Kuran-ı Kerim’de kara delik
Gül988
Selam aleyküm. Dersde bize kara deliklerden Bi video gösterildi . İnsanın ora girip hiç çıkamayacağı söylenildi . Ben bunun Kuran’da geçtiğini bilmiyordum . Kendime dedim ki "böyle Bi şey ola bilir mi gerçekten ?" Yani önceden var olduğunu bilmiyordum . Hocam açıklarmısınız bana . Kuran’da var oldugunu okumadan önce inanmamıştım .
Bide hocam ben burçlara inanmıyorum diye Bi şey demiştim . Yani onlara bakıp senin günün şoyle olcak böyle olcak diyorlar ya ondan ben oyle dedim . Kuran-i Kerim’de burçlar da var . Ama bunu bildikten sonra da oyle demiştim . Yani bazıların onlara bakıp (haşa) geleceği söylüyorlar güya o manada diyordum
Yorum: Kuran-i Kerim’de kara delik
İslam
Kuranda hem kara delikten söz edilir hemde burçlardan…
Bilmeden konuşmamak gerekir, insan hata ile kafir olmaz ama Kuranda BURUC suresi var hiç mi okumadınız
————————————
KUR’AN VE UZAYDAKİ KARA DELİK
Kara Delik-2Bir nötron yıldızının çekirdek kütlesi, 2,5 Mg’yi(Güneş kütlesini) aşarsa yıldız kendi kütlesel çekimine karşı koyamayacaktır. Yıldızın fazla kilolarını atması için ne yakıtı ne de kütlesel çekime karşı koyacak gücü olacaktır. Bu kritik kütleyi aşan yıldız, kendi merkezine doğru çökmeyi ve ezilmeyi sürdürecektir. Bu çöküşle beraber çevreye uyguladığı kütlesel çekim kuvveti artarken, uzay-zaman eğriliğinin de artmasını sağlar. Yıldız büzüldükçe, yüzeyindeki kütlesel çekim alanı güçlenir. Yıldızdan kaçıp kurtulma hızı da gittikçe artar. Öyle ki sonunda ışığın dahi kaçamayacağı sınır hıza ulaşır. İşte bu, KARADELİK dediğimiz uzay-zaman eğriliğinin sonsuza yaklaşan bir bölgesidir.
Karadelikler, maddenin, adeta ezilerek yok olduğu görünmez noktalarıdır. Karadelikler, yıldızların ölümünün bir sonucudur.
Kara delikler Einstein’ın genel görelilik kuramıyla tanımlanmışlardır. Doğrudan gözlemlenememekle birlikte, çeşitli dalga boylarını kullanan dolaylı gözlem teknikleri sayesinde keşfedilmişlerdir.
Kara delikler önceden iddia edildiği gibi bir delik değil, kütlesi büyük bir yıldızlar mezarlığı olduğu tespit edilmiştir.
ALLAHU TEALA BUYURDU Kİ:
Yıldızların düştüğü yere yemin ederim ki. (Vakıa-75)
1400 yıl önceden yıldız mezarlıklarından söz eden Kur’an’ın bu haberi apaçık bir mucizedir tabi anlayanlara..
—————————————————-
< Dinimizde burçların yeri var mıdır?
Sözlükte kale, kule, hisar mânâlarına gelen burç kelimesi, astronomi dilinde, güneş sisteminde yer alan on iki takım yıldızının her birisine verilen addan ibârettir. Çoğulu burûctur.
Buruc, aynı zamanda Kur’ân’ın 85. sûresinin de adıdır. Bu sûre, gökyüzünün burçlarına yeminle başladığı için Burûc Sûresi adını almıştır. İfâde ilk âyette geçer. Mânâsı şöyledir: Yemin olsun burçlarla dolu gökyüzüne. 1
Dînimizde burçların yeri, astronomi ilminin konusunu teşkil edecek derecede vardır. Astronomi ilmi bu konuda derinleşebilir. Araştırmalarını ilerletebilir ve bu yıldızlarla ilgili bir çok bilinmeyeni ortaya çıkarabilir. Teleskop ve sâir uzay inceleme araçlarından istifade edebilir. Bu yollar açıktır. Nitekim, NASA’nın ve sâir uzay merkezlerinin yaptığı iş bundan ibârettir. Netice olarak, konu genel itibarıyla pozitif bilimlerin, özel olarak da astronomi ilminin konusu oldukça İslâmiyet’e ters düşmez.
Fakat konuyla astroloji denilen, gök bilgilerini fal alanına çekerek kullanan fal-bilim (!) de ilgileniyor. Her ne kadar insanoğlu astrolojiye, yani yıldız falıyla ilgilenen bu özel alana bilim süsü vermeye çalışsa da, bunun pozitif bilimlerden uzak, yıldız ve galaksi hareketlerine dayalı olarak yapılan muhtelif kişilik ve karakter yorumlamalarından ibâret bir dal olduğu açıktır. Bu yorum dalı (bilgi dalı veya bilim dalı değil), yıldızların, galaksilerin, takım yıldızlarının veya gezegenlerin hareketleriyle insan kişiliği, insan karakteri ve insan davranışları arasında ilişki kuruyor, insanın doğumunun veya önemli olayların meydana geliş tarihine göre insanları gruplara ayırıyor. İnsanların karakter yapılarını doğum tarihlerine göre çözmeye çalışıyor. Bu yorum dalına eskiler yıldız falcılığı mânâsında müneccimlik diyorlardı.
Böyle ispattan, delilden ve burhandan, yani pozitiflikten uzak yorumlamaları İslâmiyet’in onaylamasını beklemek bile doğru değildir. Yapılan yorumlar sadece yapanları bağlar. Yorumun yanlışlığının sorumlusu kişinin kendisidir. Nitekim kişinin karakter yapısını doğrudan Allah’a vermek gibi bir Tevhid inancı dururken; bu yapıyı Allah’ın elinden alıp yıldızların bir takım hareketleriyle ilişkilendirilecek biçimde doğum tarihlerine vermek, Tevhid inancıyla da, pozitif gerçeklerle de bağdaşmaz.
Tevhid inancına göre kişiyi karakteriyle birlikte yaratan Allah’tır. Kişinin, sahip olduğu karakteri çerçevesinde terbiye edicisi de Allah’tır. Allah kullarını doğrudan terbiye ettiği gibi, din göndererek kullarının irâdesine kapı açmak sûretiyle de terbiye eder. İnsan davranışlarını sahip oldukları karakterler içinde eğiterek dizginleyen müessese dindir. Neticede kul, karakteri nasıl olursa olsun, terbiye edilmeye hazır bir potansiyel hüviyetindedir.
Oysa yıldız falcılığında doğum tarihine göre kişiye sabitlenen karakter, eğitilir olmaktan uzaktır. Kişiye doğum tarihine göre bir karakter biçeceksiniz ve onu bu biçilmiş karaktere göre yargılayacaksınız, ona buna göre davranacaksınız. Meselâ, eğer müneccim (yıldız falcısı) hesabına göre kişiye çok alıngan olduğu söylenmişse, artık kişiye alıngan nazarıyla bakılacak, artık ona bu yaklaşımla davranılacaktır. Alıngan olmasının sebepleri araştırılmayacak. Kişi eğitime alınmayacak. Alıngan değilse bile, bu ithamla kişinin kendisini alıngan bilmesi gibi bir ucube ortaya çıkacaktır. Oysa alınganlık belirli ölçülerde herkeste vardır. Eğer birisinde fazla miktarda alınganlık varsa da, bu, doğum tarihiyle ilgili bir olay olmadığı gibi, olumlu yaklaşımlarla ve eğitimle kişinin bu yanını düzeltmesi zor değildir. Oysa yıldız falcılığı anlayışında bu çabaya yer yoktur.
Kaldı ki, kişinin karakterini doğum tarihine göre tespit etmenin pozitif bir değeri de yoktur. Konu pozitif bilimle ispatlanmış değildir. Binlerce yıldır insanoğlu boş yere yıldız falcılığıyla uğraşıyor. Konu hâlâ burhana, delile ve ispata muhtaçtır. Konu hâlâ zanna dayalı yorumlamalardan ibârettir.
Risâle-i Nûr Kur’ân’a bağlı olarak ayı, güneşi, yıldızları, gök cisimlerini ve semâvâtı bolca tefekkür sâhâsına çekiyor; ama hiçbir zaman astroloji malzemelerini kullanarak ve burçlara dayanarak gelecekle ilgili veya gaybî yorumlara yer vermiyor. Hiç şüphesiz, bu mânâda burçlarla ilgili yorumlara inanılmasını da onaylamıyor. On Dördüncü Lem’a’da değinilen burçlar, İlm-i Nücumun teşbîhâtı arasında yer alan burçlardan başka bir şey değildir.2
Netice olarak, eskiden ilm-i nücum olarak bilinen astronomi, bir ilimdir. Kur’ân’dan destek alır. Fakat, astronomi bilgilerini burçlara dayalı bir takım gaybî haberler üretmekte ve gelecek hesapları yapmakta kullanmanın, yani astroloji olarak bilinen falcılığın gerçekliği yoktur. Bu açıdan, Tevhîd inancı da böyle fiillere değer vermiyor.
Dipnotlar:
1- Buruc Sûresi: 1
2- Lem’alar, s. 96 >
Yorum: Kuran-ı Kerim’de kara delik
Gül988
Hocam teşekkür ederim . Yani burçlara bakarak bazılari güya geleceği söylüyor ya ben ona inanmıyorum manasında demiştim . Teşekkür ederim hocam yine , Allah razı olsun .
kuranda kara delik, kara delik kuran , kara delik kuranda