillerini, bedenlerini vererek yardım edenler var. Size doğruyu sadece Allah söyleyebilir. İşte iman nurlu karanlık olmayan şeydir. Kurana sarılın. Ona sarılana karanlık zarar veremez. Onların karanlıklarına ve yalanlarına aldanmayın. İnsan acelecidir. Çabuk karar vermeyin. Uzun uzun düşünün. Kuranı acele ile okumayın. Tüm gerçekler orda. Birinin bir gün karşınıza çıkıp iki kelime ile sizi mat etmesine izin vermeyin. Bu ister içinizden bir ses olsun siz onu akıl sanın, ister internette bir video yahut bir yazı olsun. Hemen iyi bir iş yapın. Tövbe edin ve Kuran okuyun. Cevaplar orda. İman nurludur, karanlığı boğar. Günahlar nursuzdur, aydınlığı karanlığa çevirip size oyunlar oynar. Sizi kandırır. Allah ın merhametine sarılın. İmanızı Kuranla aydınlatın, kendinizi onun affına sığınarak kurtarın. Hemen bir sadaka verin yahut bildiğiniz iyi bir iş yapın. Sadece Allah a güvenin. Ben ona güvenen bir varlığın zarara uğratıldığını ne gördüm ne duydum.
Kayıtsız Üye
Ne yapacağımı.zaten bilmiyorum ve bunu da kabul ediyorum bu yüzden yazdım buraya. Dediğiniz gibi Kurana sarıldım tamamen Allah’a yöneldim benim üzüldüğüm nokta da bu zaten. Allah kendine bir adım gelene on adım gitmez mi? Merhametli değil midir? Ben ona yönelmeme rağmen kendimdeki soruları düzeltemiyorum. Sürekli hastalıklar çekiyorum. Her gün şiddetli ağrılar çekiyorum. Sorun bunlar da değil elbette immtihan olacağız. Beni en çok yoran psikolojik sorunlarım. Sürekli ümitsizliğe sürükleniyorum. Benim olumsuz düşüncelerimi, vesveselerimi ne geçirebilir? Allah’a nasıl sığınabilirim? Kuran okumak zikretmek ,dua etmek ve namazımı kılmak dışında? Ben Allah’a bu şekilde sığınılabileceğini düşünüyorum ve yapıyorum ama sıkıntılarımda bir adım hafifleme olmuyor. Allah demiyor mu ‘kalpler anca Allah’ı zikrederek tatmin olur’ diye? Bana Allah’a nasıl sığınılmalıdır söyler misiniz? Mesela şeytanın şerrinden bana sığının demiş, besmele çekmek abdestli gezmek dışında nasıl Allah’a sığınabiliriz? Ben elimden geleni yapıp bekliyorum ama düzelme olmuyor benim üzüldüğüm nokta bu? Ben kusma öğörme sorunları yaşamaktan çok bunaldım kim olsa bunalır, kim olsa psikolojisi bozulur. Benim psikolojimi Kuran düzeltmezse başka ne düzeltebilir anlamıyorum. Kuran şifa değil midir? Yoruldum çabalarımın karşılığını bu dünyada alamadığım için. Biz dua etmiyor muyuz ‘bu dünya ve öbür dünya güzelliklerini ver’ diye. Çok sıkıntı çekiyorum ve inşirah bulamıyorum Allah beni sevmiyor gibi geliyor bu yüzden buraya yazdım. Ve Kuranı hep yavaş okuyorum her gün en az 2 sayfa, sadaka da veriyorum. Kilom da az çok yemekten değil. Gazlı yiyeceklerden de kaçınıyorum. 41 gün aç karnıma kudret narlı ballı macun da yedim. Şu gibi içmedim çörek otu yağını da belirli düzenle içtim her gün bir tatlı kaşığı gibi. Sünnet diye denedim şifa bulurum diye. Ne yapmam gerekiyor anlamadım çok hastalanıyorum ve bu psikolojimi de etkiliyor benim bütün çabam psikolojimi düzeltmek çünkü isyan ediyorum o bozuldukça. Selamlar
Kuldurdileyen
Elinizden gelen çabayı göstermişsiniz, modern tıp, aynı zamanda alternatif tıbbı da denediğiniz belli. Şifanın da sadece Allah tan geldiğini bildiğiniz, ayrıca namazı da manasını bilerek kıldığınız da belli. Durumunuz karşısında aciz bir kul olduğumu bilin. Benzer sorunları olan insanlar tanıdım. Onların sorunları hayatlarında olan bazı sorunların hafiflemesi ile geçmişti. Sindirim sistemi, sinir sistemi ile çok girift. Bazen beyin kendi işleyişi için diğer sistemleri kapatmak isteyebiliyor. Sizin sorunuzu inanın bilmiyorum. Tahminim çok test yaptırmışsınızdır. Muhakkak doktorlarınız sizi nörolojiye de yönlendirmiştir diye düşünüyorum. O yüzden hiç bir şeyde aklıma gelmiyor. Kalp ritmi de ölçülmüştür. Efor testi. Enfeksiyona bağlı bir kayıp, vücut iç ısısında ani düşüşler falan. Ama sanırım sizin tıbbi bilginizde var yedikleriniz konusunda baya bilinçlisiniz. Ümidiniz vücudunuzun sağlığı açısından önemli bunu da biliyorsunuzdur. Bu sağlık sorunu, Allah ın sizi sevmemesi kesinlikle söz konusu olamaz ve benim tıbbi bir eğitimim hiç yok. Allah şifa versin, amin.
Kayıtsız Üye
Allah razı olsun. Evet nörolojiye de gittim. Bütün testleri yaptırdım diyebilirim. Fmf diye bir hastalık varmış onun testini bile yaptırdım. Manevi boyuttaysa diye dine yönelmemi arttırdım ama ben yaptıkça azalmak yerine sorunlarım arttı. Yoruldum. Çok dua edenim var ailem de kendim de hep ediyorum Allah inşAllah açtığı kapılardan faydalanmamı nasip eder. Okulum bitmiyor ders alamıyorum ağrılardan uyku düzenim çok kötü olduğu için okula gitmek çok zorlaşıyor. Bırakmadım çaba gösteriyorum ama karşılığını alamamak üzüyor. İlim için yollara düşüyorum sonuçta 2.5 saat yol gidiyorum ,kolay olmuyor ağrılarla vs. İsyanım hastalığıma değil kabz halime, her şeyimin tıkalı gibi oluşuna, işlerimin düzene girmeyişine üzülüyorum. Allah büyük bakalım inşAllah imanım zarar görmeden kurtulurum
seyit gazi
geçmiş olsun tekrar… Allah a sığınmanın sonucu Allah a yaklaşmaktır, sorunlarımızın çözülmesi değildir. ben müslüman kardeşiniz olarak iki cihanda sağlık afiyetinizi isterim ancak bunların arasında kesin bağlar kurarsanız ümitsizliğe düşebilirsiniz. kesin bağlar kurmak hususu bizim elimizde değildir. ne sebeblerden sonuç beklerken, ne de Allah a sığınırken. biz sadece üzerimize düşeni yaparız ve ferahlamanın yolu gerçekten şükretmektir. Allah a yakınlaştığınız için şükredin, günde bir kere kusuyorsanız iki kere kusmadığınıza şükredin, yemek yiyebildiğinize açıklarınızı telafi edebildiğinize şükredin. kusmak ayıpda değildir. sıvı ve besin ve mineral kaybınızı telafi ettiğiniz sürece de telaş etmeyin. tıbbi desteğe başvurduğunuzu söylemişiniz zaten ben genel olarak yazayım . kusmak yemeklerden sonra yağ içerikli oluyorsa safra kesesinden kaynaklanabilir,mideden barsaklardan veya beyindende kaynaklanabilir. doğumdan beri sindirim sistemi şikayetleriniz varsa barsaklarınızın yapısı ile de ilgili olabilir. sürekli kabızlık için sıvı yiyecekler ve sebze tüketin kabızlıktan kurtulursanız rahat edersiniz inşaAllah bu da kusmaya sebep olabilir. kabızlık ve ishal birbirini takib eden dönemleriniz varsa barsak crohn gibi barsak iltihab hastalığınız olabilir veya küçüklüğünüzden beri böyle bir rahatsızlığınız varsa gluten hassasiyetiniz olabilir glutensiz diyet kullanabilirsiniz ancak bunlar da ishalle seyreder . bol su tüketin su ihtiyacınızı karşılamıyorsanız bu barsaklardan daha fazla su emilimine ve kabızlığa neden olabilir. fmf veya benzeri bir hastalık yoksa nörolojik bir sıkıntı yoksa ailede 60 yaşının altında barsak hastalıkları geçiren varsa o yönde araştırın. barsaklarınızı dinlendirmek şifa aramak maksadıyla çeşitli ürünler tüketmenizden daha faydalı olabilecektir. önce sakin olun ve karamsar olmayın. insan kurcalanmazsa o kadar problem çıkarmaz Allah ın izniyle. kabızlığınız bir geçerse rahat edecek gibi duruyorsunuz ve başvurduğnuz tedavi sürecini aynı kanalda devam ettirmeye çalışın . belki bir kaç gittiğinizden hoşnut olmayabilirsiniz ancak farklı prosedürler izlemeyin birinde karar kılın ve devamlılık gösterin. tekrar geçmiş olsun rabbim şifa versin.
Kayıtsız Üye
Teşekkür ederim kabızlığım yok ve mide bağırsağımı yoracak gıdalar zaten yemiyorum çok az yemek yiyen biriyim. Karamsar olmak istemiyorum ama yapım yüzünden takıntılı halim yüzünden hastalıkları çekiyorum. Kusma düşüncesi sürekli olunca ister istemez stresten mideniz kalkıyor. Ve saat 3 e kadar yemek yiyemediğim oluyor sırf takıntılarım yüzünden ya kusarsam düşünceleri yüzünden. Şükretmemiz gerektiğinin farkındayım bilincindeyim, çok inatçı bir yapım var ve hastalıkla baş edemiyorum isyan ediyorum ve ölmek istiyorum bunlar olacağına ölseydim keşke daha çok günaha giriyorum
seyit gazi
o kadar yemeyi ihmalde etmeyin. midenizi kaldırmayacak şeyleri yiyin. peynirdi, çorbaydı, tuzlu yiyeceklerdi, yoğurttu, patates haşlamısıydı, pilavdı . dediğim gibi kusmayı da bir fobi edinmeyin kussanız ne olacak ki . bazen rahatsız olduğunuz zaman metpamid isimli bulantı önleyici bir ilaç var sürekli değil ama şikayetlerinizin arttığı zamanlarda doktorunuz benzer veya başka bir ilaç yazmadıysa kullanabilirsiniz. sebeblere veya maneviyata kesin sonuçlar yorarsanız bu sizi hayal kırıklığına uğratabilir. imanın meyvelerinden biri de hidayet bulduktan sonra sapmaktan, ateşe atılır gibi korkmakmış. cennette cehennemde insana ayakkabasının bağcığı kadar yakınmış. esas insanın akıbetinden emin olması doğru değildir. onun için bu endişelerinizinde vesveseye veya kuruntuya dönmesine fırsat vermeyin. zira yaptığınız bir hayır ameli sizden çalmak için on senelerce bekleyecek bir düşmanımız var. bana insan çok kurcalamazsa bir şey icad etmezse o kadar sıkıntı çekmez gibi geliyor ama gerçekten çok şey icad ediyoruz, hayatımız icadlarımızın arasında geçiyor. biraz gezin dolaşın temiz hava alın yemek yiyin ama kendinizi dinleyin öyle yiyin. kendinizi koruyun kollayın gözleyin icad etmeyin korkmayın karamsarlığa kapılmayın. yazdıklarım size üstperdeden eleştiri cümleleri değildi yanlış anlamınızı da istemem.elbette şükrediyorsunuzdur ancak insan şükrettiği zaman ortada bir sıkıntı kalmıyor ve gerçekten çok az şükrediyoruz. ben iki cihanda sağlık afiyette olmanızı isterim burada yazılanların insanın üzerine almadan gözden geçirmesi gerektiğini düşünüyorum çünkü insan bu kadar tanıyarak ancak bu kadar yazabiliyor zamanla daha iyi de anlaşılabiliyor gerçi. yazılanlardan birisi fayda verirse ne ala
Kayıtsız Üye
Vesveselere ve evhama çok düşen biriyim ve farkındayım bunun. Bu hayati yaşayıp bu insan olacağıma dağ taş olsaydım daha iyiydi. Eleştiri olarak algılamıyorum ama bu tarz sıkıntı yaşamayanlara çok saçma geliyor bazı sorunlar. İnsanlar güzel psikoloji ile kanseri bile yeniyorlar ben bir türlü bu sorunu ortadan kaldıramadım, bununla yaşamak bana üzüntü ve keder veriyor. Ben, Allah’ın beni şeytanların eline bırakmasına darılıyorum. Hayır da şer de Allah’tan gelir ben buna inanıyorum. Ama bana sürekli olumsuz şeyler geldi. Bu hastalık (vesvese okb) ne dersek işte hep hassas kişilerde oluyor. Biz mi istiyoruz bunu. Kim bu sıkıntıları çekmek ister? Kim Allah’ın izni olmadan kendisi için bir şey yapabilir? Ben bu sorunu kendim büyütüyorum bunda Allah’ı suçlayamam zaten ama yapım yüzünden engelleyemiyorum. Allah kulunun kalbini neden değiştirmez ona yönelse bile? Ben bunu anlamıyorum. Dünyada cennet istemiyorum ama bu sorun bin tane hastalık oluşturdu vücudumda, ne yapmalıyım şükret etmek inanın çok zor. Nankoruz biliyorum ama sabır bile edemiyorken inanın şükretmek çok zor. Ömrüm hergün aç gezerek, takıntılı bir halde geçti. Kur’an şifa değil midir? Ben ne yapmalıyım bu sorunum düzelsin diye anlamıyorum. Belki ‘bunu böyle kabullen’ diyeceksiniz ama kabullenemiyorum aç kalmaktan midem daha da rahatsızlanıyor. Hep kısır döngüye giriyorum. İlle ölmem mi lazım bu halde hayır işleyemiyorum, bir işe yarayamıyorum, bir daha genç olmayacağım yaşlanınca bu enerjim olmayacak ve yaşlıyken hayır işlemektense gençken faydalı olmayı isterdim. Üzülüyorum dualarıma cevap almadığım için, Allah razı olsun Allah günahlarımızı bağışlasın yüklerimizi hafifletsin
Kayıtsız Üye
Dua etmeye devam edeceğim. Malesef şükretmeyi bırakın artık sabır dahi edemiyorum çünkü yıldım. Genç bir kızım ve bu kadar hassas biri olmaktan, vesveselerle (okb, anksiyete) boğuşmaktan bıktım usandım. Geçirebilmiş olsayfim zaten yıllardır çekiyor olmazdım bu sıkıntıyı. Normal hastalıklara benzemiyor psikolojik sorunlar. Ben bu yüzden Kuran’dan güç almaya çalışıyorum okuyarak bir nevi bozuk nefsimi düzeltmeye çalışıyorum ama çok yoruldum. İnanın öleceğimi bilsem intiharı bile düşündüm ama kimse Allahın izni dışında ölmez o yüzden daha kötü duruma düşmemek için yaklaşmıyorum. Ama gerçekten ne olması gerekiyor anlamıyorum aklıma gelen felaket senaryoları olana dek Allah beni bu halde mi bırakacak? Kul sadece kendi iradesi ile mi vardır? Bazı insanlar bana ‘senin elinde bunu sadece sen değiştirebilirsin’ diyorlar. Haklılar belki de bunu kendime ben yapıyorum ben büyütüyorum nefsime gelen vesveseleri belki, ‘Allah sana ne yapsın’ diyor annem mesela. Çok üzülüyorum. Biz açız değil miyiz ben kendi gayretimle çıkamadığım durumda Allah’tan başka kime gitmeliyim? Her çıkış ona varmaz mı? Ben çaba göstermeme rağmen çıkamadım. Anlatamadığım şeyler var bize çok kötülükler yapıldı, sabretmeye çalışıyorum en kötü şeyler Allahın en sevdiği kullarına gelmiştir diye ama Allah’ın yardımı ne zaman gelecek? Ölü gibi yaşıyorum sıfır enerji çok üzgünüm beni kesseler bu kadar canım acırdı hem kronik hastalıklar hem psikolojik sorunlar. Neden var olduğumu sorgular oldum imanım tehlikeye giriyor. Çünkü benim Allah’im beni cehenneme sürükleyecek bir sıkıntı ile bırakıyor beni. Olumsuz yapımdan, heyecanlı yapımdan çok bunaldım ben. Hep hastalıkları çektim bugüne kadar çünkü sakinleşemiyorum. ‘..zira biz iyi ve kötü günleri insanlar arasında evirip çeviririz’ Âl-i İmrân-140. Ayet, bu ayeti bilirsiniz ben ömrüm boyunca bu illet takıntıyı, vesveseyi, evhamı ya da okb her ne ise onu çektim, hep evrilip evrillip başka hastalıklara sebebiyet verdi. Tahammül edemiyorum artık çok zoruma gidiyor. İnsanların kolu bacağı yok onlar bile şükredebiliyorken ben bu hastalıktan, hastalık hastalıklarından Allah’a isyan ediyorum. Varlığımı sorguluyorum. Dünyaya sadece kusma korkuları yaşayıp aç gezmeye, ve Allah’a isyan etmeye gelmişim gibi hissediyorum. Hz.Yunus balığın karnında kalmış çok zor bir imtihan. Ben de vAllahi dünyada kendi vücudumun içinde kendi nefsimle aynen öyleyim. aşırı yoruldum
seyit gazi
ebubekir ra için mi söylemişlerdi ? ne vardı toz toprak olup gideydimde tekrar haşrolunmasamıydım dediğini söylerler veya ömer ra için söylerler; ne güzel şehit olduğunu rabbinin huzuruna gideceğini söylediklerinde ömer ra un: rabbimin huzuruna şöyle başabaş çıkabilsem, günahlarım sevablarıma galip gelmese kardayım dediğini söylerler. bizim herhalde dünyadan da ahirettende haberimiz yok. hayatı anlamlandırmamız gerçekten çok bozuk. böyle bir dünya hiçbir zaman olmadı, hiçbir zaman da olmayacak. bunun için içinde yaşadığımız dönemin temellerine, inandırıldığımız aslında bundan çokda şikayetci olmadığımız, aksini hayal dahi edemediğimiz yalanlar üzerine kurulu sahte gerçeklik kulelerine bakmak lazım. sizi kastetmiyorum rabbini unutan kendisini unuturmuş. şu an dünyada insanlar resmen kendilerini unutmuşlar.
anlaşılmamayı da üzerinize yapıştırmayın. çocukluk dönemini çıkarırsam yirmi yirmi beş sene saçmalamış ve hala saçmalamaya devam eden birisi olarak söylüyorum ahkam kesmek için değil; en son birisi bana insanların kendisini anlamadığını söylediğinde: saçmalıyorsundur da ondandır demiştim. bir şeyi anlattığınız zaman karşınızdaki insan sizi niye anlamasın ki; hak vermeyebilir, karşı çıkabilir ama anlar.
ayrıca insanların sizin hakkınızda ne düşündüklerini, sizi nasıl değerlendirdiklerini çok önemsiyor olabilir misiniz? bir insan kusmaktan niye korkar ki ? aslında sizi kusmak değilde insanların arasında böyle bir durumda kalmak korkutuyor olabilir mi ? veya mükemmelliyetci birisinizde kendinize mi yakıştıramıyorsunuz. aslında böyle kimseler herşeyin planladığı gibi gitmesini isteyen kimselerde olabiliyor.böyle kimseler işleri planladığı gibi veya aklındaki gibi olmadığı zaman sıkıntıya düşebiliyorlar ?
açıkcası sizi kastetmesemde kimsenin imanı zayıflasa ibadetleri zayıflasa türlü fıska masiyete dalsa bundan şikayetci olacağını da sanmam. iki bayram iki cumada bulunur iki güzel söz söylerler. herkeste bak ne güzel insan herkesin böyle olması lazım derler, yeterki insanlarca başarılı görülsünler. insan rabbini kaybetmekten hiç mi korkmaz. bu şikayetleriniz geçse, iki cumasına iki ayet okumasına tav olsanız, masiyet ehli birisiyle evlenseniz, laik seküler zihniyetli çocuklar yetiştirseniz, maddi durumunuz yerinde olsa, herşeyiniz dört dörtlük olsa bundan iyi mi olur. bunlar öyle düşülmeyecek hatalar değil. işin kötü tarafı yine sizi kastetmiyorum ama herkes ne güzel anlattın nerede o günler der.
bakınız insanın hayatta oturtması gereken taşları yerine oturtmadan kurmayı hayal ettiği dünyası kendisinin felaketi olabilir.
bunları da bir süreç olarak görün. öğrenmeye kendinizi gözden geçirmeye düzeltmeye geliştirmeye bakın. ilerde saadetinizin temeli olacak bir şeyin tohumunu atsanız, felaketinize engel olabilecek bir çıban başını çıkarsanız: vay be iyiki böyle sıkıntılarım olmuş dersiniz. size baştan diyeyim herşeyin sebebi olan insanın kendi bir zaafiyeti oluyor ya, insan ona hiç bulaşmıyor. yüz sene baksa köre sağıra yatıyor. bakmayın insanın o gıcık gıcık huyları insanın nefsinden o parçası herşeyinden kıymetli herşeyinden dokunulmaz. ben açıkcası hayatta herkesin bir pes etmesi gerektiğini, ben malmışım akılsızmışım demesi gerektiğini düşünüyorum. geriyede sadece acizliğimiz ve kulluğumuz kalıyor. rasulullah sav, kur anı kerimde en çok övüldüğü yerlerde: kulumuz Muhammedi … yükselttik şeklinde anlatılır. insan olarak kulluktan daha üstün bir derece yokken işin aslı bize kulluk yetmiyor. ayrıca üstün meziyetlerimiz olması lazım.
Allah ın sevdiği kullarına savaş açılmaz, kırılmaz, kınanmazlar… başıma iş açmayın. bunları bir ahkam olarak okumayın, bir başkası bir başkasına yazmış gibi düşünün. yazdığım hiçbir hususda isabet ettiğim iddiasında değilim. bir savunma mekanizması da geliştirmeyin. biz derdimizi anlatıyoruz bu ahkam kesiyor demeyin.
Kayıtsız Üye
Evet insanları çok önemseyen daha doğrusu o duruma düşmekten rahatsızlık duyuyorum. Ama evde de kusmak beni tedirgin edebiliyor çünkü geleceğim hep ben nasılsam öyle şekilleniyor. Mükemmelliyetçiyim sanırım gittiğim bir psikiyatr da öyle demişti. Her şeyi takıyorum ve bu takıntılı ruh hali beni çok yoruyor. Ben mantıksız şeylere takıldığımın farkındayım ama onları atma konusunda sorun yaşıyorum. İnsanlar anlamıyor derkenki kastım insanlara saçma geliyor. Böyle şeyler yaşamayanlara,onu demek istedim. Ben ‘bende bir hata yok’ hiçbir zaman demedim. Belki elimle işlediğim günahlarımın bir sonucuydu bunlar, ama dediğim gibi çocukluktan beri evrilip evrilip karşıma çıkan bir musibet. Ben sürekli bunu yaşadığım için cennet için mücadele edemiyorum. Devamlı olumsuz ve negatif düşünceler doluyor beynime, ve geleceğim de hayal ettiğim güzel şeyler değil de aklıma gelen (içimden geçen) vesveselere göre şekilleniyor. Bizim irademiz var hayvanlardan farklı olarak, aklımız var. Baktığınızda ben bu aklı hep yanlış olan bir düşüncede kullanıyorum. Bunu yapmaktan ve kurtulamamaktan sonrasında da isyan etmektense ölmek daha mantıklı geliyor. Sürekli yapmanız gereken bir şeye karşı beyninizin size korku verdiğini düşünün. Olumlu düşüncelerle kendi başıma beynimi temizleyemiyorum gücüm yetmedi. bu sebeple Kuran okuyarak, dinleyerek bir nevi temizlik yapmaya çalıştım, beynimde kalbimde. yaptığım hiçbir şey fayda vermeyince, psikolojimi düzeltemeyince (3.5 sene sonunda ) buraya yazdım. Dediklerinize kızmıyorum ama anlamanızı rica ediyorum herkesin imtihanı bir olmuyor
seyit gazi
aslında anlamanızı rica ederim sözünüz bile insanları önemsememizin ne kadar içimize sirayet ettiğini göstermektedir. aslında insan kendisini anlatmaya karşısındakini ikna etmeye veya kendisine hak verilmesine çalıştığı zaman kendisini anlatmaktan bir o kadar uzaklaşıyor ama dökülüp gittiği zaman gayet güzel anlaşılıyor insanların hak vermelerine onaylarına veya takdirlerine takılmamak ise gerçekten yaşanması gereken bir duygu kendisini anlatırken kırıp dökmemesi hararetlenmemesi veya bencilliğe düşülmemesi ise gözetilmesi gereken bir diğer husus insanların sizdeki değişiklikten veya ifadelerinizden duymaları muhtemel endişelerin önünü kesmek ise ayrıca akıl izan ve hikmet işidir. tabi anlaşılmayan birisi değilsiniz gayet rahat anlaşılıyorsunuz bu sizin için çizilen bir portre değil sadece bunların izlerini gözlemleyebilecek bir örnek bununla beraber insanlar her zaman birbirleri hakkında konuşurlar insanın yapması gereken kalbini ve zihnini bunlarla doldurmamak bunların hayatına şekil vermesine izin vermemektir ayrıca insanlar yüzeysel olarak her zaman birbirleri veya bir şeyleri konuşurlar bunu boş yere önemseyip bunlarla meşgul olmamaktır
bir şeyin aklındaki veya planladığı gibi olmasını isteyen ise hem çatlar hem çatlatır. insanın kendine güvenmek sebeblere sarılmak ve Allah ın takdiri arasında bir dengeyi gözetmesi gerekir ve bunların hiçbirini ihmal etmemesi gerekir. kendine ve sebeblere güvenen Allah ın takdirine rol biçen çatlar veya hayal kırıklığına uğrar. bunları ihmal eden ise ömrünü ziyan eder. mükemmellik ise ucu darwine hatta daha öncesine kadar gider, yine bir ucu kibre de dayanabilir. açtığım konulardan darwinizme bir de böyle bakın isimli konuyu da okuyabilirsiniz. sizin için hayır görünenlerde şer şer görünenlerde hayır vardır buyrulmaktadır. tatlı olan Allah ın bize bizim için uygun olan verdiğidir. imtihanınızın istediğiniz gibi olduğu takdirde, nasıl sonuçlanacağına dair elinizde hiçbir garantiniz var mı. tabi ki müslüman en güzeline talibdir sebeblere sarılır aklını kullanır ama sonra da teslim olur. insanlar dünyadan soğumuyorlar, dünyanın kafalarına göre olmayışı ile başa çıkamıyorlar. bir filmde izlemiştim adam karşısındakine senin benim gibi olmanı istemiyorum senin kendin olmanı istiyorum demişti. hoşuma gitmişti. aslında Allah ın herkesi en güzel kendisi olarak Allah ı bulabilecek şekilde yarattığını düşünmüştüm. bizim mükemmel veya bir başkası olmamız değil bizim kendimiz olmamız lazım. kendimize o kadar yabancıyız ki, şunu yapmamız lazım bunu yapmamız lazım diyoruz aslı var mı onu da bilmiyoruz. tabiki eşşek başıda değiliz kulluğumuzu inkar edecek değiliz. soytarı da değiliz şahsiyetimizi izhar etmeyecek değiliz. güzel ahlakı elimizden geldiğince taşıyacak, zaaflarımızla elimizden geldiği kadar mücadele edecek, donanabildiğimiz kadar donanacak, kemale erebildiğimiz kadar erecek, hayır amellerimizi çoğaltabildiğimiz kadar çoğaltacağız. Allah ın her kar tanesinin kristalini farklı farklı yarattığını gören bir insan nasıl olurda mükemmel olanı kendisi tayin edebilir. mükemmel diye bir şey yoktur sizin elinizdeki nasıl kullandığınız vardır.
kaygıya gelince… rasulullah sav hicret ederken kendisini yakalamaları için ödül koyduklarında, büreyde el eslemi de bu ödülü almak için rasulullah ın peşine düşer. uzaktan büreydeyi gören ebubekir ra endişe duyar, rasulullah ise ebubekir ra a yese düşmemesini söyler ve yaklaşan büreydeye ismini sorar. büreyde cevabını alınca ebubekir ra u döner ve büreyde serinlik demektir Allah bize serinlik gönderdi buyurur. sonra hangi kabileden olduğunu sorar, eslem kabilesinden olduğunu öğrenince ebubekir ra a döner ve Allah bizi selamette kıldı buyurur. sonra bu kabilenin hangi boyundan olduğunu sorduğunda, sehimoğullarından olduğunu öğrenince ebubekir ra a döner ve sehm pay demektir payımıza hayır düştü buyurur. büreyde el eslemi rasulullah a kim olduklarını sorduğunda, rasulullah sav künyeleriyle kendilerini tanıtır, büreyde öylece kalır. baştaki niyetini anlatır, bu niyeti artık taşımadığını onlarla kalıp kalamayacağını sorar. ebubekir ra başta endişe duysada rasulullah sav müsaade eder. büreyde, rasulullah ve ebubekiri akşam namazını kılarken izler sabahleyin de iman eder ve sabah namazını beraber kılarlar ve büreyde el eslemi ra olur. demem o ki bırakın hayra yormayı bizim karamsarlık azığımız olmuş ve hayatımızı yönlendiren sadece kaygılarımız olmuş. işler ne bizim istediğimiz, ne kimsenin istediği, ne de olması gerektiği gibi olmuş. halbuki şeytanın en büyük silahı korkutmak ve nasıl düşünüyorsak üç aşağı beş yukarıda öyle oluyor. açıkcası bu herkesin içinde bulunduğu bir durum ve insanlar sebebler yerine sonuçların üzerinde düşünüp taşınmayı seçiyor. sebebleri aklına bile gelmiyor halbuki her şeyin sebebi çoğu zaman bir basit düşünce, bir basit kaygı oluyor. dinimizi aklımızı canımızı malımızı ırzımızı ve onurumuzu korumak zorundayız .sebeblere sarılmak, aklımızı kullanmak, iki kere kandırılmamak ve ayık olmak da durumundayız ama bunun dışında endişe edeceği hiçbir şey olmayan biz müslümanlarız. yukarıda saydığım hususları kesinlikle ihmal etmeden gerekiyorsa isabet etmeyin ama hüsnü zannınızı kazanmaya bakın.
bunlar bir süreç bir yerden de başlanacak. benimde tamamlamış olduğum bir süreç yok. önemli olan akıbetimizin hayır olması, rabbin huzuruna yüz akıyla çıkabilmek. peki bütün bunları yazdım da ben ne yaptım. bir arkadaşımla otururken laf arasında saat kaç diye sorduğu zaman sadece artık saatime veya telefonuma bakmıyorum. nasıl olsa saat ikimize de aynı mesafede, çıkarsın kendisi baksın diyorum. dolayısıyla imtihanınızı küçümsemiyorum. benim artık eski heyecanlarım duygusallıklarım yok ama sağlam birisi olmaya çalışıyorum. hepsi bir süreç sonunda da yaşlanıp gidiyoruz. yav ne oldu diyecek olduğumuzda büyüklerimiz günaydın yavrum hoşgeldin aramıza diyeceklerdir. dünyanın rahat bir on senesi olmamış ki, ya ikinci dünya savaşı olmuş, ya vietnam olmuş, ya amerika rusya çin bilmem nesi olmuş, ya bir kriz olmuş, ya bir darbe olmuş, ya çeçenistana girmişler, ya afganistana girmişler, ya bosna herseğe girmişler. Allah kısmet ederse çocuğuma ilk öğreteceğim şey, bu hayatın derdi bitmez öyle hiç boşa hayal kurma derim.insan esas böyle düşününce dünyadaki nimetlerden layıkıyla faydalanabilir diye düşünürüm.başta hayal kurup hayal kırıklığına uğrayacağına başta hayatı tanı faydalanabildiğin kadar faydalan. bu dünya öyle kestirilebilir öngörülebilir bir dünya değil.öngördüğümüz dünya yalanların arasında yaşamaya razı geldiğimiz dünyadır. nasıl gayrimüslimler işimize gücümüze bakalım ekmeğimizin peşinde olalım demişler, islam şeriatine boyun eğmişler; bizde torunumuzun gideceği okulun hayalini, emekliliğimizde gezeceğimiz yerlerin hayalini kurunca küfür nizamına boyun eğer olmuşuz. ben diyeyim kimsenin şikayetci olduğu da yok. küfür ehline güzel güzel anlatacaz onlarda bize diyecek ki, ne kadar güzel konuşuyorsunuz bizim aklımıza hiç gelmemişti, en iyisimi biz tevbe edelim, size hükmetmekten sizi sömürmekten vazgeçelim, zekatlarımızla fazla fazla verelim mi diyecekler.hanımefendi islamın her hükmünün hak olduğunu yeryüzündeki herkes biliyor. insan neyin ne olduğunu gayet iyi biliyor.
Şüphe, yok olmak